![]() |
|
![]() |
#11 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Yukarıda yazdığım "Tohumdan yetişen, budanmaya alışmayan ağaçların bence budanmaya ihtiyaçları da yok; onlar dalını, yaprağını gayet bilerek, güzelce uzatıyorlar, her hareketlerini tam olması gerektiği gibi yapıyorlar." bu bilgi tohumdan yetişen ve budanmaya alıştırılmayan her ağaç için geçerli. Nihayetinde ağaçlar insanlardan önce de, budanmadan meyve veriyor ve tüm dünyayı kaplıyorlardı. Gerek kolay meyve toplamak için bodurlaştırmak, gerek meyve verimini arttırmak, gerek ışık almasını, havalanmasını sağlamak için yapılan budamalar amaca hizmet ederler ama burada asıl amacın ne olduğu önemli. Benim kendi amacım uzun ömürlü, mümkün olduğunca verimli, sağlıklı ve mutlu ağaçlarla birlikte yaşamak. Biraz edebiyat gibi görünse de gözlemlerim ve araştırmalarım bunun gayet mümkün olduğunu gösteriyor. Diğer taraftan ağaçların yapıları budama veya aşılama nedeniyle bir kez bozuldu mu budanma ihtiyaçları ortaya çıkıyor. Bu durumda da o ağacın kendine özgü dallanma yapısını bilerek, yabani formlarını inceleyerek ona özgü olan yapıya yönelik budamalarla bu işi azaltmak en uygunu. Hastalıklı, kuru dallar gibi durumlarda veya çoğunlukla budamalardan kaynaklanan ve dengesiz gelişip üst üste binen veya gereğinden fazla yoğunlaşmış dallarda bir doktorun müdahalesi gibi o problemlere yönelik budamalar ise ayrı konu. Yapılmaları yararlı. Aslında burada birkaç cümleyle özetlemeye çalıştığım bu konu derin derya bir konu. Bir ara bu konuyla ilgili bir yazı kaleme alırım. Geçmiş deneyimlerle birlikte Taşlıbahçe'den örnekler de bir çoğalsın ilk fırsatta... Bu arada ziraat mühendisi değilim; 2 hafta daha görsel sanatlar öğretmeniyim; bazı iş kolları için "alaylı" kavramı varsa da mühendislik için duymadım; bir deneme olarak "alaylı ziraat mühendisi" olmaya adayım desem belki doğru olur ![]() |
|
![]() |
![]() ![]() |
|
|