lisiler aşırı güneşte boyunlarını bükünce balkonun güneşi az alan yerlerine taşıdım, şimdi kendilerine geldiler hatta ilk lisim bana "merhaba"dedi.

Agapanthus aheste aheste açmaya başladı ama aradan bir minik başını uzatmış...

Çok elma ağacı dikmişiz bahçeye, meyve seyreltme yapmak bayağı zamanını aldı Oğuz'un hatta bu ağaca eli değmedi.

Bahçede üç tane Trabzon Hurması var. Ağaçlar bodur tipte. Bu ağaçtan her sene hem çok iri hem de oldukça fazla hurma alıyorduk.
Bu sene o kadar fazla meyve yok, diğer ağaçlara henüz bakamadım ama bu ağaçta aşağı yukarı 100-150 tane kadar meyve var. Bunlar da sadece korogaki olur, diğer ağaçlardaki de yemeye.

Güllerin ebatları nisan-mayıs ayındakiler kadar iri değil, ama yine de açıyor mis gibi kokuyorlar ancak bazı güllerde şekil değişiklikleri var enteresan.

Sabah çalışması bitip de kahvaltıdan sonra salıncağa uzanıp dinlenirken fıskıyelerin çimi sularken çıkardıkları sese kuş sesleri de eşlik ettiğinde bu manzara beni dinlendiriyor hatta öyle zaman oluyor ki şekerleme bile yapıyorum.

Bu pembe-beyaz lilyum katmerli açıyor...

Sabah bahçe çalışmalarına ara verince balkondaki hoya'nın saksı değişimini yapayım dedim.
Hoya'yı selenn için bir arkadaşımızdan rica etmiştim, sağ olsun o da verdi.
Araya yaz tatili girince selenn için bu yaz ben bakayım okullar açılınca onlar da Bursa'ya dönerler o zaman veririm çiçeği diye düşünmüştüm.
Hoya bende bayağı gelişti, saksısına sığmaz oldu. Daha büyük bir saksıya alayım derken bitkiyi pamukçukların sardığını gördüm.
selenn bununla baş edemez diye operasyon tezgahını kurdum; çamaşır suyu-makas (her hasta dalı kestiğinizde mutlaka makası çamaşır suyuna batırıp temizleyin ki diğer dallara da bulaşmasın)
Oksijenli su, pamuk, dr.eldiveni

Önce bitkiyi saksısından çıkarıp, birbirine dolanmış dalları tek tek ayırdım. Köke zarar vermeden her dalı masa üzerine yayarak yatırdım.
Su ile seyrelttiğim oksijenli suya batırdığım pamuklarla pamukçukları yapraklardan-dallardan iyice temizledim. Pamuğu sık sık değiştirin ki diğer dallara da bulaşmasın.

Bu işlem tam iki saatimi aldı, daha sonra temiz saksı içine taze toprak koyarak bitkiyi yeniden diktim ve dalları çubuklarla sabitledim.

Temizlenmiş kızım yeni evine gitmek üzere hazır.
(umarım işlemin tekrarı icabetmez, tek seferde temizlenmiş olur)

Stevia Şeker Otu'nun da saksısı büyütüldü.
Bana geldiğinde minnacıktı, hem dibinden yavru verdi hem de bayağı gelişti.
Dipten gelen iki yavru fideyi malina'ya vereceğim, eğer yine yavru verirse dağıtım yaparım.

Stevia'yı nane gibi kurutup da kullanabiliyorsunuz.
Bir bardak çaya iki çay kaşığı dolusu kuru yaprağı attığınızda hiç şekere ihtiyaç duyulmuyor.

Ben daha ziyade evde yapılan limonata içine iki yaprak taze melisa ile 6-7 yaprak taze stevia koyarak tüketiyorum.

Güler hanım sanırım iki gün önceydi size bir mesaj atmıştım görebildiniz mi acaba?

Evet, cevabını da yazdım. ;)

Bir gün aşırı sıcak, ertesi günü aşırı rüzgar ve neticesi yağmur, bitkiler de şaşırdı.
Bazı saksıları balkona taşımak zorunda kaldım.
Lisiler güzel güzel açsalar da yaprakları pek canlı diri diri değil ama çiçeklendiler. Bu saksı içindekiler açtı, diğerleri daha yavaş ilerliyor.

Katmerli lilyumlar harika, kokuları da mis.

Büyük torunum Kerem öğrenci değişim programı ile bu sene Meksika'ya gitti, dönüşünde yanında kaldığı ailedeki yaşıt arkadaşını da Türkiye'ye getirdi.
Juan, saygılı efendi bir çocuk, bir hafta da bizde misafir olacaklar, buradan sonra da Bodrum'a gidecekler.

Köy hayatı ona enteresan geldi, yemeklerimizi çok beğenerek yiyor. Hele hele sevgili malina'nın bana yaptığı acı biber reçeli onun favorisi.
Ben bir lokma ekmeği acı biber reçeline batırıp da yediğimde dilimin yanması geçsin diye bir bütün domatesi yerken, Juan reçeli kaşık kaşık yiyor....

Bu gün Kerem'le mangalı yakıp, etleri onlar pişirdi çok da keyif aldılar.
Juan, tatlıları da çok seviyor; irmik helvası, baklava, tulumba tatlısı... maşallahı var, sevemediği tek şey yoğurt.

Kahvaltı sofrasında, Kerem, Juan, Oğuz ve küçük torun Mert.

Sıcaklardan bunalan güller biraz yağmur görünce hemen çiçekleniyor.

Oya ağaçları çiçeklenmeye başladılar mı bence yaz bitiyor demektir. Mor iyiden iyiye çiçeklendi, beyaz daha tomurcukta, pembe de yavaş yavaş başladı.

Mavişin beyazı da açmış henüz farkettim

Balkondaki lilyumlar harika

Lisianthus şov....

Yaşayan, ruhu olan, canlı bahçe.:) Lisiler iç açıyor. :) Ellerinize emeklerinize sağlık, Güler Hanım. :)

Teşekkür ederim ama bir fırsat yaratıp da gelemedin.

Gönül isterdi ki bu karpuz benim bahçemde yetişmiş olsun. Karpuzu köydeki bir komşumuz yetiştirdi, bana da bir tane hediye getirdi.

Bu sene Oğuz karpuz-kavun ekmedi, ama bu karpuzu görünce de pişman olmadı değil... ;)

Arkadaşımız İlhan bu köyden bir hanımla evli, geçen seneye kadar sadece bayram-seyran deyip geliyorlardı. Geçen sene onlar da köyün tadını aldılar ve köydeki evlerine biraz tadilat yapıp, bahçelerini de tanzim ettiler.
İstanbul'da pek sık görüşmesek de burada sık sık beraber oluyoruz. Bu sene daha da erken gelip, bol bol sebze ektiler ve çok da başarılı oldular. Sadece karpuz kavunları değil, biberleri, domatesleri, kabakları da çok güzel oldu.
Bundan böyle onlar da yerleşirler köye... " Güler abla kaloriferi kime yaptırdınız" demeye bile başladı. :D

Bana sorarsanız karpuzlar beş yıldız on numara.... bundan daha büyüklerini de İstanbul'a çocuklarına göndermişler.

Hiç üşenmedim karpuzu tarttım, 17.5 kg. geldi, o kadar da iri ki... metre ile boylamasından çap aldım.
60 cm boyunda tam döndüğünüzde 1.20 m.

Valla ben kıskandım, eee sayın pria siz ne dersiniz? :D :D (işin şakası bu da)

(evde dün kestiğimiz kocaman bir karpuz olduğu için bunu bir iki gün sonra keseceğiz, dilimlerini o zaman paylaşırım sizlerle)

Dün akşam bir de baktım ki balkondaki kaynana topuzu aşka gelmiş, oysa daha bir ay evvel 5 tane çiçeği birden açmıştı.

Tabii ben de başladım nöbet tutmaya... elimde fotoğraf makinesi kıpırdadıkça fotoğraflıyorum.
Daha rahat fotoğraf çekeyim diye balkondaki led ışıkları da açınca ortalık aydınlandı ama bu sefer de çiçek açmayı yavaşlattı. Tekrar ışıkları kapattım ve başladım beklemeye....ve güzel kokular gelmeye başladı.

Güler Hanım, çok güzel bir çekim olmuş. kaç gün bu şekilde çiçek açabiliyor.

Sayın Musa Gündoğan, maalesef bir gece kalıyor bu güzellik ertesi gün bitiyor.
O yüzdendir ki çiçeğin açması başladığında birkaç saat alesta bekliyoruz, istiyoruz ki görüntüyü kaçırmayalım.
Ertesi gün öğleden sonraki hali....

Bahçeye çıktığımda sulama işi o kadar çok vaktimi alıyor ki, oysa çimler otomatik sulanıyor, sebzelerde ve pek çok yerde damlalıklı sulama var. Duvar dibi ve yol boyunda sıra halinde, güllü kameriye çevresinde bulunan güllerde de damlalıklı sulamalar var. Bütün bunlara rağmen saksı sulamaları, diğer toprağa dikili çiçeklerin sulaması 5-6 saatimi alıyor. ...ve bütün bu sulamaları 3/4 iki adet hortumla idare ediyorum. Birini bırakıp diğerine koş, sonra gel bıraktığının yerini değiştir derken saatler geçiyor.

Oğuz da bolca " şu saksı adedini azalt" diye başımın etini yiyor. Sanırım onu dinlesem iyi olacak, o da benim aşırı yorulmamı istemiyor.

İşe zıpçıktı saksılarından başladım. Şimdi de asterleri dağıtıma sokayım diye düşündüm.
Fotoğrafını sunduğum mor-pembe arası çiçek açan aster saksıları da 5 kocaman saksı olmuş. Köydeki arkadaşların çoğuna verdim, üç saksıyı da dağıtıp paylaşıma açacağım.
İsteyen arkadaşlar ilgili başlığa baksınlar.

Güler Abla, şu saksı sayısını azalt artık.
Az olsun, öz olsun..

Ablam bahcen her zamanki gibi harika ellerinizden öperim