agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Daha İyi Bir Yaşam İçin
(https)




Beğeni Düzeni146Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 05-11-2008, 14:24   #1
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-06-2007
Şehir: Rize
Mesajlar: 482
Galeri: 35
( Alıntı )
Arıcılık için Borçka Macahel (Camili) havzası özellikle seçilmiştir.Camili havzasında Türkiye'de başka yerde olmayan saf Kafkas ana arılar üretilmektedir.TEMA,bu yüksek verimli ana arılarla tüm Türkiye arıcılığının temel sorunu olan düşük verimi ortadan kaldırmaya çalışmaktadır.Yılda üretilen yaklaşık 10.000 adet yüksek verimli saf Kafkas ana arı,bal üreticilerinin hizmetine verilmektedir. Bal üretimi alanları başta Borçka olmak üzere Artvin,Ardahan ve çevresidir.Bu bölgenin seçilmesinin ana nedeni Artvin'in doğal orman örtüsü ve Ardahan'ın yayla özelliğidir.Artvin ormanlarında henüz çevre kirliliği yaratan etmenler bulunmamaktadır.Bölge bilhassa kestane ve ıhlamur ormanları bakımından çok zengin ve bakirdir.Ardahan yaylaları ise kimyasal gübrenin ve zirai ilaçların kullanılmadığı bitki çeşidinin yoğunlaştığı meralardır.


http://www.temari.com.tr/odül2.html ( Meraklısı inceleyebilir )


Su konusunda haklısınız. Yerleşim yeri olmayan yüksek bölgelerdeki su kaynaklarını kullanıyoruz. Yine de baktırmakta fayda var tabi ki...

Armut konusuna gelince:
Aslında şöyle birşey yapılabilir: Madem ki devlet bu konulara müdahale etmiyor. Kendisine güvenen gıda üreticileri ( Özellikle tarım alanında ) biraraya gelerek bir birlik oluşturabilir ve çok gelişmiş bir laboratuvar ağı kurabilirler. Tamamen tarafsız olacak ve uluslararası kuruluşlarca da denetlenecek bu laboratuvar düzenli olarak gıdaları testten geçirerek tüketilebilir olup olmadığına dair karne doldurabilir. "Ben bu işte yokum kardeşim" diyen üretici artık başının çaresine bakar. "Ürünüm denetlensin hodri meydan" diyenler de atıyorum güvenli gıda etiketini üzerinde taşır. ( Tabi bu konuda da işin suyu çıkarılıp sahte belgeler para karşılığı düzenlenmezse )

Çigong beğendi.
Baldaş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-11-2008, 15:04   #2
Ağaç Dostu
 
susam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-10-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 481
Arkadaşlar. Doğal balın faydaları saymakla bitmez. Mucizevi hayvanlar olarak gördüğüm arının muhteşem bir ürünü daha var. Daha önce duydunuzmu bilmiyorum. Ben uzun süre önce duymuştum. Ama temin edebileceğim bir adres bulamadığım için hiç kullanma şansı bulamadım. Bu ünün adı Propolis. Bununla ilgili bilgiler aşağıdaki gibidir. Daha fazla bilgi için netten yararlanabilirsiniz.
PROPOLİS

Propolis arıların bitki filiz ve tomurcuklarından topladığı, kovan giriş deliğine, çatlak ve kırıkları kapattığı, antibakteriyal, antiviral, antifungal, antioksidan, antiparazitik özelliklere sahip yapışkan ve reçinemsi bir maddedir. Arılar bu bitkilerden topladığı reçinemsi maddeyi arka ayaklarında kovana taşırlar. Balmumu ve bazı sindirim salgıları ile karıştırarak kovan içinde kullanırlar. Arılar propolisi kavak, meşe, kayın, okaliptus ağaçları ve çalılıklardan toplarlar. Arının arka bacağında taşıdığı propolis kovanda ancak diğer arıların yardımı ile boşaltılabilir. Arılar propolisi kovanda dip tahtası, çerçeve kenarları ve giriş deliği arkasında biriktirirler.

Propolisin Yapısı ve Bileşimi

Propolis örneklerinde bitkisel kaynağa bağlı olarak 150-200 bileşik veya kimyasal saptanmıştır.

Bunlardan bazıları:

1. Flavonlar ve flavonoidler

2. Terpenler ve terpenoidler

3. Aromatik asit ve esterleri

4. Alifatik asit ve esterleri

5. Amino asitler

6. Alkoller

7. Aldehitler

8. Kalkonlar

9. Ketonlar

10. Hidrokarbonlar
Propolisin Faydaları Ve Kullanma Alanları

Anti-astımatik etki ve ağız spreyleri
Anti romatizmal (Donadieu, 1979), etki
Akciğer rahatsızlıklarında,
Melanoma ve carcinoma tumor hücreleri tedavisinde,
Doku yenileyici,
Kapillar damarları güçlendirici,
Anti diabetik,
Fitoinhibitor, (Donadieu, 1979;Bianchi, 1991)
Propolisin herhangi bir yan etkisi yoktur ancak bazı kişilerde hafif alerjik reaksiyona neden olabilir. Japonya ve Çin gibi Uzakdoğu ülkelerinde propolisin bu yüzyılda keşfedilen " en mükemmel doğal ilaç" olduğu kabul edilmiştir.

Propolisin Tıpta Kullanımı

Antibiotic aktivite :

Gram positive bacteriae (Bacillus brevis, B.polymyxa, B.pumilus, B. sphaericus, B. subtilis, Cellulomonas fimi, Nocardia globerula, Leuconostoc mesenteroides, Leuconostoc mesenteroides, Staphylococcus aureus ve Streptococcus faecalis)
Gram negatives (Aerobacter aerogenes, Alcaligenes sp., Bordetella bronchiseptica, Escherichia coli, Proteus vulgaris, Pseudomonas aeruginosa ve Serratia marcescens).
Staphylococcus aureus ve Sptreptococcus mutans. (flavonoids galangine ve pinocembrine)
Antioksidan aktivite :

Arthritis, Romatizma, Artrosis

Anti-fungal aktivite :

(cynamic acid ve flavonoid crisina).

Anestetik etki :

Kokainden 3-5 kez daha kuvvetli anestetik etki nedeniyle diş hekimliğinde kullanma (Ghisalberti 1979)

Antiprotozoan etki :

Trichomomas vaginalis (Scheller et.al., 1977). Giardia lamblia, (Towers et. al., 1990).

Antiviral aktivite :

erpes simplex tip 1 ve 2, adeno virus, corona virus, ve rota virus.,

Antikanser :

Propolisin yapısındaki cynamic asit ve terpenoidler sitotoksik activiteye sahiptir ve propolis intestin, böbrek, meme, burun ve pharynx kanserinde başarılı bir şekilde kullanılmaktadır.

Dermatoloji ve Kozmetikte:

Antibakteriyel, antifungal ve Doku yenileyici

PROPOLİS

PROPOLİS arıların bitki tomurcuk ve filizlerinden topladığı çok kuvvetli anti-viral, anti-bakteriyel,anti-fungal etkiye sahip yapışkan organik bir maddedir. Arılar kovan içerisindeki besinleri, yavruyu ve kendilerini çeşitli mikroplardan (virüsler, bakteriler, fungus) korumak için PROPOLİS toplarlar ve bununla kovan içerisini dezenfekte ederler.

Kovan içerisinde kapalı bir ortamda 50,000-80,000 ergin arı bir o kadar da yavru (yumurta, larva, pupa) bulunmasına, kovan içi sıcaklığın (34°C) ve rutubetin (%40-%65) de virüsler, bakteriler ve funguslar için çok ideal bir ortam oluşturmasına rağmen PROPOLİS sayesinde hastalıklara yakalanmadan 80 milyon yıldan beri yaşamlarını sürdürmektedir. Kovan içerisine giren taşıyamayacakları kadar büyük canlıları da PROPOLİS ile kaplayarak bir enfeksiyon kaynağı oluşturmasını önlerler. Kovanın giriş deliğini kırık ve çatlakları PROPOLİS ile kapatarak mikropların kovana girmesini ve çoğalmasını önlerler.

PROPOLİS bir çok ilacın aktif maddesi olan bitkisel flavonoidler, antioksidanlar, biyolojik aktif maddeler ve terpenlerden oluşmaktadır.

Yapılan çalışmalarda düzenli ve sürekli olarak PROPOLİS alınması durumunda sindirim, solunum ve dolaşım sistemindeki hastalık etmenlerini (patojenleri) yok ettiği, internal toksinleri vücuttan attığı saptanmıştır.

Sentetik antibiyotiklerin aksine uzun süre PROPOLİS kullanımı zararlı bakterilerde direnç oluşturmamakta, yararlı bakterileri de olumsuz olarak etkilememektedir. Bu nedenle PROPOLİS ender bulunan geniş spektrumlu antibiyotik olarak kabul edilmektedir. Klinik çalışmalarda PROPOLİSin comedo, beriberi, shingles, zosfer psorias, deri ülserine karşı çok etkili olduğunu göstermiştir. PROPOLİS ayrıca ağız yaraları, periodonditis, diş ağrısı, rhinitis, mide ülseri, nefrit, idrar yolları enfeksiyonu, influenza, diare, polypus, malignant tümör (Kanser) ve diğer bir çok hastalıkta da başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Özellikle Japonya'da yapılan klinik çalışmalarda 3 ay ile 1 yıl sürekli bir şekilde alınan PROPOLİSin, çeşitli internal kanser hücrelerinin devitalize ettiği saptanmıştır. PROPOLİS çeşitli kanser hastalıklarının önlenmesi ve tedavisinde de önemli rol oynamaktadır.

PROPOLİSin yapısındaki flavonoidler dolaşım sisteminde de önemli bir etkiye sahiptir. Kan pulcuklarının ve beyaz kürelerin konglomerasyonunu azaltmakta trombosisi önlemekte, damar sertliğini önlemekte, kan dolaşımını düzenlemekte, kan şekerini, lipit ve kolesterolü azaltmakta, kanı temizlemektedir. PROPOLİSteki flavonoidler ve terpenler oldukça kuvvetli antioksidan ve antisenilitik etkilere sahiptir. Unutkanlığa ve beyin damarları kireçlenmesine iyi gelmektedir. PROPOLİSin antioksidan etkisinin BHT den 2 kat daha fazla olduğu bildirilmektedir. Sürekli PROPOLİS kullanımı lipitlerin peruksidasyonunu ve melanin sedimentasyonunu önlemekte, cytotoxinleri yok etmekte, vücut aktivesini artırmakta ve yaşlanmayı (deception) geciktirmektedir.

PROPOLİSin doğal bir inmunopotentior olduğu, bağışıklığı önemli ölçüde artırdığı, fagoçyte fonksiyonunu hızlandırdığı, vücudun antibody salgılayarak hastalıkları önlediği de bildirilmektedir. PROPOLİSin anestetik etkisi de olduğu ve ilaçların etkinliklerini artırdığı da söylenmektedir. PROPOLİSİN HERHANGİ BİR YAN ETKİSİ YOKTUR.

Ancak bazı kişilerde hafif alerjik reaksiyona neden olabilir. Japonya ve Çin gibi Uzakdoğu ülkelerinde PROPOLİSin bu yüzyılda keşfedilen en mükemmel doğal ilaç olduğu kabul edilmiştir.

Özetlersek, PROPOLİSin aşağıdaki hastalıkların tedavisinde destek olarak kullanılması önerilmektedir.

Ağız içindeki yaralar
Kanser

Periodontitis
Yüksek kolesterol, lipit,trigtliserit

Trachetis -
Kalp yetmezliği

Diş ağrısı
Damar sertliği

Helitosis
Yüksek tansiyon

Ciltteki kaşıntı
Varis

Beriberi
Unutkanlık

Shingles
Beyin damarları kireçlenmesi

Tinca corposis
Diabet

Ülser
Toksinleri atma

Yara ve kesikler
Guatr

Comedo
Prostat

Zosfer psorias
Nefrit

Influenza
İdrar yolları enfeksiyonu

Diare
Faranjid

Polypus
Rinit

susam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-11-2008, 15:09   #3
Ağaç Dostu
 
susam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-10-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 481
Propolis temin edebileceğimiz herhangi bir bilgiye sahip olabilirseniz, kendi adıma isterim. Annem için çok araştırmıştım. Maalesef arıcıların çoğu adını bile duymamışlar. Bunu üzülerek öğrendim. Yine de umutluyum. Mutlaka propolis üretimi yapan arıcılar vardır. Umutla onlardan birine ulaşabilmeyi bekliyorum.

susam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-11-2008, 15:11   #4
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Evet propolis gerçekten arının mucizelerinden biri.

http://urun.gittigidiyor.com/20-ml-P...QQidZZ13164478

http://www.stargazete.com/pazar/yaza...runu-79558.htm

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-11-2008, 15:17   #5
Ağaç Dostu
 
susam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-10-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 481
Propolis haricinde yine sizleri ilgilendirebilecek başka bir besinden bahsetmek istiyorum. Yine geçmiş zamanda okuduğum bir araştırma yazısında çok ilgimi çeken bu besin maddesi soya fasulyesiydi. Okuduğum makalede aklımda kalan en ilginç bölüm Çin'de yapılmış bir araştırmayda. Bu araştırmada Çin'de bulunan birçok köyde bu zamana kadar hiç kanser vakasına rastlanmamış olmasıydı. Bunun üzerine yapılan araştırmada, o bölgelerde soya fasulyesinin temel gıda olarak tüketildiği tespit edilmişti.
Soya fasulyesiyle ilgili bulduğum bilgiler şöyle (bunlar sadece bir kısmı. İlgilenenler daha fazla bilgiye ulaşabilir).
Meme kanserinde soya fasulyesinin rolü
Soya Mucizesi

Batı toplumlarında meme kanseri en fazla görülen 2. kanser türüyken, Uzak Doğu ve Asya’da görülme oranı daha düşüktür. Asya ve Uzak Doğudan Amerika’ ya göç edenler üzerinde yapılan çalışmalarda meme kanseri oluşumunda çevresel koşulların genetik etmenlerden daha etkili olduğu saptanmış ve buna en önemli katkıyı da beslenme şeklinin sağladığı belirtilmiştir.





Bir çok bitkide östrojenik aktiviteye sahip çeşitli kimyasal bileşikler mevcuttur. Bu bileşikler tıpkı insan vücudunda bulunan östrojene benzer yapı gösterirler.

Uzak Doğuda çeşitli formlarda soya fasulyesinin tüketimi yaygındır (soya fasulyesi, tofu, soya sütü gibi). Soya, bitkisel östrojenler (fitoöstrojen) açısından zengin bir kaynaktır.

İnsan fizyolojisinde östrojenlerin rolü genellikle önemlidir. Bitkisel besinlerde bulunan fitoöstrojenler, insan sağlığının korunmasında, pek çok hastalığın önlenmesinde önemli rol oynarlar.

Yapılan çalışmalarda, fitoöstrojenlerin oral olarak alındıklarında; kanser, koroner kalp hastalıkları gibi pek çok hastalığın oluşma riskini ve menopozda ve adet döneminde meydana gelebilecek problemleri azalttığı belirtilmiştir.

Bu nedenle, soya meme kanserinden korunmada etkili bir besindir.

susam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-11-2008, 15:19   #6
Ağaç Dostu
 
susam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-10-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 481
Lee ve meslektaşları, bulgularında, soya tüketimi ve belirli kanser tipleri arasındaki önemli bir bağlantıya işaret etmişlerdir. Soya esaslı bir beslenme tarzı olan Asyalı kadınların göğüs kanserine yakalanma oranının Batılı kadınlara göre düşük olduğu bilinmektedir. Daidzein ve genistein soya fasulyesinde bulunan iki primer isoflavondur. Bu bileşikler, göğüs, akciğer, kolon, rektum, mide ve prostat dahil sayısız kanser tipine yakalanma riskini azaltabilir. Daidzein'in genistein'den daha biyoyararlı olduğu görülürken, soya fasulyesi isoflavonlarının kanseri önleyici etkileri hakkında yapılan birçok araştırmada genistein üzerinde yoğunlaşılmıştır. Genistein'in kanseri farklı birçok şekilde önlediği düşünülmektedir: kanser yapıcı enzimleri engelleyerek, hormonların vücuttaki aktivitesini bloke ederek ve hatta tümörlerin besleyici maddeleri ve oksijeni aldığı prosese müdahale ederek.

Genistein, soyada, yoncada ve diğer birkaç yeşil bitkide bulunur; ancak tüketicilerin genisteini beslenmelerine dahil etmeleri için izleyecekleri en pratik yol, soya esaslı gıdaları tüketmektir. İzoflavon içerdiği sürece, soyanın her çeşidinin -soya sütü, tofu, tempeh, bitkisel protein veya doğal soya fasulyeleri- kanser önleyici etkileri olabilir.

susam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-11-2008, 15:22   #7
Ağaç Dostu
 
susam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-10-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 481
Bunlar soya fasulyesinin kanser ile ilgili yararları. Haricen bir çok hastalıktan korunma konusunda etkili olduğu, bazı hastalıkların tedavilerinde yardımcı etken olduğu yine araştırmalar sonucu tespit edilmiştir.
Bu sebeplerden dolayı benim mutfağıma soya girmiş durumda. Yemeği gerçekten çok lezzetli. Düzenli olarak tüketmekte fayda olduğunu düşünüyorum.

susam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-11-2008, 15:43   #8
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-06-2007
Şehir: Rize
Mesajlar: 482
Galeri: 35
Susam, soya ile ilgili verdiğin bilgileri ben de okumuştum. Kaynağı Prof. İbrahim Adnan Saraçoğlu'nun Bitkisel Sağlık Rehberi adlı kitaptı. Hatta kısaca da olsa bir mesajda bahsetmiştim. Anladığım kadarıyla soyanın gücü tüm dünyaca kabul edilmiş.

Yalnız şöyle bir problemimiz ortaya çıktı. Biliyorsunuz piyasada bir iki marka dışında soya fasulyesi ( kuru fasulye şeklinde ) satan üretici yok. Bir de çok büyük marketlerde filiz halinde satıldığını biliyorum. Bir kere denemiştim. Lezzeti pek yenecek gibi değil. Taze fasulyeyi çiğ yemişsiniz gibi bir tat bırakıyor ağızda.

Bir ara soya kıyması da kullandım. Gerçekten çok hafif ve kıymayla karıştırıldığı zaman köftesi bile yapılabiliyor. Kuşbaşı şeklinde olanları ise malesef yiyemedik. Bu küspeye benzer ürünü ithal mi ediyorlar yoksa Türkiye'de mi üretiliyor bilemiyorum.

Nevsune adlı arkadaşımız piyasada bulunan fasulyelerin genleriyle özellikle oynanmış türler olduğunu belirtmişti. Yine Tekirdağdan bir arkadaşımız bu fasulyeleri ıslatıp çimlendirmeye çalıştığını, galiba özel bir işlemden geçirildiği için bir türlü çimlendiremediğini söylemişti. ( Sebzeler bölümünde Soya başlığıydı yanılmıyorsam )

Fasulyenin bu kadar bol ve kolay yetiştiği ülkemizde neden soya fasulyesi üretilmiyor ve bolca tüketilmiyor merak ediyorum. Gerekirse yurtdışından tohum getirtilebilir...

Evde bende de bir paket vardı ve suya koyup çimlendirmeye çalıştım. Pek çimlenecek gibi görünmüyorlardı. Belki ben beceremedim yeniden denerim...

Propolis denen maddeyi ilk defa duyuyorum. Acaba halk arasında bilinen başka bir adı olabilir mi? Belki o yüzden ulaşamıyorsunuz. Arıcılıkla uğraşan yöre insanları bilir belki...Bir bal dükkanına sormak lazım. Onu da bir araştırayım bizim balcılardan

Baldaş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-11-2008, 16:54   #9
Ağaç Dostu
 
susam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-10-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 481
Sevgili Baldaş. Ben balcılıkla uğraşan birçok kişiye sordum. Ama hiç duymadıklarını söylediler. Sadece isim olarak sormadım. Neye benzediğini de anlattım. Ama hiç bir fikirleri yoktu. Aslında çok pahalı bir ürün olduğunu duymuştum. Ülkemizde üretilmiyorsa çok yazık olur. Sende araştır bakalım. Belki bir bilen bulunur. Şimdiden merakla bekliyorum.

susam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-11-2008, 17:57   #10
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,917
Galeri: 215
Soya ve ürünlerini alırken paketin üzerinde "Genetiği ile oynanmamıştır" notu olanları tercih etmek gerekiyor. Ben kıymasını yemeklerde ve köftede, ununu ekmek ve diğer hamur işlerinde kullanıyorum. Fazla yadırgamadım. Genelde bir gıdanın sağlıklı olduğunu düşünürsem, ben kendimi alıştırmaya çalışırım zaten. Soya da başka özelliklerinin yanısıra benim için sağlık açısından değerli bir besin.

Belli bir yaşa kadar hep sevdiğim zararlı şeyleri yedim. Ne var ki, bir süredir ailemin bir ayağının tümüne yakını kanserle içli dışlı ve yavaş yavaş sıra bizim nesile gelmeye başladı. Bu yüzden artık sağlıklı beslenmeye yöneldim. Hele annem, genetik olma olasılığı çok yüksek olan kolon kanseri olduğu için bu daha da gerekli oluyor. Annem 75 yaşında yakalandı bu hastalığa, 7 yıldır aslanlar gibi savaşıyor. Üstelik bir de, bir ameliyatında hastane mikrobu kaptırıp, alelacele taburcu bile ettiler. Onun bu kadar dirençli olması belki de zamanında yediği içtiği şeylerin saflığı, soluduğu havanın temizliğiydi. Ben kendi adıma bu kadar şanslı olacağımı sanmıyorum. Koşullar giderek kötüleşiyor. Bu yüzden hiç değilse gıdalar konusunda elimizden geleni yapalım.

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-11-2008, 18:54   #11
Ağaç Dostu
 
susam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-10-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 481
Sevgili Nevsune. Annen için geçmiş olsun diyorum. Bu arada kanser hastalığının yaşlılarda çok daha yavaş ilerlediği ile ilgili bir bilgi duymuştum. Bu da hücre yenilenmesinin çok daha yavaş olmasından kaynaklanıyormuş. Tabi bu konuda sevgili derya derya doğru bilgiyi bize sunabilir.
Bizlerin anneleri, babaları çok daha mücadeleci. Onlara bakıp çıkarabileceğimiz çok dersler var. Anneni ve annemi verdikleri mücadelelerinden ötürü takdir ediyorum. Demek ki eski toprak diye boşuna demiyorlar.

susam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-11-2008, 00:00   #12
Ağaçsever
 
gokovaa's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-08-2008
Şehir: muğla
Mesajlar: 48
Merhaba, ben bir kanser hastasıyım Non Hodgin lenfoma tedavisi gördüm yaklaşık 1 ay önce tedavim bitti.Şimdi remisyon dönemindeyim umarım birdaha nüksetmez.Babamı akciğer kanserinden kaybettikten sonra hep sağlıklı beslenmeye dikkat ederdim ama malesef benim meslek hastalığı olarak karşıma çıktı.Tedavim sırasında beslenmenin ne kadar önemli olduğunu birkez daha gördüm.Yediklerime dikkat edemediğim dönemlerde kan değerlerim hemen düşüyordu.Kanserden korunmanın ilk şartı dengeli beslenme ikinciside hiçbirşeye fazla üzülmeyeceksiniz,mutluluğu sevinci ertemeyip güleceksiniz...

gokovaa Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-11-2008, 00:10   #13
Ağaçsever
 
gokovaa's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-08-2008
Şehir: muğla
Mesajlar: 48
Sayın SUSAM yazıları tam okuyamadım ama sanırım anneniz rahatsız ben arı sütünün çok faydasını gördüm hücre yenileyici özelliğinden dolayı her hastalıkta kullanılabilirmi bilmiyorum doktoruna sorulduktan sonra kullanılabilir ****** tavsiye ederim,Ben Muğladan temin ettim arı sütünü burda propolis var ama işlenmemiş halde işlenmeside oldukça zahmetli alkolde bekletiyorsunuz bir süre ve hergün çalkalamnız gerekiyor buradaki arkadaşlar öyle söylemişlerdi ben yapmadım ama eğer siz yapabileceğinize inanırsanız temin etmede yardımcı olmaya çalışırm.

gokovaa Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-11-2008, 08:04   #14
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
İşlenmiş soya (kıyma-et türü) yerine filizini tüketin.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-11-2008, 09:54   #15
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-06-2007
Şehir: Rize
Mesajlar: 482
Galeri: 35
Sayın Gökovaa, Nevsune geçmiş olsun. İnanın benzer problemleri çözmeye uğraşıyoruz.

Tıbbın bir yere kadar geçerli olduğunu söylemiştim ama bu sözlerim yanlış anlaşılabilir; söylemek istediğim destekleyici olarak psikolojinin ve beslenmenin çok çok önemli olduğuydu

Bu hastalıkla ilgili çok önemli aşamalar kaydedildiği kesin... Yakın bir zamanda hastalığın kesinlikle kolayca tedavi edilebileceğini düşünüyorum.

