Sûz-i Dilârâ / Balkon, ev

[cengizildas]

Benim gloksınıaları kışın uyutuyordum ama, sizinkiler taze olduğu için sanırım bu kışı içeride geçirirlerse seneye daha gür olurlar.
Konya'da biraz çiçeklerden ayrı kalacağım sanırım. Evin çok büyük bir terası var ama, kış karlı olduğu için her çiçeği yetiştiremeyeceğiz. Soğuklara dayanıklı kış çiçekleri bulacağım artık.

[Sûz-i Dilârâ]

Orijinal Mesaj Sahibi cengizildas

Benim gloksınıaları kışın uyutuyordum ama, sizinkiler taze olduğu için sanırım bu kışı içeride geçirirlerse seneye daha gür olurlar.
Konya'da biraz çiçeklerden ayrı kalacağım sanırım. Evin çok büyük bir terası var ama, kış karlı olduğu için her çiçeği yetiştiremeyeceğiz. Soğuklara dayanıklı kış çiçekleri bulacağım artık.

Yavru gloksinyaları sanırım uyutmayacağım dediğiniz gibi. Uyutursam uyandıramam diye korkuyorum. Bir sürü emek boşa gider.

Konya çok güzeldir ama kışı çetindir, doğru dürüst kar yağmaz ama insanın iliğini donduran ayazlı bir kışı var. Artık seçeceğiniz kış bitkilerinden ve yazın Mersin'e döneceğinizi düşünürsek soğanlı bitkilerden yetiştirebilirsiniz. Böylece Mersin'e dönerken de onları uyutursunuz, Mersindekileri uyandırırsınız

Ben de yavaş yavaş bu döngüye kayıyorum. Yazın köyde bir ay geçirmemiz bitki seçimimi etkilemeye başladı. Komşuma kıyamıyorum. Onun yükünü azaltmak için yazın uykuya geçen bitkilere ağırlık verdim, bir de kaktüs gibi sulaması ihmal edildiğinde de dayanabilenleri.

[Sûz-i Dilârâ]

Hoya'nın çiçeklerini canlı canlı gördükten sonra ciddi anlamda hoya toplamayı düşünmeye başladım. Elimdeki hoyaları doğru dürüst sulamıyorum bile hatta ilgilenmiyorum. Yukarıdaki cümlemle orantılı olarak ben tatildeyken bir kere sulansa yetiyor

Yıllar önce mum çiçekleriyle ilgili bu kuralı öğrendim. "İlgilenirsen büyümezler, hatta ölürler. Onlar yokmuş gibi davran, varlıklarını unut" olarak özetleyebileceğim bu bakım bilgisi gerçekten işe yarıyor. Toprağı kuru kaldı, susuzluktan ölecek diye korkarak aşırı sulama yapıyoruz bu da onları çürütüyor.

Van'dayken ev içinde hiç ışık almadan, küçücük saksıda, kötü bir toprakta kocaman olmuş mumları görünce hayret etmiştim. Ben yine acıdım, iyi toprak, biraz ışık, arada bir su iyi gidiyoruz.




Bu azman yeşil fittonia, aynı saksıdaki maviş ve kırmızı renkli soydaşını boğmaya başladı. Onları hemen çıkarıp ayrı saksıya almam lâzım.



Frezya tarlasında son durum.

[Jakin]

Sevgili Suz-i Dilara hoyanın çiçekleri ne güzel açmış, harika görünüyor..
Her zaman dış mekanda mı duruyor, yoksa kışın içeri alıyor musun?
Çiçek için dışarı almak şart mı acaba? Malum bizde hava çok sıcak.. Balkon da küçük..

Fittonialar, frezyalar harika görünüyorlar.. )

[Adalet Yağcı]

Sevgili Dilâra'cığım, tam nick'ini yazmadım diye bana kızma e mi
Ayrıntılar zor geliyor artık, kısaca "Dilâra" diyeceğim bundan böyle..

Sana baktıkça gençlik günlerimi özlüyorum, iki çocuk, yeni bir şehir, yeni çevre yeni balkon ve yeni bitkiler.
Gayretine hayranım, Maşallah diyeyim de nazar değmesin.

Güzel ve titiz bakımınla balkonun bahçeleri solluyor, keşke yakınlarımda olsaydın, senin gibi çalışkan bir dosta ne kadar ihtiyacım var bilemezsin.
Hele son bir haftadır belimde yaşadığım sorunlarım varken.
Evin içinde hiç bir şey yapamıyorum, belimde korse ile ancak çiçeklerime su verebiliyorum, bunun dışında ya uzanıyor ya da pc başında tur atıyorum
İşte böylecik..
Güzel balkonunda mis kokulu Frezyalarının, hoyalarının eşliğinde sağlıklı ve huzurlu günler diliyorum.

[cengizildas]

Mum çiçekleri çok güzel görünüyor ama, ben bir türlü ısınamadım. Bu nedenle evde hiç bulundurmadım.
Sn. Adalet Hanımın söylediklerine katılıyorum. Sizin gibi gençlerin çiçeklerle haşır neşir olmaları çok güzel.
Ellerine emeklerine sağlık.

[Sûz-i Dilârâ]

Orijinal Mesaj Sahibi Jakin

Sevgili Suz-i Dilara hoyanın çiçekleri ne güzel açmış, harika görünüyor..
Her zaman dış mekanda mı duruyor, yoksa kışın içeri alıyor musun?
Çiçek için dışarı almak şart mı acaba? Malum bizde hava çok sıcak.. Balkon da küçük..

Fittonialar, frezyalar harika görünüyorlar.. )

Mumları havalar soğuyunca içeri alıyordum ama komşumun eltisi hep bahçede tutuyormuş. Hem de bahçe duvarının üstünde yağmura, fırtınaya açık Işık (güneş ışığı değil de aydınlık alanda durarak) alması gerekiyor bence iyi gelişme ve sonrasında çiçek için

[Sûz-i Dilârâ]

Orijinal Mesaj Sahibi Adalet Yağcı

Sevgili Dilâra'cığım, tam nick'ini yazmadım diye bana kızma e mi
Ayrıntılar zor geliyor artık, kısaca "Dilâra" diyeceğim bundan böyle..

Sana baktıkça gençlik günlerimi özlüyorum, iki çocuk, yeni bir şehir, yeni çevre yeni balkon ve yeni bitkiler.
Gayretine hayranım, Maşallah diyeyim de nazar değmesin.

Güzel ve titiz bakımınla balkonun bahçeleri solluyor, keşke yakınlarımda olsaydın, senin gibi çalışkan bir dosta ne kadar ihtiyacım var bilemezsin.
Hele son bir haftadır belimde yaşadığım sorunlarım varken.
Evin içinde hiç bir şey yapamıyorum, belimde korse ile ancak çiçeklerime su verebiliyorum, bunun dışında ya uzanıyor ya da pc başında tur atıyorum
İşte böylecik..
Güzel balkonunda mis kokulu Frezyalarının, hoyalarının eşliğinde sağlıklı ve huzurlu günler diliyorum.

Ablacım nasıl istiyorsan öyle hitap edebilirsin

Gayret diyorsun da biraz çalışsam benim de her yanım tutuluyor, saksılarla yiğitlik yapmak kolay geçen sene baharda köye gittik, kaynanamla azıcık çapa yaptım. Olduğum yere yığılıp kalacaktım Anneciğim 60 küsürlerinde ama maaşallah 30'luk şehirli kadınlara taş çıkartır. Daha o çapadan sonra ne işler yaptı ben gönülsüz gönülsüz sırf ayıp olmasın diye peşinde dolaşıyorum. Akşam yorgunluktan uyuyamadığım gibi ertesi gün ne çektiğimi de ben bilirim.

Abla canımsın, çok geçmiş olsun ve -çok samimi olarak- ihtiyacın olursa söylemen yeter, gelirim inşallah. Temizliğini de yaparım, çiçeklerine de bakarım. Beğenir misin bilmem yemek de yaparım

[Sevgi Durul]

Hoya carnosa: Dave's Garden

-6,6 ya dayanıyormuş. Geçen kış terasta -3, -4 derecelere kadar sağlam durdu, daha sonra ani sıcaklık düşüşünden korkarak içeri aldım.

[Sûz-i Dilârâ]

Ablacım teşekkür ederim, carnosayla ilgili bu bilgiye dayanarak rahatlıkla dışarıda bırakabilirim.

Geldik bir kavuşma öyküsüne (burada sevinç çığlığı attım ama siz duymadınız tabiiyetle )

Sonunda bir kafkas gülüm oldu. Afedersiniz bir değil iki Bugün kavuştuk kendisiyle. Karadenizlerden geldi.

