![]() |
|
|
![]() |
#1 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-09-2020
Şehir: Ankara
Mesajlar: 209
|
Tohumların saksılara dikimini gerçekleştirdim. Ben zaman planlamasında hata yaptığımdan bu şekilde hareket etme durumunda kaldım. Açıkçası bu konu üzerine bilimsel bir araştırma yapılıp yapılmadığına dair pek inceleme fırsatım olmadı ancak gözlemsel olarak bazı konular tecrübe edilebilir diye düşünüyorum. Eski ay yeni ay süreçleri yaklaşık 14 gün sürüyor her biri. Tohumlar üzerinde çatlama ve çimlenme olasılıklarında artış söz konusu zira kökü olmayan bir şeyin gelişimiyle alakalı birşey iddia etmek mantıklı olmayacaktır dediğiniz gibi. Ayın yenisinde dal kesiminde bitkiden eski ay sürecine göre daha fazla sıvı kaybı olduğu gözlemlenebiliyor. Ayrıca med cezir konusu herkesin malumu. Tabiiki tabularla hareket etmek bazı dayanağı olmayan şeylere körükörüne inanmak tasvip ettiğim birşey değil ancak bazı gözlemlerle eskilerin tavsiyeleri bahsetmiş olduğum hususlarla örtüşmekte. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#2 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-02-2018
Şehir: Muğla
Mesajlar: 733
|
Alıntı:
Astronomisi şöyle : Ay'ın güneşe bakan yüzü bize dönük değilse karanlık, bize dönükse dolunay görünümünde. Bu demektir ki ay hep orada. Bazen parlak, bazen karanlık. Parlak olması çekim etkisini değiştirmiyor. Dolunay da olması med cezir büyüklüklerini değiştirmiyor ki. Biz göremesek de orada ve olası etkilerini sürdürüyor. Kütle çekimini ölçebilmek o kadar zor ki. Bildiğim kadarıyla İtalya ve ABD de laser ışınıyla çalışan iki dev gözlem evi var. Gezegenlerin sıralanması bile o kadar küçük çekim değişiklikleri oluşturuyor ki 0,0.... şeklinde yazılamıyor. Ay ışığı ayrıca etkili oluyor diyene rastlamadım. Ancak, aydınlık varsa foton geliyor ve klorofillere enerji transfer ediyordur. Bitkinin yaşam döngüsü içinde bu durumlar süreğen olarak var. Bitkileri astroloji olmadan yetiştirebiliriz ![]() |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#3 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-09-2020
Şehir: Ankara
Mesajlar: 209
|
Alıntı:
Türkiye ormancılık dergisinde yayınlanmış bir araştırma makalesi birtakım deneysel gözlemlerle de bu durumu destekler neticelere ulaşmış, sonuç kısmında bu konuyla alakalı yeterli araştırma olmadığını ifade etmiş. Bahsettiğiniz çekim etkisinin çok düşük olduğu hususunun baz aldığı nokta önemli açıkçası, zira kayda değer bir etki olmasa devasa kütle ve hacimdeki denizler göller vs. üzerinde bu denli yükselme etkisi oluşturamazdı sanırım. Bilim keşfedilmiş, tecrübe ve ispat edilmiş gerçekler bütünüdür, geniş çaplı bir kabulü kati olarak reddetmek için aksini ispat eden birçok materyale ihtiyaç var. Aksi halde çağlar öncesine dayanan ve tecrübe edilmiş koca toplumsal bir kabulü göz ardı etmek mantıklı olmasa gerek diye düşünüyorum. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
|
|