agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Anket Sonuçlarını Göster: GDO'lu besinler tüketmek ister misiniz?
GDO'suz olduğunu bilmek istiyorum 243 98.38%
Binde dokuza kadar GDO'lu içerik benim için sakıncasızdır 2 0.81%
Benim için olmuş, olmamış farketmez 2 0.81%
Oy Verenler: 247. Bu ankete oy veremezsiniz

Beğeni Düzeni200Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 06-03-2012, 21:32   #1
Ağaç Dostu
 
Serpent's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 236
Yazalım bakalım.

Alıntı:
GDO'lar hakkında ne biliyorsunuz, bizlere anlatırsanız seviniriz.
Ben çok bildiğimi iddia etmedim. Ancak burada ‘GDO lu ürünlere hayır’ mesajı yazanların %90 ının bırakın benim kadar konuyla ilgili bilgisi olduğunu, benim bildiğimin %10 u kadar bile bilmediğine eminim.

Herşeyden önce ben önce bir konuda bilgi sahibi olmayı, ondan sonra bir fikir beyan etmeyi tercih etmişimdir. Biraz da bu nedenle konuya çomak sokmak istedim.

Buraya görüş yazanların kaçı DNA bir yana genler, taşıyıcı vektörler, GDO lu ürünler hakkında gerçek bilgi sahibi? Bunu bir aşağılama anlamında söylemediğimi hemen belirteyim. Ancak insanımızda bir otoriteden(!) duyduklarını kendi beklentilerine de uyuyorsa hemen kabullenme ve karşıt görüşlere şiddetle muhalefet eğilimi vardır.

Öncelikle GDO lu ürün geliştirme heveslerinin böceklerden, hastalıklardan etkilenmeyen yüksek verimli türler ve/veya varyasyonlar ortaya koymak olduğunu yadsıyamazsınız.

Dünyamızın nüfusu onu besleyebileceği sayının üzerine çıkmış veya çıkma durumundadır.Siz bugün varsayalım kimyasal gübreleri, tarım ilaçlarını yasakladığınızın ertesi yıl dünya çapında bir açlığa davetiye çıkarmış olursunuz. Sizin durumunuz müsaitse bahçenizde tümüyle organik GDO suz ürünler yetiştirip yiyebilirsiniz. Veya paranız çoksa tümüyle organik ürünler satın alıp yiyebilirsiniz. Organik adı altında satılan ürünlerin niçin daha pahalı olduğunu benden iyi biliyorsunuzdur.

Ben bir mühendis olarak her türlü faaliyetin yararları yanı sıra riskleri de olduğunu çok iyi bilirim. Ancak riskler tartılırken tek başına değerlendirilmez. Karşılığında ne yarar getireceğine bakılır. Riskler makul sınırlar içindeyse o faaliyetin yapılması tercih edilir. Bu makul risk olasılığı herkesin algılamasına göre değişir. Ancak hiç kimsenin sıfır risk talep hakkı olamaz. Mümkün de değildir. İsterseniz bu konuda uzun yazılar yazabilirim.


Bu uzun girişten sonra konumuza dönelim:


Tarımsal ilaçlar ve GDO’lu ürünler de yukarıda bahsettiğim risklerden muaf değildir. Bu konuda da yararı ve riskleri beraber değerlendirilmelidir. Şimdi Afrika’da milyonlarca insan açlıkla karşı karşıya durumda iken bu insanlara yanaşıp, ‘Kusura bakma bizim gönlümüz senin GDO’lu ürün yemene razı değil. Çünkü bunun içinde bilmem kaç ppm olduğunda senin böbrek hücrelerine zarar verecek bir madde var. Dolayısıyla açlıktan ölmesen bile senin bir deri bir kemik kalmanı tercih ediyorum’ deme cesaretini kendimde görmüyorum.

Öncelikle benim söylemediğim, ama bana yakıştırmakta beis görmediğiniz sorulardan başlayacağım.

Alıntı:
Yazınızdan hayvanların, insanların, dahası çocukların transgenik mısır, soya, ve bunlardan üretilmiş besinlerle beslenmesinde bir mahzur görmediğiniz, aksine gayet iyi olduğu düşüncesinde olduğunuz anlaşılıyor.
Yakıştırma yetmemiş, bir de “dahası çocukların..” ifadesiyle yakıştırma vurgulanarak ajitasyon yapılmak istemiş. Ben yapılmış bilimsel araştırmalarla zararlı olmadığı doğrulanmış (kanıtlama diyemiyorum; çünkü kanıtlama sadece matematik ve mantıkta vardır. Amprik bilimlerde kanıtlama yoktur. İsterseniz bu konuda da uzun yazılar yazabilirim) ürünlerin kullanılmasında sakınca görmüyorum. Bilimsel araştırmalar derse ki ‘yetişkinler için sakıncalı değil, ama çocuklar için sakıncalı’ o zaman çocukları çıkarırsınız. Basit bir örnek vereyim. Doğal ürün olarak anılan balın bir yaşın altındaki çocuklar için zararlı olabileceğini biliniyor; kendim yiyor ama çocuğuma yedirmiyorum.


GDO’lu ürünlerin büyük bir kısmı ABD kökenli. Şimdi Dünyanın en gelişmiş ve zengin ülkesi kendi insanlarını bilerek riske mi sokuyor. Eğer çiftçisine ‘bu ürünü Amerika dışına satacaksın iç piyasa tüketimine veremezsin’ diyorsa siz haklısınız. Biz de gözümüzü açıp almamamız lazım. Ama öyle bir durum olduğunu sanmıyorum.


Alıntı:
Transgenik yöntemlerle dna'sı değiştirilmiş tohumlarla tarım yapılmasında, bunların çapraz tozlaşma ile diğer çeşitlere yayılmasında da bir endişe belirtmemişsiniz.
Sizin bu ifadenizi duyan da sanır ki GDO’lu olmayan, sizin doğal dediğiniz bitkiler arasında çapraz tozlaşma olmuyor. Öncelikle eğer GDO’lu ürün yukarıda belirttiğim gibi zararlı olmadığı anlaşılmışsa diğer çeşitlerle çapraz tozlaşsa ne olur, tozlaşmasa ne olur?

Öncelikle yavaş yavaş bizim ülkemizde de kurulmaya başlanan tohum bankalarına çok önem veriyorum. Doğal türler ve onların varyasyonları korunmalıdır. Buna bir itirazım yok.

Bu çapraz tozlaşmanın nasıl bir bela olduğunu çok iyi biliyorum. 80 li yılların başında güneydoğu Anadolu da görevliydim ve bir yıl korkuç bir kuraklık oldu. Çiftçi buğdayda attığı tohumu bile alamadı. Buna mukabil Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliğinde uygun gübreleme ile bire 13 verim alınabildi. Yine aynı susuz tarım şartlarında. Uzmanlar açıkladılar ‘Yıllardır süren çapraz tozlaşma nedeniyle çiftçinin tohumluğu dejenere olduğu için’. Yani çapraz tozlaşma her zaman bir beladır. Bu nedenle gerekirse özel tohumluklarda yetiştirilmiş tohumu almalıdır. Bu durum çevrede GDO’lu ürün olsun veya olmasın geçerlidir.


Alıntı:
Belki siz de marketlerde satılan gıda ürünlerinin GDO içerip içermediğinin, bu ürünlerin GDO ile beslenmiş hayvanlardan elde edilip edilmediğinin bilinmesini istemiyorsunuz.
Üzülerek belirteyim ki bu ifade artık bir yakıştırmanın ötesinde iftira sınıfına giriyor. Tam tersine yazmalı ki ben o ürünü bilerek alayım. Hatta tercih edebileyim. Siz istiyorsanız almazsınız. Ama bırakın ben alayım.

Söz gelimi ileride benim bir rahatsızlığımı iyileştirecek bir maddeyi ihtiva eden bir ürün çıktığında, örneğin Omega-3 yağlarını içeren bir patates çıktığında ben o ürünü bilerek alayım. Bu size biraz futuristik gelebilir ama bana gelmiyor.

Alıntı:
Sahipli ve patentli bu tohumlarla üretilmiş besinler üzerinde bağımsız bilimsel araştırlamar yapılmasının kısıtlanmış olması da belki sizce gayet makuldür. Kaçak göçek yapılmış bazı araştırmalarda ortaya çıkan ciddi sağlık tehditleri de belki önemsizdir.
Eh, iftiraya yakın yine haksız bir yakıştırma. Eğer bağımsız araştırmalar yasaklanmışsa aşağıda örneğini verdiğiniz araştırma nasıl yapılmış? Merak etmeyin ona da bir yanıt yazacağım. Ben böyle bir kısıtlamadan bilgi sahibi değilim. Yabancı ülkelerde mücadele edecek halim yok. Ama bzim ülkemizde böyle bir yasal düzenleme varsa bildirin, ben de o kısıtlamaya karşı çıkayım.


