![]() |
|
|
|
|
|
#1 |
|
Ağaç Dostu
|
Ben de okul bitip yurt dışına gidince annemin yemeklerini özler olmuştum. Fazla gelen sütleri değerlendirmek için muhallebi yapmaya karar verdim. Her zaman kararla yaparım ama tecrübe olmayınca ve püf noktalarını bilmeyince komik oluyor işte. Sütü kaynattım, içine un atmam lazım dedim attım. Unlar sütün üzerinde yüzüyor, bir türlü karışmıyor. Üzerine şeker koyarsam belki çöker dedim, nafile. En sonunda yarım saat uğraşarak hepsini tel süzgeçten geçirmek zorunda kadım. Yedim mi, yedim başka seçeneğim yoktu. Annemin yaptığına hiç benzemediyse de altı ay aradan sonra çok iyi gelmişti ![]() Sıcak sütte unun topaklanacağını, karışmayacağını hiç duymamıştım ![]() Düzenleyen Kiraz : 06-01-2009 saat 16:19 |
|
|
|
|
|
#2 | |
|
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Bu ara da okuyan arkadaşların hiç mi mutfak anıları yok, yoksa yazmak yerine okumayı mı tercih ediyorlar. Acil katılımlarınız bekleniyor |
|
|
|
|
|
|
#3 |
|
Ağaç Dostu
|
Madem acil katılım aranıyor, yazalım ![]() Yurtta kalmaya başladığım ilk yıllarda, dışarıdan yemek getirtmeyi artık istemediğimiz için yavaş yavaş arkadaşlarla yemek yapmaya başlamıştık (Yurdun mutfağı var). Bir gün annemden aldığım tarifle güzel bir bezelye yemeği, yanına da pilav yapmaya karar vermiştim. Bezelye yemeğinin pişmesine yakın başladım pilav yapmaya. Pilavı ilk kez yapışımdı. Şehriyeleri kavurdum, pirinci ekledim, su ve tuz da koydum, gayet mutluyum. Ama pilavın pişmeye çalıştığı yer "TAVA", hem de kapağı yok. Derin olmadığı için de yeterli su koymamışım. Suyu hemen çekti tabii (yarısı da buharlaştı), ben de "ne çabuk pişiyormuş pilav" diyerek pilavı ocaktan aldım. Yurdumuzun bekçi amcasına da bir tabak götürdüm. Adamcağızın bir kaşık pilav aldıktan sonraki yüz ifadesini unutamıyorum .Pirinçler hâlâ çiğ duruyormuş meğer ve pilavın kapaklı tencerede pişmesi gerekiyormuş . |
|
|
|
![]() |
|
|