agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Beğeni Düzeni9Beğeniler

 
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Prev Önceki mesaj   Sonraki mesaj Next
Eski 05-04-2011, 14:55   #11
Ağaçsever
 
warrior's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-02-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 63
epsody, bilmukabele. Sanırım bizim bu "Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın" başlığı altındaki çabalarımız “Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum.” emri ile hiç düşünmeden ve büyük bir inançla canlarını veren o kahramanlarla kıyaslanmaz bile. Ayrıca bu forumda paylaşım ve fikir alış-verişinde bulunan o kadar katılımcının yanında benim katkım çorbada tuz bile olmamıştır kanısındayım. Yinede iyi dileklerin için teşekkür ederim.


Kaz Dağları eteklerinde büyük olasılıkla 1 milyar ton kadar kayayı kazıp sağa sola saçacaklar. Bütün Çanakkale ve ilçelerinin kullandığı kadar suyu tüketecekler. Buralara 300-400 bin ton siyanür koklatacaklar...


Dünyada atık üretimi çok yüksek bir metal üretme işlemi olan altın çıkarımına madencilik denebilir mi? Yoksa o iş artık madencilikten çıkıp toksit maddelerle yapılan bir kimyasal işlem haline mi gelmiştir? Prof. Dr. İsmail DUMAN bu konuda ne demiş ve daha fazlası:
Alıntı:
Çıkarılmış altın cevherinin işlenmesi bir madencilik faaliyeti olmayıp hidrometalurjik bir işlemdir. Metalurji işletmeleri Primer üretim endüstrileri olup kimyasal faaliyetleri denetleyen çevre yasalarına tâbidir. Bu sektörün, kendi atıklarını depoloma yetkisi yoktur. Bunların proses atıkları, önceden arıtılmış olsun veya olmasın, kamu elindeki ve denetimindeki nihai atık depolarında -bedel ödetilerek- saklanır. Açık veya kapalı maden ocağından yeryüzüne çıkarılan cevher kırıldıktan sonra konveyörler yardımıyla değirmene nakledildiğinde madencilik faaliyeti biter. Daha “yaş öğütme” aşamasında sodyum siyanür çözeltisi kullanıldığından, ekstraksiyon işlemi başlamıştır.

Sınai faaliyetin tümüne yanlış olarak “altın madenciliği” denilmesi, ilgili şirketlerin yarattığı kasıtlı bir kavram kargaşasından kaynaklanır. Zira maden sektörüne, fiziksel cevher zenginleştirme işlemleri sırasında oluşan madensel atıkları depoloma ve barajlama hakkı tanınmıştır. Buna karşılık, primer üretim yapan kimya-metalurji işletmelerinin zararlı kimyasal proses atıklarını barajlama/depolama hakkı yoktur ve olmamalıdır.

(...)

Sıkça önerilen ve bazı işletmelerde uygulanan arıtma prosesleri (siyanür oksidasyonuna dayanan peroksit, hipoklorit, kükürtdioksit/hava vb.) aslında sadece siyanürlü kaplama banyolarıyla çalışan galvanoteknik endüstrisinin atık sularını arıtmak için geliştirilmiş yöntemlerdir ve yalnız bu amaca uygundur. Oysa altın ekstraksiyonunun proses atığı “atık su” değil, “atık çamur”dur. Çevre teknolojisinde herhangi bir “çamur arıtma” yöntemi tanımlanmamıştır ve tanımlanamaz.

(...)

Arsen, antimon, cıva, kurşun, talyum, kadmiyum, bakır, nikel, krom ve diğer ağır metallerin hidroksitlere ve arsenat/antimonatlara dönüştürülmüş kompleks tuzlar halinde ebediyen katı fazda tutulabilmesi; yani barajdaki çamurun katı kısmı içinde sonsuza kadar çözünmez kılınması teknolojik olarak mümkün değildir. Çünkü bir ağır metalin kararlı olduğu pH aralığında bir başka metal çözünmüş duruma geçecek, başka bir deyişle canlılar tarafından bünyeye alınabilir (bioavailable) hale gelecektir.

(...)

Arsenin akut etkisi, aşırı miktarda alındığında öldürücü olması (fare zehiri olarak da biliniyor).
Kronik etkileri ise şöyle: Cilt kanseri, duyu bozukluğu, refleks kaybı ve depresyon, kansızlık, kalp yetmezliği, kan kanseri, lenf sistemi kanseri, karaciğer tümörü (anjiosarkom), doğuştan sakatlıklar, gelişmesini tamamlamadan doğan bebekler, akciğer kanseri, böbrek yetmezliği ve üremi sonucu ölüm, akıl hastalıkları.

(...)

Günümüz uygarlığının çevresel nedenlerle bile olsa hiçbir zaman vazgeçemeyeceği 5 temel metali (bakır, çinko, kurşun, aluminyum ve demir-çelik) esas alarak bir karşılaştırma yaptığımızda, çok şaşırtıcı rakamlarla karşılaşırız:

Bir bakır cevherinden metale gidene kadar yapılan zenginleştirme 96 kattır.
Bir çinko cevherinden metale gidene kadar yapılan zenginleştirme 10-20 kattır.
Bir kurşun cevherinden metale gidene kadar yapılan zenginleştirme 5-10 kattır.
Bir alüminyum cevherinden metale gidene kadar yapılan zenginleştirme 2 kattır.
Bir demir cevherinden metale gidene kadar yapılan zenginleştirme 2 kattır.
Bir altın cevherinden metale gidene kadar yapılan zenginleştirme 1 000 000 kattır.

(...)

Dünyada her yıl böyle milyarlarca ton kimyasal atık oluşturan altın üretimi -getiri/götürü açısından bakıldığında- nükleer enerji üretiminden ve nükleer atık depolamaktan daha ahlak dışıdır.


Kazın Ayağı Öyle Değil Bayım
Jeoloji Yük. Müh. Tahir ÖNGÜR, bilinmeyenleri kısaca özetlemiş.


Altıncılar Kazdağları'nı İstila Etti
Altın, takı olarak kullanılmaya devam edildikçe kazanan kim olacak; Hicri Nalbant'a kulak verilmeli.


Kazdağları’na Saplanan Siyanürlü Hançer!.

warrior Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
 


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 18:48.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025