![]() |
|
|
![]() |
|
![]() |
Dış Bağlantılar | Konu Araçları | Mod Seç |
|
![]() |
#1 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Sn.Sergüzen ; Liste için teşekkürler. Şu cümlenizi açıklarsanız sevinirim .(Evlerde ve küçük bahçelerde(Hobi bahçeleri) kullanılabilir.) Saygılar |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#2 |
Ağaç Dostu
|
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#4 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Liste için tekrar teşekkürler. Sevgiler |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#5 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 10-11-2007
Şehir: Istanbul
Mesajlar: 343
|
Naftocine
İnternet üzerinden aldığım tropik bitki tohumlarını çimlendirirken, çimlenme oranını arttırmak için kullanmak üzere bir ilaç aldım. Karaköy'deki tarım ilacı satan eczanelerden birine sorduğumda bu iş için Naftocine adlı bir ilaç önerildi. İlacın üzerinde "Bitki gelişim düzenleyicisi (stimulant) sulu solüsyon" yazıyor. İçerik listesinde yazanlar ise şöyle: Litrede 1 gram Sodium 5-nitrogualacolate Litrede 2 gram Sodium ortho-nitrophenolate Litrede 3 gram Sodium para-nitrophenolate Litrede 25 gram Sodium -1-napthalenacetate Tohumdan itibaren bitkinin gelişiminin her aşamasında kullanılabiliyormuş. Ancak sanırım zehirli bir madde. Böyle bir ilaç hakkında bilgi sahibi olan var mı? Sizce kullanımında sakıncalar olabilir mi? Noni tohumlarını (ve diğer tohumları) çimlendirirken kullanmak için uygun bir ilaç arıyorum. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#6 |
/
Giriş Tarihi: 16-06-2009
Şehir: Usa
Mesajlar: 163
|
arkadaşlar ben tarım ilaçları satan ziraat muhendisiyim zaten bu ilaçları satma yetkisi sadece ziraat muhendislerinde elbette kimyasallar zararlıdır ama bunuda bilmek lazım ki onlar olmasa hiç bir çiftçi ürün alamaz ben herzaman müşterilerime şu örneği verim ekmek bıçağı çok faydalı bir aletir ama onu insan öldürmede kullanırsanız dünyanın en zararlı aleti olur biz ilaçları biliçli kullandırmaya çalışıyoruz ayrıca çok ilaç kullanımı çiftçi hiç bir faydası yoktur onun için sebzelerinizi nol suyla yıkadıktan sonra afiyetle yiye bilirsiniz paronaya kapılmanıza gerek yok birbay arkadaşımızın mide bulantısına gelince bence o ilaçtan değil köpürtüğü madedendir |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#7 |
Ağaç Dostu
|
Sn Oğuz Alper , Önceki mesajlarınızda yazdıklarınıza bir birey olarak katılmak mümkün olsa da bir mühendis ya da ihracat işinde çalışan bir mühendis olarak katılmak ne yazık ki mümkün değil. Google'dan yaptığınız kimyasal harici tüm mücadele yöntemleri Türkiye'de uygulanamıyorsa biliniz ki bu adaptasyon sorunu ile alakalıdır. Bizim enstitülerimiz , bizim Tarım il müdürlüklerimiz veya laboratuarlarımız işlerini ciddi olarak yapan kurumlardır. Sizin google da bulamayacağınız binlerce uygulama denenmiş olabilir Türkiye'de ancak başarı sağlanıp sağlanmadığını ancak uygulaması devam eden mücadelelerde görebiliriz. Ayrıca size ufak bir hatırlatma yapayım. Her yıl ürünlerimiz yurtdışında reddediliyor. Bunların altında sadece ilaç kalıntısı yattığını düşünüyorsanız olayı çok ama çok basit tarif ediyorsunuz. Avrupa ya da diğer ülkelere yapılan ihracatta her partiden alınan numuneler analiz ettirilir ve sonuçları ihracatcıya bildirilir. Bunu düzenli olarak ihrcatcı kendisi de yapar. Kaldı ki ihracatcı firma GLOBALGAP sistemine dahil edip kendi kontrolünde bulundurduğu üreticilerin ya da bölgelerin dışında zaten ürün almaz. Eğer ürün azlığı nedeniyle bunların dışında ürün alımı söz konusu olacaksa bu analizler daha sık hale getirilir. Bir nevi risk analizi gibi düşünün. Hiç bilmediğiniz bir bölgede 10 analiz yapılıyorsa senelerdir kontrolü sizde olan bahçelerde belki de hiç analiz yapılmıyor. Ayrıca bir konuda gerçekten yanlış anlaşılma söz konusu sanırım. Kimyasallar doğru zamanda kullanılıp , doru dozda uygulanıp , doğru zamanda hasat edilmesi durumunda 0 kalıntı ile meyve sebze üretilmektedir. Pazarlarda yediğiniz çoğu ürünler ihracat fazlası ya da ihracat kalitesinde olmayan 2.sınıf ürünlerdir. bunlarda bir nevi ihracata yönelik kontrollerle üretilmiş ancak sadece üzerinde yağmur sonucu çatlak , dal sürtmesi vb zararlar olduğu için iç piyasaya sürülmüş ürünlerdir. Eğer illa ki yediklerinizin detayını bilmek istiyorsanız piyasadaki tüm süpermarketler üretici bazında izlenebilirlik sistemine sahiptir. Migros,Metro, Kipa gibi marketlerden aldığınız domatesi hangi serada üretilip hangi ilaçların ne zaman kullanıldığı gibi bilgilere rahatlıkla ulaşabilirsiniz. google da bence bunları da araştırmalısınız. Ülkemizin üreticisi 20 yıl öncesindeki gibi gözünü kapatıp ilaç atan bir yapıya sahip değil. Devlet kuruluşları sistemi koyar , ihracatcı firmalar bu sistemi yaşatırlar. Biz her yıl üretici eğitimleri düzenleyip Türkiye'nin 4 bir yanında binlerce kilometre yol yapıp üreticilerin o yıl ki kalıntı limitlerine uygun ve insan sağlığına zararlı olmayan ilaçları kullanmaları konusunda bilgilendiriyoruz. Ama tabi ki 100 üreticiden 5 i hala daha kendi bildiğini okur ona yapacak birşey yok. Ancak %5-10 larda gezen bir oranı genele vurup bu şekilde ağır eleştiriyi ne üreticimiz ne ihracatcımız ne de kurum ve kuruluşlar hakediyor. Ülkemizde her sektörde oldğu gibi yaş meyve sebze sektöründe yüz karası sayılabilecek firmalar olmuştur olacaktır. Ancak bunlar asla sektörü temsil edemez. İyiden misal kötüden emsal olmaz diyelim. Biraz daha ılımlı düşünürseniz çok daha bilgilendirici ve yapıcı şekilde bu konu başlığı tartışılabilir. Tarım bakanlığı ocak ve ağustos olmak üzere yasaklanan ürünler ile ilgili 2 ayrı liste yayınlamıştır. KKGM sitesinden listelere ulaşabilirsiniz. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#8 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Sn.Hizals ; Çeşitli marketler zincirlerine bende üretici olarak ürün teslim etmekteyim. Prosedürlerin nasıl işlediğini gayet iyi biliyorum. Diğer ihraacat firmalarına da satış yapmaktayım. İlaç atılmamış bölümden numunelerin götürüldüğünü ve talep edildiğine bizzat şahit olmuş bir kişiyim. Bu yüzden hassasiyetimi daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum.Normal de bu numunelerin seradan hasat yapılmadan önce Tarım Bakanlığının görevlileri tarafından seranın farklı bölgelerinden örnekler alıp götürmeleri gerekir. Ben bunun böyle yapılmadığına ve ihracat firması tarafından kendi ofisinde görevlilere teslim edildiğini de gören ve bilen olarak hassasiyetim tüm bu sebeblerden dolayıdır. Tüm marketler veya ihracatçılar bunu yapıyor anlamında sakın algılanmasın bu söylediklerim. Kimyasal ilaçların kabul edilebilirlik ppm oranları yani resudi oranlarını sizde biliyorsunuzdur. Üretici sistemik ilaçları kullanırken hastalığın devam etmesi sebebiyeti ile dozajları aşmak durumunda kaldığını