agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Agaclar.net Kullanıcı Hizmetleri > SIK SORULAN SORULAR / FORUM KULLANMA KILAVUZU
(https)




Beğeni Düzeni591Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 23-09-2008, 16:50   #721
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,120
Galeri: 1
Anlıyorum sizi.

Eminim "şaka yollu"...

lerdemir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-09-2008, 17:01   #722
Ağaç Dostu
 
neconeco's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-07-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 614
Galeri: 19
selamlar. evet tamamen))) emin olabilirsiniz. Zaten bu konuda bu kadar konuşma hakkını da kendimde göremiyorum daha ileri gidemem.))) mürmetlerimle

neconeco Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-09-2008, 22:58   #723
Ağaç Dostu
 
Yücel Özlem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 3,116
Galeri: 137
Sayın Meyveli Tepe,
Alıntı:
Lütfen yanlış anlaşılmasın. Hiç kimseyi veya herhangi bir şeyi eleştiriyor değilim.
Diyorsunuz. Elbette elştirebilirsiniz. Ancak, eleştiriniz anlaşılır olursa bir yarar sağlayabilir. Ben anlamak için bir hayli çaba sarfettim. Ama pek başarılı olduğumu söyleyemiyeceğim.

Alıntı:
Tersine, forum yöneticileri ve moderatörlerimizin taviz vermeden nasıl sabırla, ısrarla, bazen de ders vererek yazım dili konusunda hassasiyet gösterdiklerini izliyorum. Bu, fazlasıyla takdir edilecek bir durum. Bu sayededir ki, Ağaçlar.Net'de kullanılan Türkçe seviyesini başka bir paylaşım ortamında görmedim.
Ortamı beğeniyor olmalısınız.

Alıntı:
Belki küçük bir rica; bazı üyelerimizin ya uzunca bir süre yurt dışında yaşadıklarından, ya da belki diğer alışkanlıklarından Türkçe yazım kurallarını uygulamada eksiklikleri oluyor. Hatta bu arkadaşlarımızın bazıları bütün bir yıl boyunca bir sayfa dahi yazı yazma ihtiyacı hissetmemiş de olabilirler. İlginç bir konuda iki satır yazmaya kalkıştıklarında, ki zahmet edip yazıyorlarsa bunun bir değerinin olması yüksek bir olasılık, varsın bozuk yazzsın. Yazdığına aldığı ilk tepki nokta, virgül olursa ikinci kez yazmaktan ya da anlatmakta olduğu şeyi devam ettirmekten vaz geçebilir.

Oysa, filanca bir bitki konusunda bilmediğimiz bir şeyi, burada, oturduğumuz yerden öğrenebilmenin değerini tahmin edebilirsiniz. Nitekim, dağda bayırda, belki de hiç okul eğitimi almamış bir amcadan, yaşlı bir teyzeden bir şeyler öğrenirken Türkçe'sini ve cümlelerini beğenmemezlik etmiyoruz. Dahası, kulaklarımızı dört açıyoruz ne dediğini iyice anlamak için. O yüzden biraz hoşgörü, belki biraz tahammül çok da zararlı olmayabilir.
Diyorsunuz. Bunlardan bizi yeterince hoşgörülü veya tahammüllü bulmadığınız anlıyorum.
Alıntı:
Elbette, deyim yerindeyse sulanmasına da izin vermeden...
Üzgünüm, işte bunu ben anlayamadım.

Somut olarak bir olay gösterip örnek verseydiniz, neyi yanlış yaptığımız, belki daha iyi anlaşılabilirdi.

Bakın, ben somut bir örnek vereyim.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi neconeco Mesajı Göster
selamlar sayın lardemir kendi çapımda bir sitenin editörlüğünü yapmaktayım. ancak hayatın akışı okadar hızlı ki ,gene hoş göru demekteyim. Kaldıki ülkemizin yüzde sekseni türkçe konuşmasını bilmiyor, kaldıki kurallı yazışma bekliyorsunuz.

****** bende isterim fakat 80 yıl geçti istenilen noktaya gelinmiş değil. Benim gibiler çoğunlukta .))))) saygılar bak gene küçük harfle başladım)))))) şaka yollu

ben size yazana kadar cevap gelmiş düzeltme için çok teşekkürler zahmet buyurmuşunuz yani ne diyeyim bir istanbullu olaraktan bu kadar yanlış yapmama bende üzüldüm .
Sayın Neconeco, Yüz elli bir mesaj yazmış. Elli bir yaşında. İstanbullu olduğunu, bir internet sitesinin editörlüğünü yapıtığını, söylüyor.

Bir kaç istisna dışında yazılarına, selamlama sözcükleri ile başlıyor. Yine birkaç istisna dışında tüm yazıları küçük harfle başlıyor. Yanlış saymadı isem, bu istisnaların toplamı, bir elin parmaklarından fazla değil.

Belki, Sayın Neconeco'ya özel mesaj gönderip, bu konuya dikkatini çekmiş, kurallara uyma konuşunda biraz gayret göstermesini de rica etmişizdir.

Hal böyle iken, işin sulanmadığını söylemek, biraz zor değil mi?

Doğrusu, neden daha iyisini yapmak yerine, biraz daha hoş görü talep ettiğimizi de bir türlü anlayamıyorum.

Yücel Özlem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-09-2008, 01:00   #724
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Yücel Özlem, sanırım yanlış anladınız, diğer deyişle ben başka türlü anladım

Alıntı:
O yüzden biraz hoşgörü, belki biraz tahammül çok da zararlı olmayabilir. Elbette, deyim yerindeyse sulanmasına da izin vermeden...
MeyveliTepe diyor ki, "Hoşgörü gösterin, çok sıkmayın ama tümüyle boş bırakmanın da anlamı yok; yani belli oranda sizi destekliyorum ve bazı mesajların uyarı gerektirdiğini düşünüyorum"

Yazısını bir de bu anlamda okur musun?

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-09-2008, 11:58   #725
Ağaç Dostu
 
Yücel Özlem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 3,116
Galeri: 137
Sevgili Malina, ben zaten, anlamakata zorlandığımı söyledim. Siz de aynı şeyleri tekrar etmişsiniz.

Doğrusu yine anlamadım.

Bilgi eksiği yüzünden hata yapanlara zaten bir şey denilmiyor. Mümkün olduğınca eksiğini tamamlaması için, incitmeden, üzmeden kaynak, ya da yol gösteriyoruz. Ya da ben öyle yaptığımı sanıyorum.

En küçük uyarıyı, kendisine saldırı kabul edip, sesini yükselten, tahsilini, becerilerini, marifetleriini, sayıp döken üyelere de tahammül ediyoruz. İncinmesin diye, özel mesaj gönderdiğimiz, cevap alamayınca tekrar gönderdiğimiz, yine de cevap almadığımız gibi, hal ve tavrında bu mesajlarda işaret edilen konularda en ufak bir değişiklik göremediğimiz zevatla da uğraşmaya devam ediyoruz.

Bazı alıntılar yapayım:
"kadeşim tükceyi sizden mi öğrenceğem"
"ben türkçe öğretmeniyim hemde (...) yıllık"
"ben türkçeden heç zayif almadım"
"türkçe bilmiom da bunca okulu nası bitrdim"
"çok iyi anliom sizi ben (...) olduğum için susturmaa çalişiyonuz."
"benim ne meşgul olduğumu bilmiyonuz vakitmivar"
"benim matematiim cok iidir."

Bunlar buraya yazılabilenler. Seviyesi yazılamıyacak kadar aşağı olanlar da var. Burayı kirletmemek için yazmıyorum.

Bu cevaplar bile bir şey. Hiç olmazsa, bir diyalog başlangıcı gibi görünüyor. Duymazdan gelenler...

Yazar, çizer, çok yüksek tahsilli, çok yüksek mevkili, kimseler hata yapıyorlarsa bunu dağdaki amaca veya teyze ile benzeştirilmesi hiç doğru değil.

Dağda tepede "amca" veya "teyze" ile sohbet edersiniz. Sohbet sırasında can kulağı ile dinlersiniz. Anlamadığınız sözcükleri sorarsınız. Anlamadığınız bir sözcük kullandığı için sizden özür dileyerek açıklamalar yapar. Anlatmaya çalışır.

Bunlar arif kişilerdir. Ancaak, bazıları ile sohbet etmek gerçekten güç olabilyor.

Bunlar ve benzeri yazılar tabii ki bizleri de etkiliyor. Bu nedenle bunlara cevap verir iken oldukça yavaş davranmak, yine genelde uyguladığım bir yöntem. Anında cevap yerine daha sonra ve daha sakin cevap vermek. Ya da doğrudan cevap yerine, gerekli cevabın verilmesi için, bir başka arkadaştan yardım istemek de yine tahammül ve hogörü kapılarını açık tutabilmek adına geliştirdiğimiz yöntemler.

Aslında bunları ve daha fazlasını da siz biliyorsunuz.

Burası bir bilgi paylaşım sitesi ise bilgilerin en kolay ulaşılabilir, en çok istifade edilebilir olması da bizim birinci önceliğimiz olmalı.

Yücel Özlem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-09-2008, 13:03   #726
Ağaç Dostu
 
Yücel Özlem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 3,116
Galeri: 137
Sayın Meyveli Tepe, anlayıp faydalanmaya çalıştığım için yazdım. Açıklamanız için, teşekkür edrim.

Yücel Özlem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-09-2008, 13:25   #727
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
... bu sebeple kaç üye forumlarda yazmaktan vazgeçmiş, ya da en azından devam eden bir tartışmadan çekilmiş bir istatistiği yapılabilir herhalde.
Artık foruma yazmayan (veya yazamayan) ve eksikliği her zaman duyulacak üyeler vardı malesef.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-09-2008, 14:29   #728
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Sakıncası yoksa isimlerini yazar mısın?

Ne hata yapıp onları kaçırdığımızı hatırlamak istiyorum. Bir kısmı ile telafi edebiliriz belki...

Ama hatırladığım bazılarının, burada bulunmasının yarattığı faydanın, eksikliklerinden oluşan zarardan fazla olmadığını hatırlıyorum...