İnternette kendisiyle ilgili araştırma yaparken "her bir parçası zehirlidir" cümlesini okuyunca içimden bir ürperti geçse de gerekli önlemleri alarak ve saksı değişimini yaparak balkonumdaki yerine yerleştirdim. Son olarak üzerine "zehirli bitki" etiketi hazırlayıp takarsam tamam olacak.

Küçük kafkas gülü hediye. Sayın Kaptanzst size ne kadar teşekkür etsem azdır. Kendi çeliklediği kafkas güllerinden bir adedini de büyük bitkiyle birlikte yollamış. Küçüğün saksısını değiştirmedim. Mâlum köklenme sürecinde rahatsız etmemek lâzım.

İnşallah bu iklimde tutunabilirsin benim güzelim.

[Sûz-i Dilârâ]

Sn. cengizildas için balkonlarımın genel görüntülerini ekliyorum.

Batıya bakan balkon, bu sene genel olarak saksı değişimi için kullanıyorum ve şu bitli kasımpatıları diğerlerinden ayırdım. Çiçeklerini açsın, geçsin, köye gidecekler, halama vereceğim



Burası güney balkon, selluka, hanımeli, yılbaşı sarmaşığı ve leşgilleri burada tutuyorum. Yalnız selluka bu aşırı sıcak balkonda tomurcuklarını yaktı. Saksı değil de toprakta olsaydı bu olmazdı sanıyorum, seneye doğu balkona gidecek.



Doğu ve kuzeye bakan balkonlar. Bitkilerimin çoğunluğu burada, yaz sıcaklarında en uygun kısım bu taraflar.

[cengizildas]

Ben de balkonun küçük diye üzülmüştüm. Meğer daha çok yer varmış da sen tembelliğinden yeni çiçekler koymuyormuşsun.

[Sûz-i Dilârâ]

Geçen sene bayağı bahçeydi, adım atacak yer yoktu. O sıkışıklıkta böcekler daldan dala atlayarak bütün bitkileri sarıyordu.

Gizli tembellik mi mecburiyet mi sayıyıyı azalttım, yine de ortalamanın üzerinde bitki sayım.

Kendi evim olsa her yer bitki dolacak.

[Sûz-i Dilârâ]

Ylang ylang tohumu çimlendirmeyle kafayı bozmuş durumdayım. Bu aldığım kaçıncı tohum paketi hatırlamıyorum.

Tohumu çimlendirmeden önce ön hazırlık olarak çay süzgecinin içine koyduğumuz tohumların üzerinden kaynatılıp 10 dk. bekletilmiş su dökmemiz yazıyordu. Bunu yaptım.

Ardından el yakmayacak ılıklıkta suda bir gece bekletilmesi gerekiyor. Daha önce bir kabın içine suyu doldurup içine tohumları atıyordum ama ılık su bir saat olmadan soğuyordu. Bu sefer bunu önlemek için ılık suyu termosa koydum ve tohumları içine atıp kapağını kapattım.

Tohumlar geldiğinde bu sefer nasıl bir saksı ve toprak ve ortam hazırlasam diye düşünüp dururken aklıma tarihten "mezar odaları" geldi. Hani şu krallar için yerin altına yapılan ev gibi mezarlar var ya İnsanın içine girip yatası geliyor

Acaba benim tohumlara da böyle mezar odaları yapsam nasıl olur diye düşündüm ve bu sabah uygulamaya geçtim. Amacım tohumlara havadar bir toprak altı ortam sağlayıp çürümelerini önlemek.

İlk adım olarak bol ponza taşlı+torf+perlit+vermikülit+bahçe toprağından oluşan bir karışım hazırladım.

Toprak saksı seçtim.

Karışımı saksıya döktükten sonra ufak çukurlar açtım ve bu çukurların tabanına ufak ponza taşlarından döşedim. Tohumu üzerine bıraktım.


Tohumun etrafına iri ponza taşlarından duvar yaptım.


Bu ufak çukuru üzerine ponzalı toprak karışımından koyup kapattım.


En sona da kral mezarlarım tam olsun diye iri ponzalardan höyük yaptım, suyu elimle yağmurlama bu taşların üzerinden verdim ve saksıyı kenara aldım.


Gerisini tabiata havale edeceğim. Yağmur sularıyla, soğuklarla cedelleşsin bakalım, çimlenecek mi

Not: Pakette 5 tohum vardı, ikisini 48 saat ılık suda beklesin diye termosta bıraktım.

Kaldı dua etmek.

[A_NOMAD]

Alemsin ne diyeyim, höyük bile yapmış
Ne hikmetse benim tohum çimlendirmede ciddi bir başarı oranım var, elime ylang ylang tohumu geçerse senin için çimlendirivereyim bari

(Bkz: Ukalalıkta sınır tanımayan forum kişisi )

[Sûz-i Dilârâ]

Eline tohum geçmesini bekleme, ben sana iki tane yollayayım hemen.

İkisi de çimlenirse biri sana biri bana, teki çimlenirse biliyorsun kime

Ukâlâ mukâlâ, haticeye değil neticeye bakan forum kişisi

Kabul edersen özelden haber bekliyor olacağım.

[A_NOMAD]

Tamamdır başarılı olursam havamdan geçilmez artık, savulun

[YeniGine]

Hadi bakalım sonucu merak ediyor olacağız; ikinize de rastgelsin inşallah!..

[Sûz-i Dilârâ]

Yukarıda da yazmıştım, bu kaçıncı ylang ylang tohumu çimlendirme denemem diye.
Boşalttığım saksılardaki toprakları balkonda çuvalda tutuyordum. Nergis soğanlarını ekerken çuvaldan toprak aldım birden gözüme bir tohum ilişti. Ylang ylang tohumuna çok çok benzettim. Nemli toprağın içinde şişmiş şişmiş, sevinerek ve biraz da şüpheyle tohumu alıp ponzalı, torf karışıma ektim. Olmaya da bilir, çimlenmeye de bilir diye kendimi fazla ümitlendirmeden arada suluyordum. Dün baktım çimlenmiş.

İnşallah ylang ylangdır bu çimlenen. Daha önce de bir tanesi zar zor çimlenmiş ama bir hafta sonra ölmüştü.

Gelişmeleri paylaşacağım.

[Sûz-i Dilârâ]

Yukarıdaki mesajda çimlenen tohum var ya: Ylang ylang değil maalesef

Keçiboynuzuymuş. Tohumları ylang ylanga çok benziyor.

Kendimi ümitlendirmesem dahi şu an yaşadığım hayalkırıklığı anlatılamaz.

[A_NOMAD]

Hadi ya Ben ümitlenmiştim açıkçası...

[Jakin]

Orijinal Mesaj Sahibi Sûz-i Dilârâ

Yukarıdaki mesajda çimlenen tohum var ya: Ylang ylang değil maalesef

Keçiboynuzuymuş. Tohumları ylang ylanga çok benziyor.

Kendimi ümitlendirmesem dahi şu an yaşadığım hayalkırıklığı anlatılamaz.

Keçiboynuzu saksıda yetiştirilir mi acaba? Ben de üzüldüm ama en azından o da değerli bir bitki.. Tohum çimlendirmek de epey zormuş..

http://www.agaclar.net/forum/fidan-v...k-asi/7098.htm

Neticede güzel bir iş başarmışınız.. Bence bu yanından bakalım..
Doğru tohum olsaydı büyük ihtimalle çimlenecekti demek..
Bu da ilerisi için umut verici, denemeye devam..

[Sûz-i Dilârâ]

Teselli mesajları için teşekkürler arkadaşlar, biraz kendime geldim.

Sevgili Jakin, bir kısım toprağı eşimin okul bahçesinden almıştık. Keçiboynuzu ağaçlarının altıydı. Sanırım tohumlar oradan karışmış.

Daha önce de iki tane çimlenmişti. O zamanki tecrübemle tanıdım, fideciği. Gerçek yaprağından sonra minicik, kahverengi bir sap uzatıp ucunda iki tane minicik kahverengi yaprağı görünce, "ben bunu nerden tanıyorum" diye düşünürken dank(!) diye aklıma geldi. Tabi ya! Bu keçiboynuzu

İnternetten tohum fotoğraflarına bakınca da ylang ylangla benzerliği ortaya çıktı. Aslında tohumların şişmiş halleri benziyor, yoksa kuru tohumları bizim gibiler ayırt edebilirler.

Şimdi fotoğraf zamanı;

Önce almalara ve öldürmelere doyamadığım güzellik siklamen. Görünce dayanamadım yine aldım. Kararlıyım, bu sene öldürmeyeceğim inşallah.



Yine çiçeklerini koklayınca dayanamayıp kadroya dahil edilen bahçe vanilyası.



Her zamanki gibi kokulu bir güzellik. Balkonumda olmazsa eksik kalırdım. Kokusu muhteşem. Madagaskar yasemini.



İki tane saksıda çalı formlusu vardı, bir tane de sarmaşık formlusunu aldım. Bu da çok güzel kokuyor. Çalı tipi olanın çiçekleri katmerli, beyaz; bu yalın kat, yıldızımsıydı galiba.



Sümbülteberler açmaya devam. Hocam100'den geçen yıl aldıklarım yalınkat çıktı. Yalınkatı daha çok beğendim sanki. Akşamüstü inci tanesi gibi beyaz çiçekleri, harika kokusuyla mest ediyor.

[Sûz-i Dilârâ]

Diğerlerinden devam edelim, geçen yıl istediğim gibi olmadılar bir türlü. Saksıyı dolduracaklar derken azıcık yaprak çıkarmış, minicik bir tane çiçek vermekle yetinmişti bu yabanî siklamen.
Ben de saksıyı kullanmak için yaz ortasında yumruları söküp küçük, temiz torf doldurulmuş saksıda, mutfak penceresinin önünde ve açık havada, gölgede tutmuştum. İkinci yumru henüz yeni uyanıyor.

Anladığım kadarıyla, siklamen, müge gibi yumrulu, rizomluların saksılarını ne kadar erken değiştirirseniz tutma yüzdesi fazla oluyor. Ağustos, eylül geç oluyor. En azından benim bulunduğum yer için bunu keşfettim.



Bunlar tohumdan yetişen bebekler. Geçen senenin bebekleriydiler, bu sene saksılarını küçük tuttuğum için yine bebek kalacaklar galiba. Nasip olursa yine haziran sonu gibi büyük saksıya alırım artık.



Mercimek ebatındaki frezyacıklar ayrı bir saksıya dikilmişlerdi, onlar da çıkmaya başladılar.


Yazın hayatta kalmayı başaran sardunyacığım, sonbahar serinliğinde çiçek açmaya başladı.

[Sûz-i Dilârâ]

5,5 cm'lik saksıda dikili menekşelerimi vitaminli suya oturttum. Soğukların başladığı şu günlerde çiçek açsınlar da içimizi ısıtsınlar.


Sayın cengizildas'tan kök yününe batırılmış, tazecik gardenya dalı olarak gelen bitkim köklendikten sonra bendeki 3. sıra yaprağını çıkarmaya başladı.


Bu da mini kaktüs bahçem.


Burası komşumun balkonu yukarıdan çektim, aloe verası ve benim mavişimden çoğalan mavişi.

[Sûz-i Dilârâ]

Aramıza henüz katılanlar. Ülkeyi şöyle kuzeybatıdan (İstanbul) güneydoğuya (Tarsus) doğru katederek geldiler. Daha önce de iki minik tohum tersine doğru yola çıkmışlardı.

Sevgili forumdaşım, görmeden sevdiğim, forumun hayatıma kazandırdığı güzel insanlardan biri olan A_Nomad'dan geldiler. Sayfasında görünce pek beğendiğim yılbaşıları ve müteveffa Ayşe'nin kızı Ayşecik'in cazibesine kapılarak istediğim yeni güzellerim.

Pek bir gayretle sapasağlam paketlendiğini görünce de ayrı bir sevindim. Özen gösterilmiş, en sağlıklı dallardan seçilmiş çok güzel bir toprak karışımında olarak elime ulaştılar.

Çok teşekkür ederim arkadaşım, yetiştirirken seni hatırlayacağım. Bu arada Ayşecik'in bendeki dallarına senin ismini verdim.

İstanbul'a bir Tarsus hatırası yolluyoruz buradan.



Sayın telato'dan 2 sene önce gelen pembe sümbülteberimiz merakla beklediğimiz çiçeğini açtı. Rengi pembe Katmerli ve oldukça güzel kokuyor. Koku yoğunluğu olarak beyazdan bir fark göremedim ben.

Yalnız alt katlardaki tomurcuklar açılamadan kurudular. Belli bir seviyeden sonrası ise şu anda açmaya devam ediyor.

[A_NOMAD]

Sağ-salim sana kavuşmalarına çok sevindim, anlaşılan yolculuk eğlenceli geçmiş Güzel düşüncelerin ve jestin için de çok teşekkür ederim, duygulandırdın beni... Umarım çok güzel gelişerek seni mutlu ederler

Bu arada mübarek sümbülteber sonunda açmış ama beklettiğine değmiş bence, çok tatlı bir pembe...
Ben bu sümbülteberin boyutunu merak ediyorum, sadece fotoğraflardan bildiğim bir bitki ama fotoğraflarda gözümde boyunu-posunu canlandırabileceğim bir kıyaslama görmedim hiç. Sana zahmet, beni bir aydınlatır mısın?

[Adalet Yağcı]

Orijinal Mesaj Sahibi Sûz-i Dilârâ

Ablacım nasıl istiyorsan öyle hitap edebilirsin

Gayret diyorsun da biraz çalışsam benim de her yanım tutuluyor, saksılarla yiğitlik yapmak kolay geçen sene baharda köye gittik, kaynanamla azıcık çapa yaptım. Olduğum yere yığılıp kalacaktım Anneciğim 60 küsürlerinde ama maaşallah 30'luk şehirli kadınlara taş çıkartır. Daha o çapadan sonra ne işler yaptı ben gönülsüz gönülsüz sırf ayıp olmasın diye peşinde dolaşıyorum. Akşam yorgunluktan uyuyamadığım gibi ertesi gün ne çektiğimi de ben bilirim.

Abla canımsın, çok geçmiş olsun ve -çok samimi olarak- ihtiyacın olursa söylemen yeter, gelirim inşallah. Temizliğini de yaparım, çiçeklerine de bakarım. Beğenir misin bilmem yemek de yaparım

Sevgili Dilâra'cığım;

Sıcacık mesajını okuyunca içimi bir huzur kapladı.
Geçmiş olsun dileğin için çok teşekkür ederim, geçti şükürler olsun.

Senin gibi güzel çocuklara her zaman ihtiyacım var, sizlerin o güzel enerjisi bana çok iyi geliyor.
Bak bunları yazarken bir şey fark ettim, benim kendi yaşımda hiç ahbabım yok
İnanılır gibi değil ama yok, forumdaki arkadaşlarımdan bahsetmiyorum tabii, yani bana yakın buluştuğum konuştuğum beni ziyaret eden tüm dostlarım çocuklarımın yaşında ve ben bundan çok mutlu oluyorum.
Seni de beklerim, ne zaman uygun olursan gelmeden araman yeterli, yani evde olup olmadığımı öğrenmek için.
Bak şimdi de gözlerim bulutlandı..
Sevgiden vefadan daha büyük bir değer var mı bu dünyada acep...

Gayret meselesine gelince; Elinden gelenin en iyisini yapıyor olduğuna inanıyorum.
Alışık olmadığımız işler bize ekstra zor gelir tabii, şimdi bana elinde çamaşır yıka deseler çok zorlanırdım, ama elli yıl önce keyifle yıkardım.
Çapa yapmaktan kastın bellemek ise tabii ki çok zor, o erkek gücünün işi.
Diğer normal çapa da kolay sayılmaz, belini çok zorlar insanın.
Bir dahaki sefere sen çapa yapanlara yemek yap en iyisi

[Sûz-i Dilârâ]

Orijinal Mesaj Sahibi A_NOMAD

Ben bu sümbülteberin boyutunu merak ediyorum, sadece fotoğraflardan bildiğim bir bitki ama fotoğraflarda gözümde boyunu-posunu canlandırabileceğim bir kıyaslama görmedim hiç. Sana zahmet, beni bir aydınlatır mısın?

Düşündüm, bakındım gözüme oklava ilişti. Kıyaslama için. Kendisi 67 cm geliyor. Sümbülteberin çiçek sapıyla da aynı boyda.



Çiçek büyüklüğü için de 1 TL kullandım. Oğuz Kağan "anne ben tutiyim" diyince parayı eline verdim, biraz acemice tuttu ama teyzesi idare ediver. Çiçek 1 TL'den oldukça büyük geldi, ben de şaşırdım, sayende hiç dikkat etmediğim bir konuda farkındalık oluştu.

[A_NOMAD]

Ne kadar büyükmüş! Teşekkür ederim, sırf beni aydınlatmak için ailece çaba göstermişsiniz, o 1 lirayı tutan minik parmakları öpüyorum