30-07-2006, 09:50 | #1 | ||
agaclar.net
|
Fındık sorunu
50 bin fındık üreticisi bugün meydana iniyor 30 Temmuz 2006 Pazar RADİKAL - ANKARA - Fındık üreticisi, Ordu'da düşük fiyatlar nedeniyle yuhaladığı Başbakan Tayyip Erdoğan'ı bugün de Ordu'dan uyaracak. Giresun Ziraat Odası Başkanı Özer Akbaşlı, 150 bin kişinin toplanmasının hedeflendiğini söyledi. Akbaşlı, "Hükümet yine de sesimizi duymazsa eylülde Ankara'ya yürüyeceğiz" dedi. Başbakan Erdoğan'ın Ordu'da Fiskobirlik'i suçlayarak, fındık üreticilerine 'Başınızın çaresine bakın' mesajı vermesinin ardından üreticiler miting kararı aldı. "Fındığın 3.5 YTL maliyeti var. Piyasada 2 YTL'ye işlem görmesi bizi kahrediyor. Çikolatanın içinde fındık 16.5 YTL satılıyor" diye konuşan Akbaşlı, fındık polemiğinin 'baş kahramanı' Başbakan Erdoğan'ın danışmanı Cüneyd Zapsu ile ilgili olarak şöyle konuştu: "Zapsu, 'Başbaka'nın veri koordinatörüyüm, fındığı da en iyi ben biliyorum' dedi. Zapsu'nun yürüttüğü politikanın yanlışlığı fiyatlarda ortaya çıkıyor. Türkiye'ye fındıktan bu yıl 2 milyar dolar geldi. Bir dahaki sene böyle giderse 500 milyon dolar gelecek." Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakcı ise, Ekonomi Muhabirleri Derneği ile yaptığı sohbet toplantısında, Fiskobirlik'e Destekleme Fiyat İstikrar Fonu'ndan para aktarılmasının mümkün olmadığını söyledi. Radikal Alıntı:
Alıntı:
Fındık üzerine diğer yazılar: Prof. Dr. AYDIN AYAYDIN Sabah Fındıkta kavga var 14 Temmuz 2006 Cuma Bir taraftan fındık üreticileri ve Fiskobirlik, öte yandan fındık tüccarları arasında başlayan tartışmaya Başbakan Erdoğan'ın da katılması ile 'fındık' ülkenin bir...devamı 'Fındıkta son 30 yıla bakarsanız bugünkü fiyatlar normaldir' 15 Temmuz 2006 Cumartesi Karadeniz insanının çay dışındaki tek gelir kaynağı olan ' fındık' ta üreticiler, Fiskobirlik, toptancılar ve AK Parti iktidarı arasında başlayan tartışmaların iç yüzünü dün sizlerle...devamı Fındık Türkiye'nin petrolü olabilir mi? 18 Temmuz 2006 Salı Geçen hafta ülke gündemine Başbakan Erdoğan'ın Giresun gezisi ile giren 'fındık' üretimi, ihracatı ve fiyatı ile ilgili yapılan spekülasyonları Fiskobirlik ve Cüneyd Zapsu cephesinden...devamı Fındıkta tartışma devam edecek 20 Temmuz 2006 Perşembe Dünya fındık tüketiminin yüzde 75'ini 600 bin ton rekolte ile tek başına sağlayan...devamı Can Dündar METİN IŞIK Tercüman Funda Özkan Radikal vs vs... |
||
31-07-2006, 08:31 | #2 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
Milliyet |
|
31-07-2006, 09:04 | #3 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
|
|
01-08-2006, 08:31 | #4 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
|
|
01-08-2006, 09:17 | #5 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
|
|
01-08-2006, 18:13 | #6 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
|
Benim düşüncelerin diğer insanlardan biraz farklı galiba o yüzden paylaşmak istiyorum. Acaba Hükümet fındık üreticisini desteklemek zorunda mıdır? bence hayır Eğer desteklerse Diyarbakır'daki karpuz üreticisi de karpuza destek isterse hata mı eder? Peki güney sahillerindeki Turunçgil üreticileri? Peki çay üreticileri? Peki tütün? Bir gün çıkıp da Mersinin Silifke ilçesindeki Çilek üreticileri de destek isterlerse ne diyeceğiz onlara? desteklemek zorunda mı devlet bunları? bence hayır Peki, Benim verdiğim vergilerle birsürü fındığı normal fiyatının üzerinden alıp da depolamak akıl karı mı? bence hayır Benim verdiğim vergilerle ne diye ihtiyaçtan fazla fındık alınıp da depolansın ki? Sonra Fındıııık, iyi gelir aga nigi naga nigi diye reklam yaparlar stoklar tükensin diye. Herkes başının çaresine bakmalı. Fındık üreticileri kendi aralarında Kooperatif kursunlar, doğrudan büyük firmalara satsınlar **** ihraç etsinler. Neden Fiskobirlik diye bir kuruma ihtiyaç duysunlar ki? Kendileri pek ala yapabilirler bence, **** yapmalılar. Dünyadaki gelişmiş tarım modellerinde bu var. Kooperatifleşme. Birlikte hareket etme. Tabi yol kesip, slogan atarken değil fındığı satarken birlikte olmaları önemli. Canları yanmış bunu anlıyorum. sonuçta ekmek parası. Fiskobirlik 11 aydır ödeme yapmıyormuş. Bir de 7 küsür ytl fiyat biçmiş ama fiyatı 2 ytl'ye kadar indirmiş. Amaaaaa, 9 saat boyunca yol kesmeleri beni çileden çıkarttı. Emniyet müdürü gerçekten çok cılız davrandı. sağı solu, benim ülkemin polisini askerini taşladılar, yoldan geçmek isteyen kamyon ve tır şoförlerini taşladılar, etrafa çok zarar verdiler. Umarım bir an önce sorun çözülür. Ve devlet çiftçilik yapmaz artık. Hiç bir ürüne destek vermez. Devlet her yıl ihtiyaçtan çok fazla çay, tütün, fındık, buğday, şekerpancarı vs almak zorunda mı? Bence HAYIR... |
01-08-2006, 19:44 | #7 | ||
agaclar.net
|
Alıntı:
Alıntı:
|
||
01-08-2006, 20:04 | #8 |
agaclar.net
|
Konuyla ilgili yazıları ararken çok ilginç bir sayfaya rastladım. Milliyet gazetesinde 29 Aralık 2005 / Perşembe tarihli bir yazı... Önce yazıyı okudum sonra tarihi rastlantı gördüm. http://www.milliyet.com/2005/12/29/ekonomi/aeko.html Güncel bir yazı gibi |
01-08-2006, 20:12 | #9 | ||
agaclar.net
|
Alıntı:
7 Ekim 2005 Tarih tekerrür ediyor gibi... 2006'da yine aynı şeyler konuşuluyor... Alıntı:
|
||
01-08-2006, 21:01 | #10 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
Fiskobirlik zaten Fındık Satış Kooperatifleri Birliği. Üyeleri de çiftçiler. Çiftçilerin oluşturduğu fındık satış kooperatiflerinin birliği. Sorun kötü yönetim, sorun dışarıdan atamalar ,hesapsızlık, kitapsızlık. Atatürk'ün isteği ile satış kooperatifleri birlikleri kurulmaya başlamıştır.Tariş,Fiskobirlik,Pankobirlik,Trakyabi rlik,Çukobirlik gibi birlikler buna örnek. Destekleme konusuna gelince bütün Dünya'da devletler tarımı destekler. Bizde de desteklenmesi gerekir ki çiftçi bezmesin, güçlü olsun ve en önemlisi vazgeçmesin. Çiftçisini en fazla destekleyen ülkelerin başında ABD, Avrupa ülkeleri, hatta Çin gelmekte. (Çin son 10 yıldır Dünya tarımsal ürün ticaretini ele geçirmek üzere, hatta üretimi zaten ele geçirdi.) Bu konuda Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Prof.Dr.Kamil Okyay Sındır'ın bir makalesini ekliyorum. Tarıma Destek mi Köstek mi? Prof.Dr.Kamil Okyay SINDIR TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı ksindir@gmail.com Anayasa’mızın “Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunması” başlıklı 45’inci maddesi der ki; “Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır. Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır”. Peki bu madde günümüzde geçerliliğini koruyor mu ? Bilindiği gibi tarıma verilen desteklerin en temel nedenleri, anayasamızda da devletin görevi olarak tanımlanmış bulunan; tarımda istikrarı sağlamak ve korumak, tarımsal üretim planlaması yapabilmek, toplumun gıda ihtiyacını güvence altına almak, tarımsal üretimi kolaylaştırmak, üretimde verimlilik artışı sağlamak, çiftçinin sosyal refah düzeyini yükseltmek ve sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını sağlamak, başta sanayi olmak üzere tarıma dayalı diğer sektörlerin de sürdürülebilirliğini sağlayacak tarımsal üretim arzını garantilemek, uluslararası piyasalarda tarım ürünlerimizin rekabet üstünlüğünü sağlamak, toplumun sağlıklı ve kaliteli ürünler ile gıda güvenliğini sağlamak ve bunların yanısıra çevre sağlığı ve doğal dengeyi korumak. Tüm bunlar ise ancak doğru ve sürdürülebilir bir tarım politikası ile hayata geçirilebilir. “Tarım sektörünün ve kırsal alanın, kalkınma plân ve stratejileri doğrultusunda geliştirilmesi ve desteklenmesi için gerekli politikaların tespit edilmesi ve düzenlemelerin yapılması” amacıyla 18 Nisan 2006 tarihinde 5488 sayılı “Tarım Kanunu” kabul edildi. Kanun ile; destekleme programlarının esaslarını ve araçlarını tespit ederek, bunların bütçe ödenek ihtiyaçlarını belirlemek, ilgili kuruluşlara teklif etmek; değişen ulusal ve uluslararası koşullara göre destekleme programlarında yapılacak düzenlemeleri belirlemek; desteklerle ilgili gerekli mevzuat düzenlemelerini izlemek ve değerlendirmek ve; kamu kurum ve kuruluşlarınca uygulanan destekleme programlarında kuruluşlar arası koordinasyonu sağlamak üzere “Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu” oluşturuldu. Ancak, salt çoğunluk ile karar verebilecek olan bu Kurul’un 9 üyesinden sadece 3’ü tarımsal nitelikli kurumlardan. Yasal mevzuatın olması tek başına yeterli değildir hatta pek önemi de yoktur. Önemli olan bu mevzuatın yaşama geçirilebilmesidir. IMF’ye verilen niyet mektupları ve Dünya Bankası’ndan alınan krediler karşılığında uygulamaya konulan programlar sonucunda tarımsal desteklemelerimiz gerek miktar gerekse çeşitlilik anlamında önemli ölçüde kısıtlanmıştır. Halihazırda, GSMH’ya, yani ülke ekonomisine, %14.5 katkıda bulunan tarım sektörümüze destekleme olarak aktarılan kaynak miktarı GSMH’nın ancak %0.7’si kadardır. Diğer bir ifadeyle tarımsal gelirimizin ancak % 5’i destek olarak geri dönmektedir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) raporuna göre bu oran Avrupa Birliği ortalamasında %32’dir. Yani ülkemizdeki uygulamanın yaklaşık 6-7 katı. Tablo gayet net ve açık, hem de OECD kaynaklarından. Peki ya biz ne yapıyoruz? Tarım Kanunu ile tarıma ayrılan destekleme miktarını GSMH’nın en az %1’i olacak şekilde garanti altına alıyoruz. Oysa bu oran en az 3-4 kat artırılmalı ve Kanunla da öngörülen destekleme çeşitliliği, ki girdi destekleri de buna dahil, en kısa zamanda uygulanmalı. Evet, işimiz oldukça zor, zira aşılması gereken bir engel var; IMF. Bir yanda devletimizin anayasal sorumluluklarının gereğini yerine getirme görevi, diğer yanda Demokles’in kılıcı gibi tepemizde duran IMF ve AB’nin dayattığı politikalar... Yani bir yanda destek, diğer yanda köstek... |
|
01-08-2006, 21:44 | #11 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
|
