agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Bonsai > Yeni başlayanlar için yardım
(https)




Beğeni Düzeni44Beğeniler
  • 5 Gönderen
  • 1 Gönderen
  • 5 Gönderen
  • 3 Gönderen
  • 1 Gönderen
  • 3 Gönderen
  • 2 Gönderen
  • 1 Gönderen Sakaki
  • 11 Gönderen memet
  • 8 Gönderen Ali H. ALI
  • 4 Gönderen

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 21-05-2012, 16:54   #1
Ağaç Dostu
 
Sakaki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
Sn bonsaisan,


Konuyu farklı bir yere çekmeye çalışıyor veya beni farklı ve yanlış şey ifade ettiğim ithamı ile karşı karşıya bırakıyorsunuz.
Benim karşı olduğum şey mame'ler, keishi'ler veya shito'lar değil ki!?
Ayrıca ben "gövdesi kalın olmalı" veya "ben kafayı gövde kalınlığına taktım" gibi bir ifadede veya imada da bulunmadım. Nereden böyle bir kanıya veya düşünceye kapıldığınızı anlamadım.
Bakın yukarıdaki 3 postumdan alıntılar yapıyorum:


Alıntı: Mesaj no. 3:

Gerçek bir ağacın gövde, dal, dalcık, yaprak boyutu oranlarına (tam olmasa da çok yakın) olmalı.


Alıntı: Mesaj no. 6:

"bonsaide kurallar ne olmalı" değil "bir bonsai nasıl görünmeli, ne his vermeli", "ne zaman bonsai saksısına almaya elverişli" vs. demek istedi. En azından ben böyle algıladım.

Hangi kurallara uyarsanız uyun, ister Japonya, ister Avrupa ister Amerika, hiçbirinde gövde ile aynı kalınlıkta veya daha kalın bir dalın kabul göreceğini, henüz odunumsu yapıya kavuşmamış bir fidanın bonsai saksısına konulup bonsai olarak adlandırılabileceğini, üçgen estetiğine/kuralına uymayan bir bonsainin bir yarışmada değerlendirmeye alınabilceğini, yani doğal ve gerçek bir ağaç hissi vermeyen bir bitkinin bonsai olarak adlandırılabileceğini sanmıyorum



Alıntı: Mesaj no. 8:

Eğer demek istediğiniz bu değilse, o zaman siz de oranlama, görünüm, verdiği his, gerçek bir ağaca benzeyip benzememesi vs. hakkında yorum yapıyorsunuz demektir ki o halde size göre bu oranlar, hisler, görüntü algısı vs. kişiden kişiye, bölgeden bölgeye değişiyor mu veya zaman içinde değişebilecek mi?
Yani Alinin fidan dediğine veya otsu gövde dediğine Veli ağaç veya odunsu gövde diyebilir mi?



Gördüğünüz gibi ben hiçbir zaman "Gövdesi kalın olmalı" diye bir ifade veya ima kullanmadım.
Ben oranlamadan bahsediyorum, siz ise sanki ben mame, keishi veya shito çalışmalarına karşıymışım gibi bir yöne çekiyorsunuz konuyu.


Benim de mame ve shohin adaylarım var ve bu bambaşka bir konu.

Ayrıca japonların ve çinlilerin genelde mini, Avrupalıların ise genelde orta ve büyük boy bonsailerle ilgilendiği genellemesini nasıl yaptınız, nerden bu bilgiye ulaştınız?
Benim gördüğüm en büyük bonsai örnekleri Japonya ve Çin'de.

Dileyen orta ve büyük boy çalışır dileyen mame, dileyen daha süper mini boy bonsai çalışır, benim tartıştığım konu bu değil ki.
Eğer ağacınızın gövdesi odunsu görünüme sahip ama ince ise, ağacın boyunu da ve dallarını da buna göre ince ve kısa tutar, yapraklarını da yeterince küçültür ve süper veya ultra mini dersiniz ve bunu da dilediğiniz kategoriye sokarsınız. Ama ağacın gövdesi ince ve odunsu değilse (fidan misali) o zaman boyunu uzun, dalları aynı keza uzun, yaprakları büyük büyük bir çalışmaya da boyut olarak kategorisi ne olursa olsun bonsai diyemezsiniz.

Benim argümanım bu lütfen farklı yere çekmeyiniz.

NOT: Ayrıca youtube'daki her videoyu güvenilir bir literatür veya referans olarak kabul edemeyiz, youtube'da reklam amaçlı bir çok yanlış ve hatalı yönlendirici video da mevcut.

Bu başlık altında haddimden fazla yer işgal ettiğime inanıyor ve sözü diğer arkadaşlara bırakıyorum.

Saygılarımla.

Harun Parlak beğendi.

Düzenleyen Sakaki : 21-05-2012 saat 17:15 Neden: yazım hatası
Sakaki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-05-2012, 22:17   #2
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
memet's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 13,948
Galeri: 11
Kakuro Uzo, Kabuki tiyatrosunun kulisinde kıskançlık sonucu primadonnayı öldürür.
Katil cesetle yüzleştiğinde. Maktülün ruhununun yasımanı kendinde görür , suçunu gizlemek için primadonnanın yerine kadın rolünde sahneye çıkar. Cinayetin ona yansıyan yüzü, ömrünün geri kalanında, kadın olarak saklanmaktır.

Her yaptığımız bize kendimizi göstren bir aynadır.

Üstad Kimura bonsailerinden sözederken onlara ruhumu yansıtıyorum bunlar bonsai değil benim ruhumun tezahürü, yansımasıdır diyor.

Üstad Kyuzo Murata Kendinden üç yüz yıl kadar yaşlı olan bonsisinin yanında poz verirken gururlu bir gülüş yok yüzünde, ağaca doğru hafifçe eğilmiş ve bu onuru ona sunduğu için teşekkür ettiği bir alçakgönüllülük var.

Bir bonsai ruhumuzu yıkamak için kendimize seçtiğimiz yol gibi olmalıdır.

Aceleyle saksılara yerleştirilen genç dallar aceleyle varmak istediğimiz yerin aslında olmadığını bize işaret ediyor.

Bonsai vardığımız yer değildir. Yürüdüğümüz yoldur. Bir yere varmaycaksak koşmamız anlamsızdır.

Bonsai ruhumuza nasıl şekil veriyorsak öyle olmalıdır. Yürüdüğümüz yolda dağarcığımıza doldurduklarımız, ağaca yansımalıdır.

Bonsai ağaçtır, ağaçmış gibi saksılanmış fidan değildir. Fidan bize kendisiyle birlikte yürümemiz için sunulan seçenektir. Başlangıçtır sadece.

Bonsaide değil, fidanda kendimi görüyorsak bu ruhumuzun böyle yansıyor olmasındandır.

Yaşam yürüdüğümüz yolda bize seçenekler sunar bunların bazılarını görürüz ulaşamayız bazılarını görmeyiz . Bazıları bize sunulur geri çeviririz.

Bonsai bütün bunlarla bir ağaç aracılığıyla yüzleşmemizdir.

Bazı şeyleri görürüz bazılarını gördüğümüzü sanırız. Yaşam bunların özetidir. gördüğümüz şeyler ve gördüğümüzü sandığımız şeyler.

Bonsaiye hepsini yansıtırız.

Gördüklerimizden tecrübe edinir onları ağaca aktarırız, gördüğümüzü sandığımız şeylerden hatalarımızı sürekli devşirir yanılgılarımzı yansıtırız.

Bazı yanılgılarımzı düzeltebiliriz. Bazı fiadanları bonsai yapamayız.

memet Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-05-2012, 14:03   #3
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 08-06-2006
Şehir: Melbourne Australia
Mesajlar: 4,550
Galeri: 232
Mehmedin yazdiklarina katilmamak elde degil.

Bir bonsai nasil olmali? diye basliyan konu, aslinda bonsai ile ugrasan ve bu ugrasi devam ettirmek isteyen herkesin ilgi alani icerisindedir. Bir sekilde bu ilgi alani icerisdeki daha cozulmemis ve soru isareti gibi duran nicinlere cevap bulmadir "Bir bonsai nasil olamali?" basligi.

Biliyorsunuz bonsaiyi diger sanatlardan ayiran bir ozelligi var, bonsai uzerindeki calismalar surekli ve sonsuzdur yani hic bitmez, bir heylel ve ya resim gibi onu bitirip tamam bitirdim diyemezsiniz, o yuzden saksidaki agacinizla(bonsai) surekli ilgilenmek durumundasiniz, bu da sizin ve agaciniz arasinda guclu bir dostluk bagi olusturuyor. Saksidaki agaciniz bonsai kurallari goz onune alinip sistemli bir calismadan sonra saksiya gecirilms ve ayni sistemli bir sekilde calismalara devam ediliyorsa, baktiginiz zaman agaciniz sizin onu selamladiginiz gibi o da sizi selamliyor ve bunu yureginizde duyuyorsaniz, saksidaki agaciniza bakanlarin da yuregi hizla atacagindan saksidaki agaciniz yerinde olan bir agac oldugunu dusunebilirsiniz.

Her saksidaki agac bonsai degildir, her ne kadar da kelime anlami tabaktaki bitki olsa da ondan oteye anlamlar yukludur bonsaiye.

Bonsaide bitki yetistirme bilgisi ve denneyimi gereklidir ama bonsai icin yeterli degildir. Bu bilgilerin yani sira, bonsai kurallari ve en onemlisi bir sanat yaraticiligi olmali ki estetik de one ciksin, bir kiside bunlar varsa zaten saksiya dikilecegi her agacta bir guzellik olacaktir.

Ulkeden ulkeye, hatta ayni ulkenin degisik bolgelerinde de bonsai degiskenlig gosterebilir, bunu hem saksilarda hem de agaclarda gormek mumkundur ve cesitlilik ne olursa olsun bonsainin ruhunu estetigini hep yansitiyor.

Bonsaide kisi agacini sekillendirirken aslinda farkinda olmadan kendini sekillendiriyor ve bir zaman sonra da agaci(ve ya agaclari) ile birlikte olumlu yonde kendisinin de degistigini fark ediyor. Uzak doguda bonsai nin gecmisi cok eski, batidaki gecmisi ise cok yeni. O yuzden bati insani bonsaiyi daha uzakdogu insani gibi algilayamiyor, onlar gibi algilamak icin mutlaka daha uzun bir zaman bonsai ile ic ice olmamiz gerekiyor. Ornegin onlar icin bonsai sadce saksidaki agac degildir. Agaci olusturan ucgenin en yuksek zirvesi cenneti, ortadaki nokta insani, en asagidaki nokta da yerkureyi, topragi simgeliyor oyle algiliyorlar.

Daha 3-4 yil oncesine kadar, agacimi fidanimi nasil korurum nasil bakarim yaklasimindaydi Turkiyedeki bonsai, simdi "saksidaki agac nasil olmali" noktasindasiniz, bence bu muthis bir gelismedir. Bunun yaninda az da olsa sergiler, toplantilar, atolye calismalari, yeni ama azimli arkadaslarin calismalari ile ortaya cikan bonsailer, insanin bonsai adina sevic duymasini sagliyor.

Hepinizin dilediginiz agaclari, bonsai saksilarinda olacagina ben inaniyorum.

Ali H. ALI Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 13:16.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025