agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Üretim, Bakım, Düzenleme, Temel Malzemeler > Temel Konular (Toprak, Gübre, Tohum, Sulama)
(https)




Beğeni Düzeni276Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 27-09-2010, 17:24   #181
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Sn Meyvelitepe,

Sorunun arkasında bir şeylerin gizli olduğunu tahmin ediyorum. Kimse yanıtlamayınca yine de ben yanıtlayayım dedim. Gizli olanı da (genellikle önemli bir konu!) siz zaten söyleyeceksiniz sanırım. Bekliyorum.

Kimyasal olarak 7'nin üzeri yüksek pH ve 7'nin altı düşük pH'dir. Ama toprak açısından düşünürsek durum biraz farklı gibi...

Bazı besin elementleri (Fosfor, potasyum, kükürt, kalsiyum, molibden), düşük ph değerlerinde bitkilerin kullanımı için mevcut değildir. Bazıları ise (demir, bakır, manganez, bor, çinko) yüksek ph değerlerinde bitkilerin kullanımı için mevcut değildir. Bazı besinler ise (Azot ve Magnezyum), hem yüksek hem de düşük ph değerlerinde bitki alımı için mevcut değildir.

Her bir elementin toprak çözeltisinin ph değerine bağımlılığı farklı derecelerdedir. O yüzden, öncelikle ana besin elementlerine uygun ph aralığında çalışılmalıdır. Bu yüzden bence 6,3 ile 7,0 arası bence normal çalışma aralığıdır. pH yükseldiğinde öncelikle demir alımında sorun yaşanacaktır. 7,5 un üzerinde bor, bakır ve çinko eksikliği de ortaya çıkmaya başlayacaktır. 8'in üzerindeki topraklarda ise, hem demir, bakır, bor, çinko alımı son derece azalacak hem de azot ve fosfor besinlerinin alımında da sorunlar yaşanacaktır. Bunu iyi bir şekilde açıklamak için aşağıdaki diyagrama bakınız.

Name:  155.jpg
Views: 5519
Size:  52.7 KB

Ayazkızı beğendi.

Düzenleyen Dogasever : 27-09-2010 saat 17:31 Neden: duzeltme
Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-09-2010, 21:03   #182
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Önceki soruya sonra açıklık kazandırayım ve benzer başka bir soru. Bu gibi sıvı organik gübrelerde bir de makro elementler oluyor. Elbette, tabii ki olacak. Ancak pazarlama söylemi olarak bu makro element miktarları öne çıkınca sanırım benzeri bir durum oluyor. Söz gelimi, içeriğinde %4,1 potasyum oksit olan bir solusyon düşünelim. Bunun 500 gramı bir dekara verildiğinde toprağınızın potasyum oksit değeri ne kadar artar?

Bir dekar toprağın ağırlığı 500 ton (25 santim derinlikle), %4,1 500 gramda 7 gram (0,007 kg) ediyor. Yani "0,007 kg/da K2O" eder. Bu değer bizim sebze adalarının toprağında "421 kg/da" çıktı (ada başına iki avuç odun külü ile). Başka bir anlatımla, bu sıvı gübreden gelecek potasyumun iki avuç kulün verdiğine ulaşması için 60142 kere uygulama yapmak gerekiyor. Oysa satış söyleminin ilk maddesi olarak "Organik azot ve potasyum bakımından oldukça zengindir" dendiğinde (denmeseydi sorun olmayacaktı), yine aynı şey karşımıza çıkıyor. Para ödeyip bu ürünü alacaklar bilerek ve isteyerek yanıltılmış olunuyor.

Ayazkızı beğendi.
MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2010, 12:09   #183
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Kesinlikle haklısınız, Sayın Meyvelitepe. Bana çok kişi "Efendim sizin ürününüzde %kaç azot var, %kaç potasyum var?" diye sorduklarında gülüp geçiyordum. "Yarım litrelik sıvı ürünle topraktaki besin elementlerini artıramazsınız" deyip kestirip atıyordum. Bu soruları sorduğunuz ve sonuncusuna da kendiniz yanıt verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Bu konu bundan daha çarpıcı biçimde açıklanamazdı herhalde. Son olarak, benim tarımla uğraşan herkese tavsiyem: gerek bitki atıklarınız gerekse hayvansal atıklarınız (hayvansal atıklar deyince gübre, kan, kemik vs. hepsi dahil) çok değerlidir! Bunları mutlaka değerlendirmeliyiz. İster mikroorganizma katkılı, isterseniz mikroorganizma katkısız kompost yapınız ve kompostu toprağınızda kullanınız. Toprağınızın organik madde miktarını artıracak ve toprağınıza gerçekten besin sağlayacak olan şey komposttur.

Ayazkızı beğendi.
Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2010, 14:09   #184
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Küçük belki orta ölçekli bahçelerde kompost vs. ile toprağın yapısına katkı sağlayabiliriz ama büyük ölçekli ticari üretim yapılan bahçeler-tarlalarda herkes mucize ürün peşinde.

Bu büyüklükteki tarlalarda kompost vs.gibi çözümlerle kimsenin uğraşacağını sanmıyorum.

Bu piyasanın beklentisi nedeniyle bu tür reklamasyonlarla bu ürünler çıkıyor.

Ancak çiftçi kullanıp da memnun kalmazsa bence o ürünün o köyde bir daha tutunması da mümkün olmaz, bu ürünler devamlılığı sağlamak için ne yapıyorlar bilmiyorum.

Ayazkızı beğendi.
denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2010, 14:49   #185
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Çok güzel bir noktaya değindiniz Sayın Denizakvaryumu,

Benim EM'yi tavsiye etmemin nednelerinden biri de bu zaten. Ürün hasat edildikten sonra ürünün kalıntılarını hiç olmazsa, tarlada bırakmalıyız ve geleneksel tarım makinalarını kullanarak toprağa Bukaşi de atarsak ve 1/500 veya 1/1000 seyreltilmiş EMA üzerine spreyledikten sonra torpağı sadece alt üst ederek, topraklarımızın organik madde ve mikrobiyal zenginliğini artırmamız mümkün. İşlemleri kolay anlaşılması için aşağıda maddeler halinde yazıyorum:

1) Ürün hasat edilir, ürünün bitki artıkları tarlada bırakılır (sökmeden olduğu gibi ya da sökülmüş olarak)
2) Dekara 400 kg Bukaşi atılır. (Organik madde içeriği çok düşükse bu miktar biraz daha artırılabilir, ancak bitki atıklarıyla bukaşinin toplamı 1000 kg'ı aşmamalıdır) (Bukaşiyi çeşitli organik maddelerden kendiniz yapabilirsiniz, bakınız Etkin mikroorganizmalar bölümü)
3) Üzerine 1/500 ile 1/1000 oranında seyreltilmiş EMA spreylenir
4) Toprak sadece alt üst edilecek şekilde sürülür.
5) İstenirse, üzerine 1 ay sonra ekim yapılabilir

Bu yöntem geleneksel tarım ekipmanları kullanılarak rahatlıkla yapılabilmektedir.

Sağlayacağı avantajlar:
1- Toprağın organik madde içeriğini artırır.
2- Mikrobiyal etkinliği artırır
3- Kimyasal gübre gereksinimini yarı yarıya azaltır. (2 yıl bu yöntemi uyguladıktan sonra 3. yıl hiç kimyasal gübre kullanmanıza gerek kalmaz.
4- Toprağın, biyolojik ve fiziksel özelliklerini geliştirir.
5- Sağlıklı ve bol ürün sağlar.
6- Bitkiler hastalıklara karşı daha dayanıklı hale gelir.

Dezavantaj: ilk yıl muhtemelen çok sayıda yabancı bitki çıkacaktır. EM sayesinde topraktaki bitki tohumu bankasında ne varsa yeşerecektir. Bence burada yeşeren yabancı bitkiler tekrar sürülerek toprağa döndürülürse, hem gübre sağlar hem de ikinci yıldan sonra toprak tohum bankasında tohum azalacağı için, bu sorun ikinci yıldan itibaren azalır ve yok olur!

tiryaki ve Ayazkızı beğendi.

Düzenleyen Dogasever : 28-09-2010 saat 15:01 Neden: ekleme
Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2010, 15:17   #186
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-06-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 554
Aklıma takılan birşey var, özellikle meyve ağaçlarında çeşitli zararlıların barınmasını engellemek için ağaç diplerinin temiz tutulması, dökülen meyve ve yaprakların uzaklaştırılması gerektiği ile ilgili birşeyler okuduğumu hatırlıyorum. Yapılması gereken bu artıkları bulundukları yerde bırakmak değil de toprağa karıştırmak olmalı öyleyse. Peki malçlama da bu açıdan zararlılara yuva sağlamıyor mu?

pria beğendi.
verdoque Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2010, 15:23   #187
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Organik madde hacim ve kütle ile ilgili bir durum. Bizim sebze adalarında 7,2 çıktı. Bu sürpriz değil çünkü dar alanda kontrollü yapılan toprak olduğu için zaten tamamı organik malzeme. Sadece mikroorganizma tutumu için killi toprak ilave edilmişti.

Büyük alanlarda toprağın organik maddesini arttırmak kolay değil. Yıllar süren planlı bir çabanın ürünü olabilir ancak. Tek olmayacak şey ise sıvı organik gübre ile organik maddeyi arttırmak.

Büyük alanlarda, arazinin tamamı bir kompost kabı gibi kullanılabilir. Sonbaharda araziye sık dikim fiğ, bakla, hatta yonca azot gübrelemesini halleder, azot yapıcı mikroorganizma popülasyonu artar. Bu bitkilerin toprağa karıştırılması topraktaki organik madde miktarını arttırır. İmkanlara göre hacim oluşturacak şekilde dışarıdan da malzeme getirilebilir. Uygun koşullarda işlenen çiftlik gübresi, hem organik malzeme, hem besin elementleri, hem mikroorganizma takviyeleri yapar. Sağlanacak humik ve fulvik asitler, toprak yapısını düzenler, sertleşmiş toprak katmanlarını kırıp dağıtarak kullanılabilir toprak derinliğini arttırır vs. vs. Dikkatle uygulanan bir kaç yıllık bir program ile çok radikal olmasa bile iyi sonuçlar alınabileceğini biliyorum..

Sorduğum soruya gelince, Sn.Doğasever PH ile besin elementlerinin alımı arasındaki tabloyu vermiş. Dolayısıyla PH yükseldikçe besin elementlerinin alımının iyileştiği gibi bir şey söz konusu değil. Aslında tersi daha doğru. PH'ın düşük ama fazla asitik olmadığı durumlar bitkilerin çoğunluğu için en optimum durum oluyor. Bu zaten herkes tarafından bilinen bir şey.

Burada sorun, en az bir ürünü satarken önemli bir özellik olarak "yüksek pH oranı nedeniyle, çözünür formda olmayan bitki besin elementlerinin bitki tarafından alımını kolaylaştırır" denmesi. Daha da garibi insanların bunu doğru kabul etmesi. En garibi ise, bu ürünün PH'ının 5.2 olması

Yarım litre ürünün PH'ının toprağın PH'ını etkileyecekmiş gibi sunulması da cabası. Oysa, hepsi sülfirik asit olsa, ya da hepsi kostik olsa bir dekara sulandırılıp dağıldığında PH'ı 0,1 seviyesinde bile etkilemez.

Güleriz ağlanacak halimize...

Ayazkızı beğendi.
MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2010, 15:28   #188
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi verdoque Mesajı Göster
Aklıma takılan birşey var, özellikle meyve ağaçlarında çeşitli zararlıların barınmasını engellemek için ağaç diplerinin temiz tutulması, dökülen meyve ve yaprakların uzaklaştırılması gerektiği ile ilgili birşeyler okuduğumu hatırlıyorum. Yapılması gereken bu artıkları bulundukları yerde bırakmak değil de toprağa karıştırmak olmalı öyleyse. Peki malçlama da bu açıdan zararlılara yuva sağlamıyor mu?



Mikrobiyoloji ve Toprak

Malç konusunda Sn.acemi caylak son noktayı koydu

Sn.epsody de zaten bu konuda bizleri uyarıp duruyordu.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2010, 15:49   #189
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Malç konusunda tek gözetilmesi gereken durum kullanılacak malzemenin hastalıkla bulaşık olmadığından emin olmak ya da tedbir almak durumudur.

Pek çok kişi gidip görmüştür. Bir çok ülkede hiç bir ağacın, bitkinin dibi bizdeki gibi çıplak toprak değildir. En az 8-10 santim kalınlığında öğütülmüş ağaçtan malç kaplıdır. Öyle ki, bu çok sıradan bir uygulamadır. Diyelim ki bahçenizde bir ağaç var. Kesilmesini veya derin budanmasını istiyorsunuz. Belediyeye haber veriyorsunuz. Gelip bakıyorlar. Kesilmesi veya budanması gereken bir durum varsa (ki olmayabiliyor), hemen oracıkta hallediyorlar. Araçlarının arkasında bir dal öğütücü var (daha doğrusu ağaç öğütücü aracı diyelim. Koca gövdeyi öğütebiliyor). Kesilen dalları ya da komple ağacı malç malzemesi olarak öğütüp, çuvallayıp size teslim edip giderler. Bunun için para da almazlar.

Bir not. Malçta kullanılan öğütülmüş ağaç iri tanelidir. Bizim dal öğütücülerin yaptıklarında daha iri parçalar halinde. Bizdekilerin boyutu malçtan çok komposta uygun.

Ayazkızı beğendi.

Düzenleyen MeyveliTepe : 28-09-2010 saat 21:02
MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2010, 20:51   #190
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Biochar 1

Özelden bir kaç arkadaş biochar diğer adıyla karbonize etme (düşük oksijen ile yakarak kömürleştirme - pyrolysis) hakkında sormuşlardı. Bununla ilili ayrıntılı açıklama aşağıdadır.

Döküman Filipinler Pirinç Araştırma Enstitüsü'nün teknik bülteninden özetlenerek çevrilmiştir.

Tahta ve odun aprçalarında oluşan bir ateş yakınız. Bu ateşi kuru, temiz ve sert bir zeminde (çimento zemin) yakmanızda fayda vardır. Bahçede yaparsanız oluşan dumanla zararlı böcekleride kaçırmış olursunuz. (Böcek kaçırma konusunda dökümanın yalancısıyım. Ama dumanın sivrisinekleri kaçırdığını biliyorum.)

Name:  carbonize_1.JPG
Views: 4903
Size:  21.6 KB


Daha önceden hazırlamış olduğunuz açık sistem karbonize makinenizi (teneke soba demek daha doğru) ateşi tam kapatacak şekilde ateşin üzerine yerleştiriniz.

Name:  carbonize_2.JPG
Views: 5931
Size:  20.3 KB

12-14 çuval çeltik kabuğunu sobanın etrafına baca 1 metre açıkta kalana kadar yerleştiriniz. Ne kadar fazla çeltik kabuğu konulursa karbonize olma (kömürleşme) süresi o kadar uzayacaktır. Küçük boyutlu bir ateş ve 3-4 çuval ile uygulama yapmak daha az zaman alacaktır.

Name:  carbonize_3.JPG
Views: 4708
Size:  33.1 KB

20-30 dakika sonra, üstlerde yanma başlayınca alt traftan üstlere kürekle yığma yapınız. Tabi ki ağzınızda maske ve ayağınızda çizme gibi diğer önlemleri aldığınızı düşünüyoruz.

Name:  carbonize_4.JPG
Views: 5128
Size:  38.7 KB

Yığın tamamen siyahlaşıp kömürleşince yığını 200 litrelik varillere doldurunuz. Yığını varile doldururken hafif şekilde su serpiştirinki yanma sürüp kül haline dönüşmesin. (Dökümanda her bidon için 1 litre su yeterli diyor.)

Name:  carbonize_5.JPG
Views: 4851
Size:  35.8 KB

Ayazkızı ve pria beğendi.

Düzenleyen acemi_caylak : 29-09-2010 saat 10:15
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2010, 21:01   #191
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Biochar 2

Ertesi gün kömürleşmiş malzemezinizi çuvallara doldurup kullanmak üzere kuru bir yere kaldırabilirsiniz.

Name:  carbonize_15.JPG
Views: 4449
Size:  22.4 KB

İşlem bu kadar basit.

Korbonize makinesinin ya da sobanın nasıl yapıldığına gelince.

Bir adet 20 litrelik 40 cm yüksekliğinde silindir şeklinde yağ tenekesi bulunuz.

Bunun alt tarafını tamamen keserek çıkarınız. Üst tarafını ise baca deliği için 9-10 cm çapında yuvarlak şekilde keserek alınız.

Name:  carbonize_6.JPG
Views: 4684
Size:  11.1 KB

Kalın bir metal çivi veya matkap ile silindirin her tarafında 2 cm çapında, birbirinden 10x10 cm uzakta 30-40 delik deliniz.

Name:  carbonize_7.JPG
Views: 4832
Size:  13.8 KB

30,5 cm genişliğinde 122 cm boyunda bir metal sacı boru yapmak için temin ediniz.

Name:  carbonize_8.JPG
Views: 4531
Size:  22.5 KB

Bu metal levhayı kıvırarak boru haline getiriniz ve lehimleyiniz. İsterseniz borunun ucuna baca filtresi için bir birleştirme halkası koyabilirsiniz.

Name:  carbonize_9.JPG
Views: 4518
Size:  13.9 KB

Ayazkızı ve pria beğendi.

Düzenleyen acemi_caylak : 29-09-2010 saat 09:49
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2010, 21:19   #192
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Biochar 3

Bu metal boruyu daha önce kesmiş olduğunuz tenekenin baca deliğine yerleştiriniz ve tel zımbası zımbalayarak ile monte ediniz.

Name:  carbonize_10.JPG
Views: 4464
Size:  10.5 KB

Sürekli kullanım için sağlam bir cihaz elde etmek istiyorsanız bacayı 3 adet demir çubuk ile lehimleyerek destek yapınız.

Name:  carbonize_11.JPG
Views: 4662
Size:  23.9 KB

80X122 cm uzunluğunda bir saç levhaya 2 cm çapında ve 10x10 cm aralıkla 40 kadar delik deliniz. Bu levhayı kıvırarak silindir haline getirip lehimleyiniz.

Name:  carbonize_12.JPG
Views: 4441
Size:  16.4 KB

Baca ile filtreyi birbirine perçinleyiniz.

Name:  carbonize_13.JPG
Views: 4410
Size:  24.8 KB

Cihazınızın görünümü ve kullanımı aşağıdaki gibidir.

Name:  carbonize_14.JPG
Views: 4442
Size:  29.5 KB

Biochar'ın Kullanım Alanları

1- 4 kg biochar, 4 kg hayvan gübresi, 1 kg pirinç kepeği, 1 kg kompost (bu malzemelerin özgül ağırlıkları farklı olduğu için hacimsel olarak 4:4:1:1 oranı kullanılabilir.) ile karıştırarak gübre olarak.

2- 1:1:1 oranında (toprak:biochar:kompost) karışım yaparak yeni dikimlerde köklendirici olarak.

3- Su arıtmada filtre olarak.

4- 60:40 oranında (orman toprağından yapılan aşılayıcı:biochar) mikoriza içeren karışım yaparak toprağa mikoriza aşılamak çin kullanabilirsiniz.

Ayrıca pestisit olarak, yakacak olarak ve koku giderici olarak kullanılabilirmiş. (Pestisit konusunda abarttıklarını düşünüyorum. Ben dökümanda yazanı söyledim.)

Benim için, kompost yapılamayacak bitki artıklarının bu şekilde kömürleştirilerek hem topraktaki organik madde miktarına katkı sağlaması hem de aktif karbon içeriği sayesinde tıpkı leonardit ve klinoptilolit gibi toprağın katyon değişim kapasitesini düzenlemesi daha önemli bir özellik olarak öne çıkıyor.

Ayazkızı beğendi.

Düzenleyen acemi_caylak : 29-09-2010 saat 10:14
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-09-2010, 10:33   #193
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Ggirgin'in linkini eklemiş olduğu dökümanda bir kaç net resim vardı. Onları da ekliyorum. Böylelikle soru işaretleri daha da azalır.

Name:  carbonized_rice_hull.jpg
Views: 4515
Size:  48.9 KB

Ayazkızı beğendi.
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-10-2010, 13:26   #194
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Batılı biyologların ısrarla görmezden geldikleri, ancak bu alanda ilk ciddi çalışmayı yapan Rus araştırmacı N. A. Krasil'nikov tarafından yazılan ve 1958'de yayımlanan kitabın linki aşağıdadır. İngilizce bilenler için güzel bir kaynak.

SOIL MICROORGANISMS AND HIGHER PLANTS

pria beğendi.
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-10-2010, 17:33   #195
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Sn. Bozon, Sim Derma başlığında Sim Derma'nın Herbisit ile etkileşime girip girmediğini sormuştu. Bense aşağıdaki linkteki cevabı verdim.

Sn. Bozon'a yanıt

Ancak Sn. Bozon maliyet vb. nedeniyle bu konuda ısrarcı gözüküyor. Konu geneli ilgilendirdiği için son mesajını buradan yanıtlıyorum.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi bozon Mesajı Göster
Sayın Acemi Çaylak, teşekkür ederim. Dediklerinizde çok haklısınız. Ama, 17 dönüm bahçenin otlarını temizlemek, bu devirde çok pahalıya geliyor. Herkes, ot ilacı ile maliyeti çok düşürürken, benim ot ilacı vermemem, kendi zararıma çalışmak gibi bir şey oluyor. Çok direndim, bu yıl vermedim, ama otlar aldı başını gitti. Çaresizlikten ot ilacı vereceğim, gelecek yıla. Başka bir çaresi olsa...
Sn. Bozon,

Herbisit kullanmakla kendi zararınızı geçici bir süre belki önleyebilirsiniz. Ancak uzun vadede kendi çıkarınıza çok daha fazla zarar vermiş olursunuz. Aşağıdaki dökümanda Herbisitlerin bir çok hastalığı teşvik ettiğine dair güzel örnekler var. Bence inceledikten sonra Herbisit kullanımı üzerine bir kez daha düşüneceksiniz.

Herbisitlerin Bitki Patojenlerine Etkisi

Ayrıca yabancı otları baskılamanın diğer yöntemleride var. Bahçenize fiğ ve yulaf ekerseniz yabancı otlar hem baskılanmış olacak, hem de toprağınıza daha fazla organik madde kazandırmış olacaksınız. Okuduğum kaynaklarda üst üste 3 yıl fiğ ve yulaf ekmenin yabancı otları %50'nin üzerinde azalttığına dair bilgiler var.


Düzenleyen acemi_caylak : 04-10-2010 saat 20:39
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-10-2010, 21:40   #196
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Enzimler - 1

Enzimlerle ilgili oldukça uzun bir yazı hazırlarken, tütün sapları ile yapılan iki araştırma oldukça ilgimi çekti. Bu yüzden fazla bekletmeden yazmaya karar verdim. Önce bu ki araştırmadan kısaca özet yaparak, enzim konusuna ayrıntılı bir giriş yapalım.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Toprak Bölümü Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Nutullah ÖZDEMİR - Dr. Rıdvan KIZILKAYA - Araş. Gör. Abdulkadir SÜRÜCÜ tarafından yapılan bir araştırmada, elde edilen sonuçlara göre, topraklara uygulanan tütün fabrikasyon atığı çeltik sapı, fiğ ve tavuk gübresi üreaz aktivitesini önemli düzeyde, şlempe ise önemsiz düzeyde artırmıştır. Organik atıkların üreaz aktivitesi üzerinde sağladığı artış aşağıdaki şekilde sıralanabilir.

Tütün fabrikasyon atığı> Tavuk gübresi > Fiğ > Çeltik sapı > Şlempe şeklinde sıralanmıştır.

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından tapılmış (Rıdvan KIZILKAYA, İmanverdi EKBERLİ, Nalan KARS) Tütün Atığı ve Buğday Samanı Uygulanmış Toprakta Üreaz Aktivitesi ve Kinetiği isimli çalışmada ise, Tütün Atığının üreaz enzim aktivetsini daha kısa sürede artırdığı tespit edilmiştir.

Bitki gelişimi için bu kadar önemli olan enzimler nedir ne değildir? Aşağıdaki yazı umarım kafalardaki soru işaretlerini bir nebze olsun giderir. Yazının hazırlanmasında Prof. Koray Haktanır ve Prof. Sevinç Arcak'ın Toprak Biyolojisi kitabından, Yrd.Doç.Dr. Ali COŞKAN'ın Toprak Biyolojisi ders notlarından, Biyotar web sitesinden yararlanılmıştır.

Enzimler
Yaşayan maddenin en dikkat çekici özelliklerinden biri, son derece çeşitli ve karışık kimyasal reaksiyonları büyük bir hızla gerçekleştirmek gücünde olmasıdır. Mevcut teknolojik olanaklarla bu olayları yapmak güç veya olanaksız olduğu halde, yaşayan hücre bu reaksiyonları son derece kolaylıkla yürütmektedir. Yaşayan organizmada bütün biyokimyasal ve biyolojik olayları yapan, enzim adı verilen maddelerdir. Bütün bu olaylarda enzimlerin yaptıkları tesir şekli, kimyayasal reaksiyonlardaki katalizörlerin aynıdır. Zira reaksiyona katıldıkları ve kendilerinden bir şey sarfedilmediği halde enzimler bu reaksiyonları çabuklaştırır ve teşvik ederler. Bu nedenle enzimleri organik katalizör veya biyokatalizör olarak adlandırmak mümkündür. Enzim adını ilk olarak 1878 yılında Kühne kullanmıştır. Enzimler, hücre stoplazmalarında, mitokondrilerde bulunmakta ve özelliklerini hücre çeşidine göre kromozomlar tayin etmektedir. Yaşayan hayvansal veya bitkisel organizmaların hücrelerinde organizmaya göre çeşitli enzimler bulunmakta, hücre veya organizmanın yaşamsal işlevleri için gerekli bütün kimyasal reaksiyonlar enzimler tarafından yürütülmektedir.


Enzimler bütün madde değişimi reaksiyonlarına katılırlar ve enzimsiz hayat olayları oluşamaz. Özet olarak denilebilir ki enzimler, organizmadan elde edilebilen fakat faaliyet göstermeleri için organizmaya ihtiyaç göstermeyen yüksek moleküllü katalizörlerdir. Enzimlerin başlıca görevi, yüksek moleküllü organik maddeleri basit, yani hücreye geçebilecek ve neticede organizma tarafından yararlanılabilecek şekle sokmaktır. Başta da belirtildiği gibi enzimler katalizör olarak ve sadece mevcudiyetleriyle, reaksiyonların daha hızlı oluşumunu sağlarlar. Örneğin proteinleri, kimyasal yollarla aminoasitlere hidrolize etmek için 108 derecede % 20 lik hidroklorik asitle 24 saat kaynatmak gerekirken, sindirim enzimleri aynı işi çok hafif konsantrasyondaki hidroklorik asitle 4 saat içinde gerçekleştirirler.

Son araştırmalara göre, enzimlerin büyük bir kısmı iki unsurdan oluşmuştur. Sistemin birinci kısmını büyük bir protein molekülü oluşturur ki buna apo-enzim veya feron adı verilir. İkincisi daha küçük buna ko-enzim veya agon adı verilir. İkinci kısmın proteine olan bağı çok gevşektir. Her iki kısım birden holo-enzim teşkil ederler. Bu gibi enzimler bir çeşit proteid olarak kabul edilebilirler (proteidler gerçek protein olmayan unsurlardan ibaret bileşiklerdir). Şayet bu iki unsurdan birisi ayrılacak olursa enzim tesirini kaybeder, bir araya getirildiklerinde tekrar tesirini kazanır. Apo-enzim protein olduğundan, ısıya karşı dayanıksızdır, ko-enzimi taşıma ödevini görür ve sistemin özelliklerini tayin eder. Ko-enzim ise protein karakterinde olmadığından ısıya karşı dayanıklıdır apo-enzim sürekli bir ko-enzimi taşımaz, başka bir koenzimi de taşıyabilir. Bazı enzimlerde aktivatörlüğü, vitaminler veya özel gruplar yapmaktadırlar. Bu nedenle bir vitamin bir dereceye kadar koenzim de sayılabilir. Bazı enzimler vardır ki bir enzim sisteminden oluşmuştur, yani içinde birçok enzim bireyleri bulunmaktadır.

Enzimler her organizmada, muhtelif organlara değişik şekillerde dağılmış durumdadırlar. Aynı familyadaki mikroorganizmalar dahi, değişik miktarlarda farklı enzim bulundururlar. Bazı enzimler, enzimatik faaliyette bulunabilmek için mutlaka bazı anorganik bileşiklere ihtiyaç gösterirler, bu bakımdan en önemli rol
oynayan anorganik unsurlar, çeşitli metal iyonlarıdır. Böylece mangan, magnezyum, demir, bakır, çinko ve potasyum gibi metal iyonları proteinden oluşmuş metal-enzim sistemlerini oluşturmaktadır. Kendilerine özgü reaksiyonları yapabilmeleri için, yapılarında metal iyonlarına ihtiyaç gösteren enzimler üç gruba ayrılmaktadır.

1. Enzimin aktif kısmında tesir edici unsur rolunü oynayan metali içeren metal enzimler olup, katalaz, peroksidaz, sitokrom enzimleri bu gruba girerler. Demir ve bakır metalleri bu grup için önemlidir.

2. Yapısındaki metal iyonu doğrudan doğruya tesir edici olan, yani Koenzim rolü oynayan metal enzimlerdir. Bunlardaki metal, çinko ve bakırdır (Bir çok oksidazlarda olduğu gibi).

3. Yapılarında bulunan metaller az çok dissosiye (Bir bileşiğin sıvı durumda kendisini oluşturan pozitif ve negatif yüklü iyonlarına ayrışmasıdır. Suyun H+ ve OH- iyonlarına ayrışması gibi.) olabilen metal enzimler olup, bu grup enzimlerdeki metalin yerini diğer bir metal alabilmektedir, fosfatazlarla, karboksilaz ve enolazda olduğu gibi.

Enzimler yaşayan hücreler tarafından oluşturulmakla birlikte, yararları bakımından her zaman hücreye bağlı değildirler. Bu nedenle çoğu hücreye bağlı olmakla birlikte, bazıları da hücreden ayrılabilir, yani ortama salgılanabilirler.

Enzimler oluştukları hücrelerin içinde ve dışında ödev görmelerine göre Endo ve Ekto enzimler olmak üzere iki gruba ayrılmaktadırlar. Oluştukları hücrelerde cereyan eden çeşitli biyokimyasal reaksiyonları katalizleyen enzimlere endo enzim adı verilmektedir. Hücrelerin, hücre dışındaki absorbe edemiyecekleri kadar büyük moleküllü besin maddelerini parçalamak için dışarıya saldıkları enzimlere de ekto-enzim adı verilmektedir. Bu enzimler ortama geçerek tesirlerini gösterip yüksek moleküllü maddeleri parçalayarak, bunları hücre membranından (geçirgen zar) içeriye geçecek şekle sokarlar. Toprak enzimolojisinin ağırlık merkezini ekto-enzimler ve bunların katalizledikleri reaksiyonlar teşkil etmektedir.

Enzimler parçalama yaptıkları gibi sentez de yapmaktadırlar, yani enzimlerin büyük bir kısmı reversbl etkiye sahiptir. Parçalayabildikleri bileşikleri, parçalanma ürünlerinden tekrar sentez de edebilirler. Sentez yapan enzimler bilhassa metabolizma bakımından önem taşırlar. Enzim sistemlerinde veya reaksiyon ortamında organizmalar için mutlak gerekli olan iz elementlerin iyonlarının bulunması, enzimlerin aktivitelerini arttırmasına karşılık, civa, gümüş gibi ağır metal katyonlarının bulunması aksi tesir yapar. Fakat enzimin aktivite göstermesini engelleyen madde uzaklaştırılınca enzim tekrar etkisini gösterebilir.

Enzimlerin aktivitesinde bilhassa iki faktör rol oynamaktadır.

1. Hidrojen iyonları konsantarasyonu (pH seviyesi)
2. Ortamın sıcaklığı


Enzimlerin etkileri ortamın asitlik derecesine yani hidrojen iyonları konsantrasyonuna bağlıdır. Enzimlerin aktif oldukları pH dereceleri, onun cinsine göre değişiklik göstermekte olup, en fazla aktif olduğu pH derecesine optimal pH denmektedir. 1.2-9.0 pH birimleri dışında genellikle enzimler aktivite göstermemektedirler. Optimal pH derecesi genellikle enzim proteinin, izo-elektrik noktasındaki ("+" ve "-" yüklü iyonların birbirlerini eşitlediği potansiyelin sıfıra düştüğü nokta) pH derecesidir. pH’dan dolayı enzim aktivitesinin tesirsiz hale gelmesi reversbl bir olay olup pH’nın düzelmesi ile tekrar aktivite kazanılabilmektedir. Ancak çok ekstrem pH dereceleri enzim proteininin denatüre (kimyasal yapının bozulması) olmasına yol açtığından, enzimin tekrar aktivite göstermesi düşünülemez.

Sıcaklığa gelince; her enzim belli ısı derecelerinde en fazla aktivite göstermektedir, bu ısı derecesine o enzimin optimum ısı derecesi denmektedir. Enzimler ısıya karşı hassastırlar, optimum dereceler aşıldığında aktivite azalmaya başlamakta, 60-100 °C arasında tamamiyle durmaktadır. Bunun nedeni enzim proteininin denatüre olması ve böylece enzimin bozulmasıdır. Bu olay irreversbldir (tersine dönüşü olmayan). Enzimlerin optimum ısısı genellikle 35-55°C arasında bulunmaktadır. Optimum enzim aktivitesini sağlayan sıcaklığa kadar, sıcaklığın her 10 °C yükselmesi ile aktivite iki misli artmaktadır (Van Hoff Kuralı).

Canlı hücrelerden bir kısım enzimleri ekstraksiyonla ayırarak izole etmek mümkünse de, kimyasal yapılarını bulmak çok zordur, çünkü enzimlerde yüksek moleküllü ve çok karışık bileşimde protein unsurları bulunmaktadır. Diğer bir deyimle enzimlerin aktif kısımları izole edilemezler. Toprakta aktiviteleri tayin edilen enzimler, mikroorganizmaların kendi vücut sentezleri için ve organik maddeyi parçalamak üzere dışarı saldıkları ve büyük kısmı toprakta kolloidler tarafından adsorbe edilen, fakat faaliyetlerini şartlara göre sürdürebilen enzimlerdir.

Her enzimin etki yapabildiği belirli bir bileşik grubu olup, bu bileşiklere o enzimin substratı adı verilmektedir. Böylece enzim, ismini o substrata göre almaktadır. Toprak organik maddeleri çok çeşitli substratları ihtiva ettiğinden, bilinen enzimlerin hemen hepsi toprakta bulunmaktadır. Fakat bunları toprak kolloidlerinden izole ederek, teker teker incelemeye şimdiye kadar geliştirilmiş olan metodlar yeterli değildir. Enzim aktiviteleri, etki etmiş oldukları subtratlarından hidrolize olan madde miktarının ölçülmesi yoluyla tayin edilmekte ve böylece indirekt yolla da teşhisleri yapılmaktadır. Hidrolaz grubu enzimleri, yüksek polimer bileşiklerin molekülleri arasındaki C-O, C-N bağlarına etki ederek, hidroliz yolu ile bu bağları çözerler. Bu gruba dahil olan esteraz ve lipaz enzimleri ester ve yağları, fosfataz enzimleri fosforik asidin esterlerini, glikozidazlar da oligo ve polisakkaritlerle, glikozitleri hidrolize ederek daha küçük moleküllü basit bileşiklere kadar parçalarlar.

Enzimlerin katalitik etkilerinin mekanizması, tam anlamı ile anlaşılmış ve çözülmüş değildir. Bu hususta ilk akla gelen basit teori, enzimlerin kimyasal reaksiyonları hızlandırdığı, fakat meydana gelen yeni bileşiğin bünyesine dahil olmadıklarıdır. Substrat ve enzim arasında geçici bir kombinasyon mevcuttur. Enzimatik reaksiyonlar, genellikle enzimlerin substrat ile birleşmeleri sonucu, önce bir kompleks teşkil etmeleri ve sonra da bu komplekslerin parçalanması esasına dayanmaktadır. Enzimlerin etkileriyle yürüyen kimyasal reaksiyonlar, diğer bazı kimyasal reaksiyonlar gibi tamamlanmakta ve geriye bir kısım substrat
kalmaktadır. Enzimlerin oluşturdukları reaksiyonların reversbl karakterli olduklarını daha önce belirtmiştik. Enzimatik reaksiyonun hızı ve elde edilen ürünler enzim ve madde miktarlarına bağlı olduğu gibi ortam şartlarına göre değişmektedir.


Enzimler substrattaki bir molekülü, o molekülü oluşturan parçalara ayırdıktan sonra, diğer bir komşu moleküle etki ederek kısa bir süre içinde substratın diğer moleküllerini de hidrolize ederek parçalayabilirler.

Aşağıda birinci resimde enzimin katalizör etkisiyle parçalanma, ikinci resimde ise enzimin katalizör etkisiyle birleşme gözüküyor.

Name:  Toprak_Enzimleri_parcalanma.jpg
Views: 8628
Size:  15.5 KB


Name:  Toprak_Enzimleri_birlesme.jpg
Views: 6757
Size:  16.3 KB

Teorik olarak, enzimatik reaksiyon sonucu oluşan parçalanan ürünler, mikroorganizma ve bitkiler tarafından adsorbe edilmiyecek büyüklükte iseler, başka bir enzim çeşidi bunları daha küçük moleküllü bileşiklere parçalarlar. Diğer bir deyimle, büyük moleküllü bir toprak organik maddesinin, mikroorganizmalar tarafından alınabilir duruma gelmesi için, çeşitli enzimlerin faaliyet göstermesi gerekir.

Ayazkızı beğendi.

Düzenleyen acemi_caylak : 05-10-2010 saat 22:12
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-10-2010, 22:00   #197
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Enzimler - 2

Toprak Enzimleri

Toprakların toplam biyokimyasal aktivitesi, enzimler tarafından katalizlenen bir seri reaksiyonları kapsamaktadır. Bu reaksiyonlar yaşayan veya ölü organizmalar içinde olabildiği gibi hücre dışı (ekstrasellüler) enzimler tarafından da yürütülebilir. Ekstrasellüler enzimler serbest veya toprak kolloidlerine bağlı durumda olabilir. Toprakta 50' den fazla enzimin aktivite gösterdiği saptanmıştır.
Bu enzimler çoğunlukla oksidoredüktazlar (oksidaz, dehidrogenaz), hidrolazlar (esteralazlar, karbohidrolazlar) ve transferazlar (taşıyıcı enzimler)şeklinde gruplanırlar.

Toprak enzimleri, toprağın diğer biyolojik özellikleri ile yakın bir ilişkiye sahip olup, topraktaki mineralizasyon prosesinde önemli bir rol oynamaktadır. Enzimler topraktaki canlı hücrelerle veya abiyotik enzimler olarak ifade edilen hücreler, hücre kalıntıları ve aktif enzimlerle ilişki içinde olabilmektedir.

Topraktaki mikrobiyal ayrışma olayları, başlangıçta lignoselülozlar gibi büyük moleküllü polimerlerin ekoenzimler ile etkilenerek depolimerizasyona (parçlanma) uğraması ile gerçekleşir. Topraktaki çok çeşitli organik substratı etkileyebilecek bir enzim sistemi bulunmaktadır.Topraklardaki selüloz (selülozu ayrıştıran ekso-enzimler) kompleksi tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Bu ayrışma süreci toprak biyoteknolojisi bakımından da büyük öneme sahiptir.

Thorton ve McLaren tarafından tanımlamış toprak enzimleri aşağıdaki tablodaki gibidir. (1975)

Enzim Katalizlediği Reaksiyon
Oksidoredüktazlar 
Katalaz 2 H2O2 ——> 2H2O+O2
Katesol oksidaz (tirosinaz) o-difenol+1/2 O2 ——> o-kinon+H2O
Dehidrogenaz XH2+A ——> X + A H2
Difenol oksidaz p-difenol + 1/2 O2 ——> p-kinon + H2O
Glikoz oksidaz Glikoz + O2 ——> glukonik asit + H2O
Peroksidaz ve polifenol oksidaz A + H2O2 ——> okside A+ H2O
Ürat oksidaz (urikaz) Ürik asit + O2 ——> allantoin + CO2
Transferazlar 
Transaminaz R1R2-CH-NH3+R3R4 CO ——>R3R4-CHNH3+R1R2 CO
Transglikosilaz ve Levansükraz nC12H22O11+ROH ——> H (C6H10O5) n R+nC6H12O6
Hidrolazlar 
Asetilesteraz Asetik ester + H2O——> Alkol+asetik asit
α veβ amilaz 1,4 glikozidik bağların hidrolizi
Asparaginaz Asparagin+ H2O ——>Aspartat+ NH3
Selülaz β-1,4 glukan bağlarının hidrolizi
Deamidaz Karboksilik asit amid + H2O ——> Karboksilik asit + NH3
β - Fruktofuranozidaz (invertaz, sükraz, sakkaraz) β-fruktofuranozid+ H2O—>ROH+ Fruktoz
α- ve β- galaktozidaz Galaktozid+ H2O ——> ROH+galaktoz
α- ve β- glikozidaz Glikozid+ H2O ——> ROH+glikoz
İnulaz β- 1,2 fruktan bağlarının hidrolizi
Likenaz β - 1,3 selotrioz bağlarının hidrolizi
Lipaz Trigliserid+3H2O —>gliserin+yağ asitleri
Metafosfataz Metafosfat ——> ortofosfat
Nükleotidaz Nükleotidlerin defosforilasyonu
Fosfataz Fosfat esterleri + H2O ——> ROH+fosfat
Fitaz İnositol hekza fosfat + 6 H2O ——> inositol+ 6 fosfat
Proteaz Proteinler ——> peptidler ve amino asitler
Pirofosfataz Pirofosfat + H2O ——> 2 ortofosfat
Üreaz Üre ——> 2NH3 + CO2


Selüloz ayrışmasında C1-selülaz (veya ekso-glikonaz) sinerjistik olarak çalışmakta ve C1-selülaz aktivitesi için gereken substrat bölümleri Cx-selülaz tarafından üretilmektedir. Bu ardışık süreçte şöyle bir mekanizma işlemektedir:
Önce selüloz selülaz enzimi tarafından Sellobioz'a daha sonra Sellobioz Sellobiaz ve β- glikozidaz enzimi tarafından glikoza dönüştürülmektedir.

Selüloz ———— > Sellobioz ————> Glikoz


Azot döngüsü tarımsal, ekonomik ve ekolojik önemi olan temel döngü olaylarındandır. Azot fiksasyonundan sorumlu olan nitrogenaz enzimi üzerinde yoğun bir şekilde çalışılan bir enzim olmakla birlikte, topraktaki azotlu bileşiklerin ayrışmasının son kısmında etkili olan üreaz enzimi de çok önemli ekstrasellüler bir toprak enzimidir. Nükleik asit mineralizasyonundan türeyen veya hayvan salgılarında bulunan ve aynı zamanda önemli bir ticari gübre olan ürenin bitki ve diğer mikroorganizmaların büyük kısmının yararlanabileceği şekle dönüşümü üreaz enzimi tarafından gerçekleştirilir:

NH2CONH2———— > NH2COOH+NH3 ———— > CO2+2NH3

Oluşan son ürün amonyak olup toprak çözeltisinde amonyum iyonlarına çevrilir ve daha sonra kemolitotrofik bakteriler tarafından nitrata dönüştürülür.

Topraktaki Enzimatik Reaksiyonların Önemi ve Verimliliğe Etkileri

Pekçok sayıda bitkisel ve hayvansal canlıları barındıran toprak, miktarları değişik olmakla birlikte, birçok ölü biyolojik maddeleri de ihtiva eder. Toprak mikroorganizmaları kendileri için lüzumlu besin maddelerini çevrelerindeki biyolojik maddelerden sağlamak zorundadırlar. Mikroorganizmaların en önemli faaliyetlerinden biri organik maddenin mineralizasyonu, yani kompleks organik maddeleri basit anorganik bileşiklere veya besin iyonlarına kadar parçalanmasıdır.

Toprağa düşen bitkisel ve hayvansal artıklardaki besin elementleri yüksek polimer bileşikler halinde kaldıkları sürece, yüksek bitkiler ve mikroorganizmalar bunlardan doğrudan doğruya yararlanamazlar. Topraktaki organik maddelerin çoğu; örneğin lignin, proteinler, protein karakterinde olmayan azotlu bileşikler, pektin maddeleri, selüloz ve diğer polisakkaritler mikroorganizmaların doğrudan doğruya adsorbe edemeyecekleri kadar büyük moleküllü bileşiklerdir.

Mikroorganizmaların toprakta bulunan büyük moleküllü organik maddelerden faydalanabilmeleri için, enzimlerini salarak bu bileşikleri, adsorbe edebilecekleri büyüklükte basit bileşiklere parçalamaları gereklidir. Bu nedenle, şimdiye kadar tanınmış enzimlerin hemen hepsi toprakta bulunmaktadır.

Topraktaki enzimlerin çok büyük kısmı, canlı toprak mikroorganizmalarının besin maddelerini parçalamak amacıyla dışarıya saldıkları ekto-enzimlerle, mikroorganizmaların ölümünden sonra otoliz ile kısmen veya tamamen serbest hale gelerek toprağa karışmış enzimlerdir. Bu enzimler toprağın anorganik ve organik kolloidleri, örneğin killer ve humin maddeleri tarafından adsorbe edilirler. Adsorbe edilmiş enzimler, dış etkilere karşı diğer enzimlerden daha dayanıklıdır. Aktivitelerini uzun süre koruyabilirler. Böylece enzimlerin etkileriyle, çoğu bitkisel olan topraktaki organik artıklar bir seri enzimatik reaksiyondan sonra küçük moleküllü basit bileşiklere parçalanırlar. Örneğin karbohidraz enzimleri selüloz, nişasta ve benzeri polisakkaritleri, disakkaritlere ve nihayet monosakkaritlere kadar parçalarlar. Proteazlar, proteinli maddeleri polipeptid, dipeptid, oligopeptid ve nihayet amino asitlerine kadar hidroliz ederler. Pektin parçalayıcı enzimler de pektin maddelerini basit ürünlere kadar ayrıştırırlar.

Fosfataz, lipaz, sülfataz, tannaz gibi esteraz grubuna dahil enzimler, nükleik asitlerini ve diğer fosfat esterlerini fosfat anyonlarına kadar hidroliz ederler. Bu parçalanma ürünleri desmolaz enzim gruplarının etkisiyle, oksidasyon, redüksiyon, hidrogenasyon, karboksilasyon ve nitrifikasyon gibi çok karışık reaksiyonlardan sonra amonyum, nitrat, fosfat, sülfat, kalsiyum, potasyum, sodyum iyonları ile diğer bazı iz elementlerin iyonu serbest hale gelir. Bu reaksiyonlar sonucu, gerek küçük kapalı moleküller haline ve gerekse iyonlar haline çevrilmiş parçalanma ürünlerinin bir kısmı mikroorganizmaya yem olur. Büyük kısmından bitkiler besin maddesi olarak istifade ederler ve bir kısmı da kendi aralarında gene enzimlerin etkileriyle çok çeşitli reaksiyonlara girerek daha büyük moleküllü ve daha dayanıklı humin maddelerine dönüşürler. Ortam şartlarına göre, mikroorganizmalar ve bitkiler bir senede bu maddelerin yaklaşık % 2 ile 3 ünden yararlanırlar.

Franzel'in yaptığı araştırmalara göre de yüksek bitki kökleri enzim salgılamamakta veya çok az salgılamaktadır. Topraktaki aktif enzimlerin kökeninin mikrobiyal olduğu kabul edilebilir.

Organik madde ayrışmasında iki büyük mikroorganizma grubu etkin bir şekilde yer alır. Bunlar mantar (fungi) ve bakteriler (bacteria) dir. Her iki grupta salgıladıkları eksoenzimler yolu ile aynı temel mekanizmayı kullanarak çözünmez durumda olan substratları hidroliz yolu ile ayrıştırırlar. Karasal ekosistemde organik maddenin ana bileşeni olan selülozik bitki kalıntılarının ayrışmasında, mantarların fiziksel organizasyonu bakterilerden daha avantajlı görülmektedir. Bakteriler de eksoenzimleri ile bitki dokularını çözebilmelerine rağmen, bitki dokularının arasına girebilecek mekanizmalardan yoksundurlar. Oysa mantarlar hem kimyasal yönden hemde hifleri yolu ile mekanik basınç oluşturarak bitki dokularını daha hızlı bir şekilde ayrıştırırlar.

Ayazkızı beğendi.
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-10-2010, 08:26   #198
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Enzimler - 3

İlk ürünle son ürün arasında zincirleme reaksiyonları açıklayan en güzel örneklerden birisi Fermentasyon olayıdır. Şarap, bira, ekmek vs. yapımında kullanılan ve hemen her yerde bulunan Saccharomyces cerevisiae adındaki sevimli mayanın hücre içerisinde, glikozun ethanola (bildiğimiz etil alkol) dönüşmesi aşağıdaki sırada olmaktadır.

1- Glyceraldehyde-3-phosphate, Glyceraldehyde 3-phosphate dehidrogenaz enzimi sayesinde Pyruvate şekline.
2- Pyruvate, pyruvate decarboxylase enzimi sayesinde Ethanal'a.
3- Ethanal ise alcohol dehidrogenaz enzimi sayesinde ethanola dönüşür.

Name:  alcohol_fermentation.jpg
Views: 6312
Size:  40.8 KB

Ayazkızı beğendi.

Düzenleyen acemi_caylak : 12-10-2010 saat 10:23
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-10-2010, 11:06   #199
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 26-02-2010
Şehir: TARSUS
Mesajlar: 174
sa.biokar ile ilgili bir video linki http://www.biochar.org/joomla/index....&id=6&Itemid=7

kayastop Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-10-2010, 11:46   #200
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 26-02-2010
Şehir: TARSUS
Mesajlar: 174
biokarbon video linki 2 http://www.beatfiltering.com/index.p...2e9d7570816415

link 3 http://www.beatfiltering.com/index.p...fb9d0123e16415

Ayazkızı beğendi.

Düzenleyen kayastop : 11-10-2010 saat 11:47 Neden: y
kayastop Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-10-2010, 12:09   #201
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 26-02-2010
Şehir: TARSUS
Mesajlar: 174
biokarbon link 4 http://www.beatfiltering.com/index.p...91e6d93d616698

kayastop Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-10-2010, 01:48   #202
Yeni Üye
 
hebip's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-10-2007
Şehir: kefken kandıra- istanbul
Mesajlar: 8
Muhteşem araştırmalar

Sayın acemi çaylak,
Aktardığınız bilgileri okudukça size olan saygım çok büyüdü. Adınız da yaklaşımınıza pek zıt.
Bu okulun (agaclar.net) en verimli üyesisiniz.
Bir lise mezunu olarak bazı konuları anlamakta zorlansam da gecenin bu saatine kadar gözümü alamadan yazılarınızı anlamaya gayret ediyorum.
Ağaçlar.net'i böyle yararlı bir yayın yaptığından ötürü kutlamadan edemeyeceğim.
Anlayabildiğim bütün konuları; Kandıra, Kefken, Cebeci Köyünde bulunan bahçemde uygulamaya gayret edeceğim.
Sadece yaz aylarında kısıtlı sürelerle de olsa gidebildiğim yoğun killi toprağa sahip bahçemi, daha şimdiden verimi artmış toprağı daha kolay işlenen bir yer olarak düşlüyorum.
Var olun.

hebip Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-10-2010, 08:16   #203
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Sayın Hebip,

Acemi_caylak bir ironiyi yansıtıyor aslında. Okudukça doğa ilgili bilgilerimizin ne kadar sınırlı olduğunu görüyoruz. Biz doğanın ve toprağın acemileriyiz. Ancak yine de insan doğayı anlayabilecek ve değiştirebilecek yetenekteki yeryüzündeki tek canlı.

Sizide bir an önce aşağıdaki başlıkta görmek isteriz.


Uzak Bahçelerin Yakın İşbirliği


Düzenleyen acemi_caylak : 12-10-2010 saat 11:10
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-10-2010, 08:38   #204
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: istanbul-Gelibolu
Mesajlar: 1,829
hebip Arkadaşım Ağaçlar nete yeniden hoş geldiniz.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi hebip Mesajı Göster
Sayın acemi çaylak,
Aktardığınız bilgileri okudukça size olan saygım çok büyüdü. Adınız da yaklaşımınıza pek zıt.
Bu okulun (agaclar.net) en verimli üyesisiniz.
Bir lise mezunu olarak bazı konuları anlamakta zorlansam da gecenin bu saatine kadar gözümü alamadan yazılarınızı anlamaya gayret ediyorum.
Ağaçlar.net'i böyle yararlı bir yayın yaptığından ötürü kutlamadan edemeyeceğim.
Anlayabildiğim bütün konuları; Kandıra, Kefken, Cebeci Köyünde bulunan bahçemde uygulamaya gayret edeceğim.
Sadece yaz aylarında kısıtlı sürelerle de olsa gidebildiğim yoğun killi toprağa sahip bahçemi, daha şimdiden verimi artmış toprağı daha kolay işlenen bir yer olarak düşlüyorum.
Var olun.
Mikrobiyoloji ve toprak başlığındaki bu mesajından sizinde toprak sevdalısı olarak anlamış bulunuyorum, sizin yeni bir üye oluşunuzdan site içi çalışmaları takip etmede size yardım etme maksadı ile sizin çalışmalarınıza faydalı olabilecek başlıklardan birinin linkini ekliyorum, bu başlığa paralel olarak Epsody'nin bir çok pratik ve araştırma içerikli paylaşımları bulacaksınız.

Şu günlerde Bahçelerde Malç uygulamaları içerikli başlıklarına özellikle göz atmanızı önermekteyim, size bahçe ve toprak çalışmalarınızda başarılar dilerken sevgiyle kalın.

http://www.agaclar.net/forum/showthr...439#post670439


Düzenleyen epsody : 12-10-2010 saat 09:40 Neden: düzeltme
epsody Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-10-2010, 08:39   #205
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Biochar konusunda özelden sorulan sorularda ve yapılan yorumlarda bir yanlış anlama olmaması açısından bir kez daha tekrarlamakta yarar görüyorum. Biochar tek başına gübre değildir. Daha önce leonardit ve klinoptilolit konusunda da ısrarla vurguladım, toprağınızda yeterli organik madde yoksa ne leonardit, ne klinoptilolit, ne de biochar tek başına verim artışı getirmez. Hemen bütün kaynaklar bu 3 maddeninde kimyasal gübre veya kompost türü organik materyal ile karıştırılmasını öneriyor. Biz kimyasala karşı olduğumuza göre Biochar'ı hayvan gübresi veya kompostla karıştırmak en doğru çözüm olarak gözüküyor.

Birde biochar bildiğimiz odun kömüründen farklı değil. Odun kömürü pahalı olduğu için ben "bahçe artıklarını nasıl değerlendirebiliriz"e bir çözüm olarak genel kullanım adına uygun olarak biocharı yabancı kaynaklardan olduğu gibi aldım. Aslında biyokömür demek daha doğru bir kavram.

Prof. Makoto Ogawa’nın Biochar’ın yararları ilgili güzel anekdotları var.


Gözenekli yapı: Yüksek miktarda su ve hava tutma kapasitesi. Mikroorganizmalar için sürdürülebilir bir doğal yaşam ortamı, toprak iyileştirmesi için iyi bir materyal, kimyasal elementlerin adsorpsiyonu ve nem kontrolü.

Yüksek Alkalin içerik: Asidik toprakların mötr hale getirilmesi, toprağın kimyasal içeriğinin zenginleştirilmesi ve mikroorganizmaların seleksiyonuna katkıda bulunur.

Organik olmayan içerik: Çürükçül mikroorganizmalar hariç, ototrofik ve simbiyotik mikroorganizmalar, nodozite (baklagiller) bakterileri, Frankia ve bazı mantar türleri ile azot fikse eden serbest bakterilerin çoğalmasını sağlar.

Düşük mineral içerik: Biochar gübre değildir. Bu yüzden gübre rolü üstlenemez. İçeriği aşağıdaki gibidir.

Karbon: %77.58,
Değişken içerik: %12.92
Kül: %9.50
Külün mineral içeriği: SiO2:36.5, Al2O3:10.9, CaO:19.2, K2O:1.1, Na2O3:5.35, Fe2O3:7.5, MgO:10.3, P2O5:1.7
Tarımsal amaçlı kullanımda, Biochar kimyasal gübrelerle veya organik maddelerle (örneğin kompost) karıştırılmalıdır.

Bunlarda resimler.

Mikoriza'nın gelişimine katkısı.

Name:  ektomikoriza.jpg
Views: 4312
Size:  72.0 KB

Name:  ektomikoriza_1.jpg
Views: 4255
Size:  80.8 KB

Zayıf bir çam ağacına yapılan uygulama.

Name:  cam_agacina_uygulama.jpg
Views: 4666
Size:  68.3 KB

Çam ağacının önceki ve bir yıl sonraki hali.

Name:  cam_agaci_bir_yil_sonra.jpg
Views: 4086
Size:  67.9 KB

Soya ve mısırda karşılaştırmalı uygulama.

Name:  misir_ve_soya_uygulama_sonucu.jpg
Views: 3983
Size:  46.6 KB

Ayazkızı beğendi.

Düzenleyen acemi_caylak : 12-10-2010 saat 10:28
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-10-2010, 08:54   #206
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Bu durumda yakında leonardit gibi odun kömürleri de toz haline getirilip satılabilir.

İthal leonarditin 25 kg torbasını 60 TL den alan bir tüketici grubu var ne de olsa

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-10-2010, 09:07   #207
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Aynen öyle. Bir süre sonra burada yazılanların bir üründe "şu kadar etkili, bu kadar etkili" diye karşımıza çıkmayacağının kesinlikle garantisi yok. Ne yazık ki forumda da üreticilerin sayfalarındaki bilgileri olduğu gibi kopyalayıp, buraya yapıştırarak buna hizmet eden arkadaşlar var. Üretici bir pazarlama taktiği olarak, "uçar", "kaçar" diyebilir. Oysa bizler, hem bilimsel bakan insanlar olarak hem de bir süredir bir çok üründe yaşanmış deneyimimizden yola çıkarak artı ve eksileri birlikte değerlendirmek zorundayız. Üstelik bir kişinin bile etkilenmesi ile ve o etkilenen kişinin bu ürünü kullanması sonucu o kişinin ürününde oluşan kayıpların sorumluluğu ne olacak? Hep vurguluyorum. Bunlar sadece toprak düzenleyiciler. Mısır resmine dikkatli bakılınca anlaşılacaktır. En iyi verim kimyasal gübre birlikte kullanıldığında alınmış.

Dün kendi bahçe bölümümde de söyledim, benim için bu yıl Antepfıstığı'nda Sim Derma ve Natural Bioplasma rüştünü ispatlamış ürünler. Çok savunduğum EM bile bu iki üründen daha geride kaldı diye düşünüyorum. EM'nin geride kalmasına gelince, yaz ayında bizim bağda toprakta nem kalmıyor, sıcaklık bazen 50°C' ye çıkıyor. Bu yüksek sıcaklıkta ve nemsiz ortamda EM içindeki bakteriler yaşayamaz hale geliyor. Nedeni tamamen bu.

Kaolin, Delfin WG ve Nimiks kullanım amaçları doğrultusunda yine rüştünü ispat etmiş ürünler. Kaolinle hem fıstığı hem de zeytinleri sıcaktan koruyabildik. Delfinle Antepfıstığındaki tırtılları, Nimiks ile karagöz kurdu zararlısını yendik. Hele hiç bir yararını görmediğim ürün Sutut varki, artık bu türden ürünlerin faydalı olduğuna dair kimse beni ikna edemez. Yine kendi yaptığımız sıvı gübrelerin piyasadaki sıvı gübrelerden çokta farklı olmadığını gördüm. Bunlar benim bu yıl ki deneyimlerim.

Biochar için en kolay yöntem (küçük yerlerde hala vardır), delikli bir teneke soba yaptırmak ve kendinizin üretmesi. Üretemiyorsanız gidin mangal kömürü satıcılarından arta kalan tozu satın alın derim.

Ayazkızı beğendi.

Düzenleyen acemi_caylak : 12-10-2010 saat 11:06
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-10-2010, 10:41   #208
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Biochar sadece tarımda değil, su arıtmada, bahçecilikte simbiyotik bakterilerin aşılanmasında, golf sahalarında, evlerin tabanında nem kontrolünde, koku giderici olarak çeşitli kullanım alanları var.

Bir önceki mesajda sözettiğim Makoto Ogawa'nın Effect of Soil Microbial Fertility By Charcoal in Soil isimli dökümanında aşağıdaki şekilde bir grafik eklenmiş. Japonya'da yakıt dışı amaçlı kullanımının yüzdesel gösterimi var.

Name:  biochar_1.jpg
Views: 5329
Size:  51.7 KB


Name:  biochar_2.jpg
Views: 6784
Size:  78.6 KB

Ayazkızı ve pria beğendi.
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-10-2010, 19:40   #209
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi kayastop Mesajı Göster
sa.biokar ile ilgili bir video linki http://www.biochar.org/joomla/index....&id=6&Itemid=7
Sn. Kayastop,

Mikoriza temin etme işleriniz nasıl gidiyor? Bildiğim kadarıyla hem Bioglobal hem de Durusu ile görüştünüz. Bizimle paylaşırsanız diğer üyelerimizde faydalanmış olur.

Teşekkürler.

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-10-2010, 20:52   #210
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Su Tutucu Jeller

Su tutucu jellerin bu yıl ki uygulamamızda bir etkisini göremediğimizi, önceki mesajlarımda dile getirmiştim. Bugün bu konuda Linda Chalker-Scott'un güzel bir yazısını buldum. Özet halinde buraya da ekliyorum.

Linda Chalker-Scott, su tutucu jellerin (Super Absorbent Water Crystal) olumlu etkisine dair araştırmaların daha çok küçük alanlarda ve kısa süreli uygulamalarda gözlemlendiğini ve bunların toprağın su tutma kapasitesini artırdığına dair iddiaların olduğunu, ancak büyük alanlarda (park ve bahçe düzenlemelerinde) ve uzun süreli etki için fazla yarayışlı olmadığını söylüyor. İddiaları sadece bununla sınırlıda değil.

Bunlar sentetik olarak üretilsede organik kimyasallardır ve inorganik ve organik çevresel faktörler tarafından indirgenebilirler.

Topraktaki ultraviyole radyasyon, kimyasal oksidanlar (yükseltgenler), gübrelerin yol açtığı tuzlanmalar, mekanik aşınma ve donma ve çözülme sonucunda bu polimerler indirgenebilir ve küçük parçalara bölünebilir. Bunun sonucu olarakta bu polimerlerin etkisi giderek azalır ve sonunda etkisini tümüyle kaybeder.

Ayrıca yukarıdaki koşullara ek olarak, toprakta bulunan Bacillus sphaericus and Acinetobacter spp. türü bakteriler ile Dichomitus squalens, Phanerochaete chrysosporium, ve Pleurotus ostreatus türü funguslar tarafından parçalanırlar. Üstelik funguslar bu türden polimerleri diğer mikroorganizmalardan daha fazla çözerler. Örneğin bir araştırma, uygulamadan sadece 14 gün sonra bu polimerlerin %25’inin bu türden mikrobiyal aktivite sonucu çözündüğünü ortaya koymuştur.Bu jeller önemli miktarda azot içerdiklerinden hem aerobik hem de anaerobik otamlarda mikroorganizmalar için sınırlı miktarda da olsa besin kaynağı durumundadırlar.

Uzun süreli kullanım için pazarlanan bu jellerin etkinliği 18 ay içerisinde tamamen yok olur ki büyük bahçelerde kullanım için uygun değildir.

Ayrıca bu jeller acrylamide (ızgara ve kızartmalarda ortaya çıkan bir tür kimyasal, formülü C3H5NO) içerirki bunların kanserojen olduğuna dair ciddi iddialar vardır. Her ne kadar mikroorganizmalar tarafından parçalandığı iddia edilsede bazı araştırmacılar yine de yeterli miktarda acrylamide ortaya çıktığını söylüyorlar. Örneğin kozmetik sanayiinde de kullanılan bu jellerin kozmetik ürünlerinde kullanım oranı sadece 0.1 veya 0.5 ppm (milyonda bir) düzeyi ile sınırlandırılmıştır.

Bunlar yerine toprağın su tutma kapasitesini artıracak malç vb. çeşitli önlemler alınmalıdır. Örneğin Japon Şemsiye Çamı tohumları 2 litre su ile karıştırılrısa bu jellerden daha fazla etki sağlayacaktır.

Sonuç olarak bu jeller bahçe ve peyzaj düzenlemerinde kullanılmamalıdır.

Ayazkızı beğendi.
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 02:18.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024