![]() |
|
![]() |
#10 | |
Ağaç Dostu
|
... "buldum, buldum" diye bağırarak...
Alıntı:
Teşekkürler Önen ailesi, el verip, emek verip, fotoğraflar ekleyip, açıklamalar ve her tür paylaşım için. Ben de vakt-i zamanında pekmez yapımına, çizmelerimi giyip, 'sarı çizmeli mehmet ağa' olarak 'ağırlığını' koymuş biri olarak, bizim oralarda (Trakya) üzümün tadının bozulmaması (ekşimemesi) için yıkanmadan şıranın çıkartıldığını belirtmek isterim. Yani ideal pekmez tadı için, toprak yalnız değil, suyun kullanılmaması da gerekiyor. İsterseniz şuna kısaca 'sek pekmez' diyelim. Tekirdağ'lı olunca, sulandırmak olmuyor. ![]() Evet, temizlik, hijyen vs. falan eleştirileri ben de öne sürdüm ama tecrübe konuştu ve sustum. Bir de çuval olarak, kırmızı file çuval (ağ şeklinde, gözenekli çuval) kullanılınca şıra daha kolay çıkıp, emekten kazanılıyor, tecrübe ile sabittir. Bir de bizim orada toprak üzüm ezilmeden değil, şıraya konuyor, şıra gece boyunca mayanlanmaya bırakılıyor, yani hemen kaynamaya alınmıyor. Üzümün, şıranın kokusunu alan sarıca arılardan rahatsız olanlar için de çözümümüz var; güneş battıktan sonra şıranın çıkarılması durumunda rahatsız edici arı saldırısından emin olabilirsiniz. Pekmezin helvalaştırılmış biçimi olan ve çöven katılmasıyla yapılan, cevizle yenmesi doyumsuz olan 'bulama' konusunu ise başka konuya mı bıraksak, ne dersiniz? gece 'sıcacık bulama olsa da yesek' diyen bulama bulamayan, bulamasever forum kişisi! |
|
![]() |
![]() ![]() |
|
|