KOOP. ADI ORTAK SAYISI KARASU 6.377 ADAPAZARI 5.316 KOCAALİ 6.688 ORTAKÖY 2.954 UĞURLU 1.777 HENDEK 5.665 AKYAZI 4.985 AKÇAKOCA 7.293 ALAPLI 4.384 DÜZCE 5.324 KONURALP 3.357 YIĞILCA 2.748 GÜMÜŞOVA 2.180 CUMAYERİ 5.146 ÇİLİMLİ 2.557 GÖLYAKA 2.356 ORMANLI 2.004 BARTIN 1.592 ÇARŞAMBA 8.029 TERME 6.203 ÜNYE 11.862 FATSA 11.401 ÇAMAŞ 1.834 KUMRU 2.350 KORGAN 1.997 PERŞEMBE 6.006 ULUBEY 4.544 GÖLKÖY 4.899 ORDU 12.786 PİRAZİZ 3.403 BULANCAK 6.995 GİRESUN 8.466 DERELİ 1.765 KEŞAP 3.611 ESPİYE 4.565 TİREBOLU 6.848 GÖRELE 5.005 EYNESİL 1.809 BEŞİKDÜZÜ 3.466 VAKFIKEBİR 4.229 DERECİK 2.259 AKÇAABAT 46 TRABZON 14.064 MAÇKA 2.113 YOMRA 3.950 ARSİN 4.568 ARAKLI 4.837 SÜRMENE 3.318 FINDIKLI 1.809 BORÇKA 2.080 Fiskobirlik E.F.İ.T. A.Ş. FİSKOMAR A.Ş. ANKARA ŞUBE FKB SİG.ARA.LTD.ŞTİ. ORDU YAĞ SAN.TİC.A.Ş. Toplam Ortak Sayısı 233.820 evet haklısınız bu kadar kooperatifin birleşmesi ile oluşmuş. Ancak benim kastettiğim kooperatif terimi bu kadar büyük ve siyasetin oyuncağı kurumlar değil. Çok büyük olunca haliyle hortumu, istismarı ve siyaset eli de çok oluyor. akşam gazetesinin internet sitesinden bir alıntı: 220 bin ortağıyla dünya kuruyemiş ve fındık sektörlerinin en büyük kuruluşlarının başında yer alan ve merkezi Giresun'da bulunan Fiskobirlik, Atatürk'ün talimatıyla kurulduğu 1938 yılından bugüne kadar olan 63 yıllık tarihinde 44 genel müdür gördü. Seçimle işbaşına gelen hükümetlerin siyasi tercihlerini sık sık kullandığı Fiskobirlik, böylece bir rekora imza attı. FİSKOBİRLİK'in kurulduğu 1938 yılında ilk genel müdürü olan Hüsnü Akyol, sadece 7 ay görev yapabilmişti. Tek parti döneminde 6 yılda 9 genel müdür değiştiren Fiskobirlik, DP iktidarı süresince 10 yılda 8 genel müdür gördü. Bundan sonraki süreçte sürekli siyasi odakların etkili olduğu Fiskobirlik'te sık sık genel müdür atamaları yapıldı. |
01-08-2006, 21:53 | #12 |
agaclar.net
|
Siyasetin el atması, istismar ve kötü yönetim kooperatifleri ve amacına uygun işlerse muhteşem bir yapı olan kooperatif birliklerininin imajını zedelememeli. Kötü ve tepeden inme yönetimlerin faturasını her zaman olduğu gibi çiftçi ve kooperatifçilik ödememeli. |
01-08-2006, 22:26 | #13 | |
agaclar.net
|
Tek tek çiftçiler ününleri konusunda yeterince söz sahibi olamadıkları için kooperatif kurmuyorlar mı? Sizin de öneriniz bu yönde... Peki kooperatifler birleşince daha büyük bir güç oluşturmazlar mı? Oluştururlar... Sorunu Akşam gazetesinden siz alıntılamışsınız: Alıntı:
|
|
01-08-2006, 22:41 | #14 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
|
Haklısınız sözlerim çelişiyor gibi görünüyor. Aslında benim kafamda canlandırdığım ve söylemek istediğim şey, genel müdürünü hükümetin atadığı kooperatifler birliğinden ziyade, serbest piyasanın hakim olduğu, fiyatın arz talep eğrisine göre belirlendiği bir ortam. Bu ortamda birçok kooperatif olabilir. Ancak fiyat arz ve talep doğrultusunda belirlenir. Hiç kimse ihtiyaçtan fazla olan ürünü alıp da stok yapmak zorunda değil. TEKEL de bir zamanlar ihtiyaçtan fazla olup ta sırf üreticiye destek olsun diye fazladan yaprak tütün alır depolar ve eskiyince yakarak imha ederdi. Düşüncelerim biraz farklı ve uçuk olabilir. Zaten pek çok kişiden farklı olduğu için paylaşmak istemiştim. Ama doğru ama yanlış... |
01-08-2006, 22:54 | #15 |
agaclar.net
|
BASIN AÇIKLAMASI FINDIK PİYASASI VE FİSKOBİRLİK Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Fiskobirlik arasında beklenen protokol imzalandı. Onay için Hazineye gönderildi. Hazineden sorumlu Devlet Bakanı sayın Ali BABACAN ile görüşüldü ve mutabakat sağlandı. Kısa zamanda gerekli işlem ikbal edilecektir. Böylece Fiskobirliğin özel bankalardan kredi alması engeli kaldırılmış olacaktır. Konu ile ilgili sayın Ali COŞKUN beyin açıklaması aşağıdadır. SANAYİ VE TİCARET BAKANI SAYIN ALİ COŞKUN’DAN FINDIK PİYASASI VE FİSKOBİRLİK AÇIKLAMASI Fındık, çiftçilik faaliyetlerinin yanında işlenmesi ve pazarlanmasına ilişkin diğer