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-09-2008, 14:36   #729
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Oguz SAGLAM
Erguvan Muhubbi

ve niklerini şimdi hatırlamadığım (kendilerinden özür dilerim) 3-4 kişi daha vardı.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-09-2008, 15:12   #730
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,120
Galeri: 1
Şimdi işi hesap kitaba, muhasebeye dökmeyin ne olur.

lerdemir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-09-2008, 15:42   #731
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Oguz SAGLAM
Guest
Mesajlar: n/a

Görüleceği gibi üyeliği silinmiş durumda...

Tamamen kendi özel yaşantısı gereği olduğunu belirterek, forumdan üyeliğinin silinmesini istemişti. Hergangi bir sorun yaşandığını hatırlamıyorum. Eksikliğini hissetiğim arkadaşlardan birisi. Sizin hatırladığınız olumsuz bir durum var mı?

Erguvan Muhhibbi ile ilgili ise, olayı bilmeyen arkadaşlar, buradan (12. sayfadan itibaren) okuyabilir http://www.agaclar.net/forum/showthr...t=2162&page=12

Ne diyebilirim ki... Hala aynı fikirdeyim.

Alıntı:
Yapılacaklar için, site yönetimiyle mutlaka önce ileşitime geçilmesi, koşullar uygunsa, ondan sonra bağlantı kurulması doğrudur. Yoksa üyeler kendi kafalarına göre, site adına kararlar alabilir, bu da her zaman İzmir'deki fuar gibi sonuçlanmayabilir, büyük bir kargaşaya yol açar.

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-09-2008, 18:49   #732
Ağaç Dostu
 
Tamtutulma's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-06-2008
Şehir: ürgüp
Mesajlar: 319
Galeri: 4
Bazı arkadaşlarımızın iletilerinden şöyle bir yanlış kanıya sahip olduklarını anlıyorum: " Türkçe'nin konuşma ve yazı dili ayrıdır." Oysaki Arapça gibi bazı dillerdeki bu durum Türkçe için sözkonusu değildir. Türkçe konuşulduğu gibi yazılır ve yazıldığı gibi okunur. Tabi bir takım yerel- ağız ve şive farklarını bu duruma istisna olduğunu ilkokul öğrencileri bile bilirler.

Konuşurken hiç bir dilde noktalama işaretleri belirtilmez. Bu nedenle bazı arkadaşların : " Türkçeye değil; yazım kurallarına dikkat ediyorsunuz." demeleri biraz havada kalıyor.

Dilimiz Türkçe, her gün bir önceki güne göre çok daha fazla tehdite maruz kalıyor. Pek çok forumda kullanılan Türkçe kesinlikle benim konuştuğum Türkçe değil bundan adım gibi eminim. Ağaçlar.net'te Türkçe konusunda gösterilen bu hassasiyeti takdir ediyor ve aynı titizlikle devam edilmesini diliyorum.

Saygılar.

Tamtutulma Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-09-2008, 21:47   #733
Ağaç Dostu
 
asker's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-08-2007
Şehir: elazığ
Mesajlar: 120
Sayın lerdemir;yazım hatamı ikaz ettiğiniz için öncelikle teşekkür ederim.Başta siz olmak üzere,buradaki arkadaşlara şöyle ikinci bir soru sormak isterim. Dilin tarifleri içinde "yaşayan bir varlık"olduğu geçmektedir.Bu durumda, Osmanlıcayı ne olarak görmemiz gerekir?

Soruyu biraz şöyle açayım;uyarı mı? ikaz mı?
Şahsi fikrim her ikisinin de öz Türkçe olduğu yönündedir.
Benim birde -sal,sel ekleri takıntım var.Türkçede sal-sel ekleri yoktur ve tamamen uydurukcadır.Bu tariften "kumsal"kelimesini tamamen ayrı tutuyorum.Zira bu -sal ekinin tek doğru olarak kullanılıp türetildiği kelime "kumsal" kelimesidir.

asker Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-09-2008, 12:29   #734
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,120
Galeri: 1
Sayın asker merhaba,

Yazımın bir ikaz değil, naçizane bir hatırlatma, bir bilgi paylaşımı olarak addedilmesini istirham ederim.

Dilin "yaşayan bir varlık" oluşu sanırım hepimizin kabul ettiği bir durum. Bununla bağlantılı olarak da, sizin Osmanlıca sorunuza yanıt bulabilmek bence kolaylaşıyor; zira Osmanlıca diye tabir edilen dil, aslında Türklerin Anadolu'ya yerleşmesi ve Osmanlı İmparatorluğu'nun kurulması sonrasında, "saray erkanı" tarafından, yoğunlukla Arapça ve Farsça'dan, sonra da Fransızca'dan-etkilenmesi -beslenmesi- neticesinde gelişen, nihayetinde "o devrin saray" Türkçesidir.

"Uyarı" mı yoksa "ikaz" mı?

Her ikisi de; çünkü biri dilimizin geçmişinden gelen bir kelimesi, diğeri de aynı anlamlı daha güncel bir ifadesi.

"Hela" ile "tuvalet" gibi, "tasdik" ile "onay" gibi ya da "helak olmak" ile "mahvolmak" yahut da "derman" ile "çare" kelimelerinde olduğu gibi.

Ben, eskiden gelen kelimelerimizi "muhafaza etmek" -korumak- gereğini gördüğümden dolayı, eskimiş ifadeleri kullanmaya özen gösteriyorum -tam anlaşılmak adına güncel karşılıkları ile de desteklemek suretiyle-.

Bunu tercih etmemdeki temel neden de, bazen ancak bir kaç yeni kelimeyi bir araya getirerek verebileceğimiz bir anlamı tek bir eski kelime ile verebilme imkanı olması.

Bir de, o dönemki saray dilindeki matematik.

Tam olarak hangisinden kaynaklandığından emin değilim, lakin -ancak- Farsça veya Arapça'dan gelen etki ile eskiyen o dönemki saray dilinin enfes bir matematiği -etkilendiği sami dillerinin genel özelliği bu- var.

Şöyle ki:

Çoğumuz "Şişli ETFAL Hastanesi"ndeki eTFal'in anlamını bilmeyebilir. "Çocuk"un çoğuludur eTFal, Şişli Çocuklar Hastanesi gibi karşılayabiliriz yani. Buradaki fevkaladelik nerede diye soranlarınızı duyar gibiyim. Şurada:

TıFıL kelimesi de eski bir kelimemiz ve çoğunuza malum olduğu üzere "Çocuk" demek.

Şimdi "eTFaL"deki sessiz harfler ile "TıFıL"daki sesli harlerin dizilişine dikkat ediniz. Diziliş aynıdır, aradaki sesli harfler farklılaşarak tekil kelimeyi çoğul yapmıştır.

Bunun gibi, eski kelimelerin kökünü oluşturan SESSİZ HARF ÇATISINI ayıklayarak, o kökten türetilmiş diğer eski kelimeleri farkedebilir ve bundan bir bulmaca çözercesine keyif alabilirsiniz. -ön ekleri de ayrıştırmak gerekebilir çoğu zaman-

Örneklersek:

TaHRiK - Yola çıkartma, hareket ettirme, kımıldatma.
müTeHaRriK- (mü- kişi ön eki sonrasında) Hareketli, İşleyen, çalışan. (aslında tahrik kuvveti ile çalışan)

iLTiCa - Sığınma.
müLTeci- Sığınan kişi

MaL - Bir kimsenin mülkiyeti altında bulunan,taşınır veya taşınmaz varlık
iMaL - Mal üretme
iMaLaT - (-at son eki ile) Üretim

MüLK - Ev, dükkân, arazi vb. taşınmaz mal. Doğrudan doğruya birinin malı olan yer veya yapı.
MüLKiyet- (iyelik son eki ile)İyelik, sahiplik (Mülke sahip olma durumu)
MaLiK - Sahip, iye (Yani mülkün sahibi) Güncelde, tapunun sahibi gibi.

VaSıTa - Araç
VeSaiT - Araçlar

iFTiRa - Bir kimseye kasıtlı ve asılsız suç yükleme.
müFTeRi - (mü- ön eki ile) İftira atan kimse

iHTiMaL - Bir şeyin olabilmesi durumu, olabilirlik, olasılık.
muHTeMel- (mu- ön eki ile) Gerçekleşmesi de gerçekleşmemesi de ihtimal dâhilinde olan, beklenen, beklenir, umulur, olası, olasılı, mümkün

TeKaBüL - Karşılık olma, karşılama
müTeKaBiL- (mü- ön eki ile) Karşılıklı
müTeKaBiLiyet- (mü- ön eki ve iyelik son eki ile) Karşılıklı olma durumu (özellikle uluslararası devlet ilişkilerinde sıkça kullanılır)

VaRaK - Yazılı kağıt, belge
eVRaK - Yazılı kağıtlar, belgeler

VeKiL - Birinin, işini görmesi için kendi yerine bıraktığı veya yetki verdiği kimse.
müVeKkiL- Birini kendine vekil olarak seçen (erkek) kişi. (hanım kişiye müvekkile deniyor)

Bu liste uzar gider. Umarım bir fikir verebilmiştir.

Tabi, burada mutlaka vurgulamak istediğim bir husus var:

Osmanlı'da İslam'dan dolayı bir doğu hayranlığı var iken, bu kelimelerin hepsi saray çevresinde konuşuluyor, ancak Anadolu Türkçesinde bu kelimeler yok, yani bu saydıklarım Osmanlı Saray Ağzı.

Bir de acaba başka hangi dilde tek bir organdan yola çıkarak birbirinden bu kadar hassas detaylarla ayrılarak başka şeyler ifade edilebilir ki?

Bakınız; "kalp" dediğimizde başka, "gönül" dediğimizde başka, "yürek" dediğimizde başka başka anlamlar yüklüyoruz tek bir organa...

Saygılarımla...

lerdemir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-09-2008, 14:27   #735
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 30-07-2006
Şehir: Yalova
Mesajlar: 6,884
Galeri: 29
ikaz :
isim (i:ka:zı) Arapça ³®¥©
1 . Uyarma, uyarı, dikkat çekme, ihtar, tembih.2 . eskimiş Uyandırma.

uyarı :
isim
1 . Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih:
"Romancının uyarılarından habersiz kaldınız."- A. Ağaoğlu.2 . biyoloji Organizmada uyarım yaratan güç

Türk Dil kurumun sözlüğü bu açıklamaları getiriyor.

Todor Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-09-2008, 16:31   #736
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,120
Galeri: 1
Sevgili Meyvelitepe,

Bu sefer de ben anlayamadım.

Bir örnekle somutlaştırabilmeniz mümkün müdür?

lerdemir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-09-2008, 21:19   #737
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,120
Galeri: 1
Peki Meyvelitepe,

Somut derken tam olarak bunu kastetmiştim.

Elinize, emeğinize sağlık.

Buna rağmen, bu konuda sizinle aynı noktada değilim halen.

Hepimize güleryüzlü, huzurlu günler, geceler dilerim...

lerdemir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-09-2008, 21:48   #738
Ağaç Dostu
 
asker's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-08-2007
Şehir: elazığ
Mesajlar: 120
Sayın lerdemir ve meyvelitepeye teşekkür ederim.Lerdemirin yazdığı arapca kökenli kelimelerin gıramer yapısını biliyorum.Farsca farklıdır.Ancak,Osmanlıca her iki unsuru kendi bünyesine alıp eritmiştir.Her ne kadar saray dilide olsa o zamanlar insanlar kendi arasında iletişim sorunu yaşamıyorlardı.Bir yanda saray dili öte yanda Anadolu ozanlarının yaşattığı öz be öz Türkçe.Fakat günümüzde yabancı kelimeler dilimizi kontrolsuz istila ediyorlar.Aynı hassasiyetleri yaşamak adına ben burada sevindim.Ayrıca biraz daha Türkçe gıramer çalışması yapmam gerektiğinide anladım.

asker Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-09-2008, 21:54   #739
Ağaç Dostu
 
asker's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-08-2007
Şehir: elazığ
Mesajlar: 120
Bu arada sel-sal eklerini ne yapacağız?Kullanmaya devam etmelimiyiz,yoksa bir kısıtlama gerekir mi?

asker Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-09-2008, 11:32   #740
Ağaç Dostu
 
Tamtutulma's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-06-2008
Şehir: ürgüp
Mesajlar: 319
Galeri: 4
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi asker Mesajı Göster
Bu arada sel-sal eklerini ne yapacağız?Kullanmaya devam etmelimiyiz, yoksa bir kısıtlama gerekir mi?
Bu konuda sizin herhangi bir yaptırım gücünüz mü var ? Kusura bakmayın ama sorunuzdan öyle bir anlam çıkıyor.

Sel-sal eklerini TDk buldu diye kullanmayıp farsçadan gelen İ eklerini mi kullacağız ? Elin farsının kulak tırmalayan kelimelerindense ben yinede Tdk derim.

Tdk buldu diye bazı sözcüklere neden husumet beslenir bir türlü anlayamam.
" Uydurukça" demek gerçekten uydurukça oluyor çünkü bir kelimeyi Tdk da bulsa, bir Anadolu köylüsü de bulsa uydurulmuş oluyor.

Tdk uydurdu diye rahatsız oluyorsanız lütfen günlük hayatta şu kelimeleride kullanmayın. Bakalım arapça ve farsçalarını kullanmakta inat ettiğiniz kelimeler sizi toplum içinde nasıl bir duruma sokacak. Bazılarının karşılarına eski karşılıklarını yazıyorum:

- Uçak Tayyare
-Havaalanı
- Buzdolabı
-Bilgisayar
-Günlük
-Örnek Misal
-Uzay Feza
- Deniz Bahr
-Okyanus Umman
-Denizaltı Tahtel bahr
- Silgi
- Soru Su'al
-Tanım İzahat
-Açıklama
-Sözel
-Sayısal
-Üçgen Müsellis
-Dörtgen
-Beşgen
-Kimlik Hüviyet
-Tutuklamak Tevkif etmek
Çivi Mıh- mismar


Arkadaş arasında bazılarını sık sık söyleyip güldüğümüz olmuştur. Sırf Tdk' ya gıcık olduğunuz için bu antika olmuş kelimeleri kullanacaksanız haberiniz olsun gençler bu kelimelerde ısrar edenlere de antika gözüyle bakıyor.

Tamtutulma Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-09-2008, 12:23   #741
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Alıntı:
Sn.neconeco'yu forumda kullandığı Türkçe konusunda ben uyarabilirim (ne dediğini anladığım sürece öyle bir şey yapmam elbette), fakat aynı şeyi Sn.Malina yaparsa bu ikaz olur
Kabak ne zaman benim başıma patlayacak diye merak etmekteydim

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-09-2008, 16:16   #742
Ağaç Dostu
 
Tamtutulma's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-06-2008
Şehir: ürgüp
Mesajlar: 319
Galeri: 4
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Anlayışınıza teşekkürler.


Dost acı söyler misali, bilgiyi üreten bir toplum olmadıkça, bunun için inatla, kararlılıkla çok çalışıp terlemedikçe, ve tabii ki üretmedikçe, başkalarının ürettiği bilgiye işimize geldiği gibi isimler vermenin yaratacağı katma değer ancak duygularımızı okşar. Biliyorum, bunu dile getirmek, "kral çıplak" demekle eş anlamlı. Hiç olmazsa kralın epeyce çıplak olduğunu gözden uzak tutmayalım kafalarımızın içinde.

