![]() |
|
![]() |
#151 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
|
Şimdi bana göre bu çok yüzeysel bir çıkarsama... Pestisitleri bir tarafa bırakırsak, GP eylemlerinin başka bir yönüne bakalım: GP, nükleer, hidroelektrik, kömür veya petrol bazlı tüm enerji üretim ve tüketimlerine karşı. Ne tavsiye ediyorlar? Güneş ve rüzgar! Bunların teknolojisi kimde var? Gelişmiş ülkelerde.. Demek ki Greenpeace'in amacı gelişmiş ülkelerin teknoloji satmasını sağlamak. ![]() Bakın, gördüğünüz gibi farklı sonuçlar da elde edilebilir. Aslında bu dile getirdiğim şey komplo teorisi değil, Kyoto protokolünün ruhudur. Protokolü okuyanların göreceği üzere, gaz salınımının azaltılması bir yana, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere gaz salınımını azaltıcı teknolojiler satması öngörülmüştür. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#152 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
|
Sn MeTePe, Her ne kadar yok deseniz de bana göre de sizinki komplo teorisinden öteye geçmiyor. Neden mi? Çünkü: Diyorsunuz ki: "Ne tavsiye ediyorlar? Güneş ve rüzgar! Bunların teknolojisi kimde var? Gelişmiş ülkelerde.. Demek ki Greenpeace'in amacı gelişmiş ülkelerin teknoloji satmasını sağlamak. ![]() Ancak şu an kullandığımız enerji kaynaklarının teknolojisini sanki biz mi üretiyoruz ki böyle bir varsayım yapmanızı haklı çıkarsın? Yani nükleer enerji santrali teknolojisi biz de var mı? Peki Termik santrallerimizi neden hala Alman firmaları kuruyor? veya Tam donanımlı petrol arama ve çıkarma teknolojilerine sahip miyiz? HAYIR. O halde her halükarda alıcı rolündeyiz zaten. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#153 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 16-01-2012
Şehir: Antalya
Mesajlar: 405
|
Çok zararsız sanılan güneş enerjisi belki de sanıldığı kadar zararsız değil. Santrallerin kurulduğu bölgede çiftçiler güneş enerjisine karşı. GNE ENERJS FTLKLER DOAYA ZARARLI MI ?.. - Norm Enerji Sistemleri Ltd. Düzenleyen syılmaz : 09-04-2012 saat 15:29 Neden: imla |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#154 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
|
Alıntı:
![]() Neyse, bu farklı bir konu zaten, mevzu çok sapmasın da başlık değişmesin yine ![]() |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#155 | ||
agaclar.net
|
Alıntı:
Norm Enerji Sistemleri Site Haritası Alıntı:
Biz Trakya'daki tarım arazilerimizde neler yapıyoruz? ![]() |
||
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#156 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 16-01-2012
Şehir: Antalya
Mesajlar: 405
|
Alıntı:
Ayrıca insan yapısı herşey ama herşey doğaya uyumsuzdur. Yine ayrıca bilip bilmeden herşeye karşı çıkan zihniyet zamanı geldiğinde bunlara da karşı çıkacaktır. Bir örnek, Enerji Enstitüsü | Köylüler 'Kanser Yapacak' Diye Rüzgâr Santraline Karşı Çıkıyor |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#157 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
|
Alıntı:
Hiç sunmasalar dahi bir termik jenaratör üretmek ne kadar zor olabilir. Bunu yapan ve yapabilecek olan çok sayıda firma var türkiyede. Güneş enerjisi sadece gelişmiş ülkelerin sahip olduğu (aslında henüz onlarda da olmayan) bir teknoloji. Rüzgarda henüz emekleme dönemindeyiz. Şu ana kadar bu teknolojiyi hep satın aldık. Ayrıca bahsettiğim konu kyoto protokolünün maddeleri arasındadır. Yani gelişmiş ülkelerin bu teknolojileri satması, gelişmekte olan ülkelerin de satın alması protokole yazılmış bir hükümdür. Komplo teorisi değil, bizzat gerçeğin kendisidir. Ne rüzgar, ne güneş enerjisinin karşısında değilim. Ama bunlar kesin çözüm de değil, ucuz da değil. Sadece alternatif enerji kaynaklarıdır. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#158 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
|
Sn MeTePe, Birincisi gerek HES gerekse Termik santrallerin inşaat kısmında deneyimli şirketlerimiz var. Bunlar gerekli altyapı teknolojilerine sahip olduğumuz anlamına gelmez, ayrıca malesef bu teknolojileri de üretiyor değiliz. Kyoto protokolüne gelince, protokolün 2013'e kadar Türkiye'ye getirdiği bir zorunluluk yoktur. Kaldı ki Türkiye kendi rızası 2008'de imza atmıştır. Ayrıca protokol uyarınca kimse kimseden bir teknoloji satın almak zorunda değil. Protokol uyarınca "Kota" uygulamaları söz konusudur. Kota uygulamalarının içeriği ise çok geniş ve kapsamlı bir konudur. Kyoto protokolünü daha detaylı incelemenizi tavsiye ederim. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#159 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
|
Sayın Sakaki, Termik santrallere bir şey diyemeyeceğim ama bir yakınım Türkiye'nin en deneyimli HES müdendislerinden biridir ve yapılan pek çok büyük barajın projesinde imzası vardır. Ülkemizdeki HES'lerin projesinden, çimentosuna kadar herşeyinin yerli kaynaklarca yapılabildiğini bizzat biliyorum. Tek istisnası türbünler olup, bunu üreten çok sayıda ülke ve firma mevcut. Serbest piyasaya tabi bir ürünü mutlaka üretmeniz gerekmez. Bunu üretemediğinizden değil, ekonomik olmadığı için yapmazsınız. Alıntı:
![]() Kyoto konusuna fazla girip konuyu dağıtmak istemiyorum. Ama Türkiye hiç de kendi rızasıyla imza atmamıştır. Yapılan uluslararası baskılarla (ki bunun başını GREENPEACE çekmiştir) imza atmak zorunda bırakılmıştır. En son imza atan ülkelerden biridir. Çünkü Türkiye o anlaşmada kendisinin neredeyse 20 katı gaz salınımı olan Almanya ile aynı kota grubuna dahil edilmiştir. Her neyse... uygulanma olasılığı her geçen gün biraz daha azalan bir anlaşma. Benim burada asıl üstünde durduğum konu, anlaşmanın içeriğinden ziyade bu konuda yürütülen baskı kampanyasıdır. Uluslararası bir anlaşmada bizim kendi ülke çıkarlarımızı gözeterek davranmamızdan doğal bir şey olamaz. Bu konuda başka bir örgütün (özellikle yurtdışı kaynaklı bir örgütün) ülke politikamızı yönlendirmesini benim kabul etmem mümkün değil. Aynı şekilde, gerek pestisitler, gerek insektisitler, gerekse çevre, doğa, enerjinin uygun kullanımı vs. gibi konularda bazı çevreci örgütlerin yaklaşımlarını kesinlikle normal bulmuyorum. Bergama'daki siyanür meselesinin altından Altın firmalarının kapışmasının çıktığını, Alman vakıflarının bu işe nasıl karıştığını henüz unutmadık. Elbette çevre konularında toplumsal duyarlılık için özen gösterilsin. Ama bunun için önce çocuklarımıza sokağa çöp atmamalarını öğreterek işe başlamamız lazım. Bilim ve teknolojiye güvenmelerini ve kullanabilmelerini öğretmemiz lazım. Örneğin yukarıda örneği verilen raporun benim görebildiğim kadarıyla ne teknik, ne yöntem, ne bilimsellik anlamında bir içeriği yok. Sadece bu tür raporlara bakarak fikir sahibi olmak son derece yanıltıcıdır. Örneğin ben bu tür bir çevre kuruluşunun başında olsam bu çalışmayı tamamen bağımsız ve tarafsız olduğu şüphe götürmez kuruluşlara yaptırır, sonuçları da broşür yaptırıp dağıtmak yerine ilgili kamu kuruluşlarına verip denetleme görevini yerine getirmek isterdim. Şu anda ortaya konulan tablo ise Türkiye'nin yaş sebze, meyve ürünlerinin zehirli olduğu ve avrupada tüketilmemesi gerektiğidir. Siz istediğiniz kadar analiz raporları, test sonuçları vs. ortaya koyun. İnsanların aklında bir kez bu imaj oluştuktan sonra bunu silmek çok zor olur. Bu durumdan en fazla kimin zarar göreceğini de tahmin etmek zor olmasa gerek. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#160 | |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,527
|
Alıntı:
Sıcaklar ve kuraklıktan dolayı tarımsal üretimin kötüye gitmesi yılın ilk üç ayında Almanya’da meyve, sebze ve patates fiyatlarını bir önceki yıla göre %27 oranında artırdı. Dolmalık biberin fiyatı 4,48 € olurken, salkım domates 2,77 €, Golden elma 1,52 €/kg fiyatına ulaştı. Türkiye Yaş Meyve Sebze Portalı Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Almanya'da en ucuz domatesin kilosu 10 euro diyor..Ama, bu işin içinde olan Türkiye Yaş Meyve Sebze İhracatçı Birlikleri'nin web sayfasında domatesin kilosunun 2.77 euro olduğu belirtilmiş.. Ne kadar büyük çelişki değil mi? |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#161 | |
-
|
(Sayın pria, Almanya'daki meyve sebze fiyatlarının demeç sahibinin dediği gibi olmadığını güncel Almanya fiyatlarını o ülkenin belgesi üzerinden göstermiştik...) Aşağıda Greenpeace Akdeniz'e sorduğum soru üzerine 12 Nisan'da yetkili Gamze hanımdan aldığım yanıtın ilgili bölümünü aktarmak istiyorum. Sorduğum soru kısaca, örneklemenin nasıl yapıldığı konusunda bilgi verip veremeyecekleri, pestisitlerin tek bir ürün üzerinde bulunup bulunmadığı idi. Sorular için açık bir yanıt alamadım, bir yerden renkli başlıklarıyla kopyalanıp gelen yanıt ise şöyle: Alıntı:
* * * Sayın MeTePe, Kyoto-Greenpeace biraz daha bilgi verirseniz memnun olurum. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#162 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
Giriş Tarihi: 05-05-2007
Şehir: Karşıyaka İzmir Bostanlı Atakent
Mesajlar: 581
|
Bu gün Hürriyet gazetesi internet sayfasında kırmızı büber resimlerini de koyarak''BUNLAR TESPİT EDİLENLER'' başlığı altında pyridayen yen aktif maddeli Pestisitin nin tavsiye edilen limitler dışında kullanılması dolayısıyla 2.5 ton kırmızı büberin imha edildiğini yazıyor. İlave bilgi olarak ta sadece Antalya'da 2oo5-2o12 yılları arasında fazla ilaç kullanımı dolayısıyla 500 bin ton sebze imha edildiğini kaydediyor şimdi gerçekleri görerek bence Greenpeace sı bir tarafa bırakalım da bu özensizlikle ve özellikle yeni yetişen çocuklarımıza nasıl bir beslenme şartları yarattığımızın bilincine varalım istiyorum. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
|
|