hizmetlerin oluşturduğu istihdamla ülkemiz ve Karadeniz Bölgesi nüfusunun önemli bir bölümünün geçimini sağlayan tarım ürünümüzdür. Dünya kabuklu fındık rekoltesinin %75’i ülkemizde üretilmektedir ki, bu da dünya iç fındık talebinin tamamını karşılayacak seviyeyi ifade etmektedir. Bu ürün, 2004/2005 ihracat sezonunda ülkemize bir buçuk milyar dolar döviz sağlanmış ve 2005/2006 üretim dönemi için Ekim ayının ilk haftası itibariyle 500 milyon doları aşan ihracat gerçekleştirilmiştir. Genel ekonomi politikamız gereği hedefimiz; Birlikleri yeniden yapılandırarak, Hazineye yük olmaktan çıkarmak, serbest pazar şartlarında daha verimli ve karlı bir yönetime kavuşturmaktır. Fındık sektörünün piyasa mekanizmasına işlerlik kazandırarak, Birliğin ekonomik etkinlik ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde faaliyetlerini sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak sektörün geleceği açısından önem taşımaktadır 4572 sayılı “Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Hakkında Kanun” ile Kooperatif ve Birliklerin hukuki yapısı yeniden düzenlenmiş, bu çerçevede yeniden yapılandırma çalışmalarında kaydettikleri gelişme dikkate alınarak Fiskobirlik dışındaki sekiz birliğin 749 Trilyon TL tutarındaki borcu daha önce silinmişti. Karadeniz bölgesinde çok geniş bir alanda faaliyet gösteren ve yaklaşık 250 bin üretici ortağı ve 50 kooperatifi bünyesinde örgütleyen ve yeniden yapılandırma sürecinde bulunan Fiskobirlik’in, sağlıklı bir mali yapıya kavuşması, fındık ürününün ticareti ve piyasaları üzerinde etkin bir aktör olarak yer alabilmesini önemli görmekteyiz. Fiskobirlik’e Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) Gider Hesabı’ndan kredi kullandırılarak ve Birliğin mali yapısı üzerinde olumsuz bir etki yaratan personel tazminatları karşılanarak, Birliğin yeniden yapılandırma süreci desteklenmiştir. Bu itibarla, yeniden yapılandırma çalışmalarında kaydettiği aşama dikkate alınarak, Fiskobirlik ile Yeniden Yapılandırma Kurulu arasında Birliğin yeniden yapılandırma programı dışına çıkartılmasına yönelik bir Protokol imzalanmıştır. Gelinen noktada Fiskobirlik’in yeniden yapılandırma çalışmalarında kaydettiği aşama da dikkate alınarak ; Birlikle Yeniden Yapılandırma Kurulu arasında imzalanan protokol ile Fiskobirliğin mali yapısının kuvvetlendirilmesine yönelik nihai tedbirler hayata geçirilmektedir. Bu çerçevede; a) Fiskobirlik’in DFİF Gider Hesabı’na olan borçlarının 4572 sayılı Kanun ve ilgili yılların Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca terkin ve mahsup edilmesine yönelik süreç başlatılmıştır. Bu işlem sonucunda Birliğin 1999-2001 yılı ürünü fındıklarının satılması ve yağlığa ayrılması sonucunda karşılaştığı zararlar Birliğin borçlarına mahsup edilmekte ve Birliğin 94,5 milyon YTL tutarındaki bakiye borcu terkin edilmektedir. b) Birliğin özel bankalara olan bakiye borçlarının üstlenilmesine yönelik süreç de tamamlanma aşamasına gelmiştir. Bu konudaki hukuki süreç 4572 sayılı Kanun hükümlerine uygun bir biçimde ivedilikle tamamlanacaktır. Bu işlemler neticesinde, Fiskobirlik sürdürülebilir mali yapısı ile yeniden yapılandırılmasını tamamlamış bir Birlik haline gelmektedir. Alınan bu tedbirlerin Sonucu olarak; 1- Birliğin öz sermaye yapısı güçlendirilerek üreticilerin ürünlerinin daha iyi şartlarda değerlendirilmesini sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmış, devlete yük olmadan etkinliğini sürdürmesi sağlanmıştır. Bu sayede, yeniden yapılandırma döneminde olduğu gibi 2005/2006 ürün dönemi için de devlet fiyatlara müdahale etmemiş ve eskiden olduğu gibi Hazine adına fındık alımı yapılmamıştır. Sonuçta bir çok spekülatif söylentilere rağmen, sürdürülen ciddi politikalarla yılların kötü alışkanlıklarından uzak, yeni bir anlayışla fındık piyasası oluşturulmuştur. 2- Birliğin ürün alım faaliyetlerini daha çok kendi kaynaklarıyla gerçekleştirme imkanları geliştirilmiştir. Alınan yeniden yapılandırma tedbirleri sonucunda kamu kaynaklarına mali yönden bağımlılığı ortadan kaldırılarak öz sermaye yapısı güçlendirilmiş ve piyasadan kredi temin edebilecek bir mali yapıya kavuşturulmuştur. Nitekim, Birlik 2005/2006 ürün döneminde şu ana kadar yaklaşık 50 bin ton kabuklu fındık alarak üreticilere 120.000.000 YTL ödeme yapmış, kalan 230.000.000 YTL tutarındaki üretici alacağını da kendi imkanlarıyla gerçekleştirecektir. 3- Birlik piyasadan istikrarın sağlanmasını temin edecek miktarda ürün satın almış, üretici ve ihraç fiyatlarının düşmesi önlenmiştir. Sonuçta üretici ve ihracatçı belli bir denge içinde korunarak memnun edilmiş, ülkemiz ekonomisi kazançlı çıkmıştır. Arzumuz ve hedefimiz ise; dünya fındık rekoltesinin %75’ini üreten ülkemizin bu ürünün en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlayacak piyasa mekanizmalarına işlerlik kazandırmaktır. Bu çerçevede, Bakanlığımızca yasal altyapısı oluşturulan Lisanslı Depoculuk ve Ürün İhtisas Borsaları ile Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarında fındık ürününün işlem görmesini sağlamak, böylece ülkemizin fındığın fiyat, stoklama, pazarlama ve dağıtımı üzerinde etkin bir rol oynamasını sağlamaktır. Kaynak : asimaykan.com |
02-08-2006, 07:21 | #16 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
|
|
02-08-2006, 07:25 | #17 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
|
|
02-08-2006, 07:50 | #18 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
|
|
02-08-2006, 08:03 | #19 | ||
agaclar.net
|
Alıntı:
Alıntı:
|
||
02-08-2006, 10:19 | #20 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
Radikal |
|
02-08-2006, 14:29 | #21 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
İsa Yazar, Ahmet Dinç, Ankara / Zaman |
|
02-08-2006, 15:12 | #22 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
|
alıntı tuşunu tıklayınca yazıyı almadı ben de bu şekilde kopyala yapıştır yaptım: Malina'nın Turan YILMAZ / Hürriyet'ten alıntı yaptığı yazıdan alıntıdır: Alıntı:
Düzenleyen malina : 02-08-2006 saat 16:02 Neden: alıntıyı ben yaptım :) |
|
02-08-2006, 16:07 | #23 | |
agaclar.net
|
Peki buna yorumun ne? Alıntı:
|
|
02-08-2006, 17:02 | #24 |
agaclar.net
|
"devlete sırtımı dayayıp, alırım " Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun bu sözleri söylemiş de sırtını devlete dadayıp oh diyen çiftçiler nerede onu göstermemiş. Bu yıl meslekte 22 senem bitiyor, ben daha aldığı desteklerle rahat yaşayan değil,geçinen çiftçi görmedim. Bunları siyasetçilerin masa başı sözleri olarak görüyorum. Tabii çiftçiler dışında sırtını devlete dayayıp geçinen çok insan var.Bankamatik memurları, şişirilmiş kadrolar, danışmanlar ordusu vs. Birlikte saymaya kalksak sayfalar doldururuz. fmt 79 bu arada bakanın tavsiye ettiği lisanslı depoculuk sistemini de malumunuz hala oturmadı, hayata geçemedi. Bu sistem bir çeşit ürün borsasıdır.Hayata geçse de bizim