Araçlar

Bookmark and Share




İstikbalimiz Yanıyor...!
Sohbetimize başlarken paylaşmak isterim ki; Dünya'yı canlandıran, neşelendiren, çevremizi korumakla görevli olan biz insanlar, tüm canlılar ve kendimiz için yaşanacak ve barınılabilecek mekânlar sağlamak zorundayız. Bunun için çevrenin, çevremizin farkında olmalıyız.

Bu bilince ulaşılmadıkça ne kendi nefes alırlığımızı, nede doğa'yı koruyamayız.Unutmamak gerekir ki; biz çevremize hizmet etmedikçe, çevremizde bize hizmet etmeyecektir.Eğer dikkat edersek; kültürel anlamda gelişmiş olan tüm milletlerin, çevresel anlamda da gelişmişliklerini görebiliriz.

Çevre haftasının ardından bunun sadece bir haftayla anılmasının doğru olmadığını düşünüyor, çevre haftaları, ayları, yılları gibi her zamanda önemini vurgulamak daha...

[ Devamı>>]


Jun 27, 2005 - 1:08 PM - Gönderen aybala

Çocuklar büyüdüğü zaman...
İNSANLIK bu sefer anladı:

Oxford'un bilim adamları 150 ülkede 95 bin bilgisayarla yaptıkları araştırmada, en geç 45 yıl içinde, sıcaklığın 11 derece artacağını ve denizlerin en az 6 metre yükseleceğini saptadılar.
Bu bir felaket.

Çukurova'nın yarısı yok olacak.

Mersin, Tarsus, Silifke, Bodrum, Marmaris, Kemer, Fethiye, İzmir, Ayvalık, Edremit, Çanakkale, Yalova, Kocaeli, daha binlerce yerleşim yeri sular altında kalacak.

Haliç sekiz kat büyüyecek ve İstanbul'un yarısı suları altında.

Tüm nehirler tersine akmaya başlayacak.

Çok uzak değil, çocuklar büyüdüğü zaman...
(.....)
...

[ Devamı>>]


Jun 06, 2005 - 2:37 PM - Gönderen aybala

Sûreta (yalandan) yeşil
Buyur ola yeşil meşil aldatmacaya karşı farkındalık testusuna bu hafta
Testus Papamus
Bazı deyimler var, eski olsalar da yerine tam oturtulduklarında tazelik duygusu veriyor. "Sûreta" onlardan biri. Şeklen, görünüşte, yalandan anlamında. Peki neden sûreta yeşil? Çünkü bugün San Francisco'da kutlanmakta olan Dünya Çevre Günü'nün teması yeşil şehirler... İşte ben buna "sûreta yeşil" diyorum...
5 Haziran 1972'de Stockholm'de gerçekleşen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı sırasında 5
...

[ Devamı>>]


Jun 05, 2005 - 10:04 AM - Gönderen aybala

İnsan Sağlığı ve Doğa
Günümüzden yaklaşık on bin yıl öncelere dayanan insanın yeryüzünde görünmesinden bu yana, en temel kaygı beslenme, barınma, üreme ve sayrılıklardan korunma olmuştur. İnsanlığın gelişimini bile bu başat konularda ki ilerlemesine bakarak anlayabilmek olasıdır. Bu kaygılar şüphesiz günümüze değin gelebilmişlerdir ve varlıklarını da sürdürebilmektedirler.

Dünya üzerinde canlılığın başladığı ilk günlerden itibaren, hastalık etmenlerinin de görüldüğü, fosiller üzerinde yapılan araştırmalarla saptanmıştır. Diyalektiğin en temel yasası olan 'Her şey karşıtı ile birlikte var olur' gerçeği, sayrılıklar açısından tüm canlıları olduğu gibi, insanlığı da sürekli etkilemiş ve hala da etkilemeye devam etmektedir. Yani sağlık, hastalığın...

[ Devamı>>]


Jun 03, 2005 - 12:20 PM - Gönderen aybala

Arbronotlar
"Ormanın ortasındaki büyük çınar ağacı sizi toprak ve gökyüzü arasında taşır. Uçsuz bucaksız yeşillikler içinde daldan dala geçerken yeni heyecanlar yaşanır."
Çocukların en sevdiği spor dallarından biri olan "ağaca tırmanma", şimdi ciddi bir doğa uğraşı olarak karşımızda:
Kendilerine "arbronot" adını veren "deli"kanlılar ağaçtan ağaca seyahat ederek, günlerce yere hiç inmeden bir orman boyunca gidiyorlar. Bu seyahati, apayrı bir evrende dolaşmak gibi gördüklerinden,
...

[ Devamı>>]


May 31, 2005 - 5:58 PM - Gönderen backyard

Doğa ve İnsan
Dağların zirvelerini süsleyen kar, yamaçlarını kaplayan yemyeşil ağaç örtüsüdür doğa. Uçurum kenarlarında zıplayan yaban keçisi, bal üretmek için didinen işçi arıdır. Denizin köpüklü dalgalarıdır, su altında bale yapan deniz canlılarıdır; balıklar, mercanlar, yosunlar ve deniz kabuklularıdır. Havada uçan kuş, meleyip duran kuzu, ağaç gövdelerine ritimli vuruşlar yapan ağaçkakan, ceylan peşinde koşturan aç kaplandır; yanardağlardan kusulan öfkeli lavlar, bulutlardan boşanan yağmur ve çatıları uçuran acımasız tayfunlardır doğa.

Doğa güzelliktir, estetiktir, cennetten renklerdir gözlere sunulan. Çöldeki vahadır, sık ormanlar arasında gizlenmiş yüksek çağlayanlardan düşen karbonatlı sudur; denizdeki tuz, kutuplarda buz; sütü...

[ Devamı>>]


May 31, 2005 - 5:39 PM - Gönderen backyard

Kalbini kıra kıra yok ettiğimiz Anadolu doğası
Anadolu'nun binlerce yıllık zengin tarihi, üzerinde çılgınca at oynatan onlarca uygarlığın birbirine miras bıraktığı izlerle daha da kıymetlenmiş ve pek çok millete nasip olmayacak bir kültür zenginliğini günümüze taşımıştır. Toplumsal hayatın canlılığını ve zenginliğini vurgulayan en önemli kaynak olarak , kültürel varlıklarımızın bizlere sunduğu eşsiz güzelliklerin farkına her zaman varamasak ve çoğu kere kıymetini bilemesek de, kıtaların buluştuğu bu coğrafyaya kıskançlıkla bakanların ne kadar çok olduğunu da tarihi olaylar çok iyi özetlemektedir. Peki, " kullanmasını bilemediğimiz ve cümle aleme ancak pek az kısmını tanıtabilme becerisi gösterdiğimiz bunca kültürel zenginliğin kaynağı ne olabilir ki "diye düşündünüz mü hiç ?...

[ Devamı>>]


May 31, 2005 - 5:31 PM - Gönderen backyard

Bitkiler Dünyasında Bir Gezi
Yeryüzünün sadık dostları

Onlar yeryüzünün gerçek dostları, öz evlatları; toprak ananın koruyucu melekleri, vefalı çocukları; gökkuşağındaki en cazibeli renkleri ödünç alarak, çiçekleriyle gözlere ziyafetler çektiren, ruhları dinlendirip, görenlerin içini açan zevk fabrikaları; onca güzelliği bir nakış gibi ama sessiz sedasız işleyip ortaya çıkaran evrenin dilsiz aşıkları ve onlar midelerin dostu, damarlardaki kanın besleyici yolcuları, burunların yakıcı esansları, üzerini örttükleri yer kabuğunun en nadide elbisesi ve günümüzde, insanoğlunun nankörlüğünün acısıyla kıvranan, binlercesinin neslinin kurutulduğu bir vefasızlıklar vurgunu, yeşillikler coğrafyasıdır. Onlar canlılar aleminin en eski ve en büyük sınıfı olan...

[ Devamı>>]


May 31, 2005 - 5:24 PM - Gönderen backyard

Orada Bir Park Vardı
``Lütfen' diye başlıyordu kampanya çağrısı. ``Lütfen sesimizi duyunuz Sayın Başkan.'

Şantiye binası parkın üzerinde yükselince harekete geçmişlerdi. Yeşilin kent merkezindeki son kalesini savunmaya kararlıydılar. Betonun o parkı da zaptetmesini istemiyorlardı.

Ne bir partileri vardı, ne bir dernekleri ya da başkaca bir örgütleri. Tek ortak kimlikleri kentli, Ankaralı olmaktı.

Kampanyanın başlama vuruşu, üç Ankaralının İdare Mahkemesi'nde dava açmasıyla yapılmıştı. Parkı sahiplenenler hızla çoğalmış, giderek artmıştı o üç kişinin çevresindeki enerji.

``Lütfen otopark projesinden vazgeçip köklerini toprağa salmış ağaçlarıyla Güvenpark'ı ellerimizden almayınız.'

Bu kadar...

[ Devamı>>]


May 30, 2005 - 5:56 PM - Gönderen backyard

Ekolojinin Leonardo'su
Resim yapma korkumu yenip duvarlarımı kendi yaptığım eserlerle doldurduğumu daha önce yazmıştım. Her ne kadar tablolarım misafirler tarafından çok beğenildiyse de yer kalmadığı için asamadıklarımı vermeye kalkınca dostlarımın çoğundan "Allah seni inandırsın, duvarımda bir santimetre karelik boş yer yok" kabilinden yanıtlar aldım. Yaşamı boyunca tek bir tablo satamayan Van Gogh'la aynı kaderi paylaşmak doğrusu beni korkutmadı değil, ki ben satmak bir yana, değerli eserlerimi bedava bile veremiyordum.
Belki de
...

[ Devamı>>]


May 26, 2005 - 8:59 PM - Gönderen aybala

Türkiye'nin Biyolojik Çeşitliliği
Günümüzde doğal kaynaklarını korumayı ve gelecek kuşaklara aktarmayı başaran ülkeler 21. yüzyıla güvenle adım atacaklar ve bu dünyadaki yerlerini sağlamlaştıracaklardır.

Olağanüstü güzellikler içeren ülkemiz zengin bir bitki ve hayvan varlığına sahiptir. Ülkemizin coğrafi konumunun, iklim, jeoloji, toprak ve su kaynakları gibi farklı ekolojik değerlerin uygun özellikler taşıması, kuşların göç yolları üzerinde bulunması, buzul çağlarında bir çok hayvana sığınak teşkil etmesi sebebi ile hayvan varlığı bakımından zengin bir çeşitlilik göstermektedir.

Avrupa kıtasının tümünde bitki türlerinin sayısı 12.000 kadar olmasına karşı, bugün Türkiye'de tespit edilen bitki türü sayısı hemen hemen bu sayıya ulaşmaktadır. Bunun...

[ Devamı>>]


May 21, 2005 - 4:06 PM - Gönderen aybala

Doğa anadan mektup var!
A benim saf oğlum! Ünlü deyişinizdeki gibi; "Herkes keyif içinde giderken Mersin'e; sen ne diye debelenip durursun, doğa tutkusuyla koşarsın tersine?" Olan biteni görmezmiş gibi, bir heves oturup, 52. sayıdaki dergi sayfalarında, bana "açık mektup" yazmışsın. Neyse, iyi de olmuş belki, rahatlamışsındır. Epeyce dokunaklı şeyler de döktürmüşsün ama aylardır elim cevap yazmaya gitmedi bir türlü. Yaralı ana yüreğimle sana hislerimi açıklamak istesem de, bunun neye çare olacağını da bilemiyorum doğrusu.

Senin gözü dönmüş milyarlarca kardeşin, hiç acımıyor ki göz yaşlarıma! Ne uyarılar yaptım, ne diller döktüm ben evlatlarıma! İnadına coştukça coşuyor, boşverciliğin girdabında kaybolup giderken de, analarını...

[ Devamı>>]


May 19, 2005 - 6:37 PM - Gönderen backyard

Hafta sonu ve bürokrasi
Biliyorum, valla biliyorum. Çünkü 'Yaşadıklarımdan öğrendiğim bişey var'

Şimdi bu fotoğraflara baktınız önce ve göz gezdirirken bu satırlara Hadi len, bomboş ormanı çekmiş gene. Geçen hafta sonu ordaydım. Cıvıl cıvıldı oysa' diyor kiminiz. Kiminiz de, Aaaa, bu hafta nereye gitsek diyorduk ya! Bak, burnumuzun dibinde Kent Ormanı varmış' diyor. Yanınızdaki ekliyor, Ne zaman yapmışlar ki orayı.'

Evet, ne derseniz deyin yazıyoruz Kent Ormanı'nı! Efendim Kent Ormanı, burnumuzun dibinde durdu yıllarca, tel örgülerle çevrili olarak. Bir bölümü Orman Bölge Müdürlüğü tarafından günübirlik piknik alanı olarak kullanılırken, diğer bölümü koruma altındaydı. Hükümetimiz, aldığı yerinde kararla Türkiye genelinde bu ve benzeri...

[ Devamı>>]


May 14, 2005 - 9:55 AM - Gönderen aybala

Bir testere, beş Türk
Geçenlerde bir gün Fethi Paşa Korusu'nda yürürken kulağıma motorlu testere sesi geldi. Yokuştan aşağı inip kestane ağaçlarını geçince karşımda motoru çalışan bir belediye kamyonu gördüm. Kamyonun kasasında, kesik ağaç dallarının meydana getirdiği yığını merdiven olarak kullanan bir belediye mensubu, elinde metal bir çubuğun ucuna bağlanmış motorlu bir testere, dal kesiyordu. Adam dal yığının üzerinde dengede durmaya çalışıyor, ulaşabildiği bazı ağaçların bazı dallarını kesiyordu.

Testerecinin yanında asistanı vardı. Kamyonun etrafında da düşen dalları toplamak üzere iki kişi pozisyon almıştı. Testereci, kesmek için bir dal gözüne kestirdiğinde, durması için kamyon şoförüne "hooop, hop," diye bağırınca, onlar da...

[ Devamı>>]


May 05, 2005 - 4:44 PM - Gönderen aybala

Pastoral senfoni
BİLİYORUM, insanoğlunun uzun (belki kısa) macerası daha farklı dönemlere ayrılıyor ama...
Bir de bunu deneyelim:
1. . Doğaya tabi olma devri;
2. . Doğanın farkında olup ona güçler atfetme, onu yorumlama devri;
3. . İnsanın kendine güven ve doğayı değiştirme devri;
4. . İnsanın kendini kaybetme ve doğanın içine etme devri;
5. . Doğanın yok oluşuna hayıflanma ve intikamına şaşırma devri.
Bir süredir, en azından yeryüzünün çeşitli köşelerinde kimilerinin öncülüğüyle bu beşinci madde alarm veren bir farkındalığa dönüştü.
Farkındalıktan sivil toplum örgütleri, siyasi hareketler çıktı, var olan siyasi yapılar mecburen doğayı kapsama alanlarına aldılar.
Sanırım "6. Devir" başladı:
...

[ Devamı>>]


Apr 28, 2005 - 10:38 PM - Gönderen aybala

Boğaziçinde Erguvan Zamanı
Dürr ü yakut ile nahl-i murassa sandım
Erguvan üzre dökülmüş katarat-ı emtâr (*)
Baki

İstanbul'a en çok yakışan ağaçtır erguvan. Kısacık bir an görünüp sonra kaybolan utangaç süsüdür Boğaz'ın her iki yakasının. Beyazdan pembeye evrilen, ancak kendisiyle adlandırılabilen "erguvani" renkle baharın gelişini en önden duyuran habercidir.
Günbatımında ufka doğru deniz ve gök erguvani bir renge bürünürken, İstanbul'da erguvanlar bu renk cümbüşünü tamamlar. En çok yakışan ağaçtır erguvan
...

[ Devamı>>]


Apr 26, 2005 - 10:46 PM - Gönderen aybala

Doğa Anaya Açık Mektup
Ey benim, binlerce yıldır, bitmez tükenmez bir hevesle evlatlarına şefkat dağıtan doğa anam ! Ne nankörlükler gördün, ne kadirbilmezliklerle içini daralttın iyi bilirim. O yufka yüreğinin nasıl paralandığını görmemek mümkün mü ? Sen canına can katmaya çalışırken yeryüzünün; en sevdiğin evlatların olarak biz insanoğullarının sergilediği, acımasızlık ve vicdansızlık kokan davranışların, senin emeklerini nasıl boşa çıkardığını artık bilmeyen kalmadı belki ama sonuç yine de hüsran değil mi ?

Bu kadar bonkör, bu kadar verici olmasan belki kafalarımız daha erken tanışacaktı taşlarınla. Güzelliklerine kavuşmak, onlardan nasiplenmek böylesine kolay olmasa, eminim ki çok daha vefalı olmayı ve elde ettiğinin kıymetini bilmeyi, daha iyi...

[ Devamı>>]


Apr 21, 2005 - 9:48 PM - Gönderen backyard

Hey! Dünyalı Nereye?
Var oluştan yok oluşa toprak ananın hikayesi...





Dışarıda yer gök inliyordu sanki. Saatlerdir bardaktan boşalırcasına yağan yağmur ve ürkütücü gök gürlemeleri eşliğinde, kararan gökyüzünü ara sıra aydınlatan şimşekler ve yıldırımlar bir vedanın habercisi gibiydiler. Yaşlı, bitkin bir ana, boylu boyunca uzanmış yatağına, tükenmek üzere olan gücünün son damlalarıyla etrafındaki sevenlerine son bir şeyleri anlatmak istiyordu. Aslında kendini bildi bileli ne çok şeyler söylemişti, ne uyarılar yapmıştı ama dinleyen mi olmuştu ki ? Şimdi tükenmiş bedeniyle son haykırışlarını yaparken, geçen zamanın ihmalkarlığına ve yaşadığı nankörlüklere yanıyordu. "Toprak ana" derlerdi ona, bir...

[ Devamı>>]


Apr 21, 2005 - 9:45 PM - Gönderen backyard

Ağaçların Gizemli Dünyası
Toprağı sarmalayan köklerinden, havayı temizleyen yapraklarına...

Ağaçlar; hani şu ansiklopedilerde kısaca," gelişimini her yıl yenileyen, çok yıllık odunsu bitki " diye nitelenen yani her sene gençlikten yaşlılığa doğru zamanı hızla tüketerek yaşayan ve sonra yine başa dönen, tabiat ananın harika çocukları. Yeşilin her tonunu kuşanarak, cennetten güzellikleri yerkürenin tamamına yansıtan; türlü nankörlüklere rağmen bıkmadan usanmadan toprağı besleyip, havayı temizleyen bitkiler dünyasının dev örnekleri.

Onların da ayrı bir dünyası var tabii ki, doğanın acımasız kanunlarıyla kuşatılan. Bir çok ağaç türü için, insan ömrünün çok daha uzununa sahip olan hayatlarını geçirip yaşlanırken, kim bilir ne...

[ Devamı>>]


Apr 21, 2005 - 9:40 PM - Gönderen backyard

Çınarlar, krallardan uzun sürer!
Memleketin büyük, mühim, ciddi meseleleri var. Türban krizi var, nur topu gibi. Ekonomik göstergeler var, rengarenk "rakkam" dereleri gibi akar ekran kenarından. Gasp oranında yüzde yüz artış var. "14 Şubat Kararları" var: Âşık olunacak, en pahalı hediye alınacak, tüketime yumulmayanı Allah çarpacak. Toplumsal ruh halini gösteren şu araştırma var sonra: En önemli sonucu, kriz sonrası koşullara "eyvallah" eden bir Türkiye'yi gösteriyor. Araştırmaya göre -daha sonra bu konuya girişeceğiz, ayrıntısıyla-
...

[ Devamı>>]


Apr 13, 2005 - 4:43 PM - Gönderen aybala

3 sayfadan, 2.sayfa 1 2 3
Yazılım vBadvanced CMPS, Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024