![]() |
|
![]() |
#723 | |||||
Ağaç Dostu
|
Sayın Meyveli Tepe, Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Somut olarak bir olay gösterip örnek verseydiniz, neyi yanlış yaptığımız, belki daha iyi anlaşılabilirdi. Bakın, ben somut bir örnek vereyim. Alıntı:
Bir kaç istisna dışında yazılarına, selamlama sözcükleri ile başlıyor. Yine birkaç istisna dışında tüm yazıları küçük harfle başlıyor. Yanlış saymadı isem, bu istisnaların toplamı, bir elin parmaklarından fazla değil. Belki, Sayın Neconeco'ya özel mesaj gönderip, bu konuya dikkatini çekmiş, kurallara uyma konuşunda biraz gayret göstermesini de rica etmişizdir. Hal böyle iken, işin sulanmadığını söylemek, biraz zor değil mi? Doğrusu, neden daha iyisini yapmak yerine, biraz daha hoş görü talep ettiğimizi de bir türlü anlayamıyorum. |
|||||
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#724 | |
agaclar.net
|
Yücel Özlem, sanırım yanlış anladınız, diğer deyişle ben başka türlü anladım ![]() Alıntı:
Yazısını bir de bu anlamda okur musun? ![]() |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#725 |
Ağaç Dostu
|
Sevgili Malina, ben zaten, anlamakata zorlandığımı söyledim. Siz de aynı şeyleri tekrar etmişsiniz. Doğrusu yine anlamadım. Bilgi eksiği yüzünden hata yapanlara zaten bir şey denilmiyor. Mümkün olduğınca eksiğini tamamlaması için, incitmeden, üzmeden kaynak, ya da yol gösteriyoruz. Ya da ben öyle yaptığımı sanıyorum. En küçük uyarıyı, kendisine saldırı kabul edip, sesini yükselten, tahsilini, becerilerini, marifetleriini, sayıp döken üyelere de tahammül ediyoruz. İncinmesin diye, özel mesaj gönderdiğimiz, cevap alamayınca tekrar gönderdiğimiz, yine de cevap almadığımız gibi, hal ve tavrında bu mesajlarda işaret edilen konularda en ufak bir değişiklik göremediğimiz zevatla da uğraşmaya devam ediyoruz. Bazı alıntılar yapayım: "kadeşim tükceyi sizden mi öğrenceğem" "ben türkçe öğretmeniyim hemde (...) yıllık" "ben türkçeden heç zayif almadım" "türkçe bilmiom da bunca okulu nası bitrdim" "çok iyi anliom sizi ben (...) olduğum için susturmaa çalişiyonuz." "benim ne meşgul olduğumu bilmiyonuz vakitmivar" "benim matematiim cok iidir." Bunlar buraya yazılabilenler. Seviyesi yazılamıyacak kadar aşağı olanlar da var. Burayı kirletmemek için yazmıyorum. Bu cevaplar bile bir şey. Hiç olmazsa, bir diyalog başlangıcı gibi görünüyor. Duymazdan gelenler... Yazar, çizer, çok yüksek tahsilli, çok yüksek mevkili, kimseler hata yapıyorlarsa bunu dağdaki amaca veya teyze ile benzeştirilmesi hiç doğru değil. Dağda tepede "amca" veya "teyze" ile sohbet edersiniz. Sohbet sırasında can kulağı ile dinlersiniz. Anlamadığınız sözcükleri sorarsınız. Anlamadığınız bir sözcük kullandığı için sizden özür dileyerek açıklamalar yapar. Anlatmaya çalışır. Bunlar arif kişilerdir. Ancaak, bazıları ile sohbet etmek gerçekten güç olabilyor. Bunlar ve benzeri yazılar tabii ki bizleri de etkiliyor. Bu nedenle bunlara cevap verir iken oldukça yavaş davranmak, yine genelde uyguladığım bir yöntem. Anında cevap yerine daha sonra ve daha sakin cevap vermek. Ya da doğrudan cevap yerine, gerekli cevabın verilmesi için, bir başka arkadaştan yardım istemek de yine tahammül ve hogörü kapılarını açık tutabilmek adına geliştirdiğimiz yöntemler. Aslında bunları ve daha fazlasını da siz biliyorsunuz. Burası bir bilgi paylaşım sitesi ise bilgilerin en kolay ulaşılabilir, en çok istifade edilebilir olması da bizim birinci önceliğimiz olmalı. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#727 |
