agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Buralardan Çekip Gitmek (Ev yapımları) (https://www.agaclar.net/forum/buralardan-cekip-gitmek-ev-yapimlari/)
-   -   Ev yapımları hakkında (https://www.agaclar.net/forum/buralardan-cekip-gitmek-ev-yapimlari/2219.htm)

Açelya 08-08-2009 14:16

sevgili riko başımızın üstünde yeriniz var.(bizim buralarda böyle denir).Bu tarafa yolunuz düştüğünde mutlaka haberim olsun misafirimiz olun.Bagcılığa bizde çok bilmeden başladık,zamanla ögreniyor insan.Bag bozumu ağustos ayının sonu geçen yıl otuzunda kesmişiz üzümleri .Ayrıca benimde bağ bozumu ile ilgili zihni sinir projelerim var.Bu yılki bağ bozumuna yetişmez seneye ancak projelerimizi gerçekleştirebiliriz.
Projem şöyle:Her yıl arazimizde bir bağ bozumu şenliği düzenleyerek,Şarabı doğayı seven, şarap yapmak isteyen dostlarla bir araya gelip Bağ bozumunu yapmak,ucu bucağı görünmeyen sofralar kurup,Mangal ,şarap partisi yapmak.Şarap yapmak isteyen arkadaşların,şarap yapması için zemin, malzeme ,kalacak yer temin etmek.topluca yiyip içip gülüp söyleyip eğlenmek.

alideryacengel 08-08-2009 15:01

sayın riko.yüklediğiniz resimler için teşekkürler.zahmet ettiniz.ama iyi ki etmişsiniz.hele o en son resimdeki ağaç adeta bir anıt gibi.çok güzel bir yer.lütfen kıymetini bilin.benim gönlüm (eminolun sizden daha fazla)isterki sınırsız olanaklara kavuşun da bu arsanızda suyu elektriğiyle dört dörtlük bir ev yapın.
akrabalarınız önceleri bu araziye tahıl ekmişlerse ve bu arazi de tenha bir yerdeyse sanırım domuzdan korumak için geceleri içinde beklemişlerdir.domuzlar tahıl ekili bir tarlaya girdiğinde tarlada sanki bir araba geçmiş gibi tahılı yere yatırıyor.sabahları yüksekten bakıldığında yol yol izleri görülüyor.burada köylüler bir cihaz edinmişler.bir ufak tüpe bağlanıyor.tarlaya koyuyorlar.zaman aralıklarını ayarlıyorlar.tüpün ucuna bağladıkları alet belirli zaman aralıklarıyla patlıyor.patladığında tüfek sesine benzer bir ses çıkarıp yabani hayvanların ürkmesini ve tarlaya girmemesini sağlıyor.

RİKO 08-08-2009 16:22

Dedikleriniz doğru sanırım Ali bey,zira son gittiğimizde bile domuzdan bahsediyordu köylüler.Tüplü metodu ben de burda duydum onlardan,ama kayınvaldenin çocukluğunda başka bir metod kullanıldığını sanıyorum;havaya sıkmak gibi:) Burası tabii ki köyden daha cazip ama çok ücra ,elektrik yok bir kere,su da meçhul; kuru bir kuyu var taş atsan ''tak ''diye ses geliyor dipten:) Ev yapmak hayal ,hoş biz de kalkmış buraya ağaç dikelim diyoruz; fantazi işte...Evi buraya yapamasak da eğer bir bahçe kotarabilirsek,minik bir bağ evi de buraya hayal ediyorum,tek göz oda ,verandası da körfeze bakacak ama:)Ay gerçekleşse de sizler de gelseniz ağırlasak sizleri! Benim hayal iyice uçtu,''hayal evimde hayal ağırlama'':)
Sevgili Açelya,içten davetiniz için çok teşekkür ederim,kesin gelicem:) Ayrıca bağbozumu projeniz gerçekten de çok zihni sinir:) Sadece hayali bile çok cezbedici,seneye kesin organize olalım.Bu konuyla ilgili maddi yükü yüklenmenize degerek yok ,katılımcılardan minik bir katkı payıyla herşey hallolabilir bence...

RİKO 08-08-2009 17:05

Sevgili Açelya,
Bağınızın fotoları mevcut mu? Çok merak ettim de:)

aslan_k 08-08-2009 19:42

Sn. Ali BEy,

Benim durumum biraz farklı, daha önceki mesajlarda belirttiğim Kuzey Ege hedefi , biraz uzun vadeli bir hedef, emeklilik için yani.Şu an eşim de ben de çalışıyoruz ve ilköğretim 1. Sınıfı bu sene bitiren bir oğlumuz var. Sanırım bu etkenler neden emeklilik için dediğimi açıklar biraz olsun.

Ama şu anda toprakla ve doğayla bütünleşme çabalarımı, İstanbul'a yakın ve eşimin memleketinin dibinde olduğundan dolayı, Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinin 3 km üstünde bulunan Çamçukur köyünde edindiğimiz bahçemizde gerçekleştiriyorum.

2008 Mart ayında aldığımız yerimize bugüne kadar ancak bir kuyu açtırıp ve elektrik hattı çektirebildik.Yeri aldığımızda üzerinde 1,5 yaşında Trabzon hurmaları vardı ben de bu yıl biraz zeytin diktim.

Üzerinde haftasonu gidip yaşabileceğimiz bir ev hayalini kuruyorum, hayal diyorum çünki maddi imkanlarım sınırlı.Ancak sizin yaptıklarınızı görünce oraya bakla sofa denecek kadar bir kulübe yaptırıp gidip gelebilirim diye düşünmeye başladım.Yani bana bir cesaret verdiniz, eksik olmayın.

aslan_k 08-08-2009 19:53

Ancak tüm bunlar hiç bir zaman Emeklilikteki Kuze Ege Hedefimi çaptan düşürmedi. Her sene mutlaka oralara kısa da olsa bir gezi yaparız, bu sene de Küçükkuyu'ya 4 günlük bir gezimiz oldu. Bu nedenