agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Agaclar.net Kullanıcı Hizmetleri > SIK SORULAN SORULAR / FORUM KULLANMA KILAVUZU
(https)




Beğeni Düzeni591Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 28-12-2007, 08:25   #631
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 21-08-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1
Değerli Arkadaşlar, verdiğiniz bilgiler ve dilimizi doğru kullanmak için verdiğiniz çabalardan dolayı sizlere teşekkür ederim.Genelde pek forumlara girmem çünkü seviyesiz oluyor.Ama burada ki seviyeyi görünce takip etmeye karar verdim.İnşallah güzel paylaşımlarda bulunabiliriz.Arada sırada hatamız da olursa kusura bakmazsınız.

caucauseagles Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-12-2007, 10:52   #632
-
 
Giriş Tarihi: 19-11-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 10
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi malina Mesajı Göster
Fevzi Bey yazarken özen göstermek bir yana, kötü yazanları bile alkışlayan bir tavır gösteriyor.



Özcan AKBULUT kendini kitap okumayı seven, 45 yaşında bir öğretmen olarak tanıtmış üstelik. Siz yazım hatası da olsa güzel bir cümle diye bakıyorsunuz, ben ise yazım hatası yüzünden anlamı azaltılmış ve bu yüzden yazık edilmiş bir cümle görüyorum.

Fevzi Bey'e göre bu forumda dilin yanlış kullanımına karışmayalım, konuların istediğiniz başlık altında gelişigüzel yazılmasına da karışmayalım... Öyle mi?

Ama burası, böyle kuralları olan bir yer, alışsanız iyi olur.

Biraz önce şeftali konusunda, sorduğunuz bahçenizle ilgili ayrıntıları sildim. Bununla ilgili özel bir bölümümüz var. Orada belirttiğiniz gibi "yeni başlık açmaktan çekindim" demenize gerek yok. Zaten var olan bir konu yerine, yenisini açmıyorsanız, sınırsız sayıda yeni konu açabilirsiniz...
İşte tam burası. Değinmek istediğim de tam buydu. Yani hoşgörü eksikliği. Sorduğum konuyu sileceğinize birkaç cümleyle yanıtlasanız daha makbule geçerdi. Ayrıca "yeni başlık açmaktan çekindim" değil, "yeni başlık açmak istemedim" demiştim. Niye çekineyimki?
Saygılar.

feyzi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-12-2007, 12:37   #633
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Alıntı:
Sorduğum konuyu sileceğinize birkaç cümleyle yanıtlasanız daha makbule geçerdi.
Bencillik olur anlarım ama bu kadar mı olur?

Bunu neden sadece siz isteyesiniz ki, tüm üyelerin istemeyeceğinin bir garantisi mi var?

O zaman herkes aklına gelen soruyu, aklına geldiği yerde mi sorsun? Yoksa bu sadece sizin tekeliniz de mi olacak?

Sizinle özel görüşmemiz gerekiyor. Forum ana sayfaya gelin...

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-12-2007, 22:32   #634
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 30-12-2007
Şehir: Mersin
Mesajlar: 17
Ben de bir dil bölümü mezunu olarak bu konuda hassasım MSN'de ve telefonda mesajlaşırken ben de kurallara uymuyorum ama forumda tabii ki de uyuyorum
Her insan hata yapabilir, kasti bir şekilde yapılmamışsa hata, bence abartmaya gerek yok. Ama kişi umursamadığından yapıyorsa bunları, o zaman orada "Dur!" demesini bilmeliyiz.
Bu hassasiyet beni çok memnun etti. Tabii ki de teşekkürü hak ediyorsunuz. Bu bir erdemdir zaten, ne olursa olsun! ; )

cemetery Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-01-2008, 21:50   #635
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Bilgisayarımda, eski bir arkadaşımın bir yazısını buldum; Ziya Mete Demircan. Okumaktan hoşlanacağınızı düşünüyorum.

Dil ve Hayata Katkısı

Henüz bu yüzyılın başlarında Benjamin Lee Whorf isminde bir dilbilimci ortaya müthiş bir iddia atmıştı. Diyordu ki : Kişinin konuştuğu dilin yapısı, o dili konuşanı belli bir tarzda konuşmağa ve belli bir tarzda davranmağa zorlar.

İlk duyduğumuzda itiraz edilebilir bir fikir gibi gözükse de üzerinde biraz düşündüğümüz zaman gerçeğin böyle olmadığını anlamamız zor olmaz.

Her dilin belli bir yapısı vardır. Bu yapı genel olarak Özne, Yüklem, Tümleç, Zarf, Edat ve Harf-i Tarif gibi elemanların cümlenin neresinde ve nasıl bulunabileceğini tarif ediyor gibi görünse de aynı yapıda diller için bile farklı anlamlar sözkonusu olabilir. Örneğin Almanca ve İngilizce, cümle kuruluşu bakımından aynı genel yapıya sahip gibi gözüküyor olsa ve ikisi arasında sözlük tercümesi mümkün gibi gözükse bile gerçek böyle değildir. Almanca'nın zamanlara göre değişen harfi tarifleri (artikel), eklenerek genişleyen isimleri ve değişime uğrayan fiilleri İngilizce'de yoktur. Fransızca her iki dile akraba olsa bile bozulmuş Latince kökünden dolayı bambaşka bir yapı arzetmektedir ve bu dildeki telaffuz her ne kadar çok kibar gözükse de kimi kelimelerin yazılışı okunuşu görenleri hayrete düşürecek kadar değişik olabilir. Örneğin "Champs Elyessee" yazıldığını gören bir İngiliz "Çemps İlaysi" gibi bir okunuşa sahip olacağını, bir Alman "Çamps Elyese" diye okunacağını düşünebilir. Fakat bu örneğin gerçek telaffuzu bildiğiniz gibi "Şanzelize" şeklindedir.

Türkçe ile Batı dilleri arasındaki en büyük ayrım cümlenin diziliş (ve tabii düşünülüş) sırasındadır:

"Ben İstanbul'a gidiyorum" (ya da İstanbul'a gidiyorum) kelimesini ele alalım. Bunun İngilizce'deki karşılığı "I'm going to Istanbul" şeklinde olacaktır. Öznede bir sorun yok, o yerinde duruyor fakat fiilin yeri değişik. İki dildeki söylenişi gizli özne ile yazacak olursak

Türkçe'si : İstanbul'a gidiyorum
İngilizce'si : Gidiyorum a'İstanbul.

şeklinde meydana gelmektedir ve bu da tabii ki daha cümleyi düşünme aşamasından itibaren bizi etkileyecek ve bu etki davranışlarımızın sırasına kadar işin içine girecektir.

"Ne yapacağını önceden söylemek", yâni önce eylemi göstermek batı dillerindeki avantajlardan birisidir. Türkçe konuşurken bunu yapamayız. Çünkü eylemi en sona bırakıyoruz. Bu durumda Türkçe'de eylemi rahatlıkla değiştirebilir ve cümlenin ortasında, gitmekten vazgeçtiyseniz, bunu kimse farketmeden değiştirebilirsiniz: "İstanbul'a ... gitmiyorum.". Oysa aynı şeyi İngilizce konuşan birisi yapamaz, "I'm going to ... " bir yere gideceğini söylemiştir ve karar verilmiş durumdadır. Olsa olsa daha yakın bir yerle değiştirebilir. Meselâ İstanbul yerine Eve gitmeğe karar verebilir. "I'm going to ... Home". Türkçe'de eylem en sona kaldığı için, bol bol konuşup hiç bir şey yapmamak durumuna sıkça rastlanır. Bu yüzden cümlenin baş kısmını ayarlamağa çalışırken sondaki eylemi unutmak ve lafı bir türlü toparlayamamak da pek çok kişinin başının derdidir. Oysa eylem başta olsa, gerisini getirmek kolaydır. Devrik cümle ya da şiirimsi bir yapıya konuşursak eylemi başa getirebilir ve böylece Türkçe bir örnek verebiliriz:

Gideceğim, o güzel İstanbul'a,
Çay içeceğim boğaza karşı.
Ve seni düşüneceğim,
Martıların çığlıklarında.

Ama genellikle böyle düşünmeyiz. Bu yüzden de yaşama biçimimiz ve durumu idrak etmemiz genellikle değişik bir tarzda olur. Önce eylem gelmediğinden, "İstanbul" dediğimizde kafamız karışıp yapacağımız şeyi unutmak daha düşünmenin ilk aşamalarında mümkün! Oysa "Gideceğim" dediğimizde ardından aklımızdaki "nereye" sorusunun cevabı olan "İstanbul" zaten hazırdır. "Çay içeceğim" dediğimizde "nerede" sorusunun cevabı olan "Boğaza karşı bir yerde" cevabının hazır olduğu gibi.

Duygularımızı, çevremizi ve olayları tanımlamak için ne kadar çok sözcüğümüz varsa, çevre ile ilişkimiz de o denli doğru tanımlanmış ve ifade ediliyor olacaktır. Örneğin kutuplarda yaşayanların dillerinde "Kar" kelimesi için 150'den fazla sözcük vardır ve her biri içinde yaşadıkları ortamdaki küçük değişiklikleri tanımlamaya yöneliktir. Bir Eskimo'nun yazdığı bir yazıda, "kar"ın farklı şekilleri üzerine bazı anlatımlar yapılsa biz anlayamayacağız demektir. Çünkü çevirmek her defasında bu sözcüğü "Kar" olarak çevirmek zorunda kalacak ya da sağına soluna başka kelimeler koyarak tanımı genişletmeğe çalışacaktır.

Anlaşılan o ki bir şeyi tarif etmek için yeterli kelimemiz yoksa, ifademizin anlaşılır olmasını beklememiz biraz saflık olur. İşin daha enteresan kısmı, eğer zihinsel dünyamız yeterince gelişkin değil ve hayal gücümüz de zayıfsa bir süre sonra kelimeler duyguların ve hislerin yerine geçer ve artık biz hislerimizi ifade etmek için kelime kullanmak yerine, kelimeleri his yerine kullanmağa başlarız. Bunun korkunç yanı şudur: 1 kilo dediğimizde 1 tane Tartı kilosu aklımıza gelir. Hani şu demirden yapılmış olan ve çift kefeli terazilerde kullanılan ağırlık! Oysa o bir kilonun temsili bile değildir. Yalnızca 1 Kilo değerini ölçmek için kullanılan bir araçtır. Bunun yerine 1 kilo olduğu önceden tartılmış bir kum torbası bile kullanabilirdik. Demek ki "şeylere" kendi his ve anlamlarını değil de kelime anlamlarını verdiğimizde içimizdeki pek çok şey anlamını yitirip gidecektir.

BİR FARK OLUŞTURMAK:

• Sevgi için kaç çeşit tarifiniz var ve kaçını kullanıyorsunuz?
• Farkında olmadan çevrenizdekilerin özgürlüklerini ellerinden alıyor musunuz?
• Bir şeyi ifade ederken onu içinizde hissetiğinizden mi yoksa o ifade eskiden beri öyle söylenegeldiği için mi konuşuyorsunuz?
• Son günlerde kaç kişi size haber vermeden ilişkiyi beklemeye aldı?
• Size bir şey gösterildiğinde, tepki göstermeden hemen önce, karşı taraf için onun ne anlama geldiği hakkında kısacık da olsa düşünüyor musunuz?

Yukarıdakiler, yirmiye yakın test sorusundan yalnızca birkaçı. Bizim için bu soruların da onlara vereceğimiz cevapların da bir önemi yok aslında. Biz sorular oluşturulurken kurulan mantığa dikkat edeceğiz. Dikkat ederseniz "bir iç dünyadan, bir çevreden" şeklinde oluşturulmuş soru örgüsü. Ve sürekli olarak ilişkiler üzerinde duruyor. Bunun özünü kavradık mı benzer birçok soruyu kendi kendimize de sorabiliriz. Fakat aynen bu sıradaki gibi: "Bir iç dünyamız-dan, bir çevreden". Buna teknik terimiyle "Interleaving" deniyor. Araya ilave etmek, araya girmek gibi bir anlamı var.

Şöyle hayal edebiliriz. 4 iç soruyu, 4 dış soru ile harmanlıyoruz. Bunu yaparken, bir dişli gibi birbirinin arasına geçmesini sağlıyoruz. Fark oluşturmak-taki ana nokta da bu. Yalnız kendini dikkate almak yerine, çevreye de bakmak ve Yalnız çevreyi suçlamak yerine kendini de eleştirmek. Ve bunu belli bir sıra ile hiç birine tam gömülmeden yapmak. İki ayağını da sırayla kullanan bir patenci gibi.

Düşünme biçimimizi kontrol altına almak ta önemli noktalardan birisi. Yukarıdaki şiir gibi, eylemi ön sıraya alarak düşünme egsersizleri yapmak, kısa zamanda, gözle görülür bir fark meydana getirecektir. Çünkü eylemi önce düşününce söyleyince eyleme yönelik düşünmüş söze girilmiş oluyor. Kimi arkadaşlarınızda ya da tanıdıklarınızda belki rastlamışsınızdır. Garip bir konuşma şekli vardır onların:

"Gidiyorum... Arabanın bakımı gerek... 5.000 KM'yi geçti..."
"Ben çıkıyorum, Yemek yiyeceğim... Karnım acıktı..."
"Çarşıya gidelim mi, Ayakkabı bakacağım... Bu iyice eskidi artık..."

Yukarıdaki örnekler, eylemi öne ve sebebi sona alan konuşma ve düşünme biçimleridir. İfade açısından çok doğru durmasalar da kişinin eyleme yönelik çalıştığını gösterirler. Eğer siz de uzun uzun düşünüp, sonra biraz kaşınıp neticede yatıp uyumaktan sıkıldıysanız bu düşünce tarzını deneyin. Kendinizi olası sorunlarla başbaşa bulduğunuzda hemen eyleme yönelik düşünün. Farkı farkedeceksiniz.

Eyleme yönelik düşünmenin, kendimizle ve çevremizle ilgili sorular sormanın ve düşünce biçimimizi şekillendirmenin neticesinde elde edeceğimiz en büyük kazanç "sonuca katkıda bulunmak" ve "sonuç üzerinde etkili olmak" olacaktır.

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-01-2008, 21:58   #636
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
Yanlışımız boldur.. Sonuçta gecenin bir vakti uykulu gözlerle veya bir iş ile uğraşırken 5 dakikaya sıkışmış cümlelerimizle geliyoruz buraya. Elimizden geldiğince uymaya çabalıyoruz ama ufak tefek hatalar da hoş karşılansın. Kimse kimseyi üzmesin ister deli gönül..

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-01-2008, 22:10   #637
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Biraz önce eklediğim yazıyı okuduktan sonra bunları mı söylemek istediniz?
Yoksa bunları zaten yazmak istiyordunuz, yazıyla ilgisi yok mu?

Arada bağlantı kuramadım da

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-01-2008, 22:18   #638
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
Yok zaten diyecektim ben bunları.. = ) Bir şey okumadan yazıverdim öyle.. Yoksa ben de farkındayım uyarılar bile yapıcı.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 16:52   #639
-
 
Giriş Tarihi: 31-12-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 26
dayanamadım artık. kaç gündür siteye girdim ama korkudan bir şey yazamıyorum. varsa bir fikrim ve ya önerim....aceba yazsam hemen bana uyarı gelecek,mi ? aceba ilk girdiğim gün gibi değerli ve ilk başta erkek sandığım hanım efendi beni kıracak,mı? vb yazmadım. sayın iklimsizin anısında olan değerli öğretmeni eğer izin verseidi itici olmasa,idi neden virgül,paragraf,noktadan sonra boşluk bırakmadın demeseydi belki dahada güzel olurdu. ben sevdim bu siteyi ve tebrikediyorum kurucularına ama diyorum ki.... aceba mevlana gibi mi olmamız lazım yoksa sayın iklimsizin andığı ögretmeni gibi mi? tamam kabulumuz biz chat yapmıyoruz ve o dilide kimse beğenmez ama birazda mazur görmek ve hoşgörüyle karşılamak gerekmiyormu? şimdi ülkenin yönetmeni değiliz.yapacak işimiz,de dilli elden geçirmek değil.madem şimdi böylece bir araya toplandık neden itici oluyoruz? izin verelim bilmiyen yavaş yavaş öğrensin. amaç doğaseverleri bir araya toplamak ise, bunu başardınız. zaten sitede gösterdiğiniz gibi kronometr hızlı bir şekilde bizim aleyhimize çalışıyor. aceba bizde burada bu hızı nasıl yavaşlatabiliriz değilde nasıl iyi yazabilirizi,mi konuşmamız lazım.belki biri bilmiyor ama burda olmak istiyor.aceba o kişinin korkması doğru,mu?burası okul değil saygın bir tpluluk ve bu saygın topluluğa yakışan bir şekilde yazmamız lazım. kabulumuz.ben istediğim gibi yazarım kimse bana karışamaz demeğide kesinlikle onaylamıyoruz.ama her uyarı tatlı bir şekilde veya hoşgörüyle söylenmesi gerekmiyormu?

gacir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 17:15   #640
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Daha nasıl tatlı uyarı yapılır bilmiyorum ki?

Yazısı ister eğitim yüzünden, ister uzun zamandır kendini yazılı olarak ifade etmeme nedeniyle yeterince düzgün olmayanlar, en azından bunları yapamaz mı?
Noktadan sonra boşluk bırakmak ve paragraf yapmak...

Cümle başlarını büyük harf yapmak bile, konuyla ilgilenmeye başlama anlamına gelir...

Bunları niye istiyoruz? Kapris olsun diye mi?

Bunu başka bir bölümde yazmıştım buraya da ekliyeyim: Aşağıdakilerin ikisi de aynı yazı.
  1. Okuduğunuzda hangisini daha kolay anlayabilirsiniz?
  2. İşinize yarayan bölümü tekrar okumak isteseniz, hangisinde aradığınız yeri daha kolay bulabilirsiniz?

HANGİ ÜRÜNLER GDO'LU OLABİLİR?
Pek çok GDO lu ürün var;Mısır,patates,domates,pirinç,soya,buğday,kabak ,balkabağı,ayçiçeği,yer fıstığı,bazı balık türleri,kolza,kasava,papaya.Bunların dışında çalışmala,rın devam ettiği ürünler var;Muz,ahududu,çilke,kiraz,ananas,biber,kavun,kar puz,kanola.Üretimi sırasında GDO kullanılmış pek çok ürün var,Mısır ve soya genleri ile oynanan ürünlerde ilk sırayı aldıklarında bu bitkilerden üretilen yan ürünlerin de GDO lu olma riski var.*Mısır ve soyadan üretilen yağ,un,nişasta,glikoz şurubu,sakkaroz,fruktoz içeren gıdalar günlük tüketim maddeleri arasında yer alıyor.Örneğin,;Bisküvi,kraker,kaplamalı çerezler,pudingler,bitkisel yağlar,bebek mamaları,şekerlemeler,çikolata ve gofretler,hazır çorbalar,mısır ve soyayı yem olarak tüketen tavuk ve benzeri hayvansal gıdalar ile pamuk GDO lu olma riski taşıyor.* Sadece mısırdan üretilen ve çeşitli gıdalarda bileşen veya katkı maddesi olarak kullanılan yan ürün sayısı 700'ü,soyadan üretilen türevlerinin sayısı ise 900'ü buluyor.Yani bu yan rünleri içeriğinde kullanan her bir işlenmiş ürünün GDO'lu olma riski bulunuyor.Türkiye'de Denetim Yok!GDO lu tohum yasaklanmış olsa da bu tip ürünlerin ithalatının kontrolü yok ve girişler sadece beyana dayalı...Gen aktarılmış ürün yetştiriciliği yasak,Bakanlık kontrollü olarak bazı sahalarda GDO lu bitki yetiştiriciliği yapıyor.GDO içeren ürünlerin Türkiye'ye ithali serbest.Türkiye'de GDO içeren ürünleri satılma riski çok yüksek.Çünkü bu konuda yasal düzenleme yok.Riski enyüksek olan ürünler içeriğinde mısır ve soyadan elde edilen yan ürünleri içerenler.Çünkü Türkiye mısırve soya ithalatının büyük bölümünü,en büyük GDO lu mısır ve soya üreticileri olan ABD ve Arjantin'den alıyor.GIDA SEÇİMİNDE NELERE DİKKAT ETMELİ?Ürünleri dış görünüşünden anlamaya imkan yok.Bu nedenle riski azaltmak gerek.Yukarıdaki "Hangi ürün GDO lu olabilir ?" bölümünü iyi okuyun.Böylecerisk gruplarını tespit edersiniz.Organik ürünler yemeye dikkat edin.Bu ürünlerin üretiminde ekolojik sertifikalı tohumluk kullanılır.Her organik veya ekolojik denen üğrüne itibar etmeyin.Mutlaka sertifikasını görmek isteyin.Alışveriş yaptığınız marketlerde organik ürün talep edin.Gıdaları mevsiminde tüketin.Mevsimi dışında yetiştirilen sebze ve meyveler için doğal olmayan zorlama yöntemler kullanılmaktadır.Doğal yöntemlerin kullanılmadığı seralarda çok fazla tarım ilacı kullanıldığını da unutmayın.Gıdalarınızı yerel olanlardan seçin.ABD veya Arjantin gibi dünyada en çok GDo üreten ülkelerden gelen ürünlerin GDO lu olma riski yüksek.Ülkemizde üretilee ve kaynağını bildiğimiz ürünler tüketerek yerel çeşitlerin korunmasına da katkıda bulunun.Ayrıca dünyanın farklı bölgelerinden gelen ürünlerin ulaştırılması için harcanan yakıtın yarattığı kirliliği unutmayın.




HANGİ ÜRÜNLER GDO'LU OLABİLİR?

Pek çok GDO lu ürün var:
Mısır, patates, domates, pirinç, soya, buğday, kabak, balkabağı, ayçiçeği, yer fıstığı, bazı balık türleri, kolza, kasava, papaya.

Bunların dışında çalışmaların devam ettiği ürünler var:
Muz, ahududu, çilek, kiraz, ananas, biber, kavun, karpuz, kanola.

Üretimi sırasında GDO kullanılmış pek çok ürün var:
Mısır ve soya genleri ile oynanan ürünlerde ilk sırayı aldıklarından, bu bitkilerden üretilen yan ürünlerin de GDO'lu olma riski var.

*Mısır ve soyadan üretilen yağ, un, nişasta,glikoz şurubu, sakkaroz, fruktoz içeren gıdalar günlük tüketim maddeleri arasında yer alıyor. Örneğin;
Bisküvi, kraker, kaplamalı çerezler, pudingler, bitkisel yağlar, bebek mamaları, şekerlemeler, çikolata ve gofretler, hazır çorbalar, mısır ve soyayı yem olarak tüketen tavuk ve benzeri hayvansal gıdalar ile pamuk GDO'lu olma riski taşıyor.

* Sadece mısırdan üretilen ve çeşitli gıdalarda bileşen veya katkı maddesi olarak kullanılan yan ürün sayısı 700'ü, soyadan üretilen türevlerinin sayısı ise 900'ü buluyor. Yani bu yan ürünleri içeriğinde kullanan her bir işlenmiş ürünün GDO'lu olma riski bulunuyor.

Türkiye'de Denetim Yok!

GDO'lu tohum yasaklanmış olsa da bu tip ürünlerin ithalatının kontrolü yok ve girişler sadece beyana dayalı...

Gen aktarılmış ürün yetştiriciliği yasak, Bakanlık kontrollü olarak bazı sahalarda GDO'lu bitki yetiştiriciliği yapıyor.

GDO içeren ürünlerin Türkiye'ye ithali serbest.

Türkiye'de GDO içeren ürünleri satılma riski çok yüksek. Çünkü bu konuda yasal düzenleme yok. Riski en yüksek olan ürünler içeriğinde mısır ve soyadan elde edilen yan ürünleri içerenler. Çünkü Türkiye mısır ve soya ithalatının büyük bölümünü, en büyük GDO'lu mısır ve soya üreticileri olan ABD ve Arjantin'den alıyor.

GIDA SEÇİMİNDE NELERE DİKKAT ETMELİ?
  • Ürünleri dış görünüşünden anlamaya imkan yok. Bu nedenle riski azaltmak gerek.
  • Yukarıdaki "Hangi ürün GDO'lu olabilir ?" bölümünü iyi okuyun. Böylece risk gruplarını tespit edersiniz.
  • Organik ürünler yemeye dikkat edin. Bu ürünlerin üretiminde ekolojik sertifikalı tohumluk kullanılır. Her organik veya ekolojik denen üğrüne itibar etmeyin. Mutlaka sertifikasını görmek isteyin. Alışveriş yaptığınız marketlerde organik ürün talep edin.
  • Gıdaları mevsiminde tüketin. Mevsimi dışında yetiştirilen sebze ve meyveler için doğal olmayan zorlama yöntemler kullanılmaktadır. Doğal yöntemlerin kullanılmadığı seralarda çok fazla tarım ilacı kullanıldığını da unutmayın.
  • Gıdalarınızı yerel olanlardan seçin. ABD veya Arjantin gibi dünyada en çok GDO üreten ülkelerden gelen ürünlerin GDO'lu olma riski yüksek. Ülkemizde üretilen ve kaynağını bildiğimiz ürünler tüketerek yerel çeşitlerin korunmasına da katkıda bulunun. Ayrıca dünyanın farklı bölgelerinden gelen ürünlerin ulaştırılması için harcanan yakıtın yarattığı kirliliği unutmayın.

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 17:23   #641
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,917
Galeri: 215
Sn. gacir

Bu konuya 681 mesaj yazılmış. Bu mesajlardan hiç değilse sondan bir kaç tanesini okusaydınız, foruma yazılırken çok da fazla birşey beklenmediğini görmüş olacaktınız. İstenilen yalnızca çok temel kurallara uyulması, o kadar. Aslında siz yazınızda hem sorular soruyor, hem de sorularınıza yanıtlar veriyorsunuz.

Hem zaten siteye üye olurken, forumun diğer kurallarını olduğu gibi, "Türkçeyi doğru kullanma kuralını" da kabul etmiş oluyorsunuz. Bu konuda hala neyi tartıştığımızı bir anlayabilsem.

Peki bu yazınızı yazarken; cümle başlarına büyük harfle başlamak, noktalama işaretlerinden sonra ara vermek gibi temel kurallara uymak size ne kaybettirecekti?

Bazen düşünüyorum da, biz anadilimizi doğru kullanalım diye kendimizi yerden yere atarak bir suç mu işliyoruz?

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 17:29   #642
Ağaç Dostu
 
Sebahattin Sargın's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-12-2006
Şehir: Sakarya
Mesajlar: 4,157
Galeri: 345
Sevgili Gacir;

Özelden konuştuğumuz için bu mesajı yazma ihtiyacı duymaktayım. Malina bu sitenin kurucusu ve yöneticisidir, bu sitenin önceden hazırlanmış ve üyelerinin uymak zorunda olduğu kuralları vardır. Sizden istenen foruma mesajlarınızı yazarken imla kurallarınıza uymanızdır.

Bu kurallardan hiç olmazsa, büyük harf ve küçük harf kuralı ile noktadan sonra boşluk bırakma kurallarına dikkat ediniz. Size kötülük yapmak değil ki amacımız...

Mesajlarınızı okurken gerçekten gözlerimiz yoruluyor, biraz daha dikkatli mesaj yazmanız hepimiz için sağlıklı olacaktır

Hepimiz bazen yazılarımızda hatalar yapıyoruz ve bunları farkedince düzeltiyoruz. Siz bizim yerimizde olsanız şayet, bizim yazdığım şekilde bir mesajımı okumak isterdiniz yoksa kendi mesajlarınızda kullandığınız yazı stilindekileri mi? Şunu düşünsenize sitemizde ki bütün mesajlar o şekilde olsaydı güzel olurmuydu?

Sadece biraz daha dikkatli yazmanız sizinle olan iletişimimiz için çok daha faydalı olacaktır.

Amacımız sizi kırmak veya düşmanımız yapmak değil...

Sevgiler

Sebahattin Sargın Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 17:34   #643
-
 
Giriş Tarihi: 31-12-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 26
Tamamen ktılıyorum size. farkındaysanız imla hatalara rağmen bahsettiğiniz kuralları uygulamaya çalışıyor herkes. bunuda söylemem gerekiyor ki.... buraya katılan her birey yazar değil. yazarlar bile yazdıkları yazıları editöre gönderiyorlar.yazar ve editör olmadığımıza göre izin verin rahat yazalım.büyük harf küçük harf yayın evlerinde belki gerekli olabilir ama bizim benimsediğimiz site gibi karma bir sitede,yabancısı var yerlisi var. benim gibi az okumuş değerli site kurucular gibi çok okumuşları da var. hepimiz hızlı giden bu kronometri yavaşlatmaya çalışıyoruz eğer....içimizden geçenide sizinde başka bir yerde dediğiniz gibi (herkesin anlayabileceği bir dille) yazabiliyorsak eğer o zaman kaybetmiyelim değerli zamanı.maksat doğa için faydalı bir şeyler,ise yapalım o zaman.

gacir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 17:40   #644
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Bitki isimleri her zaman Türkçe değil.

Daha Türkçeyi doğru yazmayan birinin, soruma verdiği cevaptaki botanik adın doğru olduğuna neden ve nasıl güveneyim?

Böyle bakınca, zamanı önemsemenin ne anlamı var? Baştan kaybedildi. Çünkü cevap verenin yazdığına güvenmeyip, gidip tekrar araştıracağım.