Ağaç Dostu
|
Artık foruma yazmayan (veya yazamayan) ve eksikliği her zaman duyulacak üyeler vardı malesef. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#728 |
agaclar.net
|
Sakıncası yoksa isimlerini yazar mısın? Ne hata yapıp onları kaçırdığımızı hatırlamak istiyorum. Bir kısmı ile telafi edebiliriz belki... Ama hatırladığım bazılarının, burada bulunmasının yarattığı faydanın, eksikliklerinden oluşan zarardan fazla olmadığını hatırlıyorum... |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#731 | |
agaclar.net
|
Oguz SAGLAM Guest Mesajlar: n/a Görüleceği gibi üyeliği silinmiş durumda... Tamamen kendi özel yaşantısı gereği olduğunu belirterek, forumdan üyeliğinin silinmesini istemişti. Hergangi bir sorun yaşandığını hatırlamıyorum. Eksikliğini hissetiğim arkadaşlardan birisi. Sizin hatırladığınız olumsuz bir durum var mı? Erguvan Muhhibbi ile ilgili ise, olayı bilmeyen arkadaşlar, buradan (12. sayfadan itibaren) okuyabilir http://www.agaclar.net/forum/showthr...t=2162&page=12 Ne diyebilirim ki... Hala aynı fikirdeyim. Alıntı:
|
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#732 |
Ağaç Dostu
|
Bazı arkadaşlarımızın iletilerinden şöyle bir yanlış kanıya sahip olduklarını anlıyorum: " Türkçe'nin konuşma ve yazı dili ayrıdır." Oysaki Arapça gibi bazı dillerdeki bu durum Türkçe için sözkonusu değildir. Türkçe konuşulduğu gibi yazılır ve yazıldığı gibi okunur. Tabi bir takım yerel- ağız ve şive farklarını bu duruma istisna olduğunu ilkokul öğrencileri bile bilirler. Konuşurken hiç bir dilde noktalama işaretleri belirtilmez. Bu nedenle bazı arkadaşların : " Türkçeye değil; yazım kurallarına dikkat ediyorsunuz." demeleri biraz havada kalıyor. Dilimiz Türkçe, her gün bir önceki güne göre çok daha fazla tehdite maruz kalıyor. Pek çok forumda kullanılan Türkçe kesinlikle benim konuştuğum Türkçe değil bundan adım gibi eminim. Ağaçlar.net'te Türkçe konusunda gösterilen bu hassasiyeti takdir ediyor ve aynı titizlikle devam edilmesini diliyorum. Saygılar. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#733 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-08-2007
Şehir: elazığ
Mesajlar: 120
|
Sayın lerdemir;yazım hatamı ikaz ettiğiniz için öncelikle teşekkür ederim.Başta siz olmak üzere,buradaki arkadaşlara şöyle ikinci bir soru sormak isterim. Dilin tarifleri içinde "yaşayan bir varlık"olduğu geçmektedir.Bu durumda, Osmanlıcayı ne olarak görmemiz gerekir? Soruyu biraz şöyle açayım;uyarı mı? ikaz mı? Şahsi fikrim her ikisinin de öz Türkçe olduğu yönündedir. Benim birde -sal,sel ekleri takıntım var.Türkçede sal-sel ekleri yoktur ve tamamen uydurukcadır.Bu tariften "kumsal"kelimesini tamamen ayrı tutuyorum.Zira bu -sal ekinin tek doğru olarak kullanılıp türetildiği kelime "kumsal" kelimesidir. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#734 |
Ağaç Dostu
|
Sayın asker merhaba, Yazımın bir ikaz değil, naçizane bir hatırlatma, bir bilgi paylaşımı olarak addedilmesini istirham ederim. Dilin "yaşayan bir varlık" oluşu sanırım hepimizin kabul ettiği bir durum. Bununla bağlantılı olarak da, sizin Osmanlıca sorunuza yanıt bulabilmek bence kolaylaşıyor; zira Osmanlıca diye tabir edilen dil, aslında Türklerin Anadolu'ya yerleşmesi ve Osmanlı İmparatorluğu'nun kurulması sonrasında, "saray erkanı" tarafından, yoğunlukla Arapça ve Farsça'dan, sonra da Fransızca'dan-etkilenmesi -beslenmesi- neticesinde gelişen, nihayetinde "o devrin saray" Türkçesidir. "Uyarı" mı yoksa "ikaz" mı? Her ikisi de; çünkü biri dilimizin geçmişinden gelen bir kelimesi, diğeri de aynı anlamlı daha güncel bir ifadesi. "Hela" ile "tuvalet" gibi, "tasdik" ile "onay" gibi ya da "helak olmak" ile "mahvolmak" yahut da "derman" ile "çare" kelimelerinde olduğu gibi. Ben, eskiden gelen kelimelerimizi "muhafaza etmek" -korumak- gereğini gördüğümden dolayı, eskimiş ifadeleri kullanmaya özen gösteriyorum -tam anlaşılmak adına güncel karşılıkları ile de desteklemek suretiyle-. Bunu tercih etmemdeki temel neden de, bazen ancak bir kaç yeni kelimeyi bir araya getirerek verebileceğimiz bir anlamı tek bir eski kelime ile verebilme imkanı olması. Bir de, o dönemki saray dilindeki matematik. Tam olarak hangisinden kaynaklandığından emin değilim, lakin -ancak- Farsça veya Arapça'dan gelen etki ile eskiyen o dönemki saray dilinin enfes bir matematiği -etkilendiği sami dillerinin genel özelliği bu- var. Şöyle ki: Çoğumuz "Şişli ETFAL Hastanesi"ndeki eTFal'in anlamını bilmeyebilir. "Çocuk"un çoğuludur eTFal, Şişli Çocuklar Hastanesi gibi karşılayabiliriz yani. Buradaki fevkaladelik nerede diye soranlarınızı duyar gibiyim. Şurada: TıFıL kelimesi de eski bir kelimemiz ve çoğunuza malum olduğu üzere "Çocuk" demek. Şimdi "eTFaL"deki sessiz harfler ile "TıFıL"daki sesli harlerin dizilişine dikkat ediniz. Diziliş aynıdır, aradaki sesli harfler farklılaşarak tekil kelimeyi çoğul yapmıştır. Bunun gibi, eski kelimelerin kökünü oluşturan SESSİZ HARF ÇATISINI ayıklayarak, o kökten türetilmiş diğer eski kelimeleri farkedebilir ve bundan bir bulmaca çözercesine keyif alabilirsiniz. -ön ekleri de ayrıştırmak gerekebilir çoğu zaman- Örneklersek: TaHRiK - Yola çıkartma, hareket ettirme, kımıldatma. müTeHaRriK- (mü- kişi ön eki sonrasında) Hareketli, İşleyen, çalışan. (aslında tahrik kuvveti ile çalışan) iLTiCa - Sığınma. müLTeci- Sığınan kişi MaL - Bir kimsenin mülkiyeti altında bulunan,taşınır veya taşınmaz varlık iMaL - Mal üretme iMaLaT - (-at son eki ile) Üretim MüLK - Ev, dükkân, arazi vb. taşınmaz mal. Doğrudan doğruya birinin malı olan yer veya yapı. MüLKiyet- (iyelik son eki ile)İyelik, sahiplik (Mülke sahip olma durumu) MaLiK - Sahip, iye (Yani mülkün sahibi) Güncelde, tapunun sahibi gibi. VaSıTa - Araç VeSaiT - Araçlar iFTiRa - Bir kimseye kasıtlı ve asılsız suç yükleme. müFTeRi - (mü- ön eki ile) İftira atan kimse iHTiMaL - Bir şeyin olabilmesi durumu, olabilirlik, olasılık. muHTeMel- (mu- ön eki ile) Gerçekleşmesi de gerçekleşmemesi de ihtimal dâhilinde olan, beklenen, beklenir, umulur, olası, olasılı, mümkün TeKaBüL - Karşılık olma, karşılama müTeKaBiL- (mü- ön eki ile) Karşılıklı müTeKaBiLiyet- (mü- ön eki ve iyelik son eki ile) Karşılıklı olma durumu (özellikle uluslararası devlet ilişkilerinde sıkça kullanılır) VaRaK - Yazılı kağıt, belge eVRaK - Yazılı kağıtlar, belgeler VeKiL - Birinin, işini görmesi için kendi yerine bıraktığı veya yetki verdiği kimse. müVeKkiL- Birini kendine vekil olarak seçen (erkek) kişi. (hanım kişiye müvekkile deniyor) Bu liste uzar gider. Umarım bir fikir verebilmiştir. Tabi, burada mutlaka vurgulamak istediğim bir husus var: Osmanlı'da İslam'dan dolayı bir doğu hayranlığı var iken, bu kelimelerin hepsi saray çevresinde konuşuluyor, ancak Anadolu Türkçesinde bu kelimeler yok, yani bu saydıklarım Osmanlı Saray Ağzı. Bir de acaba başka hangi dilde tek bir organdan yola çıkarak birbirinden bu kadar hassas detaylarla ayrılarak başka şeyler ifade edilebilir ki? Bakınız; "kalp" dediğimizde başka, "gönül" dediğimizde başka, "yürek" dediğimizde başka başka anlamlar yüklüyoruz tek bir organa... Saygılarımla... |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#735 |
Ağaç Dostu
|
ikaz : isim (i:ka:zı) Arapça ³®¥© 1 . Uyarma, uyarı, dikkat çekme, ihtar, tembih.2 . eskimiş Uyandırma. uyarı : isim 1 . Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih: "Romancının uyarılarından habersiz kaldınız."- A. Ağaoğlu.2 . biyoloji Organizmada uyarım yaratan güç Türk Dil kurumun sözlüğü bu açıklamaları getiriyor. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#737 |
Ağaç Dostu
|
Peki Meyvelitepe, Somut derken tam olarak bunu kastetmiştim. Elinize, emeğinize sağlık. Buna rağmen, bu konuda sizinle aynı noktada değilim halen. Hepimize güleryüzlü, huzurlu günler, geceler dilerim... |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#738 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-08-2007
Şehir: elazığ
Mesajlar: 120
|
Sayın lerdemir ve meyvelitepeye teşekkür ederim.Lerdemirin yazdığı arapca kökenli kelimelerin gıramer yapısını biliyorum.Farsca farklıdır.Ancak,Osmanlıca her iki unsuru kendi bünyesine alıp eritmiştir.Her ne kadar saray dilide olsa o zamanlar insanlar kendi arasında iletişim sorunu yaşamıyorlardı.Bir yanda saray dili öte yanda Anadolu ozanlarının yaşattığı öz be öz Türkçe.Fakat günümüzde yabancı kelimeler dilimizi kontrolsuz istila ediyorlar.Aynı hassasiyetleri yaşamak adına ben burada sevindim.Ayrıca biraz daha Türkçe gıramer çalışması yapmam gerektiğinide anladım. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#739 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-08-2007
Şehir: elazığ
Mesajlar: 120
|
Bu arada sel-sal eklerini ne yapacağız?Kullanmaya devam etmelimiyiz,yoksa bir kısıtlama gerekir mi? |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#740 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Sel-sal eklerini TDk buldu diye kullanmayıp farsçadan gelen İ eklerini mi kullacağız ? Elin farsının kulak tırmalayan kelimelerindense ben yinede Tdk derim. Tdk buldu diye bazı sözcüklere neden husumet beslenir bir türlü anlayamam. " Uydurukça" demek gerçekten uydurukça oluyor çünkü bir kelimeyi Tdk da bulsa, bir Anadolu köylüsü de bulsa uydurulmuş oluyor. Tdk uydurdu diye rahatsız oluyorsanız lütfen günlük hayatta şu kelimeleride kullanmayın. Bakalım arapça ve farsçalarını kullanmakta inat ettiğiniz kelimeler sizi toplum içinde nasıl bir duruma sokacak. Bazılarının karşılarına eski karşılıklarını yazıyorum: - Uçak Tayyare -Havaalanı - Buzdolabı -Bilgisayar -Günlük -Örnek Misal -Uzay Feza - Deniz Bahr -Okyanus Umman -Denizaltı Tahtel bahr - Silgi - Soru Su'al -Tanım İzahat -Açıklama -Sözel -Sayısal -Üçgen Müsellis -Dörtgen -Beşgen -Kimlik Hüviyet -Tutuklamak Tevkif etmek Çivi Mıh- mismar Arkadaş arasında bazılarını sık sık söyleyip güldüğümüz olmuştur. Sırf Tdk' ya gıcık olduğunuz için bu antika olmuş kelimeleri kullanacaksanız haberiniz olsun gençler bu kelimelerde ısrar edenlere de antika gözüyle bakıyor. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#741 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
![]() |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#742 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Düşüncelerinize katılmakla birlikte, itirazlarımda var: Biz icat etmesek de bir eşyaya Türkçe bir ad verilebilmelidir. Çünkü pek çok farklı dilde o aygıtın, yemeğin mucidinin verdiği ad dışında adlar verildiğini görürsünüz. Şöyleki bu durum bazen size: " Bu kadar da olmamalı; bu da gerçekten abartı." dedirtir. Örnek olarak İşkembe çorbası: Trip soap ( Merak ettim kral Arthur da işkembeyi sever miydi ? İngiliz milletler topluluğunun asla yapmadığı ve asla yemeyi tercih etmedikleri bir sakatat çorbasına nasıl kendi dillerinde ad verebiliyorlar...) Peri bacası:Fairy chimney. Sanırım Londra'nın göbeğinde bu oluşumlardan bolca bulunmakta. Yoksa biz de fiyord'a Türkçe karşılık bulurduk. Lokum: Delight . Geleneksel ingiliz tatlısı desem... Halı : carpet. Biz bulmadık; onlardan öğrendik sanırım ![]() Troy: Truva. Sanırım fransızlar millet olarak ortaya çıkışlarından 2.500 yıl önce Troy'a Fransız aksanlı ad verebilme becerisini gösterebilmişler. Buradaki örneklere benzer binlercesi var. Elin fransızı, ingilizi bizim buluşumuza, yerimize kendi diliyle ad verebilme özgürlüğüne sahipken biz neden değiliz ? Düzenleyen Tamtutulma : 26-09-2008 saat 16:20 Neden: Yazım yanlışı |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#743 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-08-2007
Şehir: elazığ
Mesajlar: 120
|
Sayın tamtutulma;Öncelikle sel -sal ekleri derken konuyu tersinden yorumlamışsınız.Burada kimsenin tdk'na düşmanlık yaptığı yok.Ancak size şu kadarınıda ayrıca tavsiye ederim.Atatürkten sonra tdk'nın biraz tarihçesinide okuyun olmaz mı?Mesela bu kurumun başına kimler gelmiş ve nasıl icraatlarda bulunmuş.İkincisi, verdiğiniz örnekler tamamen, zaten kullanım dışı değiller.Bu kelimeleri hali hazırda bulunanlarla beraber kullanmak kime ne gibi zarar verir?Tam aksine; Türkçeyi zenginleştirir ve kuşaklar arası iletişimi artırır.Yaptırım gücü, bu topluma kendini sorumlu tutan herkes için elbette vardır.En azından kişisel olarak kullanmamak kendi çapında yaptırımdır.Sizin dediğiniz gibi farsca(arabça-farsça)kökenli kelimeler gereksiz ise(günlük hayatımızda)o zaman hukuk dilini ne yapacağız?Çok mu luzumsuz?Hem Türk milleti üretkendir.Bakınız omnibüs,midibüs diyenimiz yoktur."Dolmuş"deriz.Hem de "kuyruk"deriz;yani kuyruk da bekler,kuyruğa gireriz.Bunlar Türkçenin güzelliği,milletimizin büyüklüğüdür.Hepimiz biliyoruz ki milletimizin tarihi insanlıkla başlamış ve beş kıtaya izler bırakmıştır.Öz Türkçeyi kullanacağız ve öz kültürümüzü de yaşatacağız.Atamızın dediği gibi "dahili ve harici bedhahdlarımız"hep olmuştur.Yoksa kuru bir şövenistlikle dil başta olmak üzere hiçbir sorunumuzu çözemeyiz. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#744 |
Yeni Üye
|
Arsakay arkadaşın düşüncesine katılıyorum. yirminci yüzyılın TIP dili latince iken, bu yüzyılda TIP' ın dili ingilizce. Çünkü, TIP alanındaki bilimsel araştırma ve buluşlar A.B.D. ve İngiltere tarafından yapılıyor. Oysa amerikalılar ve ingilizler, Oxford ingilizcesi değil tarzan izgilizcesi denilen kaba saba bir ingilizce konuşuyorlar. Bir dili popüler ve zengin yapan bence bilimdir. Düzenleyen i. fuat yenen : 27-09-2008 saat 04:28 Neden: hata |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#745 | ||||
