![]() |
|
![]() |
#61 |
Ağaç Dostu
|
Sevgili vegan arkadaşlar, Türkiye'deki veganların neden, nasıl, ne zaman vegan olduklarına, hangi tür hayvan özgürlüğü aktivizminin daha ikna edici olduğuna dair veri toplamak amacıyla linkteki anketi hazırladım. Kendi ülkemizdeki İnsanlara nasıl ulaşabileceğimiz konusu aklıselimden ziyade veri gerektiriyor. Hazırlarken benzer uluslararası anketleri inceledim ve fikrine değer verdiğim birkaç arkadaşıma danıştım. Hazırlamak ayrı ama bu tür verinin toplandığı anketlerin değerlendirmesini yapmak herkesin işi değil. Bu değerlendirmeyi de farklı konularda birçok önemli çalışma yapan Sosyal Politika uzmanı İpek Göçmen yapacak. Sonuçları tüm ayrıntılarıyla paylaşacağız ve bir özetini yayınlayacağız. Zaman ayırıp düşünerek cevaplamanızı ve diğer veganlarla paylaşmanızı Türkiye'nin ve dünyanın güzel hayvanları için rica ediyorum. https://www.esurveycreator.com/s/9b385a1 |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#62 |
Ağaç Dostu
|
Okumak isteyenlere bir hayvan sever ve vegan öyküsü Koca yürekli melek adam: Gökçer Korkmaz Ayşe Armanın kaleminden ![]() |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#63 |
Ağaç Dostu
|
Gerçekleri merak eden arkadaşlar Forks Over Knives Belgeseli 2011 türkçe altyazılı olarak izleyebilirler. Farklı sitelerde bulabilirler. Ayrıca Sağlık Komplosu (What the Health) 2017 ![]() Bu belgeselleri izlemek bir çok konuda insanı aydınlatıyor. Leonardo DiCaprio tarafından desteklenen film yapımcısı, zamanımızdaki en büyük sağlık sırrını ortaya çıkarıyor ve bu bilgiyi alan sanayi, hükümet, ilaç ve sağlık kuruluşları arasındaki gizli anlaşmayı inceliyor. ![]() Sevgiyle ve sağlıkla kalın. Düzenleyen Jezebel : 04-08-2017 saat 09:02 |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#64 |
Ağaç Dostu
|
Resmi Gazete'de yayımlanan Biyogüvenlik Kurulu kararına göre hayvan yeminde genetiği değiştirilmiş (GDO) 3 soya ve 1 mısır çeşidine onay verildi. Biyogüvenlik Kurulu'na dört genetiği değiştirilmiş ürünün hayvan yemlerinde kullanımının değerlendirilmesi başvurusu Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği (BESD-BİR) tarafından yapıldı. Biyogüvenlik Kanunu‘na göre Türkiye’de GDO‘lu bitki ve hayvan üretimi ile GDO‘lu ürünlerin çocuk ve bebek gıdalarında kullanılması yasak. Ancak, Biyogüvenlik Kurulu 2011 yılındna bugüne kadar GDO‘lu 25 mısır ile GDO‘lu 7 soya çeşidinin ithalatına sadece yem amaçlı kullanılmak üzere izin verdi. Son kararla Türkiye’de hayvan yeminde izin verilen GDO’lu mısır ve soya sayısı 36’ya çıktı. Sevgiyle ve sağlıkla kalın. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#65 |
Ağaç Dostu
|
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#66 |
Ağaç Dostu
|
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#67 |
Ağaç Dostu
|
Çocuklar istediği diye bir mıktar mısır almıştım. Görüntüleri çok taze biraz tombul şimdiye kadar görmediğim bir mısırdı. Közledikten sonra yediğimde sanki şeker yiyorum diye düşündüm. GDO'lu mısır olduğu çok açık. Şeker şurubu yaptıkları tür şu anda evlerimize kadar girmiş durumda. Bu yıl çoğu şey ile birlikte mısır da ekemedim. Gelecek yıl mutlaka ekip en azından kendi yerli çeşitlerimizden yetiştirmeye çalışacağım. Hayvan yedikten sonra insanın bundan etkilenmemesi mümkün değil. Bizim ektiklerimiz dahi tozlaşma ile etkilenecekler. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#68 |
Ağaç Dostu
|
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#69 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
|
Alttaki afişte şöyle yazıyor: "People who consume 1.5 eggs per week have nearly five times the risk for colon cancer, according to a study published in the International Journal of Cancer" Sn Jezebel Türkçe'ye çevirmemiş ama ben yardımcı olayım, şöyle diyor: "International Journal of Cancer'de (akademik araştırmaların yayınlandığı bir dergi) yayınlanan bir çalışmaya göre, haftada 1.5 yumurta tüketen insanların kolon kanserine yakalanma riski beş kat daha fazladır." Bu dergi, büyük ihtimalle hakemli bir dergi olmalı. O yüzden, çalışmayı dikkate almakta yarar var fakat Sn Jezebel kopyala/yapıştır yapmayı sevdiği için, çalışmanın örnekleminden, içeriğinden bahsetmemiş. Makaleyi okuduysanız, lütfen ayrıntıları paylaşabilir misiniz Sn Jezebel? Bir de en önemli soru şu: Burayı okuyan insanların (pandaların okuma yazması olmadığı için belirtme gereği duydum), bu afişi dikkate alarak yumurta yemekten vazgeçtiklerini düşünelim. O durumda, yumurta yerine, B12 ihtiyacını gidermek için ne yemeleri gerekiyor? Yalnız, B12 iğnesini cevap olarak kabul etmiyorum çünkü doğal değil. Sn Jezebel cevap vermek istemiyorsa ve başka bir vegan üye yardımcı olabilirse sevinirim. B12 iğnesi olmayı reddedip aynı zamanda B12 eksikliğinden ölme riskini göze almak istemeyenlerin bunu bilmeye hakkı var. Alıntı:
|
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#70 |
Ağaç Dostu
|
Sn. birnefestoprak ben kaynakları verdim ve "buyurun okuyun ve kendi fikrinizi oluşturun" dedim. Kimseye silah dayayıp vegan olmaya, şu veya bu tarz beslenmeye zorlamışlığım yok ![]() Kopyalayıp yapıştırıyormuşum ![]() O an o filmi izliyor veya o makaleyi okuyorumdur. Bu filmi veya makaleyi kaynak göstermişimdir ![]() Veganlığı ben icat etmedim, bunun temelini etik yönleriyle ve sağlık yönleriyle, ahlaki yönleriyle benden çok daha iyi anlatan saygı duyduğum insanlar var. Onlardan alıntı yapmış olabilirim. Bundan ticari bir kazanç sağlamadığım için alıntı yapmamın kime nasıl bir zararı olmuş olabilir ![]() Dünyadaki vegan tarzı yaşamı burada elimden, dilimden, kalemimden geldiği kadar, vaktim yettiği kadar tanıtmaya çalışıyorum. Siz bunun ne gibi zararlarını gördünüz ki? Var mı veganların veya kişisel olarak benim size dokunan bir zararımız ![]() Vitamin B12 eksikliğinin ortaya çıkma sebebi aşırı hijyenik koşullarda yaşıyor olmamızdan ![]() Eskiden insan bu kadar temiz değilken bizim bağırsaklarımızda da diğer vegan beslenen hayvanların bağırsaklarında olduğu gibi vitamin B12 üreten mikroorganizmalar vardı. Aşırı antibiyotik, antiseptik ve deterjan kullanarak bu mikroorganizmaları kendimiz öldürdük. Şu an bunun bedelini ödüyoruz. B12 ye gelince herkes iğne olmak zorunda değil, ağızdan alınabilecek formları da var. Ayyrıca B12 eksikliği çeken veganlıkla ilgili olmayan çok insan var. Midede eksik salgılanan bir İntrinsik faktör sebebiyle etle beslenenlerde de olabilir. https://tr.wikipedia.org/wiki/İntrinsik_faktör Ağızdan alınabilecek B12 formları ![]() ![]() ![]() İki hasta arasında benden bu kadar ![]() Düzenleyen Jezebel : 10-08-2017 saat 10:48 |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#72 | ||
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
|
Alıntı:
Alıntı:
Bir de, veganlığa geçiş yapmak isteyenler için, hap ve iğne dışında B12 kaynağı olarak önerebileceğiniz doğal besin kaynakları (kutulanmış ürün de olur) yok yani, öyle mi? |
||
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#73 |
Ağaç Dostu
|
Sn. birnefestoprak, bu agresif tutumun sebebi ne acaba ![]() Karnivor olmak mı ![]() Vegan olmak isteyen olur, istemeyen de kendine bahaneler bulur ![]() Yumurtanın sigara ile kıyaslacak kadar zararlı olduğunu vurgulamak istedim. Sıkıcı uzun yazıları kimse okumuyor ama buyurun görsel. Bilimsel makale demişsiniz buyurun makale http://www.sciencedirect.com/science...21915012005047. B12 vitamini almamızın tek yolu kutudan bir tablet alıp yutmak veya ayda bir bir ampül Vitamin B12 kas içine yaptırmak. Ben biraz tembel olduğum için kas içine kendi kendime yapıyorum. Alıntı yapmanın kuralları varsa da ben onları bilmiyorum. Zaten kuralları çok takan biri de değilim. Bilimsel makale veya tez yazmıyorum. Hiç tanımadığım insanların uydurduğu kendi kurallarını bana dayatmalarına da aldıracak değilim. Biraz önce Cowspiracy: The Sustainability Secret (2014) adındaki filmi izledim. Türkçe altyazılı olarak farklı sitelerden izlemek mümkün. Çok faydalı buldum. Brezilyada büyükbaş hayvan üreticilerinin çevreci bir rahibe olan Sister Dorothy Mae Stang'i ve binlerce çevre aktivistini vurdurduklarını öğrendim. Bilimin sponsorluğunu büyük para babaları yaparken veganlığı ve çevreyi savunmak ufak tefek cılız sesli kadınlara kaldı demek ki. Susturamayınca sıkıyorlar kafalarına. Eski yöntem, fikirlere pranga vurulamadığı için onları üreten beyinleri yok etmek. Amazon ormanların %80 'i et sevenleri mutlu etmek için büyükbaş hayvan üreticileri tarafından yok edildi. Onlarda en çok parayı seviyor malüm. Varsın çevre yokolsun, varsın temiz su kaynakları azalsın, varsın oksijen rezervi azalsın, versın metan gazı salınımı artsın, varsın karbon ayak izimiz devasa olsun. Önemli olan Vitamin B12 ![]() Düzenleyen Jezebel : 14-08-2017 saat 23:31 |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#74 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
|
Yukardaki afişte yumurta-kanser ilişkisi bakımından atıfta bulunulan, International Journal of Cancer dergisinde yayınlanmış ve sizin de okuduğunuzu söylediğiniz makalenin yayın yılı, sayı no, sayfa no, yazar isimleri gibi bilgileri ya da makalenin özüne (abstract) ait linki yazabilirseniz okumak istiyorum. Siz bir makale linki göndermişsiniz ama açılmıyor. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#75 |
Ağaç Dostu
|
Sn.birnefestoprak, yarın çalışıyorum, siz kendiniz de şöyle bir arama yapabilir ve bu konuda ne kadar çok çalışma var görürsünüz. the relation of egg consumption to colon and rectal cancer rates Her okuduğumu bir yere not almıyorum, vaktim az. İngilizceniz benimkinden iyidir, sanmam zorlanacağınızı. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#76 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
|
Buraya neden yarım yamalak, kopyala/yapıştır bilgi bırakıp gidiyorsunuz? Filmi izlemişsiniz, afiş filme ait olduğuna göre, makalenin yazarlarını da filmde konuşturmuşlardır. Yazarların isimlerini not ettikten sonra internette taratıp makalenin en azından özünü okumamışsınız, buraya gelip üçüncü kişilere bilimsel makale üstünden sağlıkla ilgili tavsiye veriyorsunuz. Pes! Alıntı:
|
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#77 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Bakın beyefendi yapmadım evet, buyurun siz yapın. Burada bulunan insanlar bilim adamı mı ki ben onlara bilimsel makaleler ve kanıtlar sunayım. ![]() Burada bulunan insanların anlayacağı dil sevgili hocamız Dr.Murat KINIKOĞLU'nun dili , videolarını sundum. Okuyup bilimsel özetler sunmak zorunluluğum yok. Bu agresyon ve ajitasyonla siz benim sunacağım herşeye muhalefet edeceksiniz nasılsa, neden kendimi sizin için yorayım, siz bir zahmet sağlığınızı korumak için araştırın. Çiğnenmiş hazır lokma beklemeyin, bilim parmağınızın ucunda, ulaşın. Ben çalışan bir insanım-8 saat, 1 saat ulaşım etti 9 saat. Geri kalan zamanımda sizi veganlığa ikna etmek için uğraşmıyacağım. Olmayın siz zaten vegan ![]() Ben ışık tuttum, aydınlanmak isteyen aydınlanmanın yolunu bulur, istemeyen de ışığı söndürmek için uğraşır durur. Dünyanın tüm rezervleri tükendiğinde zaten herkes mecburiyetten vegan olacak. İneklerle bir damla su ve bir soluk temiz hava için yarıştığınızda " keşke bu kadar inek" olmasaydı dersiniz. O güne kadar kibrinize doymayın. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#78 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
|
Burası chat odası değil. Hakemli dergide yayınlanmış akademik makaleden alıntı yapıyorsanız, sorulduğunda makale özetini de sunmanız beklenir. Ancak makaleyi kendiniz de okumadığınız için ne katalog bilgilerini verebiliyorsunuz ne de sorsam özetini çıkarabilirsiniz. Sağlıkla ilgili bir başlık altına kopyala/yapıştırlı, cafcaflı sözlerle bezeli magazinsel paylaşım yapmak kime ne yarar sağlıyor? Ancak sorduktan sonra, o da kenarından dolanarak birtakım kaynaklar göstermişsiniz. - Konferans bildirileri - Popüler bir doktorun hazırladığı youtube videoları - İnternet makaleleri - Blog yazıları - Gazete haberleri - Hakemli olmayan dergilerde yayınlanmış bilimsel makaleler ve benzerlerinin bilimsel hiçbir geçerliliği yoktur. Yukarda alıntıladığınız International Journal of Cancer gibi hakemli dergilerde yayınlanan makaleler dikkate alınması gereken önemli bilimsel çalışmalardır ama bunlar da kanıt değildir. Aynı deneyi yapan doktorlar bir süre sonra başka bir deneyle bir önceki söylediklerinin yanlışlığını gösterebilir. Bilimsel çalışmanın devinimi bu. Murat Kınıkoğlu'ndan tekrar bahsetmişsiniz. Anlaşılan bu doktorumuz, Youtube'u seviyor. İyi bir doktor da olabilir ama bu videolar neyi kanıtlıyor? Bakın şurda bir "EN SAĞLIKLI KALP TSİMANE YERLİLERİNDE" başlığıyla bir klip yayınlamış: Klibin içerik açıklamasını da aşağıya aynen aktarıyorum: Bitkisel beslenmeyle kalp krizi riski ortadan kaldırabilirsiniz. Hayvansal besin tüketimi son derece sınırlı olan Tsimane yerlileri kalp krizi geçirmiyorlar. ![]() Şimdi siz konuyu getirdiniz yumurtaya kilitlediniz. Benim sorduğum soru yumurtayla ilgili değil ki. Sorduğum soru açık: Burda doğal beslenmeyle ilgili mesajlar yazıyorsunuz ama B12 takviyesiyle ilgili önerdiğiniz hiçbir ürün doğal değil. Hap ve iğne kullanmayacaksak, B12 ihtiyacımızı hangi doğal kaynaklardan karşılayacağız? Yumurta kanser yapıyor diye yemeyelim, tamam. Örneğin süt kanser yapıyor mu? Alıntı:
|
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#80 |
Ağaç Dostu
|
Makalenin çevirisi: Vegan beslenme şekli hiçbir hayvanı ve hayvandan elde edilmiş hiçbir şeyi tüketmemeye dayanır. Bu yaşam tarzını savunanlar, Fransa’da küçük bir azınlığı oluştursa da, L214 (Fransa’daki vegan ve hayvan hakları kuruluşu) gibi bazı kuruluşların yayınladığı mezbahalarda ve hayvan yetiştirme yerlerinde çekilmiş şok edici videolarla kendilerini tanıtıyorlar. Tam olarak kaç kişinin bu yaşam tarzını benimseyip takip ettiğini değerlendirmek zor, ancak Fransa’da %100 bitkisel yemek yapan/satan gıda dükkanları son zamanlarda hızla artıyor. Xerfi’ye (Fransa’da ekonomik analizler yapan şirket) göre 2016’da bitkisel yemek yapan/satan dükkanlardaki artış %82’dir. Etin ve hayvansalların aşırı tüketiminin karbon açısından ve çevre için kötü olduğu bilinen bir gerçek, ama eğer yarın herkes vegan olsaydı gezegenimize ve insanlara nasıl bir etkisi olurdu? 1. Sera gazı %70 oranında düşer. Hayvan yetiştiriciliğinden ötürü %15 oranında sera gazı ortaya çıkıyor. Bu oran vegan bir dünya ile %70 oranında düşebilir. 2. İnsanların süreceği tarla oranı artar. Hayvanlar, enerjilerini yedikleri otlardan karşılıyorlar. Etten 1 kalori almak için 7 kalori bitkinin tüketilmesi gerekiyor. Hayvanların otladığı yerler yerine, oralarda bitki yetiştirilmesi gerekecek. O tarlalarda yemek için hayvanlar yetiştirilmezse, direkt olarak insanlar o tarlalardan beslenmeye başlayacak. O yüzden, tarlalar insanlara bitki sağlamak zorunda kalacak. 3. Aslında herkesin vegan olması zengin ülkelere yarayacak, fakir ülkelere değil! Çünkü bitkisel beslenme kalp rahatsızlıklarını ve bazı hastalıkları düşürecek ama zaten fakir olan ülkelerde kıtlık yaşanmakta ve hayvansal ürünleri yani balık, inek gibi beslenmeyi ortadan kaldırdığımızda bu kıtlık yaşayan kişiler direkt olarak ölüme bırakılacak. 4. Düzenli bir yetiştiricilik olmadığından inek, domuz, tavuk gibi hayvanlar kendi hallerine bırakılacaklar ve insanların yönlendirmesi olmadığından ölecekler. Hayvanlar ölecektir ama yine de yaşamaya devam edeceklerdir. Bugün yetiştiricilik dolayısıyla daha fazla hayvan var, ama aslında o hayvanlar da birşekilde en sonunda ölüyorlar yumurtladıktan sonra, et verdikten sonra. Evet, yaşamaya devam edeceklerdir ama çok düşük sayılarla devam edeceklerdir. Mesela, bu hayvanlar özel bir alana konulmuş hayvanlar olarak yaşayabilirler. (Videoda çitle örülmüş alan gösteriliyor.) 5. Hayvanların tüketilmediği bir toplumda, hayvanların statüsü ne olurdu ? Bu soru üzerinde filozoflar tartışıyor. Zoopolis kitabında yazar, tüketilmeyen hayvanlara çocuk veya engelli insan statüsü verilmesini öneriyor. Yazar notu: Tüm dünya vegan olsa, elbette hayvanların yaşamlarını buna göre planlamak gerekecek. Burada başta veterinerler olmak üzere herkese çok fazla görev düşecek. Haberdeki bazı bahanelerin ardına sığınmadan oluşturulabilecek vegan bir dünya mümkün. Kölelik de bundan 200 yıl önce normal karşılanıyordu. Kölelik bittikten sonra nasıl “Bu insanları ne yapacağız?” diye düşünülmediyse hayvanlara karşı da aynı özeni göstermeliyiz. Makale ve vidyonun aslı: Que se passerait-il si tout le monde était végan*? |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#81 |
Ağaç Dostu
|
İnsanların "Vegan" kelimesini duyunca hemen saldırı haline geçmesi ve kısa bir süreliğine bile hayvansal gıdadan vazgeçemiyor olmalarına ışık tutan bir makale. Bağımlık bu durumu çok iyi açıklıyor. Dr. Halit Yerebakan, Kırmızı et bağımlılığı Dr. Halit Yerebakan, kırmızı etin bağımlılık yaptığını söylüyor: Kırmızı ette bulunan hipoksantin adı verilen maddenin uyarıcı ve tatmin edici etkisi vardır. Kimyasal yapısı kafein gibidir. Bu nedenle kahve gibi bağımlılık yapar Amerika’da kalp cerrahisi üzerine çalışmalar yapan Dr. Halit Yerebakan, et üzerine yapılan son araştırmaları inceleyerek kırmızı etle ilgili bilimsel gerçekleri derledi: Sebze, meyve ve baklagiller gibi besin değeri yüksek gıdalar içeren bir beslenme düzenine aniden geçtiğinizde, anlamsız bir yorgunluk hissedebilirsiniz. Besin değeri yüksek bu gıdaların toksik etkisi yoktur, yani kırmızı et gibi değildir. Biraz abartılı bir tabir olsa da; hayvansal gıda yediğinizde kendinizi adeta zehirliyorsunuz. Buna iyi huylu zehir demek yerinde olur. Bu da, sigara ve alkol gibi kendinizi iyi hissetmenize neden olur. Hayvansal gıdalar sindirilirken toksik metabolik maddeler açığa çıkar ve damarlarınızda gezmeye başlar. Hayvansal gıdaları aniden azaltırsanız, diğer bağımlılıklarda olduğu gibi çekilme bulguları gün yüzüne çıkar. Besin değeri yüksek gıdalara ani geçişin oluşturduğu yorgunluk- bitkinlik hissi de bundan kaynaklanır. Kırmızı ette bulunan ve hipoksantin adı verilen maddenin uyarıcı ve tatmin edici etkisi vardır. Yani, beslenme düzeninizden eti çıkarttığınızda oluşan ‘bir şeyler eksik’ hissinin sebebi, etin sindiriminde açığa çıkan bu maddedir. Bu madde, eti oluşturan kas hücrelerinde bulunur ve et dinlendirildikçe artar. Kimyasal yapısı kahvedeki kafein veya kakaodaki teobromin ile aynı olan bu maddenin etkileri de benzerdir. Bunların hepsi sinir sistemi uyarıcıları olup bağımlılık yaparlar. Nasıl ki bazen çikolata ararsınız veya kahvesiz yapamazsınız; et de bağımlılık yapar ve onsuz yapamayabilirsiniz. Harvard Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü tarafından yapılan araştırmaya göre; her gün bir öğün işlenmemiş kırmızı et yemek (kasaptan bütün et kestirilerek alınan), erken ölüm riskini yüzde 13 artırıyor. Aynı araştırma, işlenmiş kırmızı etlerin (salam, sosis, sucuk, vb.) ise ölüm riskini yüzde 20 artırdığını kanıtladı. Bu araştırma, 121 binden fazla kadın ve erkek 24 yıl süreyle takip edilerek yapıldı. Araştırma sonucunun verdiği bilgiye göre; daha fazla kırmızı et yiyenler, daha erken ölmüş. ESKİ KASABINIZINDAN ALIŞVERİŞ YAPIN Yapılan araştırmalar; günlük, ortalama 100 gr. civarında kırmızı et tüketmenin erken ölüm riski taşımadığını gösteriyor. Et üzerinde yapılan çalışmalar; salam, sosis, sucuk, hamburger gibi işlenmiş kırmızı et tüketiminin uzun vadede kalp ve şeker hastalığına sebep olduğunu göstermiştir. Kırmızı et; şeker hastalıkları, erken bunama ve kanser türlerine yakalanma riskini artırır. Haftada bir hamburger yiyen erkeklerin yüzde 35’i daha fazla prostat kanserine yakalanır. Ayrıca şeker hastalarının da kırmızı etten uzak durması gerekiyor. Doğal ürünlerin popüler olduğu günümüzde artık doğal ve işlenmemiş etlerin önemi arttı. Etinizi, yeni et fabrikalarının ürettiği ürünler yerine, eski kasabınızdan seçin. KOYUN ETİ Mİ, DANA ETİ Mİ? Et üzerine yürütülen araştırmaların çoğu dana eti üzerine yapılmıştır. Bu araştırmalarda kullanılan koyun etinin oranı yüzde 3-4 civarındadır. Koyun etindeki yağın yüzde 64’ü doymamış yağlardan oluşur ve Omega 6 içerir. Koyun eti, Akdeniz diyetinde de yer alır. Koyunlar, büyük baş hayvanlara göre daha doğal beslenir ve ilaç kullanımları oldukça düşüktür. AKDENİZ DİYETİ İLE DAHA SAĞLIKLI BİR YAŞAM ELİNİZDE Kırmızı eti daha az tüketmek için en ideal çözüm; Akdeniz diyetini yaşam tarzınız haline getirmektir. Bu diyetin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz: Günlük beslenmede sebze, meyve ve kuruyemiş büyük yer tutar. Günlük kalorinin yüzde 40’ı sağlıklı yağlardan sağlanır; özellikle zeytinyağı, fındık yağı, aspir yağı gibi. Sağlığınız için zaman zaman bazı doymuş yağlara da ihtiyacınız olabilir. Günlük protein ihtiyacını balık, organik tavuk ve yumurtadan karşılayabilirsiniz. Az miktarda peynir ve süt ürünü de tüketebilirsiniz Akdeniz diyetinde kırmızı et az miktarda kullanılır. Bu nedenle de bu diyet şekli çok sağlıklıdır. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#82 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-03-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 158
|
Turk damak tadina uygun vegan tarifler bilen ve paylasabilecek olan var mi acaba? |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#83 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
![]() |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#84 |
Ağaç Dostu
|
Dünyadaki vegan , veletaryen beslenen kişi dağılımı şöyle Avustralya: Nüfus 20,7 milyon, Vejetaryen –Vegan %5 Avusturya: Nüfus 8,2 milyon, Vejetaryen – Vegan %3 Belçika: Nüfus 10,5 milyon, Vejetaryen – Vegan %2 Brezilya: Nüfus 189 milyon, Vejetaryen – Vegan: %8 Kanada: Nüfus 32,6 milyon, Vejetaryen – Vegan: %4 Çin: Nüfus 1,3 milyar, Vejetaryen – Vegan %4 Fransa: Nüfus 61,2 milyon, Vejetaryen – Vegan %2 Almanya: Nüfus 82,3 milyon, Vejetaryen – Vegan %8-9 Hindistan: Nüfus 1,1 milyar, Vejetaryen – Vegan %40, %80 Gujarat’da İsrail: Nüfus: 7 milyon, Vejetaryen – Vegan %8,5 İtalya: Nüfus 58,9, Vejetaryen – Vegan %6,7 Yeni Zelanda: Nüfus 4,2 milyon, Vejetaryen – Vegan %1-2 Norveç: Nüfus 4,7 milyon, Vejetaryen – Vegan %4 İspanya: Nüfus 44,1 milyon, Vejetaryen – Vegan %2 İsveç: Nüfus 9 milyon, Vejetaryen – Vegan %4 İsviçre: Nüfus 7,5 milyon, Vejetaryen – Vegan %5 Tayvan: Nüfus 22,8 milyon, Vejetaryen – Vegan %10 Hollanda: Nüfus 16.3 milyon, Vejetaryen – Vegan %4,5 İngiltere: Nüfus 62,3 milyon, Vejetaryen – Vegan yetişkinlerin %3’ü Amerika Birleşik Devletleri: Nüfus 299,3 milyon Vejetaryen – Vegan %4, Türkiye’de Türkiye Vegan ve Vejetaryenler Derneği tarafından Ocak 2014’de çalışma başlatılmıştır. Alıntı : https://gaiadergi.com/vejetaryenligi...epidemiyoloji/ |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#85 |
Ağaç Dostu
|
Veganlığın islamiyetle bağdaşmadığını düşünenler bu yazıya göz atabilirler. Vegan evliya: Dişi aslan Râbia’tül Adeviyye |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#86 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2017
Şehir: Milky Way
Mesajlar: 620
|
Alıntı:
Anasayfa | Vegan Diyetisyen |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#87 |
Ağaç Dostu
|
Etkilendiğim bir yazı: Hayvanlar: kölelerimiz Therese Krintzinger Bir çok insan ahlâki seçimlerin her zaman net seçimler olduğunu sanır; ama tarihe bir anlığına bakınca bile durumun böyle olmadığını anlayabiliriz. Köle sahipleri normal insanlardı. Bunu anlamakta zorlanıyoruz; çünkü bizim böyle bir ahlâksızlığı yapabilecek canlılar olabileceğimize inanmak istemiyoruz. Köle sahiplerinin kalpsiz, ahlâksız canavarlar olduğuna inanmayı tercih ediyoruz. Doğar doğmaz belirli görüşlere sahip olmak için programlanırız. Bu görüşler tamamen ahlâki olup olmadığına bakmaksızın doğru olduğunu kabul ettiğimiz etik duruşları da kapsar. Hayvanların biz onları kullanalım diye var olduğuna inanmak da böyle bir görüştür. Bir çok insan insanların hayvanları dilediği gibi kullanabileceği türden doğal bir düzenin var olduğuna dair a priori bir varsayımla vejetaryenliği saf dışı bırakmaya çalışır. İçlerine kök salmış inançlarına uydurmak için akıllarını bükme çabasıyla felsefe jimnastiği yapmış olurlar böylece. Hiç bir hayvan hayatta kalmak dışında bir sebeple yaratılmamıştır. İnsanlar diğer insanları ve türleri köleleştirme konusunda dehşet verecek kadar becerikliler. Diğer insanları köle haline getirebiliyoruz, bunu ahlâksızlık yapan ne? Köleliği ahlâksızlık haline getiren şey, diğer canlıların çıkarlarının görmezden gelinmesidir. Bunu reddetseniz bile, çoğumuz kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkalarına da yapmamak gerektiğine inanırız. Bir insanın özgürlüğünü elinden almak büyük bir adaletsizliktir mesela. Bir tavuğun çektiği acıyı önemsemenin sebepleri de bir köpeğin, bir bebeğin, ya da farklı ırklardan insanların veya başka bir insanın acılarını önemseme sebebimizle aynı. Acı çekmenin, acı yaşamanın ne demek olduğunu bilirsiniz ve acı çekmemenin sizin için ne gibi faydaları olduğunu evrenselleştirerek diğer canlıların da acı çekmek istemediği sonucuna varabilirsiniz. Başkalarının istekleri ve ihtiyaçlarına saygı duyuyoruz; çünkü çıkarlarımız var. Bir tavuğa köle diyebilirsiniz ve o tavuk aradaki farkı bir insan gibi bilemez. Ama içgüdüsü gereği toz banyosu yapmak için tüyleri dökülmüş göğsünü kafesine sürttüğünde, ayakları kafes tellerine sıkı sıkıya tutunduğunda, kafeste az da olsa yeri olsun diye çabalamaktan vazgeçip kafesteki diğer tavukların kendisini ezmesine izin verdiğinde, yumurtalarını biraz olsun mahrem bir alan içerisinde bırakmak için yırtındığında, aç olmasına rağmen gagası kopartıldığından neredeyse hiç bir şey yiyemediğinde o tavuğun büyük bir acı çektiğinden emin olabilirsiniz. Tavuklar insanlar zalim olduğu için bu koşullarda yaşamıyor. Tavuklar zalim bir esaret içindeler; çünkü insanlar yumuta fabrikaları icat ettiler, bunu yapmadan önce de tavukların mahrem hayatları olan bireyler olup olmadığını düşünmediler, ya da bu tür kalabalık kafeslerde tutulduklarında refah durumlarının ne kadar kötü bir hal alabileceğini düşünmediler. Tarım ticareti sıçramalar halinde büyüdü, daha çok çıkar sağlamak için daha çok ölüm gerektiğinden, insanlar ölüm oranlarına değil ne kadar para kazanıldığına bakıyordu. Herşey tavukların, domuzların ve ineklerin kölemiz olduğu prensibiyle başlıyor. Onlara köle demek filan gerekmiyordu, hayvan dememiz yeterliydi. Bir hayvana nasıl istersek öyle davranabileceğimize inanınca, bir hayvanın bir yemek olduğuna, gıda üretmeye yarayan bir alet olduğuna, bir hayvanın bir üretim ünitesi olduğuna, bir ticari yem olduğuna inanınca, o hayvan bizim için bir birey olma özelliğini yitirmiş demektir. Bu yüzden, öldürülmeme ya da acı çekmeme hakkımızı hayvanlara da vermek için, onları sömürmeye son vermek zorundayız. Biz onlara kendilerine ait bir yaşamı olan özerk bireyler olarak saygı duymadıkça milyarlarca hayvan bu sömürüden kurtulamayacak. Çev.:Cem |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#88 |
Ağaç Dostu
|
Vegan Boksör Arık: "Hiçbir Canlı Öldürülmek İçin Dünyaya Gelmedi" Almanya’da yaşayan geçtiğimiz haftalarda vegan olduğunu duyuran boksör Ünsal Arık, hayvan eziyetine artık göz yumamazdım, araştırıp, okudum ve vegan oldum diyor. Vegan Türkiye ‘e verdiği röportajda uzun süredir vejetaryen olduğunu, sporcuların vegan beslenmesinin zorluğuna dair önyargıların olduğunu ve sporcuların fikirlerini değiştirebileceklerine inanıyor. ![]() ![]() ![]() Tanımayanlar için, işte bu adam. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#89 |
Ağaç Dostu
|
90. mesajdaki düşünceler birebir benimkiyle aynı et yememe sebebim. Yumurta, süt gibi ürünleri de köyden ya da serbest gezen tavuklardan, rahatı yerinde ineklerden temin etmeye çalışmamın gerekçesi de fabrikasyon ürünleri elde etmek için bu garibanlara uygulanan vahşet. Ben aman bu işe karşı bilinçli olalım böyle vahşice uygulamalar yapan yerleri protesto edelim, oralardan almayalım, hayvanın işini daha temiz, daha hızlı bitiren yerlere yönelelim, onları destekleyelim yanlısı da değilim. Masum kasaplarımızın da işleri yetiştiremeyince aynı yönteme başvurmayacağının garantisi yok, insanız sonuçta. İnsanoğluna güvenmiyorum ve sevmiyorum. Bugünün mazlumlarının elinde güç olsaydı acaba çark tersinden ama aynı şekilde işlemez miydi ondan da emin değilim??? Yolun başı "içsel yolculuk"tan geçiyor ve kabirde son buluyor. Hiçbir şeyin garantisi yok "iyi olma çabamızdan ve saygı duymayı öğrenmek"ten başka. Ben nasılsam başkası da öyle. Allah bana tüm insanlık için ne dilediğimi sorsaydı "mağara devri"ne geri dönmemizi isterdim. Her şeyin en basit, en yalın haline. Yıkamak zorunda olmadığımız binlerce tabak, tencere yok, hangisini takayım, hangisini giyeyim, aman bu topuklu beni perişan etti, çanta şalıma uymadı, çocuklarımı şu okula mı göndersem taş çatlasın 80 yıllık ömrünün 50 yılını para içinde yüzerek geçirir, bu okula mı göndersen? Eti külbastı mı yapsam, hünkar beğendi mi ? Çok seviyorsan eti, pişir yalın ateşte tuzsuz ye, geç git, tabii önce eşit şartlarda savaşman ve avını ele geçirmen lazım ... E tabi bana sormuyor ve asla sormayacak (belki sorar O'nun adına söz söylemek haddim değil) sorun değil. Nefsimden sorumluyum ve et yemeyi reddediyorum. Binlerce cancağızın eşitsiz şartlarda yakılan ateşine taşıyabileceğim su bu kadar! |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#90 |
Ağaç Dostu
|
Bir de Gary Yourofsky var, hayvan hakları aktivisti. Damak zevkinizi değil vijdanınızın sesini dinleyin. https://www.youtube.com/watch?time_c...&v=8ocqCy0qEkA “insancıl kesim diye bir şeyin gerçek olabileceğini düşünüyor musunuz? sizce insancılın tanımı ne? mezbahalarda psikolojik ve fiziksel suistimal, işkence, parçalama ve cinayetin dışında hayvanların başına ne geldiğini düşünüyorsunuz? göbeklerinin gıdıklandığını ve popolarına şaplak indirildiğini mi zannediyorsunuz ? ve eğer insancıl kesim diye bir şey olduğunu düşünüyorsanız merak ediyorum insancıl tecavüz diye bir şey olduğuna da inanıyor musunuz? insancıl çocuk tacizi? insancıl kölelik? peki ya insancıl soykırım? aslında size göre soykırımın tanımı nedir? insanların topluca katledilmesi mi yoksa masumların topluca katledilmesi mi? ben masumların katledilmesi olarak düşünüyorum. bu da bizi en büyük hayvan soykırım katliamına getiriyor.” |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|