Bu zaman kaybı olmuyor mu?

Ayrıca bu tartışma boyunca yazında hiç bir gelişme yok. Tartışmaya harcayacağın zamanı, bir kaç basit kuralı öğrenmeye harcasan daha iyi olmaz mı?

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 17:51   #645
-
 
Giriş Tarihi: 31-12-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 26
Sayın malina. galiba yanlışlık olmuş. verdiğiniz cevap bana mı? ama ben yazdığınız konuları daha önce yazmadım ki?!!!

gacir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 17:57   #646
-
 
Giriş Tarihi: 31-12-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 26
Sevgili sebahattin kardeşim. sitemizi benimsemen ve site kurucuların tarafında konuşman benim hoşuma gitti doğrusu. senin gibi çalışkan gençlerin sitemizde olması gerçekten gurur verici. ama sevgili kardeşim. sende galiba sayın malina gibi karıştırdın beni. benim yazdığım mesajlar özel değil. türkçe,ile ve doğru kategoride. ayrıca belki 12 ve ya 13 mesaj yazmışım. yazdığım mesajlarında senin gibi delikanlıyı yoracagını sanmıyorum.

gacir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 18:02   #647
Ağaç Dostu
 
Sebahattin Sargın's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-12-2006
Şehir: Sakarya
Mesajlar: 4,157
Galeri: 345
"Sayın malina. galiba yanlışlık olmuş. verdiğiniz cevap bana mı? ama ben yazdığınız konuları daha önce yazmadım ki?!!!"

Sevgili Gacir;

Bu mesajı şu şekilde yazacak kadar imla kuralı bildiğinizi düşünüyorum.

"Sayın malina, galiba yalnışlık olmuş. Verdiğiniz cevap bana mı? Ama ben yazdığınız konuları daha önce yazmadım ki?"

Cümleyi bitirdikten sonra, diğer cümleye büyük harf ile başlamayı ilkokulda öğreniyoruz. İlkokul eğitimi alan bir insan bunu rahatça bilir çünkü okuma yazması vardır. Okuma yazması olmasa bu siteyi nasıl okusun ki?

Siz kendinize az okumuş olarak itham ettiniz. Az okumuş biri olarak sizin yazdığınız gibi yazılan mesajları okumak zor olmaz mı?

Tekrar söylüyorum burdaki bütün üyeler üye olan arkadaşlarını severler. Arkadaşlarımızın iyiliği için bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

Ben özelden yazıştık derken mailler ile yazışmamızı kastetmiştim. Sizi yakınım gördüğüm için uyarmak istedim. Güzel sözleriniz için teşekkür ederim.
Sevgiler

Sebahattin Sargın Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 18:36   #648
-
 
Giriş Tarihi: 31-12-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 26
Sağolasın güzel kardeşim uymağa çalışırım

gacir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 18:49   #649
Ağaç Dostu
 
Sebahattin Sargın's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-12-2006
Şehir: Sakarya
Mesajlar: 4,157
Galeri: 345
Bizi anladığınız için teşekkür ederiz, zaman içerisinde kurallara daha iyi uyum sağlıyacağınızı düşünüyorum.

Sevgiler

Sebahattin Sargın Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 19:00   #650
-
 
Giriş Tarihi: 31-12-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 26
Yzdığım gibi, sitemizi benimsemen ve site kurucusundan fazla siteyi savunman harika bir duygu Keşke bütün gençler senin gibi olsa Sağolsın kardeşim.

gacir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 19:11   #651
Ağaç Dostu
 
Sebahattin Sargın's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-12-2006
Şehir: Sakarya
Mesajlar: 4,157
Galeri: 345
Hemen hemen kurallara uymaya başladığınız ve zamanla yazınızı düzelteceğiniz için ben teşekkür ederim.

Sevgiler

Sebahattin Sargın Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 20:07   #652
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi gacir Mesajı Göster
Yzdığım gibi, sitemizi benimsemen ve site kurucusundan fazla siteyi savunman harika bir duygu Keşke bütün gençler senin gibi olsa Sağolsın kardeşim.
Kaç koldan seni bilgilendirmeye çalıştık...

Oysa sen, yardım etmeye çalışan birine "Kraldan çok kralcı" iması yaparak, kendince çaktırmadan, laf sokuşturmaya çalışıyorsun.

Peki...

Bir süre forumu sadece okumakla yetinsen iyi olacak. Forum ana sayfada görüşürüz. Biraz Türkçe çalışalım...

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 20:13   #653
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
Ben hoşgörüden yanayım.. = ))

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 20:21   #654
Ağaç Dostu
 
İklimsiz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-03-2007
Şehir: Giresun
Mesajlar: 2,451
Galeri: 53
Sayın Gacir, ne kadar haklı olsanız bile, bunu doğru ifade edemediğiniz takdirde haklılığınızın anlamı kalır mı? Burada sanal ortamdayız, yazı dilimizle konuşuyoruz. Biz okuyucular açısından olaya baktığımızda, bozuk bir imla, noktalama işaretlerinin olmayışı, noktadan sonra büyük harfle başlamamak, nokta ve virgülden sonra boşluk bırakmamak hem gözlerimizi yoruyor, hem de sizin anlaşılmamanıza neden oluyor.

Çok şey değil ki istenen. Lütfen ama lütfen biraz özenli olalım. Ortaya çıkardığımız güzel bir şeyi nasıl keyifle izliyorsak, yazılarımızı tamamladıktan sonra nasıl olmuş diye bir göz atmamız yeter. Yoksa kimsenin size özel bir tavrı yok, olamaz. Sayın Malina'yı ortaokul türkçe öğretmenime benzettiğimi söylerken, bu benzetiş, onun bizlere güzel dilimizin kurallarını öğretirkenki taviz vermez tutumundandı. Aradan geçen 32 yılda hala saygıyla anıyorsam ne mutlu kendisine. Bir kompozisyonumda " Ömer'le beraber" diye başlayan bir cümlemden iki notumu kırdığını hala hatırlıyorsam (ile ve beraber, aynı anlama gelen sözcükler) altında korkudan çok saygı vardır.

Saygılarımla.

İklimsiz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 20:25   #655
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Hangi hoşgörüden; Türkçenin katledilmesine gösterilecek hoşgörüden mi?

Forumda çok kişi olması gerektiği gibi yazamıyor, hoşgörüyoruz.
Ama Türkçenin doğru dürüst yazılmayabileceğini, bunda sakınca görmediğini söyleyen ve bu savını artık espriler yapacak kadar ileriye götüren birine, bu kadar hoşgörü yeter.

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 20:30   #656
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
Peki.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 20:32   #657
Ağaç Dostu
 
yukka's Avatar
 
Giriş Tarihi: 24-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 465
Galeri: 21
Herkese Merhaba,

Forum kullanıcılarına harika bir "düzeltmen" önereyim:

http://www.hk29.com/redir2.php

Yazdıklarınızı kopyalayıp yapıştırıyorsunuz. Ya da o sayfadaki kutunun içine yazabilirsiniz. Yanlışlarınızı bir tuşla düzeltiyor. Öğretici de aynı zamanda. Nerde yanlış yaptığınızı -merak ederseniz- görüyorsunuz. Önceleri sık kullanırsınız; ama sonra -kendinizi bu konuda eğitmeye niyetliyseniz- kısa zamanda yanlışsız yazmaya başlıyorsunuz. Sevgiler, tatlılıklar ...

yukka Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 20:34   #658
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Bir tartışmaya katıldınız. Aslında, bitmiş bir tartışmaya katıldınız demek daha doğru. Sorunun çözümüne de faydanız yok. Anlamak zor...

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 20:40   #659
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi malina Mesajı Göster
Bir tartışmaya katıldınız. Aslında, bitmiş bir tartışmaya katıldınız demek daha doğru. Sorunun çözümüne de faydanız yok. Anlamak zor...
Sayın Maline sanırım bu cevap banaydı. Ben tartışmaya girmedim. Zaten bilgi paylaşmak amacıyla dahil olduğum bu oluşumda kimseyi kıracak, üzecek, aramı bozabilecek bir tartışmaya dahil olmam. Okulum haricinde zaten gergin olan yayıncılık işini yapıyorum ve gerginliklere karşı hep bir arabulucu hep gerginliği azaltıcı biri olarak davranmaya çabalıyorum. Çünkü zaten gergin olan hayatımda daha fazla gerginliğe şahit olmak hoşma gitmiyor. Hoşgörü derken bunu sadece yanlış yapan tarafa karşı gösterilecek bir hoşgörü olarak görmeyin. Site dahilinde bulunan yazar arkadaşlarımız site yöneticilerinin kararlarına hoşgörüyle yaklaşmalı ve yönticilerimizde onların yaptığı ufak hataları **** günün onlara yüklediği gerginlikten kaynaklanan ufak tersleşmeleri hoşgörmeli. Topluluğu yönetenler en az yönetilenler kadar sakin olabilmeli. Ve bir cümleyi belki bin defa söylemekten çekinmemelidirler. (Bu cümlede bu platformun yöneticileri böyle değil demek istemedim, genel bir düşüncedir) Saygılarımla efendim..

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-01-2008, 20:48   #660
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Alıntı:
Ve bir cümleyi belki bin defa söylemekten çekinmemelidirler.
Bin kez söylemek yetseydi en azından Türkçe konusunda, hala bu tartışmaları yapıyor olmazdık

Aslında sen, bu konuda belli hizayı tutturmaya çalışan bir yönetici olsaydın ne yapardın bilmiyorum. "zaten gergin olan hayatımda daha fazla gerginliğe şahit olmak hoşma gitmiyor" diyorsun. Senin şahit olmak bile hoşuna gitmezken, biz bunun içindeyiz.

Çünkü ya böyle yapacağız ya da "ne haliniz varsa görün" diyeceğiz. Bunu dediğimizde burası nasıl bir forum olur acaba?

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 06:55.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025