27-06-2008, 12:56 | #1 |
agaclar.net
|
Arsenikli içme suları
İzmir sularında arsenik oranının, sınırın üstünde olduğu valilikçe belirtildi. Farklı partilerden belediyeler, birbirinin suyunu kontrol edip, kendi savunması için gerekçe oluşturmak amacıyla kullanmadığı zaman ne yapacağız? Çok partili yaşamımız olmasa, işimiz zor |
27-06-2008, 14:55 | #3 |
Ağaç Dostu
|
Etme bulma dünyası.
Merhaba, Ankara Belediye Başkanını karalama kampanyası ters tepti. Her zamanki gibi sahiplerini vurdu. Zaten hep öyle oluyor. Beceriksizlik dizboyu. Sanki plan geri tepsin diye planlanmış. Halk bunu yutmuyor ama kızgın. Bu konuda esasında söylenecek çok söz var ama, Yazık ne diyeyim. Peki yerel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde acaba İzmir yine kazanılabilecek mi? Yoksa oy verirken insanların aklına Arsenik oranı yüksek su içtikleri mi gelecek. Ve bu işten kimi sorumlu tutacaklar. Bence beceriksiz muhalefet önemli bir yara daha aldı. Saygılar |
29-08-2008, 18:23 | #4 | |
agaclar.net
|
İzmir'de 'arsenik' üzerinden siyasi tartışma Alıntı:
|
|
29-08-2008, 18:26 | #5 | ||
agaclar.net
|
Alıntı:
Alıntı:
|
||
29-08-2008, 20:49 | #6 |
Kaybettik...
|
Arsenik yani Arsenique As2O3 demek. Bu da Arsen methalinin pası okside olmuş kullanılan zehrin beyaz toz hali anlamındadır. EG ve/veya WHO normlarına göre Arsen methal olarak veya ion olarak sınır değeri 0,05 mg/l dir (miligram litrede) Neti aradım taradım ancak ölçüm değerlerine veya su raporlarına rastlamadım. Rastlıyabildiğim tek rapor ASKİ nin temmuz su analiz değerleri ki orda da sınır 10 μg/l olan sınır değerin 1μg/l olduğu yolunda. Yani şayet yanılmıyorsam 50 μ/l olan bir değer 10μg/l ye çekilmiş ancak buna rağmen 1μg/l bulunmuş. Şimdi asıl sorum İzmir'de suda arsenik var diyenler hangi değerden bahsediyor vede miktar nedir? Arsen suya doğadan karışan bir mineral. Snayi atığı ile karışsa da doğal sularda olabilecek bir ion. Evet suda "ölçebiliyor olduğumuz sürece bir miktar hala bulabiliriz" ama miktar nedir? Birim nedir Arsen ion olarak mı? Arsenik Arsenique yani As2O3 olarak mı? Ülkemizdeki bu terim/ kavram kargaşasını son 15 senedir sökemedim bu gidişatla da sökemiyeceğim. (Açıkçası niyetim de yok) zira işi ucundan duyan feryatı koparıyor. Peki bende şunu sormak istiyorum İstanbul.da afiyetle yenen midyedeki cıva miktarını bilen biri var mı? Daha da öte bir şey demiyorum. Dedim ya ucundan bir şey duyan magazinel habercilik anlayışı feryat figan bir şeyler yazıyor. Ha bu suda ciddi anlamda Arsen ionu karışmadı anlamında değil elbet. Sadece sınır neidr bulunan miktar nedir? Bir de bunları açığa kavuşturdsak. Eh tabii bir de bu analizleri yapan laburaturaın akreditasyonunu dahi sorgulamak gelmiyor içimden. Zira çok iyi biliyorum ki Nitrit kitimiz bitti ondan Nitrat kiti ile ölçüm yaptık değerler budur diyenlerine de çok rastaldım. Neyse... Nichts für ungut. Saygılar Düzenleyen praecox : 30-08-2008 saat 12:23 |
05-09-2008, 14:53 | #7 |
agaclar.net
|
Arsenikli suda müthiş iddia Türk bilim adamı "kıyamet koparılarak” arsenik üzerinden politika yapıldığını iddia etti ABD'de sudaki arseniği yok etmek üzere geliştirilen ve dünyayı değiştirecek 6 buluştan biri olarak gösterilen ‘kir mıknatısı’ projesinde yer alan 6 bilim adamından biri olan ODTÜ mezunu Kimya Doktoru Cafer Yavuz, ülkesinden binlerce kilometre uzaktan ‘İzmir'deki arsenikli su’ tartışmalarına, “Bu suyu 6 yıl içmiş biri olarak” katıldı. “Kıyamet koparılarak” arsenik üzerinden politika yapılıp halka eziyet çektirildiğini iddia eden Yavuz, “Günde bir litre su içiyorsanız minimum 77 yıl bu sudan içmeniz gerekli ki arsenik sizi öldürebilecek duruma gelsin. Belki hiç öldürücü duruma gelmeyebilir. Yaşanan polemiklere bakılınca birkaç politikacının çıkar sağlamak uğruna halka eziyet çektirmesi çok üzüntü verici. Hele bazı rektörlerin de buna alet olup yangını körüklemeleri açıkçası utanç verici” dedi. Dr. Yavuz, ABD'nin Teksas eyaletindeki Houston'da Rice Üniversitesi Biyolojik ve Çevresel Nanoteknoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Vicki Colvin liderliğindeki ekipte yer almış, ekip sudaki arseniği yok etmek üzere geliştirdiği ‘Kir Mıknatısı’ projesiyle geçen yıl dünya gündemine gelmişti. Bu proje ABD'de yayımlanan Esquire Dergisi'nin geçen Kasım sayısında ‘dünyayı değiştirecek altı buluştan biri’ olarak gösterilirken, Yavuz ortaokul ve lise öğrenimi gördüğü İzmir'de yaşanan ‘Arsenikli su’ tartışmalarına seyirci kalamadı. Arseniğin ucuz ve basit bir yöntemle ayrıştırılmasını öngören, sudaki arseniğin demir oksit parçacıkları ile temizlenmesine dayanan ‘Kir mıknatısı’ projesi ile Türkiye'nin adını duyduğu ODTÜ mezunu Yavuz, “Her gıdanın öldürme gücü vardır” dedi. Türk bilim adamı, bu konuda yapılan polemiklerin, arsenikli su içmekten daha tehlikeli olduğuna dikkat çekerken, görüşlerini kamuoyuna sundu. Sudaki arseniği temizleyecek projenin mimarlarından biri olan Yavuz, ortaokul ve liseyi İzmir'de okuduğunu, 6 yıl boyunca bu suyu tükettiğini söyledi. Arsenik tartışmalarını internetten izlediğini kaydeden Yavuz, şöyle konuştu: “Arsenik, elementler arasında canlı hayatın olmazsa olmazları olan azot ve fosforla kardeş ve şaşırtıcı olarak da zehirliliği buradan gelmekte. Arsenik vücutta çoğaldığı zaman fosforla yarışmaya başlıyor ve işe yaramayacak moleküllere sebebiyet vererek vücudun enerjisiz ve gıdasız kalmasına, tümörlere sebebiyet veriyor. Bu hastalığa Arsenikosis deniyor ve uzun vadede (10-20 yıl gibi) hastayı öldürüyor. Tarihte de Napolyon ve birkaç İtalyan dükü bu yavaş yavaş öldüren zehirle gitmişler. Bu gerçekler onlardan kalma saç kıllarının analizinde çıkıyor. Her gıdanın öldürme gücü vardır. Örneğin su çok fazla içilirse ozmotik basıncı dolayısıyla hücrelerinizi patlatır ve sizi öldürür. Tuz aşırı oranda yenilirse vücudunuzdan suyu çeker ve susuzluktan ölürsünüz. Şeker de diyabetik yoldan götürür fazla alındığında. Az alındıklarında da problemler çıkıyor. Her doğal elementten vücudumuzda az çok bulunduğu gözönüne alınırsa vücudumuzun bunları bir şekilde alması gerektiğini görüyoruz. Sorun bu alınımların belirli değerleri aştığında ya da yeterli olmadığında ortaya çıkıyor. Peki, bizi öldürmesi için arsenikten ne kadar zehirlenmemiz gerekiyor? Günde 1 litre su içiyorsanız minimum 77 yıl bu sudan içmeniz gerekli ki arsenik sizi öldürebilecek duruma gelsin. Tabi içilen sudaki tüm arseniğin vücutta kaldığını varsayıyoruz. Belki hiç öldürücü duruma gelmeyedebilir. Çünkü sürekli belli bir dozun altında kalacak ve vücut buna karşı bir direnç mekanizması geliştirecek. Yaşanan polemiklere bakılınca da birkaç politikacının çıkar sağlamak uğruna halka eziyet çektirmesi de çok üzüntü verici. Hele bazı rektörlerin de buna alet olup yangını körüklemeleri açıkçası utanç verici. Bangladeş'teki insanlar için öldürücü değere ulaşmak çok daha kısa sürede gerçekleşiyor, sadece 3 yıl. Çünkü onlar, her gün içinde 500-1000 mikrogram (ppb) arsenik olan sudan içiyorlar.” NEDEN KIYAMET KOPARILIYOR Yavuz, gelişmiş ülkelerde arseniğin bir problem olmamasının tamamen ekonomik güçle ilintili olduğunu kaydetti. Yavuz, bir su kaynağındaki arseniği hiç kalmayıncaya kadar temizlemenin ucuz olmadığını, suyun su kadar ucuz kalabilmesi için büyük çapta ve ekonomik filtreleme gerektiğini söyledi. Yavuz, şunları söyledi: “Bu yüzden belirli bir miktarın altına indirmek hesaplı oluyor. Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) suda bulunabilecek arsenik için maksimum seviyeyi belirliyor ve buna içme suyu üreten şehir ve şirketlerin uyması gerekiyor. Eskiden bu rakam litrede 50 mikrogram idi ve birkaç yıl öncesinde 10 mikrograma çekildi. Bu geçiş mesela ABD'de Ocak 2006'da oldu. Yeni limit uygulaması beraberinde yatırım gerekliliği getiriyor. Yani o zamana kadar 50 mikrogramın altına inmesi yeterli iken bir anda yetersiz hale gelmiş oluyor. Belediyeler için ise buna uymak için yeni alet ve sistem kurmaları gerekli oluyor. Bu yatırımı yapmamış olan belediyeler ise sorumlu tutulması gerekiyor. Ama şu da unutulmamalıdır ki geçiş oluncaya kadar içildiğinde sorun çıkmamış iken bir anda kıyamet koparılması da çok akla yatmıyor aslında. Dünyada çoğu ülkenin hala 50 mikrogramı limit kabul etmesi de onun altındaki miktarların hala bir sorun olmadığı şeklinde algılanabilir.” ÜÇ ALTERNATİF ÖNERDİ Yavuz, belediyenin halka belirlenen limitlerin altında arsenikli su sunmaması halinde yapılabilecek üç şey olduğunu söyledi. Yavuz, “Eğer belediye işini yapmamış ve size eski arsenik seviyelerinde içme suyu veriyorsa üç alternatifiniz var. Birincisi, olanlara aldırmayıp şu zamana kadar birşey olmamış, şimdiden sonra mı olacak deyip içmeye devam etmek. İkincisi, uyarıları dikkate alıp şişe suyu satın alıp içmek. Üçüncüsü ise filtre alarak ya da filtreyi yaparak suyunu kendin temizlemek. Mevcut filtrelerin bazıları (reverse osmosis kullananlar özellikle) arseniği de temizliyor ama genelde çoğunun temizlemediğini görüyoruz. Bir sürü para harcayıp arsenik temizleyen filtre almak yerine eski filtrenize demir tozu veya toz haline getirilmiş demir pası eklerseniz büyük ölçüde arsenikten kurtulursunuz. Suya geçebilecek demir iyonlarını da normal filtreniz temizlemiş olur. Bu şekilde güvenle içebileceğiniz ve bütçenizi zorlamayacak filtre yapmış olursunuz” dedi. Vatan |
05-09-2008, 15:49 | #8 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-01-2008
Şehir: Ankara-Mersin
Mesajlar: 132
|
Dün akşam Fox Tv-Objektif programında Melih Gökçek ile ismini bilmediğim İzmir Chp milletvekili programa katılmışlar. Bütün program boyunca bu insanlar siz şöyle yaptınız, sizin şuyunuz yüksek dediler durdular. Her zamanki gibi siyasi kaygılar olduğu için sıradan bir tartışma programıydı. Daha sonra Sağlık Bakanlığı kanser araştırmalarından bir Prof. programa katıldı. Onun söylediklerini duyunca 1,5-2 saatimi boşa geçirmişim gibi geldi. Gerçi aynı şeyi programa katılanların da düşündüğü suratlarından belli oluyordu. Prof. söylediğine göre şu sonucu çıkardım. Dünya Sağlık Örgütünün 1993 yılında literede 50 mikrogram sınırını, literede 10 mikrogram sınırına çekmesi hikayeymiş. Bu değerleri Dünya Sağlık Örgütü insan sağlığını çok önemsediği için bu şekilde yapmış. Arseniğin kanser üzerine etkisi kısa vadede yokmuş, 10 mikrogram değil 50 de olsa abartılmamalıymış, ancak sigara içenlerde akciğer kanserini arttırabilirmiş. Zararsız bişeymiş evde Arsenik olsa da tadına baksam dedim. Bu Prof. söylediklerine Tıp Derneği Başkanı da paralel şeyler söyleyerek destek verdi. Bu arada sağlık bakanlığı 2005 yılında belediyeleri uyararak arseniği sınırlar içerisinde tutun demiş. İzmir belediyesi bu 3 yıl boyunca bişey yapmamış, Melih Gökçek çıkıp bunları ortaya atmasa kim bilir ne kadar daha İzmir'liler arsenikli su içeçeklerdi. Bu sorunun sadece İzmir'in sorunu olmadığı, Ege bölgesinin genelinde ve Niğde Aksaray gibi illerde de arsenik sorunun olduğu söylendi. Kısacası kafam karıştı. Madem zararsız Dünya Sağlık Örgütü neden 10 mikro gram olsun diyor, Madem zararsız neden belediye faturaların üzerine içmeyin diyor, Madem zararsız neden okullarda öğrencilere su dağıtıyorsunuz, Madem zararsız neden insanlar kuyrukta bekleyiğ su dolduruyorlar, Madem zararsız neden arıtıyorsunuz.. |
05-09-2008, 16:02 | #9 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-01-2008
Şehir: Ankara-Mersin
Mesajlar: 132
|
Niğde'nin suyunda yüksek arsenik Niğde (AA)- Niğde Valisi Sebahattin Öztürk, daha önce arsenikli olduğu tespit edilen ve kapatılan içme suyu kuyularının dışında kentteki pek çok kuyuda Sağlık Bakanlığının kriter değerlerinin üzerinde arsenik olduğunun tespit edildiğini bildirdi. Vali Öztürk, yaptığı yazılı açıklamada, Niğde genelindeki içme suyu kuyularından alınan numunelerin Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezine tahlil için gönderildiğini hatırlattı.Tahlil sonuçlarının önceki gün geldiğini belirten Öztürk, daha önce arsenik olduğu tespit edilen ve Niğde Belediyesince kapatılan içme suyu kuyularının dışında kentteki bazı içme suyu kuyularında Sağlık Bakanlığının kriter değerlerinin üzerinde arsenik olduğunun belirlendiğini kaydetti. Öztürk, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:''Arsenik değeri yüksek su kuyularından çıkan suyun içilebilir veya içilmez olduğunu söyleyemem. Çünkü bu benim konum değil, bu bir sağlık konusudur. Ancak şunu söyleyebilirim ki içme suyu kuyularındaki arsenik miktarı Sağlık Bakanlığının koyduğu kriterlerden yüksek çıkmıştır. Bu durum, nasıl algılanması gerekiyorsa öyle algılanmalıdır. Bu konuyla ilgili olarak belediyeyle bir an önce yazılı görüşmelere başlayacağız.'' http://haber.mynet.com/detay/guncel/...ul2008/N171923 |
05-09-2008, 16:43 | #10 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
10 mikrogram limitin ne kadar üzerinde? Madem zararsız Dünya Sağlık Örgütü neden 10 mikro gram olsun diyor, Belirli zamanlarda azaltım olur. Mantığını kendileri bilir. Ama büyük tansiyonunuz şu kadar, küçük tansiyonunuz şu kadar olmalı derken, bu rakamların zaman içinde giderek aşağıya çekildiğini görüyoruz. Onun gibi bir mantıkları olabilir Madem zararsız neden arıtıyorsunuz.. Çok fazlası tümüyle zararsız diyen yok, tabii arıtılacak. İzmir ve diğer şehirlerde bir süre önce geçerli olan 50 mikrogramın üstünde değilse, insanlara meyve sebzelerinizi bile yıkamayın demenin nedeni ne, bilmiyorum. Madem zararsız neden belediye faturaların üzerine içmeyin diyor, Madem zararsız neden okullarda öğrencilere su dağıtıyorsunuz, Madem zararsız neden insanlar kuyrukta bekleyip su dolduruyorlar, Bu kısmı gerçekten muamma Bilim adamlarının arsenik hakkında (yukarıda da yer alan) yazdıklarını bilmiyor ve araştırmamış olabilirler. Ya da bu konuda konuşan bilimadamlarının başka bir hesapları var ve yalan söylüyorlar. |
|
05-09-2008, 16:48 | #11 |
agaclar.net
|
Bir arkadaşım söylemişti, kimdi hatırlamadım şimdi... Yunan, Roma devirlerinde, imparatorların başkası tarafından zehirlenme ihtimaline karşı düşük dozlarda, düzenli olarak arsenik aldıklarını söylemişti. Böylece olası arsenik zehirlenmesine bağışıklık kazanmış oluyorlarmış. Ama önemli olan belli bir dozun birikmesi ise, bu işe yaramaz. Ya da alınan dozlar, belirli aralıklarla vücuttan atılıyor mu? Konu hakkında bilgisi olan var mı? Arsenikli içme suyundan, epey gerilere gittim ama ne yapayım, nasıl olsa onlar sorunu çözünceye kadar, biz tekrar konuya geri döneriz |
20-09-2008, 14:24 | #12 | |
agaclar.net
|
Birisi oranları sormuştu... Alıntı:
|
|
20-09-2008, 15:15 | #13 |
Kaybettik...
|
Bu sınır geçen yıllara kadar 50 mikrogram idi. Sınır değerini 10 mikrogramma düşürürseniz elbetteki sınırı aşmış olursunuz. Dünya sağlık örgütü bu sınırı neye istinaden aşağı çekti bilemem ama gerçek şu ki konunun uzmanları da bu konuda hemfikir değiller. Sınırı aşağı çekersiniz olur da 50 mikrogramm değeri de bir kıstas değerdir. yani son üst sınır değildir. Bir de burada bundan önceki mesajımda da yazdığım gibi birim de çok önemli. Arsenik mi arsen mi ölçülen değerler. Asırlar boyu Arsen sularda yöreye bağlı olarak bir tür doğal mineral gibi vardı. Arsen ubiquiter bir metaldir. Almanyada kişi başına günde bünyeye alınan arsen miktarı ortlama 100 mikrogramdır. Yani günde izmirdeki şebeke suyundan 3 litre içersek almanların ortalamasını yakalamış oluruz (elbette bu bir demagoji) Asıl sorun kabuklu deniz mahsüllerinde ve balıklardaki kummulasyona uğrıyan arsen ki buna kalana dek cıva ve kadmium çok daha tehlikeli bir düzeyde. Bu değerlerin FDA tarafından bazı tek yönlü araştırmalara dayandırarak sınır değerlerini belirlemesi biraz sosyo ekonomik sebeplerden gibi geliyor bana. Vücut arsene hasar göstermeden tolerans kazanabilir. Sonuçta arsen suya endüstriyel atıklardan kaynakalanmıyan bir değer ise normaldir ancak ola ki endüstriyel atıklardan geldiği durumlarda daha değişik zehir olabilecek elementler ve bileşenler de aramak gerekir. |
20-09-2008, 15:52 | #14 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-03-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 271
|
Bu olayda , küresel ısınmanın sonuçlarından biri olsa gerek.Eskiden arı soktuğu zaman insanlar ölmüyordu , çünkü bu kadar çok allerjik rahatsızlıklar yoktu.Kene'yi korkunç boyutta zararlı bir hayvan olarak tanımazdık. Demekki , tabiatta değişen olaylar var. Bilim insanlarının toplanarak ,açıklama yapmadıkları bir ülkede , insanlar doğal olarak kendilerini koruma amaçlı davranmak zorunda. |
20-09-2008, 19:06 | #15 |
Kaybettik...
|
Bence bu açıklamayı bilim adamları yapamaz. Bu politik bir sorun. Olası uzman tartışmaları da yanlı tarafların etkisinde kalmış kılıfına uydurularak yapılmış akademik olmıyan fikir ayrılıklarıdır. Akademik dayanakalrı pek yok. Bugün biri bir arı sokması sonucu ölebiliyorsa bunun sorumluluğunu da her şeyi hygienik olan, steril sahada çocuk bakan anelerde bulmak gerkelidir. Gerçi bir asır öncesi ortalama yaşam beklentimiz 30 - 40 lı yaşlarımız iken bunun 70 lere çıkması da bilimledir. |
21-09-2008, 22:23 | #16 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-03-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 271
|
praecox , çok bilimsel bir açıklama yaptığınızın farkındayım. Konuyu farklı bir boyuta taşımış olmak istemezdim. Ankara'da akan suları ,olası bir kesilmeye karşı ped şişelere doldurup saklıyoruz.Renklerini görseniz ,zaten bu suları içmek istemezdiniz. Bir de içinde zehir olduğunu düşününce işin sosyo-ekonomik boyutunu düşünmeniz mümkün değil. Sigara içmekde insanlara hemen zarar vermiyor , ama zaman içersinde kalp damar hastalıklarına , kalp krizine bile sebebiyet verebiliyor. Uzun süre içersinde ve yavaş yavaş öldürüyor. Ben de bu kimyasal maddenin (arsenik) kaç miligram sınır olursa olsun insana zarar vereceğine inanıyorum. "Sonuçta arsen suya endüstriyel atıklardan kaynakalanmıyan bir değer ise normaldir ancak ola ki endüstriyel atıklardan geldiği durumlarda daha değişik zehir olabilecek elementler ve bileşenler de aramak gerekir." Bu cümlenize katılıyor ve acaba suların içinde daha değişik zehir olabilecek element ve bileşenler var mı diye düşünüyorum. |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|