agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Beğeni Düzeni15Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 30-07-2006, 09:50   #1
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Fındık sorunu

50 bin fındık üreticisi bugün meydana iniyor

30 Temmuz 2006 Pazar

RADİKAL - ANKARA - Fındık üreticisi, Ordu'da düşük fiyatlar nedeniyle yuhaladığı Başbakan Tayyip Erdoğan'ı bugün de Ordu'dan uyaracak. Giresun Ziraat Odası Başkanı Özer Akbaşlı, 150 bin kişinin toplanmasının hedeflendiğini söyledi. Akbaşlı, "Hükümet yine de sesimizi duymazsa eylülde Ankara'ya yürüyeceğiz" dedi. Başbakan Erdoğan'ın Ordu'da Fiskobirlik'i suçlayarak, fındık üreticilerine 'Başınızın çaresine bakın' mesajı vermesinin ardından üreticiler miting kararı aldı.

"Fındığın 3.5 YTL maliyeti var. Piyasada 2 YTL'ye işlem görmesi bizi kahrediyor. Çikolatanın içinde fındık 16.5 YTL satılıyor" diye konuşan Akbaşlı, fındık polemiğinin 'baş kahramanı' Başbakan Erdoğan'ın danışmanı Cüneyd Zapsu ile ilgili olarak şöyle konuştu:

"Zapsu, 'Başbaka'nın veri koordinatörüyüm, fındığı da en iyi ben biliyorum' dedi. Zapsu'nun yürüttüğü politikanın yanlışlığı fiyatlarda ortaya çıkıyor. Türkiye'ye fındıktan bu yıl 2 milyar dolar geldi. Bir dahaki sene böyle giderse 500 milyon dolar gelecek." Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakcı ise, Ekonomi Muhabirleri Derneği ile yaptığı sohbet toplantısında, Fiskobirlik'e Destekleme Fiyat İstikrar Fonu'ndan para aktarılmasının mümkün olmadığını söyledi.


Radikal


Alıntı:
Türkiye’nin dünya fındık üretimi ile ihracatında yüzde 75 payı bulunmaktadır. 2004 yılının Nisan ayında yaşanan ağır soğuk ve don Doğu Karadeniz’deki fındıkları da etkiledi. Doğu Karadeniz’deki fındık üreticilerinin zararı yüzde 70 civarındaydı. Zararın bölgede parasal boyutu 1 katrilyonu aştığı söylendi. FİSKOBİRLİK fındık fiyatlarını 2003 yılına göre yüzde 110 artışla açıkladı. Bilindiği gibi 2003 yılında fındık fiyatları 2 milyon 500 bin lira olarak belirlenmişti. FİSKOBİRLİK 2004 yılında Giresun kalite fındığın fiyatını ise 5 milyon 250 bin lira olarak açıkladı. Açıklanan bu fiyata ihracatçılar tepki gösterdiler. Gerekçe olarak da alıcıların önce İtalya, Azerbaycan ve Gürcistan’a yöneleceği iddiasında bulundular ama ihracatçıların dedikleri olmadı.

Giresun kalite fındığına göre daha fazla üretimi yapılan Levant kalite fındık için 5 milyon 50 bin lira brüt fiyat açıklandı. Brüt fiyatların yüzde 11,6 yasal kesintileri düştükten sonra fiyat net olarak 4 milyon 642 bin lira oluyor. Zaten fındık ilk başlarda en fazla 4 milyon 550 bin liradan işlem gördü. Piyasada oluşan fiyata bakıldığında FİSKOBİRLİK’in aslında piyasada işleyen fiyatı açıkladığı da görülüyordu. FİSKOBİRLİK Genel Müdürü Cemal Öztürk 2004 yılında, zaten fiyatın böyle olduğunu yüksek olmadığını yaptığı basın açıklamasıyla belirterek Birlik olarak açıkladıkları fiyatı savundu.

Çiftçi Örgütü Fındık-Sen: AKP Hükümeti Varolan Sorunu Algılayamamıştır

2090 Sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Yasası kapsamında zararların karşılanması için hasar tespit çalışmaları yapılmıştır. Bölge’deki tarım örgütlerinin zarar miktarını 1 katrilyon olarak açıklar ve beklerken hükümetin ayırdığı miktar arasında anlaşılmaz uçurumlar vardı.

Bu konuda Fındık Üreticileri Sendikası (FINDIK SEN) Başkanı Kutsi Yaşar’ın açıklaması şöyleydi:” AKP Hükümeti geçen günlerde 74 ilde don afetinden mağdur olan üreticilerden 135.000’ine bayramdan önce verilmek üzere 50 trilyonluk kaynak aktardığını ifade etmiştir. Bu kaynağın 24,5 trilyonluk payı Doğu Karadeniz’deki 71 bin fındık üreticisine dönüm başına 14,5 milyon olarak dağıtılacaktır. Bu parayla ancak ve ancak harçlık yapılır. Esasında AKP Hükümeti de bu paraya bayram harçlığı demiştir. 2,5 milyon fındık üreticisinden yaklaşık yarısının don afetinden mağdur olduğu gerçeği karşısında Doğu Karadeniz’deki fındık üreticilerinden sadece 71 binine göz boyar gibi harçlık dağıtmak varolan sorunu algılayamamaktan gelmektedir. AKP Hükümeti yaşanan bu don olayını bir don olayı olarak algılamamış ve buna yönelik tedbirler açısından bir çalışma yürütmemiştir. Üreticiler kendi kaderine terk edilmiştir. Üreticilerin bankalara ve tarım Kredi Kuruluşlarına olan borçları dahi ertelenmemiş, üretime yönelik hiçbir tedbir dillendirilmemiştir. Göç ve Yoksullukla karşı karşıya kalan üreticiler bir çıkmaz içerisindedir.” Diye taraflar açısından durumun fotoğrafını çekmiştir.

2004 yılında yaşanan don afeti sonrasında gerçekleşen düşük rekolte (yıllık ürün) sonrası fındık referans fiyatı FİSKOBİRLİK tarafından 5, 250.000 TL/kg olarak açıklanmış ve 8.000.000 TL’ye kadar alıcı bulmuştu. Dolayısıyla 2005 yılında FİSKOBİRLİK tarafından açıklanan fiyatlar yüksek değil, piyasa koşullarında oluşmuş fiyatların altında belirlenmiştir, denilebilir.

2004 yılında yaşanan don afetinin yarattığı yaraları sarmak için FİSKOBİRLİK Giresun kalite fındığa brüt 7.450.000 TL/kg, diğer fındıklara brüt 7.050.000 TL/kg fiyat açıklandı.

İlk birkaç gün FİSKOBİRLİK tarafından peşin alımlar yapılmış, daha sonra kısa süreli vadeler verilmeye başlanmış üretici ürününü satmak için yavaş yavaş yüzünü tüccara çevirmiştir.

2005 yılı fındık fiyatları olması gerekene yakın açıklandı ama piyasayı düzenleyebilecek olan FİSKOBİRLİK yeterli alım yapacak gücü olmadığı için üretici piyasada tüccarın eline düşmüş, onlar da, fiyatları istedikleri gibi belirlemişlerdir.

Bundan sonra fındık üreticisi için zor günler başlamıştır.

AKP FİSKOBİRLİK Seçimlerinde Taraf Olmuştur

FİSKOBİRLİK’in içinde olduğu zor durumdan kurtarmak için FİSKOBİRLİK yönetimi ve hükümet ortak düşünüp çare üretmesi gerekirken hükümet, FİSKOBİRLİK’in zora düşmesinden yararlanma yoluna gitmiş ve FİSKOBİRLİK genel kurulunda yandaşları aracılığıyla mevcut yönetime karşı çıkarılan listeden yana taraf olmuş. Genel kurulda AKP’li milletvekilleri “bizim listemizi seçerseniz paranız hazır” diye propaganda yaptıkları basında boy boy yer almıştır.

Başbakan Suç İşlemiştir

FİSKOBİRLİK genel kurulunda hükümete yandaş liste kazanamayınca da, Başbakan Karadeniz’e her gelişinde yazılı basın mensupları ve kameraların karşısında fındık üreticilerine eleştiri ve öfke saçmıştır. Üreticilerin ve üretici örgütlerinin olmadığı ortamlarda kameraların karşısında tek yanlı eleştiri ve öfkeler saçan Başbakan FİSKOBİRLİK’i hedef tahtası yapmıştır. Başbakanın bu tutumundan Birliğe destek eli uzatmayacağını anlayan ihracatçı ve tüccar cesaretlenmiş, onlar da üreticinin alınteri fındığının fiyatını 5,5 milyondan 2 milyon liraya kadar geriye çekmişlerdir. Başbakanın neden olduğu bu fiyat düşürme ile Türk Ceza Yasası’nın 237. maddesine göre suç işlemiştir.

Üreticiden köşe bucak kaçarken Ordu’da fındık üreticisine yakalanan Başbakana, “paramız ne olacak?” diye soran üreticiye Başbakan: “FİSKOBİRLİK’e git, oradan al” diyebilmiştir. Aslında Başbakan buradan şu mesajı vermiştir. Benim desteklediğim listeye oy vermediniz, para istiyorsunuz gidin seçtiğiniz FİSKOBİRLİK yönetimi versin demeye getirmiştir.

Arkasından mısır konusunda gümrükleri indirip “birilerine” haksız kazanç sağlayan hükümetleri değilmiş gibi adalet dağıtıcı pozisyona bürünebilmiş “tüyü yetmemiş yetimin hakkını yedirtmem!” diye sözler bile söyleyebilmiştir.

Başbakan, 18 Haziran’da Giresun’da yaptığı konuşmasında “FİSKOBİRLİK’in 1,5 katrilyon liralık borcuna çizik attıklarını söylemiş, 20 gün sonra Ordu’da bu kez “FİSKOBİRLİK’in 2 katrilyonuna çizik attıkları” masalını okumuştur.

Biz çiftçiler de, “atın, sizin için atış serbest Başbakan” diyoruz. Ama bu ülkede Türk Ceza yasası’nın 237’nci maddesi de var, bunu uygulayacak savcılar da.

FİSKOBİRLİK: Borcumuz Yok!

Borçlar konusunda “borçlu” FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Salih Erdem:

“Başbakanımız sağ olsun, olayları çok değişik anlatıyor. Aslı şudur:1964’te devlet bütün destekleme kapsamına aldı. Fındık da bize verildi. 2000’e kadar bu devam etti, fındık alım-satımları Bakanlar kurulu kararlarıyla yapıldı. Ama onların bedelleri birliğe ödenmedi. Öyle olunca da görev zararları oluştu. 1.5.2000’de Dünya Bankası’nın isteği ile çıkarılan Birliklerin yeniden Yapılandırılması Yasası uyarınca, o tarihe kadar birliklerin bütün görev zararlarının Hazine’ce üstlenilerek tasfiye edileceği, birliklerin bu tarihten sonra kendilerini idame edeceği hükme bağlandı. Ancak birliklerin kredi alabilecekleri DFİF oluşturuldu. Biz DFİF’ten 2000’de 99, 2001’de 153 trilyon kredi kullandık. Son 3 yıldır, kendi yağımızla kavrulduğumuz için kredi kullanmıyorduk. Fona olan borcumuzun tamamını ödediğimiz gibi, Hazine’nin yanlış mahsuplaşması nedeniyle 53,4 milyon YTL’lik fazla ödeme yaptık. Şimdi o paramızı almak için mücadele ediyoruz. Kredi borcumuzu ödediğimiz için şu anda DFİF’ten yeni kredi almaya hak kazanan tek birlik biziz. Ama ‘bilinmez bir nedenle’ alamadık, bankaların kredi vermesi de engellendi” diyor. Cumhuriyet Gazetesi; 12.07.2006

FİSKOBİRLİK’in Bankalardan Kredi Alması Engelleniyor!

Evet, özet olarak; FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Salih Erdem borcumuz yok, DFİF’ten kredi almaya hak kazanan tek Birliğiz, ama kredi alamıyoruz, engelleniyoruz, diyor.

FİSKOBİRLİK’in bankalardan kredi alımlarında engelleyenin Cüneyt ZAPSU olduğu basında yer aldı. Cüneyt Zapsu Türkiye’nin önde gelen fındık ihracatçısıdır. Cüneyt Zapsu FİSKOBİRLİK ile fındık üreticilerine öfke saçarak, fındık fiyatlarının düşmesine neden olan Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın danışmanıdır. Başbakan Erdoğan’ın danışmanı Cüneyt Zapsu, ABD’de bir toplantıda “Erdoğan’ı devirmek yerine onu kullanın “ sözleri nedeniyle “Başbakan’a hakaret ettiği ve Türkiye Cumhuriyeti’ni aşağıladığı” gerekçesiyle hakkında soruşturma açılmış, kişidir.

FİSKOBİRLİK kredi alamayınca piyasaya girip mal alamıyor, meydan çok az sayıdaki ihracatçı ile tüccara kalıyor. Fiyatı onlar belirliyor, ne zaman, ne miktar fındık alınacağına ve ödemelerin nasıl, ne zaman yapılacağına ihracatçılar ile tüccarlar karar veriyor. Başbakan’da her fırsatta FİSKOBİRLİK ile FİSKOBİRLİK devrede olmadığı için malını maliyetlerin çok altında satmak zorunda kalan fındık üreticisine yükleniyor.

Evet, çiftçi örgütü FİSKOBİRLİK tehdit altındadır. Çiftçilerin fındık üretimden pazarlamaya zinciri olan FİSKOBİRLİK işlevsiz kılınmak isteniyor.

Fındık üreticilerinin geçmişinde mücadele geleneği vardır. Kendilerine yapılanları yanıtsız bırakmamıştır. 1980 öncesinde fındıkçılara “fındık dağ meyvesidir” diyerek hafife alan dönemin Başbakanı Demirel’e fındık üreticileri köylerinden inerek kent merkezinde yaptıkları anlamlı bir mitingle yanıt vermişlerdir.

Çiftçi Sendikaları olarak diyoruz ki;
  • Kooperatifler çiftçilerin şirketlere alternatif olarak kurdukları ve örgütlendikleri örgütleridir. FİSKOBİRLİK kooperatifler birliğidir ve sahibi de çiftçilerdir. Fındık üreticilerinin üretimden pazarlamaya olan zinciridir. AKP Hükümeti bu zincirin halkalarını kırmaya, meydanı boşaltıp fındık üreticilerini şirketlere altın tepside sunmaktan vazgeçmelidir.
  • AKP, FİSKOBİRLİK’ten elini çekmelidir. AB ve ABD’de olduğu gibi kooperatif yönetimlerine müdahale etmeyerek yalnız destekleme görevini yapmakla kendini yükümlü görmelidir.
  • FİSKOBİRLİK’e fındığını teslim eden ve parasını alamayan üreticilere, fındık parası karşılığı faizsiz kredi vermelidir.
  • Çiftçilerin örgütlenmesinin önünde engel oluşturan iç hukuk düzenlemelerini acilen yapıp, çiftçilerin örgütlenmelerinin önünü açmalıdır.


    Abdullah AYSU

    Çiftçi Sendikaları
    Konfederasyonlaşma
    Platform Sözcüsü
Alıntı:
Rekolteyi konsey belirleyecek, Fiskobirlik depocu olacak
Önceki gün yapılan toplantıda rekolte belirleme hakkı, Başbakan Erdoğan ile polemiğe giren Fiskobirlik'ten alınarak, konsey kurulana kadar çalışma grubuna bırakıldı. Sorunlara çözüm bulunması için TOBB bünyesinde oluşturulan çalışma grubunun genişletilmesi kararı alındı.
Fındık zirvesinden sonra Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, alınan kararlar özetle şöyle sıralandı:
*Lisanslı depoculuk konusunda faaliyet gösterecek şirket kurulacak.
*Fındık ürün yönetmeliğinin çalışmaları tamamlanacak. *Lisanslı depoculuk faaliyetlerinde Fiskobirlik depolarının kullanılmasıyla uygulamaya geçilecek.
*2006-2007 sezonu rekoltesi 650 bin ton olarak ilan edilecek. *Dünya piyasaların ve iç tüketimde yaşanan gelişmeler nedeniyle büyük miktarda arz fazlası sorunu oluşmayacak.
*Tarım Kanunu ile kurulması öngörülen ürün konseylerinin fındık ürününde bir an önce kurulması için çalışmalara başlanacak.
*Gelecek yıllara yönelik olarak arz fazlası sorununun çözümü için fon oluşturulacak.

Türkiye'nin fındıktaki liderliği tehlikede
Fiskobirlik'e sattığı ürünün parasını 10 aydır alamadığı için zor duruma düşen fındık üreticileri, 'dünya üretiminin yüzde 80'ini gerçekleştirme' unvanini kaybetme tehlikesiyle karş karşıya. Dev çikolata üreticileri, Türkiye'nin pazardaki liderligine alternatif oluşturmak için başka ülkelerde dikim yaptiriyor. Gürcistan ve Azerbaycan'da dikim çalişmalarinda son aşamaya gelindigi ve bu sezon ürün alinacagi belirtiliyor. Mevsim degişikligi sebebiyle avantajli konumdaki Arjantin'de dikime iki yil önce başlandi. Karadeniz'e sahili bulunan Romanya ve Bulgaristan'da prim yaptigini gören çiftçiler de bahçelerine findik dikiyor.

Türkiye'de başta Ordu ve Giresun olmak üzere Kazadeniz Bölgesi'nde üretilen fındığın önemli bir kısmı Avrupa'daki çikolata üreticisi büyük gruplara satılıyor. Fiyat konusunda bir istikrarı olmaması ve geçen yıl kentel (100 kilo) fiyatının bin 200 dolara çıkması sebebiyle, üreticiler kendilerine alternatif pazar aramaya başladı. İtalyan çikolata devi Feroro'nun Türkiye ile aynı iklim özelliklerine sahip ülkelere üretim yaptırdığı öğrenildi.

Üretim Türkiye'de, borsa Hamburg'da
Dünyanın fındık lideri Türkiye olmasına rağmen fındık borsası Almanya'nın Hamburg kentinde. Almanya hiç fındık üretimi yapmamasına rağmen dünya fındık ihracatının yüzde 10'unu gerçekleştiriyor. Bunu da findik üreticisi ülkelerden alarak yapiyor. Findik ihraç eden ülkeler siralamasinda Türkiye ve Italya'dan sonra üçüncü sırada yer alıyor. Dünya fındık piyasasına hiç üretim yapmadığı halde Almanya'nın hakim olduğunu belirten Türk üreticiler, 1970 yılında kaptırdığı fındık borsasını kurarak sektörde söz sahibi olmak istiyor.

ortadogugazetesi

Fındık üzerine diğer yazılar:

Prof. Dr. AYDIN AYAYDIN Sabah

Fındıkta kavga var
14 Temmuz 2006 Cuma
Bir taraftan fındık üreticileri ve Fiskobirlik, öte yandan fındık tüccarları arasında başlayan tartışmaya Başbakan Erdoğan'ın da katılması ile 'fındık' ülkenin bir...devamı

'Fındıkta son 30 yıla bakarsanız bugünkü fiyatlar normaldir'
15 Temmuz 2006 Cumartesi
Karadeniz insanının çay dışındaki tek gelir kaynağı olan ' fındık' ta üreticiler, Fiskobirlik, toptancılar ve AK Parti iktidarı arasında başlayan tartışmaların iç yüzünü dün sizlerle...devamı

Fındık Türkiye'nin petrolü olabilir mi?
18 Temmuz 2006 Salı
Geçen hafta ülke gündemine Başbakan Erdoğan'ın Giresun gezisi ile giren 'fındık' üretimi, ihracatı ve fiyatı ile ilgili yapılan spekülasyonları Fiskobirlik ve Cüneyd Zapsu cephesinden...devamı


Fındıkta tartışma devam edecek
20 Temmuz 2006 Perşembe
Dünya fındık tüketiminin yüzde 75'ini 600 bin ton rekolte ile tek başına sağlayan...devamı


Can Dündar

METİN IŞIK Tercüman

Funda Özkan Radikal

vs vs...

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-07-2006, 08:31   #2
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
FINDIKÇIDAN HÜKÜMETE: KİMDEN YANASINIZ?

Ordu'daki fındık mitinginde hükümeti 100 bin kişi önünde eleştiren TZOB Başkanı Bayraktar, 'Başbakan kimden yana? Avrupalı alıcılar mı, yoksa biz mi?' dedi


Serkan Arman


Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin (TZOB) öncülüğünde gerçekleştirilen 'Karadeniz Fındık Mitingi'nde hükümet ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın başdanışmanı Cüneyd Zapsu, fındık üreticilerinin yoğun eleştirisine hedef oldu. Zaman zaman gerginliklerin de yaşandığı mitingde fındık üreticileri, hükümet ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan aleyhine sloganlar atarken, 'Başbakan istifa', 'Fındık kurdu Zapsu' yazılı pankartları taşındı.

100 bin kişi katıldı

Ordu'da düzenlenen Karadeniz Fındık Mitingi'ne 40 ilden gelen yaklaşık 100 bin kişi katıldı. Ziraat odaları öncülüğünde çeşitli meslek odaları, bazı sivil toplum kuruluşları ve üreticiler tarafından düzenlenen mitingde çıkan olaylar öncesinde konuşan Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, fındıkta bu yıl görülen fiyat düşüşünün cumhuriyet tarihinde yaşanmadığını söyledi.

Maliyeti 3.5 YTL olan fındığın fiyatının 2 YTL'nin altına düştüğünü kaydeden Bayraktar, şöyle konuştu: "Sayın Başbakan kimden yana olduğunu açıklamalıdır. Fındığın fiyatını düşürmeye çalışan Avrupalı alıcılar ve onların Türkiye'deki işbirlikçilerinden yana mıdır? Bizden yana mıdır?"
Konuşmasında Cüneyd Zapsu'ya da yüklenen Bayraktar, şunları söyledi: "Devletin dış politikasını yöneten bakanı tanıyor musunuz? Devletin dış politikasını, ekonomi polikitasını ve fındık politikasını yönettiği ifade edilen, Başbakan danışmanı olan fındık tüccarını tanıyor musunuz?

Cüneyd Zapsu'yu ülkeyi idare eden bakanlardan daha iyi tanıyorsunuz. Fındık tüccarı olan bu zat, yani Cüneyd Zapsu haddini aşmış ve 4 milyon çiftçinin temsilcisi beni, üreticinin hakkını savunduğum için mahkemeye vermiştir. Zapsu, 'bugünkü fiyatların normal olduğunu' ileri sürüyor. Fındık üreticisini 2004 yılında don vurdu. Şimdi de Zapsu vuruyor."

Sezon başında 7.4 YTL olarak açıklanan fındık fiyatının 2 YTL'ye kadar düştüğü bir ortamda yapılan miting sonrası Ordu - Samsun karayolunu bir süre trafiğe kapatan protestoculara, polis müdahale etti.



Fiskobirlik'e tepki

Mitingde elinde 50 bin ton fındık bulunan ve üreticiye borcunu ödeyemeyen Fiskobirlik de eleştirilerden nasibini aldı. Başbakan Erdoğan'ın üreticiye borcunu ödeyemeyen ve marketçilik, inşaat ve gayrimenkul gibi alanlarla ilgilenmesi nedeniyle eleştiriye uğrayan Fiskobirlik yönetimi ile girdiği polemiğe paralel olarak fındık fiyatları iki hafta içinde 4.5 YTL'den 2.5 YTL'ye düşmüştü.
Başbakan'ın Giresun ve Ordu konuşmalarında fındık üreticisine de sert eleştiriler yöneltmesi sonucu bölgede sinirler gerilmişti.
2006 yılı rekoltesini 650 bin ton olarak belirleyen Türkiye'nin bu rakamı aşabileceği ve arz fazlası fındığın ne yapılacağı da tartışma konusu.


Karayolunu tam 8 saat kapattılar


ORDU DHA



Mitingin ardından binlerce gösterici, saat 14.00 civarında Ordu-Samsun karayolunda toplanarak ulaşımı engelledi. Bölgeye çok sayıda polis ekibi sevk edilirken, Giresun İl Jandarma Komutanlığı'ndan da 100 komando ve Robocob, Ordu'ya geldi. Ordu İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Nevzat Yıldız, polis panzerinin üzerine çıkarak yolu açmaları için kalabalığa seslendi. Ancak göstericiler eylemlerini sürdürmekte ısrar ettiler.

Karayolunun her iki kesiminde 20'şer kilometrelik araç kuyrukları oluşurken, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Hüseyin Güney de eylem alanına geldi. Saat 22.00 sıralarında eyleminin sona erdirilmesi için göstericilere 10 dakika süre veren Güney, "Aranızdan 3-5 temsilci seçin, sonra yolu açın. Ben bizzat Başbakan veya İçişleri Bakanı ile seçtiğiniz temsilcileri telefonla görüştüreceğim" dedi. Tuğgeneral Güney'in verdiği süre dolunca gruba müdahale emri verildi. Güvenlik güçleri cop ve biber gazı ile gruba müdahale etti. Aralarında polislerin de bulunduğu çok sayıda kişi yaralandı. 1 başkomiser ile 49 eylemci hastaneye kaldırıldı. 21 eylemci gözaltına alındı. Arbede sırasında, görev yapan gazeteciler de atılan taşlarla hafif şekilde yaralandı.


MİTİNGDEN İZLENİMLER

Mitinge, hükümet komiserine göre 100 bin kişiye yakın katılım oldu. 80 bine yakın kişi Cumhuriyet Meydanı'nı doldururken, 20 bin kişinin de alana giremediği öğrenildi.

Vatandaşlar, Cüneyd Zapsu'yu temsil ettiği belirtilen bir kuklayı ateşe verdi. Miting meydanında boynunda bir ilmekle elektrik direğine asılı duran kuklanın elinde bir fındık çuvalı bulunuyor ve sırtında 'Türk fındığını çalarken yakalandı' yazıyordu. Kuklanın göğsünde ise 'Fındık kurdu' ve Zapsu'nun soyadına benzetilen esprili Latincesi Zatulus vardı.

Vatandaşların büyük kısmının meydana pankart ve afişlerle geldiği görüldü. Bunlar arasında 'Fındık koşnili (kurdu) Zapsu', 'Zapsu nereye akıyor?', 'Fiskobirlik bak işine, market senin neyine', 'Yine gelir seçim ayı, iyi düşün Tayyip Dayı', 'Tayyip Bey başvekil, çiftçi aç - sefil' yazılı pankartlar en dikkat çekici olanlardı.


Milliyet

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-07-2006, 09:04   #3
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Fındık üreticisi için bu yıl kayıp

Bu yıl fındık üreticisi için kaybolmuş bir yıldır. Artık hükümet de bir şey yapamaz, Fiskobirlik de...
Sondan başlayarak anlatayım. Gerçekleri anlatacağımdan üreticiler üzülecek ama ne yapayım... Gerçekler bekleyişlere çok ters düşmüş durumda...
  • Üreticinin fındığını istediği fiyata satma şansı yok. Fiyatı talep belirliyor.
  • Bizim fındığın tüketicisi Avrupa'nın çikolatacıları, pastacıları. Son on yıldır her yıl ortalama 220 bin ton iç fındık ihraç ediyoruz. İçeride de yaklaşık 30 ton dolayında iç fındık tüketiyoruz.
  • 2 kg kabuklu fındıktan 1 kg iç fındık elde ediliyor. Demek ki, kabuklu fındık talebi yılda 500 bin ton dolayında.
  • 2001'de 705 bin ton, 2002'de 600 bin, 2003'de 480 bin, 2004'de 350 bin, 2005'de 522 bin ton kabuklu fındık üretildi. Bu yılın üretim tahmini 643 bin ton.
  • Bizde fındık üretimi 250 bin ton iç fındık talebini karşılayacak miktar olan 500 bin ton kabuklu fındık miktarını aştığında, o yılın fındığı başa bela olur. Depolarda kalır. Ya yakılır, ya yağ haline getirilir.
  • Eskiden bu satılamayan fındıkları Fiskobirlik satın alır, her yıl 100 milyon dolar dolayında zarar eder, zararı da devlet karşılardı. 2003 yılından bu yana Fiskobirlik "özerk" hale geldi. Artık devlet Fiskobirlik'e ne para veriyor ne zararını karşılıyor.
  • 2003 yılında don oldu. 2003 ve 2004 yıllarında kabuklu fındık üretim rakamı 500 bin tonun altına düştü. İşte bu nedenle ihracat fiyatları arttı. 2002 yılında fındığın tonunun ortalama ihraç fiyatı 2.290 dolar iken, 2003 yılında 3.750 dolar, 2004 yılında 10.490 dolar oldu. 2005 ürünü fındıklar 6.000 dolardan alıcı buldu.
  • Her yıl yaklaşıl 450 bin ton kabuklu fındığın içini ithal eden Avrupalı alıcı, Türkiye'deki üretim miktarını bizden iyi izliyor. 2006 yılında 700 bin tona yakın kabuklu fındık üretildiğini gören yabancı alıcı biliyor ki, bunun sadece 500 bin tonuna talep olacak. (İç fındık olarak 220 bin ton dış talep, 30 bin ton iç talep). Kalan 200 bin ton kabuklu (100 bin ton iç) fındık elde kalacak.
  • İşte bu ürün bolluğu nedeniyle alıcılar fiyat düşürdü. Alıcı biliyor ki satıcı (elinde fındık kalmasın diye) fiyat ne olursa olsun satmaya mecbur.
  • Şu günlerde, iç fındık ürününün eylülde teslimi vaadiyle, Avrupalı alıcı tonu 3.500 dolardan mal topluyor. Tehlike, bu fiyatın 3.000 dolara kadar gerilemesi.
  • Avrupalı alıcıya tonu 3.500 dolardan mal ihraç eden tüccarın, fındık üreticisine kabuklu fındık için kilo başına 2.20 YTL ödemesi gerekiyor. (Hesap şöyle: Kabuklu fındık 2.20/İç fındık 4.40= Ton başı iç fındık ödemesi 3.000 dolar + 200 dolar nakliye = 3.200 dolar ). Tüccar kabuklu fındığa 2.20'den fazla öderse ihracat yapamaz.
  • Peşin alımlarda ,Giresun fındığı 2.70 YTL. Düzce ve Trabzon fındığı 2.20 YTL.
  • İyi de Fiskobirlik'in kilo başı 7.45 YTL fiyatı nereden çıktı? 2003'de don nedeniyle fındık üretimi düştüğünde, fındık fiyatları anormal yükseldiğinde Fiskobirlik depolarındaki fındığı satarak 200 milyon dolar gelir sağladı. Bununla eski borçlarını ödedi. Kasasında 100 milyon dolar nakit kaldı. 2005'de ürünün gene az olacağı ve fiyatların yüksek kalacağı bekleyişiyle kilosu 7.45 YTL'den fındık topladı. Ancak parası yetmedi. Yüksek fiyatla topladığı fındıklar depoda kaldı. Çiftçiye 100 bin milyon dolar geçen yıldan borcu var.
Fındık üreticisi (1) Fiskobirlik'in 2005 ürününden borcu olan 100 milyon doları ödemesini, (2) 2006 yılı ürününü de 7.45 YTL'den satın almasını, bunun için hükümetin Fiskobirlik'e desteğini bekliyor.

Bu bekleyişin gerçekleşmesine imkân yok. Üretici için bu yıl kayıp bir yıldır.
Güngör Uras / Milliyet

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 08:31   #4
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Sıra onlara gelince...

FINDIK üreticisi nihayet patladı... O nedenle lafın başında söyleyelim:

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı, yaşamını fındığa bağlayan 400 bin aile ile onların fındığını olabildiğince ucuza kapatıp Avrupa’daki alıcılara satan Cüneyd Zapsu arasında bir tercih yaptı ve Zapsu’yu seçti.


Bakalım sıra fındık üreticisine gelince onlar kimi seçecek?

Neden söz ettiğimizi bilmeyenlere özetleyelim:

Önceki gün Ordu’da Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin, fındık üreticilerinin sesini hükümete duyurmak amacıyla düzenlediği bir miting vardı.

Gazeteler mitinge katılanların sayısı hakkında 80 bin, 100 bin gibi rakamlar verdi ama olayı bizzat izleyen tarafsız gözlemciler, "O rakamlar abartılı ancak bu miting Ordu’nun gördüğü en büyük mitingdi" diyorlar. Bir de Emniyet ile Jandarma’nın mitingi en iyi şekilde götürdüğünü söylüyorlar.

Demek ki fındık üreticisinin gerçekten "canına tak demiş".

Öyle olması da normal... Çünkü geçen yıl sezon başında (eylülde) Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’ne(Fiskobirlik) fındığın kilosunu en az (brüt) 6.90 YTL, en çok (brüt) 7.45 YTL’den satan üretici, 18 Haziran 2006 tarihinden yani Başbakan Tayyip Erdoğan, Giresun’a gidip de "Fındıkla ilgilenmiyoruz. Fiskobirlik’in borcu bizi ilgilendirmiyor" dediği günden itibaren 2.50 YTL’den satamaz oldu.

Başbakan Erdoğan daha sonra Ordu’da yine Fiskobirlik’eçatıp;

"Biz stokçunun (Fiskobirlik’in) yanında değiliz" cümlesini sarf ettikten sonra fiyat daha da aşağı düştü.

Aslında Tayyip Erdoğan da fındık üreticisinin bu sözlere tepki duyacağını bilir. Ama belli ki üreticiye bu kadar kızgınlık duymasının bir nedeni var.

O nedeni arayınca Ocak 2006’da yapılan Fiskobirlik Yönetim Kurulu seçiminde AKP’nin önerdiği adayların seçilemeyişini görüyorsunuz.

Belli ki Erdoğan bu seçimi kadrolaşma açısından çok önemsemiş. Nitekim AKP Düzce Milletvekili Yaşar Yakış’ı o sırada Giresun’a göndermiş. O da üreticilere aynen;

"(Bizim istemediklerimizi) seçseniz bile (TBMM’nin) Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu’nda, orada olmazsa Meclis Araştırma Komisyonu kurmak suretiyle (orada) bu işin (Fiskobirlik’in) peşinde olacağız" demiş.

Giresun AKP Milletvekili Nurettin Canikli de, 4 Ocak 2006 günü Giresun TEMPO TV’de, kendi önerdikleri isimler Fiskobirlik yönetimine seçilirse "(...) Önlerinin açılması için, kredi imkánlarının sağlanması için aklınıza gelen bütün alanlarda her türlü desteği sağlayabileceğiz. Bu bizim sözümüzdür. (AKP’nin istediği) Yönetimin kredi bulma konusunda bir sıkıntı olmayacağını biz düşünüyoruz. Bunu çok net olarak ifade ediyoruz" demiş.

İlginç olan şu ki bir tek Cüneyd Zapsu bu konuşmalardan önce, tam aksini yani Fiskobirlik’inkredi alamayacağını söylemiş:

"Alınacak kredi ile zarar finanse edilecek ve inandırıcı bir iş planı yoksa, (Fiskobirlik’e) tefeciler dışında kimsenin kredi vermeyeceğinin herkes tarafından bilinmesi gerekir" demiş. (28 Aralık 2005 Giresun Haber Gzt.)

Tayyip Erdoğan da zaten başka bir şey söylemiyor.
Oktay EKŞİ / Hürriyet

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 09:17   #5
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Dağıtmayınca gitti

Emniyet Müdürü Güler, Ordu'daki fındık mitingini, AKP'li Eyüp Fatsa'nın 'uyarısı'na rağmen dağıtmayınca merkeze alındı.

Ordu'daki100 bin kişilik olaylı fındık mitinginin faturası Emniyet Müdürü Rıdvan Güler'e çıktı. Güler, dün akşam İçişleri Bakanlığı'nın Ordu Valiliği'ne gönderdiği faksla görevinden alındı. Güler'in görevden alınmasında, AK Parti Grup Başkan Vekili Eyüp Fatsa ile tartışmasının etkili olduğu iddia edildi. Fatsa, yol kapama eylemi sırasında Güler'i cep telefonundan arayarak müdahale etmesini istemişti.


Fatura, eylemi dağıtmayan müdüre çıktı

Ordu, önceki akşamki olaylı mitingin ardından normale dönerken, olayların faturası Emniyet Müdürü Rıdvan Güler'e çıktı. Yol kapama eylemi sırasında kendisini cep telefonuyla arayarak kalabalığa müdahale etmesini isteyen Ak Parti Grup Başkan Vekili Eyüp Fatsa ve Ordu Valisi Sait Vakkas Gözlügöl'e tartışan Güler merkeze alındı. Polis Başmüfettişiyken Ordu Emniyet Müdürlüğü'ne vekaleten getirilen Rıdvan Güler'in, Emniyet Genel Müdürlüğünün teklifi ve İçişleri Bakanlığı'nın onayıyla merkeze alındığı belirtildi. Ordu'da yaklaşık 100 bin kişinin katıldığı mitingin ardından 30 bin kişilik bir grubun Ordu-Samsun Karayolu'nu trafiğe kapatmasıyla başlayan olaylarda, Emniyet Müdürü Rıdvan Güler eylemcilerin yanına gelerek dağılmaları için ikna etmek istedi. Eylemcilerle konuşan ve kalabalığın ikna edilemeyeceğini anlayan Güler, müdahaleden vazgeçti.

FAKSLA GÖREVDEN ALINDI

Saatler ilerlerken Ordu Valisi Sait Vakkas Gözlügöl, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun talimatıyla Güler'i arayarak eylemcilere müdahale edilerek yolun açılmasını söyledi. Güler ise kalabalığın fazla olduğunu müdahale edemeyeceklerini söyledi. Vali Gözlügöl ısrar edince de telefonu kapattı. Valinin ardından Güler'i bu defa AK Parti Grup Başkan Vekili Eyüp Fatsa aradı ve yolun hemen açılmasını istedi. Güler, aynı cevabı Fatsa'ya da vererek yine telefonu kapattı. Emniyet Müdürü Güler, bu olayların ardından, İçişleri Bakanlığı'ndan dün saat 20.00'da Ordu Valiliği'ne gönderilen faksla "Olaylara zamanında müdahale etmediği, halkı galeyana getirdiği ve müdahale sırasında eylemle ilgisi olmayan sahilde gezen vatandaşlarında coplanmasına neden olduğu" gerekçesiyle merkeze alındı.

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 18:13   #6
Ağaç Dostu
 
fmt79's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
Benim düşüncelerin diğer insanlardan biraz farklı galiba o yüzden paylaşmak istiyorum.

Acaba Hükümet fındık üreticisini desteklemek zorunda mıdır? bence hayır
Eğer desteklerse Diyarbakır'daki karpuz üreticisi de karpuza destek isterse hata mı eder?
Peki güney sahillerindeki Turunçgil üreticileri?
Peki çay üreticileri?
Peki tütün?
Bir gün çıkıp da Mersinin Silifke ilçesindeki Çilek üreticileri de destek isterlerse ne diyeceğiz onlara? desteklemek zorunda mı devlet bunları?
bence hayır
Peki, Benim verdiğim vergilerle birsürü fındığı normal fiyatının üzerinden alıp da depolamak akıl karı mı? bence hayır
Benim verdiğim vergilerle ne diye ihtiyaçtan fazla fındık alınıp da depolansın ki? Sonra Fındıııık, iyi gelir aga nigi naga nigi diye reklam yaparlar stoklar tükensin diye.
Herkes başının çaresine bakmalı. Fındık üreticileri kendi aralarında Kooperatif kursunlar, doğrudan büyük firmalara satsınlar **** ihraç etsinler. Neden Fiskobirlik diye bir kuruma ihtiyaç duysunlar ki? Kendileri pek ala yapabilirler bence, **** yapmalılar.

Dünyadaki gelişmiş tarım modellerinde bu var. Kooperatifleşme. Birlikte hareket etme. Tabi yol kesip, slogan atarken değil fındığı satarken birlikte olmaları önemli.

Canları yanmış bunu anlıyorum. sonuçta ekmek parası. Fiskobirlik 11 aydır ödeme yapmıyormuş. Bir de 7 küsür ytl fiyat biçmiş ama fiyatı 2 ytl'ye kadar indirmiş.

Amaaaaa, 9 saat boyunca yol kesmeleri beni çileden çıkarttı. Emniyet müdürü gerçekten çok cılız davrandı. sağı solu, benim ülkemin polisini askerini taşladılar, yoldan geçmek isteyen kamyon ve tır şoförlerini taşladılar, etrafa çok zarar verdiler. Umarım bir an önce sorun çözülür. Ve devlet çiftçilik yapmaz artık. Hiç bir ürüne destek vermez. Devlet her yıl ihtiyaçtan çok fazla çay, tütün, fındık, buğday, şekerpancarı vs almak zorunda mı? Bence HAYIR...

fmt79 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 19:44   #7
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi fmt79
Fındık üreticileri kendi aralarında Kooperatif kursunlar, doğrudan büyük firmalara satsınlar ya da ihraç etsinler. Neden Fiskobirlik diye bir kuruma ihtiyaç duysunlar ki? Kendileri pek ala yapabilirler bence, ya da yapmalılar.

Alıntı:
Cumhuriyetimizin ilanından sonra Büyük Önder Atatürk’ün “Belli başlı ürünlerimizi ilgilendiren birlikler kurulmalıdır.” Sözüyle toplanan 1. Ulusal Fındık Kongresi sonrasında, 1938 yılında Fiskobirlik (Fındık tarım satış kooperatifleri birliği) kuruldu.

Fiskobirlik, ortaklarının ürünlerine sürekli satış olanağı ve pazarlar yaratmak, piyasaya istikrar getirmek, fındığın yurtiçi ve yurtdışı pazarlarını en iyi biçimde değerlendirmek, üretimini kontrollü ve bilimsel yöntemlerle geliştirmek, üretim araçları sağlamak, standartlara uygun, yüksek kaliteli ürün teslimini teşvik etmek, fındığın ülke içerisinde tüketimini özendirme, fındık ihracatını artırmak, bu amaçla ürün çeşitlendirme ve geliştirme projeleri üretmek üzere kurulmuştur.
http://www.fiskobirlik.org.tr/kurulus.htm

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 20:04   #8
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Konuyla ilgili yazıları ararken çok ilginç bir sayfaya rastladım.
Milliyet gazetesinde 29 Aralık 2005 / Perşembe tarihli bir yazı... Önce yazıyı okudum sonra tarihi rastlantı gördüm.


http://www.milliyet.com/2005/12/29/ekonomi/aeko.html

Güncel bir yazı gibi

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 20:12   #9
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Fiskobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Salih Erdem de yazılı açıklamada, Kamil Yavuz'un açıklamalarını "sektör açısından talihsizlik" olarak nitelendirerek şunları söyledi:
"Sezon başında ilk 3 haftada serbest piyasa fiyatları birliğimiz fiyatları ile aynı düzeyde giderken İstanbul'da toplanan bazı ihracatçılar, fiyatların düşürülmesi için karar almadılar mı?
Bu toplantıda 'Fiskobirlik'e kredi verilmeyecek. Rahat olun' diyen oldu mu, olduysa kimdir? 'Yapı Kredi, Fiskobirlik'e haciz başlattı' diye bunu Reuters Haber Ajansı ile dünyaya ulaştıran kimlerdir? Birilerinin evinde toplanıp Fatih Altaylı'ya 'Fiskobirlik batıyor' diye kimler yazdırdı? Fiskobirlik'in bağlantı yaptığı şirkete, daha ucuz fındık teklif edenler kimlerdi?"
Fatih Altaylı'nın yazısını da buldum
7 Ekim 2005

Tarih tekerrür ediyor gibi... 2006'da yine aynı şeyler konuşuluyor...

Alıntı:
İş bilmezlik batırıyor


Dünyadaki en büyük fındık üreticisi Türkiye. Hatta tek üretici diyebiliriz. Bu nedenle de fındık fiyatını Türkiye'nin üretimi belirliyor.
Ancak yine de, bu fiyatın makul ve dünya fındık tüketicilerince kabul edilebilir olması gerekiyor.

Türkiye'nin bu yıl fındık üretimi 510 bin ton düzeyinde. Dünyanın fındık ihtiyacı ise 450 bin ton civarında.
Fındıkta "devlet" alım yapmadığı için baş fiyat uygulaması yok.
Ancak Fiskobirlik, sektördeki en büyük alıcı ve kendince bir fiyat veriyor.
Fiskobirlik bu yıl fındığa yaklaşık 5 dolar civarında bir fiyat verdi. Bu fiyat geçen yılın hayli üzerinde.

Fiskobirlik'in bu kafayla "batmaması" imkansız.
Çünkü alımlar "yüzde 50 randımana" göre yapılıyor. Yani iç fındığın kilosu aslında "10 dolara" geliyor.
Çiğ standart fındığın dünya fiyatı ise 8.85 dolar.
Yani daha çiftçiden alırken Fiskobirlik 1.15 dolar zarar yazıyor.
Aynı fındığa tüccar 4 dolar veriyor. Yani iç fındığın kilosu tüccara 8 dolara mal oluyor. Tüccar az da olsa kazanıyor çünkü kilo başına yüzde 2 oranında da kesinti yapıyor ama "Fiskobirlik" batıyor.
Bu arada Fiskobirlik bu kadar yüksek fiyat verince, bazı uyanık tüccarlar, malı dünyaya değil, götürüp doğrudan Fiskobirlik'e satıyorlar. Yani fındık bölge dışına çıkmadan kiloda 2 dolar kar bırakıyor.

Ortada hem müthiş bir "iş bilmezlik" hem de "vurgun" ortamı var. Ve en büyük sorun "Fiskobirlik'in, aldığı fındığın parasını ödeyecek gücü yok."
Yapılan ilk alımlarla kasadaki para "tükendi."
Şimdi köylü sırada. Ama kasa tamtakır.
Olacak olan şu, Fiskobirlik yakında Hazine'nin kapısını çalacak ve "para" diye ağlayacak.

IMF baskısı altındaki Hazine'nin, "iş bilmezlik" sonucu ortaya çıkan bu faturayı ödemesi mümkün değil.
Küçücük fındıktan dağ gibi bir sorun çıkacak.
Acaba şu Fiskobirlik'in kulağını çekecek birileri yok mu?
Sabah

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 21:01   #10
agaclar.net
 
Mine Pakkaner's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-01-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 10,707
Galeri: 99
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi fmt79

Benim düşüncelerin diğer insanlardan biraz farklı galiba o yüzden paylaşmak istiyorum.

Acaba Hükümet fındık üreticisini desteklemek zorunda mıdır? bence hayır
Eğer desteklerse Diyarbakır'daki karpuz üreticisi de karpuza destek isterse hata mı eder?
Peki güney sahillerindeki Turunçgil üreticileri?
Peki çay üreticileri?
Peki tütün?
Bir gün çıkıp da Mersinin Silifke ilçesindeki Çilek üreticileri de destek isterlerse ne diyeceğiz onlara? desteklemek zorunda mı devlet bunları?
bence hayır
Peki, Benim verdiğim vergilerle birsürü fındığı normal fiyatının üzerinden alıp da depolamak akıl karı mı? bence hayır
Benim verdiğim vergilerle ne diye ihtiyaçtan fazla fındık alınıp da depolansın ki? Sonra Fındıııık, iyi gelir aga nigi naga nigi diye reklam yaparlar stoklar tükensin diye.
Herkes başının çaresine bakmalı. Fındık üreticileri kendi aralarında Kooperatif kursunlar, doğrudan büyük firmalara satsınlar **** ihraç etsinler. Neden Fiskobirlik diye bir kuruma ihtiyaç duysunlar ki? Kendileri pek ala yapabilirler bence, **** yapmalılar.

Dünyadaki gelişmiş tarım modellerinde bu var. Kooperatifleşme. Birlikte hareket etme. Tabi yol kesip, slogan atarken değil fındığı satarken birlikte olmaları önemli.
...

Fiskobirlik zaten Fındık Satış Kooperatifleri Birliği. Üyeleri de çiftçiler. Çiftçilerin oluşturduğu fındık satış kooperatiflerinin birliği. Sorun kötü yönetim, sorun dışarıdan atamalar ,hesapsızlık, kitapsızlık. Atatürk'ün isteği ile satış kooperatifleri birlikleri kurulmaya başlamıştır.Tariş,Fiskobirlik,Pankobirlik,Trakyabi rlik,Çukobirlik gibi birlikler buna örnek.

Destekleme konusuna gelince bütün Dünya'da devletler tarımı destekler. Bizde de desteklenmesi gerekir ki çiftçi bezmesin, güçlü olsun ve en önemlisi vazgeçmesin. Çiftçisini en fazla destekleyen ülkelerin başında ABD, Avrupa ülkeleri, hatta Çin gelmekte. (Çin son 10 yıldır Dünya tarımsal ürün ticaretini ele geçirmek üzere, hatta üretimi zaten ele geçirdi.) Bu konuda Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Prof.Dr.Kamil Okyay Sındır'ın bir makalesini ekliyorum.



Tarıma Destek mi Köstek mi?


Prof.Dr.Kamil Okyay SINDIR
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı
ksindir@gmail.com

Anayasa’mızın “Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunması” başlıklı 45’inci maddesi der ki;

“Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır. Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır.

Peki bu madde günümüzde geçerliliğini koruyor mu ?

Bilindiği gibi tarıma verilen desteklerin en temel nedenleri, anayasamızda da devletin görevi olarak tanımlanmış bulunan; tarımda istikrarı sağlamak ve korumak, tarımsal üretim planlaması yapabilmek, toplumun gıda ihtiyacını güvence altına almak, tarımsal üretimi kolaylaştırmak, üretimde verimlilik artışı sağlamak, çiftçinin sosyal refah düzeyini yükseltmek ve sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını sağlamak, başta sanayi olmak üzere tarıma dayalı diğer sektörlerin de sürdürülebilirliğini sağlayacak tarımsal üretim arzını garantilemek, uluslararası piyasalarda tarım ürünlerimizin rekabet üstünlüğünü sağlamak, toplumun sağlıklı ve kaliteli ürünler ile gıda güvenliğini sağlamak ve bunların yanısıra çevre sağlığı ve doğal dengeyi korumak.

Tüm bunlar ise ancak doğru ve sürdürülebilir bir tarım politikası ile hayata geçirilebilir.

“Tarım sektörünün ve kırsal alanın, kalkınma plân ve stratejileri doğrultusunda geliştirilmesi ve desteklenmesi için gerekli politikaların tespit edilmesi ve düzenlemelerin yapılması” amacıyla 18 Nisan 2006 tarihinde 5488 sayılı “Tarım Kanunu” kabul edildi.

Kanun ile; destekleme programlarının esaslarını ve araçlarını tespit ederek, bunların bütçe ödenek ihtiyaçlarını belirlemek, ilgili kuruluşlara teklif etmek; değişen ulusal ve uluslararası koşullara göre destekleme programlarında yapılacak düzenlemeleri belirlemek; desteklerle ilgili gerekli mevzuat düzenlemelerini izlemek ve değerlendirmek ve; kamu kurum ve kuruluşlarınca uygulanan destekleme programlarında kuruluşlar arası koordinasyonu sağlamak üzere “Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu” oluşturuldu. Ancak, salt çoğunluk ile karar verebilecek olan bu Kurul’un 9 üyesinden sadece 3’ü tarımsal nitelikli kurumlardan.

Yasal mevzuatın olması tek başına yeterli değildir hatta pek önemi de yoktur. Önemli olan bu mevzuatın yaşama geçirilebilmesidir. IMF’ye verilen niyet mektupları ve Dünya Bankası’ndan alınan krediler karşılığında uygulamaya konulan programlar sonucunda tarımsal desteklemelerimiz gerek miktar gerekse çeşitlilik anlamında önemli ölçüde kısıtlanmıştır.

Halihazırda, GSMH’ya, yani ülke ekonomisine, %14.5 katkıda bulunan tarım sektörümüze destekleme olarak aktarılan kaynak miktarı GSMH’nın ancak %0.7’si kadardır. Diğer bir ifadeyle tarımsal gelirimizin ancak % 5’i destek olarak geri dönmektedir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) raporuna göre bu oran Avrupa Birliği ortalamasında %32’dir. Yani ülkemizdeki uygulamanın yaklaşık 6-7 katı.

Tablo gayet net ve açık, hem de OECD kaynaklarından. Peki ya biz ne yapıyoruz? Tarım Kanunu ile tarıma ayrılan destekleme miktarını GSMH’nın en az %1’i olacak şekilde garanti altına alıyoruz. Oysa bu oran en az 3-4 kat artırılmalı ve Kanunla da öngörülen destekleme çeşitliliği, ki girdi destekleri de buna dahil, en kısa zamanda uygulanmalı.

Evet, işimiz oldukça zor, zira aşılması gereken bir engel var; IMF. Bir yanda devletimizin anayasal sorumluluklarının gereğini yerine getirme görevi, diğer yanda Demokles’in kılıcı gibi tepemizde duran IMF ve AB’nin dayattığı politikalar... Yani bir yanda destek, diğer yanda köstek...

Mine Pakkaner Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 21:44   #11
Ağaç Dostu
 
fmt79's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
KOOP. ADI ORTAK SAYISI
KARASU 6.377
ADAPAZARI 5.316
KOCAALİ 6.688
ORTAKÖY 2.954
UĞURLU 1.777
HENDEK 5.665
AKYAZI 4.985
AKÇAKOCA 7.293
ALAPLI 4.384
DÜZCE 5.324
KONURALP 3.357
YIĞILCA 2.748
GÜMÜŞOVA 2.180
CUMAYERİ 5.146
ÇİLİMLİ 2.557
GÖLYAKA 2.356
ORMANLI 2.004
BARTIN 1.592
ÇARŞAMBA 8.029
TERME 6.203
ÜNYE 11.862
FATSA 11.401
ÇAMAŞ 1.834
KUMRU 2.350
KORGAN 1.997
PERŞEMBE 6.006
ULUBEY 4.544
GÖLKÖY 4.899
ORDU 12.786
PİRAZİZ 3.403
BULANCAK 6.995
GİRESUN 8.466
DERELİ 1.765
KEŞAP 3.611
ESPİYE 4.565
TİREBOLU 6.848
GÖRELE 5.005
EYNESİL 1.809
BEŞİKDÜZÜ 3.466
VAKFIKEBİR 4.229
DERECİK 2.259
AKÇAABAT 46
TRABZON 14.064
MAÇKA 2.113
YOMRA 3.950
ARSİN 4.568
ARAKLI 4.837
SÜRMENE 3.318
FINDIKLI 1.809
BORÇKA 2.080
Fiskobirlik E.F.İ.T. A.Ş.
FİSKOMAR A.Ş.
ANKARA ŞUBE
FKB SİG.ARA.LTD.ŞTİ.
ORDU YAĞ SAN.TİC.A.Ş.
Toplam Ortak Sayısı 233.820

evet haklısınız bu kadar kooperatifin birleşmesi ile oluşmuş. Ancak benim kastettiğim kooperatif terimi bu kadar büyük ve siyasetin oyuncağı kurumlar değil. Çok büyük olunca haliyle hortumu, istismarı ve siyaset eli de çok oluyor.

akşam gazetesinin internet sitesinden bir alıntı:

220 bin ortağıyla dünya kuruyemiş ve fındık sektörlerinin en büyük kuruluşlarının başında yer alan ve merkezi Giresun'da bulunan Fiskobirlik, Atatürk'ün talimatıyla kurulduğu 1938 yılından bugüne kadar olan 63 yıllık tarihinde 44 genel müdür gördü. Seçimle işbaşına gelen hükümetlerin siyasi tercihlerini sık sık kullandığı Fiskobirlik, böylece bir rekora imza attı.

FİSKOBİRLİK'in kurulduğu 1938 yılında ilk genel müdürü olan Hüsnü Akyol, sadece 7 ay görev yapabilmişti. Tek parti döneminde 6 yılda 9 genel müdür değiştiren Fiskobirlik, DP iktidarı süresince 10 yılda 8 genel müdür gördü. Bundan sonraki süreçte sürekli siyasi odakların etkili olduğu Fiskobirlik'te sık sık genel müdür atamaları yapıldı.

fmt79 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 21:53   #12
agaclar.net
 
Mine Pakkaner's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-01-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 10,707
Galeri: 99
Siyasetin el atması, istismar ve kötü yönetim kooperatifleri ve amacına uygun işlerse muhteşem bir yapı olan kooperatif birliklerininin imajını zedelememeli.

Kötü ve tepeden inme yönetimlerin faturasını her zaman olduğu gibi çiftçi ve kooperatifçilik ödememeli.

Mine Pakkaner Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 22:26   #13
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Tek tek çiftçiler ününleri konusunda yeterince söz sahibi olamadıkları için kooperatif kurmuyorlar mı? Sizin de öneriniz bu yönde...

Peki kooperatifler birleşince daha büyük bir güç oluşturmazlar mı? Oluştururlar...

Sorunu Akşam gazetesinden siz alıntılamışsınız:

Alıntı:
220 bin ortağıyla dünya kuruyemiş ve fındık sektörlerinin en büyük kuruluşlarının başında yer alan ve merkezi Giresun'da bulunan Fiskobirlik, Atatürk'ün talimatıyla kurulduğu 1938 yılından bugüne kadar olan 63 yıllık tarihinde 44 genel müdür gördü. Seçimle işbaşına gelen hükümetlerin siyasi tercihlerini sık sık kullandığı Fiskobirlik, böylece bir rekora imza attı.

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 22:41   #14
Ağaç Dostu
 
fmt79's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
Haklısınız sözlerim çelişiyor gibi görünüyor. Aslında benim kafamda canlandırdığım ve söylemek istediğim şey, genel müdürünü hükümetin atadığı kooperatifler birliğinden ziyade, serbest piyasanın hakim olduğu, fiyatın arz talep eğrisine göre belirlendiği bir ortam. Bu ortamda birçok kooperatif olabilir. Ancak fiyat arz ve talep doğrultusunda belirlenir. Hiç kimse ihtiyaçtan fazla olan ürünü alıp da stok yapmak zorunda değil. TEKEL de bir zamanlar ihtiyaçtan fazla olup ta sırf üreticiye destek olsun diye fazladan yaprak tütün alır depolar ve eskiyince yakarak imha ederdi.

Düşüncelerim biraz farklı ve uçuk olabilir. Zaten pek çok kişiden farklı olduğu için paylaşmak istemiştim. Ama doğru ama yanlış...

fmt79 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 22:54   #15
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
BASIN AÇIKLAMASI
FINDIK PİYASASI VE FİSKOBİRLİK


Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Fiskobirlik arasında beklenen
protokol imzalandı. Onay için Hazineye gönderildi. Hazineden sorumlu
Devlet Bakanı sayın Ali BABACAN ile görüşüldü ve mutabakat sağlandı.
Kısa zamanda gerekli işlem ikbal edilecektir. Böylece Fiskobirliğin özel
bankalardan kredi alması engeli kaldırılmış olacaktır. Konu ile ilgili sayın
Ali COŞKUN beyin açıklaması aşağıdadır.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI
SAYIN ALİ COŞKUN’DAN
FINDIK PİYASASI VE FİSKOBİRLİK AÇIKLAMASI


Fındık, çiftçilik faaliyetlerinin yanında işlenmesi ve pazarlanmasına
ilişkin diğer hizmetlerin oluşturduğu istihdamla ülkemiz ve Karadeniz
Bölgesi nüfusunun önemli bir bölümünün geçimini sağlayan tarım
ürünümüzdür.

Dünya kabuklu fındık rekoltesinin %75’i ülkemizde üretilmektedir
ki, bu da dünya iç fındık talebinin tamamını karşılayacak seviyeyi ifade
etmektedir. Bu ürün, 2004/2005 ihracat sezonunda ülkemize bir buçuk
milyar dolar döviz sağlanmış ve 2005/2006 üretim dönemi için Ekim ayının
ilk haftası itibariyle 500 milyon doları aşan ihracat gerçekleştirilmiştir.
Genel ekonomi politikamız gereği hedefimiz; Birlikleri yeniden
yapılandırarak, Hazineye yük olmaktan çıkarmak, serbest pazar
şartlarında daha verimli ve karlı bir yönetime kavuşturmaktır.
Fındık sektörünün piyasa mekanizmasına işlerlik kazandırarak,
Birliğin ekonomik etkinlik ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde faaliyetlerini
sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak sektörün geleceği açısından önem
taşımaktadır

4572 sayılı “Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Hakkında
Kanun” ile Kooperatif ve Birliklerin hukuki yapısı yeniden düzenlenmiş,
bu çerçevede yeniden yapılandırma çalışmalarında kaydettikleri gelişme
dikkate alınarak Fiskobirlik dışındaki sekiz birliğin 749 Trilyon TL
tutarındaki borcu daha önce silinmişti.

Karadeniz bölgesinde çok geniş bir alanda faaliyet gösteren ve
yaklaşık 250 bin üretici ortağı ve 50 kooperatifi bünyesinde örgütleyen
ve yeniden yapılandırma sürecinde bulunan Fiskobirlik’in, sağlıklı bir mali
yapıya kavuşması, fındık ürününün ticareti ve piyasaları üzerinde etkin bir
aktör olarak yer alabilmesini önemli görmekteyiz.

Fiskobirlik’e Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) Gider
Hesabı’ndan kredi kullandırılarak ve Birliğin mali yapısı üzerinde olumsuz
bir etki yaratan personel tazminatları karşılanarak, Birliğin yeniden
yapılandırma süreci desteklenmiştir. Bu itibarla, yeniden yapılandırma
çalışmalarında kaydettiği aşama dikkate alınarak, Fiskobirlik ile Yeniden
Yapılandırma Kurulu arasında Birliğin yeniden yapılandırma programı
dışına çıkartılmasına yönelik bir Protokol imzalanmıştır.

Gelinen noktada Fiskobirlik’in yeniden yapılandırma
çalışmalarında kaydettiği aşama da dikkate alınarak ; Birlikle Yeniden
Yapılandırma Kurulu arasında imzalanan protokol ile Fiskobirliğin mali
yapısının kuvvetlendirilmesine yönelik nihai tedbirler hayata
geçirilmektedir.

Bu çerçevede;

a) Fiskobirlik’in DFİF Gider Hesabı’na olan borçlarının 4572
sayılı Kanun ve ilgili yılların Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca
terkin ve mahsup edilmesine yönelik süreç başlatılmıştır. Bu işlem
sonucunda Birliğin 1999-2001 yılı ürünü fındıklarının satılması ve
yağlığa ayrılması sonucunda karşılaştığı zararlar Birliğin borçlarına
mahsup edilmekte ve Birliğin 94,5 milyon YTL tutarındaki bakiye
borcu terkin edilmektedir.

b) Birliğin özel bankalara olan bakiye borçlarının
üstlenilmesine yönelik süreç de tamamlanma aşamasına gelmiştir.
Bu konudaki hukuki süreç 4572 sayılı Kanun hükümlerine uygun bir
biçimde ivedilikle tamamlanacaktır.

Bu işlemler neticesinde, Fiskobirlik sürdürülebilir mali yapısı ile
yeniden yapılandırılmasını tamamlamış bir Birlik haline gelmektedir.

Alınan bu tedbirlerin Sonucu olarak;
1- Birliğin öz sermaye yapısı güçlendirilerek üreticilerin ürünlerinin
daha iyi şartlarda değerlendirilmesini sağlayacak şekilde yeniden
yapılandırılmış, devlete yük olmadan etkinliğini sürdürmesi sağlanmıştır.
Bu sayede, yeniden yapılandırma döneminde olduğu gibi
2005/2006 ürün dönemi için de devlet fiyatlara müdahale etmemiş ve
eskiden olduğu gibi Hazine adına fındık alımı yapılmamıştır. Sonuçta bir
çok spekülatif söylentilere rağmen, sürdürülen ciddi politikalarla yılların
kötü alışkanlıklarından uzak, yeni bir anlayışla fındık piyasası
oluşturulmuştur.

2- Birliğin ürün alım faaliyetlerini daha çok kendi kaynaklarıyla
gerçekleştirme imkanları geliştirilmiştir. Alınan yeniden yapılandırma
tedbirleri sonucunda kamu kaynaklarına mali yönden bağımlılığı ortadan
kaldırılarak öz sermaye yapısı güçlendirilmiş ve piyasadan kredi temin
edebilecek bir mali yapıya kavuşturulmuştur.

Nitekim, Birlik 2005/2006 ürün döneminde şu ana kadar yaklaşık
50 bin ton kabuklu fındık alarak üreticilere 120.000.000 YTL ödeme
yapmış, kalan 230.000.000 YTL tutarındaki üretici alacağını da kendi
imkanlarıyla gerçekleştirecektir.

3- Birlik piyasadan istikrarın sağlanmasını temin edecek miktarda
ürün satın almış, üretici ve ihraç fiyatlarının düşmesi önlenmiştir.
Sonuçta üretici ve ihracatçı belli bir denge içinde korunarak
memnun edilmiş, ülkemiz ekonomisi kazançlı çıkmıştır.

Arzumuz ve hedefimiz ise; dünya fındık rekoltesinin %75’ini üreten
ülkemizin bu ürünün en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlayacak piyasa
mekanizmalarına işlerlik kazandırmaktır. Bu çerçevede, Bakanlığımızca
yasal altyapısı oluşturulan Lisanslı Depoculuk ve Ürün İhtisas Borsaları
ile Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarında fındık ürününün işlem
görmesini sağlamak, böylece ülkemizin fındığın fiyat, stoklama,
pazarlama ve dağıtımı üzerinde etkin bir rol oynamasını sağlamaktır.

Kaynak : asimaykan.com

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 07:21   #16
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
FİSKOBİRLİK YÖNETİM KURULU BASIN TOPLANTISI
GİRESUN :21.6.2006

Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Fiskobirlik) Yönetim Kurulu olarak 20.06.2006 tarihinde toplanıp; 2005 yılı ürünü fındık alımları, ortaklara kalan borçların ödenmesi ve sektörde yaşanan son gelişmeler ile Sayın Başbakanımızın 18.6.2006 tarihinde Giresun’da yaptığı açıklamaları değerlendirerek, kamuoyunu bilgilendirmek üzere siz değerli basın mensuplarını davet etmiş bulunuyoruz.

2005 yılı ürünü kabuklu fındık alım fiyatı, Türkiye ve dünya rekoltelerinin yanı sıra alternatif ürünlerin hacmi, geçen sezonun serbest piyasa fiyatı dikkate alınarak tespit edilmiştir. 15 Ağustos 2005 tarihinde 50 kooperatif başkanımızın katılımı ile Levant Kalite Fındığa 6.34 YTL, Giresun Kalite Fındığa 6.70 YTL. net fiyat tespit edilmiştir.

Fiyatın ilanından sonra köy köy dolaşarak, “bu fiyatı biz verdik” diyen iktidar partisi milletvekilleri değil midir?

Birliğimizce 2005 yılı ürününden 51 bin ton fındık alımı yapılmış, ürün bedelinin 197 Milyon YTL’si Birliğimiz kaynaklarından, 23 Milyon YTL Tarım Kredi kaynaklarından ödenmiş olup, şuanda ortaklarımıza 135 Milyon YTL borç bulunmaktadır.

Sezon öncesi, Birliğimizin ve iştiraklerimizin sahip olduğu toplam kaynak 210 Milyon Yeni Türk Lirası dolayındaydı. Ürün alımlarına başlamadan önce Mayıs 2005 tarihinde yayınlanan Destekleme Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) kararnamesinin birliklere tanıdığı olanaklarla 200 Milyon Yeni Türk Lirası kredi kullanacağımız dikkate alınarak, ürün bedellerini peşin ödemek kaydıyla 26 Ağustos 2005 tarihinde alımlara başlanmıştır.

19 Ağustos, 15 Eylül ve 14 Aralık 2005 tarihlerinde Birliğimizce 23.05.2005 tarih 2005/8839 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına istinaden yayınlanan Kararname doğrultusunda DFİF’ten ürün alım kredisi talep edilmiştir. Bu yazılarımıza cevap dahi verilmemiştir. Sanayi ve Ticaret Bakanlığının açıklamasına göre 2005 yılında 7 birliğe toplam 277.5 trilyon lira DFİF kredisi sağlanmıştır. Ancak bu kredisinden Birliğimiz, dolayısıyla fındık üreticisi yararlanamamıştır.

4572 sayılı yasa gereği DFİF’e borçlarını ödemeyen, kredi almaması gereken birliklere kredi verilirken, yine yasa gereği borçsuz olan kredi almaya en uygun durumdaki Birliğimize kredi verilmeyerek , bugünkü olumsuz ortam oluşmuştur.

Özel finans kuruluşları ve bankalarla yapılan kredi görüşmeleri de oluşan bu olumsuz hava nedeniyle sonuçsuz kalmıştır.

Fındıkta yaşanan bu gelişmeler sonunda Sayın Başbakanın Giresun ziyareti sektör açısından büyük önem kazanmıştır. Özellikle üretici kesimi, üreticinin örgütü olan Fiskobirlik ve sektörün diğer tarafları Sayın Başbakanın fındık konusundaki tutumuna odaklanmıştı.

Hepinizin malum olduğu gibi Sayın Başbakanın fındık ve Birliğimizle ilgili değerlendirmeleri özellikle üreticiler açısından hayal kırıklığı yaratmıştır.

Bilindiği üzere 16 Haziran 2000 tarihinde yürürlüğe giren 4572 sayılı Yasa ile tüm birlikler özerk bir yapıya kavuşturulması amaçlanmıştır.

4572 Sayılı Yasanın en önemli maddesi olan Geçici 1/E maddesinde,”Birliklerin 1.5.2000 tarihi itibariyle mevcut özel bünye faaliyetleri ile ilgili borçları, borçların ödenmesine kadar geçecek süre içinde bu borçlardan doğan faiz ve gecikme zammı gibi fer’i borçları ile personel kadrolarında yapılacak düzenlemeler için gerekli tazminat tutarı Yeniden Yapılandırma Kurulunun önerileri dikkate alınarak Hazinece üstlenilip tasfiye olunur...” denilmektedir.

Yasanın Geçici 1/E maddesi hükmü doğrultusunda ilk olarak 1989 yılında Garanti Bankasından kullanılan kredi ile 1998 yılında Vakıfbank’tan kullanılan kredi bakiyeleri Hazine Müsteşarlığı ile Garanti Bankası ve Vakıfbank arasında varılan mutabakatlar sonucunda bu Bankaların Birliğimizden olan alacakları, sırasıyla 21.12.2000 ve 15.03.2001 tarihlerinde Hazine Müsteşarlığınca üstlenilip tasfiye olunmuştur.

1996-1997-1998-1999 yılları ile 2000-2001 yıllarına ait Kararnameler doğrultusunda, Hazine Kontrolörleri ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerinin 06.05.2005 tarihinde Birliğimizde yaptığı incelemeler sonucunda, Yasanın yürürlük süresi olan 01.05.2000 öncesinden DFİF’e yaklaşık 147.9 trilyon borç kalırken, 01.05.2000 sonrasından yaklaşık 53.4 trilyon TL Birliğimizin alacağı çıktığı tespit edilmiştir. Alacağımız tüm girişimlere rağmen ödenmemiştir.

Birliğimiz 4572 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesinden sonra 2000 yılı ürünü finansmanında kullanılmak üzere 99 trilyon TL, ve 2001 yılı ürünü finansmanında kullanılmak üzere de 63 trilyon TL DFİF kredisi kullanmış ve bunları faizleri ile birlikte 2004 yılında 235 trilyon TL olarak geri ödemiş olup, 01.05.2000 sonrası DFİF kredilerinden borcumuz kalmamıştır.

Yasanın yürürlüğe girmesinden sonraki süreç, doğal olarak birliklerin 2000 öncesi borçlarının tasfiyesini gerektiriyordu. Devlet destekleme alımları tatbikatı döneminde oluşan zararlar, özerkleşme öncesi döneme ait olup, 4572 sayılı yasa gereği, 2000 yılında Hazine tarafından üstlenilmiştir. Bu borç özerk yapıdaki Fiskobirlik’in değil, hükümetlerin taban fiyat ilan ettiği döneme aittir. Hükümetlerin diğer tarım ürünlerine olduğu gibi fındığa yaptığı desteklerden oluşan görev zararlarıdır. Tüm birliklerin aynı döneme ait borçları yıllar önce silinmiştir. Birliğimizin borçlarının silinmesi, daha önceki hükümetler zamanında çıkarılan kanun ve kararnamelerin hukuksal bir sonucudur.

Yasa çerçevesinde yapılan bu hukuksal uygulamayı “hortumlama” olarak algılamak ve kamuoyuna sunmak hukuken de vicdanen de kabul edilir değildir. Borçları olduğu halde diğer birliklere kullandırılan DFİF kredisi, alacaklı konumundaki Fiskobirlik’e neden kullandırılmamıştır? Sayın Başbakan’dan bunu halka anlatmasını beklerdik.

Fındık üreticisi ve Fiskobirlik hiçbir zaman “hortumcu” olmamış, bilakis “hortumcularla” mücadele etmiştir. 70 yıllık tarihimizde fındık üreticisine ve Fiskobirlik’e böyle bir çamur atılmamıştır. Bu değerlendirmeyi şiddetle reddediyoruz.

Bakınız, 2001 yılı ürünü ile ilgili 31.5.2005 tarih ve 2004/7411 sayılı Kararnamenin 5. maddesinin son paragrafında “Fiskobirlik 1/5/2000 tarihinden sonra kullandığı DFİF kredilerinin tümünü geri ödemeden, DFİF kaynaklı yeni kredi kullanamaz” hükmü yer almaktadır.

“Fiskobirlik’in 1.5 katrilyon borcuna çizik attık “ yaklaşımı ve “İstesek tüm mal varlığına el koyabilirdik” ifadeleri hukuken doğru değildir. Yönetimimiz yaşanan sorunları tespit ederek, çözüm için bölge Milletvekilleri, Bakanlar ve Sayın Başbakanımızla giderek engellerin aşılmasını için destek istenmiştir. Yasal olmayan bir talebimiz olmadığı gibi bu görüşmenin sanki “hibe bir para talebi gibi” yansıtılması da yanlıştır. Cevaplanması gereken diğer tarım ürünlerine verilen yasal kredi desteğinin bu ülkeye 2 milyar dolara yakın gelir getiren fındığa neden verilmediğidir.

Özellikle son 6 yıl devletin fındığa hiçbir kaynak sağlamadan, yaklaşık 6 milyar $ gelir elde ettiği ortadadır.

Sayın Başbakanın;“Delege orada bir yönetim oluşturuyor. Bu yönetim maalesef farklı anlayışla, farklı mantıkla faturayı hükümetimize kesmeye kalkıyor… Sen geleceksin, bir fiyat açıklayacaksın, ondan sonra bu açıkladığın fiyatın altında kalacaksın…” yaklaşımı partisine ait Milletvekillerinin 5 Ocak’ ta yapılan Birliğimizin Olağan Genel Kurul’unda kurdukları baskıya rağmen secimi bizim kazanmamızın bir hazımsızlığı olarak değerlendirildiği görülmektedir. Seçim öncesi iktidar Milletvekillerinin destekledikleri listenin kazanması durumunda “ kredi meselesi hemen çözülür” ifadelerini hatırlatmak isteriz.

Gereksiz yatırımlara kaynak aktardığımız konusu istismar edilmektedir. 2003 yılından sonra yeni bir yatırım yapılmamış, mevcut yatırımlar tamamlanarak bölge ekonomisine, ülke ekonomisine ve birliğimize önemli bir güç katmışlardır. Teşvik kapsamındaki bölgemizde kiralık olarak verdiğimiz gayrimenkullerimizde 700 kişi istihdam edilmektedir.

İktidar partimize mensup bölge Milletvekillerinin ve son olarak Sayın Başbakanımızın Yönetim Kurul’umuza takındığı demokrasi acısından hiç hoş olmayan bu yaklaşımlar, üreticimize büyük bedellere mal olurken, üreticinin örgütünü güçsüz kılmaya, köşeye sıkıştırmaya çalışanlara cesaret ve güç vermiştir. Bu olumsuz gelişmeler ve antidemokratik yaklaşımlar sadece 2005 yılı ürününde fındık üreticisinin 500 trilyon az para kazanmasına ve ülkemize fındıktan 500 milyon dolar gelir kaybına neden olmuştur.

Sayın Başbakanın olumsuz konuşması sadece Birliğimiz depolarındaki 51 bin ton fındığın değerini 35 trilyon lira düşürmüştür.

2003 yılında 5 Bakan’ımızın Ankara’da yaptıkları toplantı sonunda, fındık fiyatının brüt 2 milyon lira olması yönündeki karara karşılık Yönetim Kurulumuzun 2.5 milyon lira fiyat ilan etmesi anlaşılıyor ki bazı kesimleri rahatsız etmiştir.

Fiskobirlik Yönetimi ne yapmıştır?

2001 yılı öncesi 1 dolar olan fındık fiyatlarını 4 dolarlara, Cumhuriyet tarihinde milyar doları hiç aşmamış fındık ihracat gelirini 2 milyar dolarlara taşımıştır. 1964-2000 yılları arasında, 36 yılda Türkiye’nin toplam fındık ihracat geliri 13.5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Özerkleşme sonrası 2001-2006 yılları arasında fındık gelirinden ülkemiz hazinesine 6 milyar doları aşkın gelir sağlanmıştır. Bu tablo, Karadeniz’in fedakâr insanlarının gurur tablosudur. Yönetim Kurulumuzun doğru fındık politikasının tescilidir.

2003-2004 ürün yıllarında ürün alım bedeli ödemelerinde Birliğimiz hiçbir kredi kullanmamış, kendi kaynaklarından ödeme yapmıştır. Ayrıca yıl sonunda ortaklarına kar payı dağıtmıştır. 2005 yılında diğer tarım ürünlerine ve birliklerine sağlanan yasal destek Birliğimize de sağlanabilseydi, Karadeniz insanını gelecek endişesi taşımaz, Başbakanını da endişe ile değil coşkuyla karşılardı. Sayın Başbakanın anlamakta güçlük çekilen Giresun konuşmasından sonra fındık piyasası adeta şoka girmiş, fiyatlarda sert bir düşüş oluşmuştur. Politikacının görevi topluma umutsuzluk değil, çözüm üretmek ve moral kazandırmaktır.

Fındık üreticisinin talep ettiği krediyi “Tüyü bitmemiş yetim hakkı” olarak ifade etmek kabul edilir değildir. Fındık geliri bu ülkenin kalkınmasına tarih boyunca kaynak olmuştur. Bu gün ise fındık üreticisinin tüyü bitmemiş yetiminin hakkı verilmemektedir.

Tüm Karadeniz halkını bu çıkmaz politika karşısında duyarlı olmaya çağırıyorum. Karadeniz’in fındıktan başka dayanağı yoktur. Üreticimiz kimin kimden yana olduğunu iyi değerlendirmelidir. Fiskobirlik’i devreden çıkarmak, dikensiz gül bahçesi hayal edenlere karşı, güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bütün bu yapılanların altında, yeniden fındık fiyatlarını 1 dolarlar seviyesine çekme planları yatmaktadır. Bu yılın fiyatı 2006 ‘nın fındık fiyatında önemli bir gösterge olacaktır.

Sayın Başbakanın yanlış bilgilendiği ve kullandığı ifadelerin bundan kaynaklandığına inanmak istiyoruz. Yanlışı da düzeltmek için var gücümüzle çalışacağız. Kendileri ilgili bakanlar ile görüşmemizi tavsiye etmişlerdir. Bu yaklaşımı önemsiyor, en kısa zamanda harekete geçeceğimizi duyuruyoruz.

Tüm bu olumsuzluklar, kuşatmalar karşısında yılmadık, pes etmedik, etmeyeceğiz. Geleceğimiz için mücadeleye devam etmek zorundayız. Çünkü bizim fındıktan başka yaşamımızı sürdürecek başka dayanağımız yok. Üreticinin hakkını alana kadar mücadele edeceğiz.

Fındık üreticisi sadaka değil, onurla ürettiği fındığın değerini istemektedir. Hiç kimseden ve hiç bir çevreden hakkımız olmayanı talep etmiyoruz. Kimseye yedirecek fındığımızın olmadığını da vurgulamak istiyoruz.

Hepinize selam ve saygılar sunuyoruz.

Yönetim Kurulu Adına
A.Salih ERDEM
Başkan
Fiskobirlik

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 07:25   #17
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Fiskobirlik’e suç duyurusu ve olağanüstü kongre baskını

HÜKÜMET Ordu’da 100 bin kişiyi meydanlara döken fındık sorununun çözümünü Fiskobirlik yönetimini devirmekte buldu. Fiskobirlik, "kötü yönetim" gerekçesiyle olağanüstü kongreye götürülüyor. Sanayi Bakanlığı müfettişleri de, "usulsüz harcamalar" nedeniyle birlik yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunacak.

KARADENİZ’de üreticiyi ayağa kaldıran "fındık krizi"nde hükümetin şimşeklerini üzerine çeken Fiskobirlik yönetimini devirmek için düğmeye basıldı. Fiskobirlik, "kötü yönetim" gerekçesiyle olağanüstü kongreye götürülüyor. Sanayi Bakanlığı Müfettişleri de, "usulsüz harcamalar" nedeniyle birlik yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunacak. Fiskobirlik ve fındık krizi, Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında önceki gün yapılan Bakanlar Kurulu’nda da ağırlıklı gündem oluşturdu. Yeni mahsül alımına ilişkin politikaların belirlenmesi için Erdoğan başkanlığında altı bakanın yer aldığı bir komisyon oluşturuldu. Komisyon, Sanayi Bakanı Ali Coşkun’un gündeme getirdiği devleti aradan çıkarmayı hedefleyen "Fındık Borsası" ve "lisanslı depoculuk" projesini masaya yatırdı.

SUÇ DUYURUSU:

Sanayi Bakanı Ali Coşkun, bakanlık müfetişlerinin Fiskobirlik’teki denetimlerine ilişkin Hürriyet’e şu bilgileri aktardı: "Usulsüz harcamalar var, yemek faturaları gibi. Eski Genel Müdürle ilgili mevzuata, anlaşmalara aykırı ödemeler var. Muhasebe defterleri gününde ve muntazam tutulmamış, usul hataları var. Bunlardan dolayı müfettiş resen suç duyurusunda bulunuyor. Ayrıca işletememe, başarısız yönetim nedeniyle yüksek alıma başlayıp, yüksek alım uyguladıkları adamlara adeta birlikten kaynak transfer edilmesi, bunun sonucunda da sermayeyi bitirip, kurumun hacze sokulması nedeniyle de müfettişler olağanüstü genel kurula götürüyorlar. Müfettişler bunu birliğe tebliği edecek, eğer belli günde olağanüstü kongreye gitmezlerse o zaman mahkeme karaRıyla gidecekler."

MALLARI SATIP ÖDESİNLER:

Coşkun, "Basiretli bir yönetim işi toparlar. Çünkü malvarlıkları var. 51 bin ton fındık var. Bunu 7 milyondan almışlar şimdi 2,5-3 milyona düşmüş. Zarar ederiz diye tutuyorlar. Zararın neresinden dönülse kardır. Ya da ufak ufak satabilirler. Fındık fiyatı hep bu seviyede kalmaz, biraz yükselince satıp toparlayacak. Ya da gayrimenkulleri var. Birlikçiliği bırakmışlar süpermarketçilikle uğraşıyorlar, fabrikaları, tesisleri, depoları var, bunlardan satıp borçlarını ödemeleri lazım. Bunların fındık borcuyla hükümetin ilgisi yok, istismar ediyorlar" dedi.

ÇÖZÜM ABD MODELİ

Kendi modelinin, tarım ürünlerini sağlıklı bir yapıya kavuşturup, hükümetin boynundan düşürecek, lisanslı depoculuk olduğunu belirten Ali Coşkun, "Yasası çıktı, yönetmelikleri hazırlandı. Bu sistemi kurup ABD’deki gibi serbest piyasa koşullarında halletmek gerekiyor. Ama bu sisteme yanaşmayanlar var, devlete sırtımı dayayıp, alırım diye düşünülüyor. Devlet nereden verecek? Fındık yemeyen adamın ödediği paradan sana avanta mı sağlayacak? Arkada incirci, üzümcü, kabakçı var, bekliyor" dedi.
Turan YILMAZ / Hürriyet

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 07:50   #18
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Fiskobirlik olmadan olmaz!

Fiskobirlik depolarında 2005 ürünü 50 bin ton fındık var. Geçen yıl Fiskobirlik yanlış ürün tahmini yaparak yüksek fiyatla fındık aldı. Fındık elinde kaldı. Bu fındığın parasını üreticiye ödeyemedi. Geçen yılın fındığından üreticiye 100 milyon dolar borcu var.

Fiskobirlik bu borcu ödeyemeden bu yıl fındık alacak durumda değil.
Bu yıl kabuklu fındık üretiminin 700 bin tona yaklaşacağı tahmin ediliyor. Halbuki 500 bin ton kabuklu fındık talebi var. (Hatırlatma: 2 kg kabuklu fındıktan 1 kg iç fındık çıkıyor. İhracat imkânı 220 bin ton, iç piyasa tüketimi 30 bin ton iç fındık. Bu nedenle 500 bin ton kabuklu fındığın üzerindeki fındık elde kalacak.)

Bu yıl fındığın elde kalmaması, şimdilerde 2.20 YTL dolayında dolanan kabuklu fiyatının 3.0 YTL'nin üzerine çıkabilmesi için Fiskobirlik'in 200 bin ton kabuklu fındık satın almak için piyasaya girmesi zorunlu.

Fiskobirlik'in 200 bin ton kabuklu fındığın kilosuna ortalama 3.0 YTL ödeyebilmesi (ve de bu kadar fındığı depolarda saklayabilmesi) için 600 milyon YTL'ye (yaklaşık 400 bin dolara) ihtiyacı var.


Fiskobirlik güçsüz kaldı
Fiskobirlik'e, geçen yıl stoka attığı fındıkların borcunu ödemesi için 100 milyon doları, artı bu yıl depolarına fındık istif etmesi için 400 milyon doları, toplam 500 milyon doları hiçbir banka vermez. Sadece hükümet verebilir. Hükümete de IMF verdirmez.
Fındık sorunu Fiskobirlik'siz çözülemez. Fiskobirlik'in görev ve sorumluluğunu TMO yapamaz.

Her tarım ürününde ve de özellikle fındıkta ürünün bol olduğu, arzın talebi aştığı dönemlerde, fazla ürünü piyasadan çekmek için destekleme alımı zorunludur. Bu olmazsa, ürün fiyatı gerçek fiyatın altına düşer. Üretici ezilir. Çünkü üreticiyle alıcılar arasında bilgi ve finansman asimetrisi vardır. Alıcılar kolaylıkla anlaşarak finansman gücü zayıf çiftçinin malını ucuz fiyatla satın alır.
Fındık, İzmit'ten Rize'ye, Türkiye'de çok ailenin geçim kaynağıdır. Fındık Türkiye'nin dünya pazarında hâkimiyeti elinde bulundurduğu tek üründür. Fındık ve çay Karadeniz'in dik yamaçlarının tek ürünüdür.

Fiskobirlik 1938 yılında kuruldu. 50 fındık satış kooperatifinin birliğidir. 1938 yılından bu yana doğru-yanlış fındık üretiminin, alım-satımının ihracatının içinde oldu. 200 bin ton kabuklu depolama kapasitesi var.

Fındıkta destek zorunlu

Depolarında 150 bin ton boş kapasite var. Bugüne kadar politikacıların, yöneticilerin hatalarının faturası Fiskobirlik'e çıktı. Bu demek değil ki, Fiskobirlik'siz bu işler olur. Fiskobirlik yerine TMO veya bir başka kuruluş destekleme yapamaz. Bizim ülkede "lisanslı depoculuk" kısa sürede işlemez. (Bunun ne olduğunu çok kimse bilmiyor. Bir başka yazıda anlatırım.)

Bizde destekleme için yapılan ödemeler kayıp gibi değerlendirilir. Halbuki, "Verilen nedir, alınan nedir?" ona bakmak gerekir. Eğer destekleme alımıyla piyasadan çekilen ve depolanan fındık sayesinde iç fındığın tonunun ihraç fiyatı 3 bin dolardan 6 bin dolara yükselmişse, bu, toplam ihracat gelirinin 660 milyon dolardan 1.3 milyar dolara yükselmesi anlamına gelir.

Depolanan fındığın bir kısmı denize dökülse bile, sonuçta (verilen ile alınan karşılaştırıldığında) hem üreticinin, hem ülke ekonomisinin kazançlı çıktığı görülür. (Hatırlayınız: Kakao ürünü bol olduğunda, hükümetler parasını vererek ürünü tarlada yaktırıyor. Böylece ihraç fiyatının düşmemesini sağlıyor.)
Güngör Uras / Milliyet

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 08:03   #19
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Telefondaki milletvekili önce yalanladı, sonra kabul etti


SAAT: 16.43

Müdüre telefon eden ben değildim

AKP Ordu milletvekili Enver Yılmaz, Ordu’daki olaylı fındık mitingi sonrası açığa alınan Emniyet Müdür Vekili Rıdvan Güler ile olaylar sırasında telefonla görüşen kişinin kendisi olmadığını belirtti. Yılmaz, ayrıca bu konuda hiç bir basın kuruluşuna açıklamada bulunmadığını kaydetti. Yılmaz, haberin tekzibi için ilgili haber ajansına bir yazı gönderdiğini bildirdi.

SAAT: 18.14

Olaylar sırasında müdürü ben aradım

Enver Yılmaz, görevden alınan Emniyet Müdürü Rıdvan Güler’le olaylar sırasında görüştüğünü söyledi. Yılmaz, "Sayın Valinin talimatı doğrultusunda yolun neden açılmadığını sordum. Emniyet Müdürü Güler de kendisinin yolu açamayacağını ifade ederek (siz gelin açın) şeklinde bana cevap verdi" dedi. Yılmaz, "Görevini yapmayanlara karşı siyasi ve vicdanı görevimi yaptım" dedi.
Hürriyet


Alıntı:
İktidarın polisi...


GÖREVİNİ başarılı bir şekilde yaptığı ve yasaları doğru uyguladığı için mağdur edilen kamu görevlilerinin son örneği olarak karşımızda Ordu Emniyet Müdür Vekili Rıdvan Güler var.

Güler, Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner’in talebi üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından "merkeze", bir diğer deyişle "kızağa" alındı.


Çünkü Güler, 30 Temmuz 2006 Pazar günü Ordu’da, fındık üreticisinin sesini duyurmak amacıyla düzenlenen mitinge katılanlara karşı "zor" kullanmadı.

Oysa bilinen o ki, Ordu’nun iktidar partilimilletvekillerinden özellikle biri, Güler’e Ankara’dan talimat veriyor, "zor kullanılarak halkın dağıtılmasını ve mitingciler tarafından trafiğe kapatılan Samsun-Giresun karayolunun açılmasını" emrediyordu.

Güler bu emri (!) dinlemedi. Yolun şehir merkezindeki kısmı 8-9 saat kapalı kaldı. Ama güvenlik güçleri acil durumlar için hem şehir içindeki arka yolları, hem de Fatsa-Gürgentepe-Ordu yolunu açık tuttular. Gerçi ulaşım sorunu yaşandı ama güvenlik güçleri ile halk arasında çıkabilecek bir arbede bu sayede önlendi. Kan akmasına fırsat verilmedi. Nitekim olayı bizzat yaşayan Ordulularla başta Ordu Gazeteciler Derneği olmak üzere çeşitli meslek kuruluşlarının güvenlik güçlerine teşekkür etmek gereğini duymaları, kimin doğru yaptığını ortaya koydu.

Aslında "güvenlik gücü" deyince miting sırasında görev yapan polisten ayrı olarak Jandarma’yıda dikkate almak lazım. Nitekim sadece Ordu’daki Alay Komutanı Kıdemli Albay Nevzat Yıldız’dan ayrı olarak Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Hüseyin Güney de Ordu’daki mitingde görev yaptılar. Bu görev sırasında onlarla Emniyet Müdürü Güler arasında belli ki bir görüş farkı olmadı.

O halde uygulanan önlemler, Güler’in görevden alınmasını gerektirecek şekilde hatalı ise Jandarma komutanlarına neden kimse bir şey demiyor?

Yok uygulananlar yerindeyse Güler’in görevden alınması nasıl açıklanıyor?

Görüldüğü gibi ortada çuvala sığmayan bir mızrak var. O da yeni bir mızrak değil... Adını koyalım:

Polis bu ülkede -öteden beri- sadece káğıt üstünde "devletin polisi"dir. Aslında o "hükümetin" hatta "iktidar partisinin" polisidir. Çünkü amirleri ondan kanuna değil, iktidardakilere hizmet etmesini ister. İktidara hizmet etmezse cezalandırır.

Nitekim Gökhan Aydıner’in son olarak Rıdvan Güler’e yaptığı da "iktidar partisi milletvekilinin talimatını dinlemediği için" cezalandırmaktan ibarettir.

Demek ki sorunu iktidar partisi mensuplarını ıslah ederek değil, polisi kanundan başka hiçbir gücün yönlendirmesine izin vermeyen -bir bakıma Silahlı Kuvvetler gibi- bir konuma kavuşarak çözmek mümkün olur. Aksi halde, "beni de yerimden alırlar" korkusu içinde görev yapan polisten ancak bugünkü kadar görev beklenebilir. O da bazen böyle başarıyı cezalandırmakla sonuçlanır.
Oktay EKŞİ / Hürriyet

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 10:19   #20
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Fındık üreticisi gerçeği gördü


Fındık Karadeniz'e Çin'den gelmiştir. Kadim Çinlilerin kutsal saydığı beş üründen biridir. 2 bin yıl evvel Çin pazarlarında şekerle karıştırılıp satıldığını biliyoruz. Bu terkip, yani fındıkla şekerin bu dostluğu hâlâ bozulmuş değildir. Fındık Karadenizli için de kutsal bir üründür. Son yıllara kadar, Giresun Limanı'ndan ilk parti malın ihraç edildiği gün, bütün Karadeniz'de 'Fındık Bayramı' olarak kutlanırdı.

Hal böyleyken, fındığın her hasat döneminin bir karabasana dönüştürülmesi, ancak Türkiye'ye mahsus bir garabettir, bir cehalettir, bir hıyanettir. Kullandığım ifadelerin keskin olduğunun farkındayım ama, kendi kendimize şu soruyu sormalıyız:

Nasıl olur da bir ülke, üretim ve pazar tekeline sahip olduğu, böylesine alternatifsiz bir ürünü, tatminkâr bir fiyatla pazarlayamaz? Nasıl olur da bir ülke, bu kadar avantajlı olduğu bir üründe bile, her seferinde alıcıların oyununa gelir ve milyarlarca dolar zarar eder?

Yıllardan beri usanmadan tekrarlanan yalanlar karşısında bu ülkeyi yönetenler nasıl olur da bir türlü uyanamazlar?

