agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Beğeni Düzeni9Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 05-09-2006, 09:20   #61
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Artvin, altın mücadelesini kazandı
02-08-2006

birgun.net
BAHAR ERKUM
Uluslararası çevre örgütleri tarafından dünyanın en zengin ve risk altındaki 25 karasal eko-sisteminden biri olarak seçilen; bünyesinde Avrupa ve Orta Asya'nın en büyük doğal yaşlı ormanlarını, izp'ı endemik 1400 bitki çeşidini ve koruma altına alınan 76 hayvan türünü barındıran Artvin, siyanürlü altın işletmeciliğini de içeren maden işletmesine karşı yürüttüğü mücadeleyi kazandı. Erzurum 2. İdare Mahkemesi, önce Cominco ardından Artvin Bakır Maden İşletmeleri AŞ. tarafından Kafka-sör Cerrahtepe mevkiinde yürütülmek istenen madencilik faaliyetlerinin iptaline oy çokluğuyla karar verdi.
MTA RAPORUNA RAĞMEN
Artvin'deki ilk maden arama ruhsatı Maden Tetkik Arama (MTA) Kurumu'nun 1988'de yayınladığı rapora rağmen aynı yıl verilmişti. MTA; 88 yılı sonunda yayınladığı, "Artvin ilinin jeolojisi ve doğal kaynakları" çalışma raporunda; şehrin heyelan alanı üzerinde kurulduğu ve Cerrahtepe'deki madenin işletilmesi durumunda, patlamaların bölgedeki heyelanı doğal olarak tetikleyeceğini açıklamıştı. Artvinlilerin sahip oldukları doğal mirası koruma ve geleceğe aktarma mücadelesi, 1995 yılında Yeşil Artvin Derneği'nin kurulmasıyla başlayacak; mitingler, imza kampanyaları, gözaltılar 1998'de Cominco'nun çalışmalarını durdurmak zorunda kalmasıyla ilk başarısına ulaşacaktı.

MÜCADELEDE İKİNCİ DÖNEM
2004 yılında Cominco'nun ruhsatının Artvin Bakır Maden İşletmeleri A.Ş. adına yenilenmesiyle çevre mücadelesinin ikinci dönemi başladı. İmza kampanyaları ve davalar sonuç verdi; Erzurum 2. İdare Mahkemesi, 2005 yılında iki kez yürütme durdurma kararı aldı.

Davalı işletme, kararın kaldırılması için Erzurum Bölge İdare Mahke-mesi'ne açtığı davayı kazandı. Çıkarılacak madenin ülke ekonomisine yüzde ikilik katkısına rağmen, ödenecek çevresel bedellerin ağırlığı; Erzurum 2. İdare Mahkemesi'nde görülen davada dikkate alındı ve mahkeme 26 Haziran 2006 tarihinde madencilik faaliyetlerinin iptaline karar verdi. Kesilmekten kurtulan 8 bin 816 ağaç, 76 tür hayvan, dünyanın en yaşlı ormanları ve Artvinli olmayı, "Artvinlilik, sahip olduğu dünya mirası bir doğayı korumayı gerektirir," diyenler kazandı.

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-09-2006, 09:50   #62
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Yalnız çınar,soruna mecazi ve insani bir cevap vereyim.
Evimi,eşimi ve (olsaydı) çocuklarımı,birde kullanması için evin kasasındaki(olsaydı 5 kg altını, çok iyi bakmak şartı ile benden kiralamak isteyen ve bunun karşılığında bana bir bedel ödemek isteyen birine verir miydim sizce?

Bu vatanın bir karış toprağı dahi yabancılara ve taşeronlarına verilemeyecek ve kullandırılamayacak kadar kıymetli.


Kesilmekten kurtulan 8 bin 816 ağaç, 76 tür hayvan, dünyanın en yaşlı ormanları

Yukarıdaki alıntı bence son nokta olmalı.


Düzenleyen eskimo : 14-02-2007 saat 11:43
eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-09-2006, 15:13   #63
Yalnız Çınar
 
Giriş Tarihi: 22-05-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 103
Saygı Duyarım... Ancak...

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi eskimo
Yalnız çınar soruna mecazi ve insani bir cevap vereyim.
Evimi,eşimi ve (olsaydı) çocuklarımı,birde kullanması için evin kasasındaki 5 kg altını, çok iyi bakmak şartı ile benden kiralamak isteyen ve bunun karşılığında bana bir bedel ödemek isteyen birine verirmiydim sizce?

Bu vatanın bir karış toprağı dahi yabancılara ve taşeronlarına verilemeyecek ve kullandırılamayacak kadar kıymetli.
Sevgili eskimo;

Fikirlerini öyle hassas bir düzleme çekip ifade etmişsin ki; bu konuda hiç kimsenin söyleyecek birşeyi olması asla mümkün değil. Bu ifade ediş şeklini senin duygularının yoğunluğu ile özdeşleştiriyorum. Samimi duyguların olduğuna inandığım için bu konu da ancak seni takdir eder ve saygı duyarım. Ancak bir başkası bu konuyu bu şekilde ifade etseydi, onun için konuyu cevaplamamak için suiistimal ediyor diye düşünürdüm(Yani konuyu egzejare ediyor derdim.) Tabii ki; senin için böyle düşünmüyor saygı duyuyorum.

Böyle birşeyi senden istediğime göre denkliğin sağlanması adına benim de düşüncelerimi senin için deklare etmem gerekiyor.

Herşeyden önce bilmeni isterim ki; bu konudaki hasasiyetimi daha önce yazmış olduğum tüm mesajları incelersen net olarak anlayacaksın. Yine de ifade etmek gerekirse, bizler için vatanın kutsallığı anamızdan bacımızdan, yarimizden ve de evlatlarımızdan önce gelir.
Henüz 20 yaşında fidan olan evlatlarımızı askere gönderirken hala, onları son bir kez bağrımıza basıp, koklayıp, tıpkı yare uzatılan karanfiller gibi şehit olmaya gönderiyoruz, vatanın her hangi bilmediğimiz bir yerine...
Bundan da asla gocunmuyor, yüksünmüyor ve de hiç tereddüt duymuyoruz. Onları da bu bilinçle yetiştiriyoruz.

Bu vatanın değil bir karış toprağını, bir tek kumtanesini bile çiğnetmeyiz yabana, bastırtmayız, yüz dahi sürdürmeyiz. Toprağına dökülen kana leke olur diye...

Haklı olarak da canımızı cananımızı bedel koyduğumuz bu hassasiyetin başkaları tarafından da saygıyla karşılanmasını ve aynı hassasiyetin herkes tarafından gösterilmesini bekleriz.

Yine de söylemeliyim ki; yanıtını almak istediğim sorumun bunlarla direkt bağlantısı yok. Bunlar manevi bağlamda atılan hamasi nutuklara çok benziyor eğer içlerinde samimiyet yoksa.
Konunun ifade bulması gereken düzlem bu değil. Bu bağlamda diyorum ki; alınması gereken tüm tedbirler, öncesi, çalışma dönemi ve sonrasında, alınıp bunlarında yeterliliği bilimsel anlamda kanıtlandıktan sonra ve kimsenin zarar görmeyeceği kanuni düzenlemeler yapıldıktan sonra, gücü yeten varsa, yabancı olmaması kaydı şartı ile, gerekli uygun teknolojileri de transfer ederek, bu işletmeler hayata geçirilmelidir.
Biliyorum ki; bu varlıkların üzerine kuluçka yatar gibi yatmak, onları çoğaltmayacak ve daha değerli kılmayacak.

Yine de sağduyunun kazanmasını, kimsenin zarar görmemesini diliyor, varlık içinde darlık çekip, bu varlıkların dünya varlıkları fakirleşirken, kimselerin hayvani iştahlarını kabartmadan, kazanılıp ülkemiz refahı için kullanılmasını arzu ediyorum.

Saygılarımla esenlikler dilerim...

Yalnız Çınar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-11-2006, 17:54   #64
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
KAZDAĞLARI'NDA ALTIN MADENİ BULUNDU!..

Kazdağı eteklerindeki Kısacık köyü yakınlarında önemli bir altın rezervi tespit edildiği bildirildi.
08 Kasım 2006 Çarşamba 16:45



Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Kazdağı eteklerindeki Kısacık köyü yakınlarında, MTA tarafından 8 yıldır yürütülen çalışmalar kapsamında önemli bir altın rezervi tespit edildiği bildirildi.
MTA Kuzeybatı Anadolu Bölge Müdürü Vekili Ramazan Konakbay, yaptığı açıklamada, Ayvacık'a bağlı iki bölgede 8 yıldır altın arama çalışmalarının yürütüldüğünü, bu çalışamlar kapsamında Kısacık köyü yakınlarında önemli bir rezerve rastladıklarını söyledi.
Bu rezerv üzerinde, üç yıldır 7 bin metre derinliğe kadar sondaj yapıldığını belirten Konakbay, sondajla elde edilen numunelerin, analiz için Kanada'ya gönderildiğini bildirdi.
Analiz sonuçlarına göre, bu bölgenin Maden İşleri Genel Müdürlüğüne devredilerek, işletmeye açılması için ihale düzenleneceğini ifade eden Konakbay, 'Ayvacık'ta MTA'ya ait iki ruhsatlı saha var. Bu alan içinde 8 yıldır altın arama çalışmaları sürdürülüyor. Bugüne kadar, altın arama işi için 2 milyon dolar harcama yapıldı' dedi.
Bir ton toprakta, 1 gram altın bulunmasının, o bölgede altın arama çalışmalarının yürütülmesi için yeterli bir miktar olduğunu anlatan Konakbay, şunları kaydetti:
'Bizim bölgemizde, bir ton toprakta en fazla 35 gram altın elde edildi. Bu bölgemiz adına önemli bir altın rezervidir. Sahayı 2007'de Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü'ne devredeceğiz. Bazı köylüler, sondaj aşamasında siyanür ve çeşitli kimyasallar kullandığımızı düşünüyorlar. Bu kesinlikle doğru değil. Buranın işletmeye açılması için ÇED raporu alınacak.' Ayvacık Belediye Başkanı Ünal Şahin ise Ayvacık bölgesinde bulunan altın rezervinin ekonomik açıdan önemli olduğunu söyledi.
Bu altın rezervinin, çevreye zarar verilmeden kullanılmasını istediklerini belirten Şahin, siyanür kullanılmasına karşı olduklarını sözlerine ekledi.
www.habervitrini.com

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-11-2006, 17:55   #65
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
"Kazdağları'nda Altın Aramaya Son Verilsin"

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi, Çanakkale Belediyesi, TÜBİTAK ve ÇABİSAK'ın 22-25 Haziran'da düzenlediği, Kazdağları 2. Ulusal Sempozyumu'nun sonuç bildirgesinde, altın ve maden çalışmalarının derhal durdurulması talep etti.
Çanakkale Olay
30/06/2006 BİA (Çanakkale) - Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ), Balıkesir Üniversitesi, Çanakkale Belediyesi, TÜBİTAK ve ÇABİSAK tarafından 22-25 Nisan tarihlerinde düzenlenen, "Kazdağları 2. Ulusal Sempozyumu"nun sonuç bildirgesi açıklandı.

Düzenleme Kurulu yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin güzel coğrafyasında yer alan ve mitolojideki adı "İda" olarak bilinen Kazdağları'nın taşıdığı tarihsel, toplumsal, kültürel ve ekolojik değerleri nedeniyle, yeryüzünün önemli yaşam kaynaklarının başında geldiği belirtti.

Kurul, Kazdağları'nda 66 bin 490 dönüm alanda, ÇED raporu belirlenmeden yapılan maden ve altın arama çalışmaları nedeniyle bölgedeki yaşamın çok büyük risk altına girdiğini belirtti.

Koruma altına alınmalı

Kurul, yaklaşık 258 bin hektarlık alana yayılan ekolojik, kültürel, toplumsal, tarihsel ve bioklimatik özellikleriyle bütünlük gösteren Kazdağları'nı, başta yangınlar olmak üzere biotik ve abiotik bir çok tehlike beklediği, bu nedenle tamamının koruma altına alınması gerektiği ifade etti.

Kazdağları'nın tüm kültür zenginliklerinin, kuşaktan kuşağa korunarak aktarılmasının öncelikli güvencesinin, eğitim ve bilinçlendirmeyi güçlendirici bir eylem programının yaşama geçirilmesi olduğu belirtti.

Öncelikle ilköğretim okullarında yörenin çevre ve kültür değerlerini tanıtan ve önemini öğreten ders veya seminerler düzenlenmesi kararlaştıran kurul, Yöre insanlarına ve köylülerine doğa ve kültürü koruma gerekliliğiyle bunu gözeten turizm anlayışının yanı sıra, ev ve aile pansiyonculuğu konusunda çevre bilinciyle doğanın dilini öğretecek biçimde eğitim verilmesi gerektiği ifade etti.

Kazdağları enstitisü kurulmalı

Sempozyumun sonuç bildirgesinde ayrıca, Kazdağları'nda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ve Balıkesir Üniversitesi tarafından ortaklaşa "Kazdağları Enstitüsü" kurulması önerisi getirildi.

Değişik meslek gruplarından uzmanların görev alacağı bu enstitü tarafından, Kazdağları'nda araştırma yapan üniversitelerin ormancılık örgütüyle işbirliği yapılarak, üretilecek ortak projeler sonucu, Kazdağları'nın bilimin koruması altına alınması gerektiği vurgulandı.

Çalışmalar derhal durdurulmalı

Kurul, Kazdağları'nın yakın çevresinde kurulu bulunan ağır sanayi ve termik santrallerin, bölgedeki biyolojik çeşitliliğe verdiği zararların, bilim dünyası tarafından sıkça dile getirildiği hatırlattı.

Ulusal ve evrensel değerleri nedeniyle Kazdağları'nda yeni maden işletmelerine izin verilmemesi, verilen altın arama ruhsatlarının iptal edilmesi, yargı kararlarına uyularak santrallerin faaliyetlerinin durdurulması gerektiğini belirtti.

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-01-2007, 22:10   #66
Ağaç Dostu
 
Selahattin Yılmaz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-05-2006
Şehir: Bursa
Mesajlar: 5,284
Galeri: 15
Altın Nasıl Üretilir?

Bu tartışma aşağıdaki bilgiler olmadan devam edemez.

Keşif: Kaşifler binlerce yıldır altın aramaktadırlar.Altın ilk kez nehir ve dere yataklarında bulunmuştur.1848'de California'daki büyük altına hücum hareketinden hafızalarda kalan,gözü pek altın arayıcılarının zaman zaman bellerine kadar suyun içindeki araştırmalarıdır.Bugün bile bazı altın arayıcıları hala uzak bölgelerde çabalamaktadır.Altın hala bu yöntemle bulunabilir.Nehir yataklarındaki altına alüvyon altın denir.Fakat yıllar geçtikçe, çoğu altın yüzeye daha yakın yerlerde bulunmuştur. Bugün dünyanın büyüyen ihtiyaçlarını karşılamak için altın madencilikte çıkarılmak zorundadır. Altın kayaların damarlarında, bazen de yerin binlerce feet altında bulunmaktadır.Orada olduğunu nasıl bileceğiz ? Madenin nerede olduğunu nasıl bileceğiz? Bugün altın keşfi geçmiştekinden daha farklı.Bu işlem en son teknolojiyi gerektirir. Bazen uzay istasyonlarında alınan dünyanın kızıl ötesi fotoğraflarıyla işe başlanır. Amerikan Jeolojik Araştırma,altın bulunabileceği muhtemel dünya yüzeyindeki farklı bölgeleri araştıran uzman jeologlar için bu tip haritaları çıkarmıştır.Bu bölgelerin yakın çekim hava fotoğrafları alınır ve dikkatlice analiz edilir.Neticede,kazı ekipmanları en vaat veren bölgeye gönderilir.

Kazı ve Mühendislik:
Delme işlemi için kullanılan aletler kayada altın olup olmadığını,hangi derinlikte olduğunu,kalitesini ve sınıfını öğrenebilmek için kayadan örnekler alırlar.Örnekler, laboratuarda kimyasal analize tabi tutulurlar.Kazma işlemi, tabakanın büyüklüğünü,derinlik ve kalitesini belirlemeye yardımcı olmak için bölgenin birçok yerinde tekrarlanır.Bu yolla bölgenin haritası çıkarıldıktan sonra, maden mühendisleri, altın madeninin değerinin, onu çıkarma ve işletmek için gerekli maliyetten fazla olup olmadığını araştırırlar.Daha sonra bu bölge için en iyi maden türünün nasıl olacağına karar verirler.Altın tabakasının derinlik ,çevresindeki arazi,ulaşma ve çıkarma esnasındaki potansiyel zorluklar,suyun mevcudiyeti,bina ve yolların nereye konacağı ve son yıllarda büyük önem taşıyan doğal hayat ve çevreye etkisi gibi birçok konuyu hesaba katmak durumundadır.Maden mühendisleri,araştırmacılar,çevrebilimciler ve devlet görevlileriyle yakın temas halinde çalışırlar. Eğer altın tabakası, yüzeyden çok derinde değilse mühendisler genellikle açık bir maden ocağı tasarlar.Tabaka daha derinse, bir yeraltı madeni oluşturabilirler.Altının bulunması ve çıkarılması arasındaki süre 5 yıl kadar olabilir. Bu planlama ve işleme aşaması, ilk ons altın çıkarılmadan önce,yüz milyonlarca dolar gerektirebilecek kadar pahalı bir iştir.

Madencilik ve İşleme

1- Maden ocağı tasarlandıktan ve inşa edildikten sonra, patlama oluşturmak için delikler açılır ve cevherden alınan örnekler metalürjik karakterlerini ve sınıflarını belirlemek için incelenir. Kırılan kaya,verimlilik tiplerine göre işaretlenir.

2- Metalürjik bileşimine dayanılarak, raportör,kamyon operatörlerine ,maden cevherini doğru işleme bölgesine taşıması için emir verir.

A) Düşük kalite cevher, kabaca iri parçalar halinde kırılır.Bu parçalar dikkatli bir şekilde sıralanır.Sonra yığının üst yüzeyinden inceltilmiş siyanür solüsyonu dökülür.Solüsyon yığının içine süzülür ve siyanür altını eritir.İçinde erimiş altın bulunan solüsyon daha sonra toplanır.

B) Yüksek kalitede cevher, toz haline getirildiği ezici bir makineye taşınır. Metalürjik özelliklerine dayanılarak, cevher 3 geri kazanma evresinden biri ile işlenir.

1-Okside olmuş cevher,siyanür vasıtasıyla eritilir.

2-Karbon içeren kırılmış cevher, içindeki kükürt ve karbonun yanması için, 1000 fahrenheit ‘ten fazla bir ısıya tabi tutulur.

3-Karbon içermeyen kırılmış cevher,oksitlenir. Bu yolla altın kükürt minerallerinden arındırılmış olur.

4- İşlenmiş, yüksek kalite cevher, siyanürle işleme tabi tutulur. Daha sonra altın bu
solüsyondan absorbe edilir. Geri kalan siyanür, yeniden kullanılır hale getirilir.

5- Karbon yüklü altın, bir kaba konur.Burada altın kimyasal olarak karbondan sıyrılır.Arta kalan karbon da tekrar kullanılmak üzere geri kazanılır.

6- Altın, elektrolize edilerek **** kimyasal yer değiştirme vasıtasıyla solüsyondan ayrıştırılır.

7- Saf olmayan altın, %90’a varan altın içeren kalıplar halinde eritilir.Kalıplar daha sonra, 0,999.9 saf haline dönüşeceği dış rafineriye gönderilir.


Arıtma: Arıtma, altını diğer metallerden ayırma ve temizleme işidir.Rafineriye giden altın ya geri kazanılacak bir hurda **** cevherden külçe haline gelecek değişim işlemin son sahnesindedir.
Son arıtma işlemi normalde 2 adımdan oluşur;

İlk önce ham altın eritilir.Eriyen metalin içinde klor, kabarcıklar halinde yükselir.Altının içindeki diğer metaller chloride dönüşür ve yüzeye çıkarlar.Bu işten %99.5 oranında saf altın üretilir.Altın, daha sonra pozitif elektrot içine dökülür.Pozitif elektrotlar, bir elektrolitik hücreye yerleştirilir.Akımın geçmesiyle %99.99 oranında saf altın negatif elektrotta toplanır.Çoğu altın ürünleri ve alaşımları için, başlangıç materyalleri olarak %99.99 oranında altın gereklidir.

Geri Kazanma: Her madenin belli bir ömrü vardır.Birkaç yıldan sonra mevcut altının büyük bir kısmı çıkarıldığında o maden tükenmiş sayılır. Eski zamanlarda, tükenmiş madenler öylece terk edilirlerdi.Ancak bugün durum değişmiştir.Sıkı çevresel ve madencilik standartları, üzerinde maden çıkarılan bölgenin yeniden verimli hale getirilmesi **** kendi doğal konumuna mümkün olduğunca uygun restore edilmesini öngörür. Geri kazanma için detaylı planlar daha maden kurma izni alma aşamasında devlet yetkililerine bildirir.Gelişimler çevre bilimciler ve mühendisler tarafından sürekli izlenir. Madenin çalıştırıldığı süre boyunca da doğal yaşamını ve özellikle soyu tükenmekte olan türleri korumak üzere sıkı ölçümler yapılır.Islak olanlar ve diğer doğal kaynaklar tamamen korum altına alınır ve madencilik çalışmasının bitmesinden az önce geri kazanma ile ilgili çalışmalarda başlar. Toprağın düzeltilmesi, bitki ve ağaçların dikilmesi.... gibi.

Araziyi yeniden kazanma, günümüz madenciliğinin, o kadar önemli bir parçası haline gelmiştir ki, işlem bittiğinde o arazi üzerinde bir maden bulunduğunun anlaşılması neredeyse imkansızdır.Hatta bazı araziler bu işlemden sonra eskisinden çok daha güzel görünmektedir.Geri kazanma, altın madenciliğinin en son aşamasıdır

Altın Hakkındaki Gerçekler

Altın binlerce yıldır,uygarlıkların sosyal ve ekonomik dokusunda önemli bir rol oynamıştır. Altın eşsiz bir özellikler kombinasyonu sunar. Bu özellikler onu, birçok ekonomik, endüstriyel ve tıbbi uygulamalarda yaşamsal önemi olan bir materyal yapmıştır.Bu özellikler;
Aşınmaya karşı direnç
Elektrik iletkenliği
Kolay işlenebilirlik
Kızılötesi (ısı) yansıtması
Termik iletkenlik

Para
Altın ilk kez M.Ö 1091’de Çin’de,ipeğe alternatif bir değişim aracı olarak yasallaştırıldı. Altın, hala evrensel bir değişim aracı olarak kabul edilir.
Dünyanın her yerinde milyonlarca insan, altını,enflasyona karşı bir engel,ekonomik ve politik dalgalanmalar esnasında basit ve güvenilir bir yatırım aracı olarak kullanmaya devam etmektedirler.

Aşınmaya Karşı Direnç
Altın metallerin içinde en tepkimesiz olanıdır.Doğal ve endüstriyel çevre için tehlikesizdir.Altın, hiçbir zaman oksijenle (elementlerin en aktif olanlarından biridir) tepkimeye girmez.Bu onun patlamayacağını **** kararmayacağını gösterir.

Elektrik İletkenliği
Altın tüm metallerin içinde elektriği en iyi ileten metaldir. Yüklenmiş partiküller elektrik akımı vasıtasıyla akarken, iletken metaller akımın engelsiz bir şekilde geçmesine olanak verir. Altın -55 °C’den +200°C’ye kadar çeşitlilik gösteren ısılarda çok küçük elektrik akımlarını bile iletebilme özelliğine sahiptir.

Kolay İşlenebilirlik
Altın tüm metallerin içinde en kolay şekillenebilir olanıdır.Kırılmadan çok ince teller haline getirilebilir.Sonuç olarak,tek bir ons altın 5 millik çok ince bir tel haline getirilebilir.Altın olağanüstü ince tabakalar halinde genişletilebilir veya şekillendirilebilir. 1 ons altın yaklaşık 10 metrekarelik bir tabaka haline dönüştürülebilir.

Kızılötesi Işınları Yansıtması
Altın,kızılötesi enerjiyi en çok yansıtan, ışığı en az emen materyaldir. Saf altın kızılötesi ışınların %99'unu yansıtır.

Termik İletkenlik
Altın aynı zamanda termik enerji ve ısı için mükemmel bir iletkendir. Örneğin %35 altın içeren bir alaşım,ısının 3300 dereceye ulaşabildiği, uzay mekiklerinin ana motorlarının enjektörlerinde kullanılır.Altın alaşımı yüksek ısılara karşı koruma sağlayan en dayanıklı ve uzun ömürlü materyaldir


Altın Tarihinde Önemli Dönemler

Altın tahminen ilk önce toprak yüzeyinde bulundu ve tarih öncesi insan tarafından bir alt olarak kullanıldı.Gelişmiş altın obje ve mücevherler arkeologlar tarafından M.Ö 3000 yıllarında, güney Irak-Urdaki kraliyet mezarlarında bulunmuştur.Bunun gibi Peru'daki CHAVİN uygarlığındaki Altın ustaları da MÖ 1200 civarlarında altını döverek ve kabartma işlemiyle süs ve ziynet eşyaları yapıyorlardı.

MÖ-4000:Altın ilk kez orta ve doğu Avrupa'nın bazı bölümlerinde kullanıldı.

MÖ-3000:Mısırlılar altının diğer metallerle alaşımı ve yaprak şeklinde işlenmesi sanatında ustaydılar.

MÖ-1500:Şekel (miskal),orta doğuda altının standart ölçü birimi olarak kullanıldı.

MÖ-1091:Altın Çin'de bir para birimi olarak yasallaştırıldı.

MÖ-58 :Jullius Caesar Gaul'de (Fransa) romanın borçlarını ödemek için yüklü bir miktar altına el koydu.

MS-1100:Venedik , batı ve doğu arasında ticaret yolları üzerinde olması dünyanın önde gelen altın pazarı olma pozisyonunu korudu.

MS-1511:İspanya kralı Ferdinand kaşifleri "Altın getirin!" emriyle, batı yarıküreye yolladı.

MS-1717:Londra darphane amiri Isaac NEWTON altın fiyatlarını sabitledi bu iki yüzyıl sürdü.

MS-1787: İlk Amerikan altın parası, Ephraim Brasher tarafından basıldı.

MS-1833:Kuzey Carolina, ilk Birleşik Devletler altın hücumuna sahne oldu.Eyalet, 1828 'e kadar PHLADELPHİA'daki Birleşik Devletler darphanesinin tüm altın paralarının yapımına kaynak oldu.

MS-1848: California altın hücumu, James Marshall'ın Amerikan Sacremento nehirlerinin birleşiminde, John Sutter'ın kereste fabrikasının yanındaki su yolunda ilk altın parçasını bulmasıyla başladı.

MS-1850:California'dan dönen Edward Hammog Hargraves bir hafta içinde Avusturalya'da altın bulacağını tahmin etti ve oraya vardıktan bir hafta sonra Yeni Güney Gallerde altın buldu.

MS-1886:George Harison, Güney Afrika'da ev yapmak için taşları kazarken altın buldu.

MS-1887:Glasgovlu doktorlar Robert ve William Forrest ve kimyager John S. Mac Arthur siyanür kullanarak altın çıkartma patendi aldılar.

MS- 1896:İki altın arayıcı kuzey Kanada'daki Klondike nehrinde balık avlarken altın buldu.Alaska Yucon bölgesinin güneyinde daha fazla altın bulunduğu söylentileri, 1898'de 100 yılın son hücumu olan Alaska altın hücumu patlak verdi.

MS-1900:Birleşik Devletler, para birimleri için altın standartlarını benimsedi.

MS-1903:Engelhard derneği altını yüzeylere basmak için organik bir araç yaptılar önceleri dekorasyonda kullanılan araç daha sonra mikro devre baskı teknolojisinin esası haline geldi.

MS-1922:Kral Tutancomo'nun M.Ö(1352) mezarı, yaklaşık 1200 kg'lık tabutun ve yüzlerce altın objenin çıkarılabilmesi için açıldı.

MS-1927:Fransa'daki tıbbi araştırmalar, altının romatizma tedavisinde değerli bir madde olduğunu kanıtladı.

MS-1933:Başkan Franklin D.Roosevelt altın ihracını yasakladı.Altının dolarla değişimini durdurdu. Amerikan halkına sahip oldukları tüm altınları teslim etmelerini söyledi ve altına günlük fiyatlar belirledi.

MS-1934: Roosevelt ,altın fiyatlarını ons başına 35 $ olarak sabitledi.

MS-1935:Western Electric, AT&T telekomünikasyon ekipmanlarının şalterleri için, alaşım # 1'i kullanıma sundu.(%69 altın,%25 gümüş,%6 platinyum)

MS-1947:İlk transistor AT&T BELL laboratuarlarında kuruldu.

MS-1960:Kızılötesi yansımaları maksimize etmek üzere altın kaplı aynalar kullanılmak suretiyle lazer icat edildi.

MS-1961:Modern madencilik Nevada Carlin Trend'de başladı.Bu Nevada 'yı ülkenin en büyük altın madencilik eyaleti yaptı.

MS-1968: Intel, altın devrelerle bağlı 1024 transistorlu bir mikroçip piyasaya sürdü.15 Martta ,altında uygulanan 35$'lık sabit fiyat bırakarak serbest hale getirdi.

