![]() |
|
|
![]() |
#1 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 17-06-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 73
|
Mantar "Mantar gibi bitmek" sözü hepimize tanıdık gelir, sıklıkla ve pek çok dilde kullanılır. Yemyeşil bir çayırda yağmurun ardından sanki yoktan var olurcasına yüzlerce mantarın bir anda fışkırması insanoğlunu her çağda, her coğrafyada etkilemiştir. Hititlerden Antik Yunan'a, Roma'ya dek pek çok kaynakta mantarlar konu edilse de, şaşırtıcı biçimde mantar bilimi "Mikoloji", 19. yüzyıldan itibaren ciddi şekilde incelenmeye başlanmış, "yeni" bir bilim dalı. Mantarın, 550 milyon yıl önce, sudan karaya çıkan ilk canlı biçimlerinden biri olduğu pek bilinmez. Bitki oldukları sanılır, oysa bunun gerçekle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Mantarlar, canlılar âleminde başlı başına bir gruptur ve fotosentez yapamadıklarından, bitki sayılamazlar. Bilimsel olarak hayvanlar ve bitkiler âlemi arasında yer alır ve "fungus" diye bilinen kendi âlemlerini oluştururlar. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#2 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 17-06-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 73
|
Bugün artık bir milyon kadar mantar çeşidini bilimsel olarak tanımlamak mümkün. Bu mantarların büyük bir bölümü iki milimetreden küçük, pek çoğu gözle görülemeyecek boylarda. "Mikromiset" olarak tanımladığımız bu grup yaklaşık sekiz yüz elli bin çeşit mantarı kapsar. Bira, şarap, ekmek mayası, antibiyotik gibi insanoğlunun hayatında önemli rol oynayan yararlı; ayak mantarı, tarımsal asalak gibi zararlı pek çok mantar bu geniş gruba girer. Son yıllarda bu mantarlar, başta tıp (genetik) olmak üzere pek çok bilim dalı tarafından ilgiyle inceleniyor ve ümit verici bi¬limsel araştırmalara, yeni tedavi yöntemlerine konu oluyor. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#3 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 17-06-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 73
|
Bizi ilgilendiren mantarlar, iki milimetreden büyük olanlar (Makromiset). Yaklaşık yüz elli bin türü kapsayan bu mantar ailesinin büyük bölümü tropikal bölgelerde yaşar. Türkiye'de yaklaşık on bin makro-mantar çeşidi mevcut. Her sene yeni mantar türleri bulunsa da; öldürücü, zehirli ve ekonomik değer taşıyan mantarların başlıcalarını bilimsel olarak tanımlamamız mümkün. Makro-mantarları birer meyve gibi düşünelim: Yerin altında yaşayan ve bütün yıl boyunca faaliyet gösteren "miselyum" adlı bir ağaç var. Bu ağaç, mevsimi geldiğinde ve uygun koşullar oluştuğunda bizim mantar dediğimiz meyvelerini veriyor. Biz bu ağacı pek tanımıyoruz, çünkü gözümüze görünmüyor. Bir örümcek ağı biçiminde ve öylesine ince yapılı ki, iki yüz tanesi yanyana geldiğinde, ancak bir milimetre kalınlığa ulaşabiliyor. Bir miselyumun içinden bir akyuvarın geçmesi bile imkânsız. Fakat bir metreküp orman toprağında yaklaşık 400 bin kilometre miselyum olduğu iddia ediliyor, yani dünya ile ay arasındaki mesafe boyutunda. ABD ve İsviçre'de görülen ve yüzlerce hektarlık alanı kaplayan iki mantar "ağacının", dünyanın en büyük ve en ağır iki canlısı olduğu iddia ediliyor. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#4 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 17-06-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 73
|
Meyveler; bitkilerin çekirdek ve tohumlarını üreten organları olarak bilinir, oysa mantarlar spor üretir. Bu sporlar çok küçüktür; 2 ila 200 mikron arası... On bin kere bir milyon spor, bir dikiş yüksüğünü ancak doldurabilir. Orta boy bir kültür mantarı üç dört günde 16 milyar spor üretir. Makro-mantarlar, yaşam tarzları bakımından üç gruba ayrılır: Saprofit: Ölü organizmaları parçalayarak onların toprağa geri dönmelerini sağlar. Kültür mantarları, Agaricus ailesi bu gruptandır. Saprofit mantarlar olmasa; ölü yaprakların, dalların, ağaçların parçalanması görevi sadece bakterilere kalırdı ve bunun sonucunda çok kısa bir süre içinde gezegenin bitki örtüsü, çürümeyen atıklarının altında hapis kalır, boğularak ölürdü. Parazit: Canlı organizmalardan besinlerini alır, çoğu zaman onların ölümüne neden olurlar. Bu mantarlara, ev sahiplerini öldürdükleri için kötü gözle bakılır, oysa aslında onlar doğada yırtıcıların yaptığı gibi zayıf, yaşlı, yaralı ve hasta bitkileri öldürerek genç ve sağlıklı nesillere yer açmaktadırlar. Örneğin, Polyporu sulfureus Mikorizyen: Birlikte yaşadığı bitkilerle alışveriş halindedir. Onlara vitamin, mineral, antibiyotik azotlu maddeler verir, karşılığında şeker ve diğer karbon esaslı maddeler alır. İşte bu nedenle bazı mantarlar sadece belli ağaçların dibinde bulunur. Bu mantarların yok olması, beraber yaşadıkları ağaçların hastalanmasına ya da ölmesine, ağaçların yok olması ise bu mantarların yok olmasına yol açar. Düzenleyen J.Barutçiyan : 04-12-2009 saat 01:25 |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#5 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 17-06-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 73
|
Yaşama ve üreme biçimlerinin karmaşıklığı yüzünden, insanoğlu sadece kısıtlı sayıda mantarın üretimini başarabiliyor. Günümüzde pek çok mantarın yüksek ekonomik değeri ise sadece doğadan toplanmaları ve nadir bulunmalarıyla açıklanıyor. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#6 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 17-06-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 73
|
Türkiye'de Kuşbakışı Mantar İsviçre mantar bilimi konusunda en gelişmiş ülkelerden biri. Pek çok Avrupa ülkesi, mantar tüketimini karşılamak için ihtiyacı olan mantarı ithal etmek zorunda kalıyor. Mantar bu ülkelerde pek çok kişi için geçim kaynağı. Örneğin, Fransa'da sadece trüf mantarları elli bin kişiye istihdam yaratıyor. İsviçre'de satışa sunulan her mantar, bir uzman tarafından kontrol edilip sertifikalandırılıyor. Aynca halk kendi topladığı mantarları bu uzmanlara ücretsiz olarak kontrol ettirebiliyor. Elli yılı aşkın süredir yapılan kontroller sonucunda bugüne dek tek bir zehirlenme olayı yaşanmamış ve ölümcül sonuçlara yol açabilecek pek çok yanılgı engellenmiş. İsviçre devleti bu uzmanlara toplum sağlığını koruma, mantar ticaretindeki düzensizlikleri engelleme ve halkı bu konuda eğitme görevlerini veriyor. Fransa, Almanya, Avusturya gibi ülkelerde eczacılık eğitimi sürecinde, mantar konusunda da eğitim veriliyor. Bu üç ülkede diploma almış eczacılar, ölümcül zehirlenmeleri önleyecek bilgiye sahipler. Fakat sonuçta gerçek bir mikolog olmanın tek yolu, yıllarca süren ve genelde arazide geçen eğitim süreci... Avrupa'da mantar toplamanın bir spor dalı olduğu iddia edilebilir rahatlıkla. Hemen her kasabada mantar kulüpleri sık sık değişik faaliyetler düzenler ve bu konuda eğitim verirler. Düzenleyen J.Barutçiyan : 04-12-2009 saat 01:25 |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#7 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 17-06-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 73
|
Türkiye'de ise durum farklı. Sağlık Bakanlığı üniversitelere bile mantar zehirlenmeleri hakkında yeterli bilgiyi temin edemiyor. Elimizde başvurabileceğimiz hiçbir güvenilir istatistik yok ne yazık ki. Ancak basından izleyebildiğimiz kadarıyla her sene mantar zehirlenmesi yüzünden onlarca kayıp veriyoruz. Ülkeye döndüğümde gördüğüm mantar çeşitliliği ve bolluğu beni hayretlere düşürdü. Fakat bu alandaki eksik ve yanlış bilgilenme, toplum sağlığı açısından çok büyük tehlike oluşturuyor. Öte yandan, büyük bir ihracat ve damak zevki potansiyelinin kullanılmadığı ortada, bu da çok üzücü. Dilimizde amatör mantar toplayıcılarına yönelik hiçbir kitap yok, çok değerli Prof. Dr. Afife Mat hocamızın bu konudaki tek eseri daha çok toksikoloji ağırlıklı ve tıp dünyasına hitap ediyor. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|