agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Anket Sonuçlarını Göster: GDO'lu besinler tüketmek ister misiniz?
GDO'suz olduğunu bilmek istiyorum 243 98.38%
Binde dokuza kadar GDO'lu içerik benim için sakıncasızdır 2 0.81%
Benim için olmuş, olmamış farketmez 2 0.81%
Oy Verenler: 247. Bu ankete oy veremezsiniz

Beğeni Düzeni200Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 10-11-2012, 22:51   #331
Ağaç Dostu
 
birnefestoprak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
Kaliforniya'da GDO'lu urunlerin etiketlenmesiyle ilgili cok yogun bir kampanya yurutuldu ve gectigimiz haftaki baskanlik secimlerinde bununla ilgili bir referandum maddesi oylandi. %47'lik aslinda hic de azimsanmayacak bir kesim etiketlemeye evet derken, basta Monsanto olmak uzere gida firmalarinin buyuk paralarla 45 milyon dolar harcayarak yuruttugu karsi kampanya sonucunda bu maddenin yasalasmasi engellendi. Yalniz aktivistlerin kampanya icin harcadigi para 7 milyon dolar olmasina karsin, bu sonuc yeterli olmasa da cok umut verici.

Bu arada belirtmekte yarar var: Su anda Amerika'nin o guzelim yerlilerinden kalma geleneksel misir tohumlarinin %60 oraninda GDO kontaminasyonuna maruz kaldigi tahmin ediliyor. Eger yanilmiyorsam, bunun nedenlerinden biri de GDO'lu misir yetistirilen tarlalarla saf geleneksel tohumlari yetistiren tarlalar arasindaki izolasyon mesafesinin yeterli olmamasi. Amerika'nin en buyuk holdingi olan Walmart'in sebze reyonunda satilan misirlar GDO'lu. Eger, Amerika'dan misir tohumu siparisi verecekseniz lutfen guvenilir tohum sirketlerini tercih edin. Bu konuda isteyene GDO'lu urunlerle yasal duzeyde mucadele de eden tohum firmalarindan bir ikisini tavsiye edebilirim.

Son olarak, Michelle Obama'nin da bu konuyla ozel bir mucadele yuruttugu biliniyor. First lady'nin Beyaz Saray'in bahcesinde geleneksel sebze tohumlarindan olusan bir bahcesi var ve GDO konusundaki kampanyalara bagis da topluyor.

birnefestoprak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-11-2012, 23:13   #332
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Etiket zorunluluğunu önlemek isteyen biotech şirketleri $45 milyon pompalayarak müthiş bir kafa karıştırma, aba altından sopa gösterme kampanyası yürüttüler. En etkili tehditleri de, şayet GDO'lar etiketlenir ise her ailenin yıllık mutfak masrafının $400 artacağı yönündeki kampanya idi.

Etiketlensin diyen %47 GDO'lu yiyeceklerin neden etiketlenmesini istediği konusunda tamamen bilinçli iken etiketlenmesin diye oy verenler için aynı şeyi söylemek mümkün görünmüyor. Son 15 yıldır sağlık ve sağlık sigortası masraflarının nasıl arttığını ve artacağını bilmiyorlar. Biotech şirketleri ise, insanların onların üretip sattığı GDO'ları yerken ne yediklerini bilmesinler ahlaksızlığına tamamen batmış durumdalar.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-11-2012, 23:56   #333
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Öyle ya da böyle şu anda marketlerde satılan ürünlerin %90 ı GDO lu...

Bence savaş kaybedildi...

Terminatör filmlerindeki gibi yeraltında bir savaş veriyoruz...Umutsuz değilim...

Kiraz beğendi.
denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-12-2012, 17:42   #334
Ağaç Dostu
 
birnefestoprak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
Tarim Bakani'nin 12 Aralik 2012 tarihli Milliyet Gazetesi'nde yayinlanan itiraf niteligindeki aciklamalari icin bakiniz:

Eklenen Resimler
 
mrduran ve ciroz beğendi.
birnefestoprak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-12-2012, 20:06   #335
Ağaç Dostu
 
birnefestoprak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
GDO icin 2012'nin ozeti (makale Ingilizce'dir):

Top 10 Non-GMO Achievements of 2012 | The Non-GMO Project

ciroz beğendi.
birnefestoprak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-12-2012, 23:40   #336
Ağaç Dostu
 
Serpent's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 236
Çok üzüldüm.

ABD’de GDO etiketlenmesinin zorunlu hale getirilmesi oylamasını ‘Luddite’ler kaybetmişler. Bunun tasası da bizden bazılarını sarmış.

Bir de tersi çıksaydı, Amerikalının kapitalist tekellere karşı nasıl da şanlı bir savaşım verdiği anlatılacaktı.

Bir arkadaşımız, savaşın Terminatör filmindeki gibi yeraltında verildiğini söylemiş. O bir film; ama insan şovenizminin üstüne kurulmuş bir film. Yapay Zeka konusuyla ilgili biri olarak biliyorum ki eğer bir gün yapay zekalı makineler dünyamızı ele geçirmeye çalışırlarsa hiçbir şansımız olamayacağını şimdiden söyleyeyim. İsterlerse bizim mağaralarda bile yaşamamıza bile fırsat vermeyeceklerdir. Tabii ki bu çok derin bir konu. Yapay zekalı makineleri ahlaklı yapmamız gerekiyor. Onları kontrol edilebilir yapmayı kastetmiyorum. Doğrudan ahlaklı yapmayı kastediyorum.

GDO konusuyla bu konuyu bağlarsak, GDO’lu ürünleri de insanlığın yararına geliştirmek ana amaç olmalı. Teknoloji iki tarafı keskin bıçak gibidir. Her teknoloji insanlığın yararına da aleyhine de kullanılabilir durumdadır. Yani GDO'lu ürünlere sadece karşı olmak anlamlı değil.

Serpent Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-12-2012, 21:33   #337
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 07-01-2010
Şehir: Mersin
Mesajlar: 217
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Serpent Mesajı Göster
Çok üzüldüm.

ABD’de GDO etiketlenmesinin zorunlu hale getirilmesi oylamasını ‘Luddite’ler kaybetmişler. Bunun tasası da bizden bazılarını sarmış.

Bir de tersi çıksaydı, Amerikalının kapitalist tekellere karşı nasıl da şanlı bir savaşım verdiği anlatılacaktı.

Bir arkadaşımız, savaşın Terminatör filmindeki gibi yeraltında verildiğini söylemiş. O bir film; ama insan şovenizminin üstüne kurulmuş bir film. Yapay Zeka konusuyla ilgili biri olarak biliyorum ki eğer bir gün yapay zekalı makineler dünyamızı ele geçirmeye çalışırlarsa hiçbir şansımız olamayacağını şimdiden söyleyeyim. İsterlerse bizim mağaralarda bile yaşamamıza bile fırsat vermeyeceklerdir. Tabii ki bu çok derin bir konu. Yapay zekalı makineleri ahlaklı yapmamız gerekiyor. Onları kontrol edilebilir yapmayı kastetmiyorum. Doğrudan ahlaklı yapmayı kastediyorum.

GDO konusuyla bu konuyu bağlarsak, GDO’lu ürünleri de insanlığın yararına geliştirmek ana amaç olmalı. Teknoloji iki tarafı keskin bıçak gibidir. Her teknoloji insanlığın yararına da aleyhine de kullanılabilir durumdadır. Yani GDO'lu ürünlere sadece karşı olmak anlamlı değil.

Çıkar dışında, GDO'ya nasıl olumlu bakılabilir acaba? Geri dönderilemez süreçlere yol açtığı ortaya konmuşken.

bozon Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-12-2012, 23:58   #338
Ağaç Dostu
 
Muhsin Hanif's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-06-2012
Şehir: Girne KKTC
Mesajlar: 219
Galeri: 5
GDO'ya karşı çıkmayı, yeniliğe-modernliğe-teknolojiye karşı çıkmak gibi algılayanlar için söylemek istediğim bir kaç şey var.

Her şeyden önce GDO'lu ürünler yiyecek, içecek olarak kullanıldığından dolayı sağlığı direk olarak etkileyen maddeler.
Zararlı olduğunu bildiğimiz ya da şüphelendiğimiz halde kullandığımız hatta peşinde koştuğumuz teknolojik bir sürü şey var. Bunlara da karşı çıkmamız ve ilgili kurumları ( Devletler, şirketler, üniversiteler ) araştırma ve koruma tedbirleri için zorlamamız gerekir.

Fakat besin olarak vücudumuza almak çok farklı bir olay. Çocuklarımıza yedirmek ise bana korkunç geliyor çünkü bu ürünlerin uzun vadede etkileri bilinmiyor.
İleride kızım bu yüzden ( Allah tüm çocukları korusun ) ağır hastalığa yakalanırsa ne kendimi ne de sorumluları affetmem mümkün değil.

GDO'lu tohumların toprakları ele geçirmesi, normal tohumların yok olmasına sebebiyet vermesi gibi vahim durumları da ele almak gerekir.

Bu konuda iyi düşünmenin, çok iyi araştırmanın, en önemlisi de aktif olmanın zorunlu olduğuna inanıyorum.

mrduran beğendi.
Muhsin Hanif Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-12-2012, 00:54   #339
Ağaç Dostu
 
Serpent's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 236
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi bozon Mesajı Göster
Çıkar dışında, GDO'ya nasıl olumlu bakılabilir acaba? Geri dönderilemez süreçlere yol açtığı ortaya konmuşken.

Benim bu işten bir çıkarım olduğunu ima ediyorsunuz. Deliliniz nedir?

"Geri dönülemez süreçlere yol açtığı ortaya konulmuşken" diyorsunuz. Bununla ilgili hangi delilleriniz var?

Serpent Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-12-2012, 01:02   #340
Ağaç Dostu
 
Serpent's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 236
Alıntı:
Her şeyden önce GDO'lu ürünler yiyecek, içecek olarak kullanıldığından dolayı sağlığı direk olarak etkileyen maddeler.
Bütün yiyecekler sağlığınızı şu veya bu şekilde etkiler. GDO'lu gidaların sağlığınızı daha başka türlü etkilediğine dair bir deliliniz var mı?


Alıntı:
GDO'lu tohumların toprakları ele geçirmesi, normal tohumların yok olmasına sebebiyet vermesi gibi vahim durumları da ele almak gerekir.
Klasik kültür bitkileri de (Örneğin, buğday, patates vs.) toprakları ele geçirmiş durumda. Bunu vahim durum olarak görmeyip GDO'luların vahim durumlara nasıl sebep olduğuna dair deliliniz var mı?

Serpent Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-12-2012, 01:43   #341
Ağaç Dostu
 
Muhsin Hanif's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-06-2012
Şehir: Girne KKTC
Mesajlar: 219
Galeri: 5
Ben de tam bunu söyledim: "Bütün yiyecekler sağlığınızı şu veya bu şekilde etkiler."
GDO'lu olanların nasıl etkilediğini, uzun vadede nasıl sonuçlar doğuracağını bilmiyoruz.

İlk olarak size şu haberi örnek vereyim.Milliyet

Bir vurgu yaptığım şey de ısrarla istediğiniz delil ortaya çıktığında geç kalmış olunabilir.
Eroin bir zamanlar doktorların reçete yazdığı, tavsiye ettiği, ilaç gibi düşünülen bir maddeydi. kokain de keza öyle bir durumdaydı.
Kaç bin insanın, çocukların öldüğünü süründüğünü biraz araştırın, belki başka delillere de rastlarsınız.

Buğdayın, patatesin yeryüzündeki besin dengesi ne kadar önemli olduğunu burada tartışmaya gerek yok. "Klasik" ürün oldukları sürece vahim bir durum da söz konusu değil, buna da delil değil akıl yeterli sanırım.

Genlerine başka canlıların, hayvan genlerinin monte edildiği GDO'lu tarım ürünlerinin
Yendiğinde insan sağlığını, yem olarak hayvan sağlığını nasıl etkilediğini...
Uzun vadede etkilerini...
Toprağa ne gibi etkiler yaptığını...
Diğer tohumlarla etkileşerek, karmaşık yeni nesillerin oluşma durumunu...
Verdiği tohumdan üretim yapılamayan bu ürünlerle kime, ne şekilde bağımlı kalındığı..

Araştırılsın istiyoruz ve olumsuz sonuçları olmadığına dair DELİL istiyoruz.

mrduran beğendi.
Muhsin Hanif Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-12-2012, 11:02   #342
Ağaç Dostu
 
Serpent's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 236
Sayın Muhsin Hanif,

Öncelikle temel mantık kuralını hatırlatayım: Bir şeyin yokluğu değil varlığı gösterilebilir. GDO’nun olumsuz olmadığına dair delil istiyorsunuz. Buyurun daha önce de yazılmıştı.

Biosafety research conclusions: Genetically modified Bt maize is safe - News - gmo-safety.eu

Bu araştırmaların zararı yoktan ziyade bir zararı var mı şeklinde yürütüldüğünü vurgulamam gerekiyor.

Bu konuya yazılmış mesajları ve farklı görüşleri okuyup anlamadan mesaj yazmaya giriştiğiniz anlaşılıyor. Bu nedenle yazdıklarınıza karşı tek tek cevap yazmayacağım.

Ancak Milliyet gazetesindeki haberle ilgili olarak kendi bilim çevrelerinde çalışmanın bilimsel prosedürlere uygun yapılmadığına dair şiddetli eleştrilere maruz kalmış bir makalenin mal bulmuş Mağribi gibi tekrar tekrar sunulması da artık sıkıntı vermeye başladı.


GDO karşıtları bana yine çok kızacak ama ne yapayım...


Bu arada, “buna da delil değil akıl yeterli” lafınıza karşın şunu söyleyeyim: Bir tartışmada söyleyecek bir gerekçe bulamayanların üste çıkmak için kullandığı aşağılamacı bir söylem olmuş sizinki.

Sizlere GDO’suz günler dilerim.


Düzenleyen Serpent : 30-12-2012 saat 11:03 Neden: kelime düzeltme
Serpent Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-12-2012, 11:16   #343
Ağaç Dostu
 
mrduran's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-08-2011
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,536
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Muhsin Hanif Mesajı Göster
......

....Araştırılsın istiyoruz ve olumsuz sonuçları olmadığına dair DELİL istiyoruz.
Merhabalar,

Vurguladığınız gibi araştırılsın, peşin hükümle kabullenilmesin.

Ama araştırmaya kalktığımızda da;

Bilimsel olumlu/olumsuz makale bulamıyoruz. Biraz daha inciğine-cinciğine inince;

''...USA 'da 8200 tarlada yapılan üniversite araştırmaları sonucu açıklandığında, GDO 'lu ürün üreten firmaların anında sözleşme şartlarını nasıl değiştirip, bilimsel araştırmaları kısıtlama ve sonuçları red etme haklarını korur şartlar...

koyduğunu öğreniyoruz. Dünya açlığına çözüm diye nitelenen ürünlerin aslında yerli/has/klâsik ürünlerden daha az ürün verdikleri, hastalıklara karşı dirençliliklerinin olduğunu, çiftçiye bu yönden cazip kılınıp tembelliğimizi tetiklediklerini, İrlanda 'da patatese gelen hastalık nedeni ile oluşan kıtlık/açlık ve USA 'ya olan göçlerin nedenlerini... vs. gene buradan öğreniyoruz.

Çamaşır suyu ham maddesi ile beyazlatılan unların olduğu bir para dünyasında, ispatlanmadığı gibi gerekçelerle savunulan GDO veya tarımsal ilaçların zararları ikilemi, benim karar vermemi hiçte zorlaştırmıyor.

Aklımı kullanacak kadar zeki olduğumu varsayarak;

GDO 'lu ürün tercih etmiyorum.

Varlığının olup olmaması değil, şu kadar nesil sonra, şimdi övücü konuşan/aksi yok-ispatlayın,..vs. deyenler tekrar başa/GDO 'suz insan nesline dönüş hakkında, bandı geri sarma/nesli eski sağlıklı haline getirme konusunda, bana çözüm getirip ispatlamadıkları sürece de kullanmayacağım.

Bu vesile ile;
Tarımsal ilaçları kullananların, öncelikle ailelerine, bize yedirdikleri şartlarda yedirmelerini öneriyorum.

Düşündükçe de şüphelerim daha da artıyor; neden bilimsel makale bulamıyorum?.

Saygılarımla lütfen.

Muhsin Hanif beğendi.

Düzenleyen mrduran : 30-12-2012 saat 17:29 Neden: harf hatası ve ''Bu vesile ile''... eklenmesi
mrduran Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-12-2012, 13:45   #344
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Kaliforniyadaki oylama, bu eyalette gdo içeren gıda maddelerinin zorunlu olarak GDO içerir şeklinde etiketlenmesi içindi.

Yani insanlar satınalma aşamasında gdo'lu olanı alıp almamakta özgür olsunlar, seçme hakları olsun diye idi.

Oylamadan 1-2 ay öncesi yapılan anketler %70'lere yakın etiket zorunluluğu yönündeyken son 10-15 günde bu oran düşmeye başladı ve %50'nin altına indi. Oylamada da %47'de kaldı.

Yani Kaliforniya'da oy verenlerin %47'si, her şeye rağmen ve ne pahasına olursa olsun satılan gıdalar gdo içeriyorsa etikette belirtilmesini istiyorlar, bunun için oy verdiler.

Peki ne oldu da %70'lerden %47'ye indi?

Bununla ilgili yapılmış pek çok analiz var. Bunlardan en çarpıcı olanı şöyle imiş;

Kaliforniyalı bir Amerikalının önüne, içinde aynı çeşit yiyecekler olan iki tabak konur, ancak birisi GDO'lardan diğeri ise GDO'lu olmayanlardan yapılmış denir ise, tercihin GDO'suz olandan yana kullanılacağına muhakkak gözüyle bakılıyor.

Buradan yola çıkılırsa, şayet etiket zorunluluğu olursa artık Kaliforniyada GDO'lu gıdaların satılmayacağı ve bir şekilde bu eyalet için GDO'suz girdilerin kullanılması gerektiği sonucuna varılmış. Buradan da ortalama bir aile için yılda $400 civarında mutfak masrafı artışı hesaplanmış.

Bunu hesaplayanlar tabii ki GDO şirketleri. Yukarıda anlattığım maliyet artışı da oylama öncesi yoğun bir şekilde yapılan "etiketleme karşıtlığı" reklamı.

Reklamın vermek istediği mesaj; "etiketleme olmasın, ne yediğinizi bilmenize gerek yok, bu yüzden GDO'suz girdi kullanmak zorunda kalmayalım, mutfak masrafınız da değişmesin" şeklinde. Bunu yaparken sağlık sektöründe 2023 yılına kadar yapılan projeksiyonlarda, bu insanların ne denli bir maliyet artışı ile karşılaşacağına dair hiç bir şey söylemediler tabii ki.

Bu reklamlar için 45 milyon dolardan fazla para harcandı. Bu para başta Monsanto olmak üzere Coca-Cola, Pepsi Cola, Kraft vb. gibi gdo veya gdo'lu gıda üreten şirketlerce karşılandı.

Aslında bakıyorum da, 45 milyon USD ne ki, bu şirketler 450 milyonu, hatta 4,5 milyarı çoktan gözden çıkartmışlardı. Olayı kendilerince (şimdilik) çok ucuza kapattılar.

Bu oylamada etiket zorunluluğu çıksa idi, diğer eyaletlere çok hızlı sıçrayacak, devlet desteği ile ayakta duran kale içten çatıradayacak, gdo şirketleri çok büyük yara alacaktı. Kendi halkına şimdiki gibi rahatça GDO yediremez duruma gelecekler, dış politika ve başka ülkeler üzerinde güç kullanmanın belki de en önemli silahı haline gelmiş gdo'lu tohum ve ürünler önemli ölçüde zayıflayacaktı. Elbette böyle bir şeye razı olmaları beklenemez.

Şayet etiket zorunluluğu çıksaydı, Dünya Ticaret Örgütünü bir baskı unsuru olarak kullanmaları zorlaşacak, ülkelere yaptıkları tehditler zayıflayacak, diplomatik birimleri, ülkelerin kurumları içinde bulunan lobileri, o ülkelerde birlikte çalıştıkları veya doğrudan sahibi oldukları şirketler, yine o ülkelerdeki doğrudan veya dolaylı irtibatlı kamuoyu grupları, önemli sorunlarla karşı karşıya kalacaklardı.

Sevincin buralara kadar gelmiş olmasının sebebi de kanımca budur çünkü yukarıda saydığım organların tümü ile zaten buradalar. Konu ile ilgili duyduğunuz, okuduğunuz her şeyde görür ve tanırsınız.

Etraflarında kullandıkları, "gdo olmasa bütün dünya aç kalır" yalanına ilave, gdo yemek istemeyenleri de "teknoloji karşıtı" olarak ilan edip beyin yıkamaya çalışırlar. Sanki teknoloji Monsanto ve BT mısır, RR Soya'dan ibaretmiş gibi, teknolojiyi kendileriyle özdeş bir şeymiş gibi göstermeye çalışırlar.

Oylamaya cesaret edilmesi bile kendileri için çok önemli bir tehdit oluşturuyordu, sonucun etiketleme yönünde çıkması erken yıkım olurdu. Gayretleri sonucu böyle çıkmış olması onlara hem zaman kazandırdı hem bunun gerçekten bir tehdit olduğunu gördüler.

Bundan sonra daha temkinli davranıp böyle tehlikeli durumlara baştan izin vermemeye çalışacaklardır.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-01-2013, 00:45   #345
Ağaç Dostu
 
Serpent's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 236
Konuyla dolaylı olarak ilişkili bir olgudan bahsetmek istiyorum.

Öncelikle bir konuda fikir sahibi olabilmek için o konuda bilgi sahibi olmak gerekiyor.

Ancak bazı kişiler yeterince zeki olduklarını ve akıllarını kullanarak o konuda karar verebilecek durumda oldukları söyleminde bulunurlar.

Hemen herkes Aristo ismini duymuştur. Aristo tüme varım mantığının kurucusu kabul edilir. Formel mantığın kurulması bakımından Aristo bir dahidir. Ancak, Aristo’nun önemli bir yanılgısı vardır. Bu dünyaya ait olguların analizinde gözleme pek az önem vererek düşüncenin yeterli olduğunu söylemiş ve bütün olguların üstünde düşünülerek çözümlenebileceğini iddia etmiştir.

Nitekim kadınların –muhtemelen bünye olarak erkeklerden daha az cüsseli oldukları için olsa gerek- erkeklerden daha az sayıda dişleri olduğunu söyleyebilmiştir. Halbuki bu konuda zeka ve akıllına çok itibar etmeyip bir kadının ağzına baksaydı yanıldığını anlayabilirdi.

Aristo’nun felsefesini veya bilimini küçümsemek gibi amacım yok. Aristo zamanının muhtemelen en bilgili kişisiydi. Benim anlatmaya çalıştığım, ben çok zekiyim, aklımı kullanmayı biliyorum söyleminin her zaman yeterli olmadığıdır.

Selamlarımla lütfen..

Serpent Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-01-2013, 17:14   #346
Ağaç Dostu
 
Serpent's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 236
Hindistan’daki çiftçi intiharları

Bu yazı biraz uzun bir yazı olacak.

Benim mesajlarımın en ilgili kişiler tarafından bile üstün körü okunduğunun ve içinde yer verilen rasyonel analizlere itibar edilmediğinin farkındayım. Ancak ben yine de yazacağım.

Konumuz, Hindistan’daki çiftçi intiharları.

Daha önce Hindistan’da görülen çiftçi intiharlarına ilk dikkat çekme tarihinin 1990 lı yıllar olduğunu ve Bt pamuk üretiminin ancak 2002 yılında başladığını yazmış ve çiftçi intiharlarının arkasında yoksulluğa dayalı daha derin sosyolojik olgular aranması gerektiğini belirtmiştim. Ancak bununla ilgili olarak acaba öyle mi, değil mi diye bir kişinin bile merak etmediği, kırık plak gibi Hindistan’da çiftçilerin Bt pamuk yüzünden intihar ettikleri ve evde karısının kocasını boşa beklediği, silahı şakağına nasıl dayadığına dair teferruatlı anlatımlara devam edildi (Ancak, Hindistanlı çiftçiler genelde silahla değil, pestititlerle ihtihar ediyormuş).

Aslında konunun GDO’lu ürünlerlerin sağlığımızı nasıl etkilediğine dair doğrudan bir ilgisi olmaması nedeniyle pek üstünde durmak istemedim. Ancak dramatize edilmiş söylemlere hiç ara verilmeden devam edilmesi üzerine bu mesajı yazmak istedim.


Biraz ön bilgi ile başlayalım.

Farmers' suicides in India - Wikipedia, the free encyclopedia

Burada özetle, Hindistan'daki çiftçi intiharlarının Bt pamuk üretiminden önce başladığı ve çiftçi intiharlarının GDO’lu pamuk üretenlerle sınırlı olmadığı, diğer çifçiler arasında da görüldüğü ve bu intiharların arkasında yoksulluğa dayalı sosyo-ekonomik faktörlerin yer aldığı anlatılıyor. İngilizce bilenler kendileri de bakabilirler.

Şimdi de biraz istatistiksel bilgi verelim.

Hindistan dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri. Nüfusu 1.200.000.000 den fazla. Yazıyla bir milyar 200 milyon.


Bu nüfusun % 60 ı doğrudan tarımsal faaliyetlere bağlı olarak yaşayan bir kesimi oluşturuyor. Dolayısıyla toplam nüfusun %60 ını oluşturan 720 milyon insan tarıma bağlı olarak yaşıyor. Uzun yıllardır Hindistan'daki çiftçi intiharlarının yıllık olarak 15-17 bin civarında olduğu rapor ediliyor. Zaten çiftçi intiharlarını GDO’lu ürünlere muhalefet için kullananlara göre geçmiş 15-16 yıl boyunca vuku bulan ciftçi intiharlarının toplamı 200 bin kişiyi buluyor ki, bu da yılda ortalama 15 bin kişiye tekabül eder.

Nitekim, çiftçi intiharlarının çiftçi nüfusu içinde görülme sıklığı yılda yüzbinde 2 yi bulmuyor. Buna karşın Tüm hindistan’da toplam nüfustaki intihar oranı yılda yüzbinde 10 civarında çıkmış. Yani toplumun genelinde intihar sıklığı çiftçi intiharlarının 5 katından daha fazla. Bu rakam tüm hindistan için yıllık 120 000 intihara tekabül ediyor. Korkunç bir rakam. Yani her Allahın günü Hindistan’da 300 den fazla kişi intihar ediyor. Allahtan, GDO karşıtları bu intiharların tamamını Bt pamuk üretimine yüklemiyorlar.

Tüm dünyada intihar oranları incelendiğinde Hindistan’daki intihar sıklığı Dünya ortalamasının biraz üstünde. İntihar oranları bakımından Hindistan’ı fersah fersah geçen ülkeler var. Örneğin artık bir refah ülkesi sayılan Güney Kore gibi ülkeler Hindistan’ı üçe katlıyorlar.

List of countries by suicide rate - Wikipedia, the free encyclopedia

Hindistandaki rakamların çok çarpıcı görülmesi, çok büyük bir nufusa sahip olmasından kaynaklanıyor. Oransal olarak bakıldığında Hindistan Dünyada 43. sırada yer alıyor. Yani en yukarıda 42 ülke daha var.

Herşeye rağmen, acaba Hindistan’daki çiftçi intiharlarının asıl sebebi Bt pamuk üretimi midir diye araştırmalar yapılmış.

Bu araştırmayı yapan kuruluşlardan bir tanesi Uluslararası Gıda Politikaları Araştırma Enstitisü (International Food Policy Research Institute)

Rapor linkini aşağıda veriyorum. Bu Enstitü hakkında araştırma yapıldığında GDO’lu ürünlere karşı tarafsız bir pozisyona sahip olduğu ve bu ürünlerin yanında veya karşısında yer almadığı anlaşılıyor.

http://www.ifpri.org/sites/default/f...pridp00808.pdf

İngilizce bilmeyenler için bu raporun özetini ben vereyim. Hindistan’da Bt Pamuk üretiminin başlamasıyla birlikte verimin sürekli olarak arttığı (GDO karşıtları sürekli olarak bunun tersini iddia ediyorlar), pestisit kullanımının azaldığı (GDO karşıtı olsanız bile sevinilecek bir şey olsa gerek), çiftçi intiharlarında cüzi bir azalma görüldüğü (ister GDO taraftarı ister karşıtı olun bu da sevinilecek bir durum. Sanırım bizim GDO karşıtları buna üzüleceklerdir) anlatılıyor.

Herşey bir yana, Hindistan’daki çiftçi intiharlarına ilk dikkat çekilen yıllar 90 lı yıllar ve bu tarihler 2002 de başlayan Bt pamuk üretiminin öncesine denk geliyor. Tabii, anlat anlatabilirsen. Bir – iki saatlik araştırmaya gerek duymayıp, falancanın filan konferansta söyledikleri anlaşılan çok daha makbul addediliyor.

Çiftçi intiharlarını dramatize etmek amacıyla kullanılan reklam videolarına gelince: Bu reklamlar, o ülkenin adet ve göreneklerine göre hazırlanmış reklamlar. Bize tiksindirici veya yanıltıcı gelebilir. Her ülkede durum böyle değil mi? Şimdi bizim ülkemizden örnekler vereceğim. Hepimiz kredi kartı borçları yüzünden intiharlar olduğunu biliyoruz. Hanginiz bu nedenle kredi kartını kırıp kullanımına son verdiniz?

Bizdeki kredi kartı reklamları yanıltıcı değil mi? Birkaç slogan:
- “Harcadıkça kazandıran kart”
- “Bedavası en bol kart”
- “xxxxxx kartını al, xxxx TL bedava para kazan”

Daha niceleri..

Şimdi, intiharlara bu kadar duyarlı olanların Türk insanının intiharına giden bir süreci hazırladığı için isyan edip kredi kartlarını kırmalarını beklerdim. Amaaa, nerdee?

Buyurun Internette bulduğum bir haber.

Alıntı:
BATMAN'DA BİR HAFTADA ÜÇ İNTİHAR
Emniyet Müdürlüğü'nde teknisyen 5 çocuk babası Hasan Düz, silahını kafasına dayayıp tetiği çekti. Öldüğünü duyan kefili Adil Çiftçi de intihar etti. Uzman Çavuş Bülent Aksungur çocuklarını ve eşini öldürdükten sonra canına kıydı. Hepsi de borçluydu..

2005 yılından bu yana kredi kartı ve banka borçları yüzünden 200'den fazla insan intihar etti. Yuvası yıkılanlar, işsiz, evsiz kalanlar bu rakama dahil değil. Peki borçları yüzünden hayatları kararanlar sadece hesap kitap bilmeyen, kişiler mi?

Bu haber sadece bir örnek. Üstelik kredi kartları bizim ülkemizde sadece intihara sebep olmuyor, önce eş, çoluk çocuk katliamı geliyor, ardından intihar ediliyor. Anladığım kadarıyla Hindistan’da çiftçi sadece kendisini öldürüyor. Öyle ya, evde karısı onu boşu boşuna beklediğine göre en azından başkalarını öldürmüyor.

Şimdi GDO karşıtlarının bu yazdıklarımı da kös okuyacaklarını (veya hiç okumayacaklarını) biliyorum. Ben yine de yazayım istedim. Çünkü bir şeyi savunanların gerçek dışı ifadelere başvurmaları bende daima kuşku uyandırır ve bunlardan medet umduklarına göre, ya bu konuda kırılmaz bir ön yargıya sahip olduklarını veya kendi amaçları için her yolu mübah gördüklerini düşünürüm. Hemen araştırmaya başlar ve beni ve diğer insanları nasıl yanıltmaya çalıştıklarını gözlemlerim.

Saygılarımla..

MeTePe beğendi.
Serpent Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-01-2013, 20:23   #347
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Arkadaşlar, bildiğiniz üzere geçen yıl Yem Sanayicileri Birliğinin talebi üzerine Biogüvenlik kurulu on küsür GDO'lu mısır ve soyanın ülkeye girişine, yönetmeliğin çok sıkı uygulanması ve denetlenmesi şartları ile onay verdi. Takiben verilen ithalat izni ile ülkeye bu GDO'lardan büyük miktarda geldi ve gelmeye devam ediyor.

Zaman zaman medyada yer alan haberlerde insan gıdasında GDO'lara rastlandığını duyuyoruz. Bunun yem amaçlı gelen GDO'ların yiyecek zincirine karışıyor olması ile gerçekleştiği akla gelen bir ihtimal olmakla beraber başka yollarla da geliyor olabilir, bilemiyoruz.

GDO yemek istemeyenler, genellikle ürünlerinden tüketici olarak yararlandıkları et ve et ürünleri, yumurta, süt ve süt ürünlerinin elde edildiği hayvanların da GDO ile beslenmesi durumunda, bu gıda ürünlerini dolaylı olarak GDO olarak görerek tercih etmiyor. Bu sebeple GDO ile beslenmiş hayvan ürünlerinin de etiketlenmesi gerek ülkemizde gerek Avrupa ülkelerinde bir kamuoyu talebi olarak giderek daha sık duyuluyor. Bir çok kişi, hazır yemlerin hepsinin GDO olması olasılığına karşı hazır yem yememiş hayvan ürünü yiyecekler arıyor.

Yem için izin verilmiş GDO'ların da yönetmelik ve ithalat şartlarına göre gelip gelmediği, izleme ve kontrol süreçlerinin doğru çalışıp çalışmadığı vatandaşlar olarak bizlerin dışında.

Bu süreçte tüketici ve vatandaş olarak kendi gözlerimizle görüp izleyebileceğimiz yegane şey, satılan GDO'lu yemlerin en azından etiketleme kurallarına göre satışa sunulup sunulmadığıdır.

İlgili yönetmeliğin 19.maddesi, GDO'lu yemlerin GDO'lu olduğuna dair etiketlemeyi tarif eder.

Madde ve şıklarının bütününde, yem almak isteyen vatandaşın, satınalma esnasında, ambalaj üzerinde o yemin, şayet GDO ise, GDO'lu olduğunu açıkça ve tereddütsüz görebilmesi ve hangi GDO genlerinin üründe bulunduğunu açıkça anlayabilmesini garanti etmeye yöneliktir.

Hepimizin yakınlarında bir veya daha fazla yem bayisi vardır. Sizlerden ricam, yarın veya öbür gün, gerekiyorsa yolunuzu bir-iki sokak değiştirip bir yem bayisine uğramanız, satılan yemlerin ambalajlarına bakmanız (genellikle 50 kilolok çuvallar halindedir), çuvalın üzerinde veya rahatça okunabilen bir yerinde GDO içeriğine ait etiketi bulmaya çalışalım.

Baktığımız yem çuvallarının birer resmini çekelim. Ambalaj üzerinde rahatça okunur GDO içerik bilgisi varsa resimde görünmesine dikkat edelim. Böyle bir bilgi yok ise, bir ilke imza atıp, olmayanın, yok olanın, da resmini çekelim. Resimleri burada paylaşarak ne durumda olduğumuzu hep birlikte görelim.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-01-2013, 23:39   #348
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 07-01-2010
Şehir: Mersin
Mesajlar: 217
Sayın Serpent:
Konunun dışına çıkarak tartışmak istemiyorum. Forum yöneticisi yazıları ya yeni bir başlığa taşıyabilir, ya da konuyu kapatabilir diye.
Ancak, şu kadarını yazmalıyım. "Çıkar" ikiye ayrılır. Birincisi "maddi", ikincisi "manevi" çıkardır. İkisinin birbirine eklemlenmesiyle de, çok daha iğrençleri yaratılabilir.
GDO tekniğinin, bir "piyasa kapatma" hamlesi olduğunu, diğer her özelliğin öneminin daha sonra geldiğini bilmemiz gerekir. Bilemiyorsak, şu ya da bu şekilde, çıkara alet olmaktan kurtulamayız. Yani bu işin aslı "kocaman bir çıkar". Bu durumda da, bizim nerede durduğumuz önemlidir.
Selamlar.

mrduran beğendi.
bozon Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-01-2013, 02:55   #349
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Serpent Mesajı Göster
Bu yazı biraz uzun bir yazı olacak.

Benim mesajlarımın en ilgili kişiler tarafından bile üstün körü okunduğunun ve içinde yer verilen rasyonel analizlere itibar edilmediğinin farkındayım. Ancak ben yine de yazacağım.

Konumuz, Hindistan’daki çiftçi intiharları.

Daha önce Hindistan’da görülen çiftçi intiharlarına ilk dikkat çekme tarihinin 1990 lı yıllar olduğunu ve Bt pamuk üretiminin ancak 2002 yılında başladığını yazmış ve çiftçi intiharlarının arkasında yoksulluğa dayalı daha derin sosyolojik olgular aranması gerektiğini belirtmiştim. Ancak bununla ilgili olarak acaba öyle mi, değil mi diye bir kişinin bile merak etmediği, kırık plak gibi Hindistan’da çiftçilerin Bt pamuk yüzünden intihar ettikleri ve evde karısının kocasını boşa beklediği, silahı şakağına nasıl dayadığına dair teferruatlı anlatımlara devam edildi (Ancak, Hindistanlı çiftçiler genelde silahla değil, pestititlerle ihtihar ediyormuş).

Aslında konunun GDO’lu ürünlerlerin sağlığımızı nasıl etkilediğine dair doğrudan bir ilgisi olmaması nedeniyle pek üstünde durmak istemedim. Ancak dramatize edilmiş söylemlere hiç ara verilmeden devam edilmesi üzerine bu mesajı yazmak istedim.


Biraz ön bilgi ile başlayalım.

Farmers' suicides in India - Wikipedia, the free encyclopedia

Burada özetle, Hindistan'daki çiftçi intiharlarının Bt pamuk üretiminden önce başladığı ve çiftçi intiharlarının GDO’lu pamuk üretenlerle sınırlı olmadığı, diğer çifçiler arasında da görüldüğü ve bu intiharların arkasında yoksulluğa dayalı sosyo-ekonomik faktörlerin yer aldığı anlatılıyor. İngilizce bilenler kendileri de bakabilirler.

Şimdi de biraz istatistiksel bilgi verelim.

Hindistan dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri. Nüfusu 1.200.000.000 den fazla. Yazıyla bir milyar 200 milyon.


Bu nüfusun % 60 ı doğrudan tarımsal faaliyetlere bağlı olarak yaşayan bir kesimi oluşturuyor. Dolayısıyla toplam nüfusun %60 ını oluşturan 720 milyon insan tarıma bağlı olarak yaşıyor. Uzun yıllardır Hindistan'daki çiftçi intiharlarının yıllık olarak 15-17 bin civarında olduğu rapor ediliyor. Zaten çiftçi intiharlarını GDO’lu ürünlere muhalefet için kullananlara göre geçmiş 15-16 yıl boyunca vuku bulan ciftçi intiharlarının toplamı 200 bin kişiyi buluyor ki, bu da yılda ortalama 15 bin kişiye tekabül eder.

Nitekim, çiftçi intiharlarının çiftçi nüfusu içinde görülme sıklığı yılda yüzbinde 2 yi bulmuyor. Buna karşın Tüm hindistan’da toplam nüfustaki intihar oranı yılda yüzbinde 10 civarında çıkmış. Yani toplumun genelinde intihar sıklığı çiftçi intiharlarının 5 katından daha fazla. Bu rakam tüm hindistan için yıllık 120 000 intihara tekabül ediyor. Korkunç bir rakam. Yani her Allahın günü Hindistan’da 300 den fazla kişi intihar ediyor. Allahtan, GDO karşıtları bu intiharların tamamını Bt pamuk üretimine yüklemiyorlar.

Tüm dünyada intihar oranları incelendiğinde Hindistan’daki intihar sıklığı Dünya ortalamasının biraz üstünde. İntihar oranları bakımından Hindistan’ı fersah fersah geçen ülkeler var. Örneğin artık bir refah ülkesi sayılan Güney Kore gibi ülkeler Hindistan’ı üçe katlıyorlar.

List of countries by suicide rate - Wikipedia, the free encyclopedia

Hindistandaki rakamların çok çarpıcı görülmesi, çok büyük bir nufusa sahip olmasından kaynaklanıyor. Oransal olarak bakıldığında Hindistan Dünyada 43. sırada yer alıyor. Yani en yukarıda 42 ülke daha var.

Herşeye rağmen, acaba Hindistan’daki çiftçi intiharlarının asıl sebebi Bt pamuk üretimi midir diye araştırmalar yapılmış.

Bu araştırmayı yapan kuruluşlardan bir tanesi Uluslararası Gıda Politikaları Araştırma Enstitisü (International Food Policy Research Institute)

Rapor linkini aşağıda veriyorum. Bu Enstitü hakkında araştırma yapıldığında GDO’lu ürünlere karşı tarafsız bir pozisyona sahip olduğu ve bu ürünlerin yanında veya karşısında yer almadığı anlaşılıyor.

http://www.ifpri.org/sites/default/f...pridp00808.pdf

İngilizce bilmeyenler için bu raporun özetini ben vereyim. Hindistan’da Bt Pamuk üretiminin başlamasıyla birlikte verimin sürekli olarak arttığı (GDO karşıtları sürekli olarak bunun tersini iddia ediyorlar), pestisit kullanımının azaldığı (GDO karşıtı olsanız bile sevinilecek bir şey olsa gerek), çiftçi intiharlarında cüzi bir azalma görüldüğü (ister GDO taraftarı ister karşıtı olun bu da sevinilecek bir durum. Sanırım bizim GDO karşıtları buna üzüleceklerdir) anlatılıyor.

Herşey bir yana, Hindistan’daki çiftçi intiharlarına ilk dikkat çekilen yıllar 90 lı yıllar ve bu tarihler 2002 de başlayan Bt pamuk üretiminin öncesine denk geliyor. Tabii, anlat anlatabilirsen. Bir – iki saatlik araştırmaya gerek duymayıp, falancanın filan konferansta söyledikleri anlaşılan çok daha makbul addediliyor.

Çiftçi intiharlarını dramatize etmek amacıyla kullanılan reklam videolarına gelince: Bu reklamlar, o ülkenin adet ve göreneklerine göre hazırlanmış reklamlar. Bize tiksindirici veya yanıltıcı gelebilir. Her ülkede durum böyle değil mi? Şimdi bizim ülkemizden örnekler vereceğim. Hepimiz kredi kartı borçları yüzünden intiharlar olduğunu biliyoruz. Hanginiz bu nedenle kredi kartını kırıp kullanımına son verdiniz?

Bizdeki kredi kartı reklamları yanıltıcı değil mi? Birkaç slogan:
- “Harcadıkça kazandıran kart”
- “Bedavası en bol kart”
- “xxxxxx kartını al, xxxx TL bedava para kazan”

Daha niceleri..

Şimdi, intiharlara bu kadar duyarlı olanların Türk insanının intiharına giden bir süreci hazırladığı için isyan edip kredi kartlarını kırmalarını beklerdim. Amaaa, nerdee?

Buyurun Internette bulduğum bir haber.




Bu haber sadece bir örnek. Üstelik kredi kartları bizim ülkemizde sadece intihara sebep olmuyor, önce eş, çoluk çocuk katliamı geliyor, ardından intihar ediliyor. Anladığım kadarıyla Hindistan’da çiftçi sadece kendisini öldürüyor. Öyle ya, evde karısı onu boşu boşuna beklediğine göre en azından başkalarını öldürmüyor.

Şimdi GDO karşıtlarının bu yazdıklarımı da kös okuyacaklarını (veya hiç okumayacaklarını) biliyorum. Ben yine de yazayım istedim. Çünkü bir şeyi savunanların gerçek dışı ifadelere başvurmaları bende daima kuşku uyandırır ve bunlardan medet umduklarına göre, ya bu konuda kırılmaz bir ön yargıya sahip olduklarını veya kendi amaçları için her yolu mübah gördüklerini düşünürüm. Hemen araştırmaya başlar ve beni ve diğer insanları nasıl yanıltmaya çalıştıklarını gözlemlerim.

Saygılarımla..
Bu mesajı yazan bayağı iyi "kös"müş (ne demekse). Ben o kadar iyi kösemiyorum

Epey bir sorum olacak da, ilk aklıma gelen "Uluslararası Gıda Politikaları Enstitüsü" ile BT-Pamuk ve çiftçi intiharları arasında ne gibi bir alaka olduğu. Öyle ya, BT-Pamuk doğrudan yenmez (yem olmamasına rağmen hayvanlar yemişler galiba ama insanlar yemez). Ancak, pamuk olursa satılır parasıya yiyecek alınır. Bu da Gıda Politikalarını ilgilendirmiyor olsa gerek.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-01-2013, 09:48   #350
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster

Bu süreçte tüketici ve vatandaş olarak kendi gözlerimizle görüp izleyebileceğimiz yegane şey, satılan GDO'lu yemlerin en azından etiketleme kurallarına göre satışa sunulup sunulmadığıdır.

İlgili yönetmeliğin 19.maddesi, GDO'lu yemlerin GDO'lu olduğuna dair etiketlemeyi tarif eder.



Hepimizin yakınlarında bir veya daha fazla yem bayisi vardır. Sizlerden ricam, yarın veya öbür gün, gerekiyorsa yolunuzu bir-iki sokak değiştirip bir yem bayisine uğramanız, satılan yemlerin ambalajlarına bakmanız
...Biyogüvenlik Kurulu, geçen hafta 13 GDO’lu mısır çeşidinin hayvan yemi olarak ithal edilmesine onay verdi. İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası, GDO’ya Hayır Platformu, Greenpeace, TÜDEF gibi sivil toplum kuruluşları, hem bu kararı protesto etti... Hem de GDO’lu yem kullanan şirketlere “etiketinize yazın” çağrısı yaptı.
Milliyet Cadde’de yayımlanan yazımla bu çağrılara destek verdim. Çünkü soframıza gelen et, süt, peynir veya yumurtanın, GDO’lu yemlerle beslenen hayvanlardan gelip gelmediğini bilmeye her vatandaşın hakkı olduğunu düşünüyorum.
Heyhat, “mevzuat” öyle demiyor! Çünkü yüzde 9 oranında ve altında GDO içeren ürünlerin etiketlerine GDO’lu ibaresi koyma zorunluluğu yok...
...Genetik mühendisliği üzerine doktora yapmış Prof. Çetiner, 25 yıldır tarımsal biyoteknoloji ve biyogüvenlik konusunda çalıştığını belirtip şu açıklamada bulunuyor:
Türkiye’nin dört bir köşesinden toplayarak test ettiğimiz 51 yem örneğinin 50 tanesinde GDO içeriği tespit ettik. Kaçınılmaz olarak, çok ufak aile işletmeleri hariç hemen hemen tüm hayvancılık işletmeleri, AB ülkelerinin tamamında olduğu gibi Türkiye’de de GDO’lardan üretilen yemlerle beslenmektedir.”

Mehveş Evin- MİLLİYET yazarı

GDO

Birde meseleye değişik bir açıdan bakalım; ülkemizde denetim işleri nasıl yürüyor, denetimler sağlıklı ve sonuç alıcı mı acaba?
Biliyorsunuz..Ülkemizde akaryakıt, çay, tütün, sigara kaçakçılığı da suçtur..ama bunlar maalesef şakır şakır satılıyor..

Yem üreticileri acaba bu %9 oranına ne kadar uyuyor..
Hangi hayvan yetiştiricisi merak edipte aldığı yemin GDO oranını labaratuvarlara test ettirebilir?

Bunlar hep muamma..
Kanun ve yönetmelikler yetmiyor..Devlet ciddiyeti olmayan bir yerde hiçbir şeyin güvenilirliğinden sözedilemez..

Ülkemizin Tarım Bakanı '' GDO zarar verirse hayvana verir, insana bir şey olmaz'' diyebiliyorsa, bu, sözün bittiği yerdir..GDO'dan da zararlı olan bu zihniyettir..bunu sorgulamak gerekir..Bu zihniyette olanların iktidar olamadığı bir ülke özlüyorum ben..Gerisi laf-ı güzaf..

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-01-2013, 10:41   #351
Ağaç Dostu
 
Serpent's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 236
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi bozon Mesajı Göster
Sayın Serpent:
Konunun dışına çıkarak tartışmak istemiyorum. Forum yöneticisi yazıları ya yeni bir başlığa taşıyabilir, ya da konuyu kapatabilir diye.
Ancak, şu kadarını yazmalıyım. "Çıkar" ikiye ayrılır. Birincisi "maddi", ikincisi "manevi" çıkardır. İkisinin birbirine eklemlenmesiyle de, çok daha iğrençleri yaratılabilir.
GDO tekniğinin, bir "piyasa kapatma" hamlesi olduğunu, diğer her özelliğin öneminin daha sonra geldiğini bilmemiz gerekir. Bilemiyorsak, şu ya da bu şekilde, çıkara alet olmaktan kurtulamayız. Yani bu işin aslı "kocaman bir çıkar". Bu durumda da, bizim nerede durduğumuz önemlidir.
Selamlar.
Sayın bozon,


Konunun dışına çıkmamamakta tabii ki yarar var. Görüşlerinizi maddi delillere dayanarak yazmanız daha iyi olurdu. Önce çıkardan bahsedip - ki bunu okuyanın aklına gelecek ilk şey maddi çıkar olur - sonra da verilen yanıt için durumu tevil etmeye çalışacaksınız. Hoş bir durum değil.


Manevi bir çıkarım elbette var. Merak ediyorsanız söyleyeyim: Ben yoksulların da temiz ve bol gıdalardan yararlanmasını istiyorum. Afrika’da insanların A vitamini eksikliği çekmesini istemiyorum. Hiç bir patent hakkı gözetilmeden Afrika’daki insanların kullanımına sunulmuş Altın Pirinç tarımının sözde çevreciler tarafından engellenmesini istemiyorum. Çünkü o yoksul insanların da müreffeh yaşama imkanına kavuşması beni mutlu ediyor.

Saygılarımla..

Serpent Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-01-2013, 10:44   #352
Ağaç Dostu
 
Serpent's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 236
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Bu mesajı yazan bayağı iyi "kös"müş (ne demekse). Ben o kadar iyi kösemiyorum

Epey bir sorum olacak da, ilk aklıma gelen "Uluslararası Gıda Politikaları Enstitüsü" ile BT-Pamuk ve çiftçi intiharları arasında ne gibi bir alaka olduğu. Öyle ya, BT-Pamuk doğrudan yenmez (yem olmamasına rağmen hayvanlar yemişler galiba ama insanlar yemez). Ancak, pamuk olursa satılır parasıya yiyecek alınır. Bu da Gıda Politikalarını ilgilendirmiyor olsa gerek.


Konunun başlığı “Temiz besin Hareketi “GDO”lu ise bilmek hakkımızdır”.

- Bu başlığı ben koymadım.
- Hindistan’daki çiftçi intiharlarını gündeme ben getirmedim.
- Hindistan’daki çiftçi intiharlarının Bt pamuk yüzünden olduğunu ben iddia etmedim.
- Bu savları desteklemek adına ajite edici videoları ben koymadım, ifadeleri ben yazmadım.

Siz bunları ısıtıp ısıtıp önümüze koyarken konuyla ilgili oluyor da, ben bunlara bir yanıt verdiğimde veya bu araştırmayı bir gıda kuruluşu yapınca konuyla ne ilgisi var pozisyonuna geçiyorsunuz.

Takdiri forum okuyucularına bırakıyorum

Saygılarımla..

Serpent Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-01-2013, 11:26   #353
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Serpent Mesajı Göster
Konunun başlığı “Temiz besin Hareketi “GDO”lu ise bilmek hakkımızdır”.

- Bu başlığı ben koymadım.
- Hindistan’daki çiftçi intiharlarını gündeme ben getirmedim.
- Hindistan’daki çiftçi intiharlarının Bt pamuk yüzünden olduğunu ben iddia etmedim.
- Bu savları desteklemek adına ajite edici videoları ben koymadım, ifadeleri ben yazmadım.

Siz bunları ısıtıp ısıtıp önümüze koyarken konuyla ilgili oluyor da, ben bunlara bir yanıt verdiğimde veya bu araştırmayı bir gıda kuruluşu yapınca konuyla ne ilgisi var pozisyonuna geçiyorsunuz.

Takdiri forum okuyucularına bırakıyorum

Saygılarımla..
Evet, başlığın, özellikle de "GDO'lu ise bilmek hakkımızdır" ifadesinin bazıları için çok rahatsız edici olduğunu kabul etmek gerek. Çiftçi intiharlarının da BT-Pamuk ile ilişkili olabileceği bu bt ürünlerinin pazarlanabilmesi için aynı derecede rahatsız olsa gerek.

Bu sebeple olsa gerek, sorum iyi anlaşılmamış. Raporun içeriğine geleceğiz tabii ama öncesinde IFPRI, bu raporu neye istinaden, hangi fonksiyonunun bir gerekliliği olarak yazmış onu soruyorum. Pamuk yenmez, intihar işlerine de bakmıyorlar. O zaman niye uğraşıp 55 sayfa rapor yazma ihtiyacı duymuşlar.

Üstelik de;
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Serpent
Bu Enstitü hakkında araştırma yapıldığında GDO’lu ürünlere karşı tarafsız bir pozisyona sahip olduğu ve bu ürünlerin yanında veya karşısında yer almadığı anlaşılıyor.
GDO ürünleri ve dolayısıyla şirketlerinden bağımsız ve tarafsız imiş.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-01-2013, 19:55   #354
Ağaç Dostu
 
birnefestoprak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
Siz oylamayla ilgili konuyu yanlis anlamissiniz. Konu insanligin kapitalizmle savasi degil; konu yiyecek paketlerinin etiketlenmesi. Oy verenler tamamen kendi tercihleri dogrultusunda oy verdiler. Verdikleri oy, iskenderin ustune kizdirilmis tereyagi dokulmesini tercih etmek ya da etmemekle esdeger.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Serpent Mesajı Göster
Çok üzüldüm.

ABD’de GDO etiketlenmesinin zorunlu hale getirilmesi oylamasını ‘Luddite’ler kaybetmişler. Bunun tasası da bizden bazılarını sarmış.

Bir de tersi çıksaydı, Amerikalının kapitalist tekellere karşı nasıl da şanlı bir savaşım verdiği anlatılacaktı.

Bir arkadaşımız, savaşın Terminatör filmindeki gibi yeraltında verildiğini söylemiş. O bir film; ama insan şovenizminin üstüne kurulmuş bir film. Yapay Zeka konusuyla ilgili biri olarak biliyorum ki eğer bir gün yapay zekalı makineler dünyamızı ele geçirmeye çalışırlarsa hiçbir şansımız olamayacağını şimdiden söyleyeyim. İsterlerse bizim mağaralarda bile yaşamamıza bile fırsat vermeyeceklerdir. Tabii ki bu çok derin bir konu. Yapay zekalı makineleri ahlaklı yapmamız gerekiyor. Onları kontrol edilebilir yapmayı kastetmiyorum. Doğrudan ahlaklı yapmayı kastediyorum.

GDO konusuyla bu konuyu bağlarsak, GDO’lu ürünleri de insanlığın yararına geliştirmek ana amaç olmalı. Teknoloji iki tarafı keskin bıçak gibidir. Her teknoloji insanlığın yararına da aleyhine de kullanılabilir durumdadır. Yani GDO'lu ürünlere sadece karşı olmak anlamlı değil.

mrduran beğendi.

Düzenleyen birnefestoprak : 02-01-2013 saat 19:56 Neden: Yazim
birnefestoprak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-01-2013, 20:09   #355
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Ne şirket merkezinde ne de ifpri (Uluslararası Gıda Politikaları Araştırma Enstitüsü) dökümanında, bir GDO olması dışında, gıda ve politikaları ile hiç ilgili olmayan BT-Pamuk odaklı ve sonuç (Conclusion) bölümünde BT-Pamuğun Hindistandaki çiftçilerin intiharında hiç bir rolü olmadığını yazan raporun niye yazıldığı açıklanmamış. Biraz bayram değil, seyran değil durumu gibi sanki.

Ekim 2008 tarihli rapor, 29 Ekim 2008 günü şirket tarafından duyurulmuş. Duyuruda mutad olunduğu üzere gözyaşı dökülerek bu trajik olaylar anılmış ve yine sonuç bölümünden alınan; bt-pamuğun Hindistandaki çiftçi intiharlarında hiç bir rolünün olmadığı ve esasen bt-pamuğun Hindistanın tümünde çok etkili bir teknoloji olduğu yazılı.

Raporun bir kopyasını kütüphanemde bulunca daha önce "kös"müş olduğumu hatırladım. 2002-2007 arasında veriyi biraz da farklı bir yorumla analiz ettiğini söylüyordu. Her ne kadar 2007'den bu güne bir beş yıl daha geçtiyse de raporun bazı bölümlerini (Toward a Synthetic Conceptual Framework) özellikle de hipotetik bağlantıların gösterildiği şekli beğendiğimi hatırlıyorum.

Yanlız anlamadığım bir şey, sanki bu rapor birileri tarafından yazılmış, fakat sonuç (conclusion) bölümü beğenilmediği için birileri raporu hiç okumadan sonuç bölümünü silip yeniden yazmış ve bunu yayınlayın demiş gibi bir hisse kapıldım.

Raporun içeriğine geldiğimizde bunlardan bahsedeceğim.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Serpent
Bu Enstitü hakkında araştırma yapıldığında GDO’lu ürünlere karşı tarafsız bir pozisyona sahip olduğu ve bu ürünlerin yanında veya karşısında yer almadığı anlaşılıyor.
Bir de böyle denmiş ya, bir bakalım;

IFPRI gibi rapor yazma kuruluşlarının faaliyetleri genelde başka kurumlar tarafından finanse edilir. Bazı devlet yardımları alırlar, yayınlarını para ile satarlar, endüstri ile iş birliği yaparak çalışmalarının fonlanmasını sağlarlar. Yine kendi dökümanlarından anlaşıldığı kadarı ile işbirliği yaparak kendilerini finanse eden şirketlerin bazıları, Syngenta, Du-Pont, Bayer, Monsanto, Basf, Dow, Unilever, Mars, Nestle, Kraft, Pepsico, Cargill. (Komiktir, bu şirketler aynı zamanda Kaliforniyadaki oylamada zorunlu etiketleme olmasın diye 45 milyon dolar reklam parası verenler).

IFPRI'nin gdo'lar ile ilgili bir sürü yayını var. GDO'ların ülkelere rahatça girip yayılması için tüm ülkelerin biyogüvenlik mevzuatlarını inceliyorlar, nerelerin değiştirilmesi gerektiğine, problemli veya uygun yerlerine işaret ediyorlar vs.

Yönetici ve çalışanlarının bir kısmı da kâh Monsanto ve Dupont'da kâh ifpri'da. Yani tarafsızlık filan yok, bayağı içiçe bir durum görünüyor.

Not: Hindistandaki çiftçi intiharları konusunu Nisan 2012'de yazmışım;
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Serpent
Ancak dramatize edilmiş söylemlere hiç ara verilmeden devam edilmesi üzerine bu mesajı yazmak istedim.
hiç ara verilmeden denilen (7 aydır bahseden olmamış) bu konuya dönüş de ilginç olmuş.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-01-2013, 22:00   #356
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 07-01-2010
Şehir: Mersin
Mesajlar: 217
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Serpent Mesajı Göster
Sayın bozon,


Konunun dışına çıkmamamakta tabii ki yarar var. Görüşlerinizi maddi delillere dayanarak yazmanız daha iyi olurdu. Önce çıkardan bahsedip - ki bunu okuyanın aklına gelecek ilk şey maddi çıkar olur - sonra da verilen yanıt için durumu tevil etmeye çalışacaksınız. Hoş bir durum değil.


Manevi bir çıkarım elbette var. Merak ediyorsanız söyleyeyim: Ben yoksulların da temiz ve bol gıdalardan yararlanmasını istiyorum. Afrika’da insanların A vitamini eksikliği çekmesini istemiyorum. Hiç bir patent hakkı gözetilmeden Afrika’daki insanların kullanımına sunulmuş Altın Pirinç tarımının sözde çevreciler tarafından engellenmesini istemiyorum. Çünkü o yoksul insanların da müreffeh yaşama imkanına kavuşması beni mutlu ediyor.

Saygılarımla..
Tevil , benim yazımın neresinde?
Bu konunun başlığı "hak". "Hak"kın tam karşıtı da çıkardır. Ben "hak"kımı savunuyorum. Siz hangi taraftasınız?
Bir de, GDO'lu ürünlerle yoksulların doyacağını söylemişsiniz. Tüm hayatı doğanın, tarımın içinde geçmiş birisi olarak söylüyorum; hiç anlamadığınız bir konuda konuşuyorsunuz.
Selamlar.

mrduran beğendi.
bozon Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-01-2013, 22:29   #357
Ağaç Dostu
 
Muhsin Hanif's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-06-2012
Şehir: Girne KKTC
Mesajlar: 219
Galeri: 5
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Serpent Mesajı Göster
Sayın Muhsin Hanif,

Öncelikle temel mantık kuralını hatırlatayım: Bir şeyin yokluğu değil varlığı gösterilebilir. GDO’nun olumsuz olmadığına dair delil istiyorsunuz. Buyurun daha önce de yazılmıştı.

Biosafety research conclusions: Genetically modified Bt maize is safe - News - gmo-safety.eu

Bu araştırmaların zararı yoktan ziyade bir zararı var mı şeklinde yürütüldüğünü vurgulamam gerekiyor.

Bu konuya yazılmış mesajları ve farklı görüşleri okuyup anlamadan mesaj yazmaya giriştiğiniz anlaşılıyor. Bu nedenle yazdıklarınıza karşı tek tek cevap yazmayacağım.

Ancak Milliyet gazetesindeki haberle ilgili olarak kendi bilim çevrelerinde çalışmanın bilimsel prosedürlere uygun yapılmadığına dair şiddetli eleştrilere maruz kalmış bir makalenin mal bulmuş Mağribi gibi tekrar tekrar sunulması da artık sıkıntı vermeye başladı.


GDO karşıtları bana yine çok kızacak ama ne yapayım...


Bu arada, “buna da delil değil akıl yeterli” lafınıza karşın şunu söyleyeyim: Bir tartışmada söyleyecek bir gerekçe bulamayanların üste çıkmak için kullandığı aşağılamacı bir söylem olmuş sizinki.

Sizlere GDO’suz günler dilerim.
Sayın Serpent,

Haklısınız, bu başlıktaki tüm mesajları tek tek okumadan yazmıştım. Çok yoğun geçirdiğim bir haftadan sonra ancak okudum.
Bilgim genişledi, fikrim değişmedi, bir de eğer okumuş olsaydım sizin yazdıklarınıza cevap gibi yazmazdım.

Tartışmanın gelişme ve başarı için çok faydalı olduğuna hep inanmış ve yaşamış biri olarak, üslubu da önemserim.
Sizin verdiğiniz linkteki gibi GDO'nun olumsuz olmadığına dair yayın, benim yazdığım son cümleye uyan bir cevap durumundayken, herkesin bildiği temel mantık kuralı hatırlatması ya anlamsız ya da başka anlamlı diye düşünüyorum.
Son cümlenizi de gereksiz ve kırıcı buldum.

Gözden kaçtığını düşündüğüm bir konuya değinmek istiyorum ; forumda ya da bu başlıkta yazmak için, tartışmak için tam donanımlı bilgi sahibi olunması fikrini hatalı buluyorum. Bilgi sahibi olmalı tabii ki ama miktarı sorun olmamalı, aksi olsaydı bu ve diğer başlıklar ya tıkanır ya da boş kalırdı.
İnsanlar da sıkılır uzaklaşırdı ki bu başlıkta da biraz öyle olmuş gibi geldi.

Herkesin öğrenmeye, bilgi sahibi olmaya çalışması güzel ve gerekli fakat sadece bilgi sahibi olanların söz hakkı olsun demek, dini batıran ruhban sınıfı gibi bilimden soğutan elit sınıfı yaratmak demek olur ki özellikle ülkemizde örnekleri çoktur.

Ön bilgi, Aristo'nun ki de dahil mantık, saygı ve mümkünse sevgi, yazmak ve de tartışmak için yeterlidir diye düşünüyorum.
Çok bilgili olanın ve bilim insanlarının sabırla ve nazikçe az bilenleri aydınlatması, bilgilendirmesi onlara yakışan tarzdır diye biliyorum.

Sevgi ve Saygılarımla.

mrduran ve taitai beğendi.
Muhsin Hanif Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-01-2013, 11:23   #358
Ağaçsever
 
Coskun4216's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-04-2010
Şehir: Bursa
Mesajlar: 47
Cp yeme ait yumurtalık yem çuvalının içinden çıkan etiket resmi.
Çuval dışında firma ismi,yumurta yemi olduğu ve firma telefonları harici her hangi bir yazı mevcut değil. Çuval açılmadan etiketi görme şansınız yok.

Etikette içindeki mısır ve soyanın gdo lu ürünlerden elden edildiği yazılı.

Yem içinde hayvansal kökenli ham madde kullanılmadığı yazılı.
Bu toz yem çuvalındaki etikette böyle, diğer yem çeşitlerini incelemek lazım.

Ne kanı katılıyor bilmiyoruz. Palet yemlere kan karıştırılıyor. Yağmurdan ıslanan yem poşetinin içini kanlı görünce fark etmiş ve o günden sonra palet yem almamıştık. Tavukların bayılarak tükettikleri palet yemlerin ertesi gün kümes içindeki kokusu berbat derece de dayanılmaz bir şey. EM ile bu kokuyu berteraf ediyoruz.
İçinde düzgün mısır ve soya kullanılmış olsa bile palet yem, kötü kokusu sebebiyle kullanılmayacak bir ürün bizce. Tavuk üreticisi çiftlik sahibi bir tanıdık, palet yemin çabuk bozulduğundan kullanmadığını söylemişti.

Sağlıcakla kalın.

Name:  CP YEM ETIKET.jpg
Views: 4798
Size:  75.6 KB

Coskun4216 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-01-2013, 11:35   #359
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Coskun4216
Cp yeme ait yumurtalık yem çuvalının içinden çıkan etiket resmi.
Çuval dışında firma ismi,yumurta yemi olduğu ve firma telefonları harici her hangi bir yazı mevcut değil. Çuval açılmadan etiketi görme şansınız yok.

Etikette içindeki mısır ve soyanın gdo lu ürünlerden elden edildiği yazılı.
Yani etiketi gizliyor. hoş gizlemeseydi bile koca çuval ve çuvalın üzerinde at nalı büyüklüğünde yem ismi yazılı iken minik bir kağıt etikette, görünmesi zor yazılar zaten mevzuatta tarif edilen gibi değil. Buna rağmen açıkça gizlemiş.

Mevzuata göre uygulanmadığında ağır cezaları var. Ama niyeyse takmamışlar anlaşılan. Denetleyen de olmamış.

Başka yem dükkanı ziyaret sonuçlarını da bekliyoruz

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-01-2013, 13:17   #360
Ağaç Dostu
 
Serpent's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 236
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi birnefestoprak Mesajı Göster
Siz oylamayla ilgili konuyu yanlis anlamissiniz. Konu insanligin kapitalizmle savasi degil; konu yiyecek paketlerinin etiketlenmesi. Oy verenler tamamen kendi tercihleri dogrultusunda oy verdiler. Verdikleri oy, iskenderin ustune kizdirilmis tereyagi dokulmesini tercih etmek ya da etmemekle esdeger.

Sayın birnefestoprak,

Okuduklarımı anlama yeteneğim var. Aslında, insanların yediklerinde GDO’lu ürün var mı yok mu bilme isteklerine de karşı çıkmıyorum. Benim için farketmiyor, belirtilse de olur belirtilmese de. Benim en başından beri karşı çıktığım, GDO’lu ürünlerin toptan yasaklatılmaya çalışılması. Bu hususu önceki mesajlarımda çok açık bir şekilde ifade ettim.

Yapılan oylamaya karşı, benim hicivli bir yanıt vermemin nedenini söyleyeyim:

Güya etiketlenme isteyenlerin hepsi tam olarak bilinçliymiş. Eğer bu bilinç durumu, bu forumda sitrik asitin GDO’lu ürün olduğunu zannedenlerin, mısır şekeri üretiminin sadece GDO’lu mısırdan yapılmadığını bilmeyenlerin, hibrit ürünlerle, GDO’lu ürünler arasındaki farkı bilmeyenlerin veya Zambia devlet başkanının tutumunun kendi ülkesinde 3 milyon insanın ölümüne yol açtığından habersiz olanların durumuna benzeyip benzemediğine bakılmaksızın yazılabiliyorsa; benim de böylesi bir mesaj yazmamı mazur görmenizi beklerim.

Selamlar..

Serpent Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 12:03.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024