koşullarımızda bütün düzenlemeler yapılmadan daha çok tüccarı ilgilendirecektir. Çiftçiyi değil. Çiftçi bireysel olarak değil ancak kooperatifleşerek hareket ederse bu sistemde yer alabilir. ABD de lisanslı depolar kooperatif yapılaşmalardır.Bu arada ABD de çok yaygın olan lisanslı depoculuk da devlet tarafından desteklenmektedir, önemli vergi vs. destekleri bulunmakta. Siyasetçilerin söylemlerinden çiftçi sırtını devlete dayamasın, tüccar dayayabilir, ihracatçı dayayabilir anlamını çıkarmaktan bunca sene artık bezdik. Çiftçiye serbest piyasa koşullarında hareket etmek için kurdukları kooperatif birliklerinde bile hayat hakkı tanımayanlar bu sistemi çökünce yenilerini mi önümüze getiriyorlar acaba? Bu arada bakanın bahsettiği lisanslı depoculuk sistemine ilişkin Ziraat Mühendisleri Odası Genel başkanı Gökhan Günaydın'ın görüşlerini aşağıdaki linkte bulabilir. http://www.zmo.org.tr/odamiz/odagorusleri.php?kod=1244 |
02-08-2006, 17:12 | #25 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 05-06-2006
Mesajlar: 68
|
Bizde tarım sektöründe çalışan insanların kendilerinde hak olarak gördükleri bir konu vardır.Devlet her koşulda bizi karşılıksız olarak sonsuza kadar desteklemeli.Ne üretirsek veya üretemezsek devlet bunları bizden satın almalı.Bugüne kadar da devlet bu kesimi korumuştur,çünkü Türkiye’de nüfusun yaklaşık olarak %40’ı bu kesimdedir.Politikacılar için bulunmaz bir popülizm alanı.Köylüye yatırım yapıp tarım ürünleri fiyatlarını serbest Pazar koşullarında değil de seçim meydanlarında adeta açık artırma usulü ile belirlediniz mi oyların büyük bir çoğunluğunu garantilediniz demektir.Kim tütüne kaç lira verirse ben beş bin lira fazlasını vereceğim diyen politikacılar bu ülkede iktidara geldiler.Dünyanın en borçlu devletlerinden biri olan Türkiye’nin bu paraları hangi fondan ve nasıl vereceğini sormak iki kesiminde aklına gelmemişti. Bu konunun bir de verimlilik yanı var; Başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere bütün ülkelerde ki hükümetler tarımı desteklemektedir ve bu desteği vermekte de çok haklı nedenleri vardır ama bu destekleme verimliğin artırılması yönündedir.Tarladan kalkan her şeyin devlet tarafından alınması değildir.Tarım Türkiye’de toplam üretimin sadece %12’sini karşılamakta ama çalışan nüfusun %34’ünü barındırmaktadır.Verimsizliğin bu kadar yüksek olduğu bir sektörde bugüne kadar yapılan destekleme ile nelerin başarıldığı bence yeniden düşünülmelidir. Ayrıca Türkiye’nin bir tarım politikası hatta tarım devleti mi sanayi devleti mi olacağı henüz belli değildir.Desteklemenin hangi ürünlere neye göre yapıldığı da belli değildir.Fındık desteklenirken kayısının desteklenmemesinin nedeni nedir?Dünya kuru kayısı ihtiyacının %80’i ülkemizden karşılanmaktadır ve don bu ürüne çok büyük zarar vermektedir. Destekleme olduğu zaman tütün eken Malatyalı çiftçiler destekleme kaldırıldığı zaman tütünü tarlalarına bir daha sokmadılar.Devletin adete yakmak için aldığı bu tütünün parası bizden dolaylı olarak ta o çiftçilerin cebinden çıkmadı mı? Ben bu bağlamda fmt79’un fikirlerine tamamen katılıyorum.Tarımda çalışan insanları,Allah vermezse Devlet verir zihniyetinden kurtarmalıyız. Son Söz:Fiyat Pazarda belirlenir. |
02-08-2006, 18:02 | #26 |
agaclar.net
|
