08-04-2008, 16:40 | #62 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Sayın Çetintaş Yaptığımız çalışmalarla ilgili bilgileri www.emturkey.com adlı sitemizden alabilirsiniz. Saygılarımla |
08-04-2008, 16:45 | #63 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Sayın Çetintaş Hiçbir EM ürününün kesinlikle buzdolabında saklanmaması gerekiyor. Deniz akvaryumunun belirttiği gibi kötü kokuyorsa kullanılmamalıdır. EM5 ve EM fpe ve EM1 kolay kolay bozulmaz ancak EM aktifin kullanım süresi 30 gündür EM Bukaşinin ise 6 ay! Eger hava almazsa 1 yıla kadar kullanılabilir. Saygılarımla |
08-04-2008, 16:53 | #64 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Teşekkürler Deniz Akvaryumu!
Alıntı:
|
|
11-04-2008, 18:24 | #65 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Alıntı:
link: http://www.emturkey.com/ Videoları izlemek için Real Player yüklemelisiniz (Yükleyin, http://www.real.com/freeplayer/?rppr=rnwk) Düzenleyen Dogasever : 11-04-2008 saat 18:26 Neden: Linki girmeyi unuttum |
|
01-01-2009, 13:52 | #67 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Alıntı:
Haklısınız, burayı bir süredir takip etmiyoruz. Ancak bu arada birçok çevre denemeleri yaptık. Bu denemelerden önemlilerini burada önümüzdeki günlerde açıklayacağım. Tarımda ise, daha çok Antalya civarındaki seralara yöneldik. Bu seralardaki ve Anamurda muz uygulamalarını web sitemizden takip edebilirsiniz. Önümüzdeki Şubat ayından itibaren EM'nin Türkiyede üretimine başlayacağız. İnanın bu işler çok kolay değil! Ekonomik krizle bir yandan baş etmeye çalışırken bir yandan da ürünün ruhsatlandırılması, tohumların ithali için bürokrasi ile uğraşıyoruz. Benim anlamadığım, 150 ülkede kullanılan 13 ülkede devlet politikası olarak benimsenmiş ve Avrupa Birliğinde serbest dolaşımı olan ve ayrıca Control Union, OMRI gibi uluslararası sertifikasyon kuruluşlarından organik tarım sertifikası bulunan bir ürünün Türkiyeye girişinde neden bu kadar sıkı davranıldığıdır. Zehir ya da pestisit sokmak isteseniz, bu kadar sıkı denetime sahip olacağını hiç zannetmiyorum. Neyse, sorunlarımızla başınızı ağrıtmak istemem. Yakında üretime geçtiğimizde sizlere ürün temin edebileceğiz. Şu anda yalnızca sürekli kullanan müşterilerimize ve araştırma amacıyla EM kullanan bazı okullara ürün verebiliyoruz. Saygılarımla Not: Em ürünlerinin normal oda sıcaklığında saklanması buzdolabına konulmaması gerekiyor |
|
14-03-2009, 08:25 | #68 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 18-02-2009
Şehir: kocaeli
Mesajlar: 53
|
Bu EM ürünlerde kullanılan bakteri türleri hangileridir, bilgi verme şansınız var mı acaba? |
10-05-2009, 22:53 | #69 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Onur Bey, Ozur dilerim uzun zamandir siteyi ihmal ettim ancak islerimiz gercekten cok yogun o yuzden cok sik vakit bulamiyorum. EM icinde bulunan baslica mikroorganizma gruplari: fototropik bakteriler, laktik asit bakterileri, aktinomisetler, mayalar ve yararli kuflerdir. Bunlarin her biri ve topraktaki etkileri hakkinda www.emturkey.com sitesinden bilgi alabilirsiniz. Saygilar. |
02-06-2009, 18:12 | #71 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Sorun halledildi. Şimdi web sitemiz çalışıyor. İlginiz için teşekkürler. |
02-06-2009, 21:53 | #72 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 275
|
Sn.Dogasever, maalesef sorun halledilmemiş site hala açılamıyor. |
04-06-2009, 13:54 | #73 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Sayin nkoksal Dune kadar Turkiyedeydim ve sorun bana yaklasik 10 gun once iletildi ve site yoneticisiyle sorunu hallettik ve su anda Turkiyeden girilebiliyor az once arkadaslarla da bunu teyit ettim. (Ankara bolgesinden girilebiliyor). 2 gun once de Izmir bolgesinden siteye girdim. Eger siz giremiyorsaniz, lutfen bulundugunuz yeri bildiriniz ki biz de site yoneticisine su bolgeden girilemiyor diye bilgi verelim. Tesekkurler. Saygilar. |
04-06-2009, 13:59 | #74 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,964
|
Kocaeli'den girilemiyor. Sitenin DNS kaydı olmadığı için IP adresi alınıp erişilemiyor. |
04-06-2009, 17:02 | #76 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Arkadaşlar eğer web sitemize erişemeyenler varsa, lütfen bulunduklari ili belirtirlerse sevinirim. Ona gore sorun varsa halletmeye çalışıyoruz. Ama aynı ilden bir kişi bile erişebiliyorsa, sorunu bulmamız çok zor. Kocaeli'nden Sn Meyvelitepe erişemezken Sn habibe'nin erişmesi biraz garip bir durum. Şu anda bana Dünyanın her yerinden erişilebildiği bilgisi geldi. Saygılarımla. |
04-06-2009, 23:06 | #77 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 275
|
Sn. Doğasever ben Ankaradayım, şu anda tekrar siteye girmeyi denedim hem verdiğiniz linkten, hem de google da aratarak her iki şekildede siteye girilemiyor. |
05-06-2009, 16:51 | #78 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Sn nkoksal, Bizim sitemize girmekte zorluk cektiginiz bilgisayarinizdan asagidaki web sitesini ziyaret ederek sayfanin ust tarafindaki IP adresini bize bildirirseniz, bulundugunuz lokasyon icin neden siteye erisilemedigini arastirip sorunu cozebiliriz. Siteye giremeyen arkadaslardan da ayni bilgiyi rica edecegim. Selamlar Ziyaret edilecek site adresi: http://whatsmyip.org |
05-06-2009, 22:34 | #79 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 275
|
Sn Dogasever, şimdi denedim siteye giriliyor. Bookmarkladım inşallah tekrar kaybolmaz. |
06-06-2009, 09:40 | #80 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Rusyadaki bazi IP'ler sitemizi bloke ediyordu. Bunlar dun itibariyla kaldirildi. Yine de sorun yasayan arkadaslar olursa (baglanti sorunlari disinda) lutfen http://whatsmyip.org sitesine girerek ust kisimdaki IP numarasini bize bildirsinler lutfen. Saygilar. |
10-06-2009, 18:46 | #81 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Tarımsal EM Uygulamaları
Sn Arkadaşlar EM'nin tarımsal uygulamalarından bazılarını www.organikgubre.com adlı web sitemize koydum. Web sitesi çok basit ve profesyonel değil ancak sadece uygulamalardan bazılarını anlatmak için yeterli olduğunu düşünüyorum. İsteyen arkadaşlar bu siteye bakabilirler. Ancak şu anda elimizde kalmadığı için tek tek EM siparişi almadığımızı da belirtmeliyim. Ancak bu ayın sonundan itibaren yeni bir bayi yapılanmasıyla ürün tedarik edebileceğiz. Bayilerin listesini de yukardaki siteye koyacağım. Saygılar |
13-07-2009, 14:06 | #82 |
Ağaç Dostu
|
Killi ve kireçli 1,5 dönüm bahçe için toprak ıslah amaçlı hangi EM ürünlerini önerirsiniz.? EM1 mi ? EM5 mi? EM FTP mi? EM kompost mu? EM bukaşi mi? Açıkçası bu kadar çok EM ürünü olunca kafa karışıyor. Hepsinin yer aldığı bir ürününüz yok mu? Biz tüketiciler için basit,kullanması kolay tüm EM leri içeren bir ürün olsa.... Şirket merkeziniz Ankara olmasına rağmen forum üyelerinin katıldığı Ankara toplantılarına neden katılmıyorsunuz? |
13-07-2009, 14:37 | #83 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Sn Denizakvaryumu, Haklısınız ürünlerin çokluğu biraz kafa karıştırabilir ancak bu ürünlerin hepsi değişik amaçları öne çıkarmak içindir. Halbuki sadece genel olarak bahçe için bir çözüm isteniyorsa, bu 'EM aktiftir'. Saydığınız ürünlerin içinde olmayan bir ürün önerdiğim için yine kafanızı karıtştırdım, değil mi? Aslında olay çok basit: Temel ürün EM1'dir. Ancak EM1 içindeki mikroorganizmalar dormant halde (yani bir çeşit uyku hali) olduğundan aktifleştirilmelidir. 50 ml EM1 (Yarım çay bardağı, ince belli) 50 ml temiz melas veya pekmez ya da kahverengi rafine olmamış doğal şeker ile 900 ml klorsuz (çeşme suyu alındıktan sonra 3-4 saat üstü açık olarak bekletilmiş su) ile aktifleştirilir. Yani bir litre EM1'den 20 litre kullanılacak EM aktif ürünü elde edilir. EM aktif ise yine 1/500 - 1000 oranında sulama suyuna ilave edilir ya da bitkilerin üzerlerine spreylenir. Yakında aktifleştirilmiş olarak da yeni bir adla bir ürün çıkaracağız. Bu çıkınca sizlere buradan haber vereceğim. O zaman doğrudan alıp seyrelterek kullanabileceksiniz. Toprakta organik madde miktarı az ise, EM Bukaşi de kullanılır. (Metrekareye yaklaşık bir, iki avuç) Bukaşi EM ile fermante olmuş organik madde demektir. Toprakta yararlı mikroorganizma üreten fabrika gibi çalışır! Sn Denizakvaryumu, toplantılar konusunda haklısınız. Ancak ben sürekli yurtdışındayım. Arkadaşlarımda sürekli çevre projeleriyle meşguller. İnanın başlarını kaldıracak vakitleri yok. Aslında bu sitedeki bilgileri de onlara çoğu zaman ben aktarıyorum. Ama bundan sonrası için katılmalarını söyleyeceğim. |
13-07-2009, 14:54 | #84 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
EM Bukaşiyi 25 kg lik paketlerde mi satıyorsunuz? EM5 aynı zamanda sulama suyu ile bitkilere verilebilir mi? |
|
13-07-2009, 16:14 | #85 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
EM5, aktifleştirilmiş EMA değildir. EM5, EM mikroorganizmaları da içeren bir yaprak gübresidir. Mikrobiyal gübredir. Enzimler de içerdiği için biz EM5'i ve EM FPE'yi daha çok bitkinin hastalıklara karşı direncini artırmak için kullanıyoruz. Yani mikrobiyal sıvı yaprak gübreleridir. Sulama suyu ile verilmez, sadece bitki üzerine spreylenir. (EM5 + EM FPE: %50 + %50 ve 1/500 suyla seyreltilerek). Yeni ürünün amacı birçok kişiye aktifleştirmenin zor gelmesi ve her zaman doğru yapamamalarından kaynaklanıyor. Biz kendi tesisimizde, daha kontrollü koşullarda aktifleştirince, daha uzun ömürlü ve doğru aktifleştirilmiş ürün elde ediyoruz. EM Bukaşiyi istenilen her boyutta pakette verebiliriz. Önemli olan toplam miktar. Şimdilik sipariş üzerine üretiyoruz. Ancak yakında 2 kg lık paketleri çıkacak! Çünkü aynı bukaşiyi, yine önümüzdeki ay piyasaya çıkacak olan Bukaşi çöp kovalarında da kullanacağız. |
13-07-2009, 16:43 | #87 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Alıntı:
Biz başladığımızdan beri sürekli araştırma ve geliştirme ile uğraşıyoruz. Aslında satış organizasyonumuzun bile tam olarak tıkır tıkır işlediğini söyleyemem. Daha çok eksiğimiz var ancak bu eksiklerimizi gidermeye çalışıyoruz. Bir önceki mesajımda da söylediğim gibi, atıksu arıtma tesislerinden, göller, dereler ve çöplüklerin temizlenmesinden bir türlü başımızı kaldıramadık. Şimdi tarıma daha çok önem verebileceğiz. |
|
14-07-2009, 03:41 | #88 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Sn.Doğasever ; Öncelikle konu başlığını uzun zamandan sonra işlev hale getirmenizden dolayı size teşekkür ederim. Biyoteknoloji konusuna vakıf olduğunuzdan dolayı sizinle sohbet etmek keyif vereceğini ve bu sohbetin neticesinde de forum üyelerimizin , tüketicilerimizin daha iyi bilgileneceği kanaatindeyim. B5a konu başlığında paylaşmış olduğunuz konuyla ilgili olarak cümlenizde ( Yalova'da EM'ci yok! Bizim ürünlerimizi taklit etmeye çalışan bir türkücüyle bir fotoğrafçı var. Bizim ürünlerimizi taklit ettiklerini zannediyorlar. Bizim teklif verdiğimiz birçok çevre projesine de bizim ürünlerimizin sahteleriyle teklif verdiler ve bazı işleri de aldılar. Ama sonuç maalesef hüsran oldu. ) sonucun hüsranlığından ziyade Biyolojik ürün yapıyorum zannedip ne gibi tehlikelerin olabileceğini forum üyelerimize anlatırsanız konunun ne kadar önem arz ettiği gayet iyi vurgulanmış olacaktır. Aslında faydalı miktroorganizma izole ettiğini sanıp farkında olmadan zararlı mikroorganizma üretmesi ve bunu üreticilere satması ne gibi sonuçlar doğurur ? Ve bu üretmiş olduğu ürünü Tarım Bakanlığına organik gübre müracaatında bulunursa tescil alabilirmi? Organik Gübre tescilinde alım aşamasında veya sonrasında zararlı mikroorganizma içerip içermediği anlaşılması için mikrobiyolojik analiz isteniyormu ? İşte bu yukarıdaki paylaşımımdan dolayı MİKROBİYAL GÜBRELER veya BİYOLOJİK ÜRÜNLERİN ruhsat aşaması çok önem arz etmektedir. Tarım Bakanlığımız da bu prosedürleri MİKROBİYAL GÜBRELER veya BİYOLOJİK ÜRÜNLER için uyguluyor. Türkiyede Tarım Bakanlığımız dan tescil almış kaç tane Mikrobiyal gübre vardır?Sizce bu sayılar neyi ifade ediyor? Türkiyede Tarım Bakanlığından tescil almış kaç tane Organik gübre vardır ?Sizce bu sayılar neyi ifade ediyor ? Tarım Bakanlığı bu prosedürleri gereksiz mi uyguluyor ? Bu uygulamanın amacı nedir? Acaba bu prosedür Organik gübre tescilinde uygulanıyormu?. Organik bir gübrenin içerisinde kadmium,bakır,nikel,kurşun,çinko,civa ,krom,k2o varsa faydalı bir mikroorganizmayı nasıl etkiler ? Organik gübre üretimi aşamasında zararlı mikroorganizmalar bulaşabilirmi? Firma bunun farkında değilse ürün piyasada satıldıktan sonra üründe ne gibi farklılıklar meydana gelir ? Kullanıcı bunun farkına nasıl varabilir? Böyle bir ürünü kullanıcılar bitkilerine uyguladıklarında veya evlerinde ambalajı açtıklarında nasıl sonuçlar doğabilir? Acaba çifçilerimizin bitkilerine Kimyasal ilaç ( zehir ) kullanımını tetiklermi ( hastalıktan kurtulmak adına )? Fermentasyon ile üretilen gübrelere zararlı mikroorganizmalar bulaşabilirmi ? Bulaşırsa ne gibi etkiler doğurur? Bu ürünleri kullanmak isteyenler veya aynı pazarda satış yapan firmalar üretilmiş olan ürünleri üreticiden sorgulama hakları varmıdır? Lisans , Analiz belgesi , İstemek hakkına sahipmidir? Ve bu ürünleri her ne koşulda olursa olsun satıcılığına aracılık edenler cevap vermekle yükümlümüdür? Bunları sorgulamak belgeleri istemek Ticari Kaygı anlamına mı gelir? Topraklara organik gübrelerle gübreleme yaparken nelere dikkat etmeliyiz? Eğer topraklarda zararlı mikroorganizma sayısı yararlılardan fazla ise zararlı mikroorganizmalar bu organik maddeleri kullanabilirlermi ? Bunun sonucu neler olabilir? BÖYLE BİR GÜBRE İLE ÜRETİLMİŞ OLAN ÜRÜNLER KALINTI ANALİZİNDE BELLİ OLMAYACAĞINI AYRICA BELİRTMEK İSTİYORUM . Herhangi Organik bir ürün üretiminde ürünün ambalajlandıktan sonraki aşamalarda kokuşması kötü kokular salgılaması sizce neden kaynaklanmaktadır? Biyoteknolojide ve mikrobiyoloji de ne anlama gelir ? Kullanıcılar istedikleri Organik Gübreyi veya Mikrobiyal Gübre yi analiz ettirme hakları varmıdır? Analiz sonucunda Firma beyanında belirtilen şartlar haiz değilse ne yapabilirler ? Kanuni sorumluluğu nedir? Peyniri veya herhangi bir organik maddeyi buzdolabından çıkardığımızda veya kapalı olarak beklediğinde , dışarıda kaldığında ne olur? Veya kapalı beklediğinde belirli bir süre sonra ne olur ? Zararlı mikroorganizmalar bu ürünü ne hale getirir ? Kokuşma yaparmı ve bu kokuşmanın neticesinde bu peyniri yediğimiz zaman hastalanırmıyız? Bitkilerde insanlar gibimidir. Acaba onları besleyelim derken hastamı ediyoruz? Unutmadan Türkiye den Mikrobiyal gübre veya başka bir tescil aldınızmı ? Aldıysanız tescili sayfaya eklemeniz doğrultusunda içerisindeki bakteri veya bakterilerin ne olduğunu forum üyelerimiz daha iyi analiz edebileceklerdir. Zehirlerin sonu gelmesi dileklerimle. ( ZEHİRLERİ YARGILADIĞIMIZ GİBİ BU KONUYUDA ELE ALMAMIZ GEREKİYOR ) Bu konular hakkında EM grubu olarak yorumlarınızı paylaşımlarınızı bekliyorum.Sevgiler Düzenleyen Oğuz Alper : 14-07-2009 saat 08:25 Neden: ekleme |
14-07-2009, 08:13 | #89 |
Ağaç Dostu
|
Aslında 88 nolu mesaj ayrı bir başlıkta tartışılsa çok iyi olur.Oğuz Alper in değindiği konular önemli. Bu mesajdaki soruları ,maddeler halinde belirtip , maddeler halinde yanıtlayalım. Örneğin kafama en çok takılan; zararlı mikroorganizma olayı ...Ne gibi zararlı mikroorganizmalar olabilir? |
14-07-2009, 11:08 | #90 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Oğuz Bey bir atımda dünyanın sorusunu sormuş. Kendisine teşekkür ederim. Aslında tüm yanıtları bildiğinden eminim. Önümde hazırlık yapıp Türkiye'ye gitmek için 2 günüm var. O yüzden bu sorulara çok detaylı yanıt veremeyebilirim. Aslında, bu soruların her biri hakkında bir makale yazılabilir. Daha önce Milliyet blogdaki yazılarımı okuyanlar aslında bu soruların yanıtlarını orada da bulabilirler. Doğada yararlı, zararlı ve oportunist (fırsatçı) mikroorganizmalar vardır. Zararlı mikroorganizmalara biz (Putrefaction) kokuşma mikroorganizmaları da diyoruz. Çok genel bir bakışla ele alacak olursak, zararlılar oksidasyon mikroorganizmalarıdır ve havalı ortamı severler, yararlılar ise genellikle fermentasyon mikroorganizmalarıdır ve havasız ortamda yaşarlar (Tabii ki hepsi değil bu sadece bir genellemedir). Tam burada, Fransız doğabilimci dostum Marie Luıse Schicht'in EM hakkında yazdığım ilk kitaba yazdığı Önsözü okumakta yarar var: "Yeryüzündeki ilk canlılar oksijene tolerans gösteremeyen anaerobik mikroorganizmalardı. Bu canlılar, karbon dioksit, metan ve diğer toksik maddelerle besleniyorlardı. O zamanlar atmosferde oksijen yoktu ve bu canlılar üreyip sayılarını hızla artırarak tüm yeryüzünü kapladılar. Bu küçücük yaratıklar, sindirim sistemleri çok basit olduğundan son derece zehirli maddelere iyi tolerans gösterebiliyorlar ve zehirli maddeleri sindirdikten sonra dışkıları yoluyla biçim değiştirmiş olarak (kısmen de oksijen olarak) bulundukları çevreye bırakıyorlardı. Aradan uzun yıllar geçtikten sonra bu süreç sonucu atmosferin bileşimi değişti ve anaerobik mikroorganizmaların çoğu ya öldü ya da doğal su kaynaklarının başlangıç noktalarına, mağaraların derinliklerine ve okyanusların dibine çekilmeye zorlandı. Bugünlerde, bu minik yaratıkları yeryüzünün derin tabakalarında, bitkilerde ve hayvanlarla insanların bağırsaklarında bulmak mümkün. Bugün yeryüzünde oksijene gereksinim duyan aerobik mikroorganizmalar hakim olmasına rağmen, anaerobik mikroorganizmalar da doğada önemli rol oynamaktadır ve simbiyosis olarak bilinen her iki tür mikroorganizmaların birlikte varolmaları sayesinde yaşamın yeryüzünde bildiğimiz şekliyle var olması mümkün hale gelmiştir. Bu iki mikroorganizma türü aslında birbirini tamamlamaktadır. Aerobik mikroorganizmalar yaşamın gelişmesini ve sürüdürülmesini sağlarken, anaerobik mikroorganizmalar zehirli, artık kullanılamayacak hale gelmiş, eskimiş ve atılmış maddeleri parçalar. Bu parçalama sonucunda geride kalan maddelerden yeni ve sağlıklı bir yaşam doğabilir. Doğada ya da bağırsaklarımızda her iki tür mikroorganizma da kendine özgü görevler üstlenmiştir. Görevleri farklı olmasına rağmen doğadaki mükemmel dengeyi sağlamak için daima birlikte çalışırlar. Gün geçtikçe daha fazla sayıda mikroorganizma insanlar tarafından örneğin, gıda endüstrisinde ve diğer endüstri alanlarında kulanılmaktadır. Tüm dünyadaki birçok laboratuvarda belirli mikroorganizmalar üretilmekte ve bu mikroorganizmalar üzerinden çok da para kazanılmaktadır. Üretilen bazı mikroorganizmalar tek tek