29-06-2010, 19:52 | #241 |
Ağaç Dostu
|
Bu zararlının herkesin bahçesinde olduğuna kuşkum yok, ceviz iç kurdun da organik tarımda kullanılan "Madex" ilacını domateste deneyebilirsin etkili olacağını düşünüyorum. |
30-06-2010, 01:17 | #243 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Delfin, salkım güvesine ve domates yeşil kurduna zaten ruhsatlı. Domates yeşil kurduna karşı o kadar çok ve ucuz ve aynı zamanda zehirli ilaç var ki; delfin e sıra gelmiyor. Üreticiye bu ilaçlar için destek verilmezse, niye kullansın? Delfin i ruhsatlı olmadığı zeytin sineğine kullandık geçen yıl ve etkili olduk. Bu yıl yine kullanacağız. Denemekte fayda var. Geçen yıl _bazı nedenlerden_ 15 ceviz ağacına bakamadım ve ceviz iç kurduna geri kalanları da ağaç kakana kaptırdım. Bu yıl ema ve daha sonra iki defa _yarın yine kullanacağım yağmur sonrası_ delfin kullandım. Çeviz iç kurdu zararlısı 1/20 gibi hesapladım. Hatta bazı ağaçlarda hiç yoktu. Geçen yıl, bu ceviz taneleri üzerindeki noktaların ne olduğunu merak ettiğimde çok geç kalmıştım. Çeviz iç kurdu vuruğu. Hemen delfin ile ilaçladım. Şu ana kadar başarılıyım. Sn. lilium' a daha önce sordum, ceviz iç kurduna ''hangi ilacı kullanıyorsunuz'' diye. ''Madex'' demişti. Ancak dolu vuran ceviz ağaçlarının bazı resimlerinde ceviz iç kurdu zararlısı görmüş (gözlüklerim takılıydı) _ uygun düşmez diye_ soramamıştım. Zarar eşiği denen bir şey de var tabii... Önce ve sonrasında, sordum soruşturdum delfin in madex e göre daha etkili ve tercih edildiğini öğrendim. Evet Sn. Acemi' nin dediği gibi delfin elma iç kurduna da denenebilir. Delfin nin başarısız olduğu _olması gerekirdi_ trabzon hurmasında akdeniz sineğine karşı kullandık. Bir yerlerde hata yapmış olmalıyım. Bilemiyorum. Konuştuğum uzmanlar akdeniz sineğine etkili bir organik bir ilaç _ zehirliside yok ya_ yok diyorlar. Benim görüşüm _belki yanlış görüyorum_ akdeniz sineği yumurtayı bırakmak için trabzon hurmasının kabuğunun yumşamasını bekliyor. Çok ince kabuğu deliyor ve yumurtayı bırakıyor. Yani zeytinde ''v'' şeklinde ve ceviz de ki gibi vurauk gözlenmiyor. Sinek yumurtayı hurmanın ince zarının içine bırakıyor (belki bitki hemen bunu onarıyor) ve delfin in bakterisi buna ulaşamıyor. Bunun için başarısız olabiliriyoruz dediğimde doğru olabileceğimiz söylendi. Bu yıl yine 8, 10 ağaçta deneyeceğim. Bu geçen yıl, bu sineği kaolin kili ile bile kandıramadım. Düzenleyen Halil Önen : 30-06-2010 saat 02:01 |
30-06-2010, 13:31 | #244 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Arkadaşlar, en basit tarifiyle Delfin'i ergini kelebek olan tüm zararlılara larvaların hastalanıp ölmeleri için, kaolini ise (temel olarak) her türlü meyve sineğine karşı yumurta bırakmayı engelleyici olarak kullanabilirsiniz. İkisinin birlikte kullanılması ise, "hepsi bir arada" çözüm sağlıyor. |
30-06-2010, 19:27 | #245 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 07-05-2009
Şehir: EDİRNE
Mesajlar: 1,576
|
yardımlarından dolayı sayın meyvelitepeye teşekkür ediyorum ilkbaharda bahçemizin mutlif yerlerine sinek tuzakları koyup bu tuzakları hergün kontol edip zararlıların çıkış zamanlarını hesaplayıp ilaçlamayı zamnında yapmak bahçemizi %90 koruruz zararlı yumurtadan çıktıktan hemen sonra meyveye intikal etmeye başladığı andan itibaren ilaçlamaya süratle geçmeliyiz zararlı meyveyi delip içersine girdikten sonra ne ilaç atarsak atalım artık meyve onun evi olmuştur .. |
30-06-2010, 19:40 | #246 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Şimdi bir örnek verelim. halilbey sormuş ceviz iç kurduna ne attın. Matex attım demişim, Yapmış olduğum uygulamanın hakkında bir bilgi konuşmamışız ve bu konulara girmemişiz ve ya yazmak aklımıza gelmemiş, ve matex ilacın kullanılmasında iç kurdu halil beyin gözlüklerinden kaçmamış ve matex ilacı halil beyin gözünde etkisiz imajı bırakmış, bende olsam aynı şüphe de kalırdım. Oysaki ilaç hatası değil kullanıcı hatası olabilir mi diye aklımıza gelmez, ki tamda bir ilacı kullanıcı hatası olduğunu bu vesile ile söyliyebilirim, (İlacı tu kaka yapamam ne yalan söyleyim) hata bende de var, ilaçlama motorum arızalıydı bügün yapacağım yarın yapacağım derken ilaçlamaya baya bir geç kaldım, ilaçlamayı zamanın da yapamadığım içinde ilk uyanık kurtlar cevizlerin bazılarını işaretlediler. Her zaman değindiğim çok ilaçlama yapmak bir çare değil zamanın da yapacağınız bir ilaçlama, beş ilaçlamandan daha iyi değil çok çok daha iyi sonuçlar alırsın. Ha ayrıca onlar dolu vuranlar da görmemişinizdir. |
|
30-06-2010, 20:48 | #247 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-06-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 554
|
Merhabalar, Burası yeri değil belki ama yakında uzak bahçelere katılma ihtimali olan biri olarak aklıma takılan birşey var. Bu yaptığımızın (böcek ilacı yerine delfin, neemazal, mantar ilacı yerine mikrobiyal preparat vs.) kimyasal atmaktan tek farkı attığımız ilacın çevreye veya ürünü tüketene zarar vermiyor olması mıdır? Yine böcekleri, sinekleri öldürüyoruz, yine doğayla savaşıyoruz ama doğadan elde edilen araçları kullanarak. Doğru mu yapıyoruz bilemiyorum, ikna olamıyorum. Yanlış birşeyler var gibi geliyor. Kurtlu kiraz yer misin derseniz ona da cevap veremiyorum |
05-07-2010, 12:22 | #248 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
|
Sn. Verdoque, Evet doğru diyorsunuz kullanılan biyolojik ilaçlar çevreye hemen hiç zarar vermeyen ilaçlar. Özellikle kullandığımız EM türü gübreler bırakın çevreye zarar vermeyi aksine doğanın kendini yeniden üretmesine katkıda bulunan yararlı mikroorganizmaları içeriyorlar. Kimyasal ile karşılaştırmaya gelince, tıpkı bugün cep telefonlarında olduğu gibi DDT türü kimyasal ilaçlar kesin ve hızlı sonuç verdikleri için birkaç yıl içinde hızlıca yayıldılar ve zararını biz ancak on yıllar sonra anladık. Çünkü ilaç üreticileri aynı zamanda gündemi belirlemede oldukça başarılı firmalar. Bu konuda PR şirketlerine ve reklamlara oldukça geniş bütçeler ayırıyorlar. Zarardan çok yararı ön plana çıkaran yazınsal, görsel ve işitsel medya araçları ile kamuoyu çok kolaylıkla ikna ediliyor. Bugünde cep telefonu için aynısı geçerli. Cep telefonunun "gereklilik olduğu" zararından çok daha fazla ön planda. Yıllar sonra anlayacağız nasıl bir zararla karşı karşıya kaldığımızı. Bu yüzden ben kendim bir biyolojik ilacı kullanırken 40 kere düşünüyorum. Çünkü etkilerini, hele hele zararlıların bağışıklık sistemini nasıl etkileyceğini hiç bilmiyoruz. Bunu zaman gösterecek. Kimyasal ve biyolojik farkına gelince neem ağacından elde edilen ekstraktı siz kimyasal olarak yaptığınızda da aynı etkiyi alırsınız. Eğer sadece neem ağacının özünü içeren bir bileşik varsa neden bu kimyasal sayılsınki. Yani biyoloji ve kimyanın sınırları oldukça iç içe geçmiş durumda. En iyisi kurtlu kirazı yemek galiba Ancak burada bile sorun var. Kirazın yetiştirildiği bölgeye yağan yağmurda ne kadar kimyasal olduğunu bilmiyoruz. Malum, kimyasal artıklara insan falliyetinin minimum düzeyde olduğu kutup bölgelerinde bile rastlanıyor artık. |
05-07-2010, 14:02 | #249 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Tırtılları öldürürken, renkli kelebek tırtıllarını ayırt edebiliyor mu? Delfin kullanan bir kişi bahçesinde kelebek çalısına konacak bir kelebek görebilme şansı oluyor mu? Yine neemazalın bir uğur böceği ile yaprak bitini nasıl ayırt ettiğini hala anlamış değilim. Yaprak bitleri bir kaç gün sonra ölürken uğur böceği ölmüyor mu? |
|
24-07-2010, 06:20 | #250 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 28-08-2009
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 38
|
Tarım dışından biri olarak konuyu dağıtmak istemem ancak ne yediğimiz domateste domates,ne karpuzda karpuz tadı var ama hepsi mükemmel şekilli aynı boy.Zaten birçok zirai sorun GDO ile çözülmüş ve bir şekilde bunlarla beslenmeye mecbur edilmişiz.Sadece ilaçlamadan kurtarmakla organik tarım yapılacağını düşünmüyorum.Hiçbir politikanın da insan sağlığı varlığı için uygulandığını düşünmüyorum,ilaçlamanın kontrol altına alınması bile GDO'lu üretime teşvik olabilir.Neticede insan birilerine çalışacak kadar yaşasın ondan sonra fazla kaynak tüketmeden bu dünyadan ayrılsın diye bir politika izlendiğini düşünüyorum. |
25-07-2010, 09:57 | #251 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
|
Sn. Cumartesi70, Uzak Bahçelerin Yakın İşbirliği, organik tarım kavramını ısrarla kullanmıyor. Çünkü sertifikasyon gibi bir amacı yok. Amacımız insanı ve doğal üretimi ön plana çıkarmak. Bu yüzden GDO lu ürünlere de karşıyız, kimyasal ilaçlara da karşıyız. Çünkü hangi etkinlik olursa olsun tekellerin etkisine girdiğinde insandan önce kar ön plana geçiyor. Amacımız kardan ziyade, öncelikle kendimiz doğal üretilmiş meyve, sebze yiyebilmek ve daha sonra diğer insanlara bu ürünleri ulaştırmak ve bu bilinci insanlara kazandırmak. Şimdilik okyanusta bir damlayız, ancak insanlar bilinçlendikçe, ne yediklerini ve nasıl üretildiklerini sorgulamaya başlayacaklardır diye düşünüyorum. Tıpkı sizin gibi. |
25-07-2010, 11:23 | #252 | |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Alıntı:
Bizim bahçede delfin kullandığım halde kelebek de eksik değil. Hatta fazlasıyla kelebek mevcut. Kelebek larvası olan zararlılarla mücadele ederken uygulanan yöntem çok önemli. İlk yapılması gereken, mümkünse kelebeği korumak istediğiniz sebzenin meyvenin üzerinde yumurtlatmamak. Civarda kelebeğin yumurta bırakabileceği milyonlarca başka ortam var. Lahanada, domateste, zeytinde ve meyve ağaçlarında bırakmasa da olur. Kaolin bunun için iyi bir engelleyici. Kelebek yumurtayı başka yere bıraktıysa zaten sorun yok. Tırtıllar çok büyük mesafeleri yürüyerek kat etmezler. Diyelim ki, engel olamadınız, lahananın üzerine bıraktı yumurtaları. Tırtıllar başladı yemeye. Ne yapacaksınız? Hiç bir önlem almazsanız lahananın tamamını yerler, meyvelerinizin tamamı kurtlu olur, tek bir sağlam domates bile alamazsınız. Bir organik ve biyolojik mücadele yöntemi olarak delfin bu noktada devreye girer. Bu uygulamayı ezbere, körlemesine yapmanın bir anlamı yok. Tırtılın yumurtadan çıktığını ve nerede olduğunu bilmeniz gerekir. Tırtıl olmayan yere atmanın da bir anlamı yok, zira etkisi sadece bir kaç saat. İlacı attığınızda tırtıl oradaysa etkili. Yoksa sizin ilaç attığınız yere 24 saat sonra bir kelebek yumurta bırakırsa, yeni tırtıllar çıkar ve mutlu mesut yaşarlar. Zararlılarla organik mücadelenin konvansiyonel yöntemlerden önemli bir farkı, çok iyi gözlemci olmak gerekiyor. Yoksa at zehiri, haftalarca gelen ölür diye bir şey yok. Zararlıyı tesbit etmeniz ve topikal olarak saldırmanız gerekir. Bu saldırı da kalıcı değil, o anda vurduklarınız için geçerli olacaktır. Neemazal, nimiks gibi böcek ilaçlarının faydalılara etkisi olmamasını sağlayan mekanizma ise, etkilerinin beslenme yoluyla olmasıdır. Uğurböceği yaprak yemediği, bitki öz suyunu emmediği için etkilenmesi de söz konusu olmuyor. Sadece uğur böceğinin besinini yok etmiş oluyorsunuz. Onlar da, ağaçtakilerle değil, dibindeki otlarda kısmetlerini aramaya başlıyorlar. |
|
25-07-2010, 11:32 | #253 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Sn.Cumartesi70, öyle şeyler yazmışsınız ki, aylarca, yıllarca yazsak, tartışsak bitiremeyiz Özetin özeti bir şey söylemek gerekirse, henüz karpuzda GDO yok (en azından ülkemizde). Siz, daha çok marketlerde paketli olarak satılan şeylere dikkat edin. İçinde mısır ve türevleri, soya ve türevleri, kanola yağı olan şeylerden (bitkisel yağ deniyorsa fiyatı sebebiyle kanola olması yüksek ihtimaldir) uzak durmaya bakın. Hatta, baklavada bile fruktoz kullanıyorlarmış. Alırken sormakta fayda var. Hibrid'lerle GDO'lar hala biribirine karıştırılıyor. Hibrid, doğada kendi kendine de olabilecek olan bir çapraz tozlaşma durumudur. Tek sakıncası, tohumculara esir olunur, yerel çeşitlerin azalmasına sebep olur. GDO ise gen mühendisliği ile doğada kendi kendine asla olamayacak şekilde bitkinin dna'sına müdahale edilip, çoğu zaman ilgisiz başka türlere (söz gelimi bakteri) ait genlerin bitki dna'sının içine konması durumudur. |
25-07-2010, 12:41 | #254 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-06-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 554
|
Alıntı:
|
|
08-08-2010, 22:25 | #255 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-09-2009
Şehir: ANTALYA
Mesajlar: 220
|
Arkadaşlar Antalya finikede ki bahçemde Hicaz Narlarındaki bu bölgede unlu bit dediğimiz ve senede 5 6 defa kimyasal ilaç attığımız bahçede bu yıl sadece 3 defa Sarmısak suyunu kekik suyuyla karıştırıp ilaç olarak attım ve sonuç mükemmel oldu.Başka bitkilerde de denenebilir. |
09-08-2010, 01:21 | #256 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
oranları nasıl ayarladınız? Kaç gün ara ile attınız? Her atımda yeniden mi bu karışımı yaptınız? |
|
25-08-2010, 16:26 | #257 |
Ağaç Dostu
|
|
07-10-2010, 08:13 | #258 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
|
Sn. Bozon, Sim Derma başlığında UBYİ'nin son durumu nedir diye sormuşsunuz. Türkiye'nin dört bir yanından üreticilerin katıldığı bir birliğin aktif olarak çalışabilmesi için çok daha yaygınlaşması gerekiyor. Şu an itibariyle üyelerin karşılıklı deneylerini paylaşma dışında pratik bir aktivitesi yok. Ancak bu başlıktan tutunda, Temel Konular (Toprak, Gübre, Tohum, Sulama) başılığı ağırlıklı olmak üzere hemen bütün başlıklarda, doğal tarımla ilgili birikimlerimizi paylaşıyoruz. Ki bu konuda oldukça fazla deney ve birikim oluştu. Nematodu doğal yollardan yenme, zeytin sineği, elma ve domates iç kurdunu doğal yöntemlerle engelleme vb. konularda ciddi bir ilerleme sağlandı. Kısacası kimyasal ilaç ve gübre olmadan yetiştiricilik yapılabileceğini biliyoruz ve UBYİ olarak bunu uyguluyoruz. Çevrenizin baskısını boşverin, hatta kimyasal gübre üreticlerinin bayisi olmaktan öte gidemeyen ziraat mühendislerinin önerilerini çok fazla ciddiye almayın derim. Doğal yöntemlerle ve kimyasaldan daha ucuza yöntemlerle çok daha verimli ağaçlarınız olabilir. Üstelik meyve lezzeti de daha güzel olacaktır. Sizden de aramıza katılmanızı ve paylaşımlarınızı bekleriz. |
07-10-2010, 22:20 | #259 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 07-01-2010
Şehir: Mersin
Mesajlar: 217
|
Sayın Acemi Çaylak, İlginiz için teşekkür ederim. Bu girişime katılmak isterim. Şimdi ne yapmalıyım? İşleyişe aykırı şeyler yapmayayım. |
07-10-2010, 23:21 | #260 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Önce şu herbisit fikrinden vaz geçmelisiniz Zaten hem mikrobiyal, hem de herbisit bir arada olmaz. |
08-10-2010, 01:44 | #261 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 07-01-2010
Şehir: Mersin
Mesajlar: 217
|
Üç yerde bahçem var. 9,5 dönüm olan yerde zehirsiz tarım yapabilirim. 2,5 ve 5 dönümlük yerlerde uyuz hastalığından ancak zehirle kurtuluyoruz. Uyuza bir çare bilen olursa, ota katlanabilirim. Uyuz, akar ailesinden, yani bir tür örümcek. Ben yıllardır zehire karşı çıkan birisiyim. Zehirsiz yetiştirdiğim limonların değerini hiç bilen olmadı. Fiyatı zehirlilerin fiyatından daha fazla olmadı. Verim, onlardan daha az oldu. İster istemez direnciniz kırılıyor. Sizlerle, bir kez daha zehirlerden uzak durmayı deneyeceğim. Benim bu girişimden, belirli bir yol alındıktan sonra haberim oldu. Düşünce olarak ben de katkıda bulunmayı isterim. Saygılar. |
09-10-2010, 20:25 | #262 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
Uyuz hastalığı ismi yöresel mi? Bu kırmızı örümcek zararlısı mı? Limonlarda görülen bir hastalık mı? Sonra bu yıl Akdeniz sineğine karşı nasıl önlem aldınız? Bunları sormamın sebebi, ben de kendi tüketeceğimiz kadar limon ve mandalina yetiştiriyorum. Bu sorunlarla karşılaşmıyorum. Zararlı ismi net olursa _hep beraber çözüm bulmamız_ mücadelesi kolaylaşır. Saygılar |
|
09-10-2010, 20:54 | #263 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 07-01-2010
Şehir: Mersin
Mesajlar: 217
|
Sayın Halil Önen, teşekkür ederim. Zararlının ismi şu;TURUNÇGİL PAS BÖCÜSÜ (UYUZ)(Phyllocoptruta oleivora). Deri altına girip reçinemsi bir madde salgılıyor. Meyvenin üzerinde pütürlü bir tabaka oluşuyor. Kabuk kalınlaşıyor. Bu hastalık, taban yerlerde, iyi havalanmayan ortamlarda gelişiyor. Narenciyenin hepsinde olabiliyor. Kükürt bir miktar etkili oluyor. 9,5 dönüm olan yer yüksekte. Buraya ilaç vermeden ürün alabiliyorum. Sorunum aşağıdaki yerlerde. Bizde Akdeniz Sineği pek fazla sorun olmuyor. İlginize teşekkür ederim. |
09-10-2010, 22:33 | #264 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Hirsutella thompsonii isimli bir mantarın bu akar zararlıyı kontrol ettiği bildiriliyor. |
11-10-2010, 22:46 | #265 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 07-01-2010
Şehir: Mersin
Mesajlar: 217
|
Sayın MeyveliTepe, Hirsutella thompsonii isimli mantarın, varooa akarını önleme amaçlı olarak kullanılmaya çalışıldığına ilişkin bir yazı gördüm. Ağaçlar için herhangi bir çalışma veya ürün göremedim. Teşekkür ederim. |
14-10-2010, 00:14 | #266 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 07-01-2010
Şehir: Mersin
Mesajlar: 217
|
UBYİ ile ilgili çalışmalar duraklamış gibi. Belki bana öyle geliyor. Gene de ben sizinle bir deneyimimi paylaşmak istiyorum. Geçen yıl bazı açık arttırma sitelerinde limon, portakal, turunç sattım. Beş altı kutu satış yapabildim. PTT Kargo ile yolladım. PTT'nin kendi kutuları parasız. İlk bir kilo 3 TL, sonrakiler 0,5 TL. En büyük kutuya 8 kg civarında narenciye koydum. Brüt 9 Kg. parası ödedim. Yani toplam 7 TL tuttu. Türkiye'nin her yerine aynı fiyat. 13 ile 18 TL arasında bir fiyata, kargo da dahil olarak sattım. Açık arttırma siteleri %7 ile %10 civarında komisyon alıyor. Geniş bir kitleye ulaşamamak, en önemli zorluk olarak karşıma çıktı. Benim bu deneyimim üzerine,"güven" ekleyerek, bir yol oluşturabilir miyiz? Yalnızca yollardan birisi demek istiyorum. |
14-10-2010, 15:28 | #267 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
|
Sn. Bozon, Ürün pazarlama hepimiz için büyük bir sorun. Ki bu oluşumun ilk nüveleri zeytini için pazar bulamayan Sevgili Lilium'un zeytinleri sökmesi sonrası duyulan kaygıyla atıldı diyebilirim. Sadece siz değil ben ve diğer arkadaşlarda aynı sorunu yaşıyoruz. Sevgili Ayhan Kaptan'ın dediği gibi "bunca emek ve özenden sonra ben zeytinlerimin tüccarın eline düşmesini istemiyorum." Ne yazık ki hem diğer üreticilerden daha özenli hem de daha fazla emek harcayarak yetiştirdiğimiz ürünler pazara çıktığında kostikle tatlandırılmış zeytinle aynı işlev görüyor. Hadi fiyatından vazgeçtik kostikli zeytinle aynı kategoride olmak insanın içini acıtıyor. Açıkçası pazarlama sorununu daha önce kendi aramızda tartışmıştık. Özellikle Sevgili Bayındırmevki ve Sevgili Ensar bu konuda ısrarcı olmuşlardı. Ancak oluşumun yeniliği nedeniyle arada kaynadı gitti. Hatta ben kendi ürettiğim fıstıklar için burada duyuru bile yapmadım. Sizin bu mesajınız vesilesiyle yeniden tartışabiliriz ve çözüm yolları üretebiliriz diye düşünüyorum. |
14-10-2010, 15:43 | #268 |
Ağaç Dostu
|
Satış konusunda en ufak bir ilerlemenin olmaması gerçekten üzücü. Önceleri ağaçlarnet üzerinden GG gibi bir satış yapılması tartışılıyordu ama sanırım bu konuda bir çalışma olmadı. Ben GG de açılacak bir dükkan üzerinden UBYİ üyelerinin satış yapmasından yanayım. Bu dükkana kim girecek, hangi şartlarda girecek, dükkan kim üzerinden açılacak ...UBYİ üyeleri kendi aralarında tartışmalı. Zeytin zamanı geldi herhangi bir hareket yok,ceviz geldi geçiyor yine öyle. |
14-10-2010, 22:54 | #269 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
|
Aslında benim konuda ısrarcı olmam kendi satış kaygılarımı içermiyordu. UBYİ daha geniş bir oluşum gibi hayal ediyordum. Ve bunu toplumun genelinde kabul ettirmek için üreteninde, tüketeninde kendini kazançlı hissedeceği biçimde olması gerektiğini düşünüyordum. Yaptığımız ve yapacağımız tarım tekniklerini köylüye kabul ettirmek için kazanacağına inandırmak. Düşüncelerimizi kentliye kabul ettirmek için daha hesaplı alışveriş olanağı sunmak gibi. Manevi yanına maddi kazanımları da katmanın insanlara daha çekici geleçeğini düşünüyordum. Benzer amaçlar ile kurulmuş oluşumların çoğu sadece önerir ve dikte ederken biz insanlara doğru şeyleri yaparken kazanma imkanı da vermeliyiz diyordum. Bunun gibi tam anlatamadığım düşüncelerim vardı. Yoksa kendi satış kaygılarım yok. Öncelikle ürün almama daha iki yıl var. Sonrası ise çiftçilik benim için bir meslek ve geçim olacak. UBYİ olsa da, olmasa da ilkelerimden sapmadan bir şekilde ürünümü satacağım. Bunu yapmak zorundayım çiftliğim bir hobi bahçesi değil ailemin geçimini sağlayacak bir işletme. İsterdim ki burda inandığımız dünya görüşleri üstüne fikir alışverişinde bulunurken, tarım tekniklerimizi paylaşır ve geliştirirken, bir yandan da satış deneyimi kazanacağımız bir web sitesini kursaydık. Hiç bir şey olmasa da deneyim olurdu. Benim rafa koyacak ürünüm yok ama var olan arkadaşlara bir iki katılım ile hoş olurdu. Olmadı. Sağlık olsun. Her şeyde hayır vardır diyorum. |
14-10-2010, 23:31 | #270 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 07-01-2010
Şehir: Mersin
Mesajlar: 217
|
Ben "gg", "sahibinden" sitelerinden satış yaptım. (Site ismi vermek doğru mu bilmiyorum? Yanlışsa beni uyarın lütfen. ). İlla dükkan açmaya gerek yok. Önemli olan duyulmamız ve güvenilmemiz. Bunun için mutlaka bir siteye gereksinimimiz var. Bu site, bizim için bir merkez, bir birlik yeri, birlik adı olabilir. Resmi bir kuruluşun, şimdilik gereksiz olduğunu düşünüyorum. Ağaçlar.net üzerinden satış mümkünse, o da olur. Yol bir tane olmamalı. Piyasanın dışına çıkan bir yapılanmanın iyi olmadığını düşünüyorum. Emek veren herkes payını almalı. Piyasa dışı bir yapılanmada istikrar sağlamak çok zor. Ayrıca, piyasaya örnek olmamız, büyük bir toplum hizmeti olur diye düşünüyorum. Sahibinden.com sitesinde, sanıyorum komisyonsuz bir seçenek de var. Zaten ilan parasız. Alan ve satanın güvenine kalıyor iş. Site sorumluluk taşımıyor. Bu seçenek, üzerinde durursak, iyi bir yol olur gibi. Biz, sitemiz aracılığıyla, satıcıyı ve alıcıyı tanıyabiliriz. Karşılıklı bilgilenebiliriz. Sakıncası yoksa, Ağaçlar.net de bize yardımcı olabilir diye düşünüyorum. Şimdilik bu kadar. Saygılar. |
Etiketler |
baltaç, doğal çiçek balı, karakovan balı, meis balı, seksiyon balı |
|
|