16-04-2010, 15:26 | #91 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Her ürün, kendi doğal mevsiminde üretilecek.. Bu oluşumda böyle mi olacak. |
|
16-04-2010, 17:45 | #92 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 275
|
Evet zaten ne oluyorsa herşeyi her mevsim yemek istememizden oluyor. Zamanından önce yetiştirebilmek için seralar kuruluyor, kapalı ortamda daha hızlı üreyen zararlılar için kimyasallar basılıyor, tozlaşma ve ürün tutumu için hormonlanıyor vb. Aldığımız ürünlerin zamanında yetiştirilmiş ürünler olmasına dikkat edersek daha sağlıklı beslenebiliriz bence. Hatırlarmısınız benim gençliğimde turfanda ürün diye birşey vardı ve o ürünü almak ve tatmak da bambaşka bir keyifdi. Zaten Türkiyenin her tarafı aynı iklim yapısında değil, kimi bahçeler daha erken üretmeye başlayacak, kimileri daha sonra pazara girecek böylece epey uzun bir süre örneğin domates pazarda kalacak. Ha o zaman ocak ayında taze domates yemiyeceğiz. Olsun sağlıklı ve lezzetli olsun da ben turfandayı beklemeye razıyım. |
16-04-2010, 18:19 | #93 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Uzatılmış mevsim ya da biraz erken başlatılmış mevsim olabilir ama, konu Nazilli'de Mart ayında olgunlaşmış domates olduğunda, birincisi, bu bir çiftlik ya da bahçe işi değildir, ikincisi Mart domatesinin lezzetine göre bahçeden sebze almak isteyen tüketici profili uzak bahçelerin "ortakları"ndan olmaması gerekir. |
16-04-2010, 19:17 | #94 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 05-04-2009
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 62
|
Dinlenmiyorsan anlatma. Düzenleyen Sarp99 : 23-04-2010 saat 22:11 Neden: Çekoslavakya değil Çek Cumhuriyeti. Yaşlılık işte mazur görün. :-) |
16-04-2010, 20:33 | #95 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
|
Sayın sarp99, Domates yetiştirmede az buçuk deneyimi olan bir çiftçi olarak (Ziraat odasına bağlı, çiftçi kayıt sistemindeyim) açılımı iyi tarım üretimi olan İTÜ için söyleyeceğim tek bir kelime var. Gözboyama! İTÜ ile olmayan arasındaki uygulamada kullanılan ilaç ve gübre fark etmiyor. Fark kullanım miktarı ve ilacın ne zaman atıldığı. Tarla aynı organik tarım da olduğu gibi denetime açılıyor ve bir denetim bedeli ödeniyor. Denetimin esası gerçekten gübre ve ilaca ihtiyaç var mı, var ise ne miktarda ve hasatdan ne kadar zaman önce ilaç atmalı gibi çiftçimizin bilinçsizce yaptığı işleri bir düzene sokmak. Bakanlık avrupa birliği mevzuatına uygun tarım sektörü oluşturmak ve çiftçimizi denetim altına almak için bu çalışmayı yapıyor. Özünde doğru bir çalışma ama son tüketicinin ve doğanın hayrına olan bir şey yok. Yine suni gübre ve kimyasal ilaç var. Üzerinde ilaç kalıntısı var mı kontrol edildiği iddia ediliyor ama süreç öyle işlemiyor ki. Hasatdan şu kadar tarih önce ilaç atacaksın ki hasatda ilaç ömrünü tamamlamış olsun mantığında... Saygılar. Düzenleyen bayindirmevki : 16-04-2010 saat 20:50 Neden: imla |
16-04-2010, 20:38 | #96 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-02-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 533
|
