agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Buralardan Çekip Gitmek (Ev yapımları) (https://www.agaclar.net/forum/buralardan-cekip-gitmek-ev-yapimlari/)
-   -   Ev yapımları hakkında (https://www.agaclar.net/forum/buralardan-cekip-gitmek-ev-yapimlari/2219.htm)

RİKO 01-10-2009 14:29

2 Eklenti(ler)
Bahsettiğim gibi evini betona dönüştüren bir köylü hanım teyze ve taştan betona dönüşen evinin dış görünümü.
Görüntü hiç estetik olmasa da ,onu sahip olmak istediği konfor arzusu yüzünden suçlayabilir miyiz ?
Hele ki sımsıcak ,tuvaleti banyosu dogal olarak içerde, lüks apartman dairelerinde otururken..??

kömür 01-10-2009 14:56

Beton ve ahşap yapılardan bahsediliyorken safranbolu bölgesini ziyaretim esnasında karşılaştığım bir durumu aktarmak istedim.
Bir ailenin işlettiği mütavazi bir yerde yemek yiyorken oranın sahibi teyzenin kaloriferli bir eve taşınacak olmasını mutlulukla anlattığını dinlemiştim. O teyzenin daha konforlu bir eve geçmek istemesini ve gerçekleştirmesi bence yadırganmamalı.
Ancak bu gezimde üzüldüğüm bir durum olmuştu ki;
Maalesef safranbolu evleri sadece bölgeye gelen turistlerden para kazanmak için korunmakta. Kimsenin gözünde insancıl pırıltılar olduğunu görememiş, para kazanma arzularından başka birşey gözlemleyememiştim.
Safranbolunun 20 km civarı kadar yakınlarında Yörük köyü isimli eski bir köy olduğunu öğrenmiş olup gerçek bir köy gezintisi amacıyla bu bölgeye gittiğimde köyün girişinde otopark değnekçileri misali girişte 1 milyon lira talep edilmesiyle karşılaşmıştım.
Maalesef yaşadıklarım ve gözlemlerim bu şekildeydi.

RİKO 01-10-2009 17:38

Biz şehirliler uzaktan atıp tutuyoruz bence,tabii bu işe gönül koyup buralardan kaçıp gidip,orada tam anlamıyla gerçek bir köy yaşamı sürebilenleri tenzih ederim..
Ama insan doğası gereği (köylü olsun,kentli olsun) konforu hep aradı ve arayacak.şehirlilerin buralardan kaçıp gitme arzusu bence tam bir fantazi.çünkü yapılan ve yaşanılan evler görüntü olarak doğayla ,köysel dokuyla uyumlu olsa da ,içi en modern şehir yaşamını aratmayacak lükslükte...ben şahsen kendim adına bulaşık makinasız bir ev düşünebilsem de çamaşır makinasız bir ev düşünemiyorum bile... düşünebilen **** bunu bu şekilde kotarabilen var mı? o yüzden hele ki köylülerin böyle bir yaşamı arzulamaları çok doğal.şehirlilerin köy merakı ve sevgisi acı ama tam kelimenin anlamıyla bir ''nostalji''

gökceada 02-10-2009 00:09

medeniyet denilen iki disli canavarsa !...
 
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi açık-pozisyon (Mesaj 501834)
Sn. gokceada,

Sizin yazdıklarınıza da tabi ki katılıyorum, yalnız benim bahsettiğim noktayı yanlış anlamışsınız... Ben türken raus zulmünün en yoğun yaşandığı (1970-75) dönemde Almanya'da işçi olan bir ailenin çocuğuyum... Demiyorum ki adamlar yabancıları çok seviyor, benim vurgu yapmak istediğim nokta medeniyetti... Yabancı düşmanı, ikiyüzlü, çifte standartlı olduklarını zaten cümle alem biliyor ama yaşam medeniyeti konusunda bizden daha ileri olduklarını da inkar edemeyiz. İşte benim söylemek istediğim o medeniyet noktasına nasıl ulaştıkları idi, bunun için nasıl çalıştıkları idi... Sonuçta sizde bu ülkede gelecek görememişsiniz ki zamanında yurtdışına gitmişsiniz.

Neyse, bu konunun yeri burası değil... Ali Bey kaçış planlarımıza renk kattınız, daha az siyaset daha fazla yaşamdan konuşursak :) eminim bu konu daha da güzelleşir, renklenir...

Sn. therapido, yaşam tarzı konusunda çok ama çok haklısınız. Eğer aklımızdaki hayatı gittiğimiz yere götüreceksek, gitmenin hiç anlamı yok... Önemli olan hayatı, zamanı yakalamak.

Sevgili dostum gec cavabim icin affet.
Yazinda: demiyorum ki adamlar yabancilari cok seviyor,benim vurgu yapmak istedigim medeniyetti... diyor ve devamla : yabanci düsmani,iki yüzlü,cifte standarli olduklarini zaten cümle alem biliyor diyor ve pesinden ekliyorsun , ama; yasam medeniyeti konusunda bizden daha ileri olduklarini da inkar edemeyiz...
Bu ne perhiz,bu ne lahana tursusu dostum! yabanci düsmanligi , iki yüzlülük, cifte standartli olmak ne zamandan beri "medeniyet" diye anilir oldu?

Ha , desen ki ; tüm bu olumsuzluklarina,insani -medeni- olmayan yönlerine ragmen yasam kaliteleri bizden yüksek.Yani yattiklari yatak,yedikleri yemek ,cignedikleri sakiz,yedikleri cikolata,daha kaliteli .Iste o za
man anlarim seni.Ama bu seyler medeniyetin göstergesi degildir , olamazda.

Yanilmiyorsam sevgili Nazim Hikmetin "medeniyet iki disli canavar" gibisinden bir siir`i vardi. Insanliktan yabancilasmis ama yasam kalitesi yükselmis ileri kapitalist ülke halklari kaliteyi buldular belki ama, medeniyeti kaybettiler.

Insanligi,sevgiyi kaybettiler.Kapitalizmin cikar ve bencillik carklari icinde.

Kültür ve yasam bicimine medeniyet denir.Anadolu medeniyetleri diye binlerce yillik anadolu gecmisini anlatirken tek basina yasam kalitesi degil, yasam bicimi ile biraktiklari kültürel miras akla gelir,gelmelidir.

Sömürgeci avrupada kaliteli bir yatakta yatanlar bunu hem sanayi devrimine,hemde bunun sonucu olarak sömürdükleri ülke halklarina borclu olduklarini iyi bilirler. Bundan dolayi ülkelerine -aslinda cikarlarina... mesela fazla vergi vermemek icin yan ülkede ev tutarlar- köpek gibi sadik,ülkelerinin sömürdügü ülke halklarinada köpek gibi saldirganlardir.

Benim neden yurtdisina ciktigima gelince; Felek vurdu yuvamizdan ayrildik. Ama ugrasimiz felek hic bir insanimizi vuramasin ve kimse yuvasindan ekonomik,siyasi , dini vb. nedenlerle ayrilmak zorunda kalmasin.

Benim bir deyimim vardir. Hayatta en güzel sey, insanin kendi ülkesinde insan gibi yasamasidir. Gerisi yalan. Sevgilerimle

gökceada 02-10-2009 01:07

yürekten gelen ses...
 
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi İncifem (Mesaj 502680)
Sayın açık-pozisyon'un anlatmak istediği sanırım böyle birşey;


Lösevden gelen Tarım konusunda bir yazı, çok güzel açıklamışlar.


Çocukken yediğimiz kan damlayan mis gibi domateslerimizi, çıtır çıtır salatalıkları, kokusu uzaktan duyulan çileklerimizi özlüyoruz. Ekşiyen ayranlarımızı, çürüyen yumurtalarımızı, küflenen peynirlerimizi, kurtlu elmalarımızı bile özler olduk.



Şimdi yediğimiz her şey yapay. Hepsi suni gübreli, hormonlu, tarım ilaçlı, kimyasal katkılı, suni tatlandırıcılı, boyalı. Makinalarda yapılan kimyasal katkılı, boyalı yoğurtlar, neredeyse içinde meyveden başka her şeyin yer aldığı meyve suları, cipsler, dışı kırmızı içi beyaz, siyah domatesler, uçları yumuşayarak içi acıyan salatalıklar, acayip şekilli çilekler, kokusu olmayan muzlar, kaymaksız sütler, sıcakta bozulmayan yumurtalar. Neredeyse 20–30 yıl öncesinin karikatürlerindeki gibi yemek yerine yutulacak 1–2 ilaç yakında sofralarımızın ana gıdası olacak. Her şey yapay, her şey katkılı, her şey ilaçlı.



Buradan köylümüze sesleniyoruz ve yalvarıyoruz. Lütfen bu ülkenin çocuklarını birazcık olsun düşününüz ve atadan kalma tarım ve hayvancılığa tekrar geri dönünüz. Lütfen tekrar kara sabanla, humuslu toprakla, doğal gübreyle, nadasla yaptığınız eski tarıma geri dönünüz. Hayvanlarınızı hareketsiz kılan ve suni yemle besleyen ağıllardan çıkarınız. Bırakın çayırda koştursunlar, otla beslensinler bırakın etleri mis gibi kekik koksun.



Unutun sizi kandıran “Bir ek, kırk al” masallarını. Hanginiz zengin oldunuz, hanginiz bir ektiniz kırk aldınız. Hanginiz köşeyi döndünüz. Tüm paranızı suni gübrelere, tarım ilaçlarına, mazota yatırdınız onları zengin ettiniz. Hâlbuki kasketini takıp ne demişti Mustafa Kemal Atatürk? “Köylü milletin efendisidir.” Bırakın bu hormonları, bırakın bu tarım ilaçlarını. Yeniden milletin efendisi olunuz. Kendinizi düşünmüyorsanız, çocuklarınızı, çocuklarımızı, geleceğimizi düşününüz.



Bakın gelişmiş ülkelere. Hemen hepsi binlerce dönüm arazilerini organik tarıma ayırmışlar. Onlar sizlere hormonlu, tarım ilaçlı çiftçiligi önerirlerken kendileri kendi çocukları için doğal tarımı seçtiler. Ne demiş atalarımız; “Ellere verir salkımı, kendi yutar talkını”. Siz de bunları görün artık. Çocuklarımız adına size yalvarıyoruz. Tüm çocuklar lösemi ve kanser olmadan, bir an önce atadan kalma doğal organik tarım metotlarına ve doğal hayvancılığa geri dönünüz.

Bakın o zaman ülkemiz nasıl zengin olacak. 


Tebrikler incifem.
Soruna damardan gimissiniz. Ama köylü kendi aklinla,kendi istegine göre tarim yapamiyorki! Basta siyaset olmak üzere aracilar,tefeciler köylüye öyle bir baski yapiyor ,köylüyü öyle bir yönlendiriyorlarki bilseniz akliniz sasar.
ürettigi ürünlere evladi gibi davranan köylüye ,zehir ektirir bu entirikacilar ve köylü o zehiri yine evladi gibi sever.
Sorunun cözümü tam bagimsizliktir. Sayet bunu basaramazsak sadece köylü degil belki cümlemiz düsmanin -sömürücünün- ekmegine yag sürmek icin girdigimiz sirada en öne gecmek icin bir birimizi yiyeyegiz gelecek zamanlarda.

bayindirmevki 02-10-2009 01:10

Sayın Rohlfs

Teşekkür ederim.

Yazdıklarımla düşüncelerimi çok iyi ifade edemedimse de anlaşılabildiğime sevindim. Doğrusu siz benden daha güzel ifade etmişsiniz. Uzun zamandır kaçıp gitmek üstüne okuduklarımdan farklı bir bakış açısı bulamıyordum.İstemeden sebep olduğum bu düşünce fırtınasından bir sonuç elde ettim. Artık kaçış planımda son madde olan ev konusuna geldiğimde bu başlık altında kimlere danışabileceğimi anlamış bulunuyorum.

Sağlıcakla kalın.

bayindirmevki 02-10-2009 02:29

Sayın Gökçeada

Tek bir şeye net cevap verin. Tarım yapıyormusunuz? Öyle bahçede kendinize değil. Pazara ticari üretim? Yapmıyorsanız. Bilir bilmez militan tavırlarla yorum yapıp tarım sektörünü temsil edenleri eleştirmeyin. Bu sektörde her kademede insanlar, siyasetçi de dahil gereken sorumluluğu gösteriyor. Üretim ister tarım olsun ister başka sektörler masa başında yorum yazılacak kadar basit değil. Ben hem köylü gibi üreten hem de ürettiğinin insan sağlığına etkilerini bilen bir şehirliğim. Hiçte sizlerin inandığı veya inanmak istediği gibi değil işler. Herşeyden öte saydığınız şeyler köylü için masraftır. Tarım fiyattan değil verimden kazanır. Verim de az girdi ile çok çıktı elde etmeye dayanır. Saydığınız şeyler ürünün verimini arttırmaz. Ürün riske girdiğinde mecburen kullanılır ve bilinçle. Ve köylümüz de eskisi kadar cahil değil neyin ne olduğunu soluganlara yaslanarak konuşanlardan daha iyi biliyor.

Gelelim organik tarım konusuna; bugün bütün dünyada organik tarımın organikliği tartışılırken sanki yeni birşeymiş gibi konuşulması biz üreticiler için komik. Biz zaten organik tarımın girdilerini de kullanıyoruz. Hem hangi organik tarım. Bugün organik tarımda da bir çok katkı maddesi kullanılıyor. Pazarın talebi arttıkça arz yetersiz kaldığı için üretim de esnekleşiyor. Kısaca ticarileşen her şey gibi organik üretimde yolundan çıkıyor.

Eğer militan bir tavır gerekiyorsa bunu bilinçle yapın. Bu ülkenin tarımda esas sorunu tohum gen bankası olmaması. Hızla tohum genetiğimizi yitiriyoruz. Gen birikimimizi kaybetmemiz hayvancılık içinde geçerli. Eğer dediklerim size yabancı ise araştırın.

Alıntıladığınız yazıdaki yöntemleri uygulasak bugün yediklerinize 10 misli fazla ödeme yaparsınız. İşinize gelirmi?

Tam bağımsızlık dediğiniz de aklıma İsmet İnönü geliyor.'' hadi canım sende''

Saygılar sunarım

alideryacengel 02-10-2009 07:38

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi RİKO (Mesaj 504459)
Bahsettiğim gibi evini betona dönüştüren bir köylü hanım teyze ve taştan betona dönüşen evinin dış görünümü.
Görüntü hiç estetik olmasa da ,onu sahip olmak istediği konfor arzusu yüzünden suçlayabilir miyiz ?
Hele ki sımsıcak ,tuvaleti banyosu dogal olarak içerde, lüks apartman dairelerinde otururken..??

sayın riko.resimde görülen hanımefendinin yüzündeki mutluluğu görebiliyorum.
mutlu oluyorsa öyle kalsın.o yaşına kadar ne sıkıntılar çekmiştir.ne üzüntüler yaşamıştır.şimdi mutlu görünüyor.karışmayalım , bari bundan sonra böyle kalsın.

Açelya 02-10-2009 18:42

herkes kendinde olmayanı ister.köylü şehirdeki gibi konforlu bi evde yaşamayı,gece tuvalete ihtiyacını gidermek için titreyerek bahçeye çıkmamayı,şehirli ise yaşadığı hengameden kaçıpsakin bir yerlerde yaşamayı hayal eder vs.kimisi gider kimisi gidemez,bazı çeşit insanlar vardır ki nereye gitse ne yapsa mutlu olamaz,bazısı başarır bazısı başaramaz,bu hayat böyle sürer gider,gereksiz ayrıntılara fazla takılmaya gerek yok bence temennim herkes mutlu olduğu gibi yaşasın.

bayindirmevki 03-10-2009 00:33

Giderayak
 
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Todor (Mesaj 52668)
Galiba Sn. Malina'nın sorusunu tam olarak cevaplayamadım. Biz kaçamaklardan bahsettik daha çok. Oysa çekip gitmek daha başka şeyler ifade ediyor. Biraz kendimden anlatmaya çalışayım. Nede olsa 5 yıldır İstanbul il sınırlarına girmedim. Çekip gitmiş sayılırım biraz.

Küçüklüğümden beri hayvanları ve bitkileri çok severim. İnsanlığıda severdim tabii o zamanlar. Çocukluk işte. Sonra büyüdüm ve gördüm ki, insanlar tek teksevilebilse bile insanlık çokda sevilebilecek bir şey değil. Devamlı savaşlar, hergün artan suçlar, şehrin göbeğinde hüküm süren orman kanunları, çıkarı olmadan iş yapmayan memurlar, tüccar mantıklı politikacılar vs vs. (listeyi istediğiniz kadar uzatabilirsiniz)

Ben ne yapabilirim bütün bunlara karşı dedim kendi kendime. Hiç bir şey. (bunları tartışmak değil niyetim, sadece düşünce olarak anlaşılabilmek için belirtiyorum)

30 yaşında askerden bekar olarak döndüğüm zaman önümde iki seçenek vardı,
ya eski işime (tv) devam edecektim ve iyi kötü para kazanarak plazma tv, 2048kbps internet, gece 04:00 da bambiden kaşarlı dürüm yeme gibi lükslerim olacak, emekli oluncada (20 sene sonra) bahçeli bir ev alıp, tavuğumu köpeğimi besleyecektim. **** şimdi gidecektim.
Eğer 20 sene bahçeli bir evde tavuk beslemek için çalışacaksam plazma tvde DVD seyretsem ne olur, seyretmesem ne olur!

Bastım geldim yalovaya. Paramın yettiği bir arsa aldım. O sırada devlet deprem için yapılan prefabrikleri satışa çıkarmıştı, onlardan aldım. İki sene prefabrikte oturup, yavaş yavaş evimi hazırlamaya başladım. Hala da yapıyorum bi yandan. Hiç acelem yok. Elimden geldiğince, yavaş yavaş

İnternet 5-6 ay önce bağlandı ama yarım yamalak çalışıyor. Çeşmeden suyum akıyor, düğmeye basınca lamba yanıyor. CNBC-E dizilerini seyredebiliyorum. Hayattaki bütün lüksüm budur şu anda

Karşılığında ne mi elde ettim;
İstediğim kadar kedi, köpek, kuş bakabiliyorum.
İstediğim kadar yüksek sesle müzik dinleyebiliyorum.
Domatesimde hiç bir şekilde suni gübre, ilaç yok.
Sütümde kesinlikle antibiyotik kalıntısı yok.
Sabah beni kuşlar uyandırıyor.
Evimde perde yok, çünkü içeriyi görmesini istemediğim kimse yok.
Fidanlarım büyüyor (bazıları meyve veriyor artık)

Bu listeyide uzatmak mümkün tabii

Tuna Kiremitçi'nin bir yayınlamadığı bestesi vardı, sonra şiir kitabına koydumu bilmiyorum. Ama yukarıda anlatmak istediğimi çok güzel özetliyor.

İstanbul büyük şehir.
Düşlerimse çok küçük.


Uzun oldu, baş ağrıttıysam kusuruma bakmayın artık:)

Ortalığı bu kadar karıştırmak istemezdim. Bu başlık altında gerçekten emek verenlerden özür dilerim. Beni bu kadar geren şey gelinen noktada okuma uğraşıma hiç bir bilgi katkısı sağlamayan yazıların çoğalmasıydı. Çekip gitmenin her şeyden önce bir fikri alt yapısı bir felsefesi olması gerektiğine inanıyorum. Teknik ondan sonra.Tıpkı alıntıladığım sayınTodor gibi. Birşeyleri eleştirmeye çalışırken Therapido gibi bir dalı kırdım. Üzgünüm. Deneyimlerden çok hikayelerin hoşa gittiğini gördüm. Aykırı seslerin istenmediğini de fark ettim. Nedense; bende bunu yaptım diyecek istek içimde oluşmadı. Bir daha genele yazmayacağım.

gökceada 03-10-2009 01:54

bayindirmevki , sakin ol dostum...
 
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi bayindirmevki (Mesaj 504745)
Sayın Gökçeada


Tek bir şeye net cevap verin. Tarım yapıyormusunuz? Öyle bahçede kendinize değil. Pazara ticari üretim? Yapmıyorsanız. Bilir bilmez militan tavırlarla yorum yapıp tarım sektörünü temsil edenleri eleştirmeyin. Bu sektörde her kademede insanlar, siyasetçi de dahil gereken sorumluluğu gösteriyor. Üretim ister tarım olsun ister başka sektörler masa başında yorum yazılacak kadar basit değil. Ben hem köylü gibi üreten hem de ürettiğinin insan sağlığına etkilerini bilen bir şehirliğim. Hiçte sizlerin inandığı veya inanmak istediği gibi değil işler. Herşeyden öte saydığınız şeyler köylü için masraftır. Tarım fiyattan değil verimden kazanır. Verim de az girdi ile çok çıktı elde etmeye dayanır. Saydığınız şeyler ürünün verimini arttırmaz. Ürün riske girdiğinde mecburen kullanılır ve bilinçle. Ve köylümüz de eskisi kadar cahil değil neyin ne olduğunu soluganlara yaslanarak konuşanlardan daha iyi biliyor.

Gelelim organik tarım konusuna; bugün bütün dünyada organik tarımın organikliği tartışılırken sanki yeni birşeymiş gibi konuşulması biz üreticiler için komik. Biz zaten organik tarımın girdilerini de kullanıyoruz. Hem hangi organik tarım. Bugün organik tarımda da bir çok katkı maddesi kullanılıyor. Pazarın talebi arttıkça arz yetersiz kaldığı için üretim de esnekleşiyor. Kısaca ticarileşen her şey gibi organik üretimde yolundan çıkıyor.

Eğer militan bir tavır gerekiyorsa bunu bilinçle yapın. Bu ülkenin tarımda esas sorunu tohum gen bankası olmaması. Hızla tohum genetiğimizi yitiriyoruz. Gen birikimimizi kaybetmemiz hayvancılık içinde geçerli. Eğer dediklerim size yabancı ise araştırın.

Alıntıladığınız yazıdaki yöntemleri uygulasak bugün yediklerinize 10 misli fazla ödeme yaparsınız. İşinize gelirmi?

Tam bağımsızlık dediğiniz de aklıma İsmet İnönü geliyor.'' hadi canım sende''

Saygılar sunarım

Sevgili dostum sakin olun,
Benim militan durusumu iyi gözlemlemissiniz. Ama sizin gibi "keskin " olmadigimi es gecip haksiz yere veryansin ediyorsunuz.
Tek seye degil bir kac seye cavap vereyim sirasiyla.Tabi müsadenizle.
Ben köylüyüm dostum.Daha kundakta iken tarlaya giden ailemin yaninda tarlaya gitmis,topragi koklaya,koklaya hatta ara sira yiye,yiye büyümüsüm.Tarlaya tohum atmayi,cizi acmayi,pancar sökmeyi,bugday bicmeyi,traktör sürmeyi ve helede bir cerkez olarak ata malkocoglu gibi binmeyi iyi bilirim.
Hayvanlari sulamayi,ahir temizlemeyi,samanligi kislik saman ve diger hayvanlar icin degerli otlarla doldurmayi iyi bilirim.
Kisaca köylü oldugum icin,köylünün derdini,tasasini bildigim gibi neden yoksullastirildigini,ülkemiz tariminin emperyalist gücler ve onlarin yerli isbirlikcileri tarafindan neden yok edilmeye calisildigini iyi bilirim.
Sehirde betonlarin icinde büyüyen hic bir kimse, biz köylülerin,köylü kökenlilerin baktigi gözle bakamaz dogaya ve topraga.
Yüz yillardir tarimla gecinen bir tarihten gelmemize karsin sizce neden tohum gen bankasi olusturamadik ? lütfen cevaplayin.
Organik tarimin organikligi de tartismali son yillarda.Bundan bilgimiz var.
üc kurus verip zehirli domates yiyecegime,bes kurus verip zehirsizini yemeyi tercih ederim. Siz ,ucuz diye hormonlu yiyecege öncelik verirmisiniz?

Tarim sektörünün ve diger sektörlerin icinde muhakkaki cok degerli dürüst insanlar vardir.Bunu yadsimiyorum. Ama ülke olarak geldigimiz noktanin sorumlusu sizin sükran duydugunuz,bence beceriksiz,cikarci siyasiler ve bürokratlar
degilde ... köylümü sizce?
1972 yili olsa gerek, Adapazari`nin köylüleri sehir merkezinde sesiz yürüyüs yapmislardi.Yürüyenler arasinda,annemde babamda vardi.Neden yürümüstü köylüler biliyormusunuz? Seker pancari ekim alanlarini daraltmisti o günkü hükümet. Vaktiniz olursa o yillardan bu güne seker pancari ekim alanlarinin ne derece daraltildigini ve bunun hangi yabanci ülkenin seker üreticilerinin isine geldigini bir arastirin.Ilginc bir arastima olacak sizin icin .

Karadenizde findik alanlarinin daraltilmasi kime,**** hangi ülke-**** ülkelere yapilan bir servis olacak acaba?

Sevgili dostum,konu derin.Bu plartformda cözüm bulmamizda zaten mümkün degil.
Devrim adli ilk ve hemen sonlandirilan otomobil yapmamiz neden engellendiyse, sanayilesmede adim atmamiz kimler ,hangi yerli-yabanci gücler tarafindan engellendiyse,.. tarimimiz da ayni gücler tarafindan yok ediliyor.

70 lerden buyana siyaste göbeginden baglanan ünüvrsitelerimiz nasil bilim merkezi olma özelligini kaybetiyse, 12 eylül darbesinden shemen sonra patatesi Yunanis`tandan ,bugdayi amerikadan aldiysak!!!

O zaman bunlarin nedenini MiLiTAN YüREKLE arastirmak gerekmezmi?
Saglicakla kal...

rohlfs 03-10-2009 21:07

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi bayindirmevki (Mesaj 504741)
Sayın Rohlfs

Teşekkür ederim.

Yazdıklarımla düşüncelerimi çok iyi ifade edemedimse de anlaşılabildiğime sevindim. Doğrusu siz benden daha güzel ifade etmişsiniz. Uzun zamandır kaçıp gitmek üstüne okuduklarımdan farklı bir bakış açısı bulamıyordum.İstemeden sebep olduğum bu düşünce fırtınasından bir sonuç elde ettim. Artık kaçış planımda son madde olan ev konusuna geldiğimde bu başlık altında kimlere danışabileceğimi anlamış bulunuyorum.

Sağlıcakla kalın.

