agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Mutfak > Aperitifler, Çorbalar, Salatalar, Soslar
(https)




Beğeni Düzeni2Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 30-03-2008, 01:41   #1
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Kahvaltı kültürü

Kahvaltı kelimesi nereden gelmiştir acaba? Daha doğrusu nasıl oluşmuştur?
Kahve altı kelimelerinin zamanla almış olduğu söyleniş biçimi olabilir mi?
Öyle ya, eskiler ekâbir takılırdı hayata… Sabahları kahve içmeden edemezlerdi. Sanırım, sabah kalkar kalkmaz aç karnına kahve içmemek için bir şeyler atıştırıyorlardı. Peynir, zeytin, ekmek filan örneğin… Ondan sonra kahvelerini içiyorlardı belki. (Sigara illetine tiryaki olanlar aç karnına içmemek için öncesinde bir şeyler atıştırırlar. Buna sigara altlığı denir. Bu olaydan geldi aklıma… Yani kahve altlığından söz ediyorum). Doğrunu, eğrisini bilen varsa bir eksiklik giderilmiş olur. Böylece öğrenmiş oluruz.

Yalnız bildiğim bir şey varsa kahvaltı gerçekten tam bir kültür işidir...
Atalarımızda böyle bir kültür var mıydı? Osmanlı’da durum nasıldı?
Ayrıntısını bilmiyorum ama örneğin Fatih Sultan Mehmet'in 11 Haziran ile 9 Temmuz 1469 tarihli belgeden 12 Haziran sabahında yumurtalı lapa, mantı ve yoğurtlu erişte, 13 Haziran günü sabahında ise (çok ilginç) yine mantı, kestaneli bulgur ve muhallebi yediğini öğreniyoruz. (Sanki bir önceki sabahtan kalan mantı ısıtılıp padişahın önüne getirilmiş gibi değil mi?) Valla Fatih şimdiki siyasetçilerin sabah kahvaltılarını görseydi padişahlığından utanırdı yani.

Atatürk ise sabah kahvaltısında genel olarak çift yumurtalı beyaz peynirli omlet yermiş.

Peki, bu günkü anlamda sabah kahvaltısı kültürü bizde nasıl oluşmuş olabilir?
Frenklerden mi geldi dersiniz?
Sanmıyorum; çünkü Amerikalılar buzdolabından çıkardıkları kutu meyva sularını, ya da sütü porselen çanaklara doldurdukları tahıl kurularının üzerine boca edip kaşıklayarak kahvaltılarını yapmaktalar. Diğer ülkelerde ise donuk. Avrupa’ya gelince Akdeniz ülkelerinde bir çeşitlenme hareketliliği görülmüyor değil. Ama galiba Yunanistan’da ve Türkiye de zirveye çıkıyor ve tam bir kültür oluveriyor işte... (Bknz: Kahvaltı ve ülkeler)…

Kahvaltı kültürünün bizde yaygınlaşmasınınçok partili dönem sonrasına denk geldiğini düşünmekteyim. Çünkü o dönemin öncesinde pek çok aile için kahvaltı salt bir tas çorbaya (özellikle tarhana) kaşık çalmaktan ibareti. Yer sofrasının ortasına konan çorbaya kaşık çalmak bir zevk miydi, yoksa bir eziyet miydi anlamadım gitti. Tahta kaşıklar bir çocuk ağzına göre değildi bir kere. Çocuk ağzına göre yapılmış tahta kaşıklara hiç rastlamadım ben... Evet vardı zarif kaşıklar ama çocuklara göre değildi işte. Bir de çocuk koluyla ta sofranın ortasındaki çorba tasına uzanmak da meseleydi yani. Neyse, bir gün çay girdi soframıza, peynir, zeytinle birlikte… Beraberinde reçeller, marmelatlar, bal, kaymak, tereyağ (sonrasında margarin, peynir çeşidinin her türlüsü; salam, sosis, pastırma, sucuk; sucuklu, domatesli, peynirli sahanda yumurta; omlet, kaygana, söğüş domates, salatalık, körpe biber vs… Ve en son türlü çeşit kanapeler…

Elbette kahvaltı menüsünü ekonomik durum belirlerse de yanlış oluşan şehir kültürünün çarpıklaşması sonucu ortaya çıkan ayak üstü atıştırma kolaylığı sabah kahvaltı kültürümüzü de etkilemiyor değil. Marketlerin yiyecek reyonlarını yığılan abuk tahıl kuruları artık çocuklarımızın önündeki melamin tabaklara kahvaltı niyetine doldurulmaya başlandı. Yeğlenen bu biçimdeki beslenme türü orta sınıfın sözüm ona bilinçli anababasının da işine geliyor olmalı. Öyle ya kahvaltı hazırlamak, portakal suyu sıkmak, süt ısıtmak, ekmek kızartmak, omlet yapmak, yumurta pişirmek, kahvaltılıkları toplamak zor geliyor… Çünkü az sonra çocukların servisi gelecek, kendileri işe yetişecek… Bu yüzden çoğu evde kahvaltı sadece pazar günü yapılır... Kült bir anlam taşır o aile için bu Pazar kahvaltıları… Kahvaltı saatlerini su bardağına çay ve iki üç poğaçayla geçiştiren parasız öğrenciler özledikleri kahvaltılarına ancak tatillerde evlerine vardıklarında kavuşurlar. Ha bir de sabah kültürümüzü tehdit eden, tüketim alışkanlığı mühendislerinin ortaya çıkardığı bir beslenme çeşidi daha türedi. İngilizce breakfast ve lunch kelimelerinin birleştirilerek ortaya çıkan branch (branç-brunç)tan söz ediyorum. Genel olarak snop diyeceğim kesimin bir özentisi olarak gördüğüm bu beslenme biçiminin giderek yaygınlaştığını görmekteyim. Çünkü branch için hazırlanan menü hem kahvaltı olabilmekte hem de olmayabilmekte… Bunlara rağmen ülkemizin umulmadık köşelerinde kahvaltı kültürüne sıkı sıkıya bağlı ‘salonların’ var olduğunu görmek insanı şaşırtıyor doğrusu..

Askerliğimin acemilik günlerinde en çok sabah kahvaltısını özlemiştim. Bu yüzden Balıkesir’in ara sokaklarındaki kahvaltı salonlarını asla unutamam. Ev yapımı türlü çeşit reçel ve marmelatlar, kaymak, tereyağı, sahanda yumurta, salamlar, sucuklar ve hoşmerim… Ancak, Van kadar kahvaltı kültürünün hakkını tam olarak verebilen başka bir şehrimiz daha var mı bilmiyorum. Yılmaz Erdoğan boşuna ‘Ben seninle bir gün Van`daki bir kahvaltı salonunda... olma ihtimalini sevdim….’ demedi…

Van’da kahvaltı salonları sabah ezanından akşamın karanlığına kadar istediğiniz zaman hizmete hazırdır. Bütün bir gün inanılmaz bir hareketlilik içindedirler. Nasıl diyeyim, sanki siz bir müşteri değilsinizdir de bir misafirsinizdir. Öyle hissedersiniz kendinizi… Menü çok zengindir. Ama çorba, pohaça falan bulundurmazlar. Dedim ya kahvaltıyı bir kültür olarak görmüşlerdir diye. Menüde en dikkate değer yiyecekler manda sütünden kaymak, otlu peynir ve kara kovan balıdır…

Bir kahvaltı salonunun menüsünde neler var, listeye bir göz atalım:
Peynir Söğüş
Piyaz Yumurta
Peynir (Örgü ve otlu peynir... Otlu peynir de kullanılan otlar 'sirmö', 'mendo' imiş… hadi bakalım agac.net üyeleri bu otları tanıtın bize)
Salam
Tahin & Pekmez
Gül Reçeli
Vişne Reçeli
Kayısı Reçeli
Çilek Reçeli
Tahin+pekmez (kayık tabağındaki tahin ve üzerine gezdirilen pekmez)

Kaymak+Karakovan balı
Kaymak+petekbal
Kaymak+süzme bal
Tereyağı+bal
Van Cacığı (Süzme yoğurttan yapılan koyu bir cacıktır. Yanında tereyağ ikram edilir)
Sucuklu yumurta
Salamlı yumurta
Kavurmalı yumurta
Murtuga (yumurta, un ve bal karıştırılır, pişirilir)..
Kavut (Buğday kavrulur... Sonra öğütülüp, un haline getirilir... Tereyağı ile tekrar kavrulur... Üstüne gül reçeli veya bal dökülür…)
Sınırsız süt ya da çay…

İşte kahvaltı kültürü budur….

Eklenen Resimler
  
hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-03-2008, 01:49   #2
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Ülkeler ve kahvaltıları

TÜRKİYE’DE KAHVALTI
Geleneksel Türk mutfağında kahvaltının apayrı bir yeri vardır. Türk kahvaltı sofrasının vazgeçilmez lezzetleri arasında; mis gibi kokan kızarmış ekmeği, beyaz peyniri, sahanda yumurtayı, siyah ve yeşil zeytini sayabiliriz. Tulum, dil, çerkez ve kaşar peyniri de Türk kahvaltı sofrasının lezzetine lezzet katar. Sucuk ve pastırmamızın ise tadına doyulmaz. Reçelleri de unutmamak gerekir. En çok tercih edilen gül, bergamut, kayısı, vişne, şeftali, turunç ve portakal reçelleri, aynı anda dört mevsimi birden yaşayn ülkemize yakışır bir çeşitlilik sergilerler. Reçelin yanı sıra, bal ve kaymak da kahvaltı sofralarına başdöndürücü bir lezzet katar. Demli çay ise, Türk kahvaltı sofrasını tamamlayan en önemli unsurdur.

RUSYA’DA KAHVALTI
Rusya’da, Çarlık döneminde olduğu gibi bugün de havyar, lakerda ve balık ürünleri kahvaltı sofralarına lezzet katmaktadır. Ayrıca Rus mutfağında bol baharat kullanılır. Marmelat gibi tatlı çeşitleri ise pek rağbet görmemektedir. Güne başlarken kalorisi yüksek balık, et ve yumurta çeşitlerini tercih eden Rusların “Rus Yumurtası” ve lakerdalı esmer ekmek “Wolga-Schnitte” si tüm dünyada ünlüdür.

İSPANYA’DA KAHVALTI

İspanya’da, bölgeler arasındaki coğrafi ve kültürel farklılık yemek tariflerine de yansımıştır. İspanyol mutfağı çok çeşitli lezzetleri bir arada barındırır. Füme salam, balık, zeytin ve sarımsak ise, her İspanyolun vazgeçilmezleri arasındadır. Kahvaltıda da “Iberia” (zeytinli ekmek) ya da “Bocadillo con tomate” (domatesli ekmek) İspanyol tarzı kahvaltının simgesidir. Bu muhteşem lezzetleri, “Cafe con leche” (sütlü kahve) ve bir fincan “Cortido” (bir çeşit espresso) tamamlar.

İSVİÇRE’DE KAHVALTI
İsviçreliler iyi sunulan tüm yemeklere değer verirler . Bu anlayışları kahvaltı sofralarına da yansıtır. Mısır gevreği, marmelat, bal ve ekmek çeşitlerine peynir ve salam çeşitleri eşlik eder. Tatlı lezzetlerin ağırlıklı olarak hissedildiği bir başlangıçtan sonra, “Appenzeller Cräcker” ve “Bündner Fleisch-Schnittli” gibi çeşitler İsviçrelilerin vazgeçemedikleri tatlar arasındadır.

HOLLANDA’ DA KAHVALTI
Hollanda denildiğinde akla ilk gelenler arasında kuşkusuz yel değirmenleri, lale ve tahta ayakkabılardır. Nakışlı örtülerle bezenmiş dolapların bulunduğu ve tahta figürlerin kullanıldığı lokantaları da dünyaca ünlüdür. Bu turistik simgelerin yanı sıra, tüm dünyada Hollanda, birbirinden leziz peynirleri ile de anılmaktadır. Ringa balığı da bu ülkeye adeta damgasını vurmuştur. İnce kesilmiş salam ve Hollanda peynirlerinin yanında, kahvaltı sofrasında bile ringa balığı ikram edilir. Hollanda usulü bir kahvaltı sofrasının en önemli tamamlayıcı unsurları ise, tatlandırılmış özel bir fincan çay veya kahvedir.

FRANSA’DA KAHVALTI
Sanatın beşiği olarak kabul edilen Frans’da, yemek yapma da adeta sanat olarak nitelendirilmektedir. Hafta içi günlerde bile, öğle ve akşam yemeklerinde Fransızlar birçok çeşidi bir arada bulundururlar. Kahvaltı ise, diğer öğünlere oranla oldukça sadedir. Fransızların kahvaltı sofralarından hiç eksik etmedikleri iki şey vardır: Birbirinden değişik reçel ve ekmek çeşitleri... Gevrek kruasan, taze baget ekmeği ya da “pain comlet” (bir çeşit tahıllı ekmek) ve Fransız reçel çeşitlerinden son derece lezzetli bir “Petit déjeuner” (kahvaltı) hazırlanabilir. “Café au lait” (bol sıcak sütlü kahve) ise, Fransızların en çok tercih ettikleri içecektir.

PORTEKİZ’DE KAHVALTI
Portekiz mutfağı İspanyol mutfağını andırmakla birlikte, biraz daha hafif ve şıktır. Balıkçılığın önemli bir geçim kaynağı olduğu Portekiz’de, deniz ürünleri ile yüzlerce çeşit yemek yapılmaktadır. Portekizliler, kahvaltıya önem verirler ve bu nedenle de doyurucu olmasına dikkat ederler. Deniz ürünleri kahvaltı sofralarının önemli malzemelerindendir. Örneğin ton balıklı ve yumurtalı ekmek “Paozinho com atum” ve sardunyalı ekmek Vasco da Gama” çok sevilen kahvaltı seçenekleridir. Koyu kahve ya da taze sıkılmış portakal ve greyfurt suları, Portekizlilerin kahvaltılarını zenginleştirir.

İSVEÇ’TE KAHVALTI
İsveç, bilindiği gibi gölleri ve nehirleri ile ünlüdür. Bu nedenle, kahvaltı sofralarında bile balıklı tariflere rastlamak hiç de şaşırtıcı değildir. Sosa yatırılmış alabalık, somon ve bunun gibi çeşitli tatlı su balıkları İsveçlilerin en çok tercih ettikleri kahvaltı menülerini süsler. Ayrıca, özellikle dereotu ve yeşil baharatlar ile muhteşem lezzetler de yaratırlar. Ancak kahvaltı sofralarında tatlı da hiç eksik olmaz. Örneğin “Blåbär-Klöben (üzümlü ekmek üzerine yaban mersini reçeli), İsveç kahvaltılarının vazgeçilmezlerindendir.

MACARİSTAN’DA KAHVALTILezzetli ve baharatlı yemekleri seven Macarlar, hemen hemen tüm yemeklerinde biber kullanırlar. Ayrıca soğan ve sarmısak da Macar mutfağının tamamlayıcı malzemeleridir. “Salamibrot Piroschka” (salamlı ekmek) ya da leziz (Puszta salatalı kepek ekmeği) Macar kahvaltı sofrasının geleneksel tatlarındandır.

DANİMARKA’DA KAHVALTI
Danimarkalılar, tüm dünyada “keyif insanı” olarak bilinirler ve bu nedenle de çeşidi bol, zengin bir mutfağı severler. Kahvaltıda en çok tercih ettikleri tatlı “Wienerbrød”, üzerine eklenen malzemeler ile en leziz ekmek çeşidine dönüşür. Yine bol malzeme ve garnitürlerle süslenen “Smørebrød” lar da, Danimarkalıların ekmekle hazırlanan favori menülerindendir.

İNGİLTERE’DE KAHVALTI
İngiltere denilince akla ilk gelen kuşkusuz “5 Çayı”dır. Kahvaltı da en az onun kadar popüler bir öğündür. Hatta geleneklerine bağlı İngilizlerin; öğle ve akşam yemeklerinden vazgeçebilecekleri, ama kahvaltıdan asla vazgeçemiyecekleri söylenir. Brunch da İngiliz mutfak kültürünün önemli bir parçasıdır. Çeşitli reçel ve marmelatlar, özellikle ünlü buruk portakal mermeladı, İngilizlerin “başrol oyuncuları”dır. Yumurta ise, pişmiş ya da rafadan, çırpılmış ya da tavada; jambon ya da sosis ile, kızarmış tost ekmeklerinin yanında yenir. Bu menü, çeşitli mısır gevrekleri ile de zenginleştirilir.

İTALYA’DA KAHVALTI
İtalya’da “yemek” son derece önemlidir. Hazırlaması bile, tam bir seromoniye dönüşür. Tüm aile bireylerinin buluştuğu öğlen ve özellikle akşam yemekleri çok uzun sürer. Kahvaltı ise ikinci planda tutulur ve deyim yerindeyse “geçiştirilen bir öğündür”. İtalyan kahvaltısında, ev yapımı küçük ekmekçiklere ya da “Tramezzini”lere (üçgen tost ekmekleri) cappuccino ya da espresso eşilik eder. Mozarella, salam, domates ve fesleğen, İtalyan kahvaltı sofralarındaki Akdeniz esintilerini simgeler.

KAYNAK: www.rama.com.tr

hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-03-2008, 01:52   #3
Ağaç Dostu
 
zenfree's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-03-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 5,657
Galeri: 341
Çok güzel bir yazı Sayın Hassoman. Keyifle okudum.
Liste harika ama, bence salam yakışmamış.
Bir de "murtuga" nasıl yapılır merak ettim.

zenfree Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-03-2008, 02:09   #4
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Sağlık Bakanlığı, 'Kahvaltının önemi' başlıklı bir broşür yayınlamış. Bu broşürde kahvaltının ne kadar önemli olduğu anlatılarak 4 ayrı ideal kahvaltı menüsünün
nasıl olacağını resmi olarak belirlenmiş. Ayrıca öğünlerin içinde sabah kahvaltısının çok önemli olduğu, akşam yemeği ile sabah kahvaltısı arasında yaklaşık 12 saatlik bir süre geçtiği, bu süre içinde vücudun kandaki besinlerin
tümünü kullandığı, kahvaltı yapılmadığında kan şekerinin düşeceği, baş ağrısı,
dikkat ve algılama azlığı gibi sıkıntılar yaşanacağı belirtilmiş. Broşürde önerilen
kahvaltı çeşitleri şöyle::

"-Bir su bardağı süt,
bir kibrit kutusu beyaz peynir,
5-6 adet zeytin, domates,
1-2 dilim ekmek,

-Bir su bardağı sütle karıştırılmış kahvaltılık tahıl ürünü,
1 çay bardağı taze sıkılmış meyve suyu,

-Bir su bardağı süt,
bir yumurta,
bir dilim reçelli ekmek,
bir adet mandalina,

-Bir su bardağı süt,
tahin-pekmez,
4-5 adet ceviz içi, 1
adet mandalina."

Zayıf bünyeli olanların kahvaltılarına pekmez, bal, reçel, marmelat, fındık ezmesi ekleyebilecekleri, yumurtanın kaynamaya başladıktan sonra 8-10 dakika daha pişirilmesi gerektiği öneriliyor.

Broşürde, kahvaltıda içilen çayın besinlerde bulunan yararlı maddelerin emilimini engellediği için çayın açık ve limonlu olması gerektiği, daha çok ıhlamur gibi bitki çayların içilmesini, ancak sütün tercih edilmesi önerilmekle birlikte besin içeriği zengin olması nedeniyle evde yapılan tarhana, yayla, mercimek çorbalarının da kahvaltıda tüketilebileceği belirtiliyor.

Bknz:
http://www.saglik.gov.tr/TR/BelgeGos...F62AD22E1A9C73

hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-04-2008, 10:58   #5
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Adı yok

Bu reçete tarifimin adını bilmiyorum. Vardır elbette... Ne demiş Sokrates: Güneş yüzü görmedik yeni bir düşünce yoktur!..

Efendim,
Çoğumuzun aklına kahvaltı deyince cumartesi, pazar günleri gelir. Ailenin bir araya geldiği günlerdir bu günler... dedikten sonra 'di' diye devam edeceğim. Çocuklar gençliğe adım attıkları andan itibaren nedense soframıza uzak durmaya başlıyor.
Ya, 'şimdi yemeyeceğim' oluyor, ya, 'yemekte ne var' oluyor, ya, 'ben yemem onu' oluyor, ya da 'vaktim yok. Biraz sonra çıkacağım...' oluyor, ya da zaten evde olmuyorlar...

Her neyse, muradım gençlerin dedikodusunu yapmak değil elbette... Sabah kahvaltısı kültürüne katkıda bulunmak

Peynir kahvaltılarımızın vazgeçilmezlerinden... Şimdi peynir üzerinden bir reçete tarifi benden size..

Yağsız peyniri (tarifimize serti denk düşer) küp, küp tavla zarından irice doğruyoruz... İçine bazı baharlı otları ve taze sarımsak yaprağını ince ince doğrayarak katıyoruz. (Taze sarımsak yaprağı yoksa ince doğranmış bir küçük diş sarımsak da aynı işi görür. İri iri parçalanmış ceviz içi. Pul biber, karabiber, kimyon vs... Ve üzerine halis zeytinyağını döküp karıştırıyoruz...

Bu sabah bu peynirli reçeteyi hazırlarken birden aklıma fotoğrafını çekerek sizinle palaşmak geldi:

Malzemeler:
- Yağsız beyaz peynir (küp küp doğranacak)
- Dereotu (bahçemden)
- Tek yaprak taze sarımsak yaprağı (bahçemden)
- !/2 kırmızı biber (marketten)
- Ceviz içi
- Bir küçük dal nane (süs için- bahçemden)
- Pul biber, karabiber...
ve
- zeytinyağı

(sabah sabah sarımsak da ne oluyor? demeyin. Abartmadığınız sürece harika oluyor. Deneyin, bakalım yine aynı düşüncede olacak mısınız?..)

İşte resmi:

Eklenen Resimler
 
hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-04-2008, 11:24   #6
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Buradaki peyniri de evde kendimiz yapabilsek, işte o zaman bu tabak, dünyalara bedel olurdu

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-04-2008, 12:02   #7
abk
Ağaç Dostu
 
abk's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-05-2007
Şehir: tekirdağ
Mesajlar: 1,589
Galeri: 39
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi hassoman Mesajı Göster
Kahvaltı kelimesi nereden gelmiştir acaba? Daha doğrusu nasıl oluşmuştur?
Kahve altı kelimelerinin zamanla almış olduğu söyleniş biçimi olabilir mi?
….
Yıllar önce bir öğretmenim tam da bu şekilde açıklamıştı "kahvaltı" kelimesini. Ben de doğrusu budur diye biliyorum.

abk Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-04-2008, 14:04   #8
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,918
Galeri: 215
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi denizakvaryumu Mesajı Göster
Buradaki peyniri de evde kendimiz yapabilsek, işte o zaman bu tabak, dünyalara bedel olurdu
Elbette yaparsınız.

Ya sütü kaynatıp, yoğurtla kestirerek lor yapar veya peynir mayasıyla evde peynir imal edebilirsiniz.

Evde Peynir Yapımı

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-04-2008, 14:12   #9
Ağaç Dostu
 
Müjgan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-08-2004
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,544
Galeri: 30
Valla bu kadar otu çöpü kendi bahçemiz olmadığı için bulma şansımız yok. Hassoman'da hazır varken, o güzelim tadı bir piknikte deneme şansımız olabilir belki.

Müjgan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-04-2008, 14:23   #10
Ağaç Dostu
 
Müjgan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-08-2004
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,544
Galeri: 30
Eskişehir gezimizde, Anadolu Üniversitesi kampüsündeki taş binada yemek yediğimiz gece, masada zeytinyağı içine doğranmış peynir servisi yapıldı. Gruptan Muzaffer bey sordu, "bizim yemek kültürümüzde zeytinyağı böyle bir yere sahip midir?" diye sordu.
Ben şaşırdım. Çocukluğumdan beri, kahvaltıda mis gibi taze zeytinyağına biraz ev yapımı salça ekleyip, kekiğe banıp banıp yerim. Buradaki kahvaltı örneklerinde ise zeytinyağından söz edilmemiş.

Müjgan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-04-2008, 16:23   #11
Ağaç Dostu
 
Tubay's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-02-2008
Şehir: malatya
Mesajlar: 454
Galeri: 2
Sırf kahvaltıda kullanmak için balkonda,dereotu,nane,kekik,reyhan vb.küçük saksılardada olsa mutlaka yetiştiririm.Bizler ev yapımı yiyecekler konusunda büyük şehirlere göre çok şanslıyız.Kahvaltıda kullandığımız doğal ürünleri listeleyebilirim
karakovan bal(Eniştenin kovanlarından)
peynir çeşitleri(annem ve teyzem bu konuda bir efsanedir)
tereyağı,kaymak,süzme yoğurt,çökelek(****** annem)
bahçeden taze sebzeler,kurutulmuş domates(babam sayesinde)
aklınıza gelebilecek tüm reçel çeşitleri(meyvalar babamdan,reçeller annemden)
Hatta babam torun sayısı arttıkça taze süt ve yumurta için tavuk ve inek sayısınıda kademeli olarak arttırıyor
Şimdi bu tarafa sırf kahvaltı etmek için de olsa bir gezi düzenlersiniz sanırım

Tubay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-04-2008, 16:36   #12
abk
Ağaç Dostu
 
abk's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-05-2007
Şehir: tekirdağ
Mesajlar: 1,589
Galeri: 39
Okuduklarımdan ve incelediğim resimlerden sonra karar verilmiştir: Bu akşam kahvaltı edilecek. Hafta içi kahvaltı mecburen geçiştirilen bir öğün oluyor. Ama hafta sonuna dek bekleyemeyeceğim de. Bu güzel yazılar ve fotograflar için hepinize teşekkürler.

abk Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-04-2008, 16:39   #13
Ağaç Dostu
 
Tubay's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-02-2008
Şehir: malatya
Mesajlar: 454
Galeri: 2
******* sevgili abk

Tubay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-04-2008, 16:42   #14
Ağaç Dostu
 
Müjgan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-08-2004
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,544
Galeri: 30
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi tubaykaradag Mesajı Göster
Şimdi bu tarafa sırf kahvaltı etmek için de olsa bir gezi düzenlersiniz sanırım
Davet eder, bizi misafir ederseniz neden olmasın ki?

Müjgan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-04-2008, 16:48   #15
Ağaç Dostu
 
Tubay's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-02-2008
Şehir: malatya
Mesajlar: 454
Galeri: 2
Müjgan Hanım memnuniyetle en kısa zamanda bir organizasyon yapalım

Tubay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-04-2008, 16:52   #16
Ağaç Dostu
 
Müjgan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-08-2004
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,544
Galeri: 30
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi tubaykaradag Mesajı Göster
Müjgan Hanım memnuniyetle en kısa zamanda bir organizasyon yapalım
Kayısılarınız bi olgunlaşsın hele...

Müjgan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-04-2008, 18:13   #17
Ağaç Dostu
 
Tubay's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-02-2008
Şehir: malatya
Mesajlar: 454
Galeri: 2
Kesinlikle.Kayısı bahçemiz hizmetinizde bilin.Burdan duyrulur reçellik kayısılarda benden

Tubay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-04-2008, 21:47   #18
Ağaç Dostu
 
Müjgan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-08-2004
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,544
Galeri: 30
Burası kalabalık bi forum, böyle sözler vermeyiniz

Müjgan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-04-2008, 09:50   #19
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Müjgan Mesajı Göster
Gruptan Muzaffer Bey..., "bizim yemek kültürümüzde zeytinyağı böyle bir yere sahip midir?" diye sordu.
Ben şaşırdım. Çocukluğumdan beri, kahvaltıda mis gibi taze zeytinyağına biraz ev yapımı salça ekleyip, kekiğe banıp banıp yerim. Buradaki kahvaltı örneklerinde ise zeytinyağından söz edilmemiş.
Sevgili Müjgan,
Buradaki kahvaltı örneklerinde zeytinyağından söz edilmemiş olmasını siz söyleyince farkettim.
Gerçi ben Van'daki kahvaltı örneklerinden söz etmiştim ama örneklerdeki Akdeniz ülkelerinde de yok zeytinyağı değil mi? Oysa bizde Ege mutfağı zeytinyağı üzerine kurulmuştur... Tatlısından, tuzlusundan, ekşisine kadar zeytinyağının girmediği yemek yokken kahvaltı kültüründe olmaması olası mı?

Bu durumda Muzaffer Bey'in kesinlikle Ege'li olmadığı ortaya çıkıyor...

hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-04-2008, 12:10   #20
Ağaç Dostu
 
ahmeter's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 7,826
kayısı

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi tubaykaradag Mesajı Göster
Kesinlikle.Kayısı bahçemiz hizmetinizde bilin.Burdan duyrulur reçellik kayısılarda benden
iyi günler kayısı için ben ilk sırayı alabilir miyım 4 sene evvel Malatyadan getirtdiğim fidanlar bu sene de kayısıya gelmedi bol ciçek açıyor ve döküyor babanızdan püf noktasını öğrenir misiniz . Ayrıca merak ettim domates kurusu nasıl yapılıyor .bahcede pembe domatesler ciçeğe gelmeğe başladı selamlar

ahmeter Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-04-2008, 22:27   #21
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Kahvaltı kelimesi

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi abk Mesajı Göster
Yıllar önce bir öğretmenim tam da bu şekilde açıklamıştı "kahvaltı" kelimesini. Ben de doğrusu budur diye biliyorum.
Sevgili abk,
Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim. Sayenizde kendime olan güvenim arttı.
Aklın yolu bir değil mi?

hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-04-2008, 22:47   #22
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
merak ettim domates kurusu nasıl yapılıyor
Domates (konserve, kurutma, sos)

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-05-2008, 06:59   #23
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
İstanbulda ayakta kalabilmiş son kahvaltı evlerinden biriside Beşiktaş çarşı içinde Sütçü Bulgarın dükkanıdır.Çok yaşlanmasına rağmen hala ilk günkü gibi temiz titizdir kendisi. Kahvaltıda mutlaka süt ve süt ürünleri(Kaymak,tereyağı,peynir v.s)ile bal sunar müşterilerine.

Mahmut Leventoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-05-2008, 07:04   #24
Ağaç Dostu
 
Filiz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: burdur
Mesajlar: 1,212
Galeri: 1
Sayın Ahmet Er, Malatya kayısısını ününe kavuşturan şey, genetiğinden ziyade bulunduğu iklim ve toprak koşullarıdır. Saygılar.

Filiz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-05-2008, 07:59   #25
Ağaç Dostu
 
Tubay's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-02-2008
Şehir: malatya
Mesajlar: 454
Galeri: 2
Sayın Ahmeter kaysı mevsimi tam gelsin menuniyetle gönderirim.Kurutulmuş domatesi incelemişsinizdir sayfasından.Kayısı yetiştirmenin püf noktalarını başka sayfada anlatsak daha doğru olur sanırım.

Tubay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-05-2008, 08:06   #26
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Peki güneşde kurutulmuş kayısı gerçekten güneşte mi kurutuluyor?

Eskiden kuru kayısı tahta gibi olurdu, kompostosu yapılıp içilirdi, şimdilerde güneşte kurutulmuş kayısı diye aldıklarımız rengi koyu kahve-siyah ama pamuk gibi yumuşak , acaba diyorum bir işleme mi tabi tutuluyor?

Bu arada kayısının anavatanı Malatya'da sabah kahvaltılarında kayısı yenir mi?

Merak ediyorum.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-05-2008, 11:36   #27
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,419
Galeri: 5
O tahta gibi olanlar zerdali kurusuydu yanlış bilmiyorsam denizakvaryumu.
Nedense zedali yok oldu, bahçeme diktiğim zerdali ağacı da senelerdir hiç meyva vermedi.

Ferda Ülkümen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-05-2008, 15:33   #28
Ağaç Dostu
 
Tubay's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-02-2008
Şehir: malatya
Mesajlar: 454
Galeri: 2
Sayın Denizakvaryumu biz kahvaltıda kayısı yemiyoruz ama kayısı reçeli yiyoruz.Aç karına yenen kuru kayısı bağırsakları çok iyi çalıştırdığı için bağırsak tembelliği olanlara şiddetle tavsiye ederim.Kayısıyı üç değişik şekilde işleme tabi tutuyoruz
1.Sarı ve turuncu renkte olarak gördükleriniz:Hava almayan odalar yapılır ve içerisine ocak kurulur,üzerine kükürt konur bu ortamda pişirilen kayısılar güneşe serilerek bir süre kurutulur.çekirdeği çıkarılır ve tekrar kurutulur.Kükürt ürünün bozulmasını engeller ve rengini sarı parlak tutar.
2.Siyah veya koyu kahve renginde gördükleriniz:Bunlar asıl doğal kurutmadır.Kayısılar doğrudan güneşe serilip biraz kuruyunca çekirdeği çıkarılır daha sonra tekrar kurutulur.En lezzetlisi budur
3.Parçalanmış olarak gördükleriniz:Biz buna kabuk(bulmacada geçer kurutulmuş meyva;kak)deriz genelde aşısız kayısılardan yapılır.Kayısılar ortadan ayrılır çekirdekleri çıkarılarak güneşte kurutulur.Hoşaf bundan yapılır

Tubay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-05-2008, 00:20   #29
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
Ehhh herkesin kendi yöresine göre bir kahvaltı kültürü var. Bizde ise önemli kahvaltı günlerinde (misafir olduğu zaman ) mutlaka katmer yapılır (Gözlemenin büyüğü) çökelekli,patatesli,ısırgan otlu v.s,yanında keçi sütü **** keçi yoğurdu ayranı,mutlaka dut pekmezi(içine iri yapraklı fesleğen atılır),melengiç sürtmesi,susam sürtmesi,kızılcık(ergen) marmelatı,ve sonunda çay ikram edilir )

Mahmut Leventoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-05-2008, 11:17   #30
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
hassoman yöntemiyle omlet

Kahvaltı genel olarak gözden çıkarılan bir öğündür.
Başka işlere zamanında yetişebilmek uğruna çoğu kez feda edilir.
Oysa sosyal ve psikolojik ve dahi biyolojik olarak böylesine önemli, yerine geçebilen başka bir öğün yoktur. Masaya konan bir çiçek bile hiç bir sofraya bu kadar yakışmaz. ( Mum ışığının akşam sofralarındaki yeri ayrı bir konudur…)

Sosyal olarak çok önemlidir. Aile bireyleri, az sonra herkesin kendi işine ya da kendi alemine dönmeden önce bir birlikteliği paylaşacaklardır. Birbirlerine çay koyarak, meyva suyu sıkarak, ekmek kızartarak, zeytini, peyniri uzatarak hizmet ederler… Sabah kahvaltısı sonrası içilen çayın, kahvenin tadı başkadır. Kadınlar birbirlerine sokulur bir güzel dedikodu yaparlar. Sofra el birliğiyle toplanmak üzere öylece durur…
Bu arada tek başına kahvaltı yapanları unutmamak gerekir. Bir komşum var böyle. Yazın her sabah balkonuna bir şölen havasında kurar kahvaltısını ve uzun camdan vazosuna uzun saplı bir gül koymadan başlamaz kahvaltısına… Pilli, küçük radyosunu da açar…

Psikolojik olarak çok önemlidir. Çünkü böyle birliktelikle, böyle ruhsal bir çoşkuyla güne başlamak bile tek başına günü kurtarmaya yetecektir…

Biyolojik olarak çok önemlidir, çünkü beden için bu kadar yararlı ve insanı zinde tutan başka bir öğün yoktur.

Evet efendim hayli uzun olan bu giriş muhabbetinden sonra gelelim esasa:
Efendim omlet kahvaltı sofralarımıza nasıl girmiştir bilmiyorum. Ancak Ege’den giriş yaptığı bir gerçek… Peynirin, otun, baharatın, yağın nefis bir işbirliği…
Anlatımı karmaşık olsa da yapımı çok basittir…

Size dört kişilik bir omlet reçetesi tarifi veriyorum:

4 yumurta
½ çorba kaşığı un
1 “ “ su
Tereyağı

İç malzeme
Kaşar peyniri rendelenmiş
Beyaz peynir ya da çökelek ufalanmış,
Dereotu, maydanoz, kırmızı biber kıyılmış (Ot çeşnisi sizin keyfinize kalmış…)
Zeytinyağı
Tuz, Karabiber, pul biber…

Yapılışı:
Bir tava ocağın üzerine konur, tereyağını tavanın yüzeyine iyice sürülür…
Yağ bulaşmadık yer kalmasın…

Yumurta+su+un bir kapta bir çatalla güzelce çırpılır…
- Ocakta ısınmış olan (kızgın olmayan) tavanın içine dökülür… (FOTO 1)
- Tavanın ön yarısı ocağın üzerine ittirilir. Çünkü önce ön yarısının pişmesi işimize gelecek… Tavayı arasıra kendimize çekerek karşı yönün az biraz katılaşmasını sağlayalım. Bu iş zaten iki üç dakika sürecektir.

Yumurta çırptığımız kabın içine koyacağımız iç malzemeyi şöyle bir karıştırdıktan sonra ocak üstündeki tavanın az pişmiş tarafına yayıyoruz. (FOTO 2)
Tavanın bize yakın (iç malzemesiz) kısmının iyice pişmesini sağlıyoruz… Sonra tavanın iç malzemeli kısmını ateşin üzerine doğru ittiriyoruz… Bir iki dakika pişsin böyle… Sonra bir tahta spatülle omletimizin önce pişirdiğimiz tarafını kaldırıp iç malzemeli kısmın üzerine kapatıyoruz… (FOTO 3)
Şimdi bir zarf haline gelmiş olan omletimizi tavayı bir iki dakika daha oynatarak pişiriyoruz.

Tahta spatülle dörde bölüp sıcak sıcak servis yapıyoruz… (FOTO 4)

Dikkat: Pişirdiğiniz yemeği daha lezzetli olduğunu göstermenin yolu sofradakileri az biraz bekletmekten, sabırlarını zorlamaktan geçer... Tok adama yemek beğendirmek zordur; ama aç birine ne pişirirseniz pişirin daha güzel gelecektir. Ama sizin bu tür politikalara ne gereksinmeniz var değil mi?

Fotoğraflara bakarsanız yapımının ne kadar kolay olduğunu göreceksiniz… (fotoğraflar flaşla çekildiği için parlaklığına bakarak çok yağlı olduğunu sanmayın)

Eklenen Resimler
    
hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 07:44.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024