![]() |
|
|
|
|
|
#1 | ||
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2014
Şehir: İzmir
Mesajlar: 3,895
|
Alıntı:
Alıntı:
|
||
|
|
|
|
|
#2 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-02-2018
Şehir: Muğla
Mesajlar: 734
|
Mantarları Hafife Almayalım
Alıntı:
Bir dekarda elde ettiğimiz ürün, eski dönemde, kaç dekardan elde ediliyordu? Dekara atılan organik gübre miktarını kaç katına çıkardık ? Bu kadar hayvan besleyebiliyorlar mıydı ? Toprağı nemli tutabilecek kadar sulayabiliyorlar mıydı ? Yok öyle yağma ! Siz topraktan istediğinizi bandıra bandıra alacaksınız. İşinize gelmeyen canlılar bundan faydalanamayacak. Sizi gidi siziler ![]() Temel organik önleyicilere dayanıklı olabilenler yaşamını sürdürüyor. Organik kökenli ya da değil, ilaç kullanmadan tarım yapmak olanaklı değil. Bağnaz davranmamak gerek. Elden geldiğince organik şeklinde bir duruma doğru yol alıyoruz. Eskiden : 40 yaşına gelenlerin ağzında damak olurdu. 50 yaş baston demekti. Bunlara gelince niye sesiniz çıkmıyor ? ![]() Biz ne denli organik isek ürettiklerimiz o denli organik. 10 kg dan hafif karpuza burun kıvırırsak, mantarı da yeriz. ![]() |
|
|
|
|
|
|
#4 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2014
Şehir: İzmir
Mesajlar: 3,895
|
Alıntı:
Bazı filmlerde kendini, geleceğini, yani kendinden bir şeyler görüyor insan..Oyuncular da kaliteyse film ne kadar basit olursa olsun izlerken içerisine alıveriyor.. 'The Judge' da bunlardan biri, yılda en az bir kez izlerim, filmi izleyip yazayım istedim, yoruma cevap vermem de gecikti. Filmin başındaki ortanca - hydrangea .. ![]() Yılların, genlerin, kaderin, mesleğin, hayat şartlarının oluşturduğu değer yargılarını, kendi kurallarını ne zaman gözardı edebilir insan.. Büyük pişmanlıklarını telafi edebilmek için olabilir mi? Çocukları için, düştüğü zor durumdan çıkabilmek için.. ![]() Neyse güzelliklere gelelim, ortancalar bahçede son demlerini yaşarken, dahliyaların da hala kendilerini göstermeyen oyuncuları sahne almaya başladı. ![]() Gıızz, bu ne güzellik bakem.. |
|
|
|
|
|
|
#5 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2014
Şehir: İzmir
Mesajlar: 3,895
|
Alıntı:
![]() Yazılanlara kesinlikle katılıyorum ancak ilaveler yapabilirim; rakamlar hayalidir, sayılara takılmayalım lütfen. Soru 1: Eski karpuzların tadı, eski domateslerin kokusu nerede şimdi.. Cevap 1: Olgunlaşmamış acura benzeyen kabak aşılı karpuzların, dünyanın bir ucuna taşısanız dahi tipi gram kaymayan domateslerin tabi ki tadı yok ama gayet güzel karpuzlar yedik bu sene. BİM den aldığım çeri domateslerinin tadı şu ana kadar yetiştirdiğim hiç bir çeride yoktu aslında. Yaşım 50 ye dayandı, en büyüğümüz sevgili @Malina asırlık vardır diye tahmin ediyorum, O daha iyi bilir tabi; eskiden yoktu, paramız yoktu da, parası olanlara da alınabilecek şey yoktu. Bakkallarda çocukluğumuzun en büyük lüksü leblebi tozuydu. Hal böyleyken yediğin karpuzun tadını, salçanın kokusunu tabi unutamazsın. Soru 2: Hormonuydu ilacıydı hibridiydi diyorsunuz da ... Cevap 2: İnsanoğlunun yaşamını uzatan iki büyük mucize var; aşı ve antibiyotik.. Her ne kadar 'aşı yaptırmayı reddeden' cahil grupların çoğalmaya başladığını hayretle takip etsek te hala risk teşkil etmiyorlar. Aşı ve antibiyotik gibi insanoğlunun burnunu soktuğu hiçbir şey tamamen zararsız değil. Buna rağmen faydaları ortada, milyarlarca insanı ölümden kurtaran bu iki arkadaşın arızaları var mı, var tabi ama devede kulak. Hangi anne baba milyonda bir riske kanıp ta çocuğuna çocuk felci aşısını yaptırmak istemez. Gördüğümüz en büyük yaratan doğa, yaratıcının eseri olduğu için böyle tanımlamak hata olmaz herhalde. Sitenin başında da yazdığı gibi 'Siz onu umursamazsanız, doğa sizi hiç umursamaz...' Doğa gerekeni yapar, gerisini siz düşünürsünüz. Sonuç: insanoğlu doğanın eline su dökemez 'en güzelini, en faydalısını' yaratmak konusunda. Tamam ömür uzadı (Afrika ülkeleri hariç) uzadı da kalite nasıl oldu: yakın çevresinde (birinci derece) kanser olmayan var mı acaba, ikinci dereceye geçildiğinde demans olmayan akrabası olan.. Kireçleniyoruz takıyoruz protezi yürüyoruz, damarımız tıkanıyor açıyoruz koşuyoruz ama nereye kadar.. Devam edelim birlikte... |
|
|
|
|
|
|
#6 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 11-07-2017
Şehir: Alanya
Mesajlar: 782
|
Alıntı:
Aşılı kabakgiller hakkında çok fazla bilgi kirliliği var özellikle karpuz bir tek Antalya'da değil bir çok ilde ekimi çok fazla yapıldığı için ilk akla gelen meyve oysa kavun,salatalık,domates,biber,patlıcan gibi bitkilerde çok yoğun aşı anacı kullanımı mevcut.Patlıcanın nasıl tadı iyi oluyorda karpuzun kötü oluyor anlamak mümkün değil ![]() Karpuzla ilgili bir hurafe var herkes kabak aşılı karpuz ondan dolayı eski karpuz tadı yok diyor oysa tam tersine tat olayını daha doğrusu şeker oranını arttırır aşılama.Tatla ilgili sorunun kaynağı tohumdur,yine bununla ilgili hibrit tohuma suç atmayı uygun görüyorlar.Evet bazı hibrit karpuz tohumlarında tatla ve karpuzun dokusuyla ilgili sorunlar mevcut ancak bu durum bazı çeşitlerde mevcut yani bütün hibrit karpuz tohumlarının tatları kötüdür demek haksızlık olur, mesela bu tadı iyi olmayan çeşittede tonaj ve meyve tutumu üst düzeydedir.Yani hedeflenen özelliğe göre tat olayı değişebiliyor. Elimizde o eski tatlı meyvelere sahip tohumlardan olsa ve shintoza üzerine aşılasak veya cucumis pustulatus üzerine aşılasak şeker oranı daha fazla karpuzlar elde ederiz bunun yanında kök hastalık ve nematod zararlılarına karşı koruma ve daha fazla ve ağır karpuzlar elde etmiş oluruz.Benim gözlemlediğim tek bir handikapı var o da karpuz meyvesi içinde ağsı yapıya sebep olabiliyor bazı aşı anaçları. https://hal.archives-ouvertes.fr/hal-01284257/document Mesela dökümanda karpuz/karpuz üstüne aşılanan denemede şeker oranı %11,9 ise karpuz/cucumis pustulatus üzerine aşılı çeşitte %12,1'dir.Yani aşı karpuzun tadını arttırmıştır. |
|
|
|
|
![]() |
|
|