![]() |
|
![]() |
#8 | |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 03-08-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 5
|
Alıntı:
UPOV 1991 sözleşmesi tam tersine çiftçi haklarını korur. Zira çiftçi istisnası denilen ve küçük çiftçilerin kendi üretmiş olduğu ürünlerden ayırdığı tohumlukları kullanmasına müsade eden kavram 1991 UPOV sözleşmesinde yer almaktadır. Büyük tohum firmalarının küçükleri satın alması UPOV dan önce de sürekli olan bir işti. Ayrıca kendi tohum şirketlerinizin güçlenmesini istiyorsanız, söz konusu firmaların çeşit geliştirme için büyük kaynaklar aktarması gerekir. Aktarılan bu kaynaklar sonucu elde edilen çeşitler bütün tohum üreticilerinin hüzmetine sunulursa harcanılan paranın geri dönüşümü nasıl sağlanacaktır. Biyoçeşitliliği yok eden şey UPOV falan değil, endüstriyel tarımdır. Aile işletmelerinin ortadan kalkması ve kırsal nüfusun azalması biyolojik çeşitliliğin devamını sağlayan en önemli unsuru yok etmiştir ve hala da bu yok oluş devam etmektedir. Kırsal çeşitliliği devam ettirmeye yönelik sosyal politikaların olmamasının suçunu UPOV a yüklemek pek adil değildir. UPOV ile CDB arasında herhangi bri çelişki bulunmamaktadır. Zira çok farklı konular ile uğraşmaktadırlar. Çeşit korumaya konu olan bir çeşit bir genetik çeşitliliğe dayanıyorsa o zaman CDB sözleşmesi kapsamında bu konu değerlendirilecektir. Yeni çeşitlerin ortaya çıkması ve tarımda kullanılması kaçınılmazdır. Zira artan insan nüfusu, daha az kaynakla daha fazla verim ve kalite sağlayan çeşitler sayesinde beslenecektir. Yeni bir çeşit geliştirmek o kadar kolay bir iş değildir. Yeni bir çeşit geliştiren kişilerin geliştirmeiş olduğu çeşitlerin fikri mülkiyete konu olmasını ve bu çeşitten nemalanan kişilerden gelir elde etmek istemesinin neresinde bir tuhaflık var anlayamıyorum. Bugün çiftçiler gerçekten yüksek gelir elde edebilecekleri bir çeşidin tohumuna çok yüksek bedeller ödemeye hazırdırlar. Peki bu çiftçiler tohuma para ödeyecek kadar delimidirler allahaşkına? Düzenleyen zegabon : 15-10-2009 saat 10:33 Neden: Eksik yazı... |
|
![]() |
![]() ![]() |
|
|