Nevsune, unutmayıp gönderdiğin kefir mayası için çok teşekkür ederim. Kefir anavatanına dönecek sayenizde. Çoğaltıp çevreme dağıtmayı düşünüyorum, dikkatli olup başarabilirsem...

Sayın Denizakvaryumu piyasada adını vermeyeyim bir de soya yağı olarak geçen sıvıyağlar var. Sıvıyağı, unu, işlenmiş özü, filizi , kuru bakliyatı bulunan bir sebzeyi nasıl oluyor da sebze olarak bulamıyoruz anlayamıyorum... Nedir bu bilinçli bir politika mı? Yoksa pek talep mi olmuyor ? Ya da kimsenin aklına gelmeyen böyle bir boşluk mu var piyasada ( Hiç sanmıyorum ya )

Gerekirse bu işlerde tecrübeli arkadaşlarımıza sembolik olarak deneme amaçlı getirtebiliriz. Hatta belki de ellerinde vardır...

Baldaş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-11-2008, 10:03   #16
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Baldaş Mesajı Göster
Sayın Denizakvaryumu piyasada adını vermeyeyim bir de soya yağı olarak geçen sıvıyağlar var. Sıvıyağı, unu, işlenmiş özü, filizi , kuru bakliyatı bulunan bir sebzeyi nasıl oluyor da sebze olarak bulamıyoruz anlayamıyorum... Nedir bu bilinçli bir politika mı? Yoksa pek talep mi olmuyor ? Ya da kimsenin aklına gelmeyen böyle bir boşluk mu var piyasada ( Hiç sanmıyorum ya )
Soya fasulyesi büyük marketlerde satılıyor , pişme süresi biraz uzun.

Ama en büyük yarar filizlerinde, aynı buğday çimi gibi...Yani soya filizleri gerçek bir şifa bombası.Marketlerde soğuk havalı dolaplarda filizli soya paketleri de satılmakta.

Soya yağı ise ayçiçek yağı gibi işlenmiş yani rafine edilmiş bir ürün , yararı olur mu siz değerlendirin derim

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-11-2008, 10:06   #17
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
http://www.agaclar.net/forum/showthr...u%F0day+%E7imi

Buğday çimi için bakınız.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-11-2008, 10:23   #18
Ağaç Dostu
 
susam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-10-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 481
Sevgili Gökova. Çok geçmiş olsun. Allah sana ve senin gibi tüm hastalara şifalar versin. Evet. Benim de annem kanser hastası. Elimizden geleni yapıyoruz. Muğla'da propolisin olması beni ayrıca mutlu etti. Çünkü ailem ve de dolayısıyla annem Denizli'de yaşıyorlar. Oradan ulaştırmak daha kolay olacaktır. Nasıl işlenmesi gerektiğini tam olarak öğrenmen mümkünse yazarmısın. Ve de fiyatı konusunda bilgi verirsen bizimkilere bildiririm. Bunun haricinde bende çocuklarım için isteyebilirim.
İlgin için şimdiden teşekkürler.

susam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-11-2008, 17:32   #19
Ağaçsever
 
gokovaa's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-08-2008
Şehir: muğla
Mesajlar: 48
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi susam Mesajı Göster
Sevgili Gökova. Çok geçmiş olsun. Allah sana ve senin gibi tüm hastalara şifalar versin. Evet. Benim de annem kanser hastası. Elimizden geleni yapıyoruz. Muğla'da propolisin olması beni ayrıca mutlu etti. Çünkü ailem ve de dolayısıyla annem Denizli'de yaşıyorlar. Oradan ulaştırmak daha kolay olacaktır. Nasıl işlenmesi gerektiğini tam olarak öğrenmen mümkünse yazarmısın. Ve de fiyatı konusunda bilgi verirsen bizimkilere bildiririm. Bunun haricinde bende çocuklarım için isteyebilirim.
İlgin için şimdiden teşekkürler.
Teşekkürederim.Bütün hastalara acil şifalar diliyorum bende,Kanser hastası **** yakını olmak daha da zor,ben Muğla'nın biraz dışında yaşıyorum en kısa zamanda propolisin nasıl kullanılabilir hale geldiğini öğrenip yazacağım gecikirsem lütfen kusuruma bakmayın,ben ilk rahatsızlandığımda araştırmıştım o zaman bana kilosunun yanlış hatırlamıyorsam 70 ytl olduğu söylenmişti şimdi ne kadar olduğunu bilmiyorum öğrenip yazacağım.