Avrupalı ucuza kapatmak istiyor

40 yıldan fazla bir süredir her kampanya döneminde Avrupalı ithalatçı sanayiciler ve onların Türkiye'deki mümessilleri tarafından ısrarla dile getirilen iddiaların asıl amacı, psikolojik üstünlüğü ele geçirerek Türk üreticisinin ve karar mercilerinin direncini kırmak ve Türk fındığını ucuz fiyattan kapatmaktır.
Buna karşılık, ihracatçılarımız yapısal ve moral açıdan yetersizdir. Ne dünya pazarlarına açılacak bilgi ve finans birikimleri, ne de fındığın gerçek değerini oluşturacak moral güçleri vardır. Belli sayıdaki Avrupalı sanayici ithalatçının talebi doğrultusunda Türkiye'den mal temin edecek Avrupa'ya servis yaparlar. Başka bir ifadeyle, Türkiye fındık ihraç etmez, Avrupalı istediği fiyattan ihtiyacı kadar fındığı Türkiye'den temin eder.

Bu 'gâvurun ekmeğini yiyen' temsilci ve distribütörlerin nabzına göre şerbet vermeyi marifet sayan yöneticiler bir gerçeği göz ardı ediyor. Fındık herhangi bir ticari ürün değildir. 6 milyon insanın kaderi doğrudan veya dolaylı fındığa bağlıdır. Bütün bir Karadeniz havalisinin sosyo ekonomik ve hatta kültürel yapısı, yaşam tarzı fındık üzerine kuruludur.

Biz, fındık üreticisinin, Avrupalı ithalatçıya ezdirilmesinin neden olacağı sosyal patlamalar konusunda herkesi uyardık. Karadeniz kıyılarını vuracak 'sosyal tsunami'ye dikkat çektik.


Üretici artık oyunun farkında

Ordu'daki mitinge 100 bin insanın katılmasının anlamı budur. Bu miting, fındık üreticisinin hak arayışı hareketinin başlangıcıdır. Şayet mahsul çıkmadan soruna bir çare bulunamazsa, iş Ordu'yla sınırlı kalmaz, bu 100 bin kişi Ankara'ya dayanır, ben de başlarında olurum.

Üretici, kendi emeği, alın teri ve çoluk çocuğunun rızkı üzerinde oynanan oyunun artık farkındadır. Kimse yalanlarla bu halkı aldatamaz. Halk, kimlerin üç kuruşluk kişisel menfaatları uğruna, fındık üreticisinin milyarlarca dolarını yabancılara peşkeş çektiğini artık bilmektedir.

Bu yılki tepkinin büyüklüğünün ana sebeplerinden birisi işte bu uyanıştır.
Hiç kimse bu hareketi basit bir 'Ben de isterim' hareketi zannetmesin. Karadenizli bu yıl ne yaptığının, ne yapmak istediğinin farkındadır.
Bu yıl Türkiye bir mevzi ele geçirmiştir.

Bu, önemli bir kazanımdır. Geçtiğimiz yıl, rekolte düşüklüğü sebebiyle oluşan fiyatlar Türkiye'ye de Karadenizliye de bir şey göstermiştir.
Karadenizli, arzı kontrol edebildiği takdirde, fındığı 7-8 liraya satabileceğini görmüştür.

Türkiye, 10 dolara fındık ihraç edebileceğini, 2 milyar doların üzerinde döviz girdisi sağlayabileceğini görmüştür.

Karadenizli bir hususun daha farkındadır ve başta bu ülkeyi yönetenler olmak üzere herkes de bu gerçeği görmelidir ki, bu yılki fındık mücadelesi bundan sonraki 20-30 yılın fındık fiyatlarını belirleyecektir. Bu mücadelenin başarısına göre, bundan böyle fındık fiyatı denince ya 10 dolar akla gelecek ya da iki dolar akla gelecektir.

Bundan böyle, fındık ihracatı denince ya 500 milyon dolar düşünülecek ya da 2.5 milyar dolar düşünülecektir.

Bu mücadele başarısız olur; Türkiye'yi yönetenler uyanmaz, üretici yabancı sömürüsüne yenilir ve fındık 2-3 dolar seviyesine düşerse, önümüzdeki 10 yıl içinde, Karadeniz'den 1 ile 2 milyon arasındaki insan açlık ve yoksulluk sebebiyle İstanbul'un varoşlarına yığılacaktır. Bırakınız başka göç edecek sorunları, böyle bir kitlenin yaratacağı asayiş sorunlarını aşmak için milyarlarca dolar kâfi gelmeyecektir.

Bu yılın geçmiş yıllardan bir farkı da, Başbakan'ın ithalatçı sanayicilerin Türkiye temsilcisi ağzıyla konuşmuş olmasıdır. Başbakan açısından bir talihsizliktir ve oluşan tepki biraz da bundandır.

Üstüne farz olan olmayan, ilgili ilgisiz, bilgili bilgisiz, her önüne gelen Karadeniz havalisinin kaderiyle oynamaktadır. Sayın TOBB Başkanı, adeta alıcıların sözcülüğünü yaparcasına "Fiyatlarımız yüksek olursa komşularımız fındık eker" diyor. Ben bu iddianın nasıl bir cehalet eseri olduğunu ve 40 seneyi aşkın bir süredir hayâsızca tekrarlayıp durduğum, çeşitli defalar dile getirdim ve bu yalanları rakamlarla çürüttüm. Sayın TOBB Başkanı'na bir tek sözüm var: Siz bu kafayla Kayseri'ye bile fındık eker hatta kim bilir altı ay sonra hasat bile yaparsınız.

Ordu mitinginde şöyle de bir mesaj daha vardı: Fındığı rakı masasında tanıyan uzmanlar fındıktan ellerini çeksinler.

Lokman Kondakçı
Eski Fındık İharacatçıları Birliği Başkanı


Radikal

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 14:29   #21
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Üretici, ‘birlik’ ile hükümetin arasında kaldı

Son bir haftadır fındık fiyatlarının düşüklüğü sebebiyle hükümet protesto ediliyor, üreticiye daha fazla destek verilmesi isteniyor.
Hükümet ise konunun muhatabının özerk bir kuruluş olan sektörün en büyük oyuncusu Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Fiskobirlik) olduğunu belirterek, çözüm için orayı adres gösteriyor. Zaman, yıllık 2 milyar doları bulan ihracat ve ağırlıklı olarak Karadeniz Bölgesi'nde sağladığı istihdam dolayısıyla önemli tarım ürünlerinin başında yer alan fındığı masaya yatırdı, konunun temelinde yatan problemleri taraflarıyla görüştü.

Ortaya çıkan tabloya göre Fiskobirlik'te aslında çok bilindik bir hikaye yaşanıyor. Uzun yıllar yüksek fiyattan aldığı fındığı, düşük fiyata sattığı için aldığı kredileri geri ödeyemeyen birlik, varlığını hep yeni desteklerle sürdürdü. Uluslararası Para Fonu'yla yürütülen ekonomik program çerçevesinde 2003 yılında birlik ve kooperatiflere aktarılan destekler kesildi. Yıllardır devletten aldığı kaynakla ayakta duran birlik Hazine'den para alamayınca krize girdi. Çözüm olarak hükümet, 2005 sonunda bütçe imkanları çerçevesinde 1,9 milyar YTL’lik borcu Hazine'ye devretti. Ancak ‘özerk' birlik, sezon başında fiyatların 4-5 YTL aralığında seyredeceği konuşulurken açıkladığı 7,5 YTL'lik ‘yüksek' alım fiyatından depolarını doldurdu. Fiyatlar 2-3 YTL'ye düşünce tekrar zarar etti. Bankalardan ‘kötü geçmişi' yüzünden kredi alamayan birlik, üreticinin fındık parasını 11 aydır veremiyor.

Dünyadaki kabuklu fındık rekoltesinin yüzde 75'i Türkiye'de üretiliyor. Bu, bütün ülkelerin ‘iç fındık' talebini karşılayacak miktarı oluşturuyor. Bu bakımdan söz konusu ürün, dış ticaret bakımından da çok büyük anlam taşıyor. Fiskobirlik, fındık üretiminin kontrollü ve bilimsel yöntemlerle geliştirilmesi, piyasada istikrarı sağlama gibi amaçlarla 1938 yılında kuruldu. Şimdi 50 kooperatif çatısı altında 233 bin 820 ortağa sahip. Bir dönem amacına uygun faaliyet gösteren birliğin bütçesi, siyasi rant sağlamak için açıklanan yüksek alım fiyatları yüzünden bozuldu. O zamandan beri devlet teşvikiyle ayakta kalan birliğin depolarında kalan fındık, dönem dönem devlet tarafından satın alınarak asker ve öğrenciye dağıtıldı. Yaşanan krizden Fiskobirlik'i sorumlu tutanlar, yönetimin basiretsiz davrandığını öne sürüyor. Kabinenin Karadenizli bakanlarından Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, sorunun kötü işletmeciliğinden kaynaklandığını vurguluyor. 5,5 YTL'lik fındığı Fiskobirlik'in 7,5 YTL'ye aldığını vurgulayan Özak’a göre ‘mesele, birliğin meselesidir’. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker de fındık fiyatlarının, hükümetin dışında ve hiçbir ilişki kurulmadan ve sorulmadan ilan edildiğini belirtiyor.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, "Artık kamu kaynaklarından borçlanma dönemi bitti, kendi ayakları üzerinde durması gerekiyor. Borç onların sorunu. Borcu varsa malı da var." diye konuşuyor. AK Parti Ordu Milletvekili Cemal Uysal, birliğin depolarındaki 51 ton stokun piyasa üzerinde baskı oluşturduğunu ve fiyatların düşmesinde büyük rol oynadığını ifade ediyor. Uysal, piyasa oyuncularının, birliğin deposundaki ürünü 3 yeni lira zararla satamayacağını bildiğini belirterek, "Eğer satarsa, 150 milyon YTL gibi bir rakam yapar ki bunun karşılanması imkansız. Burada tek sorumlu Fiskobirlik." değerlendirmesinde bulunuyor.

Devletten aldığı kaynak kesilen birlik, ödemeler için bankalardan kredi de kullanamıyor. Bankaların Fiskobirlik'e soğuk bakmasının altında yatan sebeplerin başında Pamukbank olayı geliyor. Mali yapısı bozulduğu gerekçesiyle Haziran 2002'de el konulan Pamukbank'ın yönetimi, 1989'da kredi verdiği Fiskobirlik'ten alacağının faiziyle birlikte 414 milyon doları bulduğunu öne sürmüştü. Üreticinin parasını alabilmesi için Fiskobirlik yönetimiyle birlikte partilerinin Düzce Milletvekili Yaşar Yakış başkanlığında bütün bankaları gezdiklerini anlatan Uysal, "Ancak kimse tarihi boyunca aldığı hiçbir krediyi ödememiş bir kuruluşa para vermek istemiyor." tespitini dile getiriyor. Sezon başında arkadaşlarıyla birlikte yönetimi ‘yüksek fiyat' konusunda ikaz ettiklerini belirten AK Parti Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen, "Bankalar niye herkese kredi veriyor da onlara vermiyor? Bu işleri idare edemeyecek bir yönetime bankalar kredi vermez." diyor.

‘Fiyatı bağımsız kuruluş belirlesin’
Fındık Üreticileri Sendikası Genel Başkanı Kutsi Yaşar’a göre üretici Fiskobirlik'le hükümet arasında sıkışıp kaldı. Hükümet, birlik yönetimini devirmek için üreticiyi cezalandırıyor. Fiyatların dibe vurmasından ise Fiskobirlik sorumlu. Yaşar, “Hükümet her şeye rağmen fındığa sahip çıkmalı.” çağrısında bulunuyor. Piyasada halen 80 bin ton fındık stoku bulunduğunu, fındık fiyatlarının düşmesi nedeniyle birliğin borcunu ödeyemez hale geldiğini anlatan Fatsa Ticaret Borsası Başkanı Ahmet Koç da birlik yönetimine talip olduklarını açıkladı. Koç, "Fiskobirlik yöneticileri, yönetimi bize devretsinler. Bu sorunu biz çözeriz.” iddiasında bulunuyor.

Fiskobirlik'i ocak ayından itibaren satış yapması konusunda uyardıklarını kaydeden Koç, 135 milyon YTL’lik borca karşılık birliğin elinde 125 milyon YTL’lik ürün bulunduğunu öne sürüyor. Fiyatın belirlenmesinde Fiskobirlik'in tek otorite olmasının, sorunun en önemli kaynağı olduğunu savunan Ordu Ticaret Borsası Başkanı Nejdet Gürsoy ise şu teklifte bulunuyor: "Fiskobirlik fiyatı belirleyen kuruluş olmaktan çıkarılmalı. Fiyatı bağımsız bir kurul tespit etmeli." Türkiye'nin yıllık fındık ihracatı 500 bin ton civarında gerçekleşiyor. 2006 rekoltesinin 650 bin tonu bulacağı hesaplanıyor.

‘Bizi devre dışı bırakmak istiyorlar’
Yeni sezonun açılmasına günler kala geçen dönemden kalan 140 milyon YTL'lik borcunu ödeyecek kaynak bulamayan Fiskobirlik yönetimi ise hükümeti kendilerine karşı acımasız davranmakla itham ediyor. Birlik başkanı Salih Erdem, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yanlış bilgilendirilip yönlendirildiğine inanıyor. Hedefin Fiskobirlik'i devreden çıkarmak olduğunu öne süren Erdem, "Üreticiye borcumuzu ödemek için elimizden geleni yapıyoruz. Ama her defasında engelleniyoruz." iddiasında bulunuyor. Erdem, bir de özeleştiri yapıyor: "2005'te paramız bittiğinde piyasadan çekilip alıma devam etmeseydik daha iyi olabilirdi." Erdem’e göre bütün sorunların fındık üreticilerinin ancak yüzde 20’sinin ortağı olduğu Fiskobirlik ile ilişkilendirilmesi yanlış. İlgili kişi ve kuruluşlar birlikte hareket etmeli, ülke ve üretici menfaatlerine yönelik orta ve uzun vadeli bir Milli Fındık Politikası oluşturulmalı.

Fındığı lisanslı depoya bırakan kredi alabilsin
Fındık konusunda yaşanan gelişmelere tüccar ve sanayicinin çatı örgütü Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) de dahil oldu. Nihaî çözümün, lisanslı depoculuk kurulmasıyla gerçekleşeceğini dile getiren Birlik Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu şunları ifade ediyor: "Lisanslı depoculuğu kimseyi ortadan kaldırmak için önermiyoruz. Bu, tamamıyla insanların fındığını depolayabilecekleri bir enstrüman. Fındığını depoya bırakan kişi karşılığında aldığı evrakla ister kredi alsın, ister satsın, ihtiyacı olan kişi gitsin depodan alsın." Birlik yönetiminin fındık sorununun çözümü için oluşturulan çalışma grubunun başkanı TOBB Başkan Yardımcısı ve Ankara Ticaret Borsası Başkanı Faik Yavuz da konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Fiskobirlik yanlış yapsa bile hükümet 'ben karışmam' diyemez. Önce 147 milyon YTL'lik kredi için mekanizma bulunmalı. Üretici buğdayda olduğu gibi malını depoya verip sertifikasını alırsa, bankacılar kredi için yarışır. Yıl, henüz kaybedilmiş değil. 15 gün var." ifadelerini kullanıyor.


'Zararına satış' ihalesi ilgi görmedi

Borcunu ödemek için 'zararına satış' ihalelerine çıkan Fiskobirlik, bundan sonuç alamadı. 7 YTL'den alınan 2005 ürünü 10 bin ton fındık 6,50 YTL'den satışa sunuldu. Ancak serbest piyasada fındık 4,50-5 YTL olduğu için ihaleler sonuçsuz kaldı. Birliğin depolarında 2005 ürünü 51 bin ton dolayında fındık bulunuyor.

Fiskobirlik raporu: Giresun'daki müdür yardımcısına Ordu'da lojman


Fındık krizinin odağındaki Fiskobirlik yönetiminin icraatlarını inceleyen kurumun kendi müfettişleri, çeşitli usulsüzlüklere rastladı. Giresun'da görev yapan genel müdür yardımcısı için Ordu'da lojman kiralandığı ve makam aracının günde 4 kez Ordu-Giresun arasında gidip geldiği belirtilen raporda, birliğin satış zinciri Fiskomar'ların inşaatlarının belli firmalara ihalesiz verildiği, 13 yönetici için 148 bin YTL misafir ağırlama gideri yapıldığı, 3 bin YTL'ye varan yemek faturalarının kuruma ödetildiği gibi bazı iddialar da yer aldı. Fiskobirlik Denetim Kurulu tarafından kaleme alınan rapora göre yönetim kurulu üyeleri, birlik çıkarlarıyla ilişkili olmadığı halde, giderleri kurumdan karşılanmak üzere ‘takım halinde' bütün yurtdışı, kongre, fuar açılış ve benzeri organizasyonlara katıldı. Sürekli zarar eden Fiskomar'larda işin ehli olmayan birlik yöneticilerinin yakınları istihdam edildi.

Önceki gün yaplan Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı ve hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, birlik hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulacağını dile getirmişti. Çiçek'in işaret ettiği Fiskobirlik'le ilgili iddialar, Denetim Kurulu raporlarında ayrıntısıyla yer alıyor. Bu iddiaların başında, birlik yöneticilerinin şahsi harcamalarını kuruma fatura etmeleri geliyor. Konu raporda, "Yemek ve içki bedellerinin yönetim kurulu temsil harcaması adı altında muhasebeleştirildiği, il içi ve dışı tüm davet, açılış, nişan ve düğün törenlerine ayrı ayrı gönderilen çiçek bedellerinin temsil giderlerinden karşılandığı görülmüştür." cümleleriyle anlatılıyor. Yöneticilerin makam araçlarını özel işlerinde kullandığı, bu nedenle kuruma yüksek faturalar ödetildiği iddia edilen rapora göre Fiskobirlik'teki israf ve aşırı harcamaları ortaya koyan en çarpıcı örnek, Genel Müdür Yardımcısı Levent Ağca'ya Ordu'da lojman kiralanması. Giresun'da görev yapan Ağca, bu yüzden her gün 45 kilometrelik Ordu-Giresun arasında sefer yapıyor. Ağca'nın şoförü ise Giresun'da ikamet ediyor. Her sabah genel müdür yardımcısını almak için Giresun'dan Ordu'ya gelen araç, akşam ise yeniden Giresun'a dönüyor. Her gün Giresun-Ordu arasında dört kez gidip gelen araç 180 kilometre yol yaparken şoföre de harcırah ve fazla mesai ücreti ödeniyor.

Denetim Kurulu raporunda, Fiskomar'ların toplam tutarı 15 milyon YTL'yi bulan inşaatlarının belli firmalara ihalesiz verildiği belirtilerek şu tespitte bulunuyor: "Düzce Alışveriş Merkezi inşaatında 5.234.808.164.542 TL (yaklaşık 5,2 milyon YTL), Ordu Alışveriş Merkezi inşaatında 2.859.171.289.990 TL (yaklaşık 2,9 milyon YTL), Trabzon Alışveriş Merkezi inşaatında 6.910.351.017.605 TL (yaklaşık 6,9 milyon YTL) tutarındaki işin doğrudan temin yöntemine göre verildiği tespit edilmiş olup miktarlar dikkate alındığında doğrudan temin usulünün asıl amacından uzaklaşılarak Yapım İşleri Yönetmeliği’nin 1. maddesindeki açıklık ve rekabet prensiplerine tamamen aykırı olarak bazı firmalara iş yaratma ya da işin tamamının ihaleye katılma yeterlilik kurallarını devreye sokmaksızın söz konusu firmalara verilmesini sağlamak için kullanıldığı görülmüş olup bu şekilde işlem yapılmasının nedenleri açıklanmalıdır."

İsa Yazar, Ahmet Dinç, Ankara / Zaman

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 15:12   #22
Ağaç Dostu
 
fmt79's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
alıntı tuşunu tıklayınca yazıyı almadı ben de bu şekilde kopyala yapıştır yaptım:
Malina'nın Turan YILMAZ / Hürriyet'ten alıntı yaptığı yazıdan alıntıdır:

Alıntı:
ÇÖZÜM ABD MODELİ

Kendi modelinin, tarım ürünlerini sağlıklı bir yapıya kavuşturup, hükümetin boynundan düşürecek, lisanslı depoculuk olduğunu belirten Ali Coşkun, "Yasası çıktı, yönetmelikleri hazırlandı. Bu sistemi kurup ABD’deki gibi serbest piyasa koşullarında halletmek gerekiyor. Ama bu sisteme yanaşmayanlar var, devlete sırtımı dayayıp, alırım diye düşünülüyor. Devlet nereden verecek? Fındık yemeyen adamın ödediği paradan sana avanta mı sağlayacak? Arkada incirci, üzümcü, kabakçı var, bekliyor" dedi.
işte ben de bunu söylemek istiyordum tam olarak. Ali Coşkun hislerime tercüman olmuş...


Düzenleyen malina : 02-08-2006 saat 16:02 Neden: alıntıyı ben yaptım :)
fmt79 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 16:07   #23
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Peki buna yorumun ne?

Alıntı:
Nasıl olur da bir ülke, üretim ve pazar tekeline sahip olduğu, böylesine alternatifsiz bir ürünü, tatminkâr bir fiyatla pazarlayamaz?

40 yıldan fazla bir süredir her kampanya döneminde Avrupalı ithalatçı sanayiciler ve onların Türkiye'deki mümessilleri tarafından ısrarla dile getirilen iddiaların asıl amacı, psikolojik üstünlüğü ele geçirerek Türk üreticisinin ve karar mercilerinin direncini kırmak ve Türk fındığını ucuz fiyattan kapatmaktır.

Buna karşılık, ihracatçılarımız yapısal ve moral açıdan yetersizdir. Ne dünya pazarlarına açılacak bilgi ve finans birikimleri, ne de fındığın gerçek değerini oluşturacak moral güçleri vardır. Belli sayıdaki Avrupalı sanayici ithalatçının talebi doğrultusunda Türkiye'den mal temin edecek Avrupa'ya servis yaparlar. Başka bir ifadeyle, Türkiye fındık ihraç etmez, Avrupalı istediği fiyattan ihtiyacı kadar fındığı Türkiye'den temin eder.

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 17:02   #24
agaclar.net
 
Mine Pakkaner's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-01-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 10,707
Galeri: 99
"devlete sırtımı dayayıp, alırım "

Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun bu sözleri söylemiş de sırtını devlete dadayıp oh diyen çiftçiler nerede onu göstermemiş. Bu yıl meslekte 22 senem bitiyor, ben daha aldığı desteklerle rahat yaşayan değil,geçinen çiftçi görmedim. Bunları siyasetçilerin masa başı sözleri olarak görüyorum.

Tabii çiftçiler dışında sırtını devlete dayayıp geçinen çok insan var.Bankamatik memurları, şişirilmiş kadrolar, danışmanlar ordusu vs. Birlikte saymaya kalksak sayfalar doldururuz.

fmt 79 bu arada bakanın tavsiye ettiği lisanslı depoculuk sistemini de malumunuz hala oturmadı, hayata geçemedi. Bu sistem bir çeşit ürün borsasıdır.Hayata geçse de bizim koşullarımızda bütün düzenlemeler yapılmadan daha çok tüccarı ilgilendirecektir. Çiftçiyi değil.

Çiftçi bireysel olarak değil ancak kooperatifleşerek hareket ederse bu sistemde yer alabilir. ABD de lisanslı depolar kooperatif yapılaşmalardır.Bu arada ABD de çok yaygın olan lisanslı depoculuk da devlet tarafından desteklenmektedir, önemli vergi vs. destekleri bulunmakta.

Siyasetçilerin söylemlerinden çiftçi sırtını devlete dayamasın, tüccar dayayabilir, ihracatçı dayayabilir anlamını çıkarmaktan bunca sene artık bezdik. Çiftçiye serbest piyasa koşullarında hareket etmek için kurdukları kooperatif birliklerinde bile hayat hakkı tanımayanlar bu sistemi çökünce yenilerini mi önümüze getiriyorlar acaba?

Bu arada bakanın bahsettiği lisanslı depoculuk sistemine ilişkin Ziraat Mühendisleri Odası Genel başkanı Gökhan Günaydın'ın görüşlerini aşağıdaki linkte bulabilir.

http://www.zmo.org.tr/odamiz/odagorusleri.php?kod=1244

Mine Pakkaner Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 17:12   #25
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 05-06-2006
Mesajlar: 68
Bizde tarım sektöründe çalışan insanların kendilerinde hak olarak gördükleri bir konu vardır.Devlet her koşulda bizi karşılıksız olarak sonsuza kadar desteklemeli.Ne üretirsek veya üretemezsek devlet bunları bizden satın almalı.Bugüne kadar da devlet bu kesimi korumuştur,çünkü Türkiye’de nüfusun yaklaşık olarak %40’ı bu kesimdedir.Politikacılar için bulunmaz bir popülizm alanı.Köylüye yatırım yapıp tarım ürünleri fiyatlarını serbest Pazar koşullarında değil de seçim meydanlarında adeta açık artırma usulü ile belirlediniz mi oyların büyük bir çoğunluğunu garantilediniz demektir.Kim tütüne kaç lira verirse ben beş bin lira fazlasını vereceğim diyen politikacılar bu ülkede iktidara geldiler.Dünyanın en borçlu devletlerinden biri olan Türkiye’nin bu paraları hangi fondan ve nasıl vereceğini sormak iki kesiminde aklına gelmemişti.

Bu konunun bir de verimlilik yanı var;
Başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere bütün ülkelerde ki hükümetler tarımı desteklemektedir ve bu desteği vermekte de çok haklı nedenleri vardır ama bu destekleme verimliğin artırılması yönündedir.Tarladan kalkan her şeyin devlet tarafından alınması değildir.Tarım Türkiye’de toplam üretimin sadece %12’sini karşılamakta ama çalışan nüfusun %34’ünü barındırmaktadır.Verimsizliğin bu kadar yüksek olduğu bir sektörde bugüne kadar yapılan destekleme ile nelerin başarıldığı bence yeniden düşünülmelidir.
Ayrıca Türkiye’nin bir tarım politikası hatta tarım devleti mi sanayi devleti mi olacağı henüz belli değildir.Desteklemenin hangi ürünlere neye göre yapıldığı da belli değildir.Fındık desteklenirken kayısının desteklenmemesinin nedeni nedir?Dünya kuru kayısı ihtiyacının %80’i ülkemizden karşılanmaktadır ve don bu ürüne çok büyük zarar vermektedir.

Destekleme olduğu zaman tütün eken Malatyalı çiftçiler destekleme kaldırıldığı zaman tütünü tarlalarına bir daha sokmadılar.Devletin adete yakmak için aldığı bu tütünün parası bizden dolaylı olarak ta o çiftçilerin cebinden çıkmadı mı? Ben bu bağlamda fmt79’un fikirlerine tamamen katılıyorum.Tarımda çalışan insanları,Allah vermezse Devlet verir zihniyetinden kurtarmalıyız.
Son Söz:Fiyat Pazarda belirlenir.

vifer Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 18:02   #26
agaclar.net
 
Mine Pakkaner's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-01-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 10,707
Galeri: 99
Allah vermezse devlet ne vermektedir Vifer? Kime ne kadar vermektedir?

Ülkemiz tarımının yapısı ışığında, ne neden desteklenir ? Destek deyince niye hep herkesin aklına ürünün satın alınması geliyor.

Çiftçimizin,köylümüzün halkın gözünde ne acaip bir yer edinmesine sebep olmuş bu politikacılar ve yanlış politikaları...

Mine Pakkaner Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 19:19   #27
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi vifer
Ayrıca Türkiye’nin bir tarım politikası hatta tarım devleti mi sanayi devleti mi olacağı henüz belli değildir.Desteklemenin hangi ürünlere neye göre yapıldığı da belli değildir.
Peki, bunu saptamak çiftçinin görevi mi, yoksa devletin mi?

10 çocuklu bir aile olduğunuzu düşünün, En küçük 2 tane dışında herkes çalışıyor. Eğer evin annesi olarak siz "akşama ekmek lazım" demekle yetinirseniz, herkes elinde ekmekle döner. Tabii her biri, tüm ev halkına yetecek kadar almıştır, onca ekmeği ne yapacağınızı şaşırırsınız.

Kel alaka gibi görünen bu örneği şunun için veriyorum. Çok miktarda üretilen tütün fındık gibi ürünlerde, bireyler ayrı ayrı, ne kadar ekim yapacaklarını bilemez. Çünkü "bütünü görmek" devletin işidir.

Ülke çıkarına uygun olarak yaptığı hesaplar doğrultusunda üreticileri bilgilendirmesi ve yönlendirmesi gerekir.

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 21:19   #28
Ağaç Dostu
 
fmt79's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
Devlet üreticiyi ****** desteklemeli. Mesela; matoza, tarımsal ilaçlara, gübreye, sera malzemelerine, sulama alet ve ekipmanlarına, hatta elektriğe bile destek verebilir. Bir üreticinin 50 da tarlası varsa ona göre aldığı mazota bir miktar para yardımı yapabilir. Bu gayet normal. Olması gereken bu. Üretici olmazsa tüketiciler de olmayacaktır.
Ancak, devlet kesinlikle sırf üreticiye destek olsun diye tarım ürünlerini alıp depolamamalıdır. Zaten bundan sonra fındığı Fiskobirlik alacak. Paraları onlar ödeyecek. Bir an önce de siyaset elini çekmeli bu kuruluşlardan. Genel müdürlerini kendileri seçmeliler. Tamamen bağımsız ve serbest piyasa işlemeli artık.

Emniyet müdürünün görevden alınmasına gelince;
Başbakanın sözleri aynen şöyle; Haber 7'den alıntı

"Bir vali emniyet müdürüne talimat verecek, emniyet müdürü de buna rest çekecek. Ve emniyet müdürü orada görevine devam edecek. Olur mu böyle şey. Yolun açılması talimatını veren bizzat benim. Aradım. trafik açılacak dedim. 9 saat vatandaşı orada mahkum etmeye kimin hakkı var. vali bey talimat verdiyse müdür yapacak. biber gazı sıkılacaksa o zaman sıkılacak. "Gücün yetiyorsa gel yap" demekle olur mu? Halkın güvenliğini sağlamakla mükellefim. Gösterilerde iki kişi hayatını kaybetti. Olaya zamanında müdahale edilmedi. Yapılması gereken yapıldı ve emniyet müdür vekili görevden alındı."

Gayet normal. Bir gurup çıkıp yolu kapatacak, 9 saat boyunca her yeri taşlayacaklar, yolda ambulanslar kalıp 2 insan sırf hastaneye yetişemediği için ölecek, sen de yolu açacak gücüm yok diyeceksin, Valiye rest çekeceksin. Eğer açamıyorsan yolu koltuğu devredeceksin bu kadar basit. Yok mu yeterince polis? o zaman Jandarma da mı yok? Yardım isteyip 1000 tane asker dikemedin mi? o zaman güle güle emniyet müdürü...

fmt79 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 21:33   #29
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Yok mu yeterince polis? o zaman Jandarma da mı yok? Yardım isteyip 1000 tane asker dikemedin mi?
Kuvvet uygulamadan bunun çözümü var mı? Yani 80-100 bin kişinin karşısına, 1000 tane asker gelip, sadece dikilmeyecek değil mi? Senin aklına gelen emniyet müdürünün aklına gelmemiş midir?

Onlarca kişinin ölüp, yüzlerce kişinin yaralanmasını istememiş olabileceği düşünmüyor musun?

Alıntı:
Halkın güvenliğini sağlamakla mükellefim.
Peki oradaki halk değil mi?

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 21:42   #30
Ağaç Dostu
 
fmt79's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
****** halktır. Ancak halk bir noktadan sonra başka bir sıfata bürünür. Mesela polise taş atınca, yolu kapatınca, kamyon şoförlerini dövünce, vesaire eylemlerde bulununca "Suçlu" sıfatına bürünür. Suçlu ile nasıl mücadele edileceği kanun ve yönetmeliklerle sabittir.

Orada "Suçlu" ile mücedele etmesi gereken de önce vali sonra emniyet müdürüdür. Yani Vali talimat verir Emniyet Müdürü uygular. Uygulayıcı hislerine kapılıp da görevini yapmıyorsa görevden alınır...

fmt79 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 21:44.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024