Bu reçete tarifimin adını bilmiyorum. Vardır elbette... Ne demiş Sokrates: Güneş yüzü görmedik yeni bir düşünce yoktur!..
Efendim,
Çoğumuzun aklına kahvaltı deyince cumartesi, pazar günleri gelir. Ailenin bir araya geldiği günlerdir bu günler... dedikten sonra 'di' diye devam edeceğim. Çocuklar gençliğe adım attıkları andan itibaren nedense soframıza uzak durmaya başlıyor.
Ya, 'şimdi yemeyeceğim' oluyor, ya, 'yemekte ne var' oluyor, ya, 'ben yemem onu' oluyor, ya da 'vaktim yok. Biraz sonra çıkacağım...' oluyor, ya da zaten evde olmuyorlar...
Her neyse, muradım gençlerin dedikodusunu yapmak değil elbette... Sabah kahvaltısı kültürüne katkıda bulunmak
Peynir kahvaltılarımızın vazgeçilmezlerinden... Şimdi peynir üzerinden bir reçete tarifi benden size..
Yağsız peyniri (tarifimize serti denk düşer) küp, küp tavla zarından irice doğruyoruz... İçine bazı baharlı otları ve taze sarımsak yaprağını ince ince doğrayarak katıyoruz. (Taze sarımsak yaprağı yoksa ince doğranmış bir küçük diş sarımsak da aynı işi görür. İri iri parçalanmış ceviz içi. Pul biber, karabiber, kimyon vs... Ve üzerine halis zeytinyağını döküp karıştırıyoruz...
Bu sabah bu peynirli reçeteyi hazırlarken birden aklıma fotoğrafını çekerek sizinle palaşmak geldi:
Malzemeler:
- Yağsız beyaz peynir (küp küp doğranacak)
- Dereotu (bahçemden)
- Tek yaprak taze sarımsak yaprağı (bahçemden)
- !/2 kırmızı biber (marketten)
- Ceviz içi
- Bir küçük dal nane (süs için- bahçemden)
- Pul biber, karabiber...
ve
- zeytinyağı
(sabah sabah sarımsak da ne oluyor? demeyin. Abartmadığınız sürece harika oluyor. Deneyin, bakalım yine aynı düşüncede olacak mısınız?..)
İşte resmi: