|
|
Dış Bağlantılar | Konu Araçları | Mod Seç |
21-11-2006, 17:08 | #572 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
Bu yüzden artık kimyasalları daha az kullanma gayreti içindeyiz. Çevre dostu yöntemler derken hiciv yapmadım. Gerçekten de bu konu çok ciddi,çok önemli. Hem bu yöntemlerle yetiştiricilik, hem de çevre dosyu iyi tarım uygulamalarında entegre mücadele konusunda ciddi eğitimler veriliyor. Şöyle düşünün, birşeyiniz yoksa ve sağlıklıysanız antibiyotik içer misiniz? Ortada sinek böcek yoksa vücudunuza kaçırıcı losyon sürer, odaya sprey yapar mısınız? Kısaca koruyucu ilaçlama yapmak ev koşullarında son derece gereksiz ve önermediğimiz bir yöntemdir ama yapmak isterseniz de buna bir engel yok. |
|
23-11-2006, 22:22 | #573 |
Ağaç Dostu
|
misk-i amber
Tohumları elime geçti ama ağaç hakkında veya tohumlarını nasıl çimlendireceğim hakkında her hangi bir bilgiye sahip değilim. Sadece çok güzel koktuğu söyleniyor. Bu ağaç ile ilgili bilgi edinebilirsem çok memnun olacağım. Teşekkürler. |
23-11-2006, 23:19 | #574 |
agaclar.net
|
Acaba misk-i amber dediğiniz, bizim amber ağacı dediğimiz Acacia farnesiana mı? Amber diye bilinen başka ağaç olmasa gerek. Küçük sarı kokulu çiçekli, dikenli bir akasya türü. Aşağıda tohum, çiçek ve yaprak resimleri var. Bir bakın bakalım , aynı bitkiden mi bahsediyoruz? |
23-11-2006, 23:32 | #575 |
agaclar.net
|
Eğer aynı bitkiden bahsediyorsak üretimi tohumla. Tohumlar olgunlaşır olgunlaşmaz hemen toplanıp ekilirse 25 derece sıcaklıkta kumda çimleniyor. Yok eğer sizdekiler gibi beklemişlerse tohum kabuğu çok sertleşiyor bu yüzden yaralanması gerek. Ev koşullarında zımpara kağıtlarına iyice sürtün .Sonra ılık suda 48 saat bekletin ve yine kuma ekin. Kabın üzerini streç filmle kaplayın sıcak bir yere koyun. Kalorifer peteği yanı giibi. Sıcakta çimlenir. Yeterli sıcaklığı sağlayamazsanız çimlenmez. Çimlenme 3-4 hafta sürer. |
24-11-2006, 04:07 | #576 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-11-2006
Şehir: Amsterdam
Mesajlar: 375
|
Asagidaki yaziyi az once internette gordum ve hemen kopyalayip buraya yapistirdim. Bu tur bilgilerin ilgili kisilere kesinlikle ulasmasi gerekiyor yani ureticimize, koylumuze, annemize babamiza **** amcamiza dayimiza, herkim bitkilerle ugrasiyor ise. Tüm canlılar gibi böcekler de kendilerine besin arar ve bol besin bulabilecekleri yerleri seçerler. En bol besin bulabilecekleri yerlerse bizim tarım alanlarımız. Genellikle tek tip bitkilerin dikildiği bu alanlar böcekler için oldukça çekici. Bu nedenle tarlalarda rastladığınız ve ürünlerimiz üzerinde hastalık yapan böceklere doğal alanlarda, ormanlarda kırlarda pek fazla rastlamıyoruz. Yaşam döngüleri çok kısa olan bu zararlı böcekler, tarım alanlarına ulaştıklarında kendilerine uygun besin maddelerinin fazlalığı nedeniyle hızla çoğalırlar. İnsanlar, tarıma geçişten kısa bir süre sonra bu tür böceklerle tanışmış ve ürünlerini onlardan korumak için çeşitli yöntemler geliştirmişler. İnsektisit - pestisit gibi çeşitli adlar verilen günümüz kimyasal böcek öldürücüleri yaklaşık olarak 150 yıl kadar önce kullanılmaya başlamış. Kimya biliminin gelişmesi ve çeşitli bileşiklerin sentezlenmesi sırasında bilim insanları bazı bileşimlerin canlılar üzerinde oldukça zehirli olduğunu bulmuşlar ve daha sonra bu zehirli bileşikleri evlerde ve tarım alanlarında kullanmaya başlamışlar. İlk yıllarda büyük başarılara imza atan bu zehirli bileşikler kısa sürede daha geniş çaplı kullanılır olmuş. Böcek öldürücü olarak kullanılan en ünlü kimyasal, DDT olarak bildiğimiz diklor-di- fenil-trikloroetilen (C14H9Cl5). Bu bileşik tarım alanlarında kullanılmış olan en güçlü zehir. 1940'h yıllarda İsviçreli kimyacı Paul Hermann Müiler tarafından bulunan DDT, 2. Dünya Savaşı sırasında sineklerin neden olduğu sıtma, tifüs gibi hastalıklarla mücadelede sinek ilacı olarak kullanılmış. 1948 yılında Müller'e Nobel Ödülünü kazandıran bu zehirin 1960'lı yıllarda balıklarda ve diğer canlıların vücudunda biriktiği tespit edilmiş. Kısa bir süre sonra diğer hayvanlar ve insanlar üzerinde de zehir etkisi gösterdiği anlaşılan DDT'nin kullanımı, 1970'li yıllarda Amerika ve Avrupa'nın birçok ülkesinde yasaklanmış. Bu yıllardan sonra, özellikle suda çözünebilen kimyasal zehirler hakkında yapılan araştırmalar, pestisit ve insektistlerin suya karışarak önce yeraltı sularına sızdığını ve buradan da denizlere ulaşarak deniz canlılarına geçtiğini gösterdi. Bunun dışında, bu zehirlerin toprak canlılarını ve bu canlılarla beslenen diğer kara hayvanlarıyla kuşları da zehirlediği ortaya çıktı. Tüm bu sonuçlar ışığında, dünya genelinde kimyasal böcek öldürücülerin üretimi yavaşlatılarak atalarımızın kullandığı bitkisel böcek öldürücülere doğru bir dönüş yaşandı. 'Günümüzde böcek öldürücü olarak kullanılan bitki sayısı, dünya genelinde yaklaşık 2000 kadar. Ancak bunların hemen hepsi aynı derecede etkili değil. Bugün organik tarımda kullanılan bitkisel böcek öldürücülerin başındaysa bizim çok yakından tanıdığımız bitkiler geliyor. Tütün, sarımsak, krizantem ve acıbiber bunlardan birkaçı. x Sigaranın hammaddesi olarak tanıdığımız tütün (Nicotîana tobaccum), yeryüzünde bulunan en zehirli bitki ailesinin (solanaceae) bir üyesi olan patlıcangillerden. Tütün bitkisi içinde bulunan ve nornikotin ve anabasin adı verilen bileşikler, insanlar ve diğer memeliler için orta düzeyde zehirliyken böcekler için öldürücü derecede zehirli. 1690 yılından beri böcek öldürücü olarak kullanılan tütün yapraklarının kullanımı 1950 yılından sonra artış gösteriyor. Tütün yapraklarından elde edilen özüt suyla karıştırılarak tarlalara püskürtülüyor. Tütünden elde edilen bu doğal zehir, böceklerin vücuduna solunum yoluyla gaz halinde girerek sinir sistemlerini felç ediyor ve böceğin ölümüne neden oluyor. Tütünden elde edilen doğal zehir özellikle emici tipte ağzı olan ve yumuşak vücutlu böceklere karşı etkili oluyor. Papatyagiller (asteraceae) ailesinden olan krizantem (Chrysanthemum cinerariaefolium), bilinen en eski ve en yaygın kullanım alanına sahip doğal böcek öldürücü konumunda. Çiçeklerinden elde edilen özütünde bulunan krisantemik ve pyretrik asitler, böcekler için öldürücü nitelikte. Bu bileşikler, böceklerin sinir hücrelerinin aşırı uyarılması sonucunda kaslarının kasılması ve felç olmalarına, daha sonra da hızlı bir şekilde ölmelerine neden oluyor. Krizantemden elde edilen ilacının güneşten çabuk etkilenmesi, onun geniş alanlarda kullanılmasına engel oluyor. Ancak susam ekstresiyle karıştırılarak tarlalarda da kullanılabiliyor. Daha çok kapalı alanlarda ve evlerde böcek ilacı olarak kullanılan bu tür, özellikle yaprak bitleri ve yaprak pireleri üzerinde etkili. Sofralarımızın vazgeçilmez garnitürlerinden olan sarımsak da kuvvetli bir böcek zehiri. Zambakgiller (Liliaceae) ailesinden olan bu bitki, sahip olduğu kükürtlü bileşikler sayesinde zararlı böceklerin bitkilere yaklaşmasını önlüyor. Bu tip bileşiklere böcek kovucu adı veriliyor. Sarmısaktan elde edilen özüt böcekleri öldürmediği için, böcek öldürücülere göre daha sık kullanılması gerekiyor. Tütün ile aynı aileden olan acıbiber (Capsicum annum) da böcekler için hem kovucu hem de öldürücü olarak kullanılabiliyor. Bibere acılığını veren bileşikler, böcek kovucu özelliğe de sahip. Yani biber özü sıkılan alanlara böcekler yaklaşmıyor. Hardal özüyle karıştırılan acıbiber özleriyse böceklerin ölümüne neden oluyor. Acıbiber bileşikleri böceklerin hücre zarını delerek, öldürücü olan hardal bileşiklerinin sinir hücrelerine girmesine ve onları etkisiz hale getirmesine yarıyor. Cenk Durmuşkahya BİLİM ve TEKNİK Kasım 2006 |
24-11-2006, 12:48 | #577 |
agaclar.net
|
Bu konularda dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok geniş çalışmalar olduğundan kuşkunuz olmasın.Hatta yasal düzenlemeler de yapılıyor.Konu ile ilgili bir yeniden yapılanma mevcut. Etkileri de ortaya çıkmaya başladı. Ancak değişim sihirli değnekle yapılmış gibi birden bütün tarımı sarmıyor elbette.Herkes atadan dededen böyle gördüm böyle yaparım zihniyetinde, tabuları kırmak gerek, ancak iyi sonucu görünce ikna oluyorlar. Devlet de inanın boş durmuyor, zaten Avrupa Birliği ile Türk tarımının entegrasyonu çalışmalarından dolayı konu ile ilgili yasalar, yönetmelikler çıkıyor, çalışmalar sürüyor. Ancak bakanlığın bütçesi elverdiğince, çiftçiye yönelik yayım çalışmaları ve arazide demonstrasyonlar, kontroller yapılacak. Bu konuda son dönemde neler oluyor bilmiyorum ama bir ara tasarruf tedbirlerinden dolayı araziye bile çıkamıyorlardı. Üniversiteler çok atak. Ege Ü. Ziraat Fak. AB fonlarından aldığı projeler çerçevesinde çiftçiye yönelik çalışmalar yapıyor, toplantılar, ev gezileri yapıyor, hocalar köy kahvesinde "soracağınız birşey var mı, bakın hepimiz buradayız buyrun" diye oturuyor.Buna bizzat şahitim. Organik tarım hızla yayılıyor. Çiftçiler bireysel olarak değil, köy olarak Eurepgap sertifikalı üretim yapmak için başvuruyorlar. Kullanılan ilaçlar kontrollü. Hangi ilaç hangi ürüne ruhsatlıysa , ne dozda kullanılması gerekse o şakilde uygulanıyor. 1000 köye 1000 ziraat mühendisi gibi projelerle çiftçi eğitiliyor. Yani anladıkları dilde birşey anlatılıyor. İlçe veya köylerde çiftçiye anlamadığı şekilde birşey anlatıp ta ona tepeden bakan biri ise inanın barınamaz.Çiftçi eğer güvenmezse o iş yerinden ne ilaç ne tavsiye alır. Yani böyle bir tavır kısa sürede değişmek zorunda kalır. Bu sadece çok tecrübesiz ve cahil birinin davanışı olabilir ( bazen eğitimli olmak cehalete çözüm getirmiyor). İlaç tavsiyesinde bulunanların hepsinin ehil olmadığı konusunda ise haklısınız. Her önüne gelen ilaç tavsiye ediyor. Bu konuda yeni düzenlemeler başladı. Bilim Teknik dergisinden alıntıladığınız doğal yöntemler ise organik tarım yapan çiftçiler tarafından uygulanmaktadır. (Bu çiftçiler ise endişelerinizin (yaprak biti ile saç biti ayıramayacak seviyede olmak) aksine çok ciddi bir kontrollü üretim yapıyorlar çünkü sertifikasyona tabiler. Yapılan her işlem kontrol mühendislerince takip ediliyor. Kafadan, uydurmasyon hiçbirşey yapamazlar yoksa belgeri iptal edilir ve çok ciddi harcadıkları para ve emek boşa gider. Bunda bir suistimal de olamaz merak etmeyin. Yoksa ürün yapılan analizler sonucu geri döner.Satış noktasından dönemsi bile söz konusu olur. Çünkü her paketin üzerindeki numaradan onu kimin nerede nasıl ürettiği takip edilir.) Ayrıca son senelerde dikkatinizi çekiyordur, köylü hızla tarımdan çekiliyor. Şehire göç ediyor.Tarımda çalışan nüfus hızla azalıyor. Tarıma büyük dev holdingler, şirketler yatırım yapıyor. Profesyonel tarıma doğru hızla gidiyoruz. Bizim sitemizde de doğal yöntemlerle hazırlanmış preparatların bir kısa dökümü var. Hem de çok basit tariflerle. Gördünüz mü? |
26-11-2006, 12:48 | #578 |
Ağaç Dostu
|
Kış şartlarında bitkiler
Sayın Mine Hanım, Benim birkaç tane ortancam ve sakız sardunyam ve küpe çiçeklerim var. 1-2 hafta önce çiçekler dışardayken don oldu ve sakız sardunyaları genç fidelerdi ve yaprakları dondu . Ben dibinden budamak zorunda kaldım kış koşullarında bütün bu çiçekleri az ışık alan ve 3-4 derece sıcaklığı olan bodruma koymamda bir sakınca olurmu? Sulamaları ve diğer konular hakkında bilgi verirseniz çok sevinirim. Kısaca kışın ne yapmalıyım ? Teşekkürler.Bu arada ben daha önce İstanbul' da yaşıyordum . Şimdi Eskişehir'in sert hava koşullarına uyum sağlamaya çalışıyorum. Düzenleyen sempe : 26-11-2006 saat 12:56 Neden: Eksik bilgi |
26-11-2006, 18:12 | #579 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-11-2006
Şehir: Nazilli
Mesajlar: 592
|
selam; ben jojoba bitkisi hakkındaki yazılarınızı okudum. Ancak bir şeyi anlayamadım 600 - 1200 metrede yetişir diyorsunuz. Zeytin'in yetiştiği yerlerde yetişir diyorsunuz. Acaba 600 metrenin altında yetişirmi ? |
27-11-2006, 00:34 | #580 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
|
|
27-11-2006, 01:05 | #581 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
|
|
30-11-2006, 14:44 | #583 |
agaclar.net
|
Onlar da Bugday dergisinin ajandasından bu bilgiyi almışlar. |
01-12-2006, 11:12 | #584 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 29-11-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 25
|
sayın mine hanım malta eriği ağaci hakkında bir sorum vardı.yardımcı olabilirmisiniz acaba.. sorumu malta eriği agacı bölümünde yazmıştım. ilgilenebilirseniz memnun olurum. teşekkürler |
02-12-2006, 21:17 | #586 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 24-02-2006
Şehir: ADANA
Mesajlar: 25
|
Niğde Ulukışla Darboğaz beldesinin yüksek tepelerinde yetiştirilebilecek bir ağaç türü aramaktayım. Daha çok göze hitapedebilecek (çam türü, herdem yeşil bitki olursa çok daha iyi olur) türde bir cins önerebilirseniz memnun olurum. |
03-12-2006, 14:56 | #588 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
03-12-2006, 15:05 | #589 |
Ağaç Dostu
|
Sizden önce Ulukışla hakkında küçük bir araştırma yaptım. Edindiğim bilgiler şunlar; İklim tipik İç Anadolu bozkır iklimidir. Yazlar serin ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. Yağış yoğunluğu ilkbahar mevsimine kayar. Bitki örtüsü step (bozkır) dır. 1.185.264,25 hektarlık genel ormanlık saha bulunmaktadır. Ortalama nemlilik oranı % 62,2, açık günler sayısı 128. Ortalama yağış miktarı 26,5 mm, karlı günler sayısı 57'dir. Hakim rüzgar; kış gününde keşişleme (Güneydoğu), yaz günlerinde batı rüzgarıdır. Çevre dağlarının ormansız oluşu nedeni ile karların erimesi ve bahar yağmurlarına bağlı olarak taşkın olayları yoğunlaşır. Bu veriler doğrultusunda step iklimini bir numarılı ağacı olan karaçamı size önerebilirim. Soğuğa ve kuraklığa oldukça dayanıklı olması yetiştirilmesi için çok büyük bir çaba gerektirmemesi artıladır. Dikimde 2 yaşında karaçam fidanlarını kullanabilirsiniz. |
03-12-2006, 16:49 | #590 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-04-2006
Şehir: Türkiye
Mesajlar: 365
|
Sedef Çiçeği
Mine Hanım, sedef çiçeğinin latincesi ya da ingilizcesi nedir, öğrenebilirmiyim. Teşekkürler |
03-12-2006, 18:59 | #592 | |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 24-02-2006
Şehir: ADANA
Mesajlar: 25
|
Alıntı:
Ön araştırma için teşekkürler. İstek sahibi ormancı olduğumu bildiği için bizden yardım isteyen bir öğretmen arkadaşım. Ancak endüstrici olduğumuz için bu bilgilere sahip değiliz. Bu yardım bir otel projesinin çevre düzenlemesi için istendi. Sanırım karaçam orman teşkiline yönelik. Kuru iklim için peyzaj ağacı olarak hala birşeyler söylemem gerekiyor. Buna yönelik bir öneri var mı? |
|
04-12-2006, 09:52 | #593 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 29-11-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 25
|
yosunlanma'ya çözüm nedir?
tekrar merhaba; benim evimin yürüme yolları ve oturma alanlarında, zemin; bahçeler için kullanılan kilit ve çini taşlarla kaplı. evimin ön ve arka bahçesinde özellikle sonbaharda her taraf yerler bordürler yosunlanmaya başlıyor. Zeminde kayma ve görüntü kirliliği beni bayağı düşündürüyor.ilkbahar geldiğinde ya buraları tel fırçayla temizliyorum, genelde deterjanla yıkıyorum. ****** ne kadar dikkat etsemde bu işlemin bitkilere zarar verebileceği göz önüne alınırsa ; bu yosunlanmaya çözüm bulamazmıyız acaba ? Bu konuda herhangi bir yazı veya dökümatasyon var ise yönlendirirmisiniz. teşekkürler can dolunay |
04-12-2006, 11:51 | #594 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Aşağıda bir liste yaptım; *Juniperus squamata "Blue star" resim için bakınız http://www.geocities.com/mmelinda_211/jsqbluestar01.jpg *Pinus mugo (Dağ çamı) resim http://courses.washington.edu/ehuf33...o_2_kbComp.jpg *Thuja orientalis ''Compacta Aurea Nana'' http://www.klivia.com/Images/okrasne...aurea_nana.jpg * Picea pungens "Hoopsii" http://www.richsfoxwillowpines.com/W...%20Hoopsii.jpg * Juniperus communis ''Hibernica'' http://www.szkolkaciak.republika.pl/hibernicagrunt.jpg * Juniperus chinensis "Pfitzeriana Aurea" http://www.thuja.cz/pic/big/11.jpg Yukarıda yazılan kültivarlar soğuğa ve kurak koşullara oldukça dayanıklı dekoratif ağaç ve çalılardır. |
|
04-12-2006, 13:33 | #595 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
|
|
04-12-2006, 17:05 | #596 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 29-11-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 25
|
çoook teşekkürler
ilginiz ve zaman ayırdığınız için çok teşekkürler. Bu arada koruma aşı macunu aldırdım. 1/2 kg 12 ytl fiyat(az mı çok mu bilemem).kahverengi ayakkabı boyası gibi birşey,ısıtırak uygulayın dediler.doğrumudur? Düzenleyen ertan34 : 04-12-2006 saat 17:11 Neden: eksik bilgi |
04-12-2006, 19:59 | #597 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 23-11-2006
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 20
|
benim de elma ağaçlarımda elma kabuk kurdu sorunum var. ddvp uygulaması yaptım. yanlız kaç günde bir olacağı konusunda karar veremedim araştırmalarım sonucu 20 günde bir olması doğrudur dediler.bilgisi olanlar benimle paylaşırsa sevinirim teşekkürler |
04-12-2006, 20:18 | #598 |
agaclar.net
|
Flyakan her soru en uygun başlıkta ve bir kez sorulmalıdır. Bu sorunuzu ağaç hastalıkları başlığında sormuştunuz .Siz bu mesajı gördükten sonra buradan sileceğim. |
04-12-2006, 21:12 | #599 | |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 24-02-2006
Şehir: ADANA
Mesajlar: 25
|
Alıntı:
Teşekkür ederim. Bu bilgi ve resimler şimdilik ihtiyacımı görüyor sanırım. Sayenizde dersimizi çalışmış olduk. |
|
04-12-2006, 22:33 | #600 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 21-05-2006
Şehir: mersin
Mesajlar: 86
|
ufukeles'e sedir tavsiye edebilirim |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|