Sayın bayindirmevki,
Size farklı bir bakış açısı sunabildimse ne mutlu. Her türlü sorunuzu çekinmeden sorabilirsiniz, yeter ki doğal olsun doğaya yakın olsun. Ben ve eşim size yardımcı olmaktan mutluluk duyarız.

therapido 04-10-2009 19:14

Forumda dolaşırken farkettiğim ilgimi çeken bir linki sizinle paylaşmak istedim.
"soluduğumuz havadan su üreten bir jeneratör" diye tanımlanmış. Belki kaçarken gittiğiniz yerde içme suyu sıkıntısı olur diye :)
http://www.agaclar.net/forum/showthr...ght=atmosferik

Kerem AKYAR

gunayay 06-10-2009 16:14

merhabalar
 
Sizleri takip ederken kerpiç evler hakkında maliyeti nerede kime yaptırabilirim diye bazı bilgileriniz vardı ve orada araştırmak için gösterilen www.kerpicev.com site verilmişti..Oradan irtibat kurup bilgi almak istediysemde internetten bulduum tel. numaraları kapalı.Acaba bu firmayla görüşüp bilgi alanlarınız varmıdır???
Şimdiden teşekkürler..

kömür 07-10-2009 16:50

Tatilde edinilen bir dost ziyaretinin ardından
 
Öncelikle kömür limanı fotoğrafları için çok teşekkür ederim.
Kız arkadaşımla tatilimizin son 2 gününü geçirdiğim Derya abinin (alideryacengel) huzur dolu mekanı hakkında aklımda yer edinenleri kısaca aktarmak istiyorum.

Bu köy ve civardaki ayazma bölgesinden, zihnimde unutulmaz fotoğraflarla ayrıldım. Fotoğraflarda çektik tabi, mümkün olduğunda aktarırım.
Ben şehirde doğup büyüdüm, sonradan gün geçtikçe doğaya olan hayranlığımın artmasıyla köy yaşamlarına özenir oldum. Bu ziyaretimden çok şey öğrendim. Köy halkının birbirleriyle sırt sırta vererek orayı daha mutlu ve huzurlu biryer haline getirmeyi başarmış olmaları nedense beni şaşırttı.
Daha önce kırsal alanlarda birçok kez bulunmuş olmama rağmen bu köyde yiyip içtiklerimiz en lezzetlileriydi.
Derya abinin eski yorumlarından oranın yumurtasının lezzetini anlattığını hatırlıyorum. Deneyimledikten sonra bu yumurtanın lezzetinin tarif edilemez olduğuna kanaat getirdim :)

Derya abinin çok şanslı olduğunu düşünüyorum. Komşularıyla, eşinin desteğiyle, kahve içerken karşısında duran manzarasıyla, mühendisiyle :) (kedi), imrenilesi bir hayat kurmayı başarmışlar. Gözünü karartıp bu bölgeye zor şartlar altında geldikten sonra geçen 7 ay içerisinde yerleşmenin zorluklarının büyük çoğunluğu geride kalmış, çoğu bitmiş azı kalmış.

Tüm güzelliğiniz ve herşey için teşekkürler.
Tekrar görüşebilmek ümidiyle,
Sevgiler,
Saygılar.

ertansinan 07-10-2009 20:49

arkadaşlar Bursa nın M.Kemalpaşa ilçesinde bir köye yakın imarı yapılmamış bir bölge de tarlamın içerisinde temeli ve duvarları sağlam bir ahır var, eski ve kerpiç.Ben burayı bağ evi yapmak istiyorum.Bursa il özel idaresi imar bölümü ruhsat veriyor.Ahır 70 m.Bağ evi projesi ve ruhsat işleri için bursa-m.kemalpaşa ve karacabey civarında önerebileceğiniz mimar var mı acaba? .ardımcı olursanız memnun olurum

therapido 09-10-2009 21:01

http://www.lorien.com.tr/default.asp

Şömine tipi döküm sobaları araştırıken buldum. Isıtma konusunda ekonomik ve çevreci üründen bahsediliyor. Sanırım uygulama tecrübeleride var. Maliyetlerle ilgili bilgi verilmiyor ama telefonla bilgi alınabilir sanırım.

Todor 10-10-2009 05:35

Gerçekten şömine sobalar çok az odun ile çok fazla alan ısıtıyorlar. Fakat fiyatları çok yüksek.
Bu linkler size fikir berebilir.
http://www.prity-tr.com/fiyat_listes...at_listesi.htm
http://www.prity-tr.com/urunler/prit..._kuru_soba.htm

therapido 10-10-2009 11:19

Sayın Todor
Linkler için teşekkürler ben fiyatlarını bulamamıştım. Sanırım tesisatın tüm bedeli değil sadece sobaların fiyatı. En azından petekler yok gibi geldi. Listenin altında belirtilen bir iki ek ücret daha var. Bağlantı seti ve güç kaynağı. Güç kaynağı elektrik kesintisi durumunda sistemin aşırı ısıdan zarar görmemesi için su devir daimini sağlamak için konmuş. Kullanmazsanız 10 dk içerisinde sobanızı kum veya toprakla söndürmeniz öneriliyor.

Bana kalırsa ısınma problemini tamamen ortadan kaldırmak için yinede en güzel yöntem. Antalya'da yaşarken (ki iklim malum) gece dönüşümlü olarak iki odada soba yakmak biraz zor oluyordu. Tek kişi olunca bu bir seçenek ama kişi oda sayısı artınca bu yol sanırım en makulu. Çama göre çok daha verimli olan meşe odununun tonu 250 tl idi. 1 ton ile seneyi geçirmek mümkündü (banyoda da soba var).

Peşin alımlarda iskontolarıda varmış ;)

Tekrar teşekkür ederim Todor

Kerem AKYAR

bernacyhn 13-10-2009 08:39

Çok bunalmıştım. Hatta hastalanmıştım.Dört duvar arasından kurtulamıyordum bir türlü. ARaba seslerinden, mazot kokusundan, yaşıtlarımın ahlaksız davranışlarda bulunmasından yanlızlıktan dolayı panik atak geçirmiştim. Dayanamıyordum artık çığlık çığlığa kalıyordum geceleri. Ailemin çaresiz bakışlarına takılıyordu hep gözlerim. Hem doğduğuma pişman olmuştum hem de büyüdüğüme. Çünkü küçülüyordum gün geçtikçe. 17 lik güzel bir kızken ilkokul çocuğuna dönmüştüm. Ne kafam kabul ediyordu yeni şeyleri ne de ben sabredebiliyordum. Gİtmek istiyordum; kaçıp gitmek bir dağ evine de olsa göçüp gitmek. Anne yeter artık bırakalım bu evi kaçalım gidelim buradan bu işkenceyi yaşamak istemiyorum artık, diye hıçkırıklara boğuluyordum. Krizler yüzünden onlarca ölümden döndüm. Ağlama krizleri panik atak krizleri okul, anlamadığım dersler...

Hepsi bitti. Ama ben de bittim. Bütün kış o kadar çok yıprandım ve o kadar çok kilo kaybettim ki toparlanmakta çok güçlük çekiyordum. İki hafta öncesine kadar her şey böyleydi...

Artık başka şehirde başka evde başka iklimdeyim. Balıkesir- Ayvalık ilçesinin Altınova beldesinde oturuyorum. Ekim ayındayız ve birkaç kere denize bile girdim. Hava o kadar temiz ki iştahım açılmaya başladı. Kendimi daha zinde hissediyorum. Yorgunluk diye bir şey kalmadı. Her yerde kuşlar ötüşüyor. O kadar güzelmiş ki dünya.

Size tavsiyem İstanbuldan kaçıp gidin başka yerlere. Bİr köye veya kasabaya. Ama şehre gitmeyin. Büyük Şehirler insanları oturdukları yerde yiyip yutuyorlar. Burada hayat çok ucuz. En azından insanları güler yüzlüler. Şimdilik bütün arkadaşlarım 50 yaş üstü emekliler ama hepsi beni çok seviyorlar. Hepsi bilinçli bir insan olduğumu söylüyorlar.Günler güzelleşiyor...

Açelya 13-10-2009 11:08

bu bölümün en ilginç üyesisin sanırım.senin yaşındakiler,büyük şehirlere gitmek,küçük kasabalardan kurtulmak için çaba gösterirler genelde.umarım pişman olmaz sağlıklı mutlu yaşarsın.herşey gönlünce olsun

lastmohikan 13-10-2009 15:06

yaşdığımız hayatı yaşanabilir yapmak için önce ne istediğimize karar vermeliyiz insanın isteği bitmez bunun sınırıda yoktur.

Bakın yaşanası köşeler oluşturmak için neler yapıyoruz farkındayız umarım.

therapido 15-10-2009 21:48

Şömine yapımı ile ilgili türkçe kaynak, yakında konusu geçtiği için ekliyorum
http://www.geocities.com/WallStreet/...e/somine01.htm
belki niyetli olanlar vardır.

Kerem AKYAR

aslan_k 16-10-2009 12:12

Link açılmıyor mu? Yoksa bende mi bir soryn var ;)

therapido 16-10-2009 14:43

Kontrol ettim çalışıyor ama yeniden ekleyeyim...
http://www.geocities.com/WallStreet/...e/somine01.htm

Başka deneyen var mı?

beyzagıda 16-10-2009 14:59

sayın therapido link açılmıyor site için koruma tedbiri alınmış ankara 9.sulh ceza mahkemesinin 04,02,2008 tarih ve2008/140 nolu kararı, onun için bizler linki açamıyoruz

therapido 16-10-2009 16:10

Merhaba,
Sorun daha yukarılardan kaynaklanıyormuş demek ki! :) Sevgili devletim şömine yapmayı tehlikeli bulmuş olmalı.

Benim DNS'ler buna izin veriyor.
Sizde bunun yolunu "Başbakan Erdoğan'ın "Ben giriyorum, siz de girin" dedi." başlıklı yazıda öğrenebilirsiniz. Haberdekinden daha bait yollarda var.
http://www.haber7.com/haber/20081121...le-giriyor.php

Yinede ulaşamayanlar için
Size bu dosyayı ulaştırmanın bir yolunu arıyorum önerilere açığım.

Kerem AKYAR

therapido 16-10-2009 17:10

http://rapidshare.com/files/293805329/somine.rar.html

linkine dosyanın bir kısmını ekledim. Daha detaylı bilgi var ama almayı başaramadım. Denemeye devam ediyorum :)

Kerem AKYAR

İncifem 19-10-2009 08:12

Sayın therapido link açılıyor.


Kayınpederimin 15 yıl kadar önce süs amaçlı yapmış olduğu şöminenin, deneme amaçlı yaktığımızda neden ısı vermediğini çok iyi anlamış oluyorum.

Teşekkürler.

therapido 19-10-2009 11:18

Sayın İncifem
Bahsettiğiniz şömine şehirdeki bir evdemiydi bilemiyorum ama köydeki evlerde genelde ocaklık denen herhangi bir teknik gözetilmeden yapılan ısıtma amaçlı olmayan, pişirme amaçlı "şömineler" var. Belkide onlardan biridir.

Sayın gunayay
Umarım hayallerinize en kısa zamanda isteklerinize kavuşursunuz. Bu arada şu linkle ulaşacağınız Pembe Domates Ağı sanırım size iyi bir kaynak olacaktır. Ben şehirde yetiştirdiğim pembe domateslerin evladiyelik tohumlarını kendilerinden edindim.

Kerem AKYAR

SamiGiray 02-11-2009 16:26

Merhabalar Bende Todor abim gibi düşünenlerdenim.
Yaşım belki daha 17 ancak emin olun Todor abimle aynı fikre sahibim"Eğer 20 sene bahçeli bir evde tavuk beslemek için çalışacaksam plazma tvde DVD seyretsem ne olur, seyretmesem ne olur! "Neyse ailecek zaten doğayı severiz.Babamında hayali maşinga sobalı,Bahçeli bir kütük ev.Neyse şimdi değerli abilerim.Şimdi benim için çok çok erken ancak ben şimdiden kendimce bir birikimi bankaya biriktirmeye başladım bile :D Neyse biz ailecek macerayı çok severiz.Her yaz bursa içi macera yaparız.Geçen yazın son günlerinde unçukuru diye bir yere gittik hayran kaldık ve yolu bitirdik :D evet yol bildiğiniz bitti yani neyse işte biz şimdi kendimize arsa bakıyoruz.Mevkii çok önemli mesela unçukuru uluabat gölü manzaralı.Yani manzaralı olması tercihimiz.Ve söyle 5-6 dönümlük bir yer arıyoruz uygun fiyata lütfen bursada bildiğiniz,yazdığım koşullara uygun yer varsa yazarsanız sevinirim.

Biraz uzun oldu ama kusura bakmayın.

chat_mega 03-11-2009 11:29

kusra bakma bişey soracam benim evim var dam ev ama akıyor akmaması icin ne yapmalıyım

chat_mega 03-11-2009 11:31

dam ev
 
merhabalar benim dam evim var ama akıyor üzerine laylon görtüm ama hala akıyor catı yaptıracak gucum yok sizce başka ne yapayım

ayazkentli 03-11-2009 12:49

Sn. chat mega, dam'ın üzerinde hiç çatı yokmu. Eğer eski'de olsa bir çatısı var ise, en ucuz yöntem kiremitleri aktarmak, kırık olanları değiştirmektir (bu iş pek maliyet tutmaz). Ama çatı hiç yoksa, biraz masraflı olur. Eğer dam'ın bir kaç açıdan çekilmiş fotoğrafını yüklerseniz, en ucuz şekilde neler yapılabileceği hakkında çeşitli fikirler sunan arkadaşlar olabilir.

Sn. Aliderya bey, yeni yaşamınızı, yeni başlangıcınızı büyük bir hayranlık ile takip ediyorum. Bu sitede'ki yaklaşık 50.000 kişi sizin yaptığınızı yapmaya niyetlense, ancak 15-20 kişi sonuna kadar gidebilir. Bu nedenle, yeni yaşamınız müthiş bir başarı hikayesi. Lütfen paylaşmaya devam edin. Özellikle o bölgede, kış hazırlıkları ve kış'ın yaşayacağınız hayat'ın gerçeklerini, fikir vermesi açısından görmek isteriz. İyi günler, sevgilerimle.

chat_mega 03-11-2009 13:47

dam catı
 
merhaba hocam hic catı yok 10 a10 boyutları nasıl yapabiliriz ila catımı yapmak lazım nasıl yaparız evin üstünde laylon var üzerinde toprak başka bişey yok

Remedios 05-11-2009 10:23

Sn. Beyzagıda ve Sn. Bayındırmevki,

Bu konudaki bloglara en güzel örnek Sn. Meyvelitepe'nin bloğu. Severek takip ediyorum. Meyvelitepe'nin bloğu sayesinde bir de "Küçük Evimin Güncesi"'ne ulaştım. Onları da merakla takip ediyorum. Bu blogda da şömine ile ısınma konusunda faydalı bilgiler var. Özellikle ilgilenenlere tavsiye ederim.

Saygılarımla,

bayindirmevki 05-11-2009 20:01

Sayın aslan K

Bahse konu Meyvelitepe bloğunu okudunuz mu. İzliyormusunuz?

aslan_k 05-11-2009 20:21

Uzun zanmandır takip ediyorum kendisini, forumdaki yazılarını da okuyorum..
neden?

therapido 06-11-2009 11:10

Bir de bir şey soracağım.
Çanağı bacaya bağlamışlar baca sallanıyor arada yayın gidiyor. Ne yapmak lazım?
Önerilerinizi bekliyorum.

Kerem AKYAR

alideryacengel 06-11-2009 11:29

2 Eklenti(ler)
sayın therapido.çanak montajı ile ilgili benim kullandığım iki yöntem var.birinde düz bir tahtayı ağır taşlarla sabitliyerek diğerinde ağır bir kütüğü iki tarafından taşlarla destekleyerek sabitliyorum.sonrada çanak antenin ayaklarını büyük ağaç vidalarıyla vidalıyorum.en sonundada ayarını yapıyor ve seyrediyorum.bu resimlerde gördüğünüz çanaklar.son bir ay içinde burada üç defa fırtına şiddetinde esen rüzgara rağmen ayarları bozulmadan çalışıyorlar.
yazdıklarınızı sizin yaşarken aldığınız keyfe yakın bir keyifle okudum.allah keyfinizi bozmasın arkadaş.
bizim kediciğimiz yürüyen zıplayan uçan her türlü böceği yakalıyor.hatta bizle birlikte gezerken şimdiye kadar iki tane de yılan buldu.sizin kediler biraz tembelleşmiş herhalde.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 14:42.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025