Sebze ve meyve konusunda ne kadar başarılı olabilirim bilemiyorum ama bu yıl için yaklaşık 30 dönüm açık alan ki bunun 10 dönüm kadarını kuru fasulye için düşünüyordum 10 dönüm kadarında da karpuz ve kavun düşünüyordum. Kalan 10 dönüm açık alan ile toplam 700 m2 lik iki basit naylon serada öneriler ve tavsiyeler doğrultusunda gerekli ortak harekete varım. Ayrıca böyle bir oluşuma katılmak isteyen ama bahçesi olmayan bir kaç arkadaşa yer tahsisi yapabilirim. Önümzdeki yıl , daha doğrusu 2010 Kasım - Aralık aylarında Tekirdağ Merkeze bağlı bir Köyünde de 12 Dönümlük bir meyve bahçesi kurmayı ( Hünnap, Alıç, Üvez, Aronia, Ekşi Dut, Koca yemiş ) planlıyorum. Bu konudaki öneri ve görüşlerinizide beklerim. Sevgiyle kalın |
16-04-2010, 21:09 | #97 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
|
Alıntı:
Sayın sarp99, Düşünceleriniz güzel ama güvene dayalı bir alışverişi siz de yaptığınızı son paragraf da belirtiyorsunuz. Bazen sadece güvenmek de güzeldir. Bunun için dış desteklere gerek yok. |
|
16-04-2010, 21:24 | #98 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
|
Alıntı:
Lezzeti elbette göz ardı etmiyorum ama hangi lezzet. Kişiye göre değişir. Burda söz konusu olması gereken lezzet organik olan ile olmayan arasında ki nüansı algılayabilmek olsa... |
|
16-04-2010, 21:36 | #99 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
|
Alıntı:
Saygılar Neden parça parça yazdığıma gelince. Ard arda alıntılayıp yazmayı beceremedim işte. |
|
16-04-2010, 22:24 | #100 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Sn.Sarp99, Öncelikle sizden özür dilemek isterim. Yazdıklarımı size karşı olarak aldınız. Kesinlikle siz özelinde yazmak istemedim. Yazdıklarınızdan ortaya çıkan bir tüketici profilini ele almaya çalıştım, ki gerçekte sizinle hiç alakası olmayabilir. Yazdığınız 3-5 cümle, evet oldukça iyi tanıdığım bir profili tanımlıyor, ama siz tam olarak o profil olmayabilirsiniz. Burada iki konunun önemli olduğunu söylemiştim. Bunu biraz daha açmaya çalışayım. Öncelikle şu eko-çiftliği ele alalım. Dediğim gibi burası neresi bir fikrim yok. Organik üretim yapıldığını söylediklerini bildiriyorsunuz (özelden çiftlik adı verirseniz belki biraz daha somutlaşabilir). Ancak tam olarak ne yaptıkları konusunda bir fikriniz yok. Diyelim ki sertifikaları da var. O sertifika, çiftliği bilmeden ürün alanlar için bir güvence mahiyetinde. Büyük ihtimal, şayet sertifikaları varsa üretimleri de organiktir. Sizin değerlendirmeniz domatesin lezzeti ile ilgili. Lezzet tamamen çeşit ile ilgilidir. Kalıntı bırakacak kadar zehir atılmış domatesin çeşiti lezzetli ve aromalı ise zehire rağmen hala lezzetlidir. Ürün aldığınız yer, hasbelkader lezzetli bir çeşit yetiştirmediyse, organik ama lezzetsiz domates yetiştirmiş olabilir. Söz konusu çiftlik, Mart ortasında domates yetiştiriyorsa normalde bir eko-çiftlik iddiasında da olmamalı. Olsa olsa endüstriyel tarım yapan bir yer olabilir. Domatese gelince, söz gelimi bu yıl bendeki çeşit sayısı 30 civarında. Hepsinin özelliği başka.Bunların içinde seveceğiniz de olabilir, sevmeyeceğiniz de. Bizim bahçelerin "ortakları" muhtemelen bu çeşitlerin bazılarının ne olduğunu zaten biliyor olacaklar. Bazıları özellikle siyah ukrayna, pembe, siyah cherry, tatlı turuncu ya da santini istiyor olacak. Bizim bahçelerde mart ayında domates olmaz. İsteyen olursa, "köşedeki markete gidiver, otlar da vardır orada" denilecek. İyi tarım uygulaması ile yetiştirilen ürünlerin ortak özelliği, kalıntı raporlarında limitlerin üzerinde görünmeyecek şekilde zehir kullanılıyor olmasıdır. Fiyatları konusunda haklısınız. Bunların diğer ürünlerden daha pahalı olmasını gerektirecek bir maliyetleri olmasa gerek. Muhtemelen danışmanlara ödedikleri parayı da sizden tahsil ediyorlar. Onun dışındaki fiyat farkı, adının "iyi" olmasına atfen uygun müşteri profilinin ödemeye hazır olduğu ölçülerek konan bir pazarlama ve karlılık politikasının sonucudur. Bizim ürünler asla marketlerde görülmez. Hele hele Tansaş'ın Migros'un semtine bile uğramaz. İhraç edilmesi de pek söz konusu değildir. Kendi adıma, benim "hedef kitlem", santini domates için 50 km araba kullanıp gelip bahçeden kendi toplayıp tartacak kişiler, hem de fiyatını bile sormadan. |
16-04-2010, 23:15 | #101 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-07-2009
Şehir: İzmir Zeytinlibahce/Aliaga
Mesajlar: 809
|
Arkadaşlar asıl sorun görülüyorki bir ''güven sorunu'' kurmaya çalıştıgımız ortaklık bunu aşarsa büyük bir engel kalmaz. Kendi adıma, kendisini internet üzerinden de olsa tanıdıgım, agaçlar net çatısı altında uygulamalarını anlatabildigi, gerekirse resimleyebildigi, satın almadan önce soracagım sorulara açıklıkla çevap verebilecek bir ortagımızdan hiç çekinmeden güvenip alırım Sn Meyvelitepe nin belirttigi hedef kitle benimkiyle tıpatıp aynı, daha yakından kurulacak dostluklarda en büyük karı |
16-04-2010, 23:33 | #102 | |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 11-09-2008
Şehir: izmir
Mesajlar: 1,631
|
Alıntı:
Ben linki fark edene kadar siz epeyce yol almışsınız. Daha doğrusu farketmedim; fark ettirildim. Sayın Denizakvaryumu'na teşekkür ediyorum. Linki bana özel mesajla bildirdi. Şu an için temel petek kullanmak zorundayız çünkü temel petek kullanmaz isek arı çok fazla erkek arı üretimi yapıyor. Ancak bal dönemi yaklaştığında kovanlara verilecek son 1-2 temel peteği vermeyip arının kendisine doğal petek ördüreceğim. Bu da her kovan için, peteği kendinden 2-4kg arasında doğal petekli bal demek. Zaman ne gösterir bilinmez. Bazen evdeki hesap çarşıya uymuyor. Fazlası da olabilir azı da... Saygılarımla... |
|
16-04-2010, 23:40 | #103 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 15-04-2010
Şehir: KOCAELİ
Mesajlar: 3
|
Merhaba
Meyveli Tepe sizi tebrik ediyorum..Ortaya attiğiniz bu fikir uygulanabilir ve bir okadar da gerekli aslinda böyle bir oluşum.Bizler gibi bahçesinde zeytini ve sebzesi bol olan insanlar eşe dosta ikram etmenin dişinde talep edenlere de niye göndermeyelim ki?Bu hem yetiştireni hem de alip tüketeni mutlu etmez mi?Bence eder.O yüzden 300 zeytin 200 hünnap 20-30 diğer meyve ağaçlarimin ürünlerini seve seve paylaşirim bölgemde talep edenlerle.Eşimle birlikte sizi ziyarete gelmiştik Yalakdere köyünden ..Hatirladiniz umarim.. Bu arada bir sorum olacak size kaolin kili atacağiz bugünlerde.Yapiştiriciyi hangi oranda kariştirmaliyiz bu oranlari yazabilirmisiniz lütfen.Sizin evdeyken notlari eksik almişiz sanirim.Delfin içinde soruyorum ayni soruyu.İlk denememiz acemilik var işte. Şimdiden teşekkürler. Vicdan Karabudak Düzenleyen vicdanka : 16-04-2010 saat 23:42 Neden: gerekli gördüğüm için |
17-04-2010, 00:05 | #104 | ||
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Alıntı:
|
||
17-04-2010, 00:20 | #105 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Vicdan hanım, hatırlamaz olurmuyum. Düşünceniz ve katılımız çok güzel. İlk fırsatta sizi ziyaret etmek isteğindeyiz. Sorularınıza e-posta ile yanıt vermeye çalışacağım. Selamlar |
17-04-2010, 00:24 | #106 |
Ağaç Dostu
|
Oluşum etüd aşamasında olsa da, az çok bir profil oluştu gibi. Bazı ayrıntıları tahmin etsek de, yine üzerine basılarak yazılması, elle tutulur olması hoşuma gidiyor. Tüketen olarak, hepimiz gibi ben de en lezzetlisi ve en doğalını istiyorum. Eğer ödün vereceksek bu zehir değil, lezzet olacaktır. Örneğin, doğal yetişmiş pembe domatesin lezzetini kim inkar edebilir. -Dediğiniz gibi, lezzet her damakta farklı beğeni bulsada.. Kokusu yeter Bu konularda "biliyorum" diyecek kadar bilgili değilim. Önce tüketiciyim. Amatör olarak da üretici. Bildiğini bildiğim insanlardan ya da internetten yararlanarak 12 senedir bahçemde bir şeyler yetiştirip ailemle tüketiyoruz. Bu yazı başladığından beri konuyu ilgiyle takip ediyorum. Gerçekleşeceğine de büyük inancım var. Aklı başında, işinin ehli- bilgili arkadaşlarımızın sayısı hiç de az değil ve bu beni çok mutlu ediyor. Millet olarak kim ne yaptı hadi biz de yapalımcıyızdır Bu huyumuzu bildiğimden diğer toprak sahiplerine örnek teşkil edeceğimizi biliyorum. Şartlar oluştukca, daha doğrusu durum netleşince ben de nerede durduğumu görebileceğim. Gönül ister ki bu oluşumun içinde olabileyim. Fakat bu kadar basit değil. Kendimi şu an yeterli bulmuyorum. Yinede yapabileceğim bir şey olduğuna inanırsam ve elimden gelecek bir şey olursa kimbilir.. Umarım benim bölgemde de katılımcı sayısı çok olur. Yoksa postayla sebze meyve almak bana göre değil. |
17-04-2010, 03:25 | #107 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
|
Alıntı:
Kendinden öncesi ve sonrası ile yazının bütünlüğü içinde anlam kazanan bir cümleyi alıp başka anlamlara çekmeniz gereksiz. Ne yanlış yazdım ne de eksik. Organik tarım doğaya ve insana saygı temelinde yapılır lezzet onun yan sonucu. Bunu esasmış gibi görmek isterseniz lezzetsiz bir organik ürün ile karşılaştığınız da olayı temelden yanlış mı bulacaksınız? Kaldı ki Meyvelitepe lezzeti oluşturanın çeşit olduğunu belirtiyor. Saygılar. |
|
17-04-2010, 08:01 | #108 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 05-04-2009
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 62
|
Dinlenmiyorsan anlatma. Düzenleyen Sarp99 : 23-04-2010 saat 22:12 |
17-04-2010, 11:08 | #109 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-07-2009
Şehir: İzmir Zeytinlibahce/Aliaga
Mesajlar: 809
|
Sn sarp 99 selamlar Alıntı:
katkılarıyla oluşacak, sonuçta bir yerden sonra güven esasına dayalı bir birliktelik. Şunu söylemekten kesinlikle hiç hoşlanmıyorum ama konu buraya gelmişken belirtmekte fayda var, kendi adıma önümüzdeki bir kac yıl içinde zeytininden, sebzesine tavugundan,baska evcil hayvanlarına kadar kendi kendimize neredeyse yeter olacagız, elbette ben kendimi kurtardım sizde bakın başınızın çaresine demek dogru bir bakış açısı degil ama birilerinin gözünün boyanmasını beklemeside dogru bir bakış açısı degil. saygılarımla |
|
17-04-2010, 13:38 | #110 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Tüm çeşitlerin lezzetini bir arada konuşacaksak bir yere varamayız, tabii ki her çeşidin kendine as bir lezzet farklılığı vardır, bazı kişilerin dışında bunu kimse inkar edemez. Burda konuşulan zehirsiz zirai gübresiz doğal ürün yetiştirmek. Şimdi erhangi bir çeşidi ele alalım, aynı çeşidi iki farlı şekilde yetiştirelim, birini fenni zirai gübresinle yetiştirelim, diğerini doğal hayvan gübresi ile Evet doğal gübre ile yetişen ürünün daha lezzetli olacağını ben iddia ediyorum. Tatsız bir organik ürünle karşılamazsınız, karşılaşıyorsanız o bir organik ürün değildir, organik diye kandırılmışsınız. |
|
17-04-2010, 13:48 | #111 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Sizin deyiminizle gıcıklık yapmayın, katkıta bulunun, Siz biz diye ayırım yapmadan, öz eleştiriyi gerektiği zaman hepimiz birimiz için, birimiz hepimiz için yaparız. |
|
17-04-2010, 19:43 | #112 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Arkadaşlar, Lezzet konusunda şöyle söyliyebilirim. Evet, lezzeti birinci derecede etkileyen çeşittir. Ancak aynı çeşiti, bahçede, doğal güneşin altında, organik prensiplerle yetiştirdiğinizde, dalında olgunlaştığında tabii ki çok daha lezzetli olur. Bu konuda yapılmış bir çok araştırma var. Bitkinin sağlıklı bir şekilde kendi bağışıklı sistemini geliştirmesi, güneşten aldığı enerji, yaşayan topraktan aldığı besin,meyvesinin de farklı ortamda yetişen aynı çeşitten daha lezzetli olmasını sağlar. Fakat lezzetsiz bir çeşiti, söz gelimi pazara uygun olsun diye ıslah edilerek geliştirilen raf ömrü uzun, gürünüşü mükemmel bir çeşiti ne yaparsanız yapın lezzetli olmayacaktır. |
17-04-2010, 20:06 | #113 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
S.Sarp99, Sözünü ettiğiniz "gıcık hedef kitle" bizim gibilerin değil, marketlerin hedef kitlesidir. Bu sebeple "iyi tarım"ı icat ettiler zaten. Reklamlar, CRM'ler bunun için. Bunun için call-center'ler var. Bunun için kredi kartlarına taksitler yapıyorlar, bonuslar, parapuanlar veriyorlar. Peki biz kimiz? Yazmışsınız ya, kilosu 3 liraya almak yerine kendisi 30 liraya üretir diye. İşte tam olarak budur. Biz 3 liraya almak yerine 30 liraya kendimiz üretiyoruz. Onun için de ne CRM, ne hedef veya değil herhangi bir kitle, ne reklam, ne belge, ne danışman umurumuzda değil. Biz paylaşırsak 30 liraya ürettiğimiz ürünü paylaşacağız. Her durumda zarar ettiğimiz için de sözünü ettiğiniz market kaygularımız yok. Peki niye yapıyoruz? Tek kârımız, kendimiz, çoluk çocuğumuz da, gönlümüz rahat bundan besleniyoruz. Bir de, toprağı koklayıp avuçlamanın,bir tohum ekip çimlenmesini, büyümesini, meyve vermesini görmenin hazzı diyelim. Mesele bundan ibaret. Süt konusuna gelince, moleküllerine ayrılıp tekrar toparlanmış, artık süt olmaktan çoktan çıkmış bir şeyi olabildiğince içmemeye çalışıyorum. İneği görüyorum, ne yediğini biliyorum, 50'mi geçtim. Ölürsem süt'den dolayı olamama ihtimali büyük |
18-04-2010, 13:54 | #114 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Evimin arkasında yaklaşık 500-600 m2 bir bahçem var. Orası ile ancak başedebiliyorum. Bana yardım edebilecek dinamik bir yakınım da yok. Sebzeleri yerken her seferinde "çok güzelmiş ama çok yoruluyorsun hastasın bırak bu bahçe işlerini" diyorlar. Herşeye rağmen sürdürüyorum. Sizin bu mübalağalı kışkırmanıza bile aldırış etmeden, halanızla da nasılsa bir orta yol buluruz deyip, teklifinize evet derdim. Çünkü gerçekten de birşeyler yetiştirmesini, dağıtmasını çok seviyorum. Gelelim postayla meyve sebze almam dememin nedenine; Bilmediğim görmediğim malumatımın olmadığı yerlerden kargo ile sebze meyve zaten talep etmem. Lakin bildiğim ve emin olduğum uzak bahçeden de talep etmem (marjinal durumlar hariç). Kargo ile baş edemem. Ben memur adamım maaşımı kargocuları ortak mı edeyim Bölgemde girişimci sayısının çok olmasını bu yüzden istiyorum. Sizde de olduğu gibi, istisnai durumlar vardır.. Eğer benim de babamın bir bahçesi olsa ve nasıl ne şartlarda ekip biçtiğini bilsem, ve o da bana üşenmeden haftada 2 gün kargo yapsa asla hayır demezdim. İşte böyle .. Saygılar. |
|
19-04-2010, 00:50 | #115 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 05-04-2009
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 62
|
Dinlenmiyorsan anlatma. Düzenleyen Sarp99 : 23-04-2010 saat 22:12 Neden: imla |
19-04-2010, 08:58 | #116 | |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Alıntı:
Bu tabloyu tüm hüznü ile gördüğümde, planlarımda radikal değişiklikler yapıp harekete geçmiştim. Bir tüketici bakış açısı çizerek ortaya koyduğunuz profil bence çok başarılı ve gerekli idi. Yazılanlara alınmanız yersiz. Şahsınız ile alakası yok. Dahası, ömrünün 5 yılını trafikte kaybedenlerin başka bir hazin durumunu yansıtıyor. Buna karşın söylenenleri de siz anlamaya çalışın. Muhtemelen de anlıyorsunuz zaten. Problem, bizim uzak bahçelerin, bu "müşteri profili"ne pek faydasının olamayacağı gerçeği. Kimbilir, belki siz de bir takım hesaplar yaparsınız. Artık neden hoşlanıyorsanız, bir bahçe mi olur, balıkçı teknesi mi, sahilde bir kafeterya mı? planlar yaparsınız. Çocuğunuz, evet. İlk önce düşünmeniz gereken unsur. Kalıpların içinde kaldığnız müddetçe çıkış yolu bulamazsınız. Peki, ya kalıplara dışarıdan bakarsanız? Sağlıcakla |
|
19-04-2010, 10:05 | #117 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
|
Bir kaç gündür kısa süreler dışında bağlanamamıştım. Tartışma hiçte bizim istemediğimiz bir noktaya kaymış. Aslında Sn. Sarp99 iyi niyetli şeyler söylüyor olabilir. Ancak süt örneği verdiği bütün olumlu izlenimi yerle bir ediyor. Ben kendim yıllarca hayvancılıkla uğraşmış ve koyunları kendi elleriyle sağan birisi olarak 45 yaşıma geldiğime göre bir problem yok gözüküyor. Sokak sütçüsünün sütü kitlesel tüketime sunulan sütlerden daha sağlıklıdır diye düşünüyorum. Hatta bence direk bir üreticiden sütü almak ve kendi yoğurt ve kendi peynirinizi kendinizin yapması en güzel ve en sağlıklı yöntem. Ben bunu yapıyorum. Hafta sonu Ömerli'ye bağlı köylerden birisine gidip süt alıyorum. Sn. Sarp99 siz doğal olarak olaya çalıştığınız kurumun penceresinden bakıyorsunuz. Hatta onların halkla ilşikiler kavramlarını öyle içselleştirmişsiniz ki başka bir dünya mümkün değil size göre. Ne zaman ki üretim kitleselleşmeye başlıyor iş çığrından çıkıyor. Örneğin kuş gribini ele alalım seri üretim yapılan yerlerde ölümler daha yoğundu ve kitleseldi. Çünkü bulaşıcı bir etmen hızla yayılabiliyor. Oysa vatandaşın tavuğunda bir problem yoktu. Ancak elinden zorla alıp yaktılar buda ayrı bir konu. Bizim bu oluşumu başlatmamızdaki amaç; insanların bildiği ve üretim yöntemlerinden emin olduğu kişiden tüketeceği sebze ve meyveyi temin etmesi. Çünkü bir yandan iyi üreticiler ürettiklerini satamıyorlardı (Lilium benzeri). Diğer yanda bunlardan daha az kaliteli ürünlere daha yüksek bedel ödeyen bir tüketici topluluğu vardı ancak istedikleri ürünü bulamıyorlardı. Amaç burada bu ikisini bilinçli bir şekilde buluşturmak. İlk başlarda amatör şekilde başlayan dağıtım işi belki zamanla daha profesyonel bir hal alabilir. Bunu zaman ve katılımcıların iradesi belirleyecek. Hiç dallandırıp budaklandırmadan, bu işi nasıl yapabiliriz bunu tartışıyoruz. Domatesimiz belki daha lezzetli olmayabilir. Hele bu mevsimde bu oluşumun domates temin etmesi mümkün değil. Ancak bir anımı aktarmadan edemeyeceğim. Tokatlı tanıdıklardan pancar pekmezi istemiştim. Sadece 1-2 kilo verebildiler. Neden diye sorduğumda çünkü kendi yiyebileceğimiz kadar yapıyoruz diyordu. Ben başka yerden bulamaz mıyız diye sordum. Onlar hayır dediler. Çünkü herkes kendi yiyeceği için pancarı özel yetiştirip burada kimyasal gübre kullanmıyormuş. Kimyasal gübre kullandığı kısmı ise şeker fabrikasına satıyorlarmış. Çünkü kimyasal gübre kullanılan pancardan yapılan pekmez lezzetli olmuyormuş. Ancak yine de çok iddialı değiliz. Sonuçta teknolojininde yardımıyla genetiği ile oynanmış ürün yetiştirerek belki daha tatlı domates yetiştirilebilir ve bazıları bunu daha lezzetli bulabilir. Ama bu kişilerle bir tartışmaya zaten girmeyeceğiz. Meyvelitepe'nin defalarca söylediği gibi Migros'a, Carrefoursa'ya mal satma derdimiz yok. Onlar bize gelince de mal vermeyeceğiz. İçimizden belki cazip tekliflere kanıp, kısa sürede bol para kazanma hevesine düşenler olabilir. Onlara da önerim, Antalya'da portakal bahçelerini turzimcilere satan kuşakların hazin öyküsünü bir okusunlar bence. Şu anda hem protakal bahçelerini kaybettiler, hem paralarını bitirdiler. Komik ama portakalı gidip Migros'tan alıyorlar. Düzenleyen acemi_caylak : 19-04-2010 saat 16:05 |
23-04-2010, 12:40 | #118 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
|
Sayın uzak bahçeler, Konudan iyice sapıldığı aşikar. Her ne yapılacaksa ekim-dikim sezonu geçmeden netleşse. Ben, bu konu açılmadan önce nerede isem oradayım. Bu konu ile ilgili de ne yapacağımı bilmek istiyorum. Yok biz bu işten vaz geçtik deniyorsa hikayelerle zaman kaybedilmeden itiraf edilsin. Devam deniyorsa uygun üyeler toplanıp konuşalım bu iş yazışmalarla olacak gibi değil. Durumdan vazife çıkaran da araya karışıyor. Yok kardinalmış, yok porthos muş pöh... |
23-04-2010, 20:44 | #119 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-02-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 533
|
Evet Sevgili arkadaşlar, Bu işin temelinde hepimizin hedefleri aynı. Sayın Bayıdırmevki nin de sorduğu gibi ne zaman bir araya gelip ortak bir plan çerçevesinde hareket edeceğiz ? Yoksa her kes bireysel hareket edip yaptıklarını mı fotoğraflıyacak. Sevgiyle kalın |
23-04-2010, 22:26 | #120 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Uzak bahçelere gelirsek. Özetin özeti, pek çok arkadaş fikri sevdi ve benimsedi. Doğal usullerle üretilmiş sebze ve meyvenin, yerel olarak tüketiciye ulaşması, daha doğrusu, tüketicinin yerel ve doğal ürünlere ulaşabilmesinin organize edilmesinden söz ettik. Buna benzer uygulamalar yurt dışında, özellikle Amerikada var. Ancak, buradaki çiftlikler ya da bahçeler organize değil. İnsanlar bir şekilde yakınlarında böyle bir bahçe olduğunu öğreniyorlar ve zaman zaman oraya giderek, ne üretiliyorsa ihtiyaçlarını yerel olarak ve güvenerek karşılıyorlar. Bu çiftlikler özellikle "organik endüstrisinden" de uzak kalmaya çalışıyorlar. Başka bir trend de Japonyada. Orada da bazı çiftçiler tüketiciye doğrudan ulaşmaya, iletişim kurmaya çalışıyorlar. Öyle ki, ambalajlarının etiketlerine kendi resimlerini bile bastırıyorlar. Çiftçinin resminin ambalajın üzerinde olması muhtelif şekillerde avrupada da yaygınlaşıyor. Olmayan şey, bu bahçelerin, çiftliklerin organize olma durumları. Olur ise, bizler hep birlikte yapmış olacağız. Bir zaman yazılmıştı. Böyle bir şey akşamdan sabaha gerçekleşebilecek bir şey değil ne yazık ki. Çok konuşulması, düşünülmesi gerekir. Fikrin bir plana, dahası aksiyona dönüşebilmesi daha epey kat edilmesi gereken mesafe var. Bu anlamda, açıkçası bu yaz düşündüğümüz şekilde gerçekleşebilmesi zor. Fakat hep birlikte sıkı çalışırsak gelecek yaz neden olmasın? Nelere ihtiyacımız var. Sıra gözetmeden, aklıma geldiği gibi listelemeye çalışayım. Birincisi, tabii ki ülkenin dört bir yanından az ya da çok üretim yapabilecek bahçeler gerekli. Bu bahçelerle yetiştirme yöntemleri, kullanılabilir malzemeler, tohumlar, fideler, çeşitler konusunda fikir birliğine varmalıyız. Organizasyonu nasıl yapacağımıza karar vermeliyiz. Muhakkak ki bir web sitesi hazırlamalı, burada her bir bahçeyi teker teker tanıtmalıyız. Bunun sürekliliğini sağlamayız. Bahçevanlarımız bir sonraki sezona kadar, bahçelerinde ne yaptıklarını tüm şeffaflığı ile haftalık, en fazla onbeş günlük periyodlarla resmli olarak anlatmalılar (bir bakıma her bahçe için bizim bloga benzer birer yayın olmalı). Bu bence çok önemli. Bu organizasyonun en güçlü tarafı şeffaflık ve izlenebilirlik olmalı. Bu yayınlar, ortak bir sitenin içinde, her bahçe için ayrılmış bölümlerde olabilir. Bir isim ve marka yaratmalıyız. Yine bu sitede amacımızı, nasıl çalışacağımızı net olarak duyurmalıyız. Bu yaz, hazır olan bir kaç bahçe bazı küçük denemelerde bulunabilir. Burada amaç, yakın yerleşim birimlerinde yaşayan tüketici ortaklarımızla direk irtibat kurabilmenin denenmesi, varsa dikkat edilmesi gerekenlerin ortaya çıkarılması olmalı. Organizasyonu resmileştirme kararı vermeliyiz. Söz gelimi bir kooperatif kurmalı mıyız? Kurarsak pek çok yararı olur. Bahçeden yapılan satışlar kooperatif adına faturalanabilir, teşvikler alınabilir, vs. Ancak böyle bir modelde tarım kooperatifi kurulabilir mi bilmiyorum.Araştırmak gerekecek. |
Etiketler |
baltaç, doğal çiçek balı, karakovan balı, meis balı, seksiyon balı |
|
|