Düşüncelerinize katılmakla birlikte, itirazlarımda var: Biz icat etmesek de bir eşyaya Türkçe bir ad verilebilmelidir. Çünkü pek çok farklı dilde o aygıtın, yemeğin mucidinin verdiği ad dışında adlar verildiğini görürsünüz. Şöyleki bu durum bazen size: " Bu kadar da olmamalı; bu da gerçekten abartı." dedirtir. Örnek olarak

İşkembe çorbası: Trip soap ( Merak ettim kral Arthur da işkembeyi sever miydi ? İngiliz milletler topluluğunun asla yapmadığı ve asla yemeyi tercih etmedikleri bir sakatat çorbasına nasıl kendi dillerinde ad verebiliyorlar...)

Peri bacası:Fairy chimney. Sanırım Londra'nın göbeğinde bu oluşumlardan bolca bulunmakta. Yoksa biz de fiyord'a Türkçe karşılık bulurduk.

Lokum: Delight . Geleneksel ingiliz tatlısı desem...

Halı : carpet. Biz bulmadık; onlardan öğrendik sanırım

Troy: Truva. Sanırım fransızlar millet olarak ortaya çıkışlarından 2.500
yıl önce Troy'a Fransız aksanlı ad verebilme becerisini gösterebilmişler.

Buradaki örneklere benzer binlercesi var. Elin fransızı, ingilizi bizim buluşumuza, yerimize kendi diliyle ad verebilme özgürlüğüne sahipken biz neden değiliz ?


Düzenleyen Tamtutulma : 26-09-2008 saat 16:20 Neden: Yazım yanlışı
Tamtutulma Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-09-2008, 01:27   #743
Ağaç Dostu
 
asker's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-08-2007
Şehir: elazığ
Mesajlar: 120
Sayın tamtutulma;Öncelikle sel -sal ekleri derken konuyu tersinden yorumlamışsınız.Burada kimsenin tdk'na düşmanlık yaptığı yok.Ancak size şu kadarınıda ayrıca tavsiye ederim.Atatürkten sonra tdk'nın biraz tarihçesinide okuyun olmaz mı?Mesela bu kurumun başına kimler gelmiş ve nasıl icraatlarda bulunmuş.İkincisi, verdiğiniz örnekler tamamen, zaten kullanım dışı değiller.Bu kelimeleri hali hazırda bulunanlarla beraber kullanmak kime ne gibi zarar verir?Tam aksine; Türkçeyi zenginleştirir ve kuşaklar arası iletişimi artırır.Yaptırım gücü, bu topluma kendini sorumlu tutan herkes için elbette vardır.En azından kişisel olarak kullanmamak kendi çapında yaptırımdır.Sizin dediğiniz gibi farsca(arabça-farsça)kökenli kelimeler gereksiz ise(günlük hayatımızda)o zaman hukuk dilini ne yapacağız?Çok mu luzumsuz?Hem Türk milleti üretkendir.Bakınız omnibüs,midibüs diyenimiz yoktur."Dolmuş"deriz.Hem de "kuyruk"deriz;yani kuyruk da bekler,kuyruğa gireriz.Bunlar Türkçenin güzelliği,milletimizin büyüklüğüdür.Hepimiz biliyoruz ki milletimizin tarihi insanlıkla başlamış ve beş kıtaya izler bırakmıştır.Öz Türkçeyi kullanacağız ve öz kültürümüzü de yaşatacağız.Atamızın dediği gibi "dahili ve harici bedhahdlarımız"hep olmuştur.Yoksa kuru bir şövenistlikle dil başta olmak üzere hiçbir sorunumuzu çözemeyiz.

asker Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-09-2008, 04:26   #744
Yeni Üye
 
i. fuat yenen's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-09-2008
Şehir: kocaeli
Mesajlar: 17
Galeri: 17
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi arsakay Mesajı Göster
Her yıl İngizlice sözlüğe yüzlerce kelime ekleniyor ve
bunun en önemli sebebi bilim.
Yani yapılan icatlar ve keşifler nedeniyle kelime türetiyorlar.
Eğer biz icat etmiş olsaydık bugün "çip" diye bir kelime
kullanıyor olmazdık.
Arsakay arkadaşın düşüncesine katılıyorum. yirminci yüzyılın TIP dili latince iken, bu yüzyılda TIP' ın dili ingilizce. Çünkü, TIP alanındaki bilimsel araştırma ve buluşlar A.B.D. ve İngiltere tarafından yapılıyor. Oysa amerikalılar ve ingilizler, Oxford ingilizcesi değil tarzan izgilizcesi denilen kaba saba bir ingilizce konuşuyorlar. Bir dili popüler ve zengin yapan bence bilimdir.


Düzenleyen i. fuat yenen : 27-09-2008 saat 04:28 Neden: hata
i. fuat yenen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-09-2008, 09:33   #745
Ağaç Dostu
 
Tamtutulma's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-06-2008
Şehir: ürgüp
Mesajlar: 319
Galeri: 4
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi asker Mesajı Göster
Sayın tamtutulma;Öncelikle sel -sal ekleri derken konuyu tersinden yorumlamışsınız.Burada kimsenin tdk'na düşmanlık yaptığı yok.Ancak size şu kadarınıda ayrıca tavsiye ederim.Atatürkten sonra tdk'nın biraz tarihçesinide okuyun olmaz mı?Mesela bu kurumun başına kimler gelmiş ve nasıl icraatlarda bulunmuş.
Okumadığımı nereden biliyorsunuz?

Atatürk sonrasına gitmenize gerek yok; acaba Agop Dilaçar Martayan'ı vatandaşlıktan çıkarılmışken yurda kim çağırmıştır; Dilaçar soyadını ona kim vermiştir; Tdk'daki görevine kim atamıştır ?

Bu konu nedense hep dinci ve milliyetçi kesim tarafından sürekli kaşınarak Atatürk düşmanlığı için bir araç olarak da kullanılmaktadır. (Siz bu satırları üzerinize alınmayın.)

Dilde sadeleşme çalışmalarını başlatan ve en ateşli taraftarı olan, pek çok sözcük üreten kişi Agop Dilaçar'ı Tdk'daki görevine atayan; Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Yetkin bir Ermeni mühendise proje çizdiriyoruz, ermeni muhasebeciye muhasebemizi teslim ediyoruz, doktora gidip sağlığımızı teslim ediyoruz. Peki bu konuda yetkin biri ise neden Tdk'daki göreve atanmasın.

Not: Doğu Karadeniz'in Don Kazakları, Ruslar ve Ermenilerin altını üstüne getirdiği, soyup soğana çevirdiği bir yerinde doğdum ve üstteki milletler hakkında pek de olumlu düşünmüyorum. Sanırım bu suç da değil.

Bazı kesimler tarafından hep söylenen ama bir türlü kaynak gösterilmeyen şu sözcüklerin kaynaklarını birileri çıkıp göstersinde bu iddia da artık ahmet amcayla mehmet amcanın kahve sohbeti ciddiyetinden kurtulsun.

Otobüs - Çok oturgaçlı götürgeç
Milli Marş- Ulusal düttürü
Lokanta - Otlangaç
Hostes - Gök konuksal avrat

Bunu iddia edenler artık lütfen kaynak göstersinler.


Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi asker Mesajı Göster

İkincisi, verdiğiniz örnekler tamamen, zaten kullanım dışı değiller.Bu kelimeleri hali hazırda bulunanlarla beraber kullanmak kime ne gibi zarar verir?Tam aksine; Türkçeyi zenginleştirir ve kuşaklar arası iletişimi artırır.
Hala uçağa tayyare, denizaltıya tahtelbahr, üçgene müselles, emekliye mütekaid diyecekseniz buyrun diyin. Emin olun çok tanık oldum, aynen şuna benzer cümleler sizin için kurulduğunda sakın sinirlenmeyin " Bu amcayı müzeye götürmeli hala 1912'de yaşıyor.- Yaşayan, nefes alan, yürüyen bir Arkadyalı."

Bakın eskiyen kelimeler sadece Türkçe olmayanlar değil; şu an Türkiye Türkçesi'nde kullanılmayan, unutulmuş 10.000 lerce kelime vardır.

Ama ben bu arapça ve farsça tutuculuğunu da bir türlü anlayamıyorum. Adamlar arapça ve farsça sözcükler dilden çıkarılmasın diye o kadar hassaslar ki "Aynı duyarlılığın kırkta birini de keşke Türkçe sözcükler için gösterseler." demeden duramıyorsunuz.

Bir de hep merak etmişimdir, daha fazla arapça ve farsça sözcük kullanmak beni daha iyi bir müslüman mı yapacak; ya da o sözcükleri kullandıkça sevap mı kazanacağız ? Bazı kesimlerin bu tutuculuğunun, inadının arkasında böyle bir neden olmalı diyorum kendimce.



Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi asker Mesajı Göster
Yaptırım gücü, bu topluma kendini sorumlu tutan herkes için elbette vardır.En azından kişisel olarak kullanmamak kendi çapında yaptırımdır.Sizin dediğiniz gibi farsca(arabça-farsça)kökenli kelimeler gereksiz ise(günlük hayatımızda)o zaman hukuk dilini ne yapacağız?Çok mu luzumsuz?

Böyle bir cümle kurmadım, iletim yukardadır, böyle bir cümle varsa lütfen alıntılayın. Ben " Eskimiş, artık en az 100 yıl öncesinde kalmış, yerine Türkçe karşılıklar bulunmuş ve bu karşılıklar da oturmuş sözcükler varken, eskimiş sözcükleri kullanmakta ısrar etmenin mantığını anlayamıyorum; bunu yapmak sizi gülünç durumlara bile düşürebilir." dedim. Bunda da herhangi bir yanlışlık olduğunu düşünmüyorum.


Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi asker Mesajı Göster
Hem Türk milleti üretkendir.Bakınız omnibüs,midibüs diyenimiz yoktur."Dolmuş"deriz.Hem de "kuyruk"deriz;yani kuyruk da bekler,kuyruğa gireriz.Bunlar Türkçenin güzelliği,milletimizin büyüklüğüdür.Hepimiz biliyoruz ki milletimizin tarihi insanlıkla başlamış ve beş kıtaya izler bırakmıştır.Öz Türkçeyi kullanacağız ve öz kültürümüzü de yaşatacağız.Atamızın dediği gibi "dahili ve harici bedhahdlarımız"hep olmuştur.Yoksa kuru bir şövenistlikle dil başta olmak üzere hiçbir sorunumuzu çözemeyiz.
Bir süre Orta Asya'da bulundum. Oradaki soydaşlarımız Rusça samalyot sözcüğünü bırakıp bizden Uçak sözcüğünü ( Tdk'nın üretimidir) aldılar. Bir süre sonra ise bizden ileri gidip helikoptere dikuçak dediler. Keşke bizde unutulmuş, karşılık bulunanamış sözcükler için Orta Asyaya bakmayı akıl edebilsek. Özetle arapça ve farsça kelimelere özel gıcığımız yok. Yalnızca eskimiş, artık kullanımdan düşmüş sözcüklerde ısrar etmeyelim diyorum.


Düzenleyen Tamtutulma : 29-09-2008 saat 08:37 Neden: Yazım yanlışlarının düzeltilmesi
Tamtutulma Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-09-2008, 11:35   #746
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi asker Mesajı Göster
Sayın tamtutulma;Öncelikle sel -sal ekleri derken konuyu tersinden yorumlamışsınız.Burada kimsenin tdk'na düşmanlık yaptığı yok.Ancak size şu kadarınıda ayrıca tavsiye ederim.Atatürkten sonra tdk'nın biraz tarihçesinide okuyun olmaz mı?Mesela bu kurumun başına kimler gelmiş ve nasıl icraatlarda bulunmuş.İkincisi, verdiğiniz örnekler tamamen, zaten kullanım dışı değiller.Bu kelimeleri hali hazırda bulunanlarla beraber kullanmak kime ne gibi zarar verir?Tam aksine; Türkçeyi zenginleştirir ve kuşaklar arası iletişimi artırır.Yaptırım gücü, bu topluma kendini sorumlu tutan herkes için elbette vardır.En azından kişisel olarak kullanmamak kendi çapında yaptırımdır.Sizin dediğiniz gibi farsca(arabça-farsça)kökenli kelimeler gereksiz ise(günlük hayatımızda)o zaman hukuk dilini ne yapacağız?Çok mu luzumsuz?Hem Türk milleti üretkendir.Bakınız omnibüs,midibüs diyenimiz yoktur."Dolmuş"deriz.Hem de "kuyruk"deriz;yani kuyruk da bekler,kuyruğa gireriz.Bunlar Türkçenin güzelliği,milletimizin büyüklüğüdür.Hepimiz biliyoruz ki milletimizin tarihi insanlıkla başlamış ve beş kıtaya izler bırakmıştır.Öz Türkçeyi kullanacağız ve öz kültürümüzü de yaşatacağız.Atamızın dediği gibi "dahili ve harici bedhahdlarımız"hep olmuştur.Yoksa kuru bir şövenistlikle dil başta olmak üzere hiçbir sorunumuzu çözemeyiz.

Nokta ve virgülden sonra boşluk bırakılır.

Mesajlarınızın kolay okunur olması için, nasıl yazmalısınız?

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-09-2008, 14:59   #747
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,120
Galeri: 1
Sevgili Tamtutulma,

"Dikuçak" kulağıma çok sempatik ve kullanışlı geldi.

Harika bir kullanım olabilir bence...

lerdemir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-09-2008, 17:15   #748
Ağaç Dostu
 
Tamtutulma's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-06-2008
Şehir: ürgüp
Mesajlar: 319
Galeri: 4
Ben günlük hayatımda helikopter yerine Dikuçak kullanıyorum. Önce bir anlamsız bakış, hemen arkasından muhteşem bir gülümseme ve: " ****** mantıklı; Cuk oturmuş bir kelime." diyen insanlar.

Tamtutulma Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2008, 00:01   #749
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,120
Galeri: 1
Bir adım...

Bir deniz yıldızı...

lerdemir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2008, 22:22   #750
Ağaç Dostu
 
asker's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-08-2007
Şehir: elazığ
Mesajlar: 120
Sayın tamtutulma;söylemek istediklerinizi üstdeki yazdıklarınızdan anladım.Eskimiş kelimeleri kullanmakda şahsen bir ısrarım yok;hatta bu konuda ısrarcı olunsunda isteyen biri değilim.Benim demek istediğim şu **** bu yolla bu kelimelerin hala kullanılıyor olduğu ve bununda esasen dilimize zenginlik getirmiş olması gerçeğiydi.Buradan şunuda anlayabiliriz;eskimiş kelimeler "ortamına göre"kullanılırsa komik **** müzelik duruma düşmüyorlar.Ayrıca "dikuçak"kelimesi için de kullanmak adına sizi tebrik ederim.
Dil yaşayan bir varlıktır ve dilde de artık ölmüş bulunan kelimeler vardır.Demekki ölüyü diriltmeye çalışmak işe yaramıyor.Zannederim sizde yazdıklarınız da böyle bir anlam üzerinde duruyorsunuz.Fakat hepsini böyle düşünmek de yanlış olur değil mi?
Açıklamalarınız için teşekkür ederim.

asker Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 23:37.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025