Ben de en çok saksılara ektiğim canım sebzelerimde yaşıyorum bu "toprak analizi" sorununu..
Mesela geçen ay bol gübreli toprağa tam 15 kök çilek ekmiştim, istisnasız hepsinin yaprakları önce kahverengileşti, sonra da kuruyup gitti :eek:

(sonra 15 kök daha aldım, o ayrı! :D

Muhtemelen fazla gübreden yakmışımdır tabii, ama insanın bir şeyden emin olamayıp da hep ortalama bilgiyle idare etmesi iyi bir şey değil. Şimdi, torfa gübre mi karıştırayım, limon ve gardenyalara limon suyu mu yoksa toz kömür mü dökmek gerek vs iyice kafam karıştı..

Halbuki her bitkinin tam olarak nasıl bir toprak, gübre, asit, vs ihtiyacı olduğunu bilsek ve elimizdeki toprağı da ona göre hazır etsek hiç bir sorun kalmayacak, içimiz de rahat edecek..

zaten bu nedenle, bu sene bu işi halletmeyi kafaya koymuş durumdayım!!..
"Uygun Topraklarda, Aşılı Bitkiler Şahsi Projesi" diyebiliriz adına!! :))

(Aslına bakarsak bu tür sorunlar sanki biraz da benim Ankara koşullarında, güneş görmeyen balkonumda yetiştirmeye çalıştığım nazlı bitkiler için geçerliymiş gibi de gelmiyor değil..
Annemlerin İzmirdeki balkonunda ne torf, ne gübre, ne başka bir şey bilmiyorlar, ama balkonları tropikal cangıl gibi aynı...:mad:

Evet bu adres yararlı oldu, teşekkürler.

Saksıda bitki yetiştirmenin her zaman zorlukları var.En azından su sorunu var :)

Benim balkonda 3 yıldır yetiştirdiğim kayısıyı yazın 1 hafta sulamazsam yapraklar yelkenleri indiriyor.

Oysa bahçedeki kayısı ağacı köyümün yağmurları ile idare edip gidiyor.

Balkondaki saksıları çeşme suyu ile suluyorsunuz her şey dört dörtlük olsa sırf bu yüzden bitki yine iflah olmaz :) bitkileri suladığınız suyu kendiniz içiyor musunuz :D

Sizi beyaz topraklara çekmenin zamanı geldi, gerçi orada yetişmiş hiç kayısı ağacı görmedim ama meşelerle gül gibi geçinip gideriz.:D

Toprak konusu mu sadece? Torfta bitki yetişmez diye biliriz, annem inatla torf kullanıyor. Fazla sulama bitkiyi öldürür diye biliriz annem inatla foşur foşur suluyor. Benim evde çeşit çeşit gübre var, annem alışmasınlar diye inatla gübre kullanmıyor. Aynı bitkileri hem kendi balkonuma hem annemin balkonuna dikiyorum. Anneminkiler amazon ormanları gibi, bende tık yok. Başka birşeyler var bu işte:)

Denizakvaryumu, umutsuzluğa kapılmaya hiç gerek yok. Hele bir bakalım, sizin bu bitkiseverliğinize doğal topraklar ne yanıt verecek.

O beyaz topraklarda kayısı, şeftali bilhassa da badem çok güzel olur gibime geliyor. Kayınbiraderin bahçesinde de altı kist olan bir kısım var, fidancıların da köylülerinde tavsiyesi, "o kısma badem ve kayısı dikin" şeklinde idi.

Evdeki salon bitkileri-menekşe vs. tarzı bitkiler için torf belki iyi ama balkonda-terasda torf içinde bitki yetiştirmek açıkçası işkence.

Yarı yarıya torf-toprağı (bulabilirseniz) karıştırın bir de 1/5 oranında pelet ...

En iyisi bu.

Balkondaki şekerpare ve tuano cennete (beyaz topraklar) gidecekleri günü bekliyorlar.

3 yıldır işkenceme maruz kalan ancak her yıl daha çok yaprak ve dal veren ama hiç meyve vermeyen, çömezlik dönemimde ne olduğunu bilmeden aldığım kayısı fidanı da gün sayıyor.Onu ancak kışın dalları budandıktan sonra balkondan çıkarabilirim.

Balkonundaki çiçeklerin durumunu göreniz şaşar kalırsınız. 5 Temmuz Sarıkoz'da sizinle tanıştırayım, yukarda yazdıklarınızı bir de siz anlatın olur mu:o

Sevgili denizakvaryumu,

bahçeye ne zaman gitmeyi planlıyorsunuz?

Bir de, dozer işinden sonraki aşama ne olacak, bir fikriniz var mı?

Dozerden sonra, traktörle sürme, sonra üç ayak mı-ördek ayağı mı tam bilmiyorum bir işlem daha.Bu arada hayvan gübresi atma da var ama sürmeden önce mi sonra mı onu da bilmiyorum.

Evdeki hesap bu işlerde tutmuyor.

Aslında 2 dedem de çiftçiydi, biri 50 dönüme yakın arpa-buğday eker 20 ye yakın büyükbaş hayvan beslerdi.

Diğer dedem bağcılıkla geçinirdi.

İşte onların soyundan gelen ben, gübre ne zaman atılır, tarla nasıl sürülür bilmemekte :(

Çünkü ortada ne tarla kaldı ne hayvan ne de yazları gidilecek köy.Miras girdi bölündü ve satıldı.

Bahçe işi için benden haber bekleyin derim.

:)
bence gübreyi atıp sonra sürmek gerek.
Böylece gübre toprağa karışmış olur, bitkileri de yakmaz..

Büyükbaş gübresinde dediğiniz gibi, küçükbaş gübresinde ?

Onun adı kaz ayağı:)

Önce sürülür, sonra gübre atılır, sonra da kaz ayağı çekilir, sonra ekilir/dikilir, sonrada sulanır, sonrada çapalanır, sonra bir daha çapalanır, sonra bir daha çapalanır, sonrada eğer becerebildiyseniz hasat yapılır, sonrada zaten sonbahar yağmurları başlar bahçeye gidilemez.

Sonrada hala nefes alıp-verebiliyorsanız "oh beee iyiki şu bahçeyi almışım, sebep olandan Allah razı olsun, ne muhterem bir insanmış, Allah ona sevdikleri ile sağlıklı mutlu uzun ömür versin denir" (aslında bu bahçeye her gidişte, hatta gidemeyişlerde de denir).

Gerekiyorsa, bahçeye misafirlerde götürülüp, aynı şey onlarada söylettirilir.

Bu böyle sevdiklerinizle birlikte sağlıklı ve mutlu geçirilen uzun yıllar boyunca devam eder durur:p

Sedar bey, bu işi biliyor, önünden geçerken reçeteyi alırsınız.

Birazda olsa beyaz toprak ilave edilmiyormuydu? :)

Nacizane bir tavsiye bahçenizin tamamını hobi amaçlı düzenlemeyin.

Reçeteyi almasına alacağız da, Cumartesi-Pazar benim telefonlara cevap vermiyor :D

Şu toprak tahlilini bir yaptırıyım, belki kahverengi topraktan çok daha verimlidir de, anlaşılmasın diye kendini belli etmiyordur :)

İyiki bir sefer duymamış telefonunuzu, sizin dilinize düşmektense, telefonu yanımda bulundurur çamura düşürürüm ondan iyi:)

Tavsiyeleriniz nedir ?

Valla bunu bahçeyi aldığım günden bu yana söylüyorum.

Kulaklarınız sık sık çınlıyordur :p

Hobi olmayan birşey :)

1 dönüme 350 ye yakın elma dikilebiliyor, ahududu, sera (%50 sini devlet hibe ediyor- güneş enerjisi ile çalışırsa-enerji işide hallolur) fide, fidan....

Daha ne fikirler çikar....

Kusura bakmayın siz yazınca fark ettim, yanlışlıkla siteye girş tarihinize bakmışım. Ben bunu hep yapıyorum! Neyse önemli değil, eminim üç yıl sonra bu mesajı görürseniz sizi gülümsetecek. Bu arada çalışmaya başlama tarihiniz de pek manidar. Sonucu güzel olacak besbelli. Malumunuz 1919 da da işler hiç kolay değildi, ama yine de koca bir çınar yeşertilebildi. Darısı başınıza:rolleyes:

BalıkcıSerdar / ev
 

Bende böyle bir şey buldum, bir yerlerden de gözüm ısırıyor ama bakalım beğenecek misiniz?

Hele şükür... :)

Burası bana da tanıdık geliyor ama :)

Bu resim ayrı başlık açılıp oraya yüklenmeli derim.Sonrasında yazacaklarımı o başlığa saklıyım.Sizi yakaladık, bu konuda kaybolacağınızı sanmayın :)

Bu dizayn harika, inanın verdiğim linkte bile böylesine rastlamadım:)

Hele o el yıkama musluğu, bir tasarım harikası:)

Ayrı başlık olmayacak ama böyle bir başlık olunca elemeği-göz nurumu göstermeden de yapamadım,

Topraklarda beyaz toprak sanki. Sihirli bir değnek ile evi yaptınız sanırım.:D

Ev sahiplerinin uzun ve sağlıklı, bol renkli bir yaşam geçirmelerini dilerim.:D

Öyle bir sobanın üzerinde kestane keyfini kabul ederseniz sizi beyaz topraklarda böyle bir evde ağırlayabiliriz inşallah:)

Peki böyle bir kuzine için ne dersiniz?