![]() |
|
|
|
|
|
#1 |
|
Ağaç Dostu
|
Saint Petersburg: Karanlıklar Prensesi
St Petersburg’a Türkiye’den daha çok gece turizmi amacıyla gidilmesi ne acı.. Bu turizm şeklini ne St Petersburg şehri ve ne de St Petersburg insanları hak ediyor. Buraya Kışlık ve Yazlık Saraylarını gezmeye ve bahçelerinde güzel yürüyüşler yapmaya, Neva nehrinde, ve onun kanallarında tekne gezileri gerçekleştirmeye, Mariyinski tiyatrosunun o büyüleyici atmosferinde performans seyretmeye, Hermitaj’ın muhteşem koleksiyonlarına şahit olmaya, Yusupov Sarayında Rasputin’in dramını dinlemeye gitmek gerekir. St Petersburg’u görmediyseniz, herhalde biraz acele etmeli. Çünkü St Petersburg’a birkaç kezdir gelen aramızdan bir katılımcı, şehrin belirgin bir şekilde pahalılandığını söyledi. Gitmek için en uygun zaman bence Mayıs sonu Haziran ortası gibi. Çünkü asıl dönem temmuz ve ağustos ayları; yani bu da demektir ki bu dönemde giderseniz daha fazla para ödemek zorunda kalacaksınız ve daha kalabalık şehir içinde olacaksınız. Onun için gözüme kestirdiğim zaman dilim Haziran. Hem bu dönemde yazlık sarayların fıskiyeleri de açılıyor. Ben gittiğimde, Mayısın 31’i törenle açılış yapılacağından, bahçelere gidemedik, ne yazık ama tekrar gitmek için bir neden!! St Petersburg, Rusya’nın batısında, Neva ırmağı kenarında kurulu 5 milyon nüfuslu bir şehir. Finlandiya körfezine bakan ve Rusya’nın tarih boyunca batıya en yakın olmuş (düşünce, yaşam, bahçeler, saraylar bakımlarından) şehri. Rusya tarihinde çok önemli olayları yaşamış olan bu şehrin sadece 300 yıllık bir geçmişinin olması ne büyük bir tezat! Kimilerinin Deli, kimilerinin Büyük sıfatını taktıkları Petro’nun şehridir, St Petersburg.. Rusya tarihinde iki büyük aile vardır; bunlardan ilki Rurik sülalesi. Hani Korkunç İvan’lar gibi İvan adlarının bol olduğu bir sülale. Bir diğeri de Romanov’lar. Petro bu Romanov sülalesinden. Söz konusu olan iktidar ve güç olunca her türlü entrikanın çevrilmesinin mubah olduğu kuralı, Rusya’da da geçerli imiş. Petro’nun babası Aleksey ölünce, Aleksey’in ilk eşi saraydan bazı asker tayfası ile anlaşıp (oranın yeniçerileri! ) Petro’nun ailesini öldürtür. Sonunda tahtı diğer ailenin sakat kardeşi ile paylaşmak zorunda kalır ama daha önemlisi o andan itibaren kafasında, kendini daha güvende hissedeceği yeni bir başkent kurma fikri belirir. Gücü tek başına ele geçirince de yeni başkentinin inşasına başlar; böyle doğar St Petesburg.. St Petersburg Neva nehrinin aktığı bataklık bir alandır aslında. Büyük Petro 1700’lü yıllarda ilk inşaat işlemlerini başlattığında kendine örnek aldığı şehir Amsterdam’dır. Sonunda hayali gerçekleşir ve 1713 yılında St Petersburg Rusya’nın yeni başkenti olur. Avrupa’nın Venedik, Amsterdam gibi şehirlerinden sonra bir başka kanallar şehri daha vardır artık: St Petersburg. Düzenleyen kuru.umit : 20-05-2008 saat 07:27 |
|
|
|
|
|
#2 |
|
Ağaç Dostu
|
Saint Petersburg: Karanlıkların Prensesi
St. Petersburg’a THY ile 3.5 saatte varıyorsunuz. Pulkova havaalanı şehre yakın sayılır. Merkeze yaklaşık 20 km. Havaalanında pasaport işlemleri zahmetli. Dil sorunu var. İşin içine birde Kril alfabesi girince “yandım keten helva”. Havaalanında görevlilerin yüzü pek gülmüyor, şirinlik olsun diye merhaba demeyi öğreneyim dedim (zdarstvutye) . Defalarca tekrarladım ama kadının önüne gelince unuttum, pasaportu uzattım, olaylar olağan seyrinde devam etti. Yani bekledim. Yeşil pasaportlulara özel bazı işlemler yaptılar ama dertleri neydi anlamadık. Pasaport işlemleri sonrası otobüse bindik, kalacağımız otele doğru hareket ettik. Rusya da geçerli olan tek para Ruble, Ruble’nin küçüğü Kubik. Unutmadan Rusya ya gidiyorsanız yanınıza dolar almanız daha iyi olacaktır. Euro bozdururken daha düşük orana bozuyorlar. Bir dolar yaklaşık olarak 24 Ruble, 1 Euro ise 35 Ruble ediyor. Otellerde bozdurmak iyi değil. Şehirde az da olsa döviz büroları var, onları arayın. Tabii ki bir de ayaklı döviz büroları ama onlara biraz dikkat edin. Örneğin 1997 öncesi Rubleleri almamak gerekiyor. Biz en son, dönüşte, havaalanına giderken gittik ama bu şehre saygının başlangıçta sağlanması için mutlaka şehre girerken gidilmesi gereken bir yer var: Savaş müzesi. Pulkova havaalanından sonra şehre giderken uğrayabileceğiniz bu müze insanı gerçekten sarsıyor. Girişte sizi Dmitri Shostakovich’in şehir halkının, şehrin kuşatılması sırasında gösterdiği kahramanlıkları yüceltmek adına bestelediği 7. Senfonisi karşılıyor. Yuvarlak bir alanda, kenarlarda yanan meşalelerin arasında kahramanlıkları anlatan kabartmalar ve tam ortada çok güzel bir heykel sizi derinden etkiliyor. İçeri girdiğinizde zengin sayılmayacak bir müze ile karşılaşıyorsunuz ama bir ekranda 20 dakika kadar süren siyah beyaz bir filmde, St Petersburg halkının kuşatma sırasında yaşadıklarını izleyince kanınız donuyor. Bir insan, diğer bir insana bunu nasıl yapabilir şaşıyorsunuz. 1941 yılından 1944 yılına kadar yaklaşık 900 gün boyunca karadan Almanlara, denizden de Finlandiya’lılara direnen bir halkın şehridir St Peteresburg. Onun için her türlü saygıyı hak ediyor. Bu gecelik bu kadar.. Gezekalın. Ümit Kuru |
|
|
|
![]() |
|
|