gokovaa Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-11-2008, 09:28   #20
Ağaç Dostu
 
susam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-10-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 481
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi gokovaa Mesajı Göster
Teşekkürederim.Bütün hastalara acil şifalar diliyorum bende,Kanser hastası **** yakını olmak daha da zor,ben Muğla'nın biraz dışında yaşıyorum en kısa zamanda propolisin nasıl kullanılabilir hale geldiğini öğrenip yazacağım gecikirsem lütfen kusuruma bakmayın,ben ilk rahatsızlandığımda araştırmıştım o zaman bana kilosunun yanlış hatırlamıyorsam 70 ytl olduğu söylenmişti şimdi ne kadar olduğunu bilmiyorum öğrenip yazacağım.
Gökovaa. İlgilendiğiniz için çok teşekkür ederim. Sizden böyle bir şey rica ettim ama şimdi de zahmete mi sokuyorum diye kendi kendime hayıflandım. Annemi tedaviye götürdüğüm zamanlarda Muğla'dan da çok hasta geldiğine şahit oldum. Gerçi nerelerden gelmiyorlar ki? Tekrar söylüyorum. Allah tez zamanda herkesin şifasını versin. Ve ne olur tıp bilimiyle ilgilenenler. Bir an önce tedavisi böyle zor hastalıklar için daha kolay tedavi yöntemleri bulun. Lütfen.

susam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-11-2008, 10:27   #21
Ağaç Dostu
 
susam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-10-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 481
Denizakvaryumu. Buğday çiminin bu kadar önemli olduğunu daha önce duymamıştım. Ne yalan söyleyeyim çok şaşırdım. Çocukluğumuzda evcilik oynarken bazen bu çimlerle güya yemek yapardık. Şaşırır yerdik te. Demek iyi birşey yapıyormuşuz. En kısa sürede buğday temin edip filizlendireceğim. Yararları bu denli yüksek olan bir besini evlerimizde bir şekilde yetiştirmeliyiz.
Bu arada benim merak ettiğim bir şey var. Buğday tarlalarında, ekim sonrası çimlenme gerçekleştiğinde de acaba tüketilebilir mi? Gerçi mantığım tüketilir diyor. Ama o tarlalarda gübreleme işlemi yapıyorlar. O yüzden evde üretilen kadar sağlıklı olmayacağı kesin.

susam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-11-2008, 10:31   #22
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Evde üretilmesi çok daha sağlıklı, tarlalarda ilaçlama yapılıyor.

AVM lerde küçük bir bardak buğday çimi suyu 5-10 YTL arası satılmakta.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-11-2008, 10:59   #23
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-06-2007
Şehir: Rize
Mesajlar: 482
Galeri: 35
http://www.agaclar.net/forum/showthr...highlight=soya

Fasulyelerin son durumu... Denemesi bedava, deneyelim arkadaşlar, evde açık bir paketim de var.

Olmazsa da Karıncamız var değil mi Sayın Karınca70 ve Mahon67'yi bilirkişilerim ilan ediyorum...

Buğday çimini yeni duydum. Sayfayı okumam lazım. Allahım forumu eşeledikçe neler çıkıyor... Ben bildiğimiz alelade çim suyu satılıyor zannediyordum.

Baldaş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-11-2008, 17:35   #24
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,917
Galeri: 215
Ben bu konuya biraz daha farklı yaklaşacağım bugün. Adını hatırlayamıyorum ama İstanbul'dan bir onkolog'un bir tv programındaki konuşması beni çok etkilemişti.

Özet olarak söyledikleri: "Bu hastalığa yakalanmanın bir iyi tarafı vardır. Hastalar sürekli kontrol altında tutulurlar. Bugün ben kendim hekim olduğum halde gidip bir kontrol yaptırmıyorum, ihmal ediyorum, zaman bulamıyorum vs.. Kimbilir bende neler vardır bilmiyorum ama hastalarımız sürekli gözetimde oldukları için her türlü olumsuzluk en başında görülür ve hemen çaresine bakılmaya çalışılır. Bu yüzden bir anlamda şanslıdırlar." Bu sözler baştan bana biraz Pollyannacılık gibi geldiyse de şimdi gerçekten doğruluğuna inanıyorum.

Tüm hasta ve hasta yakını arkadaşlara son olarak şunu söylemek istiyorum. Zaman zaman gerçekten çok zor ve hiç bitmeyecekmiş gibi gelen dönemler yaşanabiliyor bu hastalıkta ama yaşam sıkıca avuçlandığında, inanın hastalık yenilebiliyor. Bunu hiç unutmamak gerek.

Hastalığa yakalanan herkese geçmiş olsun, yakınlarına da kolay gelsin.

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-11-2008, 09:35   #25
Ağaç Dostu
 
susam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-10-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 481
Kanser Aşısı

Bu arada başka bir noktaya değinmek istiyorum. Geçen yıl rahim kanseri aşısı yaptırayım diye bir doktora baş vurdum. Aşı fiyatını öğrenince bir şok geçirdim. Ardından sosyal güvence kapsamında olmadığını öğrenmem ikinci bir şoka neden oldu. Bu hastalığın tedavisinin ne denli pahalı olduğunu düşününce, aşının korunma amaçlı olarak sosyal güvenceye alınmamış olmasına şaşırdım. Sağlık adına uygulanan bu politikanın yanlış olduğunu düşünüyorum. En azından risk altında olduğu saptanan kişilerin aşılanması güvenceye alınmalı. Sizler bu konuda ne dersiniz merak ediyorum.
Bu durumda ben kendimi aşılatmaktan vazgeçtim. Uygun koşulları sağlayabildiğim zaman kızımın aşı olması için başvuracağım. En azından onun bu konuda korunduğunu bilmek içimi rahatlatacak. Herkes her an bu hastalıkla yüzleşebilir değil mi?


Düzenleyen susam : 07-11-2008 saat 09:38 Neden: Yanlış ifade kullanımı
susam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-11-2008, 11:47   #26
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-06-2007
Şehir: Rize
Mesajlar: 482
Galeri: 35
Arkadaşlar gönül ister ki bir onkolog yoğun çalışma programından biraz zaman ayırabilse ve (google'dan yakalayıp) bize burada birazcık olsun bilgi verebilse ama doktorların çalışma koşullarını az çok biliyorum. Pek çoğunun internete giriş çıkışı bile yok.

Sayın Denizakvaryumunun buraya aktardığı bir haberde kanserle mücadele için Sağlık Bakanlığınca ayrılan ödeneğin çok arttırıldığından ilk adım olarak halkı bilinçlendirici çalışmaların yapılacağından bahsedilmiş. Susam inşallah bahsettiğiniz önleyici aşı ve taramalar bu haber çerçevesinde sosyal güvenlik kapsamına alınır ve zorunlu hale gelir.Tıpkı sağlık ocaklarında yenidoğanlar için verilen mücadele gibi...

Kaymakamlığımıza verilmek üzere konuyla ilgili bir dilekçe hazırladım ve imzaladım ama çevremden hiçbir destek alamadım. İnsanlar en doğal haklarını aramayı bile bir başkaldırı olarak algılamaya başlamış.

Olur ki halkın paniğe sevkedilmemesi zorunludur ama fısıltı gazetesi çok hızlı çalışıyor ve başıboşluk duygusu halkı daha fazla paniğe sokuyor.

Dilerseniz hazırladığım dilekçeyi burada sizlerle paylaşırım ama ne işe yarayacak hiçbir fikrim yok. Bakanlığa mı yollasak ? Mail mi atsak ? Ya da tüm bunlara gerek dahi var mı? Bizim bildiklerimizi Bakanlık bilemiyor mu?

Baldaş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-11-2008, 13:09   #27
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,917
Galeri: 215
Prof.Dr. Erkan Topuz'un blogu var. Kendisini getiremiyoruz ama isteyen bilgilerinden yararlanabilir.

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-11-2008, 13:52   #28
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-06-2007
Şehir: Rize
Mesajlar: 482
Galeri: 35
Nevsune teşekkürler, bildiğimiz güvenilir linkleri buraya aktarabiliriz.

( İlgili linkten küçük bir alıntı )

ISTE PROF.DR.ERKAN TOPUZ'DAN CARPICI BILGILER VE UYARILAR
SEKER KANSERIN EN SEVDIGI GIDADIR -2020 yilinda 20 milyon belki daha fazla kisi kansere yakalanacak. Cunku cilginca bir artis var. Amerika'da 550 ton bocek ilaci topraga dokulmekte. Her bir bebege senede 2,5 kilogram ziraat ilaci dusmekte. Turkiye'de bu daha bilincsiz kullaniliyor. Onun icin 'Biz niye kanser oluyoruz?' demeyin. Iste bunlardan dolayi oluyoruz. Bizim Karadeniz'de findik veya diger tarlalari acmak icin zehir dokuyorlar. Bu zehirler suya geciyor ve bizim zavallilar sakir sakir o memba sulariyla zehirleniyorlar. Karadeniz ya da Antalya'daki yerler vs. Ciftcilerde beyin tumoru, lenfoma, losemi en cok goruluyor. Cunku ictigi suyla direk kanseri aliyor. Topraktaki dikenler bitsin diye oturup dibine zehir atmamalilar.
-Insanlar kendi kendini kansere hazirliyor. Dunya kansere canak tutuyor. Yani hepimizin kanser olmasi icin dunya ugrasiyor. Amerika dahil.

Baldaş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-11-2008, 14:27   #29
Ağaç Dostu
 
susam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-10-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 481
Gelde korun şimdi. Daha önce de demiştim ya tekrar edeyim. Çıkar yol organik tarım gibi görünüyor, ama organik toprak bulmak lazım önce. İnsanoğlunun doğaya verdiği zararın haddi hesabı yok. Masumane yapılanlar bir yere kadar, ama devletlerin tarım politikalarını ne yapacağız. En gelişmiş ülkelerde zarar daha fazla. Eminim az gelişmiş ülkelerin toprağıda, suyuda daha temizdir.
Bu son cümleden sonra aklıma ne geldi biliyormusunuz. Petrol yüzünden epey savaşlar yaşandı ya. Sıra suya geliyor. Gün gelecek organik toprak için savaşacak insanlar. Bu günümüzünde kıymetini bilelim biz.

susam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-11-2008, 14:41   #30
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Eko köy-doğal yaşam çalışmaları bu nedenle yapılıyor.

http://www.agaclar.net/forum/showthr...ight=eko+k%F6y

Köyler, artık şehirlerin küçük kopyası oldu ya da olma yolunda hızla ilerliyor.

Dünyanın 102 ülkesinden 482 koruma alanını kapsayan, UNESCO’nun ''İnsan ve Biyosfer Rezervi Projesi’ne'' Türkiye’den sadece Macahel'in dahil edilmesi sanırım bir fikir verebilir.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 09:38.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025