![]() |
|
|
|
|
|
#1 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Dünyada ki Bilim Adamlarının bu konudaki çalışmalarını sizlere sunmamda ki sebeblerden en önemlisi Avrupa nın Biyolojik Mücadeleye bizlerden ne kadar önce başladığını göstermesi ve ne yazık ki ülkemizde kullanılan zehirlerin bir çoğu kendi ülkelerin de kullanılmadığı ; tüm bunların sonucunda da İlaç Kalıntı sebebi ile Ülkemizi İhracaat yapamaz konuma getirdiklerinin delilidir. ( İnsan sağlığı konusuna hiç girmiyorum !!! ) Zıraat Mühendislerimizin, Danışmanlık yapan Mühendislerimizin de artık Avrupa nın oyununa alet olmaması ve danışmanlık yaptığı üreticilerini 500 çeşit zehir yerine tüm Biyolojik Preparatları ( İçeriğini ispat etmiş ) kullanımında destek vermesi gerektiğinin umarım farkındadırlar. ( Arılarımız yok olduğunda farkına varacaklarsa vay halimize ) Forumun diğer başlıkları altında kullanıma sunulan zehirlerin yerine neden Biyolojik Preparatları sunmaya özen göstermiyorlar. İnanın bunu da anlayabilmiş değilim . ( tüm biyolojik preparatları önersinler.Zehirler yerine !!! ) Tüm üreticilerimizin Biyolojik Mücadele ajanlarını kullanarak yetiştiricilik yapması öncelik durumuna gelmiştir. Sevgiler Düzenleyen Oğuz Alper : 27-06-2009 saat 23:41 Neden: düzeltme |
|
|
|
|
|
#2 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Mikroorganizmalar Aracılığı ile Mayın Arama ve Parçalama Yöntemleri Bakterilerin Kullanılması Savannah River Tecnology Center (SRTC) mikrobiyal mayın arama sistemini gelistirmistir (15). Kara mayınlarının aranmasında mikroorganizmalar biyosensör olarak kullanılmıstır. SRTC arastırmalarında kullandığı bakterilerin patlayıcı maddelerde doğal olarak bulunan azot, trinitrotoluen, dinitrotoluen, nitrat, nitrit, nitröz oksit gibi maddelerle uyarıldıklarını gösterilmistir [16]. SRTC ‘nin kültür koleksiyonunda 10 bine yakın orijinal bakteri bulunmaktadır. Bu bakteriler büyüme ya da metabolik aktivite sırasında kara 8 mayınlarının aranmasını sağlayan farklı özelliklere sahiptir. Bu bakterilerden bazılarının,kara mayınlarının bulunduğu bölgelerde, patlayıcıların buharlarına maruz kaldığında biyoluminesens olusturarak, mayınların varlığını gösterdiği saptanmıstır (17). MMDS (Microbial mine detection system) uygulama kosullarının sürekliliği, ucuz olması ve tanıma teknolojisinin yüksek olması nedeniyle uygun bir yöntemdir. İlk kez 30 Ekim 1996 da genetik olarak değistirilmis bakteriler tehlikeli savas kalıntılarının aranmasında kullanılmıstır. Teenessee Üniversitesi ve Oak Ridge National Laboratory’nın bilim adamları naftalini kullanan ve kullanırken de ısık olusturan bir mikroorganizma üretmek için 3 mikroorganizmanın genetik özelliklerini Pseudomonas fluorescence HK44 bakterisinde birlestirmislerdir. Bu bakteri naftalinin olduğu bölgeye aktarıldıktan 5 hafta sonra bile canlı kalabilmis ve naftalini parçalayabilmistir. Genetik olarak değistirilmis bakterilerinden farklı olarak bazı bakteriler özel olup, saklı bomba ya da patlayıcıları ararken ısık olusturarak patlayıcıların varlığını gösterirler. Bu sistem içeriklerini buhar olarak sızdıran bomba ya da patlayıcıların aranmasında kullanılmaktadır. Aramada kullanılan Pseudomonas putida TNT yiyen bir bakteri olup, kirli olan her yerde üreyebilmektedir (1,15). Deneme için Kuzey Carolina’da yapay bir mayın alanı olusturulmus. Bu alanın üzeri mikroorganizmalarla kaplanmıs, sonuç olarak bakteri yoğunluğu ile mayınların bulunduğu bölgeler arasında pozitif bir korelasyon olduğu görülmüstür. Cekil 12. Genetik yapı değisimi süreci Sıcaklığa duyarlı olan bakteriler neme ihtiyaç duyarlar. Eğer bu bakteriler sıcak yerlerde büyürse her kosulda büyüyebilirler. TNT’yi doğal olarak parçalayan bakteriler olduğu gibi parçalayamayan bakteriler de vardır. Bu bakterilere TNT’yi parçalama özelliğinin kazandırılması için genetik modifikasyon yapılması gerekmektedir. Genetik modifikasyon prosesi su sekildedir: önce uygun bir bakteri straini seçilir [Burlage et al, 2002] (Cekil 12). Bu bakterinin kimyasalla etkilesime girdiğinde indüklenen geni belirlenir, daha sonra ilgili gene bioraportör bağlanarak gen modifiye edilir. Böylece bakteri hedef kimyasalla karsılastığında gen indüklenir ve sinyal olusturulur.Böylece genetik olarak değistirilmis bakteriler mayınların bulunabileceği alanlar üzerine zirai dağıtıcılarla püskürtülür. Püskürtmeden sonra ortam UV ile aydınlatılır, eğer ortamda patlayıcı varsa ilgili gen bölgesi indüklenecek ve TNT’nin parçalanmasıyla ilgili genlerin proteinleri sentezlenecek ve bu gen bölgesine bioraportör olan GFP de bağlı olduğu için bu da indüklenerek bakteriler mavi renkte fluoresens verecektir . http://www.mikrobiyoloji.org/pdfler/702080301.pdf Düzenleyen Oğuz Alper : 21-06-2009 saat 17:51 |
|
|
|
|
|
#3 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
ARMUTLARDA ATEŞ YANIKLIĞI HASTALIĞINA ETKİLİ ANTAGONİSTİK BAKTERİLERİN KİTLE ÜRETİMİ VEBİYOPREPARATLARININ MEYVE BAHÇELERİNDE KULLANILMASI ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR Proje Yürütücüsü: Prof.Dr. Hatice ÖZAKTAN - Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Proje Özeti:Ateş Yanıklığı hastalığı (Erwinia amylovora) armut ağaçlarının bilinen en yıkıcı hastalığıdır. Çiçekler üzerinde gelişen epifitik E.amylovorapopulasyonu hastalığın birincil bulaşma kaynağını oluşturduğu için, Ateş Yanıklığının savaşımında izlenen strateji çiçek infeksiyonlarını önlemeye yönelik olmaktadır. Armut ağaçlarının çiçeklenme döneminde uygulanan bakırlı preparatların çiçek ve meyvelere fitotoksik etkisinin yanı sıra, dayanıklılık sorununun da gündeme gelmesi bunların kullanımını olanaksız hale getirmektedir. Son yıllarda, hastalığın önlenmesinde yararlı, epifitik bakterilerin kullanıldığı biyolojik savaş çalışmalarına daha büyük önem verilmektedir. Ateş Yanıklığının biyolojik savaşımı konusunda 1993 yılından bu yana gerçekleştirilen bir dizi araştırmanın (TOAG-1077, TOGTAG-1587) son basamağı olan bu projede,en etkili antagonistlerden, Pantoea agglomerans (Erwinia herbicola) ve Pseudomonas fluorescens biyoformulasyonlarının kolay bulunabilir, ucuz substratlar kullanılarak geniş ölçekte kitle üretimlerinin gerçekleştirilmesi ve bunların armut bahçelerinde E.amylovora'ya karşı etkililiğinin saptanması amaçlanmıştır. Süt tozu + melas karışımının antagonistik bakterilerin kitle üretimlerinde başarıyla kullanılabileceği ve birim maliyetinin de sentetik besiyerinin 1/20'si oranında olduğu saptanmıştır. P.agglomerans ve P.fluorescens'in talk katkılı WP biyoformulasyonları teksel ve karışım halinde Dikili ve Burdur'da E.amylovora ile doğal bulaşık armut bahçelerinde, üretici koşullarında ve iki yıl üst üste, ağaçların %30 ve tam çiçeklenme dönemlerinde uygulanmıştır. Eh -24 izolatından elde edilen talk katkılı WP biyoformulasyon, E.amylovora'nın çiçek infeksiyonlarını 1999 ve 2000 yılında %63.16 - %76.25 oranında engelleyerek referans kimyasal preparattan daha başarılı bulunmuştur. Ayrıca, P.agglomerans'ın armut çiçeklerinde kolonizasyonunu ve populasyon değişimini izlemek amacıyla, streptomisine dayanıklı kılınarak etiketlenen Eh-24 str R izolatı % 30 ve tam çiçeklenme dönemlerinde armut ağaçlarına uygulanmıştır. Eh-24 str R izolatının 18 gün içinde armut çiçeklerindeki populasyonu 2x104 CFU/çiçekten 1.3x106 CFU/çiçek düzeyine yükselmiştir. Eh-24 izolatının talk katkılı WP formulasyonu ile 1999 ve 2000 yıllarında gerçekleştirilen meyve bahçesi uygulamalarının sonuçlarının oldukça başarılı ve yıllar ve bölgeler içerisinde tutarlı olmasının yanı sıra, bu bakterinin armut çiçeklerinde yeterince kolonize olduğunun saptanması projenin hedefine ulaştığını göstermektedir. Düzenleyen Oğuz Alper : 22-06-2009 saat 09:22 Neden: eksik |
|
|
|
![]() |
| Konu Araçları | |
| Mod Seç | |
|
|