Allah vermezse devlet ne vermektedir Vifer? Kime ne kadar vermektedir? Ülkemiz tarımının yapısı ışığında, ne neden desteklenir ? Destek deyince niye hep herkesin aklına ürünün satın alınması geliyor. Çiftçimizin,köylümüzün halkın gözünde ne acaip bir yer edinmesine sebep olmuş bu politikacılar ve yanlış politikaları... |
02-08-2006, 19:19 | #27 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
10 çocuklu bir aile olduğunuzu düşünün, En küçük 2 tane dışında herkes çalışıyor. Eğer evin annesi olarak siz "akşama ekmek lazım" demekle yetinirseniz, herkes elinde ekmekle döner. Tabii her biri, tüm ev halkına yetecek kadar almıştır, onca ekmeği ne yapacağınızı şaşırırsınız. Kel alaka gibi görünen bu örneği şunun için veriyorum. Çok miktarda üretilen tütün fındık gibi ürünlerde, bireyler ayrı ayrı, ne kadar ekim yapacaklarını bilemez. Çünkü "bütünü görmek" devletin işidir. Ülke çıkarına uygun olarak yaptığı hesaplar doğrultusunda üreticileri bilgilendirmesi ve yönlendirmesi gerekir. |
|
02-08-2006, 21:19 | #28 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
|
Devlet üreticiyi ****** desteklemeli. Mesela; matoza, tarımsal ilaçlara, gübreye, sera malzemelerine, sulama alet ve ekipmanlarına, hatta elektriğe bile destek verebilir. Bir üreticinin 50 da tarlası varsa ona göre aldığı mazota bir miktar para yardımı yapabilir. Bu gayet normal. Olması gereken bu. Üretici olmazsa tüketiciler de olmayacaktır. Ancak, devlet kesinlikle sırf üreticiye destek olsun diye tarım ürünlerini alıp depolamamalıdır. Zaten bundan sonra fındığı Fiskobirlik alacak. Paraları onlar ödeyecek. Bir an önce de siyaset elini çekmeli bu kuruluşlardan. Genel müdürlerini kendileri seçmeliler. Tamamen bağımsız ve serbest piyasa işlemeli artık. Emniyet müdürünün görevden alınmasına gelince; Başbakanın sözleri aynen şöyle; Haber 7'den alıntı "Bir vali emniyet müdürüne talimat verecek, emniyet müdürü de buna rest çekecek. Ve emniyet müdürü orada görevine devam edecek. Olur mu böyle şey. Yolun açılması talimatını veren bizzat benim. Aradım. trafik açılacak dedim. 9 saat vatandaşı orada mahkum etmeye kimin hakkı var. vali bey talimat verdiyse müdür yapacak. biber gazı sıkılacaksa o zaman sıkılacak. "Gücün yetiyorsa gel yap" demekle olur mu? Halkın güvenliğini sağlamakla mükellefim. Gösterilerde iki kişi hayatını kaybetti. Olaya zamanında müdahale edilmedi. Yapılması gereken yapıldı ve emniyet müdür vekili görevden alındı." Gayet normal. Bir gurup çıkıp yolu kapatacak, 9 saat boyunca her yeri taşlayacaklar, yolda ambulanslar kalıp 2 insan sırf hastaneye yetişemediği için ölecek, sen de yolu açacak gücüm yok diyeceksin, Valiye rest çekeceksin. Eğer açamıyorsan yolu koltuğu devredeceksin bu kadar basit. Yok mu yeterince polis? o zaman Jandarma da mı yok? Yardım isteyip 1000 tane asker dikemedin mi? o zaman güle güle emniyet müdürü... |
02-08-2006, 21:33 | #29 | ||
agaclar.net
|
Alıntı:
Onlarca kişinin ölüp, yüzlerce kişinin yaralanmasını istememiş olabileceği düşünmüyor musun? Alıntı:
|
||
02-08-2006, 21:42 | #30 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
|
****** halktır. Ancak halk bir noktadan sonra başka bir sıfata bürünür. Mesela polise taş atınca, yolu kapatınca, kamyon şoförlerini dövünce, vesaire eylemlerde bulununca "Suçlu" sıfatına bürünür. Suçlu ile nasıl mücadele edileceği kanun ve yönetmeliklerle sabittir. Orada "Suçlu" ile mücedele etmesi gereken de önce vali sonra emniyet müdürüdür. Yani Vali talimat verir Emniyet Müdürü uygular. Uygulayıcı hislerine kapılıp da görevini yapmıyorsa görevden alınır... |
|
|