agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Enerji (https://www.agaclar.net/forum/enerji/)
-   -   Nükleer Enerji - Nükleer Santral (https://www.agaclar.net/forum/enerji/503.htm)

bozon 14-03-2011 23:15

Küresel ısınmanın, bir felaket boyutuna ulaşmasından endişe ediliyor. Kabahat, fosil yakıtlara yükleniyor. Nükleer yakıtlar da bir tür fosil yakıt sayılmaz mı? Küresel ısınmada bir payları yok mu?

webgezer 14-03-2011 23:18

Sn. Kazanlık,

Eğer yapacağım seyahatlerin %90'ini halen yapabiliyor olsam veya yapacağım seyahatlerin tümünü aynı fiyata başka bir şekilde yapabiliyor olsam arabadan kesinlikle vazgeçerim. Siz vazgeçmeyebilirsiniz, daha riskli ve de daha pahalı olduğu halde arabaya binmeye devam edebilirsiniz, bu sizin tercihiniz olur, ama beni zorla arabaya bindirmeniz mantıklı olmaz. Arabada durum maalesef böyle değil keşke olsa; ama nükleer de böyle.

Türkiye'de nükleer toplam enerji üretiminin ufak bir kısmını karşılıyor ve güneş de dahil olmak üzere alternatif enerji kaynaklarından ucuz değil.

Rüzgar santralleri gayet güzel kuruluyor ve de çalışıyor. Türkiye'de iş adamları sıraya giriyorlar santral için, alış desteği de çok sınırlı neredeyse yok. Güneş sistemleri yurtdışında örnek proje aşamasında ama gelecek vaad ediyor.

Sizin arka bahçenizde güneş enerjisinin çalışmıyor olması, etrafınızda büyük çaplı bir yenilenebilir sistem kurulmamış olması, olamayacağını göstermez, bu bir ölçek işidir, eminim etrafınızda nükleer enerji santrali kurup çamaşır makinası çalıştıran da yoktur.

Yenilenebilirin desteklenmesine gelince her yeni teknoloji desteklenir, kaç tane başarısız hem de milyar dolar ölçeğinde nükleer santral var ?

Sözlerinizde yenilenebilir enerjiye, onun desteklenmesine karşı bir tepki seziyorum, öbür taraftan yenilenebilir enerjide hem desteklemeyi hem de enerji üretimini araştırıyorsunuz, sanırım bunlardan bir sonuç elde edemediniz bunun tepkisiyle de nükleeri savunuyorsunuz. Çünkü geldiğiniz nokta "İnsanlar nasıl olsa ölecek nükleerden ölse ne olur"...

Yenilenebilirin kolay olduğunu, ucuz olduğunu kimse söylemiyor, ancak mümkün olduğu ve de yapılabilir olduğu bir gerçek... Dediğim gibi bunlar sistem işi, bu işe erken hele de küçük ölçekte kalkışanların sıkıntı yaşamaları normaldir, umudunuzu kaybetmeyin. Merak ediyorum, siz şimdi aldığınız destekle elektrik tüketiminizin %50'sini güneşten karşılıyor olsaydınız hatta fazlasını devlete satıyor olsaydınız halen nükleeri mi savunurdunuz ?

güzel İzmirim 15-03-2011 04:30

Nükleeri savunanlar, santralin depremden tsunamiden sağ kurtulan, yaşam savaşı veren insanların üzerine, atom
bombası kustuğunu görmüyorlarmı????
Amerikanın hiroşimaya 1945 yılında attığı bombanın aradan 70 yıla yakın zaman geçmesine
rağmen etkisinin hala sürdüğünü anlatırlar anma törenlerinde.
Çernobil faciasından sonra sorumsuz, vicdansız yöneticiler, gömülmesi gereken her şeyi
vatandaşa yedirdiler. Türkiye' de hemen her aile, genç yaşlı demedi kanser hastalığından
sevdiğimiz insanların yavaş yavaş tükenip ölmelerine tanıklık ettik, ediyoruz kahrolarak.
Yeterince acılar çektik. Çocuklarımıza bunları yaşatmaya hakkımız yok.
Türkiye' dede en üzücü örnek Japonya' daki gibi deprem her an olabilir. Tsunami olabilir
Bunlardan kaçınılmaz ama neden gözümüzün önünde yaşanan,(dram, facia demek az gelir)
insanlık suçunu görüyorken....BAŞKA SEÇENEKLER VARKEN....

MeyveliTepe 15-03-2011 07:43

Japonyadaki durum gitgide ciddileşiyor. Fukushima 2 nolu reaktörde de bir patlama oldu. 4 nolu reaktörde yangın çıktı, çok ciddi radyasyon salınımı söz konusu. Tokyo'nun 100 km kuzeyindeki şehirde radyasyon seviyesi normalin 10 misli olarak ölçüldü. Rüzgar güney batıya estiği için radyasyon yüklü hava doğrudan ülkenin üzerine taşınıyor. Fransızlar 6 saat önce, 10 saat içinde belirli bir radyasyon seviyesinin Tokyo'ya kadar ulaşacağı şeklinde bir tahmin yaptılar. Boşaltma yarıçapı 30 km'ye çıktı. İnsanlar yağmurdan panikliyorlar.

kazanlik 15-03-2011 08:29

Sn. webgezer diyorki;
 
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi webgezer (Mesaj 768581)
Sn. Kazanlık,

Eğer yapacağım seyahatlerin %90'ini halen yapabiliyor olsam veya yapacağım seyahatlerin tümünü aynı fiyata başka bir şekilde yapabiliyor olsam arabadan kesinlikle vazgeçerim. Siz vazgeçmeyebilirsiniz, daha riskli ve de daha pahalı olduğu halde arabaya binmeye devam edebilirsiniz, bu sizin tercihiniz olur, ama beni zorla arabaya bindirmeniz mantıklı olmaz. Arabada durum maalesef böyle değil keşke olsa; ama nükleer de böyle.


Sn sebgezer,, aman sozlerinize dikkat edin , keske olsa falan deyince Sn.meyvelitepe sozluklerden bakip sizede``riyakar, ikiyuzlu``diyebilir,

sizde gormusunuz ki bazi seylerden kacmak mumkun degil, sizin seciminiz degil, ve secme sansinizda yok. kalkip size tabana kuvvet yuruyun demem nasil manasiz ise nukleerden kacmakta bu derece manasiz . RIYAKARLIK, ikiyuzluluk degil,

araba kazalarina gelince ,, burda kastetdigim sey cevre kirliligi degil, elbet. insan hayati. sanirim forumdaki arkadaslar nukleerde olenleri secme sansi olmadigi icin insan oglu insan olarak , kazalarda olenleride secme sanslari varken trafik kazasina karistiklari icin kedi yavrusu olarak goruyorlar.

bu ornegi vermemdeki sebep, nukleere karsi olanlarin kaza riski nedeniyle insanlarin olecegini savunmalari,tarfik kazlarinda da olenler insan oglu insan , kedi yavrusu degil. (****** demeye dilim varmadi, ornek bile olsa hos degil)

her iki durumunda oznesi INSAN, her iki olaydada insanlar oluyor, her iki tarafin suclusu kaza, ve trafikde olenlerin sayisi nukleerler kiyaslanamaz.ve Sn. webgezerin arabalar icin ve benim nukleer icin savundugum gibi secme sansimiz yok.

alinti:webgezer

``Sözlerinizde yenilenebilir enerjiye, onun desteklenmesine karşı bir tepki seziyorum, öbür taraftan yenilenebilir enerjide hem desteklemeyi hem de enerji üretimini araştırıyorsunuz, sanırım bunlardan bir sonuç elde edemediniz bunun tepkisiyle de nükleeri savunuyorsunuz. ``


demek ki ne demek istedigimi neredeyse anlatiyormusum,, kil payi kacirmisim, uzgunum,

``Çünkü geldiğiniz nokta "İnsanlar nasıl olsa ölecek nükleerden ölse ne olur"...``

bu kisim haric beni gayet iyi anlamissiniz, en azindan benimde ugras verdimi anlamissiniz. RIYAKAR olmadigima sahitlik edersiniz artik,,

destek verilmesine tepkiye gelince,, burdada kucuk bir eksen kaymasi var, onuda yerine oturtturursam icim rahatlayacak.

birincisi,, burda tesvik var, yunanistanda da tesvik rakamlari tamamen ayni. ama cok az firma yapiyor,, lutfen insanlari bu noktada salaklikla suclamayin,, herkezin bi bildigi var elbet,

ikincisi tesviklerden biride organik yakitli santrallere,,neden,? cunku ormanda agac cok, agac ve orman yenilenebilir, devlet destekli tekliflerde organik yakit ATIK olarak degil ormandan kesilmis odun olarak veriliyor,, ustelik dal-cubuk-yaprak degil,, basbaya odun,ince dallar ve yapraklar nakliye masrafini karsilamadigi icin ormanda birakiliyor. 15 kutur ve uzeri odunlar termik santralde yakilacak ve CO , NOx,HCl salinimi yapilacak.biliyorum cunku benim bacamdan da bunlar cikiyor.(degerler normlarin altinda, umarim harcadigim emegede tas atmazsiniz)

ucuncusu. arka bahcemde gunes panelleri yok, bu teknolojiyi henuz denemedim, ama gordum ki dediginiz gibi uretilen elektrik sebekeye karistirilinca benimde elektronik cihazlarim karisiyor, bir evden fazlasini, birkac fabrikayi besleyebilecek PV santraller kurulmaya kalkilirsa TEK BASINA yeterli olmayacaktir.icinizden kac kisi son bir yil icinde 15000kW lik 3 fazli 1500dev/dak motor gordu? bunun nasil calistirilabildigini biliyor musunuz,, 15MW motor ve cocuk odasindan buyuk degil.

dorduncusu. arkabahcem kadar yakin mesafede 11 adet DEVLET destekli 1000kWlik ruzgar jeneratorleri hala donmuyor donemiyor cunku ruzgar yok,hemde Balkan daglarinin tepesinde, Sipka daginin hemen yaninda fotograf cekersem ayni karede balkanlari kaybettigimiz son savas noktasinin anitini ve 11 adet jeneratoru ayni kareye sokabilirim,

besincisi .Bahsettiginiz tesvikleri dogaseverler degil, sinir oldugunuz bazi para babalari, bankalar, sermaye cevreleri ve mafya usleniyor.

altincisi. yatirimlarin geri odeme sureleri tesviklere ragmen en az 6 yil. bu demektir ki sadece yenilenebilir enerjiden biraz pahali dediginiz elektrik maaliyeti dediginiz gibi %25 degil %600, hadi OPTIMIST olalim %300 artacaktir.

yedincisi. devlet cogunlugu dis kaynakli banka olacak sermayelere tesvik verdiginde tuketiciden %7 yesil enerji parasi fazladan alacaktir.ben ev faturalarimda dahi bunu oduyorum,

sekizincisi. yenilenebilir enerjide de nakil hatti kullanmak zorundasiniz, nakil hatlarindaki %2,5luk kayip bahsi gecen sistemlerin zaten %11,7 olan (siz%16 almissiniz,)toplam verimine dahil degil,

dokuzuncusu, Turkiyede 2 degil 20 nukleer olursa HES ve TESler kapatilabilir diye dusunuyorum , BEN dusunuyorum baskasi adina konusmuyorum, o zaman dogaya daha fazla katkida bulunulabilir,

onuncusu. japonyadaki deprem 9.0 buyuklugunde, dunyanin mekezi kaymis arkadaslar,, neden bu felaket size kucuk gozukuyor bende bunu anlamiyorum, ve 40 YASINDAKI nukleer santralde sizinti var. ben buna RUSTUNU ispatlamak derim. Turkiyeye gelecek olan santrallerde ucuncu nesil olacak, eski santrallerinde modernize edilmesi taraftari oldugumu soylemistim,

ayrica ,, tesvik veren butun ulkelerde nukleer oldugunu biliyorsunuzdur, bende zaten defalarca oyle dedim,, once nukleer sonra tesvik.

simdi diyeceksiniz, madem bu kadar kotu ve verimsiz niye tesviki savunuyorsun. cunku tesviklerin tamami car-cur olmuyor,, benim gibi 5000kW atik isiyi atmosfere veren hatta sogutmak icin bile enerji harcayan firmalar tesvik alirlarsa gercekten dogayi kirletmeden , jeotermalden bile daha temiz enerji elde edebilirler, sureklidir,
copten enerji uretenler gibi, atikdan enerji uretenler gibi, co-gen turbinler gibi, biyogaz tesisleri gibi soya ve aycicek ureticileri gibi firmalar tesviklenmelidir.
butun bunlarin olabilmesi icin once endustri, yani enerji tuketimi olmalidir. yoksa once yapalim sonra harcariz demek polyannacilik oluyor.

nukleere karsi cikanlar riskleri gorup felaket olarak tanimliyor,, benim gibi evet diyenler faydalarini gorup nimet olarak tanimliyor, bu bakimdan sizlerle anlasmamiz,fikrimizi degistirmemiz mumkun olmayacak. daha fazla kalp kirmaya gerek yok

bilgi paylastikca guzeldir deyip son kez yazdim, ayrinti isteyen olursa ozelime yazsin, tekrar helalleselim. saglicakla

Dogasever 15-03-2011 09:28

Alıntı:

nukleere karsi cikanlar riskleri gorup felaket olarak tanimliyor,, benim gibi evet diyenler faydalarini gorup nimet olarak tanimliyor, bu bakimdan sizlerle anlasmamiz,fikrimizi degistirmemiz mumkun olmayacak. daha fazla kalp kirmaya gerek yok
SAyin Kazanlik çok haklısınız kalp kırmaya gerek yok ama dün gece Japonyada yaşanandan sonra artık hala burada nükleer enerjiyi savunabiliyorsan pes yani....

Bugünkü Milliyet Gazetesine göre Japonya Türk Elçiliği Japonya'daki Türklere bölgeyi terk et çağırısında bulunuyor. Fransızlar Fransızlara bölgeyi terkedin diyor. Tüm yabancı gazetelerde Nükleer enerji ve tehlikelerin nasıl hasır altı edildiği büyük puntalarla çarşaf çarşaf sergileniyor bugün. Maalsef Japonların Japonya'dan başka gidecek yerleri yok. Zaten depremden perişanlar. Bu söylediklerini şu anda Japonya'da söylesen eline Harakiri Bıçağını verirlerdi.

Türkiye'de bir nükleer kaza olsa nereye kaçacağız. Diyelim ki kaçtın, o kazanın bulutlarının kirlettiği her şey binlerce yıl tüm canlılara ölüm kusacak. Lütfen artık nükleer enerji istiyoruz demeyin. Ve bunun ekonomik hesaplarını yapmayın burada. Teşvikler meşvikler.... bunların hepsi palavra. Dünyadaki en önemli şey doğa ve insandır. Gerisi boştur. Lütfen artık nükleer enerji isteyenler boşuna buraya yazı yazmasınlar hem komik duruma düşüyorlar hem de artık midem bulanıyor para ekonomi hesaplarından.

http://www.milliyet.com.tr/japonya-d...64/default.htm

Dogasever 15-03-2011 09:37

Güneş Enerjisi Panellerinin Verimliliğindeki Artış (Yıllara Göre)
 
1 Eklenti(ler)
SAyın Elek'in yukardaki linkte verdiği grafiği buraya kopyalamanın daha uygun olacağını düşündüm. Bu konunun başından beri savunduğum Güneş Enerjisi panellerinin verimlilşik artışı çalışmalarına para ayrılarak hız verilmesi gerektiği grafikten de açıkça belli oluyor. Türkiye'nin yapması gerkene bugünden tezi yok bu konuya para ayırmasıdır. En geç 20 yıl içinde Verimliliğin 70-80 lere çıkacağını kuvvetle savunuyorum. Yaklaşık 100 yıl sonra hiçbirimiz bu dünyada olmayacağız. İşte bu konuya yapılacak her türlü harcama, gelecek kuşaklara yapılacak gerçek bir yatırımdır. Bize duacı olurlar. Nükleere yatırım yaparsak 700 kuşak bize lanet okuyacak! Hangisi daha iyi siz söyleyin.

memoxenerji 15-03-2011 10:06

1 Eklenti(ler)
Türkiye deki kayıp kaçak oranı %19 olarak ifade edilsede kayıp olarak gösterebilenecek miktar bu rakamın 1\3 kadar.kaçak kullanım da kültür ile alakalı.benim niyetim kaçak enerji kullanmaksa bunu hiçbir önlem engelleyemez.

balık tutmak için şebeke elektriğini dereye veren insanlar gördüm ben bu ülkede !

sürekli yuvarlak cümleler kullanılıyor,ben BU GÜN rüzgar ve güneş panellerinin üretebilecekleri enerji miktarları ile rakamlar vermiştim önceki mesajlarımda.

ampul icad edilene kadar insanoğlu için büyük bir gerekliliği yoktu.çünkü herkez bir şekilde karanlığı bertaraf ediyordu(mum ışıgı,gaz lambası,erken yatması gibi)

fakat kullanım kolaylığını görünce herkez çok çabuk benimsedi.bu gün ampul hayatın vaz ''isteyerek'' vazgeçilemez unsurlarından birisi.

ampulün öncesinde ve sonrasında diğer tüketim ürünleri hayatımıza girdi.

elektrik motorları,telefon,elektrikli ısıtıcı,buzdolabı,çamaşır makinesi,bulaşık makinesi,klimalar ve binlercesi.....

bu ürünler bir kere hayatımıza girdikten sonra birdaha terk edilmesi ne yazıkki çok zor.

ben halea ''bu kadar enerjiye ne gerek var'' derken kastettiğiniz kişibaşı enerji tüketim (hiç olmazsa elektrik) miktarını öğrenemedim !

Yıllar Dünya nüfusu

1000 310 milyon

1250 400 milyon

1650 500 milyon

1700 610 milyon

1750 790 milyon

1800 980 milyon

1850 1.260 milyar

1900 1.650 milyar

1910 1.750 milyar

1920 1.860 milyar

1930 2.070 milyar

1940 2.300 milyar

1950 2.520 milyar

1960 3.020 milyar

1970 3.700 milyar

1980 4.440 milyar

1990 5.270 milyar

2000 6.060 milyar



Dünya nüfus artışı bu günkü tahminlerle
;



2010 da 6,8 milyara, 2020 de 7,5 milyara,



2030, da 8,1 milyara, 2040 da 8,6 milyara,



2050 de 8,9 milyara, 2075 yılında da 9,2 milyara, çıkmasının beklendiğini unutmamamız gerekiyor.

yine unutmamamız gereken bir noktada enerji konusunda her ne kadar fuzuli harcamalar yapılsada bu durum insan oğluna yaramış ki son 50 yıl da ortalama ömrü 20 yıl uzamış :)

dikkatimi çeken son bir detayda japonların çok uzun zamandır nükleer enerji ile haşır neşir olmasına,bu santrallerle kapı komşusu olarak yaşamasına rağmen nasıl oluyorda dünyanın en uzun ömürlü halkı olmayı başarıyorlar ?

ortaya atılan savları herkez kendi ekseninde değerlendirdiği sürece bir sonuca varılması mümkün değil...

MeyveliTepe 15-03-2011 10:14

Bu saatten sonra hala çok meraklıysanız sizi Japonya'ya alalım. Belki orada dehşet içindeki insanlara anlatırsınız bunları, içlerini ferahlatırsınız, rahatlarlar, sayenizde derin derin nefes alıp, aman da ne güzelmiş medeniyetimiz derler. Siz de tavaf edip kendi gözlerinizle görür, ellerinizle dokunursunuz bu güzelim medeniyet harikası santrallere.

Hem birisi, santral gördünüz mü de konuşuyorsunuz, diyordu. Onu da alın, birlikte görürsünüz.

Dogasever 15-03-2011 10:18

Alıntı:

yine unutmamamız gereken bir noktada enerji konusunda her ne kadar fuzuli harcamalar yapılsada bu durum insan oğluna yaramış ki son 50 yıl da ortalama ömrü 20 yıl uzamış
Benim görüşüme göre, ömürdeki uzama tıp biliminde kaydedilen ilerlemelerle ilgilidir.

elek 15-03-2011 10:27

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Dogasever (Mesaj 768698)
En geç 20 yıl içinde Verimliliğin 70-80 lere çıkacağını kuvvetle savunuyorum.

Japonya'daki son felaketten sonra 20 yıl bile almayacaktır diye düşünüyorum sayın Doğasever. En başta Japonlar, bu felaketten inşallah toparlanarak çıktıklarında bütün kaynaklarını alternatif enerji araştırmalarına aktaracaklardır. Geçmişteki birikimlerini göz önünde bulundurursak, deniz üzerinde yüzen enerji panellerini görmemiz çok uzak değil sanırım.

Bu arada biz de sanırım havanda su dövmekle meşgul oluruz hala..

memoxenerji 15-03-2011 10:43

niye bu kadar saldırgansınız SAYIN MEYVELİTEPE ?sanırım sizin tartışmaktan algıladığınız kavga etmek,çekişmek.
benim anladığım aydınlanmak,fark edemediklerimide görebilmek !

1 ay önce topiğe ilk mesajımı attığım günden beri nükleer enerji ile ilgili hem daha fazla bilgiye hemde görüşe sahip oldum.her görüş sahibine teşekkür ederim.

nitekim bir çok insansa burada paylaşılan bilgilerden kendi adına pay çıkaracaktır.
sizinde budurumu göz ardı etmeyerek dileklerinizi değil uygulanabilir bugün uygulanabilir yöntemler üzerinde durmanızı rica ederim.

insanlara hakaret edip küçümseyerek kovalamaktansa,onların kafasındaki soru işaretlerinin karşısına da makul,güncel ve bu gün uygulanabilir cevaplar sunmanız sizin gibi ''doğru''düşünen insanların cephesini güçlendirecek,ütopik yaklaşımlar sadece gönlümüzde,zihnimizde kalacaktır.

webgezer 15-03-2011 10:47

Sn. Doğasever,

Hesaplamalar çok önemli. Çünkü maalesef dünyayı medya,enerji,silah konusunda çalışan bir avuç şirket yönetiyor. Bütün hikaye bu firmaların bilançosunun sonundaki kar rakamını arttırmak için. Bu rakamı arttırmak için büyümek gerek, büyümek için daha çok tüketmek gerek, daha çok tüketmek için daha çok üretmek gerek, daha çok üretmek için daha çok enerji gerek. Yoksa hesap tutmaz.

Bu hesaplamalarda sadece kar, para, enerji yer alır; nükleerin üreteceği enerji hesaba katılır da; boşaltma nedeniyle evini terkeden çocuğun, yıllardır yaşayıp orayı terketmek zorunda kalanların (500 kişi tüm olumsuzluklara rağmen orada kalmış), orada zarar gören doğal yaşamın, radyasyon nedeniyle sakat doğmuş bir çocuğun o hesaplarda yeri yoktur, atıkların binlerce yıl radyasyon saçması da önemli değildir çünkü hesaplarda yoktur, radyasyondan zarar görenler varsa onlar sağlık sistemi için müşteridir, sanırım bu hesaplar için bir tek ölenler kayıptır, malum ölüler tüketemez.

Daha önce demiştim, "Nükleer iyidir, büyük firmaların gözünden bakarsanız"...

Bu firmalar kendileri adına hesaplamalar yaparlar da nedense bizim hesap yapmamızı pek istemezler, mesela rüzgardan üretilen elektriğe 8 sent verirken nükleere 18sent verdiğimizde, nükleerden elde edilen elektriğin daha ucuz değil, 2 kat pahalı olduğunu hesaplamamızı istemezler. Sadece kendi işlerine geleni söylerler, bunu o kadar çok söylerler ki insanlar bunun gerçekten doğru olduğunu sanır.

Onun için bu hesapları bizim yapmamız lazım, hem de o hesaba katılmayan doğayı -ve elbette insanı da- hesaba katarak, bunu yaptığımızda göreceğiz ki aslında çok pahalı, mümkün değil denilen teknolojiler bir anda çok akıllıca bir seçim haline gelecek, şimdi bize ucuz denilen kaçınılmaz görülen nükleer gibi seçenekler ise kabul edilemeyecek hale gelecek. Elbette sadece hesaplamak yetmez uygulamaya geçmek lazım, aldığımız kararlarda, yaptığımız seçimlerde...

MeyveliTepe 15-03-2011 13:01

BBCBreaking Accident at #Japan's Fukushima Daiichi nuclear plant upgraded to level six crisis, on scale of seven, say French officials - AFP

Durum seviye 6'ya çıkarıldı.

Sn.Memoxenerji,
Siz öyle görüyorsanız kusura bakmayın. Bahsettiğiniz davranış biçimi adetim değidir. Belki de (nükleer sayesinde) Japonların ömürlerinin uzamış olduğunu söylediğiniz için sizi Japonya'ya davet etmişimdir. Bu davet de samimidir. Santrali (fukushima) çıplak gözle görecek kadar yaklaşma garantisi verebilirseniz uçak masrafını da ben üstleneceğim.

Halen orada olanlardan haberiniz yok anlaşılan. Takip etmiyor, edemiyor ya da etmek istemiyor olmalısınız.

Bakış açısı bakımından bulunduğunuz yeri anlayabiliyorum. İnsanlara sırtı dönük bir vaziyette düşünmeye devam ediyorsunuz. Elbette sizin bileceğiniz bir şey. Bu günlerde bir sürü devlet başkanı bile öyle duramıyor (en azından insanlara sırtı dönük değilmiş gibi yapıyor).

Bırakın çernobili, hali hazırda olan bitenler hakkında, bunları yaşayanlar açısından yorumlarınızı alalım. Öyle anlamaya çalışalım nükleer meselesini. Zaten temel ayırım da burada değil mi?

Saldırganlık diye algılamışsınız. Niye? Neden, tabii giderim, oradaki insanlara yardım ederim (ya da etmem) vs. gibi bir şey söylemiyorsunuz ki?

Yakup 15-03-2011 14:13

Merhaba, tartışmanız beni de ateşledi..:) Umarım hayırlara vesile olur.
(Ayrıca bu konuda forum kullanıcıları arasında da bir anket yapılabileceği fikri aklıma geldi).

Kendi adıma merak ettiğim ve soracağım sorular şunlar olurdu?
-Nükleer enerji bizi daha bağımsız mı yapacak yoksa daha bağımlı mı? (Askeri, politik, ekonomik, teknik alanlarda)
-Büyük bir (veya bir kaç) Nükleer enerji reaktörümüz olmadan da, en güncel nükleer silahları üretebilirmiyiz? (Caydırıcılık etkisi için.).
-Henüz bitki beslemeyi veya doğal döngüyü (çoğunlukla) bilmeyen, kooperatifleşmesi gerekirken veya maliyet hesabı yapması gerekirken sadece siyasilerden medet uman köylüsü ezici çoğunlukta olan bir ülke için öncelik nedir?

Eğer verilecek cevapların konu bütünlüğünü bozacağını düşünüyorsanız cavap verilmeyebilir. Şunu da ekleyeyim, ne nükleer reaktör yapılmasına taraftarım ne de yapılmamasına. (Daha) Ehliyetli insanların yönettiği bir ülkenin vatandaşı olma taraftarıyım.

Saygılarımla

memet 15-03-2011 14:55

Nükleer santral bizi dışa bağımlı kalmaya devam ettirecek. Ülkede uranyum var gibi bir cevap hazırda gelecek ama, kullanılacak radyoaktik madde madenden çıkan uranyum değil işlenmiş hali. Yakıt olarak dışarıdan alınacak.
Sormadığnız başka bir şey var. Santrali kuran ülke ile ortak çalıştırılacak.Yani yönetim de bağımsız değil.
Bu santral nükleer yakıt üretmeyeceği için silah yapımı bakımından bir yararı yok. Ama caydırıcılık diyorsanız, ülkede zaten nükleer silahlar var.

Maliyet bakımından da zaten cazip değil. Ucuz enerji deniyor hesaplar ortadadır ucuz değildir. Kuruluş maliyetleri çok pahalıdır.
Tabi atıkların saklanması konusu en vahim sorudur cavaplanması da imkansız. Bilinen bir yolu yok. Yoksul ülkelere atılabiliyor.

En trajik durum Bugün Japoya'dayaşananın bütün nükler santraller için varolan potansiyel durum olmasıdır. Üçüncü nesil santraller çok güvenli biçimindeki sav aslında şöyle anlaşılmalıdır. Bildiğimiz teknoloji ile üçüncü nesil santrallerin başlarına bir kaza gelene kadar çok güvenli olduğunu düşünüyoruz.
Kaza olana kadar Japonlar da bu santralin çok güvenli olduğunu söylüyorlardı.
Depreme rağmen çökmedi biçiminde trajikomik bir savı tv'de ağzım bir karış açık kalarak dinledim. Daha ne kadar çökmeli ki, evet çöktü denilecek.
Reaktörü soğutmanın herhangi bir yolu henüz bulunamadı, asıl felakete doğru gidiliyor.

memoxenerji 15-03-2011 15:13

''dikkatimi çeken son bir detayda japonların çok uzun zamandır nükleer enerji ile haşır neşir olmasına,bu santrallerle kapı komşusu olarak yaşamasına rağmen nasıl oluyorda dünyanın en uzun ömürlü halkı olmayı başarıyorlar ?''

''ortaya atılan savları herkez kendi ekseninde değerlendirdiği sürece bir sonuca varılması mümkün değil...''

bakın, sayın MEYVELİTEPE yine ikinci cümlede bahsettiğim gibi yaklaşmışsınız.

oysa söylemeye çalıştığım mevcut reaktörlerlerin çevresinde .... kat fazla radrasyon varken,yayılıyorken neden etkilenmiyorlar ı öğrenmekti !

öyle **** böyle bu başlık altında tartışabilen kimse gerizekalı değil.herkez zarrarının,risklerininde farkında.kimsenin sizin veya çocuklarınızı nükleer serpintiye maruz bırakma hakkı olmadığı gibi kimseninde benim yaşam standartımı engellemeye hakkı yok !çünkü kimisi evinde şortla dolaşmak için ....dan fazla enerji tüketirken kimisi (adıma konuşuyorum)
atölyesinde,labaratuvarında nasıl daha az gereksinim duyarımı araştırıyor olabilir! teknolojiyi geliştirmek te neyazıkki enerji tüketmekle oluyor.

keşke nükleer enerji hiç bilinmese hiç bulunmasaydı! ama tüm gelişmiş ülkelerin nükleer santrali,bombası,tecrübesi varken bizim görmezden gelmemiz bana göre ahmaklıktan başka bişey değildir.

şuna bakın,bir avuç israilli yahudinin öz güvenine bakın hangi cesarettle sağa sola çemkiriyor.

japonya seyahati teklifi için ayrıca teşekkürler.yolmasraflarımı karşılayacağınızı söylemişsiniz. yaklaşık 1300 euro .ama bu miktarı verebiliyorsanız benim yerime güneş paneline yatırım yaparsanız 1300 euro/2.5 euro watt =520 watt kurulu gücü olan güneş panelleriniz olurki günlük mppt ve traking sistem kullanırsanız %50 artışla ortalama 5 saat güneşlenme ile günlük 3.9 kw enerji eldesi ile hergün 3kg karbon salımını azaltmış olursunuz......

memet 15-03-2011 15:25

İsrail'in özgüveni Nükleer silahına dayanıyor olsa, bizde de nükleer silah var. Bu bir özgüven yaratmıyor nedense.
İsrail, ABD yarın desteğini çekse terkedilmiş köye döner bir haftada.
Bence ahmaklık daha nükleer felaket yaşanırken başkalarında var bizde de olsun demektir.
Bedelini göre göre felaket istemek, hem çocuklarımızın serpintiye maruz kalmamasını istemem deyip hem de buna neden olan süreci desteklemek neyle açıklanır onu bilemedim.

işte Japonya'da var santral işte çocuklar sızıntıdan etkileniyor büyükler de etkileniyor, herkes zarar görüyor daha ne olmalı, santralin tamamen kontrolden çıkmasına şimdiden bir cevap hazırlıyorsunuzdur umarım.

memoxenerji 15-03-2011 15:34

evet nükleer karşıtı tüm arkadaşlar size katılıyorum,aynı endişeleri duyuyorum

fakat önemli olan benim size katılmam değil tüm dünya yöneticilerinin bana katılıp katılmaması !!!!!!

MeyveliTepe 15-03-2011 15:43

Alıntı:

''ortaya atılan savları herkez kendi ekseninde değerlendirdiği sürece bir sonuca varılması mümkün değil...''
Bu defa haklısınız. Eksenler farklı. Benim ve pek çok kişinin bakış açısı insan ve çevre.
Alıntı:

ama tüm gelişmiş ülkelerin nükleer santrali,bombası,tecrübesi varken bizim görmezden gelmemiz bana göre ahmaklıktan başka bişey değildir.
Burada yazdığınız bakış açısı değil.

Şimdi gidip Japon insanlarına sorun "ahmaklığı" nasıl tanımlayacaklar? Göz göre göre Türkiyede nükleer santral kuran ya da kuracak olanlar için insanın da çevrenin de bir önemi olmayacaktır. Bunda çok da zorlanmayacaklar çünkü insanın ve çevrenin önemli olmadığını tekrarlayan kişiler de az değil. Taa ki, kendi başlarına da gelinceye kadar. ABD'de de 1979 kazasından sonra güç sahipleri nükleer santral olsun ama benim arka bahçemde olmasın derdinde.

Geçmişte çernobilde olanlar, şimdi japonyada olanlar, gelecekte Türkiyede olacak olanlar hiç mi umurunuzda değil? Şimdi yüzbinlerce Japon, birileri standartları zedelenmesin diye bu çileyi çekiyorlar ve daha başlangıçtalar.

Aslında takdir etmek gerekir belki de açık sözlülüğünüzü. "Benim standartlarım var, sen öleceksin diye ben standardımdan vaz geçmem. Bana ne, ölürsen öl" diyorsunuz özetle. Umarım tam tersi olmaz. Umarım sevdikleriniz de, vazgeçemediğiniz standartlarınız yüzünden ölmez, kansere yakalanmaz, evinden sürülüp iyot tabletleri yutmaz, günlerce, haftalarca, dehşet içinde bir yerlerde saklanmak zorunda kalmaz. Bakın, ne kadar da değerliymiş standartlarınız.

Yenilenebilir kaynaklara yatırım yapmak konusundaki önerinize de hem şaşırdım hem teşekkür ederim. Oysa, dilekçe verelim de nükleer santrali hızlandıralım, şimdi bir çok ülke askıya alıyor görünürken bizimkisine bir helal gelmesin dersiniz diye düşünmüştüm.

Merak etmeyin, çıkartılan kanun uygulanabilir şekle geldiği andan itibaren, şebekeye 1kW bile borçlu kalmayacak şekilde yatırımımı yapacağım. Geri dönüş süresi de önemsiz. Hali hazırda Ocak Şubat aylarında toplam enerji tüketimim ayda 550Kwh ancak verimlilik ve diğer enerji kaynaklarıyla elde ettiğim toplam enerji miktarı 2000Kwh'den büyük.

Bu arada, bir nükleer santral yılda kaç kWh enerji üretecekti?

Dogasever 15-03-2011 16:58

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi elek (Mesaj 768727)
Japonya'daki son felaketten sonra 20 yıl bile almayacaktır diye düşünüyorum sayın Doğasever. En başta Japonlar, bu felaketten inşallah toparlanarak çıktıklarında bütün kaynaklarını alternatif enerji araştırmalarına aktaracaklardır. Geçmişteki birikimlerini göz önünde bulundurursak, deniz üzerinde yüzen enerji panellerini görmemiz çok uzak değil sanırım.

Bu arada biz de sanırım havanda su dövmekle meşgul oluruz hala..

Size %100 hak veriyorum Sn Elek,

Türkiye'nin tüm bilim kuruluşlarının mutlaka güneş paneli araştırmaları kervanına katılması gerekiyor. Aksi takdirde, yine ithal teknoloji gelirse, pahalı olur! Ben, bir malzeme bilimci olarak bu konuda tüm üniversitelerimize ve şirketlerimize yardıma hazırım. SAygılar.

Dogasever 15-03-2011 17:09

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi webgezer (Mesaj 768733)
Sn. Doğasever,

Hesaplamalar çok önemli. Çünkü maalesef dünyayı medya,enerji,silah konusunda çalışan bir avuç şirket yönetiyor. Bütün hikaye bu firmaların bilançosunun sonundaki kar rakamını arttırmak için. Bu rakamı arttırmak için büyümek gerek, büyümek için daha çok tüketmek gerek, daha çok tüketmek için daha çok üretmek gerek, daha çok üretmek için daha çok enerji gerek. Yoksa hesap tutmaz.

Bu hesaplamalarda sadece kar, para, enerji yer alır; nükleerin üreteceği enerji hesaba katılır da; boşaltma nedeniyle evini terkeden çocuğun, yıllardır yaşayıp orayı terketmek zorunda kalanların (500 kişi tüm olumsuzluklara rağmen orada kalmış), orada zarar gören doğal yaşamın, radyasyon nedeniyle sakat doğmuş bir çocuğun o hesaplarda yeri yoktur, atıkların binlerce yıl radyasyon saçması da önemli değildir çünkü hesaplarda yoktur, radyasyondan zarar görenler varsa onlar sağlık sistemi için müşteridir, sanırım bu hesaplar için bir tek ölenler kayıptır, malum ölüler tüketemez.

Daha önce demiştim, "Nükleer iyidir, büyük firmaların gözünden bakarsanız"...

Bu firmalar kendileri adına hesaplamalar yaparlar da nedense bizim hesap yapmamızı pek istemezler, mesela rüzgardan üretilen elektriğe 8 sent verirken nükleere 18sent verdiğimizde, nükleerden elde edilen elektriğin daha ucuz değil, 2 kat pahalı olduğunu hesaplamamızı istemezler. Sadece kendi işlerine geleni söylerler, bunu o kadar çok söylerler ki insanlar bunun gerçekten doğru olduğunu sanır.

Onun için bu hesapları bizim yapmamız lazım, hem de o hesaba katılmayan doğayı -ve elbette insanı da- hesaba katarak, bunu yaptığımızda göreceğiz ki aslında çok pahalı, mümkün değil denilen teknolojiler bir anda çok akıllıca bir seçim haline gelecek, şimdi bize ucuz denilen kaçınılmaz görülen nükleer gibi seçenekler ise kabul edilemeyecek hale gelecek. Elbette sadece hesaplamak yetmez uygulamaya geçmek lazım, aldığımız kararlarda, yaptığımız seçimlerde...

Sn Webgezer

Hesap zaten ortada siz de yazınızda belirtmişsiniz. Rüzgar 8 sent nükleere 18 sent. Bu her şeyi açıklıyor. Türkiyede Enerji Bakanına soruyorlar: Güneş Enerjisine nedne Almanya 28 euro cent verirken Türkiye 10 Euro cent veriyor diye. Ne yanıt veriyor biliyor musunuz? Bizim yıllık Güneşimiz daha fazla! Yani bizim Bakan Güneş Işığımız fazla diye bizim güneş enerjimize az para ödenmeli diyor. Yatırım maliyeti hesaba katılmıyor. Tmm biz de geri ödeme süresi daha kısa olacaktır. Ama bu iyi bir şey değil mi. Bu bizde güneş enerjisini daha çekici hale getirmez mi. Bakın Sn Bakan ilave ediyor: Paramız yurt dışına gitmesin. Tamam çok haklı gitmesin ama siz teknolojiyi Türkiyede üretmek için ne yapıyorsunuz: HİÇ BİRŞEY KOSKOCA BİR SIFIR! Nükleere harcanacak paranın %1'ini hatta binde birini bugünden itibaren güneş paneli araştırmalarına yatırsanız, inanın 10-15 sene sonra nükleerin üreteceğinden daha fazla enerjiyi güneşten üretiriz. Bu hayal değil. Ayrıca, önümüzdeki 100 yılı da güvenli yenilebilir enerji açısından garanti altına almış da oluruz. Bu teknolojiyi dünyanın diğer ülkelerine satar hale geliriz.

Bunun anlamı rüzgar, güneş kullanılmasın nükleer kullanılsın demektir. Şu anda partiler Türkiyede seçim için yarışıyorlar. Bence medya her partiye bu konudaki politikasını sormalıdır. Bu konu medyada enine boyuna tartışlmalı kimin geleceğimizi tehlikeye atmak istediği kimin hangi hesaplar peşinde olduğu açıkça ortaya konmalıdır. Şimdi bunun tam zamanı bence.

Dogasever 15-03-2011 17:25

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi memoxenerji (Mesaj 768841)
evet nükleer karşıtı tüm arkadaşlar size katılıyorum,aynı endişeleri duyuyorum

fakat önemli olan benim size katılmam değil tüm dünya yöneticilerinin bana katılıp katılmaması !!!!!!

Sn Memoxenerji

Bu konuda hiç endişe etmeyiniz. Halkın dediğini yapmayan yöneticiler bu yüzyılda sapır sapır dökülecekler. Yeter ki halkı bilinçlendirelim bizler bu konuda. Ve Internet de bunu yapıyor zaten. Ama yeterli değil. Bizim, Sizin gibi, Sn Kazanlı gibi bu işi iyi bilen arkadaşları öncelikle kazanmamız gerekiyor. Çünkü sizler bilgi ve becerilerinizle çok kişiyi etkileyebilirsiniz. Bakın Sayın Kazanlı fabrikasında ne güzel şeyler yapmış. Ve enerji konusunda da bilgili. Siz, rüzgar konusunda öylesiniz. Bilinçsiz insanlar nükleere inandırılabilir ama bilinçli insanların yönünü nükleerden başka yerlere (rüzgar ve güneş ve diğer yenilenilir kaynaklara) çevirmeliyiz.

webgezer 15-03-2011 19:09

Bir nükleer santralin kurulup enerji üretmeye başlaması 10 sene, 10 sene önce güneş panelleri bugünkünden 2-3 kat pahalı idi; 10 sene sonra muhtemelen de yarı fiyatında olacak; nükleer devreye girdikten sonra 30-40 sene enerji üretecek, 30-40 sene önce güneş panelleri gerçekten uzay teknolojisiydi, bunu eve koyalım elektrik üretsin demek fantazi olarak görülürdü. 30-40 sene sonra bu teknoloji nereye gider ?

Bir de nükleere bakalım, nükleer enerji ilk çıktığında sloganı too cheap to meter idi, yani o kadar ucuz ki ne kadar kullanıldığını ölçmeye gerek yok, herkese yetecek kadar nükleer santral yap herkes istediği kadar kullansın. Şaka değil bunlar isteyen o yıllardaki tanıtım filimlerini izleyebilir.
30-40 yılda geldiği noktada güvenlik ve atık maliyetleri nedeniyle en pahalı seçenek oldu.

Amerika, Japonya, Fransa bunlar zaten nükleer yatırımlarını yapmış, bunlar için nükleerden vazgeçmek çok zor, zaten vazgeçseniz ne olacak santralleri sökmek çalıştırmaktan pahalı, atıklarını geçici depolama diye santralin yanında tutuyorsunuz sistemi durdursanız onlar ne olacak ? Sonuçta en mantıklısı çalıştırmak.

Türkiye için ise elin teknolojisi ile çalışan bir santralin ne nükleer teknolojiye ne de caydırıcılığa katkısı olur. Elin nükleeri ile savaşa girilmez. illa istiyorsanız başlatırsınız bir nükleer program geliştirirsiniz teknolojiyi o daha mantıklı, ama pahalı. Üstelik uranyum sürdürülebilir değil, sonuçta kıt kaynak, isteyen google'dan "peak uranium" aratabilir. Şimdi yükselen değer yenilenebilir, güneş, rüzgar, biyokütle, Türkiye bunlara çok daha uygun, teknolojiyi geliştirebilir uygulayabilir. Rüzgarın ve de özellikle güneşin avantajı küçük ölçeğe çok daha uygun olması, bunlar sürdürülebilirlik, doğaya uyum, enerji güvenliği açısından çok daha mantıklı.

MeyveliTepe 15-03-2011 20:20

1 Eklenti(ler)
Eklenti 196949

Alıntı:

Photograph by Yuriko Nakao, Reuters
A mother tries to talk to her daughter, who has been isolated due to signs of radiation at a makeshift facility in Nihonmatsu, Japan, on March 14. The daughter is among people evacuated from the vicinity of Fukushima's damaged nuclear plants.
Published March 15, 2011

Camın arkasındaki kız radyasyon zehirlenmesi belirtileri gösterdiği için karantinada. Annesi çaresiz bir şekilde kızıyla konuşmaya çalışıyor.

Kimbilir, belki de başkalarının standartları için olanlardan şikayet ediyordur. Kimsenin o annenin yerinde olmasını istemem.

cemo 15-03-2011 20:34

Bu fotoğrafa bakıp, nükleerden ne kazanacağımızı düşünecekmiyiz hala. Ya kaybedeceklerimiz..
Kimsenin bu cam ardından yakınlarına bakmasını istemem.

memoxenerji 15-03-2011 21:38

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe (Mesaj 768950)
Eklenti 196949
Kimbilir, belki de başkalarının standartları için olanlardan şikayet ediyordur.


kimsenin sizin veya çocuklarınızı nükleer serpintiye maruz bırakma hakkı olmadığı gibi
kimseninde benim yaşam standartımı engellemeye hakkı yok !çünkü kimisi evinde şortla dolaşmak için ....dan fazla enerji tüketirken kimisi (adıma konuşuyorum)atölyesinde,labaratuvarında nasıl daha az gereksinim duyarımı araştırıyor olabilir! teknolojiyi geliştirmekte ne yazıkki enerji tüketmekle oluyor.


SİZ İŞİNİZE GELENİ ALMAYA DEVAM EDİN,SİZİN İÇİN DOĞRU OLAN BU...

memoxenerji 15-03-2011 22:14

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Dogasever (Mesaj 768876)
Sn Memoxenerji

Bu konuda hiç endişe etmeyiniz. Halkın dediğini yapmayan yöneticiler bu yüzyılda sapır sapır dökülecekler. Yeter ki halkı bilinçlendirelim bizler bu konuda. Ve Internet de bunu yapıyor zaten. Ama yeterli değil. Bizim, Sizin gibi, Sn Kazanlı gibi bu işi iyi bilen arkadaşları öncelikle kazanmamız gerekiyor. Çünkü sizler bilgi ve becerilerinizle çok kişiyi etkileyebilirsiniz. Bakın Sayın Kazanlı fabrikasında ne güzel şeyler yapmış. Ve enerji konusunda da bilgili. Siz, rüzgar konusunda öylesiniz. Bilinçsiz insanlar nükleere inandırılabilir ama bilinçli insanların yönünü nükleerden başka yerlere (rüzgar ve güneş ve diğer yenilenilir kaynaklara) çevirmeliyiz.

Kazanılacak bir şey yok sayın Doğasever zaten aynı taraftayız !

üstelik alternatif enerji konusunda topikteki herkezden daha aktif kişiler olup dışlansakta aynı taraftayız.

insanlar söylediklerimi(mizi) çarpıtıp farklı manalar yüklesede amacım ve seçtiğim yol belli.

şuraya bakın,düşüncemi beyan ettiğim için yapılan muameleye bakın :)

demek ki neymiş;okuyarak biryere kadar gelinebiliyormuş ....

bayindirmevki 15-03-2011 22:22

Epeyidir konuyu takip ediyorum. Ben bu filmi daha önce görmüşüm gibi bir his var. Hatta yaşamış...

Sayın Meyvelitepe her zaman ki gibi yüksek bilgi ve kültürünü kendi tarzınca yansıtırken, Sayın Doğasever de güneş panelleri üstüne bizlere çok güzel bilgiler vermekte.

Bakalım konu nereye gidecek. Özellikle güneş panelleri açısından.

Geçtiğimiz hafta güneş enerjisi fuarındaydım da fiyatlar pahalı geldi. Bir tanıdıktan temin edebilir miyim diye düşünüyorum.

Neyse, konuyu dağıtmayayım. Japonya'ya gelirsek bir japonla uzun yıllar dirsek dirseğe çalışmış olmanın deneyimi ile söğleyebilirim ki çok iyi eğitimli, disiplinli, ne yaptıklarını iyi bilen insanların bulunduğu ülkedir. Kuşkusuz ki artı ve eksiyi çok iyi hesaplamış ve bu sonuçları öngörmüşlerdir. Japonya çok kısıtlı bir alanda çok yoğun nüfuslu ve doğal kaynakları kıt bir ülkedir. Bu nüfusu doyurup iş sağlamak için gerekli olan gelişmişlik düzeyine ulaşmakta gereken enerjiyi sağlamak için bundan başka seçenekleri olmadığı ortada. Japonyanın kendi özel konumunu düşünmeden başlarına gelen felaket üstünden fikir yürütmek, tez ispatlamak anlamsız.

Kaldı ki bu konunun başlığı bana yanlış gibi geliyor. Doğasever bir forumda "nüklere evet mi, hayır mı" diye sorulmasına hayret ettim. Olsa olsa "nüklere hayır bir imza da sen ver" olmalıydı. Doğasever insanların safı net ve belirgin olması gerekmez miydi?

Bu tartışmalar havanda su dövmenin ve ego tatminin internet tarihindeki örneklerinden biri olacak ve gelecek nesiller şaşkınlık ve hayret içinde okuyacak.

Nüklere hayır!

Bunu tartışmanın anlamı yok!

Kirmit 15-03-2011 22:31

Sayın memoxenerji,"Bize 1960-70'lerde vaadedilen yaşam kalitesine bazı ülkelerin bazı sosyal kısmı ulaşmış olduğu görünse bile, "onların bugünkü ihtiyacının karşılanması için 2,5- 3 dünya daha lazım" diyorlar bugün tv'de uzmanlar bu konuda.

Siz burda doğa sever ve doğayı korumaya çalışan insanları o insanlar yerine koyup, ben de kışın evde kısa şortla dolaşmak istiyorum gibi kinayeli belki de ciddi sözler söylüyorsunuz. Oysa burda yeni de olsam özellikle Meyvelitepe'yi buraya gelmeden önce yaptığı doğasever çalışmaları ve enerji tasarrrufu çalışmalarıyla tanımıştım, uzaktan. Ve sizin suçlamalarınıza maruz kalacak kimse olduğunu sanmıyorum doğaseverlerden. Çünkü doğa seven insan ne başkasını düşünmezlik eder, ne de doğadan aldığından fazla bir tatmin yolu arar. Nerden biliyorum, kendimden :)

Sizin de bu ruhsal tatmini anlamınızı tüm kalbimle dilerim.
Ayrıca tv'de de sürekli söylüyorlar artık uzmanlar bu bir ihtiyaç değil siyasi tercih. %6 enerji sağalayacakmış bunca riske. Tasarrufla bile bu sağlanır. Lütfen ....

memoxenerji 15-03-2011 22:59

yahu arkadaşlar !!!!!!!!

ilk okul mezunu olan benim,türkçe,imla,edebiyat dersleri görmeyende benim.size ne oluyor.
kelimeleri,cümleleri ne biçim yorumluyorsunuz.

ben evde kışın kısa şortla dolaşmak istiyorummu dedim ? kışın kelimesini nereden uydurdun ?

yuh,çüş diyorum :)

elek 15-03-2011 23:11

Sayın mexoenerji, konformizmle yaşam hakkını hangi terazide tartıyorsunuz merak ediyorum, ve açıkçası dehşete kapıldım şu an.

Mesele araştırma yapmak için laboratuarınızda tüketeceğiniz enerjiyse, projeniz varsa ve buna destek arayışı içindeyseniz; bu sitedeki kullanıcılar da dahil fikir alışverişi yapabileceğiniz, size yol gösterebilecek birçok kişi ve kurum çıkacaktır eminim. Teknoloji geliştirmek için buyurun istediğiniz kaynağı kullanın, buradaki kimsenin buna bir itirazı yok zaten! Ama bunu "şortla gezme hakkı" ile yanyana koyup aynı argümanı savunmak için kullanmanızı kabul edemiyorum.

Son söylediklerinizi bir kenara bırakıp tartışmaya girdiğiniz andan itibaren savunduğunuz "Nükleere ihtiyacımız var, aksi halde çağın gerisinde kalacağız" savlarınızı 1930'larda yaşasaydık ben de kabul edebilirdim doğrusu. Ama nükleerin "ilerici" olduğu çağ bitti artık, insanlık zararlarının çoktan farkına vardı. Bir elektrik kesintisi ve ardından gelen soğutma eksikliği zincirleme olarak nelere yol açıyor göremiyor musunuz? Nükleer santrallere sahip birçok ülkenin "yenilenebilir enerji" üretimimizi arttıralım diye uğraşması, zorlayıcı hedefler koyması, araştırmalara kaynak aktarması abesle iştigal mi oluyor sizce? Emin olun, şu son 4 gündür yaşananların zararları tümüyle açığa çıktığında (ki bu devirde eskiden olduğu gibi gizli kalması mümkün değil) herşey daha da hızlı değişecek.

Bizim de önümüze bakmamız lazım artık, günü kurtaracak çözümler bulmak için illaki geriden nal toplayıp gelmemiz gerekmiyor!

Kirmit 15-03-2011 23:19

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi memoxenerji (Mesaj 768994)

kimsenin sizin veya çocuklarınızı nükleer serpintiye maruz bırakma hakkı olmadığı gibi
kimseninde benim yaşam standartımı engellemeye hakkı yok !çünkü kimisi evinde şortla dolaşmak için ....dan fazla enerji tüketirken kimisi (adıma konuşuyorum)atölyesinde,labaratuvarında nasıl daha az gereksinim duyarımı araştırıyor olabilir! teknolojiyi geliştirmekte ne yazıkki enerji tüketmekle oluyor.


SİZ İŞİNİZE GELENİ ALMAYA DEVAM EDİN,SİZİN İÇİN DOĞRU OLAN BU...

Evinde şortla dolaşmak için bir artı bir enerjiye gerek duyuluyorsa, bu ortamın sıcak değil soğuk olduğunu göstermez mi?(Soğuk olan yerin evin dışındaki ortam olduğunu belirtmem gerekir belki). Enerji sarfiyatından bahsediyoruz. Yani yazın, sıcak bir yerde şortla da gezmek artı enerji ihtiyacı mı gerektirir? (İlkokul mezunu olmayı küçümsemem, benim annem okuma yazmayı kendisi öğrenmiştir ama çok akıllı, medeni bir insandır. Ben de üç üniversitede okudum. Bu önemli değil, türkçe ve imla konularında da oldukça hassasım.)
Yani kimileri böyle yaşıyor sitemi var yazdıklarınızda, belki ben doğrudan yazılanı değil arkasındaki sitem ve özlemi yazıyorum. Sanıyorum psikoloji konusunda biraz hassasım ve biraz da anlıyorum diyelim. Bu bir iddia değil ama isterseniz araştırın.

odogal 16-03-2011 00:09

Nüklüer santrallar mı yoksa kömür, gaz, petrol tüketen santrallar mı doğaya daha fazla zararlı?

Tartışmanın (son mesajlardaki) dışında sadece öğrenme amaçlı soru.

Kirmit 16-03-2011 00:19

Sayın memoxenerji,
Söylemek istediğim şu, bir tüketim politikası var ve biz burda doğaseven insanlar olarak az çok bunun farkında insanlarız.

Eşimle ben kısa süre önce bu dünyanın içinde mutsuzca tüketen insanlardık, deneyimledik ister istemez bu süreci. Reklamlar, politikalar vs vs...
200-300 metrelik mesafelere bile taksiyle gider olmuştuk. Belki satın aldıkça mutlu olabileceğimiz yanılgısı ve propagandasının etkisine öyle ya da böyle kapıldık. Tv var sonuçta, iletişim denen, istenilenin propaganda ve reklamla, telkinle elde edildiği bir dünyada yaşıyoruz artık, köyler dahil.
Yakın süre önce Erich Fromm'un bir kitabını okumuştum, "Olmak ya da sahip olmakla" ilgili bir kitaptı, adını tam hatırlayamadım, halen bazı kitaplar taşındığımız için koliler içerisinde.

Zaten bu kitapta anlatılanı bir süredir deneyimliyorduk, propagandaların, politikaların eşliğinde. Büyük alışveriş merkezlerine gidip alışveriş yaparken mutlu oluyoruz sanıyorduk. Şurdan şuraya giderken yürümek marifet değil, arabayla gitmek zorunluluktu sanki.
Ama gördük ki bu ortam insanın doğasına da aykırı, doğaya da aykırı. Bunun olumsuzluklarını maddi manevi yaşadık.

Ben 43 yaşımda başka bir yere taşınıp, bisiklet kulllanmayı öğrenmenin mutluluğu ve sağlıklı etkisini görüp yaşadım. Toprakla uğraşıp, bir tohumdan bir can oluşmasının mutluluğunu, çoşkusunu yaşadım. Daha önce hiçbir şey yapmıyor muydum? Elbette yapıyordum, bilgisayar başında... Ama bilgisayar başında hayat geçirmek, insanın doğasına aykırı olduğu gibi insana da, insanlığa da tek başına bir şey katmaz. İnsan doğal bir varlıktır. Başka ihtiyaçları vardır. Teknoloji bunu sağlamıyor.
Şehirdeki yaşamlara bakıyorum, teknoloji yaşamı kolaylaştıracak, zaman tasarrufu sağlanacak derken, insanlar özgürleşeceğine daha da köleleşiyor. Teknoloji arttıkça hırslar artıyor, ne zaman, ne enerji yetmiyor, ne de insan sağlıklı yaşayabiliyor.

Daha çok enerji, daha çok para, daha çok konfor değil!
Bir politik dünya var, insanların yönetildiği. İnsanlara ihtiyaç diye daha çok yük bindiriliyor, daha çok sahip olma hırsı verilmeye çalışılıyor.

Siz şayet doğayla ilgilenen bir insansanız bunun yanlışlığını daha kolay anlamanız lazım, çünkü biz bunu yaşayarak anlamış insanlar olarak burda varız.
Başka bir şey söylememe gerek var mı bilmiyorum?

memet 16-03-2011 06:53

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi odogal (Mesaj 769096)
Nüklüer santrallar mı yoksa kömür, gaz, petrol tüketen santrallar mı doğaya daha fazla zararlı?

Tartışmanın (son mesajlardaki) dışında sadece öğrenme amaçlı soru.

Soruyu hangisi daha zararlı biçiminde sorunca, nükler santralin atıkları sorunu v eherhangi bir kazada onarılamaz sonuçları bakmından zararlı vetehlikeli olduğu açık farkla belli.

Jezebel 16-03-2011 07:34

Japonyadaki olayların ışığında Nükleer Santrallerin ne kadar tehlikeli oldukları aşikar.
Bizim ülkemizin de deprem kuşağında olduğunu düşünürsek felaketle ne kadar burun buruna olunduğu ortada.
Greenpeace envayi çeşit eylemle bunu gözümüze sokmaya çalışıyor yıllarca,
artık kulak asmaya başlarız...

Yakup 16-03-2011 07:40

Bir çoğunuz evinizi veya işinizi iyi (verimli, huzurlu vs.) yönetiyor olabilirsiniz. Lakin Türkiyeyi tartışıyorsanız, Türkiyenin nasıl yönetildiğini dikkate almalısınız.

Hak ettiğiniz şekilde yönetilirsiniz.
Türkiyede bir çok fabrika, bir çok işletme özelleştirilmiştir. Hem teknik anlamda hem de idari anlamda iyi yönetilemediği için. Bu kurumlardaki personel yetkin olabilir /olmayabilir. İşletilemediklerinden, zarar ettiklerinden vs. sebeplerle satıldılar. (Detaylarına girmek fuzuli olur.)
Yaşadıkça görüyorum ki, işi henüz ehline verebilen, başkasının hakkına saygılı, yeterince olgun ve özür dileyerek söylüyorum yeterince ahlaklı bir toplum değiliz. Çok kaliteli ve yetkin, hem de ahlaklı insanlarımız var. Ama toplumun karar alma mekanizmasında etkileri yok denecek kadar az.
Düzelme var mı? Var bence. Ancak yeterli değil.
Henüz kapattığımız uçak fabrikalarının, araba fabrikasının (milli ve tarihi anlamda) intikamını alamıyoruz. Almak için tenezzül de etmiyoruz (Bayilik daha karlı). Hükümet AR-GE ye çok büyük kaynaklar ayırmış. Ama daha milli bağımsızlık yönünde (yani gelişmiş ülke olma yönünde) önemli bir ilerleme sağlamamışız.

Açıkça söyleyeyim. Ben korkuyorum. Korkağın tekiyim hatta. Çünkü bu ülkedeki dinamikleri ben kontrol etmiyorum. Benim güvenebileceğim birilerinin de kontrol etmediğini düşünüyorum.

Nükleer çalışmalar mutlaka yapılmalı. Yapmamak, kafasını deve kuşu gibi toprağa sokmaktır. Ama bunun daha ucuz ve verimli yolları varsa bunlar da göz ardı edilmemelidir. Çünkü nükleer, sadece enerji değil. Allahın yaratmış olduğu bir çok ilim gibi bir ilim. Kendine göre kuralları var ve bu kuralları idrak etmek bu millete de çok şey kazandıracaktır. Hedef bu olmalıdır.

Tekstil teknolojisini bir düşünün. Avrupalı dokuma yapmıyor. Makineler bizde. Çünkü iş yükünü bize yığmışlar. Ama sınırlarını kapatmak zorunda kalsalar, çok kısa sürede kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek güce sahipler.

Nükleer santral kurmamız şart değil, ama gerek teknoloji olarak gerekse toplumsal bilinç olarak bunu yapabilecek ve sağlıklı bir şekilde işlete bilecek güçte olmamız gerekli. Enerji ihtiyacımızı karşılamak amacı ile nükleer santral kurmak ta bunun yegane yolu değil.

memoxenerji 16-03-2011 08:41

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Kirmit (Mesaj 769099)
Sayın memoxenerji,
Söylemek istediğim şu, bir tüketim politikası var ve biz burda doğaseven insanlar olarak az çok bunun farkında insanlarız.
Eşimle ben kısa süre önce bu dünyanın içinde mutsuzca tüketen insanlardık, deneyimledik ister istemez bu süreci. Reklamlar, politikalar vs vs...
200-300 metrelik mesafelere bile taksiyle gider olmuştuk. Belki satın aldıkça mutlu olabileceğimiz yanılgısı ve propagandasının etkisine öyle ya da böyle kapıldık. Tv var sonuçta, iletişim denen, istenilenin propaganda ve reklamla, telkinle elde edildiği bir dünyada yaşıyoruz artık, köyler dahil.
Yakın süre önce Erich Fromm'un bir kitabını okumuştum, "Olmak ya da sahip olmakla" ilgili bir kitaptı, adını tam hatırlayamadım, halen bazı kitaplar taşındığımız için koliler içerisinde.
Zaten bu kitapta anlatılanı bir süredir deneyimliyorduk, propagandaların, politikaların eşliğinde. Büyük alışveriş merkezlerine gidip alışveriş yaparken mutlu oluyoruz sanıyorduk. Şurdan şuraya giderken yürümek marifet değil, arabayla gitmek zorunluluktu sanki.
Ama gördük ki bu ortam insanın doğasına da aykırı, doğaya da aykırı. Bunun olumsuzluklarını maddi manevi yaşadık.
Ben 43 yaşımda başka bir yere taşınıp, bisiklet kulllanmayı öğrenmenin mutluluğu ve sağlıklı etkisini görüp yaşadım. Toprakla uğraşıp, bir tohumdan bir can oluşmasının mutluluğunu, çoşkusunu yaşadım. Daha önce hiçbir şey yapmıyor muydum? Elbette yapıyordum, bilgisayar başında... Ama bilgisayar başında hayat geçirmek, insanın doğasına aykırı olduğu gibi insana da, insanlığa da tek başına bir şey katmaz. İnsan doğal bir varlıktır. Başka ihtiyaçları vardır. Teknoloji bunu sağlamıyor.
Şehirdeki yaşamlara bakıyorum, teknoloji yaşamı kolaylaştıracak, zaman tasarrufu sağlanacak derken, insanlar özgürleşeceğine daha da köleleşiyor. Teknoloji arttıkça hırslar artıyor, ne zaman, ne enerji yetmiyor, ne de insan sağlıklı yaşayabiliyor.
Daha çok enerji, daha çok para, daha çok konfor değil!
Bir politik dünya var, insanların yönetildiği. İnsanlara ihtiyaç diye daha çok yük bindiriliyor, daha çok sahip olma hırsı verilmeye çalışılıyor.
Siz şayet doğayla ilgilenen bir insansanız bunun yanlışlığını daha kolay anlamanız lazım, çünkü biz bunu yaşayarak anlamış insanlar olarak burda varız.
Başka bir şey söylememe gerek var mı bilmiyorum?

elbette bu tükettirim politikasının farkındayım.bu uyarınıza gerek yok.

tartışma öyle noktaya taşındıki aptal,insanlık ve doğa düşmanı etiketleri yapıştırıldı üstümüze.
dikkat edin bu mesajın hemen ardından bile ''öyle değilmisiniz''anlamında yeni metinler eklenecek.

itiraf edeyim imrenerek bakıyorum şehrin kargaşasından kaçmış,kendine huzurlu bir ortam kurmuş,kısmen veya tamamen burada yaşamını sürdüren arkadaşlara.

kim istemez ki ?ama buda yine imkanlar doğrultusunda...

neyse benim kurduğum cümlelerin pek önemi yok.nasılsa anlatmaya çalıştığım farklı yorumlanacak :)

malina 16-03-2011 10:27

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi memoxenerji (Mesaj 769173)
neyse benim kurduğum cümlelerin pek önemi yok.nasılsa anlatmaya çalıştığım farklı yorumlanacak :)

Alıntı:

kimsenin sizin veya çocuklarınızı nükleer serpintiye maruz bırakma hakkı olmadığı gibi kimsenin de benim yaşam standartımı engellemeye hakkı yok !
Öyle cümleler kuruyorsunuz ki...

Bu durum "senin dini sana, benim dinim bana" gibi bir şey değil ki; ya da "ben sana karışmıyorum, sen de bana karışma"

Yukarıdaki cümlenizi biz mi yanlış anlıyoruz?


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 03:32.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025