Hımm! Demek ki Caen Üniversitesi yaptığı çalışmayı kaçak göçek bir şekilde yapmış. Onca kısıtlamaya rağmen siz Internette ulaşabilmişiniz. Dur ben şunları bir ihbar edeyim! Şaka bir yana; siz kendinizle çelişiyorsunuz. Bunca karşı çıkışınızın bilimsel dayanakları olmalıydı diye düşünüyordum. Demek ki tek dayanağınız kaçak göçek yapılmış çalışmalar. Kaçak göçek araştırmalara ne kadar güvenilebilir?


Alıntı:
Böyle demişsiniz ya. Bunu neye dayanarak yazdınız bilmiyorum. Bahsettiğiniz söz konusu davaların gerçekleştiği yer ABD dir. Bu davaların önemli bir kısmı, çiftçinin haberi olmadan çiftçinin GDO kontaminasyonu ile kirlenmiş tarlasında GDO geni bulunduğu için adı geçen şirketin yavuz hırsız misali, patent ihlali sebebiyle açtığı davalardır. Hukuken kazanmasına da imkan olmamasına rağmen hukuk sisteminin işleyişi ile çiftçinin masraflara dayanamayıp iflas ettirildiği davalardır.

Ayrıca çiftçilerin kendi tohumlarını alıp muhafaza etmeleri de engellenmiştir. Yani elleri tutulmuştur.
Hımm! Bunu neye dayanarak yazdım. Forumda birinin bu konuda yazdığına dayanarak yazdım. Yani bu davayı kafamdan atmadım.

misterno'dan alıntı:

Alıntı:
....Hatta bu konuda Kanada'da dava acildi ciftcinin tekine adam hayatiniz zor kurtardi, bunun belgeselini seyretmistim....
Siz diyorsunuz ABD, bir başkası Kanada diyor. Belki ikisinde de açılmıştır. Be sizden duydum da görüş yazıyorum.

Öncelikle bu davayı/davaları takip etmedim. Siz hem takip etmiş hem de kimin haklı, kimin haksız olduğuna dair hükmü de vermişsiniz. Çiftçi niye iflas etmiş. Bu dava yüzünden mi? Sizin yukarıdaki ifadelerinizi okuyunca bende şöyle bir intiba oluştu. Amerika’da çiftçiler ya bu firmanın tohumluğunu kullanıyor, kullanmayanlar ise bu firmayla davalık. İkisi arası bir seçenek yok.

Sanırım ararsam bulabilirim. Gelişmiş ülkelerdeki yasalar bir türe ait tek bir çeşidin veya transgenetik bir ürünün üretilmesine izin vermiyor. Bu husus sizin aşağıdaki bir diğer iddianıza da yanıt ama burada da bahsedeyim istedim.

Yukarıda da belirttiğim gibi çiftçi çok istiyorsa transgenetik olmayan bir tohumluğu alıp ekebilir. Bu konuda kimsenin çiftçinin elini tutabileceğini sanmıyorum.

Devam edeceğim. Ama dediğim gibi yoldan geldim ve çok yorgunum. Şimdilik burada ara veriyorum.

Serpent Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-03-2012, 15:01   #2
Ağaç Dostu
 
Serpent's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 236
Sayın Meyveli Tepe,

Yazılarınız beni imtihana çeker bir havada yazılmış. Adeta, “çok bilmiyorsan çok konuşma der gibi”. GDO lu ürünlere karşı olanlara da bana sorduklarınızı soruyor musunuz? Sormuyorsanız çok yazık.

Ben her şeyi bilmediğimi itiraf edeyim. Sanırım, “hah! İşte herşeyi bilmiyormuş” diyip kendinize bir paye çıkaracaksınızdır. Ama eleştirel okumayı ve muhakeme etmeyi çok iyi bilirim. Yazdıklarımda safsataya da hiç sapmam.

Alıntı:
Bu durumda BT toksinine bağışıklık geliştiren Corn Rootworm (ki BT toksinli GDO sebebi idi) zararlısını nasıl açıklıyorsunuz? Geçtiğimiz yaz ABD'de 5 eyalette GDO tarlalarını kırdı geçirdi.
Nasıl mı açıklıyorum? Gayet basit. Evrimin kuralları çalışıyor. Bugün bu kurt çıkar, siz de ona göre bir başka çeşit geliştirirsiniz. Bu mücadele böylece sürer gider.

Antibiyotiklerde de öyle değil mi? Aman bakteriler direnç geliştirmesin diye ağır bir enfeksiyon geçirdiğinizde antibiyotik kullanmaktan kaçınır mısınız? Bakteriler direnç geliştirecek, insanoğlu da bu savaşta yeni nesil antibiyotikler geliştirecek. Burada anlatmaya çalıştığım yerli yersiz antibiyotik kullanımını teşvik değil. Ne kadar yerli yerinde kullansanız da bakterilerin direnç geliştirmesi er ya da geç gerçekleşecek bir durum.

Sanki GDO’lu olmayan ürünlerde bu hiç olmazmış gibi bir algılama yaratmak istiyorsunuz. 1842-1845 Büyük İrlanda Kıtlığında patatesi vuran mantara ne diyorsunuz? Ki o açlıkta bir milyon kişi açlıktan ölmüş bir milyon kişi de göç etmek zorunda kalmıştı. Hatta, Sultan Abdülmecit 3 gemi dolusu gıda yardımı yollamıştı. Patates de GDO lu değildi.

Bir iki yıl önce tuta absoluta GDO’lu domatesi mi vurmuştu?

Daha başka örnekler de var. Yanlış hatırlamıyorsam Kuzey Amerika’da kiraz veya elmayı vuran bir sinek ve larvası vardı. Hatta yeni bir tür oluştuğundan bahsediliyordu. Ararsam bulurum ama gerek görmüyorum.

Özetle evrim işini görecek, insanoğlu da mücadelesini yapacak. Bu GDO lu veya GDO’suz farketmiyor.


Alıntı:
Roundup ot ilacına karşı bağışıklık geliştirip bu ot ilacından etkilenmeden tarlaları işgal eden superweed denilen süper otlar için ne diyorsunuz?
‘Vay be!’ diyorum. Konuyla ne ilgisi var? Buna konunun içine başka konuları katarak safsata yapma denir. Bildiğim kadarıyla bu kimyasal bir herbisit. Bu kimyasal GDO’lu bitkilerden mi üretiliyor. Hatta bu forumda bu herbisitin nasıl kullanılacağını uzun uzun anlatan yazılar gördüğümü hatırlıyorum. Yeniden aramaya gerek görmedim.

Yukarıda açıkladığım evrimin kuralları bu konu için de geçerli. Direnç geliştirilen çalılar ortaya çıkıyorsa yeni nesil herbisitler geliştirilecek.


Alıntı:
Bu sebeple Dow Chemical'ın Monsanto ile koordinasyon içinde geçtiğimiz Aralık ayında 2,4D denilen aktif maddeye karşı dayanıklı gen için müracaat ettiğini biliyor musunuz? Aynı zamanda "Agent Orange" deinlen kimyasalın aktif maddesi olan 2,4D nedir, bir fikriniz var mı?
Hiç bir fikrim yok. Dediğim gibi bilmediklerimi bilmediğimi söylemekten çekinmem. Sırf cevap yetiştireceğim diye Google da araştırma yapmama da gerek yok. Ama yukadıda daha önce yazdıklarım, doğrudan kendi bilgi dağarcığımda olan bilgiler.

Bir zahmet GDO lu ürünlere karşı olanlardan biri bu konuda bizi bilgilendirsin. Belli ki siz biliyorsunuz. Bu bilgilendirmeyi bir başkası yapsın lütfen.

Alıntı:
BT Pamuk sebebiyle Hindistandaki 200 bin çiftçi intiharını bize anlatır mısınız?
Adamlar intihar ederken yanlarında olmadığım için çok şey anlatamayacağım. Ama insan ölümü çok üzücü bir şey olduğu için buna Google da bakma ihtiyacı duydum.

Bu intiharlara ilk dikkat çekilen yıl 1990 yılı imiş. Hindistan hükümeti önce bu intiharları inkar etmiş ve sonrasında kabullenmiş. Bu intiharlar sürekli artış göstermiş ve toplamda büyük rakamlara ulaşmış. Ama gözden kaçırılmaması gereken bir durum var. GDO lu pamuk üretimi Hindistan’da 2002 yılında başlamış. Şaka yapılacak bir durum değil ama ben de şunu sormadan edemeyeceğim. Bu intiharların büyük bir kısmı GDO’lu pamuk üretiminin başlamasından önce olmuş. Şimdi bu çiftçiler ‘GDO lu pamuk üretimine geçilecek biz mahvolacağız, bari peşin peşin intihar edelim’ mi demişler? Öteki ülkelerdekiler niçin intihar etme gereği duymamışlar?

Belli ki bu intiharların arkasında çok daha derin sosyolojik olaylar var. Sizin ifadenizden GDO lu pamuk üretimi yasaklansa bu intiharların şıp diye kesileceği gibi anlam çıkarıyorum. Sadece soruyorum. Doğru mu anlıyorum?

Alıntı:
Wikileaks belgelerinde çok net bir şekilde ortaya çıkan, ülkelerin gdo ithal etmeleri için her türlü yöntem ve tehditin kullanılmakta olmasına ne diyorsunuz? Düşündüğünüz gibi gayet sağlıklı GDO'lu besinlerin türlü numara ile ülkelere sokulmaya çalışılmasında ne gibi gereksinim olabilirdi ki?

Medyayı yakından takip ederim. Ama bu herşeyden haberim var anlamına da gelmez. Buraya o belgelerden alıntıları koyarsanız, inceler görüşlerimi söylerim. Ancak daha önce sorduğum soru hala geçerli. ABD bu ürünlerin kullanımını kendi ülkesinde yasaklamış mı?


Genel bir bilgi vermek gerekirse, her ülke kendi ürününün promosyonunu yapmak ve kullanımını yaygınlaştırmak ister. Örneğin, uçak alacaksanız iki büyük üreticiden birini, Boeing veya Airbus’ı seçmek zorundasınızdır. Bunun için siyasi ortamlardan da yararlanılabilir. Sen de gözünü açıp kazıklanmamaya çalışırsın.

Yine de ummadığım bir bilgi varsa diye buraya alıntılayacağınız belgeleri bekliyorum.





Alıntı:
Caen Üniversitesinde yapılan araştırmanın 15 Şubat 2012 tarihinde yayınlanan bilimsel makaleye göre GDO'lu ürünlerdeki BT toksininin Monsanto'nun bugüne kadar iddia ettiği üzere sadece hedef böcekte aktif olup insan ve diğer memelilere bir etkisinin olmadığı savı çürütülmüş oluyor.

Bu araştırmaya göre GDO'larda bulunan BT toksininin insan hücrelerini tahrip edebileceği anlaşılmış oluyor.

Aynı çalışmada glyphosate (roundup) içeren ot ilacının çok küçük bir dozunun dahi, bu konuda yapılmış başka araştırmalarda da belirlendiği gibi insan hücrelerinde tahribat yaptığını göstermiş.

Çok özetle bu araştırmayı yapan bilim insanları diyor ki;

GDO'larda bulunan modifike edilmiş BT toksinleri aslında hedef olmayan insan hücrelerinde etkisiz ve eylemsiz değildir ve GDO'lu bitkilere özel pestisit kalıntılarıyla birlikte ilave yan etkiler gösterebilir.


Sadece özetini görebildiğimiz bu makale bende hayal kırıklığı yarattı. Belli ki siz çok önemsemişsiniz.

Tam altı kişinin yazdığı bu makale özetini tekrar tekrar okudum. İngilizcem iyidir ama yine de ben yanlış mı anlıyorum diye bir kaç kere okudum Adamlar GDO lu ürün içindeki BT pestisitiyle birlikte glyphosate bazlı herbisitlerin müşterek etki makenizmasını çalışıyorlar ama hükmü BT pestisitiyle birlikte diğer petisit kirlenmesi için veriyorlar. Bu makalenin özetinde bile bir özen görülmüyor.

Buyurun işte burada:

Alıntı:
In these results, we argue that modified Bt toxins are not inert on nontarget human cells, and that they can present combined side-effects with other residues of pesticides specific to GM plants
Bu hükme nasıl varılabilir. Kendi yazdıkları makaleyi şöyle bir alıcı gözle okumamışlar mı?

Maşallah, onların bu araştırılmadan varılmış hükmüne hemen sahip çıkıp siz de şöyle yazıyorsunuz:

Alıntı:
GDO'larda bulunan modifike edilmiş BT toksinleri aslında hedef olmayan insan hücrelerinde etkisiz ve eylemsiz değildir ve GDO'lu bitkilere özel pestisit kalıntılarıyla birlikte ilave yan etkiler gösterebilir.
Bu makale yine de önemli. Ancak eksikleri var. Şöyle ki, bahse konu kimyasalların GDO lu üründeki konsantrasyonları nedir? Gıdanın işlenmesi durumumunda (Örneğin pişirme) bu konsantrasyonlar ne olur? İnsan bunları aldığında vucudundaki konsantrasyonları ne olur gibi bilgilerle desteklenmedikçe bu makale tek başına hiç bir hüküm için referans olamaz.

Bütün gıdalarda muhtelif oranlarda toksinler bulunur. Ama daha önce de söylediğim gibi bunların risk seviyeleri nedir, hangi konsantrasyonlar güvenli kabul edilebilir belirlenmesi gerekir.

Siz muhtemelen hiç patates yemiyorsunuzdur. Çünkü onda da değişik miktarlarda toksinler (solanine ve chaconine) var. İnanın ki ben bunu çoktandır biliyorum ve patates yemeye de devam ediyorum. Bundan sonra sanırım siz yemezsiniz. Veya patatesteki konsantrasyonunun zararlı olup olmadığını sorgularsınız. Hah! İşte ben de onu sorguluyorum. Yukarıdaki makalede bahsedilen kimyasalların GDO lu üründe bulunma konsantrasyonlarını sorguluyorum.

Burada GDO lu ürünlere karşı çıkan arkadaşlar patatesteki solanin kimyasalının hücrelerine neler yapabileceğini bir öğrenseler eminim bir daha patates yemeye tövbe ederler.

Buyurun! Ben ne biliyorsam yazdım. Hem de hiç bir araştırma yapmadan. Bir araştırma yaptıysam onu da açıkladım. Demek ki bilgi durumum sizin aşağılamaya çalıştığınız gibi değilmiş.

Selamlar..

Serpent Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-03-2012, 14:00   #3
Ağaç Dostu
 
Kiraz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-02-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 4,640
Galeri: 73
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Serpent Mesajı Göster
Ancak burada ‘GDO lu ürünlere hayır’ mesajı yazanların %90 ının bırakın benim kadar konuyla ilgili bilgisi olduğunu, benim bildiğimin %10 u kadar bile bilmediğine eminim.

Herşeyden önce ben önce bir konuda bilgi sahibi olmayı, ondan sonra bir fikir beyan etmeyi tercih etmişimdir. Biraz da bu nedenle konuya çomak sokmak istedim.
Yazıda rahatsız ettiğim yönü ifade edecektim ama Sn. Meyveli Tepe'nin son cümlesinden sonra çok daha rahat anlaşılacak.

Hiç bir şey bilmeyenin de ne yediğini bilme hakkı var. Benim bu şartlarda DGO'lu ürün istemeyip kullanmama hakkım da yok, ne yediğimi bilme hakkım da yok. Farzedin ki GDO zararlı değil hatta yenmesi yararlı ama ben GDO'lu ürün yemek istemiyorum, tıpkı tavuk sevmeyen birinin tavuk eti yememesi gibi ya da domuz ürünü yemek istemeyenin yememesi gibi. Maalesef bilme hakkım yok, ilacı yemeğine karıştırılarak kandırılan çocuklar gibi bal gibi de yiyorum.

Bırakalım doğrudan GDO'lu ürünleri (süt gibi), dolayısıyla kullanılmayan hazır ürün kalmadı ki. Hazır ürünlerin hangisinde yok gerçekten merak ediyorum, bebe bisküvilerine bile şüpheyle bakıyorum. Arka bahçemde mi her şeyi yetiştireceğim, organik marketlere mi para yetiştireceğim. Para varsa sorun değil ama yettiremeyene de haksızlık değil mi?

tener beğendi.
Kiraz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 17:23.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025