agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Beğeni Düzeni48Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 09-04-2012, 14:33   #151
Ağaç Dostu
 
MeTePe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Sakaki Mesajı Göster
O zaman kim kazanmış olacak?:
.
Şimdi bana göre bu çok yüzeysel bir çıkarsama...

Pestisitleri bir tarafa bırakırsak, GP eylemlerinin başka bir yönüne bakalım:

GP, nükleer, hidroelektrik, kömür veya petrol bazlı tüm enerji üretim ve tüketimlerine karşı.

Ne tavsiye ediyorlar? Güneş ve rüzgar!

Bunların teknolojisi kimde var? Gelişmiş ülkelerde..

Demek ki Greenpeace'in amacı gelişmiş ülkelerin teknoloji satmasını sağlamak.

Bakın, gördüğünüz gibi farklı sonuçlar da elde edilebilir. Aslında bu dile getirdiğim şey komplo teorisi değil, Kyoto protokolünün ruhudur. Protokolü okuyanların göreceği üzere, gaz salınımının azaltılması bir yana, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere gaz salınımını azaltıcı teknolojiler satması öngörülmüştür.

MeTePe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-04-2012, 15:07   #152
Ağaç Dostu
 
Sakaki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
Sn MeTePe,

Her ne kadar yok deseniz de bana göre de sizinki komplo teorisinden öteye geçmiyor. Neden mi? Çünkü:

Diyorsunuz ki:
"Ne tavsiye ediyorlar? Güneş ve rüzgar!
Bunların teknolojisi kimde var? Gelişmiş ülkelerde..
Demek ki Greenpeace'in amacı gelişmiş ülkelerin teknoloji satmasını sağlamak. "

Ancak şu an kullandığımız enerji kaynaklarının teknolojisini sanki biz mi üretiyoruz ki böyle bir varsayım yapmanızı haklı çıkarsın? Yani nükleer enerji santrali teknolojisi biz de var mı? Peki Termik santrallerimizi neden hala Alman firmaları kuruyor? veya Tam donanımlı petrol arama ve çıkarma teknolojilerine sahip miyiz?
HAYIR.

O halde her halükarda alıcı rolündeyiz zaten.

Güzin Çakar beğendi.
Sakaki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-04-2012, 15:23   #153
Ağaç Dostu
 
syılmaz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-01-2012
Şehir: Antalya
Mesajlar: 405
Çok zararsız sanılan güneş enerjisi belki de sanıldığı kadar zararsız değil. Santrallerin kurulduğu bölgede çiftçiler güneş enerjisine karşı.

GNE ENERJS FTLKLER DOAYA ZARARLI MI ?.. - Norm Enerji Sistemleri Ltd.


Düzenleyen syılmaz : 09-04-2012 saat 15:29 Neden: imla
syılmaz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-04-2012, 15:47   #154
Ağaç Dostu
 
Sakaki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi syılmaz Mesajı Göster
Çok zararsız sanılan güneş enerjisi belki de sanıldığı kadar zararsız değil. Santrallerin kurulduğu bölgede çiftçiler güneş enerjisine karşı.

GNE ENERJS FTLKLER DOAYA ZARARLI MI ?.. - Norm Enerji Sistemleri Ltd.
Yukarı bıyık, aşağı sakal durumu
Neyse, bu farklı bir konu zaten, mevzu çok sapmasın da başlık değişmesin yine

Sakaki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-04-2012, 15:49   #155
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi syılmaz Mesajı Göster
Çok zararsız sanılan güneş enerjisi belki de sanıldığı kadar zararsız değil. Santrallerin kurulduğu bölgede çiftçiler güneş enerjisine karşı.

GNE ENERJS FTLKLER DOAYA ZARARLI MI ?.. - Norm Enerji Sistemleri Ltd.
Site haritasına baktım da haberler kısmı çok uzun... Zararlı olduğuna dair başka yazı bulabildiniz mi?

Norm Enerji Sistemleri Site Haritası

Alıntı:
...

Alamosa’da altı güneş çiftliği var. İlçe yöneticilerinden Darius Allen 650 hektarlık alanın güneş enerjisine ayrıldığını, altyapının yeterli olması durumunda güneş çiftliklerinin daha da yayılabileceğini söylüyor: “Şu anda enerji iletim hatları kapasitelerini doldurmuş durumda."

Bu tek sorun değil. San Luis Vadisi aynı zamanda bir tarım ve hayvancılık bölgesi. Çiftçiler tarlaların güneş enerjisi sektörüne aktarılmasından dolayı kaygılı. Rio Grande Su Koruma Bölgesi’nden Steve Vandiver, “Burada tarım ölürse geriye hiçbir şey kalmaz,” diyor.
...

Whitten ve eşi Julie, tarlalarının hemen yanında inşa edilmesi planlanan 800 hektarlık güneş çiftliğinin yapımının durdurulması için girişimde bulunmuş.

Whitten ailesi mücadeleyi kazanmış, proje durdurulmuş.
Julie Sullivan, “Güneş enerjisine karşı çıkacağım hiç aklıma gelmezdi,” diyor.
Whitten çifti, güneş enerjisi elde edilen santrallerin tarımın yerini almaması gerektiği görüşünde.
Biz Trakya'daki tarım arazilerimizde neler yapıyoruz?

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-04-2012, 19:16   #156
Ağaç Dostu
 
syılmaz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-01-2012
Şehir: Antalya
Mesajlar: 405
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi malina Mesajı Göster
Site haritasına baktım da haberler kısmı çok uzun... Zararlı olduğuna dair başka yazı bulabildiniz mi?
Türkçe kaynaklarda bulmak zor ama ingilizcesi olanlar google'a 'solar energy damage to environment' ya da benzer ifadeler yazıp aratabilirler. Zararları ile ilgili siteler çıkıyor.

Ayrıca insan yapısı herşey ama herşey doğaya uyumsuzdur.

Yine ayrıca bilip bilmeden herşeye karşı çıkan zihniyet zamanı geldiğinde bunlara da karşı çıkacaktır.

Bir örnek,

Enerji Enstitüsü | Köylüler 'Kanser Yapacak' Diye Rüzgâr Santraline Karşı Çıkıyor

syılmaz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-04-2012, 20:22   #157
Ağaç Dostu
 
MeTePe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Sakaki Mesajı Göster
Ancak şu an kullandığımız enerji kaynaklarının teknolojisini sanki biz mi üretiyoruz ki böyle bir varsayım yapmanızı haklı çıkarsın? Yani nükleer enerji santrali teknolojisi biz de var mı? Peki Termik santrallerimizi neden hala Alman firmaları kuruyor? veya Tam donanımlı petrol arama ve çıkarma teknolojilerine sahip miyiz?
HAYIR.

O halde her halükarda alıcı rolündeyiz zaten.
Bu söylediğiniz pek doğru değil... Kullandığımız teknolojilerden örneğin HES konusunda ciddi deneyimlere sahibiz. Termik santral veya diğer konvansiyonel yöntemlerde dünyanın pek çok ülkesi teknoloji sunabiliyor. Doğal gaz santralleri sıradan bir jeneratörden hallice.

Hiç sunmasalar dahi bir termik jenaratör üretmek ne kadar zor olabilir. Bunu yapan ve yapabilecek olan çok sayıda firma var türkiyede.

Güneş enerjisi sadece gelişmiş ülkelerin sahip olduğu (aslında henüz onlarda da olmayan) bir teknoloji. Rüzgarda henüz emekleme dönemindeyiz. Şu ana kadar bu teknolojiyi hep satın aldık.

Ayrıca bahsettiğim konu kyoto protokolünün maddeleri arasındadır. Yani gelişmiş ülkelerin bu teknolojileri satması, gelişmekte olan ülkelerin de satın alması protokole yazılmış bir hükümdür. Komplo teorisi değil, bizzat gerçeğin kendisidir.

Ne rüzgar, ne güneş enerjisinin karşısında değilim. Ama bunlar kesin çözüm de değil, ucuz da değil. Sadece alternatif enerji kaynaklarıdır.

MeTePe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-04-2012, 20:48   #158
Ağaç Dostu
 
Sakaki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
Sn MeTePe,

Birincisi gerek HES gerekse Termik santrallerin inşaat kısmında deneyimli şirketlerimiz var. Bunlar gerekli altyapı teknolojilerine sahip olduğumuz anlamına gelmez, ayrıca malesef bu teknolojileri de üretiyor değiliz.

Kyoto protokolüne gelince, protokolün 2013'e kadar Türkiye'ye getirdiği bir zorunluluk yoktur. Kaldı ki Türkiye kendi rızası 2008'de imza atmıştır.

Ayrıca protokol uyarınca kimse kimseden bir teknoloji satın almak zorunda değil.
Protokol uyarınca "Kota" uygulamaları söz konusudur.
Kota uygulamalarının içeriği ise çok geniş ve kapsamlı bir konudur.

Kyoto protokolünü daha detaylı incelemenizi tavsiye ederim.

Sakaki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-04-2012, 00:33   #159
Ağaç Dostu
 
MeTePe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
Sayın Sakaki,

Termik santrallere bir şey diyemeyeceğim ama bir yakınım Türkiye'nin en deneyimli HES müdendislerinden biridir ve yapılan pek çok büyük barajın projesinde imzası vardır. Ülkemizdeki HES'lerin projesinden, çimentosuna kadar herşeyinin yerli kaynaklarca yapılabildiğini bizzat biliyorum. Tek istisnası türbünler olup, bunu üreten çok sayıda ülke ve firma mevcut. Serbest piyasaya tabi bir ürünü mutlaka üretmeniz gerekmez.

Bunu üretemediğinizden değil, ekonomik olmadığı için yapmazsınız.

Alıntı:
Kyoto protokolüne gelince, protokolün 2013'e kadar Türkiye'ye getirdiği bir zorunluluk yoktur. Kaldı ki Türkiye kendi rızası 2008'de imza atmıştır.
...
Kyoto protokolünü daha detaylı incelemenizi tavsiye ederim.
Tavsiyenize teşekkür ederim. Detaylarını oldukça iyi bildiğim bir konudur. Hatta imzalanmaması için imza verenlerden biriyim. Ülkemize tahmini maliyeti 15-40 Milyar dolar civarında olduğunu söyleyenler olmuştur. Bunu 200 milyar dolarlara kadar çıkartan kişiler de oldu.

Kyoto konusuna fazla girip konuyu dağıtmak istemiyorum. Ama Türkiye hiç de kendi rızasıyla imza atmamıştır. Yapılan uluslararası baskılarla (ki bunun başını GREENPEACE çekmiştir) imza atmak zorunda bırakılmıştır.

En son imza atan ülkelerden biridir. Çünkü Türkiye o anlaşmada kendisinin neredeyse 20 katı gaz salınımı olan Almanya ile aynı kota grubuna dahil edilmiştir.

Her neyse... uygulanma olasılığı her geçen gün biraz daha azalan bir anlaşma.

Benim burada asıl üstünde durduğum konu, anlaşmanın içeriğinden ziyade bu konuda yürütülen baskı kampanyasıdır. Uluslararası bir anlaşmada bizim kendi ülke çıkarlarımızı gözeterek davranmamızdan doğal bir şey olamaz. Bu konuda başka bir örgütün (özellikle yurtdışı kaynaklı bir örgütün) ülke politikamızı yönlendirmesini benim kabul etmem mümkün değil.

Aynı şekilde, gerek pestisitler, gerek insektisitler, gerekse çevre, doğa, enerjinin uygun kullanımı vs. gibi konularda bazı çevreci örgütlerin yaklaşımlarını kesinlikle normal bulmuyorum. Bergama'daki siyanür meselesinin altından Altın firmalarının kapışmasının çıktığını, Alman vakıflarının bu işe nasıl karıştığını henüz unutmadık.

Elbette çevre konularında toplumsal duyarlılık için özen gösterilsin. Ama bunun için önce çocuklarımıza sokağa çöp atmamalarını öğreterek işe başlamamız lazım. Bilim ve teknolojiye güvenmelerini ve kullanabilmelerini öğretmemiz lazım. Örneğin yukarıda örneği verilen raporun benim görebildiğim kadarıyla ne teknik, ne yöntem, ne bilimsellik anlamında bir içeriği yok. Sadece bu tür raporlara bakarak fikir sahibi olmak son derece yanıltıcıdır. Örneğin ben bu tür bir çevre kuruluşunun başında olsam bu çalışmayı tamamen bağımsız ve tarafsız olduğu şüphe götürmez kuruluşlara yaptırır, sonuçları da broşür yaptırıp dağıtmak yerine ilgili kamu kuruluşlarına verip denetleme görevini yerine getirmek isterdim.

Şu anda ortaya konulan tablo ise Türkiye'nin yaş sebze, meyve ürünlerinin zehirli olduğu ve avrupada tüketilmemesi gerektiğidir. Siz istediğiniz kadar analiz raporları, test sonuçları vs. ortaya koyun. İnsanların aklında bir kez bu imaj oluştuktan sonra bunu silmek çok zor olur.

Bu durumdan en fazla kimin zarar göreceğini de tahmin etmek zor olmasa gerek.

MeTePe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-04-2012, 19:35   #160
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,527
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Odeh Mesajı Göster
... Migros gibi bir markete girdim. O girdiğim markette sebze ve meyvelerin fiyatlarını aldım. Nektarinin fiyatı 19,98 Euro, domates 10 Euro, üstelik bu en düşük domates fiyatı. Ispanak 5 Euro. Biz kaça yiyoruz ıspanağı? 3 liraya, 4 liraya, 2 liraya mevsimin soğuk ve don olmasına göre değişiyor. Problem zaten burada düğümleniyor. Bakın soğan kaç para? 24 lira şimdi sıkı durun salatalık tam 12,80 Euro 31 TL bizim 3 liraya 4 liraya aldığımız bakın 31 TL, fasulye 25 TL bu da üzüm 25 TL bunlar şubat ayı rakamlarıdır. ...
...Almanya’da Fiyat Alarmı: Meyve ve Sebze Fiyatları artıyor!

Sıcaklar ve kuraklıktan dolayı tarımsal üretimin kötüye gitmesi yılın ilk üç ayında Almanya’da meyve, sebze ve patates fiyatlarını bir önceki yıla göre %27 oranında artırdı. Dolmalık biberin fiyatı 4,48 € olurken, salkım domates 2,77 €, Golden elma 1,52 €/kg fiyatına ulaştı.

Türkiye Yaş Meyve Sebze Portalı


Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Almanya'da en ucuz domatesin kilosu 10 euro diyor..Ama, bu işin içinde olan Türkiye Yaş Meyve Sebze İhracatçı Birlikleri'nin web sayfasında domatesin kilosunun 2.77 euro olduğu belirtilmiş..

Ne kadar büyük çelişki değil mi?

mrduran beğendi.
pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-04-2012, 13:55   #161
-
 
Giriş Tarihi: 17-08-2010
Şehir: Manisa
Mesajlar: 508
Galeri: 4
(Sayın pria, Almanya'daki meyve sebze fiyatlarının demeç sahibinin dediği gibi olmadığını güncel Almanya fiyatlarını o ülkenin belgesi üzerinden göstermiştik...)

Aşağıda Greenpeace Akdeniz'e sorduğum soru üzerine 12 Nisan'da yetkili Gamze hanımdan aldığım yanıtın ilgili bölümünü aktarmak istiyorum.

Sorduğum soru kısaca, örneklemenin nasıl yapıldığı konusunda bilgi verip veremeyecekleri, pestisitlerin tek bir ürün üzerinde bulunup bulunmadığı idi. Sorular için açık bir yanıt alamadım, bir yerden renkli başlıklarıyla kopyalanıp gelen yanıt ise şöyle:

Alıntı:
"Bu durum, Almanya eyalet gıda denetim makamları tarafından 2009 ve 2010 yılında test edilen 22.000'den fazla örnekle ortaya çıkarılan bir Greenpeace araştırma bulgusudur.

Türkiye'den gelen sofralık üzümleri ortalama pestisit, Belçika'dan gelen çilekler 7, Belçika'dan gelen kıvırcık salata 7 içermekteydi. Önde gidenler ise 17 pestisit içeren Almanya'dan gelen kuşüzümü örnekleri ve 24 pestisitle Türkiye'den gelen sofralık üzümler örneğiydi."
Pestisit ile ilgili söyleyebileceğim başka bir şey şu an için kalmadı.

* * *

Sayın MeTePe, Kyoto-Greenpeace biraz daha bilgi verirseniz memnun olurum.

Halil Önen ve mrduran beğendi.
Odeh Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-04-2012, 15:53   #162
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
Giriş Tarihi: 05-05-2007
Şehir: Karşıyaka İzmir Bostanlı Atakent
Mesajlar: 581
Bu gün Hürriyet gazetesi internet sayfasında kırmızı büber resimlerini de koyarak''BUNLAR TESPİT EDİLENLER'' başlığı altında pyridayen yen aktif maddeli Pestisitin nin tavsiye edilen limitler dışında kullanılması dolayısıyla 2.5 ton kırmızı büberin imha edildiğini yazıyor.

İlave bilgi olarak ta sadece Antalya'da 2oo5-2o12 yılları arasında fazla ilaç kullanımı dolayısıyla 500 bin ton sebze imha edildiğini kaydediyor

şimdi gerçekleri görerek bence Greenpeace sı bir tarafa bırakalım da bu özensizlikle ve özellikle yeni yetişen çocuklarımıza nasıl bir beslenme şartları yarattığımızın bilincine varalım istiyorum.

selcuk44 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 13:30.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025