View Single Post
Eski 02-08-2006, 07:21   #16
malina
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Alıntı:
FİSKOBİRLİK YÖNETİM KURULU BASIN TOPLANTISI
GİRESUN :21.6.2006

Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Fiskobirlik) Yönetim Kurulu olarak 20.06.2006 tarihinde toplanıp; 2005 yılı ürünü fındık alımları, ortaklara kalan borçların ödenmesi ve sektörde yaşanan son gelişmeler ile Sayın Başbakanımızın 18.6.2006 tarihinde Giresun’da yaptığı açıklamaları değerlendirerek, kamuoyunu bilgilendirmek üzere siz değerli basın mensuplarını davet etmiş bulunuyoruz.

2005 yılı ürünü kabuklu fındık alım fiyatı, Türkiye ve dünya rekoltelerinin yanı sıra alternatif ürünlerin hacmi, geçen sezonun serbest piyasa fiyatı dikkate alınarak tespit edilmiştir. 15 Ağustos 2005 tarihinde 50 kooperatif başkanımızın katılımı ile Levant Kalite Fındığa 6.34 YTL, Giresun Kalite Fındığa 6.70 YTL. net fiyat tespit edilmiştir.

Fiyatın ilanından sonra köy köy dolaşarak, “bu fiyatı biz verdik” diyen iktidar partisi milletvekilleri değil midir?

Birliğimizce 2005 yılı ürününden 51 bin ton fındık alımı yapılmış, ürün bedelinin 197 Milyon YTL’si Birliğimiz kaynaklarından, 23 Milyon YTL Tarım Kredi kaynaklarından ödenmiş olup, şuanda ortaklarımıza 135 Milyon YTL borç bulunmaktadır.

Sezon öncesi, Birliğimizin ve iştiraklerimizin sahip olduğu toplam kaynak 210 Milyon Yeni Türk Lirası dolayındaydı. Ürün alımlarına başlamadan önce Mayıs 2005 tarihinde yayınlanan Destekleme Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) kararnamesinin birliklere tanıdığı olanaklarla 200 Milyon Yeni Türk Lirası kredi kullanacağımız dikkate alınarak, ürün bedellerini peşin ödemek kaydıyla 26 Ağustos 2005 tarihinde alımlara başlanmıştır.

19 Ağustos, 15 Eylül ve 14 Aralık 2005 tarihlerinde Birliğimizce 23.05.2005 tarih 2005/8839 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına istinaden yayınlanan Kararname doğrultusunda DFİF’ten ürün alım kredisi talep edilmiştir. Bu yazılarımıza cevap dahi verilmemiştir. Sanayi ve Ticaret Bakanlığının açıklamasına göre 2005 yılında 7 birliğe toplam 277.5 trilyon lira DFİF kredisi sağlanmıştır. Ancak bu kredisinden Birliğimiz, dolayısıyla fındık üreticisi yararlanamamıştır.

4572 sayılı yasa gereği DFİF’e borçlarını ödemeyen, kredi almaması gereken birliklere kredi verilirken, yine yasa gereği borçsuz olan kredi almaya en uygun durumdaki Birliğimize kredi verilmeyerek , bugünkü olumsuz ortam oluşmuştur.

Özel finans kuruluşları ve bankalarla yapılan kredi görüşmeleri de oluşan bu olumsuz hava nedeniyle sonuçsuz kalmıştır.

Fındıkta yaşanan bu gelişmeler sonunda Sayın Başbakanın Giresun ziyareti sektör açısından büyük önem kazanmıştır. Özellikle üretici kesimi, üreticinin örgütü olan Fiskobirlik ve sektörün diğer tarafları Sayın Başbakanın fındık konusundaki tutumuna odaklanmıştı.

Hepinizin malum olduğu gibi Sayın Başbakanın fındık ve Birliğimizle ilgili değerlendirmeleri özellikle üreticiler açısından hayal kırıklığı yaratmıştır.

Bilindiği üzere 16 Haziran 2000 tarihinde yürürlüğe giren 4572 sayılı Yasa ile tüm birlikler özerk bir yapıya kavuşturulması amaçlanmıştır.

4572 Sayılı Yasanın en önemli maddesi olan Geçici 1/E maddesinde,”Birliklerin 1.5.2000 tarihi itibariyle mevcut özel bünye faaliyetleri ile ilgili borçları, borçların ödenmesine kadar geçecek süre içinde bu borçlardan doğan faiz ve gecikme zammı gibi fer’i borçları ile personel kadrolarında yapılacak düzenlemeler için gerekli tazminat tutarı Yeniden Yapılandırma Kurulunun önerileri dikkate alınarak Hazinece üstlenilip tasfiye olunur...” denilmektedir.

Yasanın Geçici 1/E maddesi hükmü doğrultusunda ilk olarak 1989 yılında Garanti Bankasından kullanılan kredi ile 1998 yılında Vakıfbank’tan kullanılan kredi bakiyeleri Hazine Müsteşarlığı ile Garanti Bankası ve Vakıfbank arasında varılan mutabakatlar sonucunda bu Bankaların Birliğimizden olan alacakları, sırasıyla 21.12.2000 ve 15.03.2001 tarihlerinde Hazine Müsteşarlığınca üstlenilip tasfiye olunmuştur.

1996-1997-1998-1999 yılları ile 2000-2001 yıllarına ait Kararnameler doğrultusunda, Hazine Kontrolörleri ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerinin 06.05.2005 tarihinde Birliğimizde yaptığı incelemeler sonucunda, Yasanın yürürlük süresi olan 01.05.2000 öncesinden DFİF’e yaklaşık 147.9 trilyon borç kalırken, 01.05.2000 sonrasından yaklaşık 53.4 trilyon TL Birliğimizin alacağı çıktığı tespit edilmiştir. Alacağımız tüm girişimlere rağmen ödenmemiştir.

Birliğimiz 4572 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesinden sonra 2000 yılı ürünü finansmanında kullanılmak üzere 99 trilyon TL, ve 2001 yılı ürünü finansmanında kullanılmak üzere de 63 trilyon TL DFİF kredisi kullanmış ve bunları faizleri ile birlikte 2004 yılında 235 trilyon TL olarak geri ödemiş olup, 01.05.2000 sonrası DFİF kredilerinden borcumuz kalmamıştır.

Yasanın yürürlüğe girmesinden sonraki süreç, doğal olarak birliklerin 2000 öncesi borçlarının tasfiyesini gerektiriyordu. Devlet destekleme alımları tatbikatı döneminde oluşan zararlar, özerkleşme öncesi döneme ait olup, 4572 sayılı yasa gereği, 2000 yılında Hazine tarafından üstlenilmiştir. Bu borç özerk yapıdaki Fiskobirlik’in değil, hükümetlerin taban fiyat ilan ettiği döneme aittir. Hükümetlerin diğer tarım ürünlerine olduğu gibi fındığa yaptığı desteklerden oluşan görev zararlarıdır. Tüm birliklerin aynı döneme ait borçları yıllar önce silinmiştir. Birliğimizin borçlarının silinmesi, daha önceki hükümetler zamanında çıkarılan kanun ve kararnamelerin hukuksal bir sonucudur.

Yasa çerçevesinde yapılan bu hukuksal uygulamayı “hortumlama” olarak algılamak ve kamuoyuna sunmak hukuken de vicdanen de kabul edilir değildir. Borçları olduğu halde diğer birliklere kullandırılan DFİF kredisi, alacaklı konumundaki Fiskobirlik’e neden kullandırılmamıştır? Sayın Başbakan’dan bunu halka anlatmasını beklerdik.

Fındık üreticisi ve Fiskobirlik hiçbir zaman “hortumcu” olmamış, bilakis “hortumcularla” mücadele etmiştir. 70 yıllık tarihimizde fındık üreticisine ve Fiskobirlik’e böyle bir çamur atılmamıştır. Bu değerlendirmeyi şiddetle reddediyoruz.

Bakınız, 2001 yılı ürünü ile ilgili 31.5.2005 tarih ve 2004/7411 sayılı Kararnamenin 5. maddesinin son paragrafında “Fiskobirlik 1/5/2000 tarihinden sonra kullandığı DFİF kredilerinin tümünü geri ödemeden, DFİF kaynaklı yeni kredi kullanamaz” hükmü yer almaktadır.

“Fiskobirlik’in 1.5 katrilyon borcuna çizik attık “ yaklaşımı ve “İstesek tüm mal varlığına el koyabilirdik” ifadeleri hukuken doğru değildir. Yönetimimiz yaşanan sorunları tespit ederek, çözüm için bölge Milletvekilleri, Bakanlar ve Sayın Başbakanımızla giderek engellerin aşılmasını için destek istenmiştir. Yasal olmayan bir talebimiz olmadığı gibi bu görüşmenin sanki “hibe bir para talebi gibi” yansıtılması da yanlıştır. Cevaplanması gereken diğer tarım ürünlerine verilen yasal kredi desteğinin bu ülkeye 2 milyar dolara yakın gelir getiren fındığa neden verilmediğidir.

Özellikle son 6 yıl devletin fındığa hiçbir kaynak sağlamadan, yaklaşık 6 milyar $ gelir elde ettiği ortadadır.

Sayın Başbakanın;“Delege orada bir yönetim oluşturuyor. Bu yönetim maalesef farklı anlayışla, farklı mantıkla faturayı hükümetimize kesmeye kalkıyor… Sen geleceksin, bir fiyat açıklayacaksın, ondan sonra bu açıkladığın fiyatın altında kalacaksın…” yaklaşımı partisine ait Milletvekillerinin 5 Ocak’ ta yapılan Birliğimizin Olağan Genel Kurul’unda kurdukları baskıya rağmen secimi bizim kazanmamızın bir hazımsızlığı olarak değerlendirildiği görülmektedir. Seçim öncesi iktidar Milletvekillerinin destekledikleri listenin kazanması durumunda “ kredi meselesi hemen çözülür” ifadelerini hatırlatmak isteriz.

Gereksiz yatırımlara kaynak aktardığımız konusu istismar edilmektedir. 2003 yılından sonra yeni bir yatırım yapılmamış, mevcut yatırımlar tamamlanarak bölge ekonomisine, ülke ekonomisine ve birliğimize önemli bir güç katmışlardır. Teşvik kapsamındaki bölgemizde kiralık olarak verdiğimiz gayrimenkullerimizde 700 kişi istihdam edilmektedir.

İktidar partimize mensup bölge Milletvekillerinin ve son olarak Sayın Başbakanımızın Yönetim Kurul’umuza takındığı demokrasi acısından hiç hoş olmayan bu yaklaşımlar, üreticimize büyük bedellere mal olurken, üreticinin örgütünü güçsüz kılmaya, köşeye sıkıştırmaya çalışanlara cesaret ve güç vermiştir. Bu olumsuz gelişmeler ve antidemokratik yaklaşımlar sadece 2005 yılı ürününde fındık üreticisinin 500 trilyon az para kazanmasına ve ülkemize fındıktan 500 milyon dolar gelir kaybına neden olmuştur.

Sayın Başbakanın olumsuz konuşması sadece Birliğimiz depolarındaki 51 bin ton fındığın değerini 35 trilyon lira düşürmüştür.

2003 yılında 5 Bakan’ımızın Ankara’da yaptıkları toplantı sonunda, fındık fiyatının brüt 2 milyon lira olması yönündeki karara karşılık Yönetim Kurulumuzun 2.5 milyon lira fiyat ilan etmesi anlaşılıyor ki bazı kesimleri rahatsız etmiştir.

Fiskobirlik Yönetimi ne yapmıştır?

2001 yılı öncesi 1 dolar olan fındık fiyatlarını 4 dolarlara, Cumhuriyet tarihinde milyar doları hiç aşmamış fındık ihracat gelirini 2 milyar dolarlara taşımıştır. 1964-2000 yılları arasında, 36 yılda Türkiye’nin toplam fındık ihracat geliri 13.5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Özerkleşme sonrası 2001-2006 yılları arasında fındık gelirinden ülkemiz hazinesine 6 milyar doları aşkın gelir sağlanmıştır. Bu tablo, Karadeniz’in fedakâr insanlarının gurur tablosudur. Yönetim Kurulumuzun doğru fındık politikasının tescilidir.

2003-2004 ürün yıllarında ürün alım bedeli ödemelerinde Birliğimiz hiçbir kredi kullanmamış, kendi kaynaklarından ödeme yapmıştır. Ayrıca yıl sonunda ortaklarına kar payı dağıtmıştır. 2005 yılında diğer tarım ürünlerine ve birliklerine sağlanan yasal destek Birliğimize de sağlanabilseydi, Karadeniz insanını gelecek endişesi taşımaz, Başbakanını da endişe ile değil coşkuyla karşılardı. Sayın Başbakanın anlamakta güçlük çekilen Giresun konuşmasından sonra fındık piyasası adeta şoka girmiş, fiyatlarda sert bir düşüş oluşmuştur. Politikacının görevi topluma umutsuzluk değil, çözüm üretmek ve moral kazandırmaktır.

Fındık üreticisinin talep ettiği krediyi “Tüyü bitmemiş yetim hakkı” olarak ifade etmek kabul edilir değildir. Fındık geliri bu ülkenin kalkınmasına tarih boyunca kaynak olmuştur. Bu gün ise fındık üreticisinin tüyü bitmemiş yetiminin hakkı verilmemektedir.

Tüm Karadeniz halkını bu çıkmaz politika karşısında duyarlı olmaya çağırıyorum. Karadeniz’in fındıktan başka dayanağı yoktur. Üreticimiz kimin kimden yana olduğunu iyi değerlendirmelidir. Fiskobirlik’i devreden çıkarmak, dikensiz gül bahçesi hayal edenlere karşı, güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bütün bu yapılanların altında, yeniden fındık fiyatlarını 1 dolarlar seviyesine çekme planları yatmaktadır. Bu yılın fiyatı 2006 ‘nın fındık fiyatında önemli bir gösterge olacaktır.

Sayın Başbakanın yanlış bilgilendiği ve kullandığı ifadelerin bundan kaynaklandığına inanmak istiyoruz. Yanlışı da düzeltmek için var gücümüzle çalışacağız. Kendileri ilgili bakanlar ile görüşmemizi tavsiye etmişlerdir. Bu yaklaşımı önemsiyor, en kısa zamanda harekete geçeceğimizi duyuruyoruz.

Tüm bu olumsuzluklar, kuşatmalar karşısında yılmadık, pes etmedik, etmeyeceğiz. Geleceğimiz için mücadeleye devam etmek zorundayız. Çünkü bizim fındıktan başka yaşamımızı sürdürecek başka dayanağımız yok. Üreticinin hakkını alana kadar mücadele edeceğiz.

Fındık üreticisi sadaka değil, onurla ürettiği fındığın değerini istemektedir. Hiç kimseden ve hiç bir çevreden hakkımız olmayanı talep etmiyoruz. Kimseye yedirecek fındığımızın olmadığını da vurgulamak istiyoruz.

Hepinize selam ve saygılar sunuyoruz.

Yönetim Kurulu Adına
A.Salih ERDEM
Başkan
Fiskobirlik

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön