![]() |
|
|
|
|
|
#1 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-11-2010
Şehir: izmir
Mesajlar: 617
|
sayın yazarlar, yazdıklarınızdan birşey anlamadım desem yeridir. ben bu konuda uzman değilim, ne de bunların kitabını yazmadım. ben sadece halkım, küçük çiftçiyim, köylüyüm, aşırı ticari kazanç gütmeyen biriyim, halkın içinden bir kişiyim. organik tarımı yapanların genelde, şehirli zenginler olduklarından yazmışsınız. peki küçük çiftçinin yaptığı, köylünün yaptığı nedir? biliyorum organik değil konvensiyonel veya geleneksel üretim. hem tarımsal ve hem de kimyasallarla yapılan bir üretim. organik üretim; yasal mevzuatına bakınca açın kanunun ek dokümanlarına bakın lütfen, "kabul edilebilir değerde kimyasallar"dan söz ediyor. o da, yanılmıyorsam 2004 yılındaki kimyasal ilaçlarla ilgili başka bir kanuna atıfta bulunuyor. hani organik üretimde hiçbir kimyasal kullanmayacaktınız? bu ne pehriz bu ne lahana turşusu??? tohum istiyorum sitelerden, kendi tohumlarımız yokkk!!! pazardan tohum alınıyor, pazardan fide alınıyor? bu mu organik üretim? ne idüğü belirsiz tohumlar ve fidelerle yapılıyor? var mı bana kendi tohumundan verecek birileri??? verilen cevap : "yok, git tohumcudan al" yani tohumcunun çeşitli kimyasallarla güçlendirdiği tohumlara yönlendiriliyorum. verilen cevap "yok, git fide al" nereden geldiği belli olmayan fidelere yönlendiriliyorum. yapmakta olduğum çalışmalarda şu ana kadar elimde 260 tür/alt tür tohum var. diyorlarki yerel tohum yok. ben buluyorum, elimdeki tohumların bir çoğunun yerel olduğuna da inanıyorum. bunu sizlere önümüzdeki yıl elde edeceğim tohumlarla kanıtlayacağım. belki yerel tohumlar, ekim yerleri ve karışık türleri itibariyle genleri zaman içerisind karışmış olabilir ama bu karışım kesinlikle tohumcuların laboratuvarlarında olan bir gen karışımı değil, sadece doğal karışım. organik üretim yapıyoruz, ama bahçelerimizde çeşitli iş makinalarının patır patır akaryakıt ve yağ akıttığını unutuyoruz??? organik üretim yapıyoruz, kasalar poliüretan/plastis, çuvallar da aynen öyle... neresi organik bu üretimlerin bilmiyorum. organik üretim yapıyoruz, diyoruz ki, verim düşüyor nasıl arttırılabilir? kullanım enzimleri verimi arttırın. kullanılan enzimler??? bir takım kimyasallarla karıştırılmış sözüm ona isimleri değiştirilmiş biyoteknolojiye çevrilmiş isimler kullanılıyor. yapmayın, halkı kandırmayın lütfen. organik üretim, yeşil devrimde kullanılan kimyasalların biyolojik takma isimlerle kullanılan aynıları değilmi? fazla değil, bir 10-20 yıla kadar organik devrim de yeşil devrim gibi çöpe atılacaktır. bugün yeşil devrime lanet okuyanlar, ticari kazanç peşinde koşarak gittikleri organik devrime, bir süre sonra lanet okumaya başlayacaklar. hiçbir kimyasal veya adı biyolojik olarak değiştirilen organik ilaçların kullanılmadığı, toprağın genel yapısınının taşıma su benzeri başka toprakla değiştirilmediği DOĞAL TARIM'a doğru... |
|
|
|
|
|
#2 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 12-03-2008
Şehir: Aydın
Mesajlar: 208
|
Alıntı:
İşin içerisinde olan biri olarak mesajınızda yazdığınız görüşlere katılmamak mümkün değil , o aldığımız tohum , fide veya fidanların genetiğiyle oynanıp oynanmadığını da bilmiyoruz , bilemiyoruz maalesef. Saygı ve selamlar . . |
|
|
|
|
|
|
#3 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-11-2010
Şehir: izmir
Mesajlar: 617
|
sayın merlict, hali hazırda dedenizin veya köylünün veya küçük çiftçinin yaptığı üretim kesinlikle organik tarım değil. onların yaptığı zaten doğadan kaynaklanan DOĞAL TARIM'dır. organik tarıma gelince, en önemlisi organik tohum kullanma zorunluluğu. ne dedeniz, ne köylünüz ve ne de küçük çiftçilerimiz tohuma para vermiyorlar. ya kendileri üretirler kendi tohumlarını veya takas usülü değişim yaparak elde ederler yeni tohumlarını. onların kesin bir kuralı vardır: "Gelecek sene için tohum saklamak" ve bundan da vazgeçmezler umarım vazgeçmezler de. işte bu DOĞAL TARIM'dır. sayın acemi çaylak, nüfusun hızla arttığını ancak üretimin yerinde saydığını, insanların nasıl doyurulması gerektiğini sormuşsunuz. yanıtını da vermişsiniz zaten, adil paylaşım yok. şehirlilere veya toprak ağalarına gelince, "kaz gelecek yerden tavuk esingenmez" sözünü sadıklar. bir çıkarları yoksa şayet, hiçbir şeylerini paylaşmıyorlar. sizde dünya tohumculuk firmalarının gelirlerden aldıkları payları yazmışsınız. tüm dünya yaklaşık 10 tohum firmasına teslim olmuş durumda. o tohum firmaları, ilk tohumlarını alırken telif hakkı ödediler mi bizim atalarımıza? o ilk tohumlarını bizim atalarımızdan çalmadılar mı para vermezsizin? şimdi oturmuşlar, yasa da çıkartmışlar, yerel tohumların satışı yasak diye. peki kendileri ilk tohumlarını hırsızlık yaparak çalmadılar mı atalarımızdan ve bizlerden? organik tarım felsefesi ilk çıktığında 0 (SIFIR) kimyasal kullanımı kararı verilmişti. şimdi nereye geldik, %5 civarında tolere edilebilir/kabul edilebilir kimyasal kullanılabilirliğine. çok değil, 5-10 yıl sonra bu oran %10 ve %20'lere doğru tırmanacaktır. diğer taraftan, kullandıkları organik tohumların büyük bir kısmını kendi labaratuvarlarında işleyip genlerini değiştirmiyorlar mı? bakın, domateslerine, hepsi sanki aynı kalıptan çıkmış gibi birbirinin benzeri. hem de iri iri... bakın mısırlarına hepsi de uzun uzun ve dolgun... ama tadları tuzları yok. ama tohum alamıyorsunuz, yani hibrit üretime geçtiler. ilk çıkan organik tarım kurallarına göre tohum alınabilmeliydi. şimdi ne mi yapıyorlar, sulu tarıma geçtiler organik tarım kapsamında. verimde 8-10 kat artış olmuş. olmuş da nasıl olmuş? yine tohumların genleriyle oynayarak, yine sulu tarımda kullanılan sözüm ona biyoteknolojiyle üretilmiş, adları değiştirilmiş kimysallarla. bunları hiçbir kimse inkar edemez. hali hazırda organik tarım yaptığını savunan bir kısım yazarlarımıza/forumdaşlarımıza gelince; tohumlarınızı veya fidelerinizi nasıl elde ediyorsunuz? ne idüğü belli olmayan kaynaklardan mı? pazardan mı? tohumcu firmalarının paket tohumlarından mı? açık satılan tohumlardan mı? karışık. herbiryerden tohum ve fide alınıyor, alınıyor da kendisi tohum üretmiyor. neden acaba? saygılar Alıntı:
|
|
|
|
|
![]() |
|
|