30-10-2008, 21:31 | #31 |
Ağaç Dostu
|
Sevgili Cumhur, az önce kahvehanedeydiniz, ne kadarda hızlısınız, her yere yetişiyorsunuz valla. Ben bu sarı kılçık pirince fena takılmış durumdayım, gerçektende çok hoş bir lezzeti var, denemek lazım. |
30-10-2008, 21:41 | #32 |
Ağaç Dostu
|
Sevgili pilav dostları, Pilavın bu kadar püf noktası olduğunu bilmezdim doğrusu. Öğrencilik yıllarımda evde kalmış biri olarak ben de pilav lezzetinde iddialıyımdır ama sizin yazdıklarınızı okuyunda iddiamı geri geçiyorum. Bu kadar usta hanımın yanında bize ancak susmak ve okumak düşer. Bu arada pirinç çeşitleri önerilerilerinizi fırsat bulursam muhakkak alıp deneyeceğim. Ben bugüne kadar hep Gönen Baldo pirinci tercih etmiştim sevgili Limon gibi. |
30-10-2008, 23:37 | #34 |
Ağaç Dostu
|
Arkadaşlar, Tosya pirinci talepleriniz doğrultusunda sizin için elimden geleni yaparım. Sarıkılçıktan ziyade başka türleri de var. Baldoya yine bizim orada akpirinç ( akçeltik) derler sonra aklımda kalan isimler maratelli, yaşar, riba. Bir sürü çeşitleri var. Ama yıllar sonra dahi lezzetini hatırlatan sarı kılçıktır. Satışa sunulduğu zaman baksanız size hiç çekiçi gelmez biraz esmerimsi üzerinde kırmızı çizgiler vardır. Boyutu ufaktır ama piştiğinde üç katı boy yapar. Düzenleyen eylems : 31-10-2008 saat 00:37 |
31-10-2008, 00:04 | #36 |
Ağaç Dostu
|
Tosya pirinci adı altında seyyar satıcılar Osmancık baldosu satıyor. Bunu da aklınızda bulundurun. Ticareti için bu pirinci alıp satan pek olmaz. Çünkü gösterişi yoktur ve az ürün verir. Gökbayrak marka baldo kadar pahalı olmasa da piyasaya göre pahalıdır, satıcıya kar bırakmaz. Müptelası olanlar arar bulur buldurtur. O bulmalar buldurtmalar esnasında rastlarda alırsanız ya da getirtirseniz şanslısınız. |
31-10-2008, 00:20 | #38 |
Ağaç Dostu
|
Sayın Ferda Ülkümen, eskisi gibi çok eken yok. Benim çocukluğumda herkiller ( çok büyük tahta sandık) tıka basa çeltik dolardı. Pirinci biten çuvalını doldurur öğüttürüp ( döğdürüp) taze taze kullanırdı. Eskisi kadar üreten yok. Yıllık yağış miktarınız azalması da başka bir etken. Bu da satışa yansıyor tabi. İstanbul Trabzon Yol güzergahı üzerinde bir sürü satıcı vardır. Yine sizlere tavsiyem Tosya şehir merkezi girişindeki pirinç pazarından pirincinizi almanızdır. Aradaki fiyat farkı hatrını size hissettirecektir. |
31-10-2008, 00:44 | #39 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Yaşar : 1'e, 1 ölçü su Maratelli: 1'e, 1 ölçü su Sarıkılçık: 1'e 1.5 ölçü su Akçeltik : 1'e 1.5 ölçü su Riba : 1e 1 ölçü su kullanılabilir. |
|
31-10-2008, 06:41 | #42 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Ancak, sarıkılçıkta kullanılan su miktarı diğerlerine oranla biraz daha fazla, eskilerin tabiri ile "su kaldıran cinsi" yinede ilk denemede suyu abartmayın, yavaş yavaş ilave edersiniz. |
|
31-10-2008, 07:37 | #43 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 03-09-2008
Şehir: Kdz.Ereğli
Mesajlar: 75
|
Merhaba arkadaşlar. Geçende doğal beslenelim diye kabuklu pirinç aldım ve saatlerce pişirmeme ve dolayısıyla da sürekli su eklemek zorunda kalmama rağmen bir türlü pişmedi. İllallah dedim valla. Acaba sizin çeltik dediğiniz bu mudur. Acaba eksem olur mu? Ayrıca pilav yapımı hakkında ben de naçizane kendi püf noktalarımı ilave etmek isterim. Ben herşeyde olduğu gibi pilavda da sadeliği tercih ediyorum ve sağlıklı olsun diye zeytinyağını kullanmaya başladım. Tabi ki baldo pirinç kullanıyorum. Bu ön bilgiden sonra pirinci kaynar tuzlu suda en az 20 dak bekletiyorum ki bu şart değil esasında. 20 dakika sonunda pirinci soğuk suda 2 kez yıkıyorum. Bu arada zeytinyağında hafif kavurduğum arpa şehriyenin üzerine, eğer tuzlu suda bekletilmiş pirinç ise 1 e 1.5, bekletilmemişse 1 e 2 oranında su koyup kaynamasını bekliyorum. Kaynadıktan sonra yıkanmış pirinci ilave edip harlı ateşte göz göz olana kadar pişiriyorum. Pilav göz göz olunca tencereyi mum alevi kadar kısık ateşe alıp iyice suyunu çekmesini bekliyorum. Suyunu iyice çekince altını kapatıp 15 dakika pilava hiç dokunmuyorum. Bu esnada üzerine temiz bir bez örtüp kapağını kapatarak demlenmesini hızlandırabilirsiniz de. 15 dakikanın sonunda pilavı iyice karıştırıp tel tel olmasını sağlıyorum. Görümcem çok lezzetli yemekler yapar ve her zaman der ki pilavı tutturabilen, her yemeği iyi yapar der. Ben nihayet 11 yıllık evlilikten sonra pilavı tutturabilmeyi başardım. Artık diğer yemekler için de bir 11 yıl daha harcarım. Ondan sonra da zaten perhiz yemeklerine talim. Ömür böyle geçip gider işte... Hepinize sevgilerimle... Not: Sn Eylems pirince ben de talibim. |
31-10-2008, 15:18 | #44 |
Ağaç Dostu
|
Sayın Step Floribunda, pirinci kaynar suda bekletirseniz pirinç kırılır ve pilavda istediğiniz performansı yakalayamazsınız. Su sıcaklığı asla kaynama noktasında değil, eli yakmayacak derecelerde olmalıdır. Çeltik ise pirincin hasat edilmiş, işlenmemiş, kabuklu halidir. Bir nevi tohum hali de diyebiliriz. Çeltiği döğdürmezseniz ve zararlılardan koruyabilirseniz uzun süre saklanabilir. Çeltik hali ile, size taze pirinç rezervi durumundadır.Çeltiğin sadece kabuğu alınırsa pirinçte bol miktarda kepek kısım soyulmadan kalmış anlamına gelir. Bu durum da geç pişmesine sebep olabilir. |
31-10-2008, 15:23 | #45 |
Ağaç Dostu
|
Sevgili Eylems, dünden beri uykularım kaçtı, nereden aklıma düşürdünüz bu sarı kılçığı. Pazar günü Karfur dan bakıcam, yoksa sizin başınızı ağrıtacağa benziyorum. Kim bilir benim gibi bir çok meraklısıda çıkar bakarsınız. |
31-10-2008, 15:27 | #46 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Arkadaşlar başımı ağrıtmaktan ziyade, memleketimin pirincini tatmanız bana zevk verir. |
|
31-10-2008, 15:31 | #47 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Şöyle gizliden gizliye (aman ha çok kimse duymasın) memleketinizden güvenilir bir satıcı telefonu bildirseniz ve onun aracılığıyla temin etsek şu Sarı Kılçığı nasıl sevaba girersiniz biliyor musunuz? |
|
31-10-2008, 15:42 | #49 |
Kaybettik...
|
Gurbetteki öğrencilik yıllarımda pilavı ben düdüklüde pişirmeyi öğrendim. Vakti kısıtlı olan, çalışan ev hanımlarına ve bekarlara da nasıl pişirdiğimi bende yazmak istedim. Pirinç sıcak tuzlu suda (ne kaynar ne ılık) bekletilir. Düdüklüde tereyağı ve şehriye kavrulur. Şehriyesiz yapacaksanız sadece yağı eritip bir ölçeğe bir ölçek su etsuyu ekleyin. Su kaynıyana dursun pilavı süzün yıkayın. Kaynar suya pilavı ekleyip kısaca karıştırıp kapağını kapatın. islim çıktıktan sonra 3 dk daha islim çıkartmasını sağlayın. 3 dk sonra altını tamamen kapatıp 10 dk bekletin. Bu zaman zarfında buhar basıncı düşmüş olur. Kapağını açıp pilavı karıştırın. Yemeğe kadar tercihan en az bir 10 dk daha dinlensin. Ben bu yöntemle 30 yıldır pilavı düdüklüde pişiriyorum, asla da tencerede pişirmeyi düşünmüyorum. Öğrencilere, bekarlara duyrulur |
31-10-2008, 15:43 | #50 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-06-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 551
|
Sevgili ormanx çok sessiz sormuş ama bende duydum |
31-10-2008, 15:49 | #51 |
Ağaç Dostu
|
Yeni bir başlık açıpta Pilav kardeşliği falanmı desek Tam 41 yıllık ev hanımıyım, ama düdüklüde hiç pilav yapmadım sayın praecox. Aslında nohut ve bir kaç yemeğin dışında düdüklü kullanmayı sevmiyorum. Benim yemeğim hep gözümün önünde olmalı, içerde neler olup bittiğini görmem lazım. |
31-10-2008, 16:06 | #55 |
Ağaç Dostu
|
Sayın Todor, şu konuda bir anlaşalım, pilavın tane tane olması tabi ki önemli, ama bembeyaz olması ne kadar önemli? Bu karşılaştırmayı konumuz olan sarı kılçık için yapıyorum, çünkü sarı kılçıkla yaptığınız pilav son derece lezzetli olmasına karşın, ne yaparsanız yapın bembeyaz olmuyor. |
31-10-2008, 16:24 | #57 |
Ağaç Dostu
|
Domatesli pilav yapıyorsanız beyazlığı çok önemli değil elbette. Ama şehriyeli pilav yapıyorsanız ne kadar beyaz görünür ise o kadar iştah açıcıdır. Benim öyle sarı kılçık falan bulma şansım zaten yok. Ya baldo ya yasmin. Yasmin kokulu ama lezzetsiz, Baldoyu tercih ediyorum. Bir de pazarda açık satılanlar var, onlardan asla almıyorum. (Okuyanda her gün pilav yapıyorum zanneder.) |
31-10-2008, 17:15 | #58 |
Ağaç Dostu
|
Düdüklü tencerede kek yapanı görmüştüm ama pilavı ilk kez duyuyorum. Annem şuan memlekette. İlçe merkezindeki daimi pirinç pazarında bulunan esnaflardan birinin telefon numarasını köyden ilçeye ilk gittiğinde alıp bildirecek. Bende buradan size bildiririm. Annem gelmiş olsa idi bizim kışlık erzakla birlikte pirinç te gelmiş olurdu. İstanbul toplantısına denemeniz için getirebilirdim. Malesef elli kilo pirinci bir yılda bitirdik. |
|
|