agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Enerji (https://www.agaclar.net/forum/enerji/)
-   -   Nükleer Enerji - Nükleer Santral (https://www.agaclar.net/forum/enerji/503.htm)

memet 24-03-2011 17:07

Kolletif güvenlikten kastedilenin ne olduğuna dair yazı yazacaktım. Webgezer zaten benim yazacağımdan daha iyi yazmış aynı içerikte.

Bir ülke kendi ulusal çıkarını düşünmeyecek de başka neyi düşünecek, shell'in global karları uğruna ulusal güvenliğini mi satışa çıkaracak?

aydın 01-04-2011 11:38

:(
 
Bu yağmurlara dikkat. Sonunda japon radyasyonu bize de ulaştı...

http://www.haberturk.com/yasam/haber...i-tespit-ettik

MeyveliTepe 04-04-2011 19:14

Epeydir yazmıyoruz ancak Fukushima ile ilgili haberler gelmeye devam ediyor. Endişe ile izliyoruz.

Santraldeki sızıntı durdurulamıyor. Aylarca durdurulamıyacağı açıklandı. Şu ana kadar dahi toprak, su ve deniz kirlendi. Hava yoluyla etraftaki topraklara yerleşti. 80 km yarıçaptaki bölgenin 50-100 yıl boyunca kapatılması konuşuluyor. İnsanlar su içemez, bir şey yiyemez hale geldi. Kirlenmenin etkileri ve yayılımı henüz bilinmiyor. Yiyecek zincirindeki yayılma git gide genişliyor. Hatta, santral çevresinde erişilemeyen, radyasyon sebebiyle mahsur kalan insanların varlığından söz ediliyor.

Felaketi durdurabilmek için gösterilen çabalar çoktan prosedür dışı. Birinin aklına geliyor, şöyle yapsak durdururmuyuz diye, yapıyorlar ama durmuyor. Ertesi gün başka bir şey deniyorlar.

Bunu neden söylüyorum. Determinist prosedürler her şeyi önceden görmeyi ve buna göre yapılacakları belirlemeyi esas alır. Bu yüzden nükleer santrallerin prosedürleri çok ağırdır. (gördüğüm bir tanesinde 20bin+ prosedür olduğunu yazmıştım daha önce). Eminim Japonlarınki de öyleydi. Oysa doğanın insan deterministliğiyle alakası yoktur. Prosedür yazmışlar, ona göre felaket yaratayım demez, kendi kafasına göre davranır.

Bir dostumuz, blogdaki yazımıza şöyle bir yorum bırakmıştı:

"Bir sistem tasarlanirken iki turlu yaklasilabilir:
1. fail-safe (olasi bir cokusu onlemeye calisan bir sistem)
2. safe-fail (cokusten kolayca ayaga kalkabilecek bir sistem)

Dogada sistemler, organizmalar safe-fail'dir, sistemlerin illaki cokecegi kabul edilir ama tahribatin etkilerinden kolayca ayaga kalkabilecek sekilde evrilir. Mesela ayagi kopan bir orumcek, kuyrugu kopan bir kertenkele hayatina devam edebilir. Ama insan yapisi sistemlerde nedense enerji olasi felaketleri onlemek icin harcanir. Ben doganin yaklasiminin hayatta kalma acisindan daha dogru oldugunu dusunuyorum.
Bugun konusuluyordu, eger tsunami sirasinda gelen dalgalar icin yapilan duvar 1.2 m daha yuksek olsaymis bu felaket onlenebilirmis. Bir sonraki tsunaminin 1.3 m'lik dalgalar yaratmayacaginin garantisi nedir?
Kisaca demem o ki, onceligimiz safe fail sistemler yaratmak olmali, eger yaratamiyorsak o sistemi insa etmemeliyiz. Bir nukleer santralin safe fail seklinde insaat edilebilecegine dair inancim ise pek zayif."


Bu yorum aradaki farkı çok güzel açıklıyor. Her türlü tedbiri alacağız diye böyle bir şey yapılamaz, çünkü eninde sonunda bu tedbirler bir şekilde, er ya da geç işe yaramayacaktır. Çünkü doğanın kanunlarına aykırı.


Yorumda ifade edildiği gibi, felaket gerçekleştiğinde kimse zarar görmeden, en azından etrafa ve nesillere sirayet etmeden kolayca sıyrılabilmenin bir yolu olursa doğa ile uyumlu bir sistem tasarımı yapılmış olur ki, içinde radyasyon olan bir şeyde bu söz konusu değil. Onun için de bu konunun grisi yok, siyah ve beyaz kadar net.

neşride 04-04-2011 20:30

Çernobil'in üzerinden tam tamına 25 yıl. geçmiş. 25 yılda bir nükleer felaket...



ÖLÜMÜN DİĞER ADI ÇERNOBİL


Özdek EVRİM


26 Nisan 1986 günü gece yarısını 1 saat 24 dakika geçmişti, eski Sovyetlerin RBMK tipi nükleer reaktörlerinden kurulmuş atom santrallerinden birinin 4. reaktöründe iki büyük patlama meydana geldi. Bu tarihe kadar adı duyulmamış bu santralin adı Çernobil’di. Çernobil adı bu tarihten sonra ölümün adlarından biri olacaktı. Çernobil kazasından sonra o bölge de yaşayan 116.000 insan ilk bir ay içinde göç ettirildi, ama bu göç edenlerin hemen hemen hepsi zaten ölümcül dozun üzerinde radyasyon almıştı. Yine kaza sonrasında bölge de temizlik ve onarım işlerinde çalıştırılan 600.000 insan, ölümcül doz olan 10 millisievert’in 16.5 katı yani 165 millisievert radyasyona maruz kalmışlardı. Bu insanların büyük çoğunluğunun yaşamları büyük acılar içinde son bulmuştur.

Bölge ile ilgili araştırma yapan bilim insanları, 5 milyonun üzerinde insanın yüksek düzeyde radyasyona maruz kaldığını söylüyorlar. Bu kaza sonrasında 264.000 hektarlık bir alan da tarım yapılamaz duruma geldi, 485 köy ise tamamen boşaltıldı. Kaza sonrasında radyoaktif bulutlar 27-30 Nisan arasında, Finlandiya, İskandinavya, Belçika; 28 Nisan-2 Mayıs arasında Doğu ve Orta Avrupa, Güney Almanya, İtalya, Eski Yugoslavya, Ukrayna ve Eski Doğu Bloğu Ülkeleri, Türkiye-Karadeniz; 1-4 Mayıs arasında Balkanlar, Romanya, Bulgaristan, Türkiye-Trakya; 2 Mayıs’tan sonra Karadeniz-Türkiye olmak üzere çok geniş bir alanı etkiledi. Bu bölgelerde radyasyona bağlı hastalıklarda normalin üzerinde artışlar gözlemlendi. Unıcef’e göre beyaz Rusya’da 1988’den bu yana çocuklarda görülen hastalıklardaki artış oranları; sinir sistemi ve duyu organları %43, kan dolaşımı hastalıkları %28, cinsel organ ve üriner sistem hastalıkları %39, kemik, kas ve bağ dokuları hastalıkları %62, kan üreten organ hastalıkları %24, demir eksikliği anemisi %10, endokrin sistem bozuklukları %8, şeker %28, doğuştan kalp ve dolaşım hastalıkları %25, kötü huylu urlar %38 olarak duyurulmuştur. Ukrayna Sağlık Bakanlığı kazadan sonra üçte birini çocukların oluşturduğu 3,5 milyon kişinin ciddi rahatsızlıklarla pençeleştiğini açıkladı. Ukrayna'da tiroit kanserine yakalananların sayısı yine on kat artmıştı. Uluslararası Kanser Araştırmaları Derneği'nden Dr. Elisabeth Cardis'in önderliğindeki Dünya Sağlık Örgütü bilim insanları, Beyaz Rusya'daki Gomel'de, kaza günü dört yaşın altında olan çocukların yüzde 36,4'ünün tiroit kanserine yakalandığını açıkladılar. Beyaz Rusya'da yaşayan kadınların yaşam süreleri 74 yıldan 58'e inmiş durumda. Bölgede kazadan 9 yıl sonrasında sakat doğan çocuk sayısı yüzde 20'lere ulaştı. Beyaz Rusya Sağlık Bakanlığı'nın verdiği bilgilere göre, ülkedeki çocukların yüzde 29'u kronik hasta. Ukraynalı bilim insanı Dr. Georgiy Lisiçenko, Dinyeper Nehri'ndeki radyoaktivite düzeyi konusunda yetkilileri uyarıyor. Bu nehir, Kiev'de ve ülkenin pek çok yerinde 30 milyon insanın içme suyunu karşılıyor; bunun yanı sıra, tarlalarda sulama amaçlı kullanılıyor…


Dünya da Çernobil atom santralindeki kaza öncesinde ve sonrasında da çok sayıda nükleer kaza meydana gelmiş, bu kazalar sonucunda da çevreye yayılan radyasyon insan ve diğer canlılar üzerinde ölümcül etkiler göstermiştir; fakat daha lokal kalmıştır. Çernobil kazası ile ilk kez ortaya çıkan durum bu santrallerdeki kazaların sınır tanımadığıdır. Çernobil’in ölüm bulutları çok geniş bir sahayı etkilemiştir. Çernobil’den Türkiye’de en fazla etkilenen bölge doğal olarak Karadeniz bölgesi olmuştur. Bu bölge de üretilen çayları serpinti sonrasında içerek, halkında içmesi gerektiğini söyleyen bakanlardan tutunda, bu bölgede havada, toprakta ve suda radyasyon ölçümleri yaptırmayan ve hatta yapılan ölçümleri de halktan saklayan iktidarlar....
.......

Ölümün diğer adı Çernobil oldu, bir Kez daha hiçbir yerin ölümle anılmaması için; Ne Sinop’ta, Ne Mersin’de, Ne Türkiye’de ve Ne Dünya’da nükleer istemiyoruz! Nükleere Hayır!



http://www.mersinnkp.com/yazidetay.asp?id=8

MeyveliTepe 12-04-2011 12:21

International Atomic Energy Agency
Fukushima Nuclear Accident Update Log

Alıntı:

...
The nuclear accident at Fukushima Daiichi is now rated as a level 7 "Major Accident" on INES. Level 7 is the most serious level on INES and is used to describe an event comprised of "A major release of radioactive material with widespread health and environmental effects requiring implementation of planned and extended countermeasures". Japanese authorities notified the IAEA in advance of the public announcement and the formal submission of the new provisional rating.
...
Fukushima'daki durumun en yüksek seviye olan (Çernobil ile aynı seviye) 7'ye yükseltildiği bildiriliyor.

Şimdi büyük bir "cesaret", "girişimcilik", "yatırımcılık" vb. sıfatlarla nükleer santralleri kuran, kurulmasına karar veren kişi ve kurumlar, ileride 7 seviyesine çıkmış bir nükleer felaketle karşılaştığımızda, şayet hatırlanırlarsa ve hala hayatta iseler sorulduğunda, "ne yapalım, o günün şartları öyleydi. Böyle olacağını bilseydik yapmazdık" diyecekler. Aynı, çernobil günlerinde insanları radyasyonlu çay içmeye davet eden bakanın çok sonradan söyledikleri gibi.

zappie 12-04-2011 15:13

1 Eklenti(ler)
Konuya duyarli arkadaslarimizi 24 Nisan'da Istanbul/Kadikoy'de yapilacak "Nukleer Santrallere ve Yasami Yok Eden Enerji Uretimlerine Hayir " mitingimize davet ediyorum.

recepağa 12-04-2011 17:00

Amaç dünya üzerinde bizim de artık nükleer enejimiz var diye şarkı türkü söylemekse tamam HEMEN kuralım.Velakin uzun vadelere bakmakta fayda var her ne olursa olsun güneş ve rüzgar enerjisini Çölde cadırını klima ile buzdolabıyla süsleyen Ayrımcılık yaptığım sanılmasın zira üzülürüm buna ama Bedeviler varsa neden TÜRKİYE"DE yok.

Hayır o değilde nükleer Reaktöre yapılacak olan yatırımın bu sektörlere teşvik olarak verilmesi inanın tüm vatandaşlarımız için can simidi olaçaktır.Yok lpg de vergi az yükseltelim mantığı ile vergi barışı ayağıyla tüketimi bitir ve sonrada vergileri enerji üzerinden yükselt MANTIKSIZLIK.

Her evin apartmanın üstünde bir solar enerji paneli ve ruzgar tribünü koy ama yok sen o zaman vergiye özellikle özel tüketiçi vergisine tabisin ve inanın beklediğiniz kadar az olmayacaktır.

Her ne kadar sürç-i lisan eyledikse de NÜKLEERE alternatifleri olduğu süreçe HAYIR diyorum.

ulotrix 03-05-2011 21:39

arkadaşlar szi bilmeme ama ben santral yapılacak olan yerlerde protesto direniş için orada olacağım bu bir canlı olmanın ödevidir diye düşünüyorum

memet 23-05-2011 16:42

Olacağı buydu. Fukuşima nükleer santralindeki felaket sanıldığından daha kötüymüş. Daha ne sanmalıydık ki, bir de bundan kötüsü olduğunu söylüyorlar.

memoxenerji 30-05-2011 10:24

http://dunya.milliyet.com.tr/almanya...63/default.htm

memet 31-05-2011 08:53

Almanya nükleer programın iptal ediyor link bununla ilgili.
Ülkemizin yarısı potansiyele sahip olup, iki katı rüzgar santrali olan ülke.

malina 31-05-2011 10:00

Sadece bir linkle geçiştirilmesin, koplayalalım...
Alıntı:

Almanya'da beklenen karar sonunda çıktı

Almanya'da iktidarda bulunan Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ile Hür Demokrat Parti (FDP), nükleer santrallerin en geç 2022 yılı sonuna kadar tümüyle kapatılmasını kararlaştırdı.


Koalisyon partilerinin temsilcileri, dün gece geç saatlere kadar yaptıkları toplantıda nükleer santrallerin 2021 yılında tümüyle kapatılması, ancak incelemeler için 1 yıl daha opsiyon tanınmasını karara bağladı.

Almanya Başbakanı Angela Merkel tarafından nükleer santrallerin kapatılması konusunda tavsiyelerde bulunmak amacıyla oluşturulan Etik Komisyonu, santrallerin 2021 yılında tümüyle kapatılmasını önermişti.

Başbakan Merkel yaptığı açıklamada, Almanya'da, nükleer santrallerden vazgeçilmesinden sonra enerji alanında yepyeni bir mimarinin ortaya çıkacağını söyledi.

Etik Komisyonu Başkanı Klaus Töpfer de bugün başkent Berlin'de düzenlediği basın toplantısında, şirketlerin gerekli yatırımları yapabilmesi için kesin bir tarih verilmesini gerekli gördüklerini söyledi. Töpfer, çevreye zarar vermeyecek yeni enerji kaynaklarının bulunması ve Almanya'nın enerji ithal etmek zorunda kalmaması durumunda, nükleer santrallerin tümünün gelecek 10 yıl içinde kapatılmasını önerdiklerini ifade etti.
Etik açıdan nükleer atıklar için nihai bir depolama yerinin bulunmasını da gerekli gördüklerini kaydeden Töpfer, bu önerilerin gerçekleşmesinin Almanya'ya yük getirmeyeceğini, aksine bir fırsat olacağını sözlerine ekledi.

Öte yandan bazı hükümet yetkilileri, kapatılacak nükleer santrallerin, enerji ikmalinde sorun yaşanması durumunda geçici bir süre kullanılmak üzere, belirli bir süre faaliyete hazır tutulmasının düşünüldüğünü bildirdi.

Karar, Fransa'da geniş yankı uyandırdı

Almanya'da iktidarda bulunan Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ile Hür Demokrat Parti'nin (FDP), nükleer santrallerin en geç 2022 sonuna kadar tümüyle kapatılmasına yönelik verdiği karar, Fransa'da geniş yankı uyandırdı. Almanya'daki koalisyon partilerinin kararı, Fransız Yeşiller Partisi tarafından memnuniyetle karşılanırken, iktidar partisi, nükleer enerji politikasında değişiklik olmayacağı mesajını verdi.
İktidardaki Halk Hareketi Birliği'nin Genel Sekreteri Jean-Francois Cope, elektrik enerjisinin yüzde 85'ini nükleer enerji kaynaklarından karşılayan Fransa'nın,''Almanya örneğini izlememesi gerektiğini'' söyledi. RTL radyo kanalına konuşan Cope, ''Nükleer enerjiden vazgeçilmesine karşıyım''dedi.

Nükleer enerjinin Fransa'nın sanayi gücünün önemli bir parçası olduğunu ifade eden Cope, ülkedeki nükleer enerji güvenliğinin tam olduğu görüşünü savundu. Fransa'da Ekoloji ve Yeşiller Partisi Genel Sekreteri Cecile Duflot, Berlin'den gelen haberi memnunlukla karşıladıklarını açıklarken, bu kararın, partinin yıllardır savunduğu ilkeleri de haklı çıkardığı görüşünü dile getirdi.

RTL radyosuna konuşan Duplot, ''Bu karar, nükleer enerji dışında çözüm bulma imkanının her zaman mevcut olduğunu gösteriyor. Bu örnek bir davranış ve bütün Avrupa'ya yayılmasını umut ediyorum'' dedi.

Avusturya da karardan memnun

Nükleer enerjinin amansız muhalifi Avusturya, Almanya'nın nükleer enerji taraftarı ülkelere "çok kuvvetli bir işaret veren" nükleer santralleri 2022'ye kadar kapatma kararından sevinç duyduğunu bildirdi.

Avusturya'nın bir başka komşusu İsviçre'nin benzer kararını geçen hafta kutlayan Avusturya'nın Çevre Bakanı Nikolaus Berlakovich yayınladığı açıklamada, "Bir başka sanayileşmiş ülkenin bu kararı çok güçlü bir işaret" dedi.
Bunun nükleer enerjiden kurtulmanın yapılabilir ve mümkün olduğunu gösterdiğini kaydeden Berlakovich, İsviçre ve Almanya'nın kararlarında Avrupa'daki düşünce tarzı değişikliğinin görüldüğünü ifade etti.

Avusturyalı bakan, "Eğer Almanya nükleerden vazgeçiyorsa, atom kullanan diğer büyük ülkeler bunu kesinlikle izleyecektir" dedi.
Avrupa Birliği'ndeki nükleer santrallerin dayanıklılık testlerinin yapılması için sürekli bastıran Avusturya, 1978'den beri nükleere karşı tavrını değiştirmedi.

Almanya Başbakanı Merkel'den açıklama

Almanya Başbakanı Angela Merkel, bugün başkent Berlin'de bazı bakanlarla birlikte düzenlediği basın toplantısında, geleceğin enerjisinin temiz ve güvenilir olması, ayrıca enerji konusunda dışarıya bağımlı hale getirmemesi gerektiğini belirterek, bunun zor bir görev olduğunu, ancak Almanya için birçok fırsatı da beraberinde getireceğini söyledi.
"Nükleer enerjiden 2022 yılı sonuna kadar adım adım vazgeçeceğiz" diyen Merkel, 2022 yılına kadar enerji üretimindeki yenilenebilir enerji payını yüzde 17'lerden yüzde 35'e kadar artırmayı hedeflediklerini, bu hedef izlenirken ülkede enerji kesintileri yaşanmaması ve yurt dışından enerji ithal edilmemesi gerektiğini kaydetti.

Bunun için çok sayıda yasa hazırlayarak kabinede onaylayacaklarını ifade eden Merkel, enerji üretiminde zorluklar yaşanması durumunda son çare olarak bazı nükleer santrallerin geçici bir süre açılmasının sözkonusu olabileceğini sözlerine ekledi.
Almanya Çevre Bakanı Norbert Röttgen de, tüm partilerin üzerinde anlaşabileceği ayrıntılı bir plan hazırladıklarını belirterek, ilk aşamada 7 en eski nükleer santral ile Krümmel santralinin kapalı kalacağını, 6 nükleer santralin 2021 yılında, en yeni 3 nükleer santralin de 2022 yılında kapatılacağını söyledi.

Ekonomi ve Teknoloji Bakanı Philipp Rösler ise, nükleer santrallerin kapatılmasıyla ilgili gelişmeleri sürekli izleyeceklerini, özellikle küçük ve orta ölçekli şirketlerin enerji konusunda teşvik edileceğini ifade ederek, yenilenebilir enerji üretiminde çevrenin korunmasının, elektrik kesintisi yaşanmamasının ve enerjinin yurt dışından ithal edilmemesinin önemli olduğunu bildirdi.

Ulaştırma Bakanı Peter Ramsauer, rüzgardan elektrik üretmek amacıyla kullanılan rüzgar pervanelerinin sayısını azaltacaklarını, ancak bunların gücünü artıracaklarını söyledi.

http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=248538

memet 07-07-2011 16:02

Japonya'da santral radrasyon sızdırmaya devam ediyor.Olumlu bir gelişme olduğuna dair hiç bir belirti yok. Çernobil'den daha kötü bir durum devam ediyor.Ama "çevreci duyarlığı" sıkıldı sanırım konudan.
Felaket herkesin gündeminden düştü.

memet 04-08-2011 14:26

Japonya bütün nükleer santrallerini kapatıyor ve Türkiye'deki nükleer santral ihalesinden çekilmiş.

Fukuşima nükleer santralindeki felaket, sızıntının durdurulduğuna dair bir haber yok. Çevrecilik magazin boyutunda algılanan bir durum olduğu için gündemden düştü.

Dogasever 09-08-2011 18:20

Savaşlar bir aldatmacadır. Ölen askerler gelecek nesiller rahat etsin diye öldüklerini sanırlar ya da öyle inandırılırlar. Halbuki gerçekten gelecek nesilleri kurtarmak istiyorsak, Bugün nükleere karşı savaşmalıyız. Mersin'e Sinop'a gidenler bir avuç insanla sınırlı kalmamalı. Her yerde ve her ortamda Nükleer Karşıtlığını gösterelim. Bu çaba ancak böyle başarılı olabilir. Japonya bile ihaleye katılmaktan vazgeçtiyse, bunun nedenini hükümet yetkilileri düşünmelidir. Nasıl bir şeye imza attıklarının farkında olmalılar.

memet 25-08-2011 07:10

"ABD'nin Virginia eyaletinde meydana gelen 5,9 büyüklüğündeki depremin ardından, İrene kasırgasının ikinci darbeyi vurduğu North Anna nükleer santralinde "acil durum alarmı" verildiği, hasar tespit çalışmalarının yapıldığı bildirildi."

kaynak, CNN

syılmaz 12-03-2012 12:21

Konunun tamamını çok uzun olduğu için okuyamadım ama başından, ortasından, sonundan okuyabildiğim kadar okudum. Gördüğüm kadarı ile karşı olanlar hep aynı bakış açısı ile bakmış.

Analitik düşünüp, konuyu her açıdan incelememiz gerekir. Evet hiç kimse başka alternatifler varken nükleer santral istemez. Ben de ailemin yaşadığı şehirde nükleer santral istemem. Özellikle bizim milletimizin işini pek profesyonel yapmadığını düşünürsek olası kaza veya ihmal ihtimali, gelişmiş ülkelere göre daha fazla olur.

Peki alternatif ne olacak? Enerjiyi ithal ediyorken Türkiye kalkınabilir mi? KALKINAMAZ. Enerjiye harcadığınız para sizin ucuza imalat yapmanızı engeller, ihracatta rekabetinizi düşürür, ithalatın yükselmesinin önünü açar. Şu an Türkiye ekonomisinin gözle görülür en büyük sorunu olan 'cari açık' sorununu çözmeye engel olur. Bağımsız olabilir mi? OLAMAZ. Enerjiyi satın aldığınız ülkelere her zaman muhtaç olursunuz, enerjiyi kestikleri an sanayiniz durur, kaos ortamı başlar.

En temiz enerji kaynağının rüzgar ve güneş enerjisi olduğu muhakkak ama Türkiye'nin sadece sınırlı bir kısmına rüzgar santrali kurulabilir, güneşten enerji üretmek ise şu an ki teknolojik imkanlarla çok pahalı. Kısaca sadece rüzgar ya da güneş enerjisi ile Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılamak imkansızdır. Doğalgaz kaynağımız olmadığına göre doğalgaz ile elektrik üretmek Türkiye için çok mantıksızdır, zaten bu alternatifte dışa bağımlılığı açar.

Almanya'nın 2022'ye kadar tüm nükleer santralleri kapatması ile ilgili konuyu okurken atlanılmaması gereken bir madde var, Almanya'nın enerji ithal etmemesi koşulu ile santraller kapanabilir diyiyor yani diğer kaynaklardan üreteceği elektrik Almanya için yeterli olacaksa santralleri kapatacak. Gerekirse enerjiyi ithal ederim ama yine de santrali kapatırım gibi bir düşünceleri yok. Bu durumda santralleri kapatırım sözü muhtemelen sadece kamuoyunun güncel tepkisini azaltmak, oy almak gibi tipik siyasi amaçlar için söylenmiş sözler gibi geliyor. 2022 gelsin de görelim gerçekten kapatacak mı? Hiç sanmıyorum.

Evet riski büyük ama kalkınamamış ve bağımsız olamayan bir Türkiye'de yaşamaktansa, kendimin, ailemin risk altında olduğunun farkında olarak, nükleer enerjiye EVET diyiyorum.

MeTePe 08-04-2012 01:37

Kuşkusuz dünyada nükleer felaketten en fazla nasibini almış ülke Çernobil'in yaşandığı Ukrayna'dır.

Peki derslerini almışlar mı bakalım?

- Üretilen enerjinin %50'si nükleer santrallerden.
- 15 civarında santral var.
- Uslanmamışlar... 2004 yılında 2 yeni büyük santral yapma kararı almışlar.

Hımm... fazla tartışmaya da gerek yok demek ki... Felaketi yaşayan dahi nükleer kullanmaya devam etmek istiyor.

Hep Almanya'dan bahsedilmiş. Almanya'nın kapatma kararı "koşullu". Eğer yerine koyabileceği enerji kaynakları olursa kapatacağını söylüyor. Eğer 10 sene içerisinde mucizevi bir kaynak yaratamazlarsa kapatmayacaklar demektir. Rüzgar enerjisi çözüm değil. Çünkü tam verimle kullanılsa bile en fazla enerjinin %20-25 inin rüzgardan elde edileceği öngörülmüş.

Kısacası, Alman politikacılar vatandaşa yalan söylemiş. Bugünü kurtaralım da 2021'e Allah büyüktür demişler. Ayrıca kapatacağını söylediği bir kaç santralinde ekonomik ömürlerinin bittiği ve zaten kapatılacağını da eklemeye gerek var mı bilmiyorum.

limon_sever 08-04-2012 12:43

Enerji de dışa bağımlıysak 2 nükleer enerji santrali değil 10 veya 20 nükleer enerji santrali yapmak lazım. Binbir zorluklarla kazandığımız parayı neden dış ülkelere verelim. Doğalgaza yapılan zam malum ortada. Enerji üretmemiz şart.

Sergüzen 08-04-2012 20:06

Analitik düşünüp, konuyu her açıdan incelememiz gerekir. Evet hiç kimse başka alternatifler varken nükleer santral istemez. Ben de ailemin yaşadığı şehirde nükleer santral istemem.

Peki sizin oturduğunuz bölgede niçin nükleer santral istemiyorsunuz da, benim veya başkalarının oturduğu bölgede istiyorsunuz? O bölgelerde yaşayan insanların hayatı daha az mı değerli? Nükleerin kurulacağı bölgelerde yaşayanlar da nükleer enerji santralı istemiyorlarsa, santral niye o bölgede kurulsun. Nükleerin zararlarını kabul ediyorsunuz, fakat enerji tüketiminin azaltılmasını ve azaltılmasını da düşünmelisiniz.
Nükleer enerji ile enerjide bağımsız olmayacağız. Hammaddeyi yine yurtdışından ithal edeceğiz.

syılmaz 08-04-2012 20:11

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Sergüzen (Mesaj 943050)
Peki sizin oturduğunuz bölgede niçin nükleer santral istemiyorsunuz da, benim veya başkalarının oturduğu bölgede istiyorsunuz? O bölgelerde yaşayan insanların hayatı daha az mı değerli?

Önce mesajı doğru okuyun. Başka şehirde kurulsun gibi bir cümlem yok. Duygusal olarak istemesem de mantık olarak evet dediğim yazıyor mesajda. Benim yaşadığım şehir için de geçerli.

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Sergüzen (Mesaj 943050)
Nükleerin zararlarını kabul ediyorsunuz, fakat enerji tüketiminin azaltılmasını ve azaltılmasını da düşünmelisiniz.

Enerjinin azaltılması koca bir hikayedir, sanayileştikçe tükettiğimiz enerji miktarı artacak.

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Sergüzen (Mesaj 943050)
Nükleer enerji ile enerjide bağımsız olmayacağız. Hammaddeyi yine yurtdışından ithal edeceğiz.

Türkiye'de keşfedilmemiş maden yatağı bulunması ciddi bir ihtimal. Yeteri kadar arama yapılmış değil.

http://www.haber7.com/haber/20110627...-Yozgattan.php

syılmaz 08-04-2012 20:24

Ayrıca bu ara yeterince tartışma yaşadım, bana eleştiri yöneltmeyin artık. :) Nükleer enerjiyi eleştirin, beni değil. Kendi görüşümü yazdım sadece.

sardenya 08-04-2012 23:46

Merhaba,
Sevgili Ağaç dostları, bu forum (agaclar.net) nükleer santrala karşıdır diyerek konuyu sabitlemesi gerekirken, görüyorum tartışılıyor. Konunun başka forumlarda tartışılması su götürür ama bu forum da tartışılmamalı. Doğayı savunan bir forum doğa dışı kaynakları savunamamalı.

MeTePe 09-04-2012 00:27

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi sardenya (Mesaj 943187)
Merhaba,
Sevgili Ağaç dostları, bu forum (agaclar.net) nükleer santrala karşıdır diyerek konuyu sabitlemesi gerekirken, görüyorum tartışılıyor. Konunun başka forumlarda tartışılması su götürür ama bu forum da tartışılmamalı. Doğayı savunan bir forum doğa dışı kaynakları savunamamalı.

Bu nasıl bir mantık? Radyoaktif maddeler uzaydan mı geldi? Radyasyon da doğanın bir parçası...

Sözünüz kendi içinde çelişen bir şey... Enerji elde ettiğimiz herşey doğal bir kaynak. Kömür de öyle, su da, rüzgar da...

Ayrıca, nükleer enerji en fazla doğa dostu olan enerji sistemlerinden biridir. Ne çöpü vardır, ne dumanı, ne kimyasal atıkları, ne de CO2 salınımı. Bir ormanın içine kursanız tek bir kelebek veya çiçeğin ölmesine neden olmaz.

Ha, diyeceksiniz ki patlarsa, çatlarsa ne olacak? Evet, olabilir. Ama dünyanın yaşadığı ve yaşayacağı tek felaket nükleer felaket değildir. Japonyada sadece tsunamiden 40.000 kişi öldü. Çekirdek erimesi olan santrallerden ölen bir avuç insan.

Asıl çevreci, doğayı seven insanların nükleer ve diğer enerji kaynaklarını tartışması gerekir.

sardenya 09-04-2012 00:36

Yeniden Merhaba,
Bir önceki (423) mesajımı yazarken yanlış bir tuş sonu yazdıklarımın hepsi güme gitti. Güme giden yazımın ana fikri şuydu.

Ben, Tıp, gıda-tarım ve iletişim harici teknoloji istemiyorum. Çünkü çevreyi kirletmekten başka bir katkısı yok. Cep telefonundan twit atmak çok mu elzem? TV de 3D film izlemek istemiyorum. 100 metreyi 13 sn. de ulaşan otomobil olmaz olsun. vs. vs. Son teknoloji maalesef doğadaki tüm türlerin yaşamasının doğal dengenin devamının önünü açacak üretimler odaklı değil daha çok kar nasıl yaparım odaklı olmuştur. Son teknoloji maalesef git gide buzulların erimesine çare bulamıyor. İklimlerin bozulmasına bir çare yok. Türlerin (bitki-hayvan) yok olmasına kaybolmasına bir çözümü yok son teknolojinin. daha çok örnek verilebilir uzatmak anlamsız.

Hastanelerde, okullarda, gıda üretimi yaparken, bir bilimsel konuyu paylaşırken iletişimi sağlayacak kadar enerji gereksinimi olsun yeter.

Benim bu düşüncelerim ham düşüncelerdir. Eksikleri olabilir, ama ana hatları ile böyledir.

sardenya 09-04-2012 00:42

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi MeTePe (Mesaj 943192)
Bu nasıl bir mantık? Radyoaktif maddeler uzaydan mı geldi? Radyasyon da doğanın bir parçası...

Sözünüz kendi içinde çelişen bir şey... Enerji elde ettiğimiz herşey doğal bir kaynak. Kömür de öyle, su da, rüzgar da...

Ayrıca, nükleer enerji en fazla doğa dostu olan enerji sistemlerinden biridir. Ne çöpü vardır, ne dumanı, ne kimyasal atıkları, ne de CO2 salınımı. Bir ormanın içine kursanız tek bir kelebek veya çiçeğin ölmesine neden olmaz.

Ha, diyeceksiniz ki patlarsa, çatlarsa ne olacak? Evet, olabilir. Ama dünyanın yaşadığı ve yaşayacağı tek felaket nükleer felaket değildir. Japonyada sadece tsunamiden 40.000 kişi öldü. Çekirdek erimesi olan santrallerden ölen bir avuç insan.

Asıl çevreci, doğayı seven insanların nükleer ve diğer enerji kaynaklarını tartışması gerekir.


Sayın MeTePe,

Ne hidro, ne Termik, nede fosil yakıtlı enerjiyi savunmuyorum. Aksine hele hele 2012 yılında termik santral kuranlara karşı imzalar topluyor, eylemlere katılıyorum.
Tsunami, seller, Depremler şu an aklıma gelmeyen pek çok olay doganın kendine çeki düzen veren bir tepkisi olarak kabul ediyorum.
Ama radyasyon, Kömür dumanındaki kanserojen maddeler, petroldeki kurşun, karbonmonoksit vs. vs. bunlar sadece doğadaki bir türün(insan) öteki türler(bitkiler-hayvanlar) üzerindeki tahakkümü olarak kabul ediyorum. Dünya yalnız insan türüne ait değildir.

Ben Rüzgar, güneş bize yeter diyorum o kadar.
Saygılarımla.

MeTePe 09-04-2012 02:53

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi sardenya (Mesaj 943197)
Ben Rüzgar, güneş bize yeter diyorum o kadar.

Sayın sardenya,

Size yetip yetmediğini bilemeyeceğim ama bize yetmiyor.

Eğer ormanda veya dağ başında çadır kurup, çalı çırpı ateşinde avladığınız tavşanları yiyerek yaşamıyorsanız siz de yetmez.

Oturduğunuz evden, giydiğiniz elbiseye, mesajınızı yazdığınız bilgisayara kadar her üretim enerji gereksinimi duyar. Bu gereksinim de, siz isteseniz de, istemeseniz de sürekli artmaktadır.

Rüzgar dediğiniz enerjinin en elverişli koşullarda, maksimum yararlanılması durumunda gerek duyulan enerjinin en fazla %20-25'ini karşılayabileceği tüm bilim adamlarının kabul ettiği bir görüştür. Pahalı olmasına hiç değinmiyorum bile...

Güneş enerjisi dediğinizin üretiminde ciddi çevre kirletici kimyasallar kullanıldığı sanırım bilmiyorsunuz. Enerji üretim maliyetinin mevcut yöntemlere göre neredeyse 5-6 kat pahalı olması da ayrı bir sorun. En önemlisi, hava bulutluyken veya geceleri, aksi gibi rüzgar da kesilmişse nereden enerji elde edeceksiniz? :cool:

Akü demeyin sakın.. :rolleyes: Çevre dostlarına akü kullanmak yakışmaz. Çevrenin en ciddi düşmanlarından biridir.

Ayrıca "ben şunun bunun dışında teknoloji istemiyorum" demekle kurtulamazsınız. Burada teknolojiden değil, enerjiden bahsediyoruz. Teknoloji olmadığında dahi enerjiye gerek duyarız. En basiti ısınmak için!

Kışın en soğuk, bulutlu, güneşsiz günlerinde ısınmak için rüzgar duasına mı çıkacaksınız?

webgezer 19-04-2012 14:37

Rüzgar, güneş ve hidro elektrik birbirlerinin yerine yedeklenerek kullanılabilir, rüzgar ve güneşten üretebileceğiniz kadar üretirsiniz kalanı da HES'ten karşılarsınız, bu yabancı ülkelerde yapılıyor, bunun için gereken altyapı da elektrik borsası şeklinde türkiye'de var zaten. Bahsettiğiniz %20-25'lere ulaşılsa zaten nükleere gerek kalmaz.

Ülkemizde yenilenebilir enerji sözde destekleniyor, devlet minimum alım fiyatı veriyor, rüzgara ( sizin deyiminizle pahalı olana ) 7.3cent, güneşe ( sizin deyiminizle 5-6kat pahalı olana ) 13.1cent. Destelenmeyen ne diye sorarsanız o da, kömür doğalgaz vb. den elektrik üretimi zaten 5-6cent...

Gelelim nükleere. Nükleer santral yapılacak, bunu firma yapacak bize elektrik satacak, satsın piyasa fiyatından... yok olmuyor devlet fiyat garantisi verecek. Peki ne kadara alınacak elektrik ? Son ihaledeki rakam 18cent !!! Yanlış okumadınız o ucuz denilen nükleer enerji rüzgardan 2 kat, güneşten 1.5 kat pahalı... Rüzgara 18cent verse devlet dağ-taş rüzgar türbini olur elde edilen enerji o nükleer santralleri katlar...

Ben nükleere her durumda karşıyım ancak siz neden nükleer enerjiye şu anda ödediğinizin 3 katı para ödemek istiyorsunuz onu bilmiyorum... Siz biliyor musunuz ?

MeTePe 19-04-2012 22:51

Sayın webgezer,

Ben teşviklerden, desteklemelerden vs. bahsetmiyorum. Gereksinimler ve üretim maliyetlerinden bahsediyorum. Verdiğiniz rakamların doğruluğunu kontrol etmedim. O yüzden üstünde yorum yapmayacağım. Ancak yaklaşımınız tamamen yanlış! Devletin alım taahütünde bulunduğu fiyat hiç bir enerji türünün MALİYETİ değildir.

Bakın maliyetlerle ilgili bilgi Bölüm 07. Nükleer Enerjinin Ekonomisi bu linkte çok güncel olmasa da mevcut! Örneğin rüzgar enerjisinin maliyeti bu verilere göre nükleerin 2 katı! Ancak son yıllarda bildiğim kadarıyla rüzgar enerjisinin yaygınlaşması ile bu makas biraz daha daraldı. Yine de hala pahalı.

Ayrıca, söyledikleriniz benim sorduğum soruların yanıtını vermiyor. Mevcut enerjiniz yeterli değilken, ve sürekli enerji gereksiniminiz artarken bunu hangi kaynaktan sağlayacaksınız?

Rüzgar enerjisi stabil bir kaynak değildir! Asla %100 verimle çalışmaz. Sanıyorum %10-15 verim elde ettiğinizde dahi kendinizi şanslı hissetmeniz gerekiyor. Kaldı ki, enerjide baz talep ve pik talep denilen bir konu var. Rüzgar tamamen kesilse, kışın hava kapalı ve gece olsa dahi bu baz talebi karşılamanız gerekiyor. Rüzgar, nükleerin bir alternatifi değil, destekleyicisi.

Hiç bir akıllı yatırımcı tüm bahislerini tek ata yatırmaz. Nükleer de böyle bir şey. Dünyanın tüm gelişmiş ülkeleri bu kaynağı kullandığına ve kullanmaya devam ettiğine göre, İran'ın bir santralinde bu kadar kavga kopartıldığına göre demek ki bizim gözden kaçırdığımız bir şeyler var.

Bir de bu taraftan bakmayı deneyin.

MeTePe 19-04-2012 23:04

Verdiğiniz rakamlar da doğru değilmiş.

İlk 2 ünitenin üretiminin %70, sonraki 2 ünitenin %30 unun 15 yıl için 12,5 cent desteklenmesi öngörülmüş. Yapılan ekonomik analize göre, santralin üretime geçtiği dönem için bu fiyatın ABD'de uygulanan fiyattan dahi ucuz olacağı kanısına varılmış.

http://www.edam.org.tr/EDAMNukleer/edamraporubolum3.pdf

Yani pahalı satın alma gibi bir durum yok. Sadece teşvik var. Bu santrallerin en az 30-40 yıl çalıştığı düşünülecek olursa ve yapımı ve işletilmesi için kaynak harcanmayacağı da dikkate alınırsa hiç fena bir yaklaşım değil.

webgezer 22-04-2012 01:04

Evet 18sent bir önceki iptal edilen ihalenin fiyatıymış. Son anlaşmada rakamı bazı yerler 12.35 bazı yerlerde 15,35 diye geçyor.
Milliyet Güngör Uras

Diyelim 12,35; siz teşvikten bahsetmiyorum diyorsunuz da alım garantisi dediğiniz teşvik zaten; devlet nükleeri kurana, başka yoldan daha ucuza üretebilsem/alabilsem bile senden 15yıl 12,35'ten alırım diyor. Bunun benzerini rüzgar için de yapıyor; rüzgar santrali kurmak pahalı bir iş merak etme fiyatlar düşse de senden 10 yıl 7,5 sent'ten alırım diyor. YEK Kanunu

Bu işte bir gariplik yok mu ? Devletin rüzgardan elde edilene 7,5c verirken nükleerden elde edilene 12,5c vermesi mantıklı geliyor mu ? Bunun anlamı nükleer enerjiyi rüzgara göre önemli ölçüde desteklemektir.

Doğru olan nükleere 7,5c verip rüzgara 12,5c vermek değil mi ? Neden yapmıyor devlet ? Yapamaz çünkü nükleere 7,5c verse nükleer santral yapılmaz, rüzgara 12,5c verse kurulacak rüzgar kapasitesi nükleeri katlar... Peki neden nükleeri rüzgardan daha fazla destekliyoruz ?

Enerji güvenliği demeyin, elektriğimiz çoğu doğalgazdan o da Rusya'dan, diyelim Rusya korktuğumuz gibi vanayı kapattı; doğalgaz santralleri devre dışı kaldı, elektrik şebekesine fazlasıyla yük bindi, şebeke iyi ihtimal dalgalandı, kötü ihtimal çökti, tam nükleer santrallerin enerjisine ihtiyaç duyduğunuz zaman. Tam güç çalıştıralım şu santralleri diyorsunuz... ama şebekede dalgalanma olduğu için prosedür gereği çoktan santraller acil duruma geçmiş, jeneratörler durmuş reaktörler kapatılmaya çalışıyor... Eh artık eğer elektrik şebekesini stabil hale getirseniz; Ruslar da reaktörü havaya uçurmadan acil kapatmayı tamamlarlar; vanayı kesmiş bile olsalar çıkacak arızaları anında giderirler; sonra tekrar çalıştırırlar reaktörü... ya da bizimkiler "biz zamanda radyasyonlu çay içmiştik bize bir şey olmaz" deyip reaktörün içine girip çalıştırırlar santrali... belki... kimbilir?... Allah'tan umut kesilmez! Bu açıdan bakarsanız kesintili bile olsa rüzgarın enerji güvenliği daha fazladır, hiç olmazsa çalışmak için şebeke elektriğine ve yabancı adamlara ihtiyacı yok...

Konu sadece nükleere karşı olmak değil, en mantıklı ne ise onu yapmak, sonuçta siz teşvikten bahsetmiyorum diyorsunuz ama devlet dediğim gibi teşvik ediyor. Siz de bu şekilde santral kurulmasına destek vererek dolaylı olarak bu desteği onaylıyorsunuz... Siz de bu taraftan bakın...

kazanlik 08-04-2013 21:50

bu foruma kizip uzun zamandir yazmiyordum ama neyse, gecen yildan bu yana cok sey degisti,
ben gunluk ortalama 70MWh elektrik enerjisini HER GUN bir sonraki gun icin saat bazinda tahmin ederek serbest piyasadan siparisle satin aliyorum, her gun ayni makineler yaklasik ayni kapasitede calistigi halde dogru tahmin yapabilme tecrubemiz %89,
bana gore sonsuz denebilecek buyuklukteki enerji kaynagindan aldigimiz enerjiyi bile modern yontemlerle dahi 24 saat onceden tahmin edemezken ruzgar ve gunesi nasil guvenilir gorebiliyorsunuz anlamiyorum,
TES,HES ya da nukleer santraller olmadan Gunes ve Ruzgar santrallerin TEK basina varligi soz konusu bile olamaz,

tesvikden sikayet edenlerede sadece cok bile veriliyor diyorum . o kadar,
yakinlardaki gunes panelleri yuzunden basimiza gelmeyen kalmadi, 1MW uretebilen santreller devreye girip cikarken olusturduklari gerilim dalgalanmalari yuzunden endustriyel elektronik cihazlar devreden cikiyor YANGIN riski yasadik, yani basinda nukleer istemeyenler emin olun Fotovoltaik tarlalarida istemezler,

hele hele o gunes pillerinin insaasi icin sokulen gul bahcelerini ,bugday tarlalarini gorduklerinde ve kablolama icin kesilen agaclari gordugunuzde acaba ne diyeceksiniz?
madem gunes enerjisinden uretilen elektirigi desteklemek istiyorsunuz, o zaman onlara verilen parayi sizin faturaniza yansitsinlar, bakalim kac kisi dilekce verecek,
siz hic 10MW lik FV santarali kuran bir adam gordunuz mu? tanidiginiz varmi?
hic birtanesi doga dostu degil, tahmin edersiniz herhalde,alayi yatirimci, bankaci, mafya

Sunu asla unutmayin, FV ve Ruzgar enerjisi uretimi verimi %100 bile olsa , memleketin her bir bos metre kare alanina FV de koysaniz HES, TES, **** nukleer santral olmadan ASLA uretilen elektrigi kullanamazsiniz,
bana inanmiyorsaniz cok cok kolay bir deney yapin, maaliyeti 10-20TL,
Dijital zamanlayicili priz alin, ve programdan RANDOM ozelligini secin, daha sonra bu pirize 2000-2500 WATT yuku gecmeyecek sekilde evdeki buzdolabi, TV, Kombi,lambalar,PC gibi cihazlari baglayin, sonrada 24 saat bu sekilde yasayin ve gonulden deyinki ben boyle yasayabilirim, hodri meydan

Fagus Sylvatica 08-04-2013 23:38

Sayın kazanlik, söylediklerinizin bir kısmına katılıyorum. Yani sadece rüzgar ve güneşle insanlığın enerji ihtiyacı karşılanamaz, mümkün değil. Ve özellikle Türkiye ve hatta Avrupa'nın geneli için güneşten elektrik üretimi bir seçenek dahi olamaz böyle güçlü bir ekosistem ve az güneşlenme varken ( İstanbulda yılda 120 gün yağışlı geçiyor, bulutlu havaları da katarsak yılın çoğu güneşsiz, eğer bulutlu havalarda da de yeter diyorsanız haklısınız ama elde edilen enerji miktarı kaybedilen doğa alanına değmez). Rüzgar ise belirli bir ölçüde çözüm olabilir ancak. Özellikle küçük yerleşimler için müthiş bir çözüm olur. Ama büyük sanayi kentlerine tam bir çözüm olamaz. Fosil yakıtları da elersek nükleerin önemli bir yere sahip olacağı kesin. AMA GELECEKTE. Çünkü hala nükleer enerjiyi kontrol etme yeteneğine sahip değiliz. Bilim adamları nükleer enerjinin gümüş kazığına sahip olmadığımızı ve bir canavara dönüşebileceğini söylüyorlar. Ama nükleer enerji gelecek vaadeden bir enerji. Nükleer atıklar sorununu halledip bir sızıntı ihtimalinde sorunu çözecek teknolojiye eriştiğimizde temiz ve inanılmaz etkili bir enerji türü olacaktır, eminim (yani kestirip atmamak gerekiyor). Ancak, henüz bu teknolojiye sahip değilken Türkiye gibi küçük bir ülkede bu riski almaya değmeyeceğini düşünüyorum (Çernobilin tüm Avrupa'yı etkilediği hesaba katılırsa). İşin ekonomik boyutuna gelinirse, Türkiye bu santrali 20-30 milyar dolar karşılığında Rusya'ya yaptıracak ve yakıtını da hep Rusya'dan alacak. Yani tamamen karsız ve çok pahalı. Hatta bakan artık iki haneli elektrik faturalarını unutmamız gerektiğini söyledi. . Yani işin ekonomik boyutu da kötü. Üstelik bu durum Türkiye'yi enerji bakımından Rusya'ya iyice bağımlı kılacaktır. Halbuki Türkiye bu teknolojiye sahiptir ve zamanı geldiğinde kendi üretmelidir.

Fagus Sylvatica 08-04-2013 23:43

Ha bir de, dünyanın geneli için en önemli çözüm -en azından bir ölçüde- daha düşük nüfustur. Çünkü genelde düşük nüfuslu ülkeler daha fazla refah sahibi olur ve yeniliklere daha açıktır. Örneğin İskandinav ülkeleri hayatlarında artık çoğunlukla temiz enerjiyi kullanmaktadırlar. Türkiye'nin nüfusu 70 milyonda kalırsa bu bir ölçüde bizim için de geçerli olabilir.

kazanlik 09-04-2013 13:43

yenilenebilir enerji HES, TES, nukleer olmadan olmaz demem zaten yetmeyecegi anlaminda degildir, yenilenebilir enerji HES,TES, ve nukleere BAGIMLIDIR, bunlar olmadan yenilenebilirin varligi soz konusu olamaz, orneginide yukarda verdim,isteyen herkez deneyebilir, surdurulebilir bir enerji icin FV ve ruzgar jeneratorleri sadece katki yapabilir, o kadar,Gunes ve Ruzgar jeneratorleri Asla kendi baslarina kullanilamaz , benim gibi elektrigi cok kullanan herkesde uretilen elektrigin kalitesinden sikayetci olur,

Nufus planlamasi fikrinize katilmiyorum, ben kalabalik aileleri severim, (-;

genel olarak soylediklerimiz ayni, ancak onceliklerimiz degisik,
ben once nukleer kuralim, gunes enerjisi teknolojisi bugun icin yeterli degil belki gelecekte diyorum,
siz ise nukleer cok tehlikeli, gelecek vaat ediyor , simdi gunesi kullanalim, nukleer belki ilerde diyorsunuz,
ben gunde 70MW elektrik enerjisi kullanan ve planlayan, gunluk ortalama 2000MW termal enerjiyi tasarruf yontemlerini arastiran ve uygulayan biri olarak sizlere diyorum ki,
Almadan vermek sadece Allah`a mahsus. Gunes enerjisi ekvatorda bile sandiginiz kadar ucuz degil, ucuz olmasini birakin sandiginiz kadar cevreci degil, onuda birakin sandiginiz kadar kaliteli ve surdurulebilir degil,

Rusya`ya yakit ve atik acisindan bagimli kalmamiz dusuncesine katiliyorum, tamamen haklisiniz, bana kalsaydi nukleere alternatif olarak termik santrallerde odun yakan ve ayni zamanda sehir isitmada kullanilan santrallerin tesviklerini artirirdim, ben bu tesisleri Isvec`de ve Polonya`da bizzat gezerek gordum, yakit olarak memleketin her bir karis topragina agac dikin olsun bitsin, hem yesil, hem enerji (-;, bir agac kesiyorsan 50 tane dikersiniz,
Nukleerin guvenli olmadigi konusunda size katilmiyorum, bence fazlasiyla guvenli, Chernobil tekrar olur mu olur, ancak kazayi yakindan incelerseniz kazadan daha vahim olanin kaza sonrasi yetkililerin ihmali oldugunu gorursunuz,

nukleerle ilgili tek endisem ise zaten calisan 30-40 yillik santrallerin durumu, bunlarin isletme sureleri coktan dolmasina ragmen calismasina musade ediliyor, bunlarin yerine yeni ve modern santraller insa edilmelli.

LEVENT HÜLYA 10-04-2016 22:26

Artık dünyada nasıl HES ve termik santraller uygulama ve teknoloji açısından demode olmuş ise nükleer santraller de artık demode oldu. Teknolojik olarak ileri ülkeler artık alternatif enerji kaynaklarına yöneliyor. Almanya nükleer santrallerini bir bir tasfiye ediyor. 2020 itibari ile Almanya'da faliyette nükleer enerji santrali kalmayacak. Japonya ve Rusya'da aynı şekilde. Teknoloji açısından bizden daha ileri olan ülkeler nükleeri terkederken, bu ülkelerin şirketleri teknolojik açıdan demode olan bu ürünü 3. dünya ülkelerine yani bize kakalamak istiyor. Örneğin Türkiye'deki Akkuyu Santralini kuran Rus şirketi GAzprom un başka ülkelerde siyasilere rüşvet dağıtarak ülkelere nükleer santral kurdurduğu ayyuka çıktı. Kurulacak bir nükleer santral ortalama olarak ihtiyacımızın %6 sını karşılıyor. Bunun yanında Türkiye'nin kurulu RES gücü de %6 karşılıyor... (TÜİK verilerini inceleyebilirsiniz) Şunu biliyoruz ki rüzgar santralleri Türkiye'de yeni yeni tek tük kuruluyor. Ayrıca nükleer santrallerin kurulum maliyetleri çok yüksek. Çernobil, Fukişima gibi örnekler önümüzde iken kaynaklarımızı temiz enerji için harcasak daha mantıklı olur.

mutlu_inan 12-10-2020 07:10

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi umityesil (Mesaj 1596352)
Enerji şirketlerimiz yaşanan kazalar hala aklımızda. Petkim de oldu diye hatırlıyorum. Bunlar nükleer santral de olursa bizi kim koruyacak.

Ermenistan da hemen burnumuzun dibinde Bulgaristan'da var onlardan mim koruyorsa o korur korkma


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 14:13.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025