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Atatürk sonrasına gitmenize gerek yok; acaba Agop Dilaçar Martayan'ı vatandaşlıktan çıkarılmışken yurda kim çağırmıştır; Dilaçar soyadını ona kim vermiştir; Tdk'daki görevine kim atamıştır ? Bu konu nedense hep dinci ve milliyetçi kesim tarafından sürekli kaşınarak Atatürk düşmanlığı için bir araç olarak da kullanılmaktadır. (Siz bu satırları üzerinize alınmayın.) Dilde sadeleşme çalışmalarını başlatan ve en ateşli taraftarı olan, pek çok sözcük üreten kişi Agop Dilaçar'ı Tdk'daki görevine atayan; Mustafa Kemal Atatürk'tür. Yetkin bir Ermeni mühendise proje çizdiriyoruz, ermeni muhasebeciye muhasebemizi teslim ediyoruz, doktora gidip sağlığımızı teslim ediyoruz. Peki bu konuda yetkin biri ise neden Tdk'daki göreve atanmasın. Not: Doğu Karadeniz'in Don Kazakları, Ruslar ve Ermenilerin altını üstüne getirdiği, soyup soğana çevirdiği bir yerinde doğdum ve üstteki milletler hakkında pek de olumlu düşünmüyorum. Sanırım bu suç da değil. Bazı kesimler tarafından hep söylenen ama bir türlü kaynak gösterilmeyen şu sözcüklerin kaynaklarını birileri çıkıp göstersinde bu iddia da artık ahmet amcayla mehmet amcanın kahve sohbeti ciddiyetinden kurtulsun. Otobüs - Çok oturgaçlı götürgeç Milli Marş- Ulusal düttürü Lokanta - Otlangaç Hostes - Gök konuksal avrat Bunu iddia edenler artık lütfen kaynak göstersinler. Alıntı:
Bakın eskiyen kelimeler sadece Türkçe olmayanlar değil; şu an Türkiye Türkçesi'nde kullanılmayan, unutulmuş 10.000 lerce kelime vardır. Ama ben bu arapça ve farsça tutuculuğunu da bir türlü anlayamıyorum. Adamlar arapça ve farsça sözcükler dilden çıkarılmasın diye o kadar hassaslar ki "Aynı duyarlılığın kırkta birini de keşke Türkçe sözcükler için gösterseler." demeden duramıyorsunuz. Bir de hep merak etmişimdir, daha fazla arapça ve farsça sözcük kullanmak beni daha iyi bir müslüman mı yapacak; ya da o sözcükleri kullandıkça sevap mı kazanacağız ? Bazı kesimlerin bu tutuculuğunun, inadının arkasında böyle bir neden olmalı diyorum kendimce. Alıntı:
Böyle bir cümle kurmadım, iletim yukardadır, böyle bir cümle varsa lütfen alıntılayın. Ben " Eskimiş, artık en az 100 yıl öncesinde kalmış, yerine Türkçe karşılıklar bulunmuş ve bu karşılıklar da oturmuş sözcükler varken, eskimiş sözcükleri kullanmakta ısrar etmenin mantığını anlayamıyorum; bunu yapmak sizi gülünç durumlara bile düşürebilir." dedim. Bunda da herhangi bir yanlışlık olduğunu düşünmüyorum. Alıntı:
Düzenleyen Tamtutulma : 29-09-2008 saat 08:37 Neden: Yazım yanlışlarının düzeltilmesi |
||||
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#746 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
Nokta ve virgülden sonra boşluk bırakılır. Mesajlarınızın kolay okunur olması için, nasıl yazmalısınız? |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#750 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-08-2007
Şehir: elazığ
Mesajlar: 120
|
Sayın tamtutulma;söylemek istediklerinizi üstdeki yazdıklarınızdan anladım.Eskimiş kelimeleri kullanmakda şahsen bir ısrarım yok;hatta bu konuda ısrarcı olunsunda isteyen biri değilim.Benim demek istediğim şu **** bu yolla bu kelimelerin hala kullanılıyor olduğu ve bununda esasen dilimize zenginlik getirmiş olması gerçeğiydi.Buradan şunuda anlayabiliriz;eskimiş kelimeler "ortamına göre"kullanılırsa komik **** müzelik duruma düşmüyorlar.Ayrıca "dikuçak"kelimesi için de kullanmak adına sizi tebrik ederim. Dil yaşayan bir varlıktır ve dilde de artık ölmüş bulunan kelimeler vardır.Demekki ölüyü diriltmeye çalışmak işe yaramıyor.Zannederim sizde yazdıklarınız da böyle bir anlam üzerinde duruyorsunuz.Fakat hepsini böyle düşünmek de yanlış olur değil mi? Açıklamalarınız için teşekkür ederim. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
|
|