makinelerin temizlenmesinde ve diğer cansız maddelerin bertaraf edilmesinde başarıyla kullanılmaktadır. Ancak, suyun arıtılması, toprağın gübrelenmesi ya da insanların ve hayvanların sağlığı söz konusu olduğunda, çok çeşitli aerobik ve anaerobik mikroorganizmaların birarada görev yapması gereklidir. Japon Profesör Teruo Higa, bu gerekliliği tam olarak anlamış, uzun yıllar birçok kimyasal madde kullanımı dolayısıyla canlılığını, verimliliğini kaybetmiş topraklara, yeniden sağlık ve verimlilik kazandırmanın yolunu aramıştır. Bilimde başarılı olmak için, son derece doğru yaklaşım, dikkat ve sonsuz sabır gerektiği herkesin iyi bildiği bir gerçektir. Profesör Higa, otuz yılı aşkın süreyle araştırma yaptıktan ve birçok başarısızlık yaşadıktan sonra, toplam iki bini aşkın mikroorganizma içinden birbiriyle uyum içinde yaşayabilen 82 çeşit aerobik ve anaerobik mikroorganizma bulmuştur. Bu mikroorganizma karışımı, hem insanların sağlığı hem de toprak için ve çok çeşitli şekillerde kullanılabilmektedir. Bu konuların hepsi bu kitapta ele alınmaktadır. Bu mikroorganizmaların kullanımı kolaydır ve zaman içinde kendi kendilerine çoğaldıklarından ötürü, az miktarlarda kullanıldığından herkesin ekonomik gücü yetebilmektedir. Bugün Etkin Mikroorganizmaların (EM) kullanımı hala yeni yeni artış göstermektedir. Bunu bilen ve biraz da hayal gücünü kullanabilen insanlar, EM ürünleri için yeni kullanım alanları yaratmakta ya da EM ürünlerini kullanarak, yeni bazı ürünler geliştirebilmektedir. Şahsen toplumumuzda yakın bir gelecekte mikroorganizmaların çok önemli rol oynayacağından hiç kuşkum yok. Şu anda bile, başta Antalya olmak üzere tarımsal ürünlerin yetiştirilmesinde, İzmir’de atıklardan hayvan yemi üretiminde gittikçe yaygınlaşan biçimde EM ürünleri kullanılmaktadır. Çünkü, toprak, su ve hava kirletilmiştir ve gittikçe artan miktarlarda toksik (zehirli) maddeler içermektedir. Çoğu insan durumun ne kadar ciddi olduğunun farkında bile değildir. Dünya ilk oluştuğunda, son derece zehirli bir atmosferi olduğundan, bildiğimiz şekliyle yaşamın gelişmesi mümkün değildi. Yaşamın gelişmesi, mikroorganizmaların zehirli maddeleri nötralize edip, atmosferde yeterince oksijen bulunmasını sağlamasından sonra ancak mümkün olabilmiştir. Tıpkı geçmişte olduğu gibi, şimdi de mikroorganizmalar, karşılaştığımız bu son derece ciddi durumda değişikliğe neden olarak, dünyayı kirlilikten, zehirli maddelerden arındırabilirler. Geçmişte dünyamızı zehirli maddelerden bir kere arındırdılar ve bunu yine yapabilirler. Gerekli ve mümkün olan her yerde bu minik yaratıkları kullanarak bunu sağlamak için elimizden geleni hızla yapmak biz insanların elindedir. Profesör Higa bize doğru yolu gösterdi. Onun gösterdiği yolda ilerleyerek, çok geç olmadan dünyadaki kirlenmeyi tersine çevirebilir, insanlığı kurtarabiliriz. Elinizde tuttuğunuz bu kitap bu amaca rehberlik etmektedir." Marie Luise Schicht N.D. Tenerif. Sevgili Marie'ye önsöz için teşekkür ederim. Bunu buraya koymamın amacı olaylara biraz daha geniş açıdan bakabilmekti. umarım yararlı olmuştur. Yalovadaki sözde EM'cilerin ürünlerinin sonuçlarını düşünmek dahi istemiyorum. Bunlar kuşkusuz doğaya ve bitkilere, insanlara zarar verebilecek ürünlerdir. Etrafa zararlı mikroorganizma saçmaktan başka bir işe yaramayacaklarını düşünüyorum. Yani kirlenmiş dünyamızı biraz daha kirleteceklerdir. Ama tabii ki çok ciddi hastalıklara da neden olabilirler. Genleriyle oynayacak kadar bilgili olduklarını zannetmiyorum ama aralarına aldıkları Akademisyen de onlarla aynı kafada ise, sonuçlar korkunç olabilir tabii ki. Bundan kastım mutasyona (değişime) uğramış mikroorganizmalar ile, dönüşü olmayan büyük tahribatlara yol açabilirler. Doğada herşey milyonlarca yıl süren etkileşimler sonucu en ideal şekliyle oluşmaktadır. Bu milyonlarca yılda oluşmuş denge sonucu insanlar güzel, tadında ve sağlıklı ürünler yiyebilmektedirler. Bazı insanlar, açgözlülük uğruna, daha fazla almak ya da bazı hastalıkları hiç çıkmadan bastırabilmek ya da çıkar çıkmaz anında yok edebilmek için kimyasal ya da genleriyle oynanmış biyolojik "çözümler" kullanmaktadırlar ki, bu milyonlarca yılda oluşmuş dengenin kısa süreler içinde nasıl etkileneceğini hiç hesaba katmamaktadırlar. Doğada en ufak bir canlının bile bir görevi vardır. Ya yemdir ya da yer ve/veya doğadaki temel element döngüsüne katkıda bulunur. Çünkü her canlı doğanın vazgeçilmez bir parçasıdır. İnsan da böyledir. Ama ne yazık ki, insan sırf akıllı olduğu için, hiç hakkı olmadığı halde, bu parçaları değiştirme, yok etme hakkını kendinde görmektedir. Halbuki bu yapılabilecek en büyük akılsızlıktır. Neyse, bu işin biraz felsefi yanı. Şimdi gelelim koku sorununa: yukarda da belirttiğim gibi, organik maddenin oksidasyonu sonucu (zararlı mikroorganizmaların eşliğinde, E-koli, salmonella, clostridium, .... vb. gibi!) hidrojen sülfür, amonyak, metan gibi kötü kokular veren bileşikler oluşur. Halbuki organik maddenin fermantasyonu sonucu, anti-oksidanlar, vitaminler, doğal hormonlar, antibiyotikler, biyolojik aktif maddeler oluşur ki, bunlar canlılar için son derece faydalıdır. Bu yüzden, ben herkese bol bol turşu ve yoğurt yemelerini öneririm. Almanların Sauerkraut dediği bizim lahana turşumuz dünyada kuş gribinden sonra çok meşhur olmuş Batıdaki supermarketlerde yok satmıştır! Bu bileşikler canlıların bağışıklık sistemini güçlendirir ve hastalıklara karşı korur. Devlet prosedürleri ile ilgili sorulara ben yanıt vermek istemiyorum. Ben sadece bilimsel olarak bazı olguları açıklamak istedim. Aslında Oğuz Bey prosedürleri iyi biliyor. Bu da sorulardan belli oluyor. ancak şu kadarını söyleyebilirim: Organik gübre sertifikasını Bakanlıktan almak çok zor değil. Bildiğim kadarıyla, zararlı mikroorganizma içermemesi gerekiyor ve bunun için devlet laboratuvarında analiz yapılıyor. Bizim ürünlerimiz ise, yararlı mikroorganizma olarak yasalarda kayıtlı olan hemen hemen tüm mikroorganizmaları içermektedir. Önemli olan zararlı mikroorganizma içermemesi, belirli bir sayıda (en az 10 üzeri 7 cfu/ml!) yararli mikroorganizma içermesidır. Her türlü yararlı mikroorganizma, mikrobiyal gübre olarak tescil alabilir. Yeter ki bilimsel yayınlarla bunu ispatlayın. Ancak Türkiyede benim bildiğim kadarıyla mikrobiyal gübre lisansı almış ürün sayısı çok azdır. Bunun nedeni de, çok ince elenip sık dokunmasıdır ki böyle olması da doğrudur. Organik gübre tescili almış pek çok ürün vardır. Mevzuatı daha esnektir. Tarım Bakanlığı bu konuda doğru yapmaktadır. Aksi takdirde topraklarımız biyolojik olarak kirlenebilir ki bunun telafisi çok güçtür! Organik gübre içindeki ağır metaller ve diğer metaller, mikroorganizmaları olumsuz etkiler. Ancak bu arada şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: EM ile atıksular içindeki ve topraklardaki ağır metalleri de arıtabiliyoruz. Bu da EM’nin henüz bilimsel açıdan tam olarak çözemediğimiz “non-iyonik” etikisinden kaynaklanıyor (Ben son bir yıldır teorik olarak çözmek için üzerinde kafa yorduğum bit konu!) Bu konuda belki başka bir başlıkta tartışabiliriz. Nedenini tam açıklayamıyoruz ancak atıksu içindeki ağır metallerin konsantrasyonu EM ilave edilince azalıyor! Organik gübre üretimi sırasında prosese bağlı olarak zararlı mikroorganizma bulaşabilir. Eve gidip paketi açınca içinden rahatsız edici kokular çıkacaktır. Hidrojen sülfür ya da amonyak gibi. Fermentasyon gübrelerine zararlı mikroorganizma bulaşması daha zordur. Yukarda da bahsettiğim gibi, bu ürünler anaerobik ortamda üretildiğinden zararlı mikroorganizma bulaşma olasılığı daha düşüktür ancak şu anda dünyada bol miktarda bulunan zararlı mikroorganizmalar her zaman fırsat kollamaktadır ve bu fırsatı bulduklarında (genellikle kapağını uzun süre açık bırakırsanız mesela!) bulaşırlar. Ancak fermantasyon gübreler zararlılara karşı doğaları gereği daha dayanıklıdırlar. (Örneğin, laktik asit bakteirleri son derece sterilize edicidir!) Bu yüzden süt, yoğurt ve turşu kolay kolay bozulmaz! Topraklara organik gübrelerle gübreleme yaparken nelere dikkat etmeliyiz? Eğer topraklarda zararlı mikroorganizma sayısı yararlılardan fazla ise zararlı mikroorganizmalar bu organik maddeleri kullanabilirlermi ? Bunun sonucu neler olabilir? Aslında toprakta zararlı ve yararlı mikroorganizmalardan çok daha fazla miktarda fırsatçı (oportunist) mikroorganizma vardır. Kabaca oranlarsak Yararlılar yaklaşık %10-15, zararlılar %10-15 ve fırsatçılar %70-75. Organik maddeden neyi kastettiğinize bağlıdır bu. Eğer hiçbir işleme tabi tutulmamış organik maddeyi toprağa atarsanız, tabii ki zararlı mikroorganizmalar tarafından kokuşma yoluyla parçalanacağı için zararlıdır. Zaten bitkilerin faydalanabilmeleri için organik madde içindeki yararlı element ve bileşiklerin mineralleşmesi yani bitkinin bünyesine alabileceği forma ulaşması gerekir. Örneğin, azot için düşünürsek, Organik madde içindeki azot karbonla bağlıdır. Bunun mineralleşmesi gerekir. Yani amonifikasyon, nitrifikasyon olaylarının geçrekleşmesi gerekir ki nitrat oluşabilsin. Bu yüzden organik madde kompostlaştırılarak toprağa atılır ancak piyasadaki birçok kompost da doğru yapılmamaktadır. İsmini şu anda hatırlamıyorum ama İzmir yakınlarında bir kompost tesisini ziyaret ettiğimde, kompostun üzerinde beyaz beyaz küfler oluşuyor hocam bu küfleri önleyemiyoruz o yüzden satış yapmadan önce bunları yüksek sıcaklıkta yakarak yok ediyoruz demislerdi. Halbuki o beyaz küfler, S. Cerevisia idi ve bitkiler ve toprak için son derece faydalıydı. Neyse sonra düzelttiler. Kötü kokuyla ilgili konuları yukarda anlattığım için tekrar değinmeme gerek yok. Kullanıcılar tabii ki istedikleri her ürünü analiz ettirebilirler. Ancak burada eğer bir yanlışlık veya farklılık varsa önce üretici firma ile temasa geçerek neden farklı olduğunu ve bu değişikliğin uygulamayı ve etkisini etkileyip etkilemeyeceğini sormalıdırlar. Mikororganizmalarla yani canlılarla uğraştığınız için her üretilen parti tıpa tıp aynı olmayabilir ama çok büyük fark olduğunda zaten o parti satışa sunulmamalıdır. Firma ve müşteri karşılık anlayış içinde birbirlerinin haklarını da korumalıdırlar diye düşünüyorum. Herkes hata yapabilir önemli olan hatayı anlamak, kabul etmek ve hatadan dönmektir! Peynire yukarda değinmiştim. Evet kokuşmuş peyniri yerseniz bağışıklık sisteminiz bunu kaldıramayacak düzeyde ise hastalanırsınız. Evet, bitkiler de insanlar gibidir. Aslında hepimiz toprak gibiyiz demek daha doğru olur. İlginçtir. ‘Topraktan geliyoruz toprağa gideceğiz’ sözü çok doğrudur! Bakarsanız, insan vücudunda bulunan elementlerin hepsi toprakta da mevcut! Bu da bu konuda hiç kuşku bırakmıyor. Ben bitkilerin de, insanların da topraktan geldiklerine inanıyorum. Ama onlara ilahi bir elin değip değmediğini de okuyucularımız yorumlasınlar! Saygı ve sevgilerimle teşekkür ederim. Umarım okuyucuları bir nebze aydınlatabilmişizdir. EM'nin tüm belgelerini yakında web sitemize toplu halde koyacağız. Burada bence belgelerden çok düşüncelerimizi paylaşmalıyız diye düşünüyorum. Düzenleyen Dogasever : 14-07-2009 saat 12:38 |
|
|