![]() |
|
|
![]() |
#1 |
Ağaç Dostu
|
Vira Bismillah!
Döndüm :-) hem de ellerimi çamura bulayıp, döndüm, ayıptır söylemesi kiraz dikip, bir sürü karanfil şaşırtıp, gül çeliği dikip "döndüm". Orman Mühendisi'nin "dönün!" deyişine uydum yani, hatta bu esnada Dünya da kendi etrafında 3 tur döndü, (3*42000 km) 4.'yü dönüyor; peki sizde durum nedir? Gerçi henüz, başlangıçta belirlenen 11 karakterden benceğiz dahil 5'i (her ne kadar ötekiler koyu bir biçimde ilk mesajda güncellense de benim ismim geceyi temsil eden baykuşun yanına silik, italik (devrik cümleler misali, yan yatık) olarak bile eklenmemiş ama olsun, herhalde benim "sulandırma" sorunum olduğu için böyle uygun görülmüş, olsun, ne yapalım.) Ben çalıp oynamaya başlıyorum. Dış Ses (hani şu olayı dışarıdan anlatan, ecnebilerin narrator dedikleri herif -nedense hep davudi sesli adamlardır böyleleri-) konuşur ve mekanı tarif eder; ...... isminde (isim babaları uyumayın, burası ağaçlar.net, otel değil!), uzak, çook uzak bir ülke varmış. Bu ülkenin de gözlerdan ırak ama gönülleri cezbedecek güzellikle, dört tarafı geçit vermez, yüksek dağlarla çevrili bir büyük vadisi varmış. Bu vadinin de orta yerinden, işte bu yüksek dağlara yağan kar sularının beslediği ve yamaçlardaki göz göz pınarlardan doğan, ışıl ışıl sularında güzel peri kızlarının yıkandığı, gürül gürül bir nehir akarmış (bir Müjgan gördüm sanki!) Dağlar üçbin metreyi aşkın olduğundan zirvelerinden kar eksik olmaz ve böylece yazın dahi nehir yatağı kurumaz, suyu azalsa da, gürül gürül değil nazlı nazlı süzülse de bu güzel vadiye hayat vermeye devam edermiş. Vadide binbir çeşit bitki ve hayvan yaşarmış. Hem de öyle uzun süredir birlikte yaşıyorlarmış ki bu vadide ne zamandan beri mutlu mesut yaşadıklarını bilmez, tüm dünyayı ve yaşamı da kendilerininki gibi zanneder, dünyanın hep ve sadece bir mutluluk diyarı olduğuna inanırlarmış. Oysa hiç de öyle değilmiş, hayvanların üzerinde neşeyle koşup durdukları, koyun ve keçilerin üzerinden bir sıçrayışta geçtikleri birçok düzgün kesilmiş taşın olduğu yerde, eskiden gaddarlığı ve yıkıcılığı ile bilinen bir uygarlığın kalıntıları varmış. Savaşlarda daha iyi savunma yapabilecekleri bu vadinin yamaca doğru eteklerini kendilerine ülke yapan bu uygarlık yüzlerce değil binlerce yıl önce yıkılıp gitmiş. Zamanında paha biçilemeyen ve insan hayatlarına kastetmeye varan entrikaların döndüğü konaklar, saraylar şimdi birer yıkıntı olmuş, o gurur abidesi sarayların sahipleri ise çoktan toprak olup, kemikleri bile eriyip gitmişmiş. Şimdi artık bu topraklar birçok bitki ve hayvana vatan olup, kuşaklar boyu huzur içinde yaşadıkları yerler olmuş. Buralara insan olarak artık gelse gelse karşı tepenin ardındaki köyde oturup, koyunlarını güden çoban gelmekteymiş. (Hoşgeldin A. Şahin kardeş, yalnız şu çoban köpeğinize görünseniz de, akşam akşam bir kaza çıkmasa elinden (/dişlerinden), ne dersiniz!) Vadideki nehrin, sağındaki hakim tepede yaşlı mı yaşlı, büyük mü büyük, üzerinde en az 50-60 çift kuşun yuva yaptığı (kumru onlar yahu! baksanıza muhabbetlerine, yok yok bakmayın nazar değer!) kocaman bir dişbudak ağacı varmış ki, gövdesine iki kişi sarılsa parmakuçları birbirine kavuşmazmış (Dedem de teşrif ettiler, buyursunlar, buyursunlar). Bu dişbudak ağacının emsallerinin aksine bu denli görkemli ve gelişkin oluşu tabii ki sebepsiz değilmiş, nehrin taa yukarılardan, dağların yamaçlarından taşıdığı bereketli alüvyonlar, vadinin bu bölgesinde onbinlerce yıldır, irili ufaklı milyonlarca canlının katkısı ile çok bereketli topraklara (Tam bu esnada Cumhur Tonba alır sazı eline ve Aşık Veysel'in bir eserini çalıp söyler ki*, dalıp gitmeden dinleyebilene aşkolsun!) dönüşüp köklerini beslediği için bu ağaç böylesi bir anıt ağaca dönüşmüşmüş. -Şimdilik bu kadar; kırpın, biçin, "yuvarlatın", hiç olmamış, bak bu daha iyi deyin, ama, "ne olursanız olun" sizi çağıran Mevlana aşkına "dönün" bre! .... altta yer alan Aşık Veysel'in (mekanı Cennet olsun!) eseri ve adının yanında solda sıfır kaldığından mahlasını yazmaya utanan forum kişisi. * Dost Dost Diye Nicesine Sarıldım Benim Sadık Yarim Kara Topraktır Beyhude Dolandım Boşa Yoruldum Benim Sadık Yarim Kara Topraktır Nice Güzellere Bağlandım Kaldım Ne Bir Vefa Gördüm Ne Faydalandım Her Turlu isteğim Topraktan Aldım Benim Sadık Yarim Kara Topraktır Koyun Verdi Kuzu Verdi Süt Verdi Yemek Verdi Ekmek Verdi Et Verdi Kazma ile Dövmeyince Kıt Verdi Benim Sadık Yarim Kara Topraktır Ademden Bu Deme Neslim Getirdi Bana Turlu Turlu Meyva Yetirdi Her gün Beni Tepesinde Götürdü Benim Sadık Yarim Kara Topraktır Karnin Yardim Kazma ile Bel ile Yüzün Yırttım Tırnak ile El ile Yine Beni Karşıladı Gül ile Benim Sadık Yarim Kara Topraktır İşkence Yaptıkça Bana Gülerdi Bunda Yalan Yoktur Herkesler Gördü Bir Çekirdek Verdim Dört Bostan Verdi Benim Sadık Yarim Kara Topraktır Havaya Bakarsam Hava Alırım Toprağa Bakarsam Dua Alırım Topraktan Ayrılsam Nerde Kalırım Benim Sadık Yarim Kara Topraktır Dileğin Varsa iste Allah'tan Almak için Uzak Gitme Topraktan Cömertlik Toprağa Verilmiş Haktan Benim Sadık Yarim Kara Topraktır Hakikat Ararsan Açık Bir Nokta Allah Kula Yakın Kul Da Allah'a Hakkın Gizli Hazinesi Kara Toprakta Benim Sadık Yarim Kara Topraktır Bütün Kusurlarımı Toprak Gizliyor Merhem Çalip Yaralarımı Tuzluyor Kolun Açmış Yollarımı Gözlüyor Benim Sadık Yarim Kara Topraktır Her Kim Ki Olursa Bu Sırr-ı Mazhar Dünyaya Bırakır Ölmez Bir Eser Gün Gelir Veysel'in Bağrına Basar Benim Sadık Yarim Kara Topraktır Aşık Veysel (Şatıroğlu) |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#2 |
Ağaç Dostu
|
[quote=gece;351474]Döndüm :-) hem de ellerimi çamura bulayıp, döndüm, ayıptır söylemesi kiraz dikip, bir sürü karanfil şaşırtıp, gül çeliği dikip "döndüm". Hoş geldiniz, siz başlamasanız başlayacağımız da yoktu yani ![]() Orman Mühendisi'nin "dönün!" deyişine uydum yani, hatta bu esnada Dünya da kendi etrafında 3 tur döndü, (3*42000 km) 4.'yü dönüyor; peki sizde durum nedir? Biz bir işe başlamadan başka bir işe soyunduğumuz için, bu işe el atamadıktı. Ama zat-ı alinizin inayetinizle başlayacağız evelallah. ![]() Gerçi henüz, başlangıçta belirlenen 11 karakterden benceğiz dahil 5'i (her ne kadar ötekiler koyu bir biçimde ilk mesajda güncellense de benim ismim geceyi temsil eden baykuşun yanına silik, italik (devrik cümleler misali, yan yatık) olarak bile eklenmemiş ama olsun, herhalde benim "sulandırma" sorunum olduğu için böyle uygun görülmüş, olsun, ne yapalım.) Sizin isminiz de bu sitemkarane tavırla değil ama, unutulduğu için değişmemişti. Az önce anımsayıp düzelttim. 2. Ağacın dalındaki bilge ve çenesi düşük baykuş (geceyi ifade edecek):GECE |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#3 | |
Ağaç Dostu
|
[QUOTE=Müjgan;351530] Alıntı:
![]() Gerçi ikimiz gizli bir oturumda barış çubuğu tüttüreli hayli oluyor. O günden sonra barış amblemlerinde güvercin yerine ağzında bir zeytin dalı olan bir baykuş çizmenin daha anlamlı olacağını düşünmeye başlamıştım.... ![]() Müjgan Hanım atlamış; Geceyi temsil eden baykuşun tescili için zat-ı alilerinden müsbet bir cevap gelmediği için koyulaştırılmamıştı. Ama şimdiki irade-i beyan aşikar ve sarih olması sebebiyle tescili en koyusunan yaptık gitti. Hayırlı olsun... Yarı belgesel, yarı dramatik, yarı kurgulu öykümüze başka katılımcı olmazsa belki de bir ucundan başlarız. Belli mi olur?... |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
|
|