Kakuro Uzo, Kabuki tiyatrosunun kulisinde kıskançlık sonucu primadonnayı öldürür.
Katil cesetle yüzleştiğinde. Maktülün ruhununun yasımanı kendinde görür , suçunu gizlemek için primadonnanın yerine kadın rolünde sahneye çıkar. Cinayetin ona yansıyan yüzü, ömrünün geri kalanında, kadın olarak saklanmaktır.
Her yaptığımız bize kendimizi göstren bir aynadır.
Üstad Kimura bonsailerinden sözederken onlara ruhumu yansıtıyorum bunlar bonsai değil benim ruhumun tezahürü, yansımasıdır diyor.
Üstad Kyuzo Murata Kendinden üç yüz yıl kadar yaşlı olan bonsisinin yanında poz verirken gururlu bir gülüş yok yüzünde, ağaca doğru hafifçe eğilmiş ve bu onuru ona sunduğu için teşekkür ettiği bir alçakgönüllülük var.
Bir bonsai ruhumuzu yıkamak için kendimize seçtiğimiz yol gibi olmalıdır.
Aceleyle saksılara yerleştirilen genç dallar aceleyle varmak istediğimiz yerin aslında olmadığını bize işaret ediyor.
Bonsai vardığımız yer değildir. Yürüdüğümüz yoldur. Bir yere varmaycaksak koşmamız anlamsızdır.
Bonsai ruhumuza nasıl şekil veriyorsak öyle olmalıdır. Yürüdüğümüz yolda dağarcığımıza doldurduklarımız, ağaca yansımalıdır.
Bonsai ağaçtır, ağaçmış gibi saksılanmış fidan değildir. Fidan bize kendisiyle birlikte yürümemiz için sunulan seçenektir. Başlangıçtır sadece.
Bonsaide değil, fidanda kendimi görüyorsak bu ruhumuzun böyle yansıyor olmasındandır.
Yaşam yürüdüğümüz yolda bize seçenekler sunar bunların bazılarını görürüz ulaşamayız bazılarını görmeyiz . Bazıları bize sunulur geri çeviririz.
Bonsai bütün bunlarla bir ağaç aracılığıyla yüzleşmemizdir.
Bazı şeyleri görürüz bazılarını gördüğümüzü sanırız. Yaşam bunların özetidir. gördüğümüz şeyler ve gördüğümüzü sandığımız şeyler.
Bonsaiye hepsini yansıtırız.
Gördüklerimizden tecrübe edinir onları ağaca aktarırız, gördüğümüzü sandığımız şeylerden hatalarımızı sürekli devşirir yanılgılarımzı yansıtırız.
Bazı yanılgılarımzı düzeltebiliriz. Bazı fiadanları bonsai yapamayız.
|