MS-1969:Altın kaplı başlıklar aydaki astronotların gözlerini güneş ışınlarından korumak için kullanıldı.(Apollo 11'in aya inişi)

MS-1970:Işık tarafından üretilen elektronları toplamak için altın kullanan aygıtlar icat edildi.Video kameralar da dahil olmak üzere yüzlerce askeri ve sivil aletlerde kullanıldı.

MS-1971:Koloidal altın belirleme sistemi,İllinois Amersham Enstitüsü tarafından piyasaya sunuldu.Küçük altın kürecikleri, dünyanın dört bir yanındaki laboratuarlarında ,hastalıkların tedavisinde kullanılmak üzere, insan vücudundaki

Belli proteinleri ve işlevlerini belirlemek için kullanıldı.

MS-1974: 31 Aralık'ta, devlet,herkesin kendi altınına sahip olması üzerindeki yasağı kaldırdı.

MS-1980:Altın, 21 Ocak'ta gün içinde 870 $'lık tarihi fiyatına ulaştı.

MS-1986:Otomobillerde, güvenilirlik için, altın şalterler kullanılan hava yastıkları ortaya çıktı.

MS-1987:Otomobillerde, güvenilirlik için.altın şalterler kullanılan hava yastıkları ortaya çıktı.

MS-1996:Altın kaplı parabolik teleskop taşıyan Mars Global Ölçüm Uydusu, iki yıl boyunca tüm Mars yüzeyinin haritasını çıkarmak üzere uzaya fırlatıldı.

MS-1997:Senato,vergi mükelleflerine Yardım Yasasını getirir. Bu yasa, Bireysel Emeklilik Hesabı olanlara, %99.5 **** bunu aşan bir oranda olması kaydıyla, hesaplarına altın para **** külçe alma hakkı verildi.

Kaynak

Selahattin Yılmaz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-01-2007, 13:20   #67
Kaybettik...
 
praecox's Avatar
 
Giriş Tarihi: 12-06-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 4,603
Galeri: 21
Bu konuda bir zamanlar maden flotasyon maddeleri pazarlamış bir teknik uzman olarak iki şey atacağım ortaya.
Bakır konusunda.
Artvinde Murgul Borçka'ya çıkıp orayı göreniniz var mı? Ordan Karadenize akan suyun rengine hiç baktınız mı?
bir de buna kıyasla ingilizlerin işletmesi altında olan Çayeli Bakır işletmesi...
dere suyu ve çevre şartları...?
peki bu örnek olarak verdiğim iki işletmenin kapasitesi hakkında bir bilginiz var mı?
Altın konusunda ise kusura bakmayın ama biraz kimyadan anladığım biri olarak 15 yılımı geçirdiğim laboratuarlarda siyanür (toplum bilinci ile ters düşse de) en az çekindiğim. vede en zararsız bir zehir. altını ciyanürden başka bir şeyle flote etmek veya yüzdürmek demek çevreye daha çok zarar vermek daha çok gereksiz kimyasal yük demek.

paki tüm dünyada monitör ve ekranlarda kullanılan strontium un tüm dünyada ancak birkaç yerde olan ve en önemli 3. kaynağının Şebinkarahisarda olduğunu bunun kimlerin elinde neye mal olduğunu getirisini bilen var mı?
herkesler takmış bor a per boratların oksijen bazlı ağartıcılarda kullanıldığını bilen var mı?
ya uludağdaki wolfram madenleri neden kapatıldı?
küre bakır?
bakır madenlerinde takribi % 1 kadar altını izabede kaybetiğimizi bilen var mı?
asıl bilmemiz gerekenleri bilmiyoruz asıl dolaplar gör denilen yerde dönmüyor....


saygılar.

praecox Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-02-2007, 11:39   #68
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Koza Altın'ın Havran'daki maden ocağı mühürlendi

Koza Altın İşletmeleri AŞ'nin Balıkesir'in Havran ilçesi Küçükdere beldesi Karalar köyündeki altın madeninin, Bursa 3. İdare Mahkemesinin kararı uygulanarak mühürlendiği bildirildi.
Çevreci avukat Senih Özay, İzmir'in Bergama ilçesindeki Ovacık Altın Madenine Havran'dan toprak taşınmasına yönelik iznin iptal edildiğine ilişkin yargı kararının ardından 40 gün boyunca, Havran'daki maden sahasından toprak taşınmasına göz yuman yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını ifade etti.
Senih Özay, Havran'daki altın madenininden Bergama Ovacık Altın Madenine toprak taşınmasına ilişkin ''ÇED raporundan muaf tutularak'' verilen iznin, Bursa 3. İdare Mahkemesinin kararıyla iptal edildiğini hatırlattı.
Bursa 3. İdare Mahkemesinin kararına itiraz edildiğini, ancak bu itirazın reddedildiğini kaydeden Özay, ''Kararla, Havran'daki altın madeninden Bergama'daki Ovacık Altın Madenine toprak taşınmasının ÇED yönetmeliğinden muaf olmadığı ve bu yönetmeliğe göre gerekli izinlerin alınması gerektiği ortaya çıktı. İtiraz reddedilerek karar kesinleşti'' dedi.
Bursa İdare Mahkemesinin 14 Aralık 2006 tarihli kararının kendilerine 20 Aralıkta tebliğ edildiğini belirten Özay, ''Karara rağmen Havran'dan Bergama'ya toprak taşınmasına göz yumuldu. Kamyonlarla harıl harıl Havran'dan Bergama'ya toprak taşındı. Mahkemelerce verilen yürütmenin durdurulması kararlarının, 30 gün içinde uygulanması gerekirdi'' dedi.

KÖYLÜLER TUTANAK TUTTU
30 günlük sürenin aşılmasında yetkililerin hukuki sorumluluklarının bulunduğunu ifade eden Özay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Köylüler Havran'dan Bergama'daki altın madenine 40 gün boyunca 7 kamyon ile toprak taşındığını tutanak tutarak tespit ettiler. Kamyonlar artık durdu ve maden mühürlendi. Ancak 30 günlük süre fazlasıyla aşıldı. Yargı kararına rağmen Havran'dan toprak taşınmasına göz yuman Balıkesir Valiliği, Havran, Edremit, Burhaniye, Gömeç, Ayvalık, Dikili ve Bergama kaymakamlıkları ile Büyükdere Belediye Başkanlığı hakkında suç duyurusunda bulunacağız.'' Havran'daki maden sahasının çevresinin zeytin ağaçlarıyla dolu olduğunu kaydeden Özay, hukuki mücadelelerini sürdüreceklerini belirterek, ''Havran'dan sadece toprak alınması bile binlerce zeytin ağacının kesilmesi demektir. Arsenik ve diğer ağır metaller nedeniyle bölgede tarım, yer altı suları, turizmi büyük tehlikededir. İnsanların bu kararlılığı karşısında artık devlet de çok uluslu firmalar da bu hevesten vazgeçmelidir. Doğru olan budur'' dedi.

11 Şubat 2007
Milliyet

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-04-2007, 13:15   #69
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Alıntı:
Koza'nın 'altın' oyunu
.......
Bergama Ovacık Altın Madeni'ni, kesinleşmiş yargı kararlarını yok sayarak işletmede tutan Koza Altın,Bakırçay Havzası'nda çalıştıracağı madenle ilgili de hukuk dışı yol izliyor.Ederemit Körfezi'nde Havran ilçesine bağlı Küçükdere-Büyükdere sınırları içinde yer alan Karalar Mevki'ndeki altın ve gümüş madenleri için verilen işyeri açma çalışma ruhsatları Bursa 3. İdare Mahkemesi'nce iptal edilmişri.
Mahkeme,1995'te çıkarılan Zeytincilik Yasası'ndaki ''zeytin alanlarının içinde **** 3 kilometre yakınında zeytinyağı fabrikası dışında endüstiri tesisi açamaz''maddesine vurgu yaparak şirkete verilen işyeri açama ve çalıştırma ruhsatları hakkında yürütmeyi durdurma kararı vermişti.Şimdi de Koza Altın'ın bu yargı kararını aşmak için yasa dışı uygulamalar başladığı belirtildi.
Köylülerden,yüksek bedelle zeytinliklerini alan şirketin ele geçirdiği arazide 2 bin zeytin ağacını kestiği beleitiliyor....
Koza Altın'ın Edremit Körfezi'ndeki uygulamalrı üzerine açılan davalarda müdahil olan Güney Marmara Doğal ve Çevre Koruma Derneği(GÜMÇED),kesilen zeytin ağaçlarıyle ilgili savcılığa şuç duyursunda bulundu.
GÜMÇED Edremit Körfezi Şubesi adına konuşan Mehmet Akif Öznal,''Koza Altın'ı doğa ve zeytin düşmanı ilan ediyoruz.Edremit Körfezi!nin düşmanı ilan ediyoruz'' dedi.
Ozan Yayman
13/04/2007
Cumhuriyet
Parayla her değerin satın alındığı bir dönemi yaşıyoruz.
Köylülere ekmek yedikleri,emek verdikleri zeytinliklerini bile satırtabiliyorlar.

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-04-2007, 16:09   #70
Ağaç Dostu
 
ÇeteÇakal's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-02-2007
Şehir: BURSA
Mesajlar: 305
Tarih boyunca kıymetli madde ve para olarak kabul gören altın, özellikle Türkiye'de kadınların vazgeçilmez ziynet eşyaları arasında halen önemini korumaya devam ediyor. Günün piyasa koşullarında yatırım aracı olarak da değerlendirilen altının, son yıllarda Türkiye'de üretimi ve altının siyanürlü yöntemle çıkarılmasıyla ilgili birçok tartışmalara da sahne oldu. Yaklaşık 6 bin 500 ton altın potansiyeline sahip olduğu bilinmesine rağmen yıllık altın üretimi sadece 9 ton olan Türkiye, altın takı üretiminde ise 2005 yılı verilerine göre dünyada 303 ton üretimle Hindistan'dan sonra ikinci sırada bulunuyor. Altın takı üretiminde 695 ton ile Hindistan ilk sırada yer alırken; Türkiye'nin ardından 284 tonla İtalya, 257 tonla Çin, 220 ton ile ABD, 166 tonla Japonya, 125 tonla Mısır sıralamada yerini alıyor. Dünya altın üretiminde ise ilk sırada yer alan Güney Afrika'da yaklaşık 296 ton altın üretilirken, ABD'de 262 ton, Avustralya'da 263 ton, Çin'de 224 ton, Peru'da 208 ton, Rusya'da 175 ton, Endonezya'da 166 ton, Kanada'da 118 ton üretim gerçekleştiriliyor.

DÜNYADA ALTIN ÜRETİMİ

1. G. AFRİKA 296 TON
2. ABD 262 TON
3. AVUSTRALYA 263 TON
4. ÇİN 224 TON
5. PERU 208 TON
6. RUSYA 175 TON
7. ENDONEZYA 166 TON
8. KANADA 118 TON

Yılda yaklaşık 190 ile 270 ton altın ithal eden Türkiye, bunun karşılığında ise yılda 5 milyar dolar civarında ödeme yapıyor. Bu arada 2006 yılında Bergama ve Uşak'ta 9 ton altın üretimi gerçekleştirilirken, 2007 yılında planlanan altın üretiminin ise 15 ton olduğu ifade ediliyor. Erzincan, İzmir, Gümüşhane, Eskişehir, Balıkesir, Çanakkale, Konya, Sivas ile daha pek çok ilde bulunan ve bulunacak yeni rezervlerin arka arkaya devreye girmesiyle ülkede altın üretiminin gelecek yıllarda artarak devam etmesi planlanıyor. Bu sayede altın ithalatı için yurt dışına ödenen dövizin her geçen yıl önemli oranda azalması bekleniyor.


Türkiye, 6 bin 500 ton altın rezerviyle zengin bir ülke aslında... Ancak yıllık altın üretimi sadece 9 ton... Yılda altın ithalatı için 5 milyar dolar yurt dışına akıyor... Buna karşın, altın üretimi konusunda umut vadeden gelişmeler var...
İstanbul, 13 Nisan 2007 21:30


alıntıdır: http://www.tgrthaber.com.tr/news_vie...9-f29f52fe2480

Eklenen Resimler
 
ÇeteÇakal Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-04-2007, 09:15   #71
Ağaç Dostu
 
Halit Togay's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-09-2005
Şehir: Ataköy-İstanbul
Mesajlar: 726
Galeri: 130
yönlendiriliyor muyuz?

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi cetecakal Mesajı Göster
altının, son yıllarda Türkiye'de üretimi ve altının siyanürlü yöntemle çıkarılmasıyla ilgili birçok tartışmalara da sahne oldu. . .
DÜNYADA ALTIN ÜRETİMİ1. G. AFRİKA 296 TON2. ABD 262 TON 3. AVUSTRALYA 263 TON4. ÇİN 224 TON5. PERU 208 TON
6. RUSYA 175 TON7. ENDONEZYA 166 TON8. KANADA 118 TON

Yılda yaklaşık 190 ile 270 ton altın ithal eden Türkiye,

Türkiye, 6 bin 500 ton altın rezerviyle zengin bir ülke aslında... Ancak yıllık altın üretimi sadece 9 ton...


alıntıdır: http://www.tgrthaber.com.tr/news_vie...9-f29f52fe2480
Burada sorulması gereken soru "ürettiğimiz altın ziynet eşyasının ne kadarını ihraç etmişiz?" olmalıydı, o zaman bu ticarettten karlı veya zararlı olduğumuz ortaya çıkardı. Bu haber bu hali ile "altını dışarıdan alıyoruz ve bunun için 5 milyar dolar ödüyoruz kendimiz çıkartalım da bu parayı ödemeyelim" diyor. Belki de haberin kaynağı olan TGRT (ki yabancı sermayeli bir kuruluş) bilinmesi gerekenlerin hepsini bildirmiyor; ve bu da yabancı madencilik şirketlerine yönelik tepkileri azaltıcı bir işlev görüyor olabilir. Bu haberde kaç dolarlık altın ithal ettiğimizin yanında altın üretimimiz verilmiş. Halbuki halkımızın altına olan ekonomik açıdan zararlı ilgisi verilmiş olsaydı daha anlamlı ve manipüle ediliyormuyuz korkusu yaratmayan bir haber olacaktı.
Yurtsever insanların altın gibi bir lüks yerine ekonomik açıdan anlamlı yatırımlara yönelmesi gerekiyor.

Halit Togay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-04-2007, 21:19   #72
Ağaç Dostu
 
ÇeteÇakal's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-02-2007
Şehir: BURSA
Mesajlar: 305
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Halit Togay Mesajı Göster
Burada sorulması gereken soru "ürettiğimiz altın ziynet eşyasının ne kadarını ihraç etmişiz?" olmalıydı, o zaman bu ticarettten karlı veya zararlı olduğumuz ortaya çıkardı. Bu haber bu hali ile "altını dışarıdan alıyoruz ve bunun için 5 milyar dolar ödüyoruz kendimiz çıkartalım da bu parayı ödemeyelim" diyor. Belki de haberin kaynağı olan TGRT (ki yabancı sermayeli bir kuruluş) bilinmesi gerekenlerin hepsini bildirmiyor; ve bu da yabancı madencilik şirketlerine yönelik tepkileri azaltıcı bir işlev görüyor olabilir. Bu haberde kaç dolarlık altın ithal ettiğimizin yanında altın üretimimiz verilmiş. Halbuki halkımızın altına olan ekonomik açıdan zararlı ilgisi verilmiş olsaydı daha anlamlı ve manipüle ediliyormuyuz korkusu yaratmayan bir haber olacaktı.
Yurtsever insanların altın gibi bir lüks yerine ekonomik açıdan anlamlı yatırımlara yönelmesi gerekiyor.
Sevgili Halit Togay;
Söylediklerinizde haklı olabilirsiniz. Manipüle etmek için en ideal yol artık medya. Ama bildiğim kadarıyla TGRTHABER hala bir türk sitesi ve kanalı da var. TGRT satıldı ama bildiğim kadarıyla haber kısmı satılmadı....

ÇeteÇakal Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-04-2007, 10:13   #73
Kaybettik...
 
praecox's Avatar
 
Giriş Tarihi: 12-06-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 4,603
Galeri: 21
Burda altın denince akla sadece ziynet eşyası gelmesin...
bugünlerde elektronikde de çok yüksek talep var. bunun yanı sıra kuzey karadenizde çıkartılan nerde ise küreden murgul borçka'ya kadar tüm karadeniz dağlarında bakır mevcut vede bunun izebesi doğru dürüst yapılamadığından (işlenemediğinden) büyük miktar altın (değmez bahanesi ile) atık sularla çevreyi kirletirken samsundan yarıbuçuk izabe ile koreye yollanmakda...
bunun yanı sıra wolfram (uludağda) strontium (şebinkarahisarda) vs. kamu oyunu bor masaları ile uyutulup adeta yastık altından paralarının çalındığı bir dizi oyunlar dönmektedir.
ciyanürden bu kadar korkamyın. bu bir aldatmaca.
nerden mi biliyorum.

praecox Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-04-2007, 13:28   #74
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Alıntı:
"altını dışarıdan alıyoruz ve bunun için 5 milyar dolar ödüyoruz kendimiz çıkartalım da bu parayı ödemeyelim" diyor. Belki de haberin kaynağı olan TGRT (ki yabancı sermayeli bir kuruluş) bilinmesi gerekenlerin hepsini bildirmiyor; ve bu da yabancı madencilik şirketlerine yönelik tepkileri azaltıcı bir işlev görüyor olabilir.

Sayın halit togay,
benim saf bir vatandaş olarak TGRT'nin haberinden anladığım;
''Türkiye'de altın madenleri tam kapasite devletim tarafından kullanılsa, hem yurt dışından altın ihraç etmeyiz,hem de bu altınları yurt dışına ithal edip zengin oluruz.yaşasın''
Ama çok belgesel izleyen, yine saf bir vatandaş olarak, aklıma şu soru takıldı;
''Güney Afrika altın üretiminde birinci olduğuna göre ve krallarından başka altın kullanım oranı düşük bir toplum olduklarına göre, bu altının tamamına yakınını yurt dışına ithal ediyor olmalılar.
Peki, neden o ülke açlık, yokluk, sefalet,iç savaş içinde?

Kenya devlet başkanı'nın şu sözü soruma belki cevap olur.
"batılılar geldiklerinde ellerinde incil vardı,bizim elimizde topraklarımız vardı. bize gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler. gözümüzü açtığımızda bizim elimizde incil,onların elinde topraklarımız vardı "

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-12-2007, 15:14   #75
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Altın Madeni İçin ABD'ye İkna Gezisi

Erzincan’ın İliç İlçesi’nde Bulunan ve Türkiye’nin İkinci Büyük Altın Rezervi Olduğu Belirtilen Madeni İşletmek Üzere Ruhsat Alan ABD Merkezli Bir Maden Şirketi, Bölgedeki Köylüleri, İlçe Eşrafını ve Erzincan’daki Bazı Bürokratları, Altın Çıkarma Yöntemi Konusunda İkna Etmek İçin ABD’ye Götürdü.

Erzincan’ın İliç İlçesi’nde bulunan ve Türkiye’nin ikinci büyük altın rezervi olduğu belirtilen madeni işletmek üzere ruhsat alan ABD merkezli bir maden şirketi, bölgedeki köylüleri, ilçe eşrafını ve Erzincan’daki bazı bürokratları, altın çıkarma yöntemi konusunda ikna etmek için ABD’ye götürdü.

İliç’e 11 kilometre uzaklıkta bulunan Maden mevkiinde tespit edilen altın madeni için, merkezi ABD’de bulunan Anatolian Minerals Development şirketine bağlı Türkiye’deki Çukurdere Madencilik, 1999 yılında madenin işletme ruhsatını alarak 2000 yılının Ağustos ayında 20 milyon dolar bütçeyle etüd çalışmalarına başladı. Şirket bölgede yaklaşık 2 kilometrekarelik alanda uzunluğu toplam 63 bin metreyi bulan 600 adet sondaj çalışması yaptı. 2008 yılı ortalarında üretime geçmeyi planlayan maden şirketi, yatırım maliyeti 125 milyon dolar olan altın madeninden ürün elde etme yöntemi konusunda Bergama’daki halk tepkisine benzer bir tepkiyle karşılaşmamak için madene yakın bölgede bulunan köylüleri ABD’ye ikna ziyaretine götürdü. İkna gezisine, AK Parti Erzincan Milletvekilleri Tevhit Karakaya ve Talip Kaban ile Erzincan Belediyeler Birliği adına Mercan Belde, Belediye Başkanı Osman Şeker, Erzincan Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Aydın Yalvaç, İl Genel Meclisi Başkanı Rıdvan Aydemir ve İl Emniyet Müdürü Ahmet Çimen katıldı. Şirket son olarak 17 Eylül’de 2006 tarihinde Erzincan Belediye Başkanı Mehmet Buyruk, Kemaliye Belediye Başkanı Mustafa Haznedar, Aras Elektrik Dağıtım Müessese Müdürü Mustafa Taşdemir, Erzincan’daki iki yerel gazeteciyi ve 2 madencilik uzmanını ABD’deki teknik geziye götürdü. Daha önce de benzer bir gezi tertip eden şirket, Çöpler, Bağıştaş, Dostal ve Sabırlı köylerinden seçilen temsilciler ile İliç Kaymakamı Selami Kapankaya, İliç Belediye Başkanı Ramazan Buran, AK Parti, CHP, MHP ve Anavatan Partisi ilçe başkanları, Erzincan Valiliği Özel Kalem Müdürü Şafak Önder ve İl Özel İdare Müdür Yardımcısı Saim Sezer’in de aralarında bulunduğu 18 kişiyi, 15 Ekim 2005 tarihinde ABD’ye götürdü. ABD’de 10 gün kalan Erzincan heyeti, Colarado ve Nevada eyaletlerinde madenlerle ilgili teknik gezi yaptı.

- ŞİRKET YETKİLİSİ, “ABD’YE BAŞKA GEZİ YOK”

Basın mensuplarının ABD gezileriyle ilgili sorularını yanıtlayan Çukurdere Madencilik Başkan Yardımcısı İlhan Poyraz, şirketin ikna gezileri için 25 milyon dolarlık bir kaynak ayırdığı yönündeki haberlerinin asılsız olduğunu ifade ederek, ilk gezi için 125 bin dolar, ikinci ve üçüncü geziler için ise yaklaşık 60′ar bin dolar bir harcamanın söz konusu olduğunu dile getirdi. ABD’ye başka gezi düzenlenmeyeceğini kaydeden İlhan Poyraz, talep olması durumunda isteyenlere Türkiye’deki tesislerdeki uygulamaların gösterilebileceğini bildirdi.

Maden şirketinin ilk ABD gezisine katılan Çöpler Köyü Muhtarı Cahit Keklik ve AK Parti İliç İlçe Başkanı Mustafa Gürbüz, yapılan gezinin ardından ikna olduklarını söyledi. ABD’de iki maden ocağına ve bir siyanür fabrikasına gittiklerini belirten Çöpler Köyü Muhtarı Cahit Keklik, gezi sonucunda altın madeninin çevreye zarar vermeyeceği konusunda tatmin olduklarını vurguladı. ABD gezisi öncesi Bergama’ya gittiklerini ve oradaki köylülerle görüştüklerini anlatan Keklik, “Bergama’daki köylüler bize, ‘Biz yaptık, siz yanlış yapmayın. Birilerine uyduk bir şeyler yaptık. Siz yapmayın’ dediler” diye konuştu. Köyün bulunduğu yerden 4 kilometre uzaklıktaki başka bir bölgeye taşınmasıyla ilgili olarak 6 kişiden oluşan bir komisyon kurduklarını açıklayan Keklik, köy için belirlenen yeni yere maden şirketi tarafından 55 adet ev yapacağını belirterek, köylülerin duruma bir tepkisinin olmadığını dile getirdi.

ABD’de 10 gün kaldıklarını ve bu süre içerisinde detaylı incelemeler yaptıklarına dikkat çeken AK Parti İliç İlçe Başkanı Mustafa Gürbüz ise, “Orada gördüğümüz madenler çevreye herhangi bir zarar vermemişti. Oradaki çalışmaların aynısının burada da yapılacağını söylediler. Başta köylülerin tepkisi vardı. Daha önce Bergama’da bir sürü olaylar olmuştu. Benzer olayların yaşanmaması için bizi götürdüler. Orada altın madenlerinin siyanürle çalıştığını gördük. Fabrikanın her tarafını bize gezdirler. Yani siyanürün bir zararının olmadığını gördüm, bu yüzden ikna oldum” dedi.

İliç’teki maden şirketinin sondaj çalışmalarında çalışan Recep Çoban ve Ahmet Oğuz ise, ABD’ye giden heyetin getirdiği CD ve kasetleri, kendilerinin ve köylülerin izlediğini ve bunun sonucunda ikna olduklarını ifade etti. (İhlas Haber Ajansı)

http://www.ajans.kemaliye.net/2006/0...e-ikna-gezisi/

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-12-2007, 17:42   #76
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Sayın Pene, Denizakvaryumu haklı galiba. Olayı hemen bir boyutundan ele almamak lazım. Bizim Ülkemizde hiç bir şey dıştan görüldüğü gibi değildir.

Evet,Siyanür bir tür zehirdir.Ancak bir sürü sektörde hem de tonlarla ifade edilebilecek oranlarda kullanılıyor. Her gün tonlarca siyanür veya bir sürü bilinmeyen veya ismi henüz sansasyonel olmamış tehlikeli kimyasal madde kanalizasyona karışıyor.

Bizim ya tesadüfen gömüldükleri yerde varilleri ortaya çıkınca ya da çok kıymetli basınımızın magazinden fırsat kalan gecenin geç saatlerindeki programlarından haberimiz oluyor.

Yargıya varmadan önce bence Bir soru daha sormalıyız kendimize.

Kazdağları ve çevre madem bu kadar önemliydi de. Şimdi ellerinde pankartlar ile ortaya çıkanlar.Onlarca senedir Kazdağlarında başka madencilik faaliyeti bahanesiyle yüzlerce ağacı keserlerken neredeydiler. Babakale,Assos,Küçükküyu,Altınoluk,Güre,Akçay ve daha birçok beldede ağaçların yerini beton alırken,binlerce zeytin ağacı katledilirken neredeydiler ?

Dikkat ediniz! bu fikiri ileri sürerken amacım insanları karalamak değil ama Şu sıralar Marçep adlı oluşumun içindeki bazı insanlar, Malesef daha önce bu tahrip edilen belde ve belediyelerin başkanları. Hatta o bölgede daha önce acımadan ağaçları kesip otel veya villa inşa edenler. Lütfen araştırınız.

Kendi belde ve belediyelerinin güzelliklerini ranta dönüştürenlerle birlik olanlar veya en hafif söylemle önlemek için çaba sarfetmeyenler bugün Kazdağlarını nasıl kurtarabileceklermiş ? bana bir anlatsınlar da inanayım

% 15 imar ile sit alanları nasıl villa ile doldurulabiliyormuş. Encümenlerde ve Belediye Meclislerinde neler oluyor halk bilmiyor mu ?

1980 den beri Kazdağının sadece medyada ismini duyanlardan değil, Edremit Körfezine bakan kısmını ve diğer tarafını da ( Kuzeyini ve güneyini) Ayvacık, Ezine,Bayramiç,Çan ve Yenice bölgesini karış karış bilen biri olarak, feryatlarımın sebebini o bölgeden rant kazananlara değil de gerçekten oralarda yaşayanlara sorarsanız bu söylediklerimi doğrulayacaklardır.
Çok doluyum çok. Bu katliamdan hepimiz sorumluyuz.

Selamlar.

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-12-2007, 19:11   #77
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Alıntı:
İkna gezisine katılanlar
-AK Parti Erzincan Milletvekilleri Tevhit Karakaya ve Talip Kaban
-Erzincan Belediyeler Birliği adına Mercan Belde Belediye Başkanı Osman Şeker,
-Erzincan Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Aydın Yalvaç,
-İl Genel Meclisi Başkanı Rıdvan Aydemir
-İl Emniyet Müdürü Ahmet Çimen katıldı.

Şirket son olarak 17 Eylül’de 2006 tarihinde
-Erzincan Belediye Başkanı Mehmet Buyruk,
-Kemaliye Belediye Başkanı Mustafa Haznedar,
-Aras Elektrik Dağıtım Müessese Müdürü Mustafa Taşdemir,
-Erzincan’daki iki yerel gazeteciyi
-2 madencilik uzmanını ABD’deki teknik geziye götürdü.
Marçep'i tanıtım gezisine götürmeyi düşünürler mi acaba?
ya da yine tanıtım gezisi! için bir iki AKP'li bulurlar belki!

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-12-2007, 12:22   #78
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Kozak'ta Altın Oyunu
Serdar Kızık

Şimdi sıra,olağanüstü güzellikteki Kozak Yaylası'na geldi anlaşılan.Kazdağları'na üşüşen altıncılar,fıstık çamı diyarı Kozak'ı yağmalayacak şimdi........
Oysa Kozak'ın kimliğinde,fıstık çamı yatar.Doğal hazinedir.Yeryüzünün en verimli en güzel fıstıkları buradan yetişir abartısız.
Bu özellik havasından,suyundan ve toprağından gelir.
Güzelim yörükler,bölgelerinde Portekiz ve İtalya'nın toplamından bile yüksek üretim sağlarlar.Oysa,Bergama'da siyanür kullanarak altın üreten Koza,Kozak'ta 17 köyede sondaj yapıyor.Hem insan sondajı,hem toprak....
Toprağın bağrı burgularla delinirken,köy kahvelerinde kulisler ve ikna çabaları.
Verdikleri mesaj çok açık:
''Güzellikle onaylayın,yoksa bizim arkamızda kimler var biliyorsunuz''
Yoksul Bergama köylerinde iş ve para vaadiyle başarmışlardı.
Ama Kozak'ta işi zor Koza'nın.
Zor çünkü,Kozaklılar gerçek bir hazineye sahip olduklarının bilincinde.
Bir kere ihraç ettikleri fıstıklarla yıllık çok önemli bir gelir sağlıyorlar.Gözleri tok,gönülleri zengin;altın yumurtlayan tavuklarını geçiçi karlarla bırakmak niyetinde değiller......
Gülden Krabudak ve arkadaşları öylesine kararlı ki.Altın madenine kesinlikle ve sonuna kadar karşı olduklarını söylüyorlar.Geçen haziranda düzenlene mitingde bir araya gelen yaklaşık 5 bin kişi de aynı kararlılığı yansıtmış zaten.Öyle kuru sloganlarla değil,içini doldurarak haklılıklarını gösteriyorlar.Fıstık çamlarına can veren sularının kirlenmesine,yaylalarının kurumasına karşılar.'' Bu tepki 1980'li yıllardan beri,yani daha ülkemizde ekoloji kelimesi dahi kullanılmazken,dünyanın dört bir yanına ekolojik çam fıstığı ihraç eden bir yörenin hangi mantıkla bu kadar çabuk gözden çıkarılacağını anlama
tepkisidir'' diyorlar.......
Daha o kadar çok haklı gerçekler var ki,Kurdukları www.kozakyaylasi.com
adlı internet sitesinde sıralanan.
Ve haklı olarak soruyorlar:''Maden ocaklarının ülkeye getireceği döviz iyi bir ihracat kaynağı sayılıyor da,yıllık 50 trilyonu bulan çam fıstığı geliri nasıl göz ardı edilebiliyor,hem de dünyanın ekolojik ürünlere yüzünü döndüğü bu yüzyılda?''
Kozaklı girdiği uzuzn soluklu yolda,insan ve çevre için tarihsel önemde bir mücadele verecek anlaşılan.Desteklerinizi bekliyorlar,haberiniz olsun.

Cumhuriyet Gezi.

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-12-2007, 12:29   #79
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Alıntı:
Yazan : Nihal Şahin Tarih : 18/11/2007

''Bugün bir maden mühendisi tansiyon ilacını yazdırmak için arkadaşımın yanına geldiği zaman aramızda gecen sohbet''


Son günlerde Kaz Dağları nedeniyle yine gündemde olan altın madenciliği hakkında ne düşündüğünü sordum.

- "Çevreye çok zararlı bir olay, benim işim, parayı bundan kazanıyorum, ama ne yalan söyleyeyim iyi bir şey değil” dedi.

"Altın nasıl bulunuyor doğada?”dedim.

- Kayaların içinde oluyormuş, öğütülüp ayrıştırılıyormuş.

Amerika’daki altına hücum döneminde derelerden toplanan altının nasıl oluştuğunu sordum.

- Dere yataklarında suyun taşları aşındırması ile ağır olan altın doğal olarak ayrılıyor, dibe çöküyor, taşların altından eleme yoluyla çıkartılıyormuş. “Bizde de var, Sart’ta o şekilde altın mevcut ama işletilmiyor. Amerika’da falan kalmadı tabi. Bu altın arama işi de bu yüzden gündeme girdi. Amerika’da altın bitti, Afrika’da bitti, bir Rusya’da var, bir bizde. Hem adam ülkesini kirletmek istemiyor. Eskiden ancak zengin maden yatakları işletilirken artık 3, hatta 1 ppm’lik.

“O nedir?” dedim,

- Ton başına gram olarak altın miktarıymış; madenler bile işletilmeye başlandı. Çıkardıkları altının bize hiçbir faydası yok. Tamamını kendi ülkelerine götürüyorlar, devlete ödedikleri kazancın %2’si, yani 6o bin liralık altın çıkarırlarsa devlete 500 lira verip gerisini kendi memleketlerine götürüyorlar, hatta sözleşmelerinde bir madde var, bilmemne şartı olursa % 1 ini veriyorlar. Madeni ayrıştırma işini de burada, İstanbul’da yapabilecek teknoloji olduğu halde götürüp memleketlerinde yapıyorlar. İstedikleri bütün çöpü, zehiri burada kalsın, içinden çektikleri maden ülkelerine gitsin. Orada elektrotları koyup, altını gümüşü ayrıştırıp kendi hazinelerine alıyorlar” dedi.

“Devlet neden işletmiyor bu madenleri?" diye sordum.

- "Büyük yatırım gerektiriyor, ayrıca riskli de. Mesela Menderes deltasında biz 100-200 ppmlik damarlar bulduk ama derine gitmiyor, yüzeye vurmuş. Tesisi kurup kazıyorsun altı boş çıkıyor.”

“Bize hiç faydası yok mu yani altınımızı işlettirmenin? O zaman medya neden bu kadar propagandasını yapıyor, altın çıkartılırsa milyar dolarlar gelecek, dış borcumuz bitecek diye?” dedim.

- “E altın şirketleri büyük para kazandıklarından büyük lobi faaliyetleri yürütüyorlar. Türkiye'ye tek faydası orada çalışan işçileri işsizlikten kurtarması, başka bir kuruş faydası yok, zararı çok!" dedi
Verilen siteden bir okurun yorumu:
Bir bilenin ağzından gerçekleri aktarmış...

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-02-2008, 00:15   #80
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Danıştay Siyanürle Altın Aramaya Dur Dedi!..

Bergama'da siyanürlü altın aramaya Danıştay da 'dur' dedi

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, İzmir Bergama Ovacık-Çamköy mevkiinde bulunan altın madeninin siyanür kullanılarak işletilmesine olanak tanıyan Bakanlar Kurulu'nun 29 Mart 2002 tarihli prensip kararını iptal eden Danıştay 6 ve 8. Daireleri ortak heyetinin kararını onadı.
AA-İzmir Barosu, "Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Yönetmeliği uyarınca düzenlenen ÇED Raporu üzerine, Çevre ve Orman Bakanlığınca tesis edilen İzmir Bergama Ovacık-Çamköy mevkiinde bulunan altın madeninin siyanür (siyanür liçi) yöntemiyle işletilmesine izin verilmesi yönündeki ÇED olumlu görüşü işleminin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararının Danıştay'ca onanarak kesinleşmesinden sonra, madenin işletilmesine devam edilmesi yolundaki 29 Mart 2002 tarihli Bakanlar Kurulu kararının" iptali istemiyle Danıştay'da dava açmıştı.

Danıştay 6 ve 8. Dairelerinin ortak heyeti, söz konusu Bakanlar Kurulu kararını iptal etmişti.

Davalı Başbakanlık, ortak heyetin iptale ilişkin kararını temyiz ederek bozulmasını istedi. Temyiz istemini görüşen Danıştay Dava Daireleri Kurulu, Başbakanlık'ın istemini reddederek, ortak heyetin iptal kararını onadı.

Bu karardan sonra, davalı Başbakanlık'ın "karar düzeltme isteminde" bulunma hakkı bulunuyor. Bu istemi de yine Kurul karara bağlayacak.

haberx

hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-02-2008, 07:40   #81
Ağaç Dostu
 
cello's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-09-2006
Şehir: iSTANBUL
Mesajlar: 298
Galeri: 1
"Kaz dağı, bul altını" mantığı ile olmaz. Çıkartan ülkelerde neler olmuş, neler yaşanmış bunlar araştırılmalıydı. Spontane olarak "dök siyanürü, al altını" olmamalı. Televizyonda bir haberde setrettim verilen zarara inanamadım. O sökülen ağaçlar yerine gelmez bir daha.

cello Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-08-2008, 21:01   #82
Ağaç Dostu
 
Mehmet Can's Avatar
 
Giriş Tarihi: 31-03-2008
Şehir: BERGAMA
Mesajlar: 288
Galeri: 45
selamlar.çok merak ettiğim bir konu var.SİYANÜRLE ALTIN nasıl aranıyor.hangi aşamada kullanılıyor bilen varmı

Mehmet Can Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-08-2008, 21:48   #83
Kaybettik...
 
praecox's Avatar
 
Giriş Tarihi: 12-06-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 4,603
Galeri: 21
Flotasyonda yani altın içeren mineralin yüzdürülmesinde. Flote edilen altın içerikli mineral diğerlerinden bu şekilde ayrıştırılırken zenginleştirilmiş olur. Altın doğada element halde bulunur, yani herhangi bir bileşen olarak değil sade hali ile ve de altınla komplex yapıp flotasyonu sağlıyan bilinen en iyi bileşen ciyanür ve/veya nitril bileşenleridir CN^-1

praecox Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-08-2008, 05:35   #84
Ağaç Dostu
 
Mehmet Can's Avatar
 
Giriş Tarihi: 31-03-2008
Şehir: BERGAMA
Mesajlar: 288
Galeri: 45
teşekkür ederim verdiğiniz bilgiler için praecoks.sizin verdiğiniz bilgi altın aranması sırasında değil altın bulunup işlenmesi sırasında uygulanan metot onu biliyorum.ben hep söyleniyorya hani 'kaz dağlarında siyanürlü altın araması yapılıyo diye'orada nerde kullanılıyo onu merak etmiştim.yani sondaj çalışmalarının hangi bölümünde kullanılır

Mehmet Can Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-08-2008, 09:17   #85
Kaybettik...
 
praecox's Avatar
 
Giriş Tarihi: 12-06-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 4,603
Galeri: 21
Onu bir madenci arkadaşımız daha iyi cevaplıyabilir. Teknik detayları bilemiyorum ancak tahminim sondajdan elde edilen toprak da yine siyanürle yüzdürülerek altın olup olmadığı mineralin komplex olup flote edilebilirliği kontrol ediliyordur.

Bu bağlamda siyanürden ben açıkça çevre adına çok çekincelerim yok.
Liseden öğrendiğimiz o korku dolu zehir diğer kullanıloan flotasyon malzemelerinden çok daha fazla zehirli değil.

İsmi lazım değil bir firmada kısa da olsa flotasyon hammaddelerinin teknik pazarlamasını yapmış biri olarak bu konuda en iyi doğu karadenizdeki bakır rezervlerinin işlenmesini örnek verebilirim.

Neyi nasıl ne şekilde kullandığınız önemli. Maddencilik öyle **** böyle bir çevre felaketi. Bunu tartmak gerekir elbet ama cyanür çevrede çok da baki kalan bir bileşen değil. Değinmeğe çalıştığım gibi diğer kimyasallar çok daha uzun vadelerde tehlike teşkil edebileceğinden çok iyi kullanılması gerekir.

Bu gibi konular kimyadan çok stratejik satranç hamlleleri ve politik ayak oyunları olduğundan fazla da doğru bir şeyler söylemek çok mümkün değil.

Gerçek şu ki cyanürden ilk etapda orda çalışanların çok dikkat ettmesi gerek. Zira çok kolay bozunan bir madde vede tabiyata baki kalan bir zehir değil.
nerde ise bir insanı öldürme yani lethal dozu bir gram olan bu "nostaljik" zehirin çok değişik alanlarda çevreye etkisi baki kalan çok daha ciddileri kullanılmakta.

Ciyanür kısa vadede havada ışığın da etkisi ile carbonat ve amin nitrat v.s. bileşenlerine parçalanır.

praecox Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-08-2008, 11:28   #86
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
En sık dile getirilen tehlike, altının ayrıştırılması çalışmaları sırasında, sızıntı yapıp yeraltı sularına bulaşma tehlikesi.

Alıntı:
Siyanür çok kolay bozunan bir madde ve de tabiatta baki kalan bir zehir değil. Kısa vadede havada ışığın da etkisi ile carbonat ve amin nitrat v.s. bileşenlerine parçalanır.
Suya karışırsa durum ne oluyor?

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-08-2008, 15:47   #87
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Alıntı:
Maden Araştırmacılığı Tamamen Devlet Kontrolündedir
Teck Cominco Madencilik San. A.S.’nin Çanakkale bölgesindeki çalışmalarından sorumlu müdürü Bayram ARTUN son zamanlarda yerel basında da yer alan maden arama çalışmaları hakkında gazetemize bazı açıklamalarda bulundu.
............
Son zamanlarda basında yer alan haberlere de değinen Artun, haklarında çıkan yazıların gerçeklikten uzak, art niyetli ve hiç bir bilimsel veriye dayanmadığını söyledi. Artun ayrıca‘siyanürlü altın aramacılığı’ ibaresinin tamamen provokatif olduğunu ve yaptıkları çalışmalar dahilinde hiçbir kimyasal madde kullanılmadığının altını çizdi. “Sondaj çalışmalarının amacı yeraltındaki kaya birimlerinden örnek almaktır. Bu işlem esnasında çatlaklardan sondaj suyunun kaçmasını önlemek veya oluşan ısının düşürülmesi için tamamen doğal bir malzeme olan bentonit kullanılmaktadır. Kimyasal madde kullandığımızla ilgili haberler kesinlikle gerçek dışıdır. Bu bağlamda halka yanlış bilgi aktarılması da gazetecilik etiği ile bağdaşmamaktadır.’
http://www.gazetecan.com/?p=442
Kazdağları'nda altın arayan bir şirketin yetklisinden yapılan bu açıklamada akla takılanlar.
Kimyasal maddeyle **** siyanürle altın aranmıyorsa saf sondaj suyunun yer altına karışmasından neden endişe duyup betoninle kaplanıyor?
Ya altını bulunup işletmeye başlansaydı,işleyen madende siyanür kullanılmayaca mıydı?

Sn.Enigma,Sanırm Kazdağların'da oynan oyun(altın ararken siyanür kullanmıyoruz) Koza'da sergileniyor....
Ya sonra......
Emin olun, çam fıstıklarınız madencilerin çıkaracağı altından daha kıymetli..

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-08-2008, 16:57   #88
Kaybettik...
 
praecox's Avatar
 
Giriş Tarihi: 12-06-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 4,603
Galeri: 21
Vallahi ben de sondajda numune alındığını, sondajın cyanürlü suyla yapıldığı konularını bu şekilde haberlerden duydum. Benim kimyasal bilgilerim dışında yeni bir teknoloji olabilir düşüncesi ile çok da "olmaz canım" diyemedim.

Sondaj suyunun sızması demek numunenin yukarıya çıkmaması veya numunenin olanla farklılık gösterebilmesi demek olabilir.

Fazla proses teknikleri bilinmiyebilinir. Ancak Burada yetkilinin söylediklerinin bilimsel olarak doğru olduğunu söyleyebilirim. Aramada cyanür kullanmak gibi bir durum bilgim dışında ise de yine de olamaz diyemiyorum.

Cyanürün yeraltı sularına geçmesi konusu ise...
Radikal bir kimya yandaşı olarak diyebilirim ki gübre ile nitrat katılmasından çok da değişik değil. Tabii konsentrasyon meselesi bir de o suyun kısa vadede içilmesi veya kaynak suyu kullanımı ile doğru orantılı.

Cyanürlü suyun pH düşerse biraz asidikleşirse zayıh bir asid olan HCN zaten gaz olarak açığa çıkar ki, bu da (nedensee) acıbadem kokusunda zehirli bir gaz. Ancak fazlaca da stabil olan bir gaz değil, kolayca bozunur.

Cyanür zehilenmeleri vücutta reversible bir zehilenmedir. Al yuvarlarları bloke edip oksijen alımını engeller.

Bu bağlamda beynin havasız kalması v.s. gibi değişik falzrdan ilerleyen bir zehirlenme ve belli bir fazdan sonra reversible olup hasar bırakmıyan bir zehirlenme. Burada beli bir faz kelimesinin altını çiziyorum.

praecox Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-08-2008, 17:16   #89
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Alıntı:
Dünyadaki altın madeni ve siyanür felaketlerine örnekler

ABD: Montana Zortman Landusky Madenleri

Kanadalı PEGASUS adlı şirket tarafından 1979 itibaren işletilen bu madenden doğal ortama akan siyanür ve ağır metal sızıntıları, asit kaçakları vahşi hayvan ölümlerine, tüm içme suyu kaynaklarının kirlenmesine, maden çevresinde yoğun toprak zehirlenmesine neden olur. Bölgede yaşayan yerlilerin yoğun mücadelesi sonucunda, şirket 1996 Federal Mahkemenin kararıyla Amerikan tarihinin en büyük tazminat ödeme cezasına çarptırılır.

Romanya: Baıa Mare Altın Madeni

2000 yılı Şubat ayı başında BAİA MARE siyanürlü altın madeninde meydana gelen çevre felaketi sonucunda Tuna nehri siyanürle zehirlendi. Felaketten Romanya, Macaristan ve Yugoslavya etkilendi.

Papua Yeni Gine: Ok Tedi Altın Madeni

Papua Yeni Gine'de 2100 metre yüksekliğinde OK Tedi dağındaki madenin zehirli atıkları yoğun yağmurlarla yaşanan toprak kayması yüzünden çevreye yayılır. 1100 kilometre uzunluğundaki Fly River nehri tamamen kirlenir. Kirlenme öyle büyük boyuttadır ki, nehre 800 km uzaklıktaki su kaynaklarında ağır metal ve siyanür kirlenmesi tespit edilir.

G. Amerika: Omaı Altın Madeni

19 Ağustos 1995 günü, Maden de bulunan atık barajı, yoğun yağmurlarla taşan Omai nehrinin azgın suları tarafından yıkılır. Zehirli atıklar beş gün içinde nehrin yan kolları ile 80 km kadar uzağa taşınır. 18 bin yerli yerlerinden olur. Ölümcül hastalıklar baş gösterir. Milyonlarca canlı zehirlenir ve ölür.

http://www.yapi.com.tr/HaberDosyalar...?HaberID=61918
***********

Alıntı:
Siyanürün tadını ilk o yazdı

HİNDİSTAN'DA intihar eden M.P. Praşad adlı bir adam, ölmeden önce aldığı siyanürün tadı hakkında 'bilgi verdi'. Zehri içen adam ölmeden önce alelacele kaleme aldığı yazıda, zehrin tadını tarif ederek, çok uzun zamandır merak edilen bir soruyu da aydınlatmış oldu.
PRAŞAD, "Doktorlar, potasyum siyanürü tattım. Dili yakıyor ve acı bir tadı var" diye yazdı. Şimdiye kadar siyanür sadece acı, badem kokusuna sahip beyaz bir toz olarak tanımlanıyordu. Doktor P.B Gucral, "İntihar notu bir belge. Siyanürün tadı hakkında yazılı bir kanıt yoktu" dedi.
http://www.milliyet.com.tr/2006/07/09/yasam/yas16.html
Adam için sona doğru bu adım bilimin işine yaramış mıdır?

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-08-2008, 17:28   #90
Kaybettik...
 
praecox's Avatar
 
Giriş Tarihi: 12-06-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 4,603
Galeri: 21
Bu bence magazinel bir yazı. Bu ve bunun gibi zehirlerin tadları "denekler" üzerinde tanımlattırıldı. Yalnız bunlar 1938 ve sonrası yapıldığı için kaale alınmamış olabilir. Ethik hiç değil bu deneyler bu tartışma götürmez gerçek ancak varlar. Belki ilk kez kendi biri yazmış olabilir. Albert Hoffman da lyserg saeure diethylamid (LSD-25) i denemişti hemde lethal olabilecek dozlarda.

praecox Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 07:57.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024