View Single Post
Eski 05-06-2011, 22:55   #35
Sarıcan
Ağaç Dostu
 
Sarıcan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2008
Şehir: Küçükyalı-ISTANBUL
Mesajlar: 1,498
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi mavikartal5 Mesajı Göster
ne diyeyim sayın sarıcan,
yorumunuz için teşekkür ederim. ülkemiz dahil, çantacı sertifikasyon kuruluşlarının bir yanıt vermesi gerektiğine inanıyorum.
saygılar
Sn. mavikartal5,

Bu kontrolsüz ortamda hergün ilginç bir durumla karşılaşmamak mümkün değil. Geçen yıl başıma gelen olayda söz konusu firmanın akredite bir kuruluştan sertifikasıda vardı ama yaptığım yazışmalardan pek tatmin olduğumu söyleyemem.

http://www.agaclar.net/forum/showpos...2&postcount=10

İmkanım olsa tükettiğim bütün sebzeleri kendim üretirdim. Hemde kanseri yaşamış biri olarak organik tarım diye diretmez, bilimin ve akılın ışığında topraksız tarımda üretirdim. Sebzeyi veya meyvayı tehlikeli kılan bilinçsizce yapılan gübreleme ve hastalıklarla mücadele için kullanılan kimyasal ilaçlar. Yoksa bitkinin yaşamını idame ettirmek için elzem olan NPK (Azot, Fosfor, Poatasyum) makro elementlerin ve bunun yanında miligram mertebesinde verilen iz elementlerin bitkiye veriliş metodu değil, asıl olan daha fazla kar için bu elementlerin dışında bitkiye yapılan müdahelelerdir. Bugün yaşadığımız problemin kaynağı tamamen vahşi kapitalizmin getirdiği ahlaki çöküntü. Kar hırsı insanları zalim bir canavara dönüştürmüş. Kimsenin insan sağlığını düşündüğü yok.

Ortada bir kar savaşı varsa organik üretim yapıyorum deseler bile bir çok kişi mevzuatın etrafından dolaşmayı ticaretin altın kuralı olarak gördüğü sürece biz daha çok organik bal diye glikoz şurubu bile olduğundan emin olamayacağımız organik ballar, ya da organik sebzeler yeriz. Hem de bunun yanısıra enayilik bedeli olarak ta iki kat bedel öderiz.

Çıkarılan yasalar ve sertifikasyon kuralları büyük parası olan insanların bu işi yapabileceği bir hale getiriliyor. Ayşe teyzenin anasının ak sütü kadar temiz olarak kendisi yemek için yetiştirdiği ürün sadece sertifikası olmadığı için bu pazardan adımını içeri bile atamaz. Hatta yeni çıkarılan tohum yasası ile elindeki organik tohumunu satması bile yasaklanır. Neden? Mevzuat böyle diyor diye. Bence asıl sahip çıkmamız gereken şey yüzyıllardır süregelen evladiyelik tohumlara sahip çıkılmasıdır. Tabi treni kaçırmadıysak. Bu yüzden bu tür düzenlemelerin tamamen büyük sermayenin işine yarayacağını düşünüyorum.

Sarıcan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön