![]() |
|
|
|
|
|
#1 |
|
Moderatör
|
Başlığı görünce bir an cemal.S ve Selahattin hoca mı geldiler diye baktım. Arkadaş, uzun uzadıya yazmış, inşallah yarın baştan sona kadar okuma fırsatını bulurum. Şimdilik sadece şunu yazmak istiyorum. Bu kebabı üstadlarının elinden yiyince insan başka türlüsünü zor beğeniyor, kusura bakmayın. http://www.agaclar.net/forum/agaclar...eri/9704-3.htm Toplantıda, cemal.S ve Selahattin hoca ve eşleri o kadar güzel Tokat kebabı hazırladılar ki, çatal bıçağı bırakıp ellerimizle yedik. Fotoğrafları da verilen linkte göreceksiniz. (başlıktaki 84 numaralı mesaj) Daha sonra ben yazılı olak bütün metni elde ettim, eşim de Tokat'tan fırını getirtti ama biz beceremedik, yarı pişmiş, yarı yanık yarı da çiğ yedik. ![]() |
|
|
|
|
|
#2 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 09-02-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,160
|
Alıntı:
Bu kebap öyle çatal bıçakla yenmez zaten ![]() Ben tarifimde her zaman üstüne basarak belirtiyorum, bu kebapta aslolan "pişirmeyi becerebilmektir" diye. Elbette hazırlaması-terbiyesi, şişe takması da önemli ama pişirmeyi beceremedikten sonra hiç bir anlamı kalmıyor. Benim tarifimdeki pişirme aşamasını tekrar inceleyip bir daha denerseniz başarabileceğinize inanıyorum ![]() Size şimdiden afiyet olsun, selamlar, saygılar. |
|
|
|
|
|
|
#3 | |
|
Moderatör
|
Alıntı:
Bizler ilk lokmayı aldığımızda o, adeta hepimizin yüzünü-mimiklerimizi izliyordu. Sonra kendi de itiraf etti, iyi pişiremediğini. Tekrar deneyeceğini söyledi ama halâ denemedi. İnanın Oğuz, yumurta kırmasını, soğan soymasını bile bilmez. Mutfakta bana tek yardımı, çay demlemek ve barbunya-bezelye ayıklamaktır. ![]() |
|
|
|
|
![]() |
|
|