bunun sonucunda da kalıntı problemleri doğmaktadır. Bazı üreticilerinde ilaçların hasat süresine dikkate almadan topladıkları da ayrı bir gerçektir.Yine bunun sonucunda kalıntı problemleri doğmaktadır. Yurt dışına gönderilen a kalite sebze ve meyve ilaç kalıntısından yakalandığında imha edilmesi gerekirken neden yurt içine nasıl ve hangi yöntemlerle geri çevrildiğini de ayrıca merak ediyorum. Bu geri çevrilen tırların içerisindeki kalıntılı ürünleri bizlere yediriyorlar. Yoksa pazarlarda tüketilen 2.sınıf meyve ve sebzeden bahsetmiyorum. Başka bir diğer sorun Domatese ruhsatlı kimyasal ilacın biberde ruhsatı olmaması ve yurt dışında özellikle Rusya da Analiz raporunda tesbit edilmesi ve bunun gibi bir sürü örnekler. Acaba bir tüketici sizin bahsettiğiniz izlenilebilir seralarda üretilmiş domatesi , salatalığı ( özellikle salatalık ) veya diğer ürünleri marketten noter eşliğinde alıp paketlenip mühürlendikten sonra akredite olmuş bir labaratuvarda kalıntı raporu tahliline soktuğunda neler olabilir ne sonuçlar çıkabilir ben çok merak ediyorum. İşlerimin yoğunluğu azaldığında tüketici olarak bunu yapmayı da düşünüyorum. Umarım kendimi size ve bu konu başlığını takip eden kişilere biraz daha ifade edebilmişimdir. Sevgiler |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#9 |
Ağaç Dostu
|
48 numaralı mesajda verdiğim sitede ilaçlar ve kalıntı miktarları , üretici ve tüketici için gerekli olan birçok bilgiler mevcut. Kanunlar, yönetmelikler, sınır değerleri vs.. Yurt dışına ihracat yapan üreticilerimizin işine yarayabilir. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#10 |
Ağaç Dostu
|
Hassasiyetiniz öyle bir noktaya gelmiş ki bardağın sürekli boş tarafına bakmaya başlamışsınız. Üretici olduğunuzu bilmiyordum bu mesajınızda öğrenmiş oldum. Bir üretici olarak bu işin içinde bir insan olarak bunları söylemeniz daha da üzdü beni. Öncelikle her ürünün raf ömrü bulunur ve bu raf ömrü sınırları içinde ihracat gerçekleşir. Örneğin hasat edilen bir ürün ersi gün üretime alınıp paketlenip aynı gün hasat edilirse kiraz için konuşursak yaklaşık 21 gün sürede tüketilmiş olması gerekir.(soğuk zincir koşullarında hasat edildiği formunu koruyarak) 4-5 günlük yol sonrası indirilen ürün 1-2 gün marketlere dağılması sürer ve 1 haftada reyonlara ulaşır. Yani ürünün satılıp tüketilmesi için 2 haftalık süre kalır. bu en hızlı ihracat koşulları için geçerlidir. Diyelim ki analizler sonucu çok tehlikeli değerlerde kalıntı tespit ve parti reddedildi. İnceleme raporu tamamlanana kadar ekspertiz yapılması, tüm izlenebilirlik kayıtlarının gözden geçirilmesi ve karşılıklı mutabakat sağlanmadan o parti hiçbir şekilde bulunduğu yerden oynatılamaz. Çünkü her yerde olduğu gibi Avrupa'da da uyanık ithalatçılar sırf Türk ürününü baltalamak için sahte raporlar düzenleyip sanki üründe kalıntı varmış gibi ya da reklamasyon yedirip fiyatını düşürmek için çürük çarık çatlak ürün gelmiş gibi senaryo üretirler. Bunu en iyi Rusya yapıyor o da hem siyasi hem ticari sebeplerdendir. Rusya bizim ürünlerimizde Avrupa MRL değerlerinin 10 da biri kalıntı çıktığında partiyi ve ihracatı durdururken aynı Rusya Azerbaycan'dan aldığı meyvelerde kurt değil köpek çıksa kabul ediyor. Nedeni ise çok basit petrol ve gaz alışverişi ![]() Ruhsatsız ilaç kullanımı üreticilerin kabahati değil tamamen ilaç bayin düzensizliğindendir. İlaç bayilikruhsatının kiralanması sonucu dükkanı açan veya dükkanın başında duran mühendis olmayan , bitki koruma hakkında sadece ilaç firmalarının satış marjlarını dikkate alarak satış yapan kişiler bu işi körüklemektedir. (bilinçli yapanları tenzih ederim) İzlenebilirlik konusunda noteri yanına alıp bunu ispat etmiyor oluşu tüketicinin insiyatifinde olan bir durumdur. Şikayet eden birisi bunu yapıp ispat ederse sistemin eksikliklerini giderecek önlemler ortaya çıkabilir. Ancak ben süpermarketlerden alınan ürünlerde ilaç kalıntısı çıkacağını düşünmüyorum. Çünkü hiçbir büyük market zinciri kalıntı olan bir ürünü bünyesine katacak kadar amatör mal kabul sistemine sahip değildir. İhracatcılar ya da marketlere ürün yapan kuruluşların denetimlerinde (ciddi olanlardan bahsetmekteyim) ne gibi zorunlulukları yerine getirmesi gerektiği ile ilgili detayları standartların içinde görebilirsiniz. Ancak insanoğlunun doğasında var , ne olursa olsun en iyisi kendi yaptığıdır. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#11 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Sn.Hizals ; Öncelikle konu başlığının hareketlenmesine inanılmaz seviniyorum ve mutlu oluyorum. Umarım bu konu başlığı diğer konu başlıkları gibi aktifliğini devam ettirir. Uzun zamandan beri hiç kimse bir yorumda bulunmuyordu. Sizinle burada sohbet etmenin ayrıca keyif vereceğini düşünüyorum. Örtü altı yetiştiricilikte yetiştirilen meyve ve sebzelerden bahsediyorum. Kiraz bu konulara çok çok uzak kalır yetiştiriciliği ve kullanılan ilaç dozajları ile . Bunun en güzel örneği ise yayla bölgesinde açık alanda yetiştirilen domates,salatalık ile örtü altında yetiştirilen domates ,salatalık aralarındaki ilaç kullanım dozajlarını , periyotları ile farklarını anlayabilirsiniz. İsterseniz mal kabul aşamasına ve satışı aşamalarına kadar en ince ayrıntıları ile bilgilerimi aktarabilirim. Antalya Toptancı Halinde Büyük marketler zincirinin ve Altınova Bölgesinde Büyük marketler zincirlerinin nasıl mal kabulu yaptıklarını bir sabah incelerseniz ne söylemek istediğimi daha iyi anlayacağınızı sanıyorum. Bardağın boşu , dolusu değil söylemek istediklerim tamamen Türkiyenin gerçekleri !!! Toplam sezon da 350 ton bir büyük market zinciri ve 475 ton 2.büyük market zincirine mal teslim etmekte olan ve 2 günde 1 mal teslimatına giden bir üretici olarak bunu her zaman yaşıyorum. Gördüklerim karşısında hayretler içerisindeyim. Gönlüm isterki sizin dedikleriniz gibi işlerini herkes düzgün ve kaidelere uyarak yapmış olsa ama ne yazıkki değil. İşlerin bu şekilde yürümesi İnsan Sağlığı ile doğrudan bağlantılı olduğu içinde ayrıca hassasım. Düzenleyen Oğuz Alper : 25-07-2009 saat 22:51 |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#12 |
Ağaç Dostu
|
Kendi kafasına göre mal kabul yapan bir çalışan ya da birim görüyorsanız bunu sistemi ve firma kalitesini bozduğundan dolayı anında şikayet etmelisiniz. Hele bir üretici olarak bu çok daha etkili olacaktır. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#13 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Kesinlikle haklısınız.Herkes ( Zırai danışmanlar , üreticiler , hal komisyoncuları , marketeler ve ihraacatçılar ile tüketiciler )üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğinde bu sorunların aşılabileceği kanaatindeyim. Sevgiler |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#14 |
Ağaç Dostu
|
Ne zaman kafasına göre etiket yönetmeliğine aykırı bir ilaç satmaya çalışan bir bayi görürseniz , ne zaman güncel izin verilen ilaçları tavsiye eden bir danışman görürseniz , ne zaman ilacını gereğinden fazla kullanıp bekleme süresinden önce hasat eden bir üretici görürseniz , ne zaman çürük çarık bakmadan ilaç ya da başka detaylar sormadan 1 liralık malı 1.5 liradan alan bir ihracatcı görürseniz , ne zaman rutine bağlanmış ve sadece imza atıp detaya inmeyen bir laboratuar görürseniz ; Lütfen ama lütfen kanıtlarınızı toplayın ya da kanıt toplayabilecek mekanlara şikayet veya bildirimlerinizi derhal yapın. Ülkemizde yukarıda saydıklarımın tamamı ile ilgili çok ağır cezai yaptırımlar bulunmaktadır. Şikayet olmadığı sürece ortaya çıkmayan birçok konu vardır. En basit örneği 5179 sayılı kanun gereği bahçesinden bakanlık görevlilerince numunesi alınan üreticinin ürününde kalıntı çıkması durumunda(yasaklı ilaçlar ile ilgili) bahçe/sera ya da tarlasına komple el koyulur ürün imha edilir 24 milyara kadar para ve 6 aya kadar hapis cezasına çarptırılır. Üretici için bu denli ağır olan cezalar ihracatcılar ve satıcılar için çok daha ağır durumdadır. bilinçli olduğumuzu her alanda ispat edersek hiçbir alanda sorun yaşamayız. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#15 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Sn.Hizals ; Konunun hassasiyetine ve kanuni yaptırımlarının da herkes tarafından anlayabileceği şekilde dile getirdiğiniz için çok ama çok teşekkür ederim. Sevgiler |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#16 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Sn.Hizals ; Bu yaptırımlar zırai danışmanlar için de geçerlimidir? |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#17 |
Ağaç Dostu
|
Sn Alper, Zirai Danışmanlar'ın yetkileri tebliğler ve yönetmeliklerde belirtilmiştir. Sizlere domateste ruhsatlı bir ilacı salatalıkta kullanmayı öneriyorsa bu işte bir terslik var demektir. Ancak istisnai durumlar şu şekilde olabilir. Örneğin iki ya da daha fazla ilacın karıştırılıp kullanılması (etki arttırıcı ve etkinliği ispatlanmış) farklı bir durumdur. Bu bahsettiğim tüm konularda herkes görevini yapmalıdır. Özellikle zirai danışmanlar (hele hele tarım il md lükleri tarafından görevlendirilmiş olanlar) kesinlikle yönetmeliklere göre görevlerini yerine getirmekle yükümlüdürler. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#18 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Peki yerine getirmeyenler için para ve hapis cezası bulunmaktamıdır? |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#19 |
Ağaç Dostu
|
http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/27149.html başlangıç olarak bu yönetmeliği inceleyebilirsiniz. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#20 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Çok teşekkür ederim.Saygılar |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#21 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Zirai ilaç kalıntısında yanlış beyan ceza getirdi Antalya Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (AYMSİB) Başkanı Mustafa Satıcı, Rusya`ya yapılan yaş sebze ve meyve ihracatında, üreticinin ürünlerinde kullandığı zirai ilaç konusunda yanlış beyanda bulunması nedeniyle, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından ihracatçılara 1,3 milyon TL ceza verildiğini bildirdi. AYMSİB Başkanı Mustafa Satıcı AA muhabirine yaptığı açıklamada, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı`nın Rusya`ya yapılan yaş meyve sebze ihracatında, ürünlerde zirai ilaç kalıntısı bulunup bulunmadığı ve hangi zirai ilaçların kullanıldığını belirlemek amacıyla ``Form-1 Belgesi`` düzenlendiğini, bu formun ihracatçılar tarafından diğer belgelerle birlikte Rus yetkililere verildiğini belirtti. Satıcı, şöyle konuştu: ``Rusya`ya yapılan ihracatta, yaş meyve sebze ürünlerinde ortaya çıkan zirai ilaç kalıntısı ve kalite bozukluğundan ihracatçı sorumlu tutuluyor. Son dönemde Rusya ile yaşanan yaş meyve ve sebze ihracatında sorunlar yaşandı. Bu sorunu aşmak için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Form-1 Belgesi zorunluluğunu getirdi. Bu belgede üreticinin beyanı esas alınıyor. Üretici, üretim aşamasında ürünlere hangi ilacı kullandığını beyan ediyor. İhraç edilen üründe yapılan analizlerde farklı sonuçlar ortaya çıkarsa, ihracatçıya, üreticinin yanlış beyanı nedeniyle para cezası veriliyor.`` Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından Antalya`daki 160 ihracatçıya, üreticinin yanlış beyanından dolayı 1,3 milyon TL ceza verildiğini anlatan Satıcı, şöyle devam etti: ``İhracatçılar tarafından Tarım ve Köyişleri Bakanlığı`na verilen Form-1 belgesinde üreticinin, sebzede hangi tür zirai ilaç kullandığı, üründe kalıntı bulunup bulunmadığı konusundaki yanlış beyanı nedeniyle 160 ihracatçıya 1,3 milyon TL ceza verildi. İhracatçı, yapmadığı üretimden ve yanlış beyandan dolayı savcılığı sevk ediliyor. Ayrıca 5 bin TL idari ceza veriliyor. Bu haksız uygulama. Bugüne kadar 15 ihracatçı hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. Bu uygulama üretici açısından caydırıcı değil. İnsan sağlığına zarar veren üretici cezalandırılmak isteniyor ama uygulama yanlış. Üreticiye yaptırım yok, ama ihracatçıya ceza var. Üreticinin yanlış beyanda bulunması nedeniyle ihracatçılara ağır para cezaları veriliyor. Bugüne kadar hakkında suç duyurusunda bulunulan üretici olduğunu duymadım.`` kaynak: http://www.tumgazeteler.com/?a=4723270 |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#22 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 09-05-2008
Şehir: izmir
Mesajlar: 81
|
Sayın ağaç dostu fmt79 Açıklamalarınızdan yararlandım. Teşekkürler. Aklımı karıştıran bir konuyu sormak istiyorum. Kullanacağım pestisitin hasat süresi 3 gün ise, bitki bünyesine ulaşan ilaç bu süre içinde gerçekten de inaktive oluyor mu? Yoksa ilaç üreticileri ticari başarılarını düşünerek, denetimsiz ortamın başıboşluğundan yararlanarak gerçek olması gerekenden daha kısa mı gösteriyorlar? Bu sorumun muhatabı olmayabilirsiniz ama yine de bir uzman olarak belli bir kanıya sahipsinizdir. Kullandığımız bitkinin türüne göre bu süre elbette değişkenlik gösterecektir, örneğin patlıcanda başka, asmada başka gibi... Beni rahatsız eden nokta bu: Prospektüslerde yazılı rakamlara güvenelim mi, yoksa daha mı titiz olalım.? Üç gün önce, hasat süresi 3 gün yazılı bir ilaç kullandığım patlıcanlarımı çocuklarıma yedirebilir miyim? Ne önerirsiniz? Pek havada bir danışma gibi olduysa da... Teşekkür ve saygılarımla... |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#23 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 09-08-2006
Şehir: Muğla
Mesajlar: 225
|
Alıntı:
Ruhsatlandırma çalışması için ürünlerden ilaçlanmadan hemen önce, ilaçlandıktan hemen sonra numune toplanır. Daha sonra ise ilacın tahmini inaktivasyon süresi göz önüne alınarak diğer günlerin numuneleri toplanır. (1. gün, 3. gün, 1. hafta,10. gün, 15. gün ...vb) Sonra bu ürünler laboratuara gelir ve hepsi ayrı ayrı analizlenir. Ürün ilaçlanmadan önce toplanmış olan numune de herhangi bir kalıntı beklenmez. Bu nedenle bu numune kör kabul edilir ve kontroller için kullanılır. İlaçlamanın hemen ardından toplanan numune ise 1. nokta kabul edilir. Sonra diğer günler de çalışılarak ürün üzerindeki kalıntının ne zaman insan sağlığı için sorun oluşturmayacak düzeye indiği tespit edilir. İşte o numunenin üzerinde yazan gün ilacın etiketi üzerinde yer alacak olan hasat zamanıdır. Yani orada yazan günde ürününüz üzerinde sıfır kalıntı diye birşey sözkonusu değil. Size zarar vermeyecek düzey söz konusu. Burada size küçük bir bilgi de vermek isterim. Biz üniversite birimi olduğumuz için aynı zamanda doktora tezleri, bitirme tezleri gibi konularda da üniversite mensuplarımıza çalışmalarında destek veririz. Bu çalışmalar kapsamında bir öğrenci arkadaşımızın (şu an personelimiz) bitirme tezi çalışmalarından çıkan şöyle bir sonuç var. Ancak önceden belirteyim ki tüm pestisitler için çalışılmış ve değerlendirilmiş değildir. Bu nedenle genel bir kural olarak algılamanızı tavsiye edebilirim. Sonuç şu; Üzerinde tarım ilacı kalıntısı bulunan bir tarım ürünü 20 dakika su içerisinde bekletilirse, üzerinde bulunan kalıntı düzeyi % 60 oranında düşmektedir. Yani sadece suda 20 dakika bekletirseniz su bu ilacın %60 ını çözerek üründen çekmektedir. Tabi bunu her tarım ürününe uygulamak mümkün değil. Bu çalışma domates ile yapılmıştı ve 20 dakikada domatese herhangi birşey olmuyordu. Ancak bunu üzümde yapmaya çalışırsanız üzüm bu kadar sürede içerisine bol miktarda su alacak ve çatlayacaktır. Bu nedenle ben kendi evimde domates, patlıcan, elma ...vb suya dayanıklı ürünleri 20-25 dakika, üzüm, çilek gibi suya dayanıksız ürünleri ise 5-10 dakika (arasıra çalkalayarak) suda tutup sonra yıkayarak tüketiyorum. Şu anki şartlar altında alabileceğiniz en kolay ve etkili çözüm budur. Saygılarımla. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#24 | |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 09-05-2008
Şehir: izmir
Mesajlar: 81
|
Alıntı:
Sn Olmez İnternete ilk bağlandığımda yanıtınızı okudum, gecikerek de olsa teşekkür ve saygılarımı sunmak istedim. Verdiğiniz bilgiler benim ve benim gibi bu konuyu merak edenler için oldukça doyurucu ve sevindirici. Ruhsatlandırma işlemlerinin sandığımızdan daha iyi denetimli bir süreç izlediğini öğrenmek ne kadar güzel. Benimle birlikte çok sayıda tüketicinin içini kemiren bir nokta idi. Güzel dile getirmişsiniz. Anlattığınız ruhsatlandırma aşamalarının mesleki ilgimiz nedeniyle, olması gerektiğini öteden beri biliyorduk ama uygulamada ne ölçüde titizlik gösterildiğini bilmiyorduk. Suda bekletme öneriniz de son derece yararlı. Evlerimizde genellikle yıkanır, suyunun süzülmesi için bir yerde bekletilirdi. Bir tek üzümde 5-10 dadika kadar su içinde tutulurdu. Bu öneriniz çok yerinde olduğu için, bundan sonra çevreme de yaymaya çalışacağım. Tekrar teşekkür ve saygılar sunarım. Düzenleyen yazsonu : 12-09-2008 saat 17:00 |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#25 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
|
Alıntı:
Olmez arkadaşımıza aynen katılıyorum. Mesajı biraz geç gördüm üzgünüm... Ama soruya değer verdiğim için yine de yanıt vermek istiyorum (cevaplar aynı olsa bile) - Tarım ilaçlarına ruhsat vermekle yükümlü kurum ülkemizde Tarım Bakınlığına bağlı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğüdür. Ruhsat aşamasında pestisitler, firmanın iddia ettiği zararlı, hastalık **** yabancı otlara karşı, iddia edilen üründe denenirler. Bu denemeleri KKGM genellikle Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü'ne, **** uzmanı olan diğer araştırma enstitüleri ile üniversitelere isterse verebilir. Bu pestisitler Olmez arkadaşımızın anlattığı gibi denemelerden geçer, başarılı bulunursa ruhsat verilir. Ruhsatlamada da mutlaka yapılan kalıntı analizlerinin sonucuna göre hasat aralığı yazılır. Dolayısıyla, bir pestisiti üzerinde yazan, önerilen bitkide, önerilen zamanda ve önerilen dozda kullanmış iseniz o zaman hasat aralığına güvenmek durumundasınız. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#26 | |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 09-05-2008
Şehir: izmir
Mesajlar: 81
|
Alıntı:
Sn. fmt Sn Olmezle birlikte ruhsatlandırma çalışmalarının disiplinli bir uygulama ile yürüdüğünü savunmuş bulunuyorsunuz. Bu bize bir rahatlık sağladı. Öteden beri alışıla gelmiş vurdum duymazlığımızdan tedirgin olduğumuz için, içimizi pestisittten önce bu konu kemiriyordu. Açıklamalarınız için teşekkürler ve saygılar. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#27 |
Ağaç Dostu
|
Arkadaşlar. Verdiğiniz bilgiler çok güzel ve yararlı. Ellerinize sağlık. Bilgiler yanında arkadaşlarımız çok doğru teshişlerde de bulunmuşlar. Onlarada teşekkürler. Bilinçli oaln kişiler bazı tetbirler alabilir. Fakat genel çoğunluk ne yapacak. Örneğin İstanbul'a Keşan'ın bazı köylerinden sebze (Biber, salatalık, domates, patlıcan ) gidiyor. Ne zaman bir zararlı görülse dayanıyorlar ilacı. Sadece sebzede değil. Bir çok üründe durum aynı. Maallesef ilaçlama ile hasat arasındaki süreyi çogunlukla dikkate alan yok. Bunu bilgilerinize sunarım. Önümüzdeki yıl, zirai ilaçların Çiftçi Kayıt Sistemindeki verilere göre reçete ile verimesi çalışmaları var. Onda da bir çok boşluk var. Örneğin Buğday için alacak, sebzede kullanacak.vs. Ne zamanki sorumluluk sahibi, vicdanının sesini dinleyen kişiler olacağız. İşte o zaman bu işler azalacak. Saygılarımla. Düzenleyen Cumhur Tonba : 16-01-2009 saat 09:14 |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#28 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-06-2008
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 107
|
bizim buralarda küçük alanalrda tarım yapan çiftçiler hatta evinin bahçesinde madanoz soğan biber yetiştiren ev hanımlari kimyasal ilaç ve gübre kullanmayı doğal yetiştirmeye tercih ettiğine şahit oluyorum ve şaşkınlıkla izliyorum. hobi olarak yapiyorsan neden en doğal hali ile uretmiyorsun, ucuza gelsin diye kendin üretiyorsan gelecekte vücüduna verdiğin zararla neler kaybedegini nasıl gormuyorsun. kim ne derse desin en doğal hali ile yetişen bir domatesin tadını çocuklarımıza nasıl anlatabilecegiz??? |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#29 |
-
Giriş Tarihi: 13-03-2009
Şehir: ist
Mesajlar: 27
|
Pestisit ile insektisit arasinda ne fark var acaba? |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#30 |
Ağaç Dostu
|
Pestisit- canlı öldüren manasına geliyor. insektisit- böcek öldüren manasına. Pestisitler kısaca:
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
|
|