View Single Post
Eski 02-08-2006, 09:03   #19
malina
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Alıntı:
Telefondaki milletvekili önce yalanladı, sonra kabul etti


SAAT: 16.43

Müdüre telefon eden ben değildim

AKP Ordu milletvekili Enver Yılmaz, Ordu’daki olaylı fındık mitingi sonrası açığa alınan Emniyet Müdür Vekili Rıdvan Güler ile olaylar sırasında telefonla görüşen kişinin kendisi olmadığını belirtti. Yılmaz, ayrıca bu konuda hiç bir basın kuruluşuna açıklamada bulunmadığını kaydetti. Yılmaz, haberin tekzibi için ilgili haber ajansına bir yazı gönderdiğini bildirdi.

SAAT: 18.14

Olaylar sırasında müdürü ben aradım

Enver Yılmaz, görevden alınan Emniyet Müdürü Rıdvan Güler’le olaylar sırasında görüştüğünü söyledi. Yılmaz, "Sayın Valinin talimatı doğrultusunda yolun neden açılmadığını sordum. Emniyet Müdürü Güler de kendisinin yolu açamayacağını ifade ederek (siz gelin açın) şeklinde bana cevap verdi" dedi. Yılmaz, "Görevini yapmayanlara karşı siyasi ve vicdanı görevimi yaptım" dedi.
Hürriyet


Alıntı:
İktidarın polisi...


GÖREVİNİ başarılı bir şekilde yaptığı ve yasaları doğru uyguladığı için mağdur edilen kamu görevlilerinin son örneği olarak karşımızda Ordu Emniyet Müdür Vekili Rıdvan Güler var.

Güler, Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner’in talebi üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından "merkeze", bir diğer deyişle "kızağa" alındı.


Çünkü Güler, 30 Temmuz 2006 Pazar günü Ordu’da, fındık üreticisinin sesini duyurmak amacıyla düzenlenen mitinge katılanlara karşı "zor" kullanmadı.

Oysa bilinen o ki, Ordu’nun iktidar partilimilletvekillerinden özellikle biri, Güler’e Ankara’dan talimat veriyor, "zor kullanılarak halkın dağıtılmasını ve mitingciler tarafından trafiğe kapatılan Samsun-Giresun karayolunun açılmasını" emrediyordu.

Güler bu emri (!) dinlemedi. Yolun şehir merkezindeki kısmı 8-9 saat kapalı kaldı. Ama güvenlik güçleri acil durumlar için hem şehir içindeki arka yolları, hem de Fatsa-Gürgentepe-Ordu yolunu açık tuttular. Gerçi ulaşım sorunu yaşandı ama güvenlik güçleri ile halk arasında çıkabilecek bir arbede bu sayede önlendi. Kan akmasına fırsat verilmedi. Nitekim olayı bizzat yaşayan Ordulularla başta Ordu Gazeteciler Derneği olmak üzere çeşitli meslek kuruluşlarının güvenlik güçlerine teşekkür etmek gereğini duymaları, kimin doğru yaptığını ortaya koydu.

Aslında "güvenlik gücü" deyince miting sırasında görev yapan polisten ayrı olarak Jandarma’yıda dikkate almak lazım. Nitekim sadece Ordu’daki Alay Komutanı Kıdemli Albay Nevzat Yıldız’dan ayrı olarak Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Hüseyin Güney de Ordu’daki mitingde görev yaptılar. Bu görev sırasında onlarla Emniyet Müdürü Güler arasında belli ki bir görüş farkı olmadı.

O halde uygulanan önlemler, Güler’in görevden alınmasını gerektirecek şekilde hatalı ise Jandarma komutanlarına neden kimse bir şey demiyor?

Yok uygulananlar yerindeyse Güler’in görevden alınması nasıl açıklanıyor?

Görüldüğü gibi ortada çuvala sığmayan bir mızrak var. O da yeni bir mızrak değil... Adını koyalım:

Polis bu ülkede -öteden beri- sadece káğıt üstünde "devletin polisi"dir. Aslında o "hükümetin" hatta "iktidar partisinin" polisidir. Çünkü amirleri ondan kanuna değil, iktidardakilere hizmet etmesini ister. İktidara hizmet etmezse cezalandırır.

Nitekim Gökhan Aydıner’in son olarak Rıdvan Güler’e yaptığı da "iktidar partisi milletvekilinin talimatını dinlemediği için" cezalandırmaktan ibarettir.

Demek ki sorunu iktidar partisi mensuplarını ıslah ederek değil, polisi kanundan başka hiçbir gücün yönlendirmesine izin vermeyen -bir bakıma Silahlı Kuvvetler gibi- bir konuma kavuşarak çözmek mümkün olur. Aksi halde, "beni de yerimden alırlar" korkusu içinde görev yapan polisten ancak bugünkü kadar görev beklenebilir. O da bazen böyle başarıyı cezalandırmakla sonuçlanır.
Oktay EKŞİ / Hürriyet

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön