agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Temel Konular (Toprak, Gübre, Tohum, Sulama) (https://www.agaclar.net/forum/temel-konular-toprak-gubre-tohum-sulama/)
-   -   Bionem Mikrobiyal Gübre Hakkında (https://www.agaclar.net/forum/temel-konular-toprak-gubre-tohum-sulama/11975.htm)

polatuz 09-08-2009 16:08

Bir de sayın Bari'nin getirttiği noni çeliklerini diktiğim toprağa bionem uyguluyorum. Bunlar oldukça kalın odunsu çelikler. Kök harmonuyla diktim. Toprağa uyguladığım bionemin köklenmeye katkıda bulunacağını umuyorum.

Oğuz Alper 09-08-2009 16:09

Sn.Polatuz; Öncelikle malathion kullandığınız şişenin içerisinde kalıntısı bile Bionemin içerisindeki bakteriyi öldürür.

Mutlaka malathion kullandığınız şişenin haricinde mümkünse başka bir şişe kullanırsanız ve Sn.BalıkçıSerdar ın yöntemi ile uygularsanız başarınız daha da artacaktır.

Bionem aynı zamanda (noni çeliklerini ) kök yapısının gelişmesini sağlayacaktır.

Paylaşımlarınız ve yorumlarınız için teşekkür ederim. Bir an önce bitkilerinizin sağlığına kavuşması dileklerimle. Sevgiler

Lonicera 09-08-2009 17:01

Sn BalıkcıSerdar, dediğiniz gibi bu şekilde steril edilen toprak gübre açısından da doyurulursa her şey yetiştirilebilir. Bugün yığını alt üst ettim, inanması zor ama harç öyle sıcak ki sormayın. Yeniden hafifçe sulayıp üstünü kapadım. Siz söyleyince aklıma geldi, harcın bir kısmını ayırıp ROA pilot uygulamasında kullansam fena olmaz hani. En azından bionem ile arasındaki farkı gözlemlemiş oluruz:))))

BalıkcıSerdar 09-08-2009 17:09

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Lonicera (Mesaj 477336)
... harcın bir kısmını ayırıp ROA pilot uygulamasında kullansam fena olmaz hani. En azından bionem ile arasındaki farkı gözlemlemiş oluruz:))))

Bunu Sn. Oğuz Alper'e duyurun, bana değil:D

Oğuz Alper 09-08-2009 17:35

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Lonicera (Mesaj 477336)
Sn BalıkcıSerdar, dediğiniz gibi bu şekilde steril edilen toprak gübre açısından da doyurulursa her şey yetiştirilebilir. Bugün yığını alt üst ettim, inanması zor ama harç öyle sıcak ki sormayın. Yeniden hafifçe sulayıp üstünü kapadım. Siz söyleyince aklıma geldi, harcın bir kısmını ayırıp ROA pilot uygulamasında kullansam fena olmaz hani. En azından bionem ile arasındaki farkı gözlemlemiş oluruz:))))

Sn.Lonicera; Ayırabilirseniz memnun olurum.Bakalım sonuç ne olacak !!!

Lonicera 09-08-2009 17:47

2 Eklenti(ler)
Kesin deneyeceğim Sn Oğuz bey. Bu arada 8 gün önce suzan şarmaşığımı kırmızı örümceklere feda ettiğimi düşünürken, bionemi kök bölgesine ve üstten püskürtme ile uygulama yaparak nasıl kendisine gelmeye başladığını da resimleyeyim.

Oğuz Alper 09-08-2009 17:56

Sn.Lonicera ; Uygulama öncesi ve sonrası fotoğraflarla paylaşımınıza ve yorumunuza çok teşekkür ederim.

Oğuz Alper 09-08-2009 17:59

Sn.Lonicera ; Unutmadan ufak bir hatırlatma yapayım.

Roa Natura ile Bionem i kıyaslamamız daha doğru olacaktır.

Roa plus ile karşılaştırırsak Bionem e haksızlık etmiş oluruz. Bu yüzden Roa Natura ile ayırdığınız harca uygulama yapabilirsiniz. Sevgiler

Oğuz Alper 12-08-2009 22:49

3 Eklenti(ler)
Difenbahya , zamii , benjamin 12.08.2009 tarihli son durumları .

maki01 12-08-2009 22:52

Oğuz Bey,
Benjaminde ne tür bir toprak harcı kullanıyorsunuz?

Oğuz Alper 12-08-2009 22:55

Sn.Maki01 ; Koçtaş tan hazır paketlenmiş torf . Bitkileri saksılarına koymadan önce Torfu Bionemli su ile doyurduktan sonra dikildiler.

maki01 12-08-2009 23:17

ROA uygulamaya başlayınca Bionem kullanmayacak mıyız?

Oğuz Alper 12-08-2009 23:23

Sn.Maki01;

Roa natura ve Roa plus uyguladığınız pilot uygulamalar için Bionem dahil hiçbir ilaç,gübre,köklendirici,..... devam ediyor :D kullanmayacaksınız.

Roa kullanmadığınız bitkilerinize Bionem uygulayabilirsiniz.

maki01 12-08-2009 23:31

Bioneme alışmışım, hayırlısı diyelim :)

Oğuz Alper 13-08-2009 01:21

Sn.Maki01;

Çok güzel bir kelime kullanmışsınız ALIŞKANLIK !!!.

Türkiye de çifçilerimizin , üreticilerimizin , danışmanlarımızın ; zehirlere ve kimyasallara olan alışkanlıklarından vazgeçirebilmek için verilen mücadelenin tam içine düştünüz.Hayırlısı diyelim;)

Bu konuda gece , gündüz demeden çalışan ; zehir ve kimyasal kullanmadan da daha iyi kaliteli tonajlı meyve ve sebze , daha güzel süs bitkisi yetiştirilebileceğini anlatmaya çalışan forum kişisi :)

Saygılar

NOT : Artık yalnız değilim. Kullanıcılarım , üreticilerim her yerde , her fırsatta benim gibi mücadele veriyorlar. Acaba bu verdikleri mücadele de karşılarındaki kişilere anlattıkları zaman verdikleri tepkileri tahmin ediyorum ( Bu deli diyorlar ). 1 deli ben vardım şimdi belki binlerce deli var .:D

Özellikle Sn.Halil Önen Bey e çok teşekkür ediyorum . İlaç bayilerinde , kahvehanelerde tüm Saha da zehirlere ve kimyasallara karşı verdiği mücadele inanılmaz boyutlarda.( Haberleri geliyor ;) )

Lonicera 15-08-2009 14:58

Saksıda bulunan biberlerimde sezon sonu geliyor olmasına rağmen, karıncaların getirmiş olduğu bir sürü yaprak biti görünce resmen dumura uğradım.:eek: Elimde kalan bionemden 5 LT su ile uygulayacak şekilde hazırlayıp, biber yapraklarının altına üstüne iyice uyguladım. Bitki saksıda olunca yaprak altı uygulamasında hiç bir zorluk yaşanmıyor. ROA natura kullanayım dedim ama şişede çok az göründüğü için kıyamadım. Belki ileride pamuğa damlatıp koklatırım. Hemen bitmesin değil mi ama.:p Bakalım bionem yaprak bitinde ne iş görecek?

Bu arada bionem ve bıçaklı blender ilişkisindeki bağı sanırım kendi adıma koparmış oluyorum. Şimdi yukarıdaki mesajlarda bionem ve su karışımında süt rengi, hiç olmadı rakı kıvamı olması gerektiğinden bahsedildi. Bionem içerisindeki maddelerin parçalanıp bakterilerle beraber fermantasyonu için bu şart diye belirtilmişti. Ve bunun üzerine bende hanımla didişip blendere el koyamayınca gidip yeni bir tane satın almıştım. Bugün biberlere uygulamak için bionem solüsyonu hazırlamak için blender kullanmadım. Ne yaptım, 25 cc bionemi 5 LT su yerine 100 ml su içerisine koyup, plastik şişe içerisinde yaklaşık 2 dakika iyice çalkaladım. Rakı değil tam süt rengini aldı. Sonra da bunu 5 LT yağmur suyunun içerisine boşaltıp yaklaşık 6 saat beklettim. Ardından uygulamayı yaptım.

Doğru mu yanlış mı bilmiyorum ama sonuçta bu şekilde kullanmış oldum.

Oğuz Alper 15-08-2009 17:43

Sn.Lonicera ;

Kesinlikle doğru bir uygulama yapmışsınız.Beklettikten sonra kullanmadan önce tekrar çalkalamışsınızdır umarım!!!

Yaprak bitlerinin popülasyonu fazla ise 3 gün sonra tekrarlıyabilirsiniz.

Yaprak bitleri bu durumdan hiç hoşlanmayacaklardır.;)

Lonicera 15-08-2009 17:44

O zaman şimdi tam sırasıdır herhalde, Sahibinden satılık çok az kullanılmış el blenderi. :))

Oğuz Alper 15-08-2009 17:46

El blenderı satıcıları bu durumdan hoşlanmayacaklar:)

Lonicera 15-08-2009 18:12

Oğuz bey, inşallah yaprak bitleri bertaraf edilir de turşuluklara zarar gelmez. Dediğiniz gibi 3 gün sonra bit görmesem bile koruyucu amaçlı olarak tekrar bionem uygulaması yapacağım.

Üstelik o kadar sık kontrol etmeme rağmen ve kesinlikle herhangi bir zararlı bulaşmayacağına emin olduğum bitkilerde bir anda zararlı nüfusu görünce, herhangi bir zararlı veya hastalık olmasa bile koruyucu önlem almanın gerekliliği iyice kendisini göstermiş oldu.

Oğuz Alper 15-08-2009 19:19

Sn.Lonicera ;

Kesinlikle haklısınız. Zaten düzenli uygulamalarımızın sebebi de hiç zararlılarla muhattap olmamak . Onları minimum seviyede tutup zarar eşiğinin altında bırakmak.

Havalar çok sıcak . Zararlı popülasyonu her yerde en üst seviyede bitkilerinizde zararlı böcek görmeseniz bile uygulama yapmak çok önemli.

Oğuz Alper 15-08-2009 20:10

Sn.Prof.Dr.Oktay Yeğen 'in bir dergide yayınlanan yazısı.

ZİRAİ MÜCADELE İLAÇLARI KULLANIMI VE ALTERNATİFLERİ

Prof.Dr.Oktay YEĞEN
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ
BİTKİ KORUMA BÖLÜMÜ

BİTKİ KORUMA ÖNLEMLERİ VE ZİRAİ MÜCADELE İLACI NEDİR ?

Birleşmiş Milletler FAO Teşkilatının tahminlerine göre su anda yaklaşık 6 milyar olan dünya nüfusu, 2010 yılinda 7 milyara ulaşacaktır.

Bilindiği gibi gelişmiş olan ülkelerde herhangi bir nüfus artışı görülmezken, gelişmekte olan ülkelerde oldukça yüksek oranda nüfus artışları ortaya çıkmaktadır.

Dünya üzerinde artacak olan bu nüfusun beslenmesi gerektiği ve bunun da ancak tarımsal üretimin arttırılması ile mümkün olacağı açıktır.

FAO nun tahminlerine göre, artacak olan nüfusun beslenmesi; % 26 oranında tarıma açılmamış olan yeni arazilerin tarıma açılmasından, % 14 oranında bazı tarımsal işletmelerin intensif tarım yapar hale getirilmesinden ve % 60 oranında da birim alandan daha fazla ürün alacak şekilde tarımsal önlemlere dikkat etmekle mümkün olacağı belirtilmektedir.

Birim alandan daha fazla ürün alınmasını sağlayan tarımsal önlemlerin başında da hiç süphesiz Bitki Koruma Önlemleri gelmektedir.

Bitkisel üretimi arttırmak ve kalitesini yükseltmek için uygulanmakta olan tarımsal yöntemlerin içerisinde Bitki Koruma Önlemleri önemli bir yer tutmaktadır.

Kültür bitkilerini hastalık ve zararlılardan korumak veya bunlardan dolayı meydana gelebilecek zararları en düşük düzeyde tutabilmek için, ekonomik ve bilimsel görüşlerin ışığı altında alınan tüm tedbirlere Bitki Koruma Önlemleri ismi verilmektedir.

Yapılmış olan araştırmalar, tüm dünyada yetiştirilen tarımsal ürünlerin yaklaşık % 35' inin zararlılar, hastalık etmenleri ve yabancıotlar tarafindan kayba uğratıldığını göstermiştir.

Bu oran içerisinde fitopatolojik etmenler tarafindan meydana getirilen toplam kayıp oranı (%21), zararlılardan dolayı meydana gelen kayıplardan (% 14) daha yüksek olmaktadır


Bu değerler paraya çevrilerek incelendiğinde, ortaya çıkan kayıpların hiçte küçümsenemeyecek boyutlarda olduğu görülecektir.

Bugün için ülkemizde bitkisel üretimden elde edilen gelirin yaklağık 30 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Bu bitkisel üretimde bitki koruma önlemleri alınmayacak olursa ortalama % 35 kayıp olacağı varsayılırsa yılda yaklaşık 10 milyar dolarlık bir kaybın olacağı söylenebilir. Bu bakimdan bitki koruma önlemlerini hassasiyetle uygulamak, bireysel çiftçi sorunu olmaktan da öte, bir memleket ve hatta bir dünya sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sera ve bahçe bitkileri yetiştiriciliği veya ıslahı ile uğraşanların da bu uğraşları sırasında karşılaştıkları problemlerin başında hiç şüphesiz bitki hastalıkları ile ilgili problemlerin geldiği bilinmektedir.

Yetiştirilmekte olan kültür bitkisi çesitlerinin her geçen gün sayıca artmakta olmasi ve bu çesitlerden bazılarının kendi doğal yetişme ortamlarının dışında yetiştirilmeğe zorlanmasi, bitki hastalıkları ile ilgili problemleri daha da arttırmaktadır.


Bugün ülkemizde birçok kişi, tarımla uğraşsın veya uğraşmasın, Türkiye'de tarım ilacı kullanımının gelişmiş ülkelere göre daha yoğun bir şekilde kullanıldığını, gelişmiş ülkelerde tarım ilacı kullanımının kısıtlanmasına karşılık ülkemizde herhangi bir kısıtlamaya gidilmediğini iddia etmekte ve gittikçe artmakta olan çevre kirlenmesinin tüm sorumluluğunu ziraatçılara yükleme eğilimi içerisinde olduğu görülmektedir.

Bu iddianın, bilimsel veriler ışığı altında doğru olduğu söylenemez. Yapılmış olan inceleme sonuçlarına göre, tarım yapılan alanlarda birim alan başna düşen ilaç etkili maddesi itibarı ile Türkiye'ye kıyasla, Hollanda'da 35, Belçika'da 21, Yunanistan'da 12, Almanya'da 9 kat daha fazla ilaç kullanıldığını ortaya koymuştur .

Dünyada yetiştirilen tarımsal ürünlere göre, zirai mücadele ilacınin en çok kullanıldığı ürün olarak meyve ve sebze grubu, %25 ile en başta gelmekte, ikinci sırayı % 15 ile hububat almaktadır.

Türkiyede kullanılan toplam zirai mücadele ilacının ise % 40'ı meyve ve sebze tarımında, % 29'u pamuk tarımında kullanılmaktadır.

Türkiye'de kullanılan tarım ilaçları içerisinde % 47 ile insektisitler ilk sırayı almakta, herbisidler % 24 ile ikinci, fungisidler ise % 16 ile üçüncü sırayı almaktadır. Ülkemizde tüketilen zirai mücadele ilaçlarının toplam değeri yaklaşık 250 milyon doları bulmaktadır.

Bugün tüm dünyada ortaya çikan birçok yan etkilere rağmen bitki hastalık ve zararlıları ile mücadelede kimyasal mücadele ilk sırayı almaktadır. Genel olarak, tüm zirai mücadele ilaçlarında aşağıda belirtilen özelliklerin bulunmasi istenir:

- İlacın etmene karşı biyolojik etkisi yüksek olmalıdır,
- İlaç kültür bitkilerine karşı toksik etki göstermemelidir,
- İlaç sıcak kanlılara toksik etki göstermemelidir,
- İlaçlar biyolojik dengeyi bozmamalıdır,
- İlaçlar ucuz ve uygulamaları basit olmalıdır.

Dünyada bu konuda uzman kuruluşlarca sürdürülen çalışmalarda, zirai mücadele ilacı olabileceği tahmin edilerek denenen yaklaşık 10 bin maddeden yalnız bir adedinin ruhsat alarak zirai mücadele ilacı olarak piyasaya çıktığı görülmektedir.

Bu çalışmaların yaklaşık 6-8 yıl sürdüğü ve bu çalışmalar için, daha açık bir değimle bir adet zirai mücadele ilacı etkili maddesi ruhsat alıncaya kadar yaklaşık 50-70 milyon Dolar harcama yapıldiği belirtilmektedir.

Yukarıda ana başlıklar halinde belirtilen, bir zirai mücadele ilacında bulunmasi gerekli özelliklerden en önemlisi ve titizlikle üzerinde uzun zaman verilerek durulan ve önemli miktarda harcama yapılarak araştırılması gereken husus, zirai mücadele ilacı olacak etkili maddenin çevreye ve özellikle sıcak kanlılara kesinlikle negatif etki gösterip göstermediğidir.

Zirai mücadele ilacı olabilecek kimyasal etkili maddelerin sıcak kanlılara gösterdikleri etkiler, toksikolojik araştırmalar konusunda uzmanlaşmış kurumlarda özenle sürdürülür ve bu maddenin akut ve kronik toksisitesi iki değişik deney hayvanı (örneğin; fare ve köpek) kullanılarak saptanmaktadır.

Sürdürülen akut ve kronik toksisite çalışmalarının yanında biyolojik aktivite denemeleri de yapılmakta ve tüm bu denemelerden alınan sonuçlar ziraat mühendisi, veteriner, biyolog ve doktorların görev aldığı bilimsel bir kurulda tartışılarak, etkili maddenin zirai mücadele ilacı olarak kullanılıp kullanılamayacağına karar verilmektedir.

Yukarida özetlenmeğe çalışılan hususlar göz önüne alındığında, zirai mücadele ilaçlarının da, insan ve hayvan hastalıklarında kullanılan ilaçlar kadar dikkatlice incelendikten sonra ruhsat aldığı ve daha sonra piyasada satışa sunulduğu açıktır.

Yoksa bazılarımızın düşündügü gibi zirai mücadele ilaçları fazla detaylı araştırılma yapılmadan piyasaya verilip satılan ve kullanılan maddeler değildir.

Buna rağmen bitkisel üretimde kimyasal mücadele kararı, hastalık etmenleri ve zararlıların yasayışları dikkatlice takip edilip, bunların populasyonlarının en düşük düzeyde tutulmasını sağlayacak gerekli kültürel önlemler alındıktan sonra verilmektedir.

Bugün tarımsal üretim yapılan ülkelerin tümünde, bitki hastalık etmenleri, zararlılar ve yabancıotlara karşı yoğun bir biçimde zirai mücadele ilaçları kullanılmaktadır. Tüm dünyada ortaya çıkan birçok yan etkilere rağmen bitki hastalık ve zararlıları ile mücadelede kimyasal mücadele ilk sırayı almakta ve tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tarım alanlarındaki ve özellikle toprakta yasayan bitki hastalık etmenleri ve zararlılarına karşı, zirai mücadele ilaçlarının kullanımı ön plana çıkmaktadır.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, tarım alanlarına uygulanan zirai mücadele ilaçlarına alternatif arayışları, yoğun olarak sürdürülmektedir.

ZİRAİ MÜCADELE İLAÇLARININ ALTERNARTİF UYGULAMALARI NELERDİR ?

Zirai mücadele ilaç alternatiflerini 6 grupta toplamak mümkündür :
1) Toprağa sıcaklık uygulaması
2) Doğal dengeyi bozmayan, insan ve çevre sağlığına en az etkili ilaç uygulanması
3) Biyolojik preparat uygulamaları
4) Topraksiz Kültür Uygulamaları
5) Entegre Mücadele Uygulamaları (IPM)
6) Doğal Maddeler Uygulamak


1. Toprağa sıcaklık uygulaması :
Hastalık etmenleri, zararlılar ve yabancıotların yok edilmesi veya etkilerinin en aza indirilebilmesi için toprağa sıcaklık uygulaması için; Toprak Solarizasyonu ve toprağa sıcak su veya buhar uygulanması olmak üzere iki değişik yöntem vardir.

1.1. Toprak Solarizasyonu :
Toprak Solarizasyonu, tarım alanı yüzeyinin şeffaf polyetilen örtü ile belirli bir süre kapatılarak, güneş ışınları yardımı ile toprağın bitkisel üretim için gerekli derinliğindeki sıcaklığın yükseltilmesi esasına dayanmaktadır.

Bu yöntemin başarı ile uygulanabilmesi için; toprak sıcaklığının 25 cm derinlikte 6 hafta süre ile yaklaşık minumum 40o C'de tutulması gerektiği ortaya konulmuştur.

Ülkemizde Yapılmış olan araştırmalar, yukarıda belirtilmiş olan şartların Akdeniz ve kısmen Ege Bölgesinde Haziran-Eylül ayları arasında yerine getirilebileceğini göstermiş olmakla birlikte, kesme çiçek üretimi yapılan seralarda, solarizasyon yapılabilecek zamanda yoğun üretim faaliyetinin olması nedeni ile uygulanamamaktadır.

Ayrıca yılda iki ürün alınan seralarda da solarizasyon uygulamasında zaman açısından sıkıntıya düşülmekte, solarizasyonun altı haftadan az süre uygulandığında da yeterli başarı sağlanamamaktadır.


1.2.) Toprağa sıcak su veya buhar uygulamak :

Diğer taraftan toprağa sıcak su veya buhar uygulamasında da, toprak sıcaklığının 25 cm derinlikte 80-90o C' ye çıkarılması ve 20-30 dakika süre ile bu sıcaklıkta tutulması gerektiği ortaya konulmuştur.

Böyle bir uygulamada ise, özel alet ve ekipmana ihtiyaç olmakta ve diğer yan etkilerinin yanında, enerji sağlanması da çok pahaliya malolmaktadır.

2) Doğal dengeyi bozmayan, insan ve çevre sağlığına en az etkili ilaç uygulanması:

Herhangi bir hastalık etmeni veya zararlısına karşı kimyasal mücadeye karar verildiğinde, herbir zararlı veya hastalık etmenine karşı, ruhsatlı olan ilaçların içerisinden, insan ve çevre sağlığına etkisi olmayan, o etmenin doğal düşmanlarına en az etkili olan ilaçlar seçilmelidir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünün Zirai Mücadele Teknik Talimatında önerilen ilaçlar ve dozları, her hastalık etmeni ve zararlı için ayrı ayrı gösterilmiştir. Bu ilaçlar içerisinden en uygun olanları da ayrıca entegre mücadele için belirtilmiştir. Liste halinde belirtilmiş olan bu ilaçlar seçilerek, bu talimatta belirtildiği şekilde kullanılmalıdır.

3) Biyolojik preparat uygulamaları :
Son yıllarda, bitki hastalık etmenlerine, zararlılarına ve yabancıotlara karşı canlı organizmalar kullanarak onları öldürmek, olağanüstü çoğalmalarını önlemek veya populasyonlarını ekonomik zarar eşiğinin altına düsürmek için "Biyolojik Mücadele" yöntemleri üzerinde çalışmalar yoğunlaşmış bulunmaktadır.

Bitki zararlıları ve hastalık etmenleri ile diğer bazı organizmalar arasında ortaya çıkan ve sonuçta zararlı ve hastalık etmenlerini negatif yönde etkileyerek onları baskı altına alan ilişkileri; Antibiyoz, Parazitzm ve Rekabet olarak isimlendirilebilen üç ana prensipte toplamak mümkündür.

Canlılar arasında özetlenmiş olan bu ilişkilerden birinden veya tümünden yararlanılarak, bitki zararlı ve hastalık etmenlerinden herbirine karşı etkili olabilecek bir organizma seçilmesi ve bu seçilen organizmanın çoğaltılarak tarım alanına uygulanması veya tarım alanında populasyonunun artması teşvik edilerek bitki zararlı veya hastalık etmeninin baskı altında tutulması amaçlanmaktadır.

Bu yöntemde göz önünde bulundurulmasi gerekli husus, bir zararlı veya hastalık etmenine etkili olan antibiyoz, parazitizm veya rekabet faktörünün tüm diğer bitki zararlı ve hastalık etmenlerine de geçerli olmayabileceğidir.

Bu durumda, tüm zararlı veya hastalık etmenine etkili ve pratik bir biyolojik mücadele yöntemi gelişitirilmesinin de çok zor ve hatta mümkün olamayacağı da açıktır.

4) Topraksız Kültür Uygulamaları :

Topraksiz kültür yönteminde, toprak yerine tüf, perlit, cam pamuğu, polyüretan veya polystyren gibi materyaller kullanıp, bitki besin maddelerinin steril olarak suda çözülmesi ve bu besin çözeltisinin açık veya kapalı bir dolaşım sistemi yardımı ile yukarıda adı geçen maddeler arasında yetiştirilen bitki köklerine steril olarak ulaştırılıp onların beslenip ürün vermesi esasına dayanmaktadır.

Bu şekilde steril bir ortamda yetiştirilen bitkiler herhangi bir hastalık etmeni ile karşılaşmadıklarından, topraktan geçen bitki hastalık etmenleri ile mücadeleye de gerek bulunmaktadır.

Topraksız kültür yöntemi uygulaması için oldukça yüksek bir yatırıma gereksinim olmasının yanında, bu yöntem uygulayıcılarının oldukça iyi yetişmiş, bilgi birikimi fazla ve deneyimli olmasi gerekmektedir.

Bu yöntem uygulayıcılarının yapacakları en küçük bir hata, telafisi güç zarara neden olabilmektedir. Tarım teknikleri gelişmiş ülkelerde bile çok ender uygulama alanları bulabilen böyle bir yöntemin, zirai mücadele ilacı uygulamalarının alternatifi olarak gösterilemeyeceği kanısındayım.

5) Entegre Mücadele Uygulamaları (IPM) :

Entegre Mücadele Yöntemi, bitki hastalık etmenleri ve zararlılarıyla mücadelede, akılcı bir yaklaşımla tabiatta var olan ve bu etmenleri sınırlayıcı etki gösteren faktörlerden faydalanmayı ön planda tutan, biyolojik ve biyoteknik esaslı zirai mücadele yöntemlerinin toplamına birden verilen isimdir.

Bu zirai mücadele yönteminde, zararlı veya hastalık etmenine karşı birden fazla biyolojik ve biyoteknik esasli yöntemlere ağırlık vererek ve onları bir eşgüdüm içerisinde planlayarak uygulamak söz konusu olmaktadır.

Bitkisel üretimde, aynı bitkiyi her yıl arka arkaya ekmeyerek uygun bir ekim nöbeti uygulamak, bitki sağlığını koruyucu önlemleri almak (Sanitasyon) ve hastalık ve zararlılara dayanıklı çeşit seçip yetiştirmek ve sayılan bu hususları kombine etmek entegre mücadelenin esalarını oluşturmaktadır.

6) Doğal Maddeler Uygulamak :

Bugün zirai mücadele ilacı olarak kullanılan kimyasallar, Bitki Koruma Uzmanlarının tavsiyelerine uyularak kullanıldıklarında, sıcak kanlılara herhangi bir akut toksisite göstermemektedirler.

Bununla birlikte, kullanılan bazı ilaçların, bitkiler üzerinde kalıntı bırakabildikleri ve bu sebeple de bu bitkilerle beslenen insanlarda kronik toksisite yapabildiği bilinmektedir.

Bu husus özellikle insektisid imal ve kullanımında büyük önem kazanmakta ve pratikte, fazla kalıntı bırakmayan, çabuk parçalanan kimyasallar tercih edilmektedir.

Ayrıca zirai mücadele ilacı etkili maddelerinin tabiatta var olan maddelerden seçilmesi, daha anlaşılır bir ifade ile bu etkili maddelerin sentetik değil bitkisel veya hayvansal ürünlerden elde edilen doğal maddeler olmasi, son günlerde tartışılan en güncel konudur.

Almanya'nın Göttingen Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nin müştereken yürüttükleri, Türkiye tarafı olarak proje başkanlığını üstlendiğim ve Volkswagen-Vakfı tarafından desteklenen araştırma projesinden ve Bitki Koruma Bölüm'ünde sürdürülen çalışmalardan elde edilen sonuçlar, bazı bitki hastalık etmenleri ve zararlılarına karşı kullanılan, metil bromid dahil bazı sentetik zirai mücadele ilaçlarının yerine, bazı bitkilerden elde edilen içeriklerin, belirli işlemlerden sonra kullanılabileceği gösterilmiş bulunmaktadır.

Bu yöntem, Türkiye’de özellikle Akdeniz Bölgesinde yetişen bazı bitkilerden elde edilen ve fungisid, bakterisid ve nematisid özellikler göstermesine karşın insan ve hayvanlara zehir etkisi bulunmayan bitkisel içeriklerin, bitkisel üretimde görülen bitki hastalık ve zararlılarına karşı, belirli karışımlar halinde kullanılması esasına dayanmaktadır.

Kullanılan bu bitkisel karışımdan etkilenmeyen ve hatta bu karışımdan besin olarak faydalanarak uygulandığı tarım alanında (toprakta veya yaprak yüzeyinde) artış göstererek, bitkide zarar yapan nematod dahil diğer birçok bitki fungal ve bakteriyel hastalık etmenine karşı geniş etkiye sahip bir antibiyotik salgılayan ve insan ve hayvanlara herhangi negatif etkisi bulunmayan bir bakterinin de bu bitkisel karışımla birlikte ve aynı zamanda kullanılıyor olması, bu yöntemin etkisini arttırmaktadır.

Ayrıca bu bakterinin, toprağa uygulandığında, toprakta bulunan ve fakat bitkinin ihtiyacı olduğu halde alamadığı demir gibi bazı mikroelementleri bitkinin faydalanabileceği hale getirerek bitkiyi kuvvetlendirdiği de saptanmıştır.

Tarafımdan geliştirilmiş olan ve Türkiye’de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ tarafından “Mikrobiyal Gübre” olarak BİONEM ve BİOPERL ticari adı ile, Bulgaristan’da “Fungisid” olarak AkseBio-1 ve AkseBio-2 ticari adı ile , Almanya’da “Bitki Kuvvetlendiricisi = Pflanzenstaerkungsmittel” olarak BioZell-2000B ticari adı ile ruhsatlandırılmış olan preparatlar, tamamen organik ve birbirlerine benzer ürünler olup, içerisinde insan ve sıcak kanlı hayvanlara hiçbir toksik etkisi olmayan bitkisel eterik ve bitkisel yağlar ile bitkisel içerikler bulunur.

Bu preparatların bünyesinde bulunan özellikle eterik yağın FUNGİTOKSİK ETKİ’ si ile fungal hastalık etmenlerin etkilenip, sonuçta zararlarının azalmasının yanında, bu ürünler toprağa ve bitki yüzeyine yani yapraklara püskürtüldüğünde, doğada, örneğin bitki yaprak yüzeyinde veya toprakta, zaten var olan ve yine insan ve hayvanlara hiçbir zararlı toksik etkisi olmayan TR2000 ismi verilen faydalı bir bakteri tarafından karbon kaynağı olarak kullanılarak, bu ürünün uygulandığı bitki kökleri veya yapraklarında bu bakterinin artışının sağlandığı ispatlanmıştır.

Bu preparatların uygulandığı yerlerde (Toprakta kök çevresinde veya Yaprak yüzeyinde) bu bakterinin, bu preparatlarının içeriğinde bulunan bitkisel yağ ve içerikleri karbon kaynağı olarak kullanıp parçalayarak KİTİNAZ enzimi salgıladığı, bu enzimin de vücut yapısında KİTİN bulunan canlıları etkilediği de saptanmış ve bu husus 20-23 Eylül 2004 tarihinde Almanya’nın Hamburg Şehrinde yapılan 54.Alman Bitki Koruma Kongresinde poster şeklinde açıklanarak yayınlanmıştır.

Ascomycotina ve Basidiomycotina Alt Bölümü’ne dahil birçok bitki fungal hastalık etmenlerinin hücre duvarlarının ana yapı taşı KİTİN’ dir. Bu preparatlarının uygulandığı yerlerde bu preparat bünyesinde bulunan maddelerin mikrobiyal parçalanması sonucu oluşan KİTİNAZ, hücre duvarında KİTİN bulunan fungal yapıları (Misel veya Sporları) etkileyerek öldürmekte ve sonuçta, bu preparatların uygulandığı bitkilerde fungal etmenlerden dolayı zararın azaldığı görülmektedir.

Ayrıca KİTİN, böceklerin vücutlarının ve yumurtaların da çok önemli yapı taşıdır. Özellikle böcek ve nematod yumurtalarının kitin ile kaplı olması ve bu preparatların bakteriyel parçalanması sonucu oluşan kitinaz etkisi ile bu yapının bozularak böcek ve nematod yumurtalarının açılmaması ve yeni bireylerin oluşmaması sonucu, bu preparatların uygulandığı bitkilerde böcek zararının azalması şeklinde bir etki de ortaya çıkmaktadır.
Diğer taraftan bu preparatlarının doğada mikrobiyal parçalanması ile ilgili olarak yapılmış olan bilimsel çalışmalar, bu preparat bünyesinde bulunan eterik yağ ve diğer bitkisel yağların doğada bulunan bir bakterinin (TR2000) etkisi ile parçalanması sonucu İNDOLASETİKASİT oluştuğu ve bu maddenin de bitkilerde yeni kök ve yaprak oluşumunu teşvik ettiğini göstermiştir.


Bu konuda yapılmış olan bilimsel çalışmaların sonuçları da yine ilk defa 20-23 Eylül 2004 tarihinde Almanya’nın Hamburg Şehrinde yapılan 54.Alman Bitki Koruma Kongresinde poster şeklinde açıklanarak yayınlanmıştır.

Diğer taraftan, kurutularak saklanacak bitkisel ürünlere (Kırmızı Biber gibi Baharat bitkilerine, Üzüm, İncir, Kayısı, Fındık gibi ürünlere), kurutma işleminin başında bu preparatının uygulanması ve bu preparat bünyesindeki eterik ve diğer yağların, doğada bulunan, insanlara ve sıcak kanlı hayvanlara hiçbir negatif etkisi olmayan bir bakteri (TR2000) tarafından parçalaması sonucu oluşan oldukça yüksek KİTİNAZ ENZİMİ sayesinde, kurutulmak üzere hazırlanıp serilen bitkisel materyalin, dışarıdan özellikle fungal etmenler tarafından istila edilerek kokuşması ve bu fungusların çıkardığı salgılar olan MİKOTOKTİN’lerle kirlenmesinin de önlenebildiği saptanmıştır. Hasattan hemen sonra kurutma işlemi başında AKSEBİO-2 uygulanarak kurutulan ürünlerde kesinlikle AFLATOKSİN dahil hiçbir Mikotoksin oluşmamakta ve söz konusu bakteri ve kitinaz enzimi de işlevini bitirip ortadan kaybolmaktadır.


ZİRAİ MÜCADELE İLAÇLARINA ALTERNATİF OLABİLECEK YÖNTEMLERDE HANGİ ÖZELLİKLERİN BULUNMASI İSTENİR ?

Sentetik zirai mücadele ilaçlarına alternatif olabilecek tekniklerde aşağıdaki özelliklerin bulunması istenir :
1) Alternatif teknik, sentetik zirai mücadele ilacı uygulaması kadar, bitki hastalık etmenleri ve zararlılarına etkili olmalıdır.
2) Alternatif teknik, faydalı mikroorganizmaları korumalı, sıcak kanlılara zehir etkisi yapmamalıdır.
3) Alternatif teknik, özel donanım gerektirmeden ve sentetik zirai mücadele ilacı uygulamasından daha kolay uygulanır olmalıdır.
4) Alternatif teknik, birim tarım alanı başına yapılacak uygulama maliyeti hesaplamalarında sentetik zirai mücadele ilacından daha pahalıya çıkmamalı, ekonomik olmalıdır.
5) Alternatif teknik için gerekli materyale üreticiler, kolaylıkla ve her zaman sahip olabilmelidir.
Türkiye açısından bakıldığında, yukarıda sayılmış olan bu özelliklerin yanında alternatif teknik için gerekli materyalin yurtiçinden temin edilmesi halinde, sentetik zirai mücadele ilacı ithali için yurtdışına ödenen döviz de tasarruf edilmiş olacağından ve ayrıca bu teknik için gerekli materyalin yurtiçi üretimi sırasında ek istihdam olanağı da yaratılacağından, ek bir fayda sağlanabilecektir.

SONUÇ :

Yukarıda özetlenmeğe çalışılan hususlar göz önüne alındığında, zirai mücadele ilaçları, insan ve hayvan hastalıklarında kullanılan ilaçlar kadar dikkatlice incelendikten sonra ruhsat almış olsalar da, hastalık etmenleri ve zararlıların yaşayışları dikkatlice takip edilip, bunların populasyonlarını en düşük düzeyde tutulmasını sağlayacak gerekli kültürel önlemler alındıktan sonra kimyasal mücadele kararı verilmelidir.

Bitkisel üretimi kalite ve kantite yönünden arttırmak için belirli bazı durumlarda kimyasal mücadele kaçınılmaz hale gelmektedir.

Bu durumda, bu ilaçların, insan ve hayvan hastalıklarında kulanılan ilaçlar gibi tedavi edici değil, büyük ölçüde bitkiyi hastalık ve zararlılardan koruyucu etki yaptığı göz önünde bulundurularak, en uygun etkili maddeyi içeren ilaç, en uygun zamanda, en uygun dozda ve en uygun aletle uygulanmalı ve zirai mücadele ilacı uygulanan bu ürünler belirli bir bekleme süresi sonunda tüketiciye ulaştırılmalıdır.

Uysal01 16-08-2009 00:24

Sakıda üç tane pepino bitkisi vardı.İçlerinden biri yapraklarını dökmeye başladı.Önce yapraklar sararıp düşmeye başladılar,daha sonra yeşil yapraklarda dökülünce Bionem uygulamaya karar verdim.İnşallah düzelirler,umutluyum.

Oğuz Alper 16-08-2009 09:13

Sn.Uysal01;

Gelişmeleri bizlerle paylaşırsanız sevinirim.Sevgiler

Oğuz Alper 16-08-2009 15:00

Aşağıda eklediğim çalışmanın detaylarını mutlaka ilgili linkten incelemelisiniz.

Bionem ve diğer ürünlerin ( crop-set , ISR 2000 , Natural Bioplasma ) , Domates yetiştiriciliğinde faydalarını en ince ayrıntılarına kadar anlatımlı ve çizelgeli yapılmış bilimsel çalışma.

BİONEM TEK BAŞINA BİRİNCİLİĞİ ALMIŞ !!!

HERKESE SAYGI VE SEVGİLERİMLE !!!

http://tez.sdu.edu.tr/Tezler/TF01189.pdf


BİONEM SADECE KÖK BÖLGESİNE 400LT SUYA 1LT BİONEM KARIŞTIRILARAK HER KÖK BÖLGESİNE 200CC BU KARIŞIMDAN TÜM SEZON BOYUNCA 2 SEFER UYGULANMIŞTIR.

BİONEM FARKI !!!

Konvansiyonel uygulamasından sonra en iyi sonuç Bionem (5.83 ton/da) uygulamasından alınmış ve bunu Crop-Set+Bionem (5.82 ton/da), ISR 2000+Bionem (5.80 ton/da), ISR 2000+Natural Bioplasma (5.67 ton/da), Natural Bioplasma (5.46 ton/da) ve ISR 2000 (5.45 ton/da) uygulamaları takip ederek ikinci istatistik grubunu oluşturmuşlardır.

Crop-Set+Natural Bioplasma (5.42 ton/da) ile Crop-Set (5.22 ton/da) uygulamaları üçüncü istatiksel grubu oluşturmuştur.


Çalışmanın 2 yılını birlikte ele alarak uygulama ile çiftlik gübresi dozlarının interaksiyonuna bakıldığında en düşük erkenci verimin ISR 2000+Bionem uygulamasının 0 çiftlik gübresi dozundan (2.65 ton), en yüksek erkenci verim
değerinin ise Bionem uygulamasının 14 m3/da çiftlik gübresi dozundan (4.72 ton) alındığı görülmektedir.


T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ORGANİK DOMATES YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ÇİFTLİK GÜBRESİ, MİKROBİYAL GÜBRE VE BİTKİ AKTİVATÖRÜ KULLANIMININ VERİM, KALİTE VE BİTKİ BESİN MADDELERİ ALIMINA ETKİLERİ


Bu çalışma, Joker F1 oturak domates çeşidinde açık tarla koşullarında Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Araştırma ve Uygulama Çiftliği’ne ait organik tarım arazisinde 2005 ve 2006 yıllarında konvansiyonel yetiştirme sistemi ile organik yetiştirme sistemlerinin verim, kalite, bitki besin maddeleri alımı ve bitkisel özelliklerine olan etkilerini incelemek amacıyla yapılmıştır.

Denemede konvansiyonel yetiştiricilik ile organik yetiştiricilikte 4 farklı çiftlik gübresi dozu (0- 7-14-21 m3/da) ile; organik yetiştiricilikte kullanılan 2 bitki aktivatörü (Cropset ve ISR 2000) ve 2 farklı mikrobiyal gübre (Bionem ve Natural Bioplasma) ve kombinasyonları ile birlikte kontrol uygulaması kullanılmıştır.


5. SONUÇ

1. Denemede uygulamalara göre en yüksek verim değeri konvansiyonel uygulamasından (6.21 ton/da) elde edilirken;

Bionem uygulamasından dekara 5.83 ton, Crop-Set+Bionem uygulamasından 5.82 ton ve ISR 2000+Bionem
Uygulamasından 5.80 ton verim elde edilmiştir. Bu durum her ne kadar farklı istatistiksel grupta yer alsalar da organik üretim yöntemleri ile konvansiyonel yetiştiriciliğe yakın verimlerin doğru uygulamalarla yakanabileceğini göstermektedir.

Kontrol uygulamasına göre organik yetiştiricilikte kullanılan preparatlar ve kombinasyonlarının verimi % 1.75-13.65 arasında artırdığı görülmektedir.

Organik yetiştiriciliğin vazgeçilemez öğelerinden birisi olan çiftlik gübresinin denememizde uygulanan farklı dozlarına göre verim değerlerinin çiftlik gübresi uygulanmayan (0 m3/da dozu) yetiştiriciliğe göre % 5.16-14.15 arasında artış gösterdiği görülmektedir.

Çiftlik gübresi dozlarının verim üzerine olan etkisi her ne kadar istatistiki olarak önemsiz bulunmuş olsa da burada dikkat çekici hususun denemenin 1. ve 2. yılında en yüksek verimin 7 m3/da dozundan elde edilmiş olmasıdır.

Bu durum bilinçsiz bir şekilde aşırı gübreleme yapılmasının ne kadar yanlış sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir.

Gerek çiftlik gübresinin gerekse konvansiyonel yetiştiricilikte kullanılan gübrelerin aşırı kullanımının çevreye olan
zararları ve üreticinin girdi maliyetini yükseltmekten öte bir davranış olmadığını görülmektedir.


Uygulamalar ve çiftlik gübresi dozları birlikte incelendiklerinde en yüksek 3 verim değerinin tamamını 7 m3/da çiftlik gübresi dozuna sırasıyla konvansiyonel uygulaması (7.23 ton/da), Crop-Set+Bionem uygulaması (6.52 ton/da) ve ISR2000+Bionem uygulamasından (6.32 ton/da) elde edildiği görülmektedir.

Bütün bu veriler bize organik domates yetiştiriciliğinde uygun doz ve preparatlar kullanıldığında konvansiyonel üretim metoduna yakın üretim değerlerinin yakalanabileceğini ve organik yetiştiricilikte düşünülen muhtemel verim
düşüklüğünü minimize edilebileceğini göstermektedir.


2. Denemede uygulamalara göre aynı istatistiki grupta yer almakla birlikte en yüksek erkenci verim değerleri sırasıyla Bionem (4.11 ton/da), konvansiyonel (4.05 ton/da) ve Crop-Set+Bionem (4.02 ton/da) uygulamalarından elde edilmiştir.

Kontrol
uygulamasına göre organik yetiştiricilikte kullanılan preparatların verimi % 2.01-17.78 oranında artırdıkları görülmektedir. Konvansiyonel uygulaması ise erkenci verimi kontrole göre % 16.05 oranında artırmıştır
.

Bu sonuçlar organik domates yetiştiriciliğinde doğru uygulamalarla erkenci verim değerlerinin konvansiyonel üretim metoduyla yarışabileceğini ve hatta daha yüksek değerlerin elde edilebileceğini göstermektedir.

Çiftlik gübresi dozlarının artışına paralel olarak erkenci verim değerlerinin çiftlik gübresi uygulanmayan (0 m3/da) yetiştiriciliğe göre artış gösterdiği ve bu artış oranının % 34.36-43.64 arasında gerçekleştiği görülmektedir.

Bu sonuçlar çiftlik gübresinin organik tarımdaki önemini kanıtlar niteliktedir.

Uygulamalar ve çiftlik gübresi dozlarına ait interaksiyon birlikte değerlendirildiğinde bu çalışmada en yüksek erkenci verim değeri 14 m3/da çiftlik gübresi dozuna Crop-Set+Bionem uygulamasından (4.59 ton/da) alınmıştır.

Konvansiyonel uygulamalarında ise en yüksek değer 21 m3/da çiftlik gübresi dozundan 4.41 ton/da olarak elde edilmiştir.

Bu veriler özellikle üreticinin karlılığını artıran bir özellik olarak karşımıza çıkan erkenci verim yönünden doğru uygulamalar ve dozlar kullanıldığında organik yetiştiriciliğin konvansiyonel yetiştiricilikle yarışabilecek
düzeyde olduğunu göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır.


3. Uygulamalara göre ortalama meyve ağırlığı, meyve çapı ve meyve boyu değerlerine bakıldığında her üç özellik bakımından da en düşük değerler kontrol uygulamasından; en yüksek değerler ise konvansiyonel uygulamasından elde edildiği görülmektedir.

Her üç özelliğin de kontrol uygulamasına göre organik üretimde daha yüksek değerlere ulaştığı görülmektedir.

Çiftlik gübresi dozları bakımından bir değerlendirme yapıldığında ise meyve ağırlığı, meyve çapı ve meyve boyu değerlerinin çiftlik gübresi uygulanmayan doza (0 m3/da) göre uygulanan dozlarda arttığı ve her üç özelliğin de en yüksek değerlerine 7 m3/da çiftlik gübresi dozunda ulaştığı görülmüştür.

Uygulamalar ve çiftlik gübresi dozları birlikte ele alındıklarında meyve ağırlığının 143.26-167.07 g, meyve çapının 70.13-80.89 mm ve meyve boyunun 58.29-64.06 mm arasında değiştiği görülmektedir.

Bu değerler literatür ışığında değerlendirildiğinde kabul edilebilir sınırlar içerisinde yer aldıkları görülmektedir.

4. Meyvelerin kalite kriterleri içerisinde değerlendirilen C vitamini, pH ve titre edilebilir asitlik değerleri 2 yıllık verilerde uygulama ve çiftlik gübresi dozlarına göre birlikte değerlendirildiğinde sırasıyla; 15.91-23.70 mg/100 g, 4.20-4.47 ve % 0.238- 0.428 arasında değişmişlerdir.

Bu değerler kabul edilebilir sınırlar içinde yer almaktadır.

5. Denemede meyvelerin suda çözünebilir kuru madde değerleri % 3.52-4.18 arasında değişirken, delinme direnci değerlerinin 1.46-1.87 kg/cm2 arasında değiştiği saptanmıştır.

Ancak burada dikkat çeken bir husus her iki değerin de çiftlik gübresi dozlarındaki artışa paralel olarak azalma göstermesidir.

Bu durumun ise Karadoğan vd. (1997)’de belirtildiği gibi çiftlik gübresinin azotun etkinliğini artırarak kuru madde oranını düşürmesi şeklinde yorumlanmıştır. Denemeden elde edilen suda çözünebilir kuru madde ve delinme direnci değerlerinin gerek organik gerekse konvaniyonel yetiştiricilikte kabul edilebilir düzeylerde olduğu görülmektedir.

6. Denemede elde edilen domateslerin renk ölçümlerinin de gerek organik gerekse konvansiyonel yetiştiricilikte kabul edilebilir düzeylerde olduğu görülmüştür. Elde edilen ürünlerde organik ya da konvansiyonel olmasından kaynaklanan herhangi bir renklenme problemi ne pazarlama aşamasında ne de bizim yapmış olduğumuz ölçüm ve gözlemlerde yaşanmamıştır.

7. Yapılan çalışmalardan elde edilen uygulamalar içerisinde en düşük toplam klorofil değerine kontrol uygulamasında (8.77 μg klorofil/mg kuru ağırlık) ulaşılmış ve diğer uygulamaların kontrole göre toplam klorofil değerlerini artırdığı saptanmıştır.

Uygulamalara göre organik üretimde bazı uygulamaların (Crop-Set+Bionem ve Crop-Set+Natural Bioplasma) konvansiyonel uygulamasından daha yüksek bulunması organik domates yetiştiriciliğinde uygun beslenme programlarının yapılması durumunda toplam klorofil değerlerinin konvansiyonel yetiştiriciliğe yakın
ve hatta daha yüksek değerlerin elde edilebileceğini göstermektedir.


Toplam klorofil değerleri bakımından çiftlik gübresi dozları içerisinde 7 m3/da dozunun en yüksek değerleri verdiği görülmektedir. Bu durum 7 m3/da çiftlik gübresi dozundan en yüksek verimin elde edilmesiyle de örtüşmektedir.

8. Bitkisel üretimde bitkilerin beslenme düzeylerini belirten en önemli kriterlerden birisi de bitkinin yapraklarının besin elementi içeriklerinin belirlenmesidir.

Bu amaçla çalışmamızda domates yapraklarında azot, fosfor, potasyum, kalsiyum,magnezyum ve bor analizleri yapılmıştır.

Denemede azot, fosfor, potasyum ve magnezyum miktarlarının birinci yıl değerlerinin ikinci yıldan daha düşük seviyelerde olduğu ve yıllar arasındaki bu farklılığın % 1 seviyesinde önemli olduğu bulunmuştur.

Yıllar arasındaki bu farklılığın denemenin birinci yılında meydana gelen (14 Haziran 2005) şiddetli dolu
yağışı sonrasında domates fidelerinin gövde ve yapraklarındaki zararlanmalardan kaynaklanabileceği düşünülmektedir.

Ayrıca fosfor, kalsiyum, magnezyum ve bor değerlerinin çiftlik gübresi dozlarındaki artışa paralel olarak artış gösterdikleri ve en yüksek seviyelerine 21 m3/da dozunda ulaştıkları görülmüştür.

Bu durum ise çiftlik gübresi içerisinde hazır bulunan besin elementi miktarları ve buradaki organik maddenin uygulanan ve zaten toprakta da var olan mikroorganizmalarca parçalanarak bitkiye yarayışlı formlara dönüşümünden
kaynaklandığı düşünülebilir.


Denememizde iki yıla ait veriler birlikte değerlendirildiklerinde uygulamalar ve çiftlik gübresi interaksiyonlarına göre azot % 2.76-3.65, fosfor 1.49-2.33 mg/g,potasyum 17.00-20.13 mg/g, kalsiyum 24.81-36.02 mg/g, magnezyum 2.27-3.38 134 mg/g ve bor 0.018-0.040 mg/g değerleri arasında bulundukları görülmektedir.

Bu değerler birçok literatürde belirtilen değerlere yakın oldukları için kabul edilebilir sınırlardadırlar.

Bütün bu veriler organik domates yetiştiriciliğinde organik tarım yönetmeliğinde kullanımına izin verilmiş olan maddelerin doğru ve uygun dozlarında kullanıldıkları durumlarda bitki besleme açısından çok ciddi bir sıkıntı yaşanmayacağını göstermektedir.

9. Bu çalışmanın sonucunda Isparta’da organik domates yetiştiriciliğinde mikrobiyal gübre ve bitki aktivatörlerinin başarılı bir şeklilde kullanılabileceği belirlenmiştir.Organik tarımın en önemli besin kaynaklarından birisi olarak görülen çiftlik gübresinin dört farklı dozunun (0-7-14-21 m3/da) denendiği çalışmadan çıkan sonuçlara göre organik domates yetiştiriciliğinde 7 m3/da dozu (yaklaşık 3.5 ton) üreticilere önerilebilir doz olarak bulunmuştur.

Yapılan bu çalışma sonucunda Isparta ekolojik koşullarında organik domates yetiştiriciliğinde 7 m3/da çiftlik gübresi dozuna ilave olarak sırasıyla Bionem, Crop-Set+Bionem, ISR 2000+Bionem ve ISR 2000+Natural Bioplasma uygulamaları tavsiye edilmektedir.

Ülkemizde ve dünyada organik ürünlere olan ilgi her geçen gün artmakta, buna karşılık organik domates yetiştiriciliği ile ilgili çalışmalar henüz oldukça yeni olduğu için yeterli sayıda değildir.

Bu nedenle organik domates yetiştiriciliği ile ilgili olarak yapılacak olan çalışmalara çok fazla ihtiyaç vardır. Bu amaçla yapmış olduğumuz çalışmanın bundan sonra çalışacak olan araştırıcı ve üreticilere yarar sağlaması ümit edilmektedir.

Halil Önen 16-08-2009 17:28

Sn.Oğuz bey;

Hoca' nın yazısı ve arkasından, Domates yetiştiriğiyle ilgili verile geniş bilgi, her zaman baş vurabileceğimiz güzel bir kaynak oluşturmuş.

Teşekkürler

Saygılar

Oğuz Alper 16-08-2009 19:39

Sn.Halil Önen ; İlginize teşekkür ederim.Saygılar

idris şenol 16-08-2009 23:28

sayın oğuz alper beyle bu akşam telofon görüşmem oldu

inanın arkadaşlar ben bu kadar mesleğine saygı ve sevgi duyan ender insanlardan biri ile tanışma şerefine erdim, daha doğrusu sesli olarak erdim
kendisi hepmizin bildiği gibi bitmek tükenmek bilmeyen (maşaallah)bir enerjiye sahip
gerek hocamız gereke kendilerine bundan sonraki çalışmalarında başarılar diliyorum
gerçekten TÜRK tarımı çok geri kaldı
kaç tane çiftçi internet ortamında bu olayları tartışıyor
bir araştırmaya göre tarıma yenilik getiren kişilerin çoğu ya doktor ya veteriner,ya eczacı ya teknisyen
ipsala ilçesi ne yaşamaktayım 20 000 dönüm çeltik eken bir doktor
yaklaşık 300 dönüm çeltik eken bir veteriner
yine büyük bir alanda kiraz ,elme ve ceviz yetiştiren bir eczacı
ve naçizane bende bir teknisyen..saygılarımla

Oğuz Alper 16-08-2009 23:50

Sn.İdris Şenol;

Güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim.

Sizlere bir nebze de olsa faydalı olabiliyorsam ne mutlu bana .

Siz ve sizin gibi üreticilerimiz araştırıp ; diğer üreticilere de bilgilerini aktardığında ;Türk Tarımını beraberce en üst seviyelere taşıyacağımızdan hiç şüphem yok.

Saygı ve Sevgilerimle

gilan 17-08-2009 09:51

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Lonicera (Mesaj 481247)
Bugün biberlere uygulamak için bionem solüsyonu hazırlamak için blender kullanmadım. Ne yaptım, 25 cc bionemi 5 LT su yerine 100 ml su içerisine koyup, plastik şişe içerisinde yaklaşık 2 dakika iyice çalkaladım. Rakı değil tam süt rengini aldı. Sonra da bunu 5 LT yağmur suyunun içerisine boşaltıp yaklaşık 6 saat beklettim. Ardından uygulamayı yaptım.

Doğru mu yanlış mı bilmiyorum ama sonuçta bu şekilde kullanmış oldum.


Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Oğuz Alper (Mesaj 481302)
Sn.Lonicera ;

Kesinlikle doğru bir uygulama yapmışsınız.Beklettikten sonra kullanmadan önce tekrar çalkalamışsınızdır umarım!!!


Bunu tam olarak anlamadım. 5 lt su bu durumda beyaz kıvama gelmemiş olacak. Bu önemli değil mi? 100 ml içindeyken enzimlerin parçalanmış olması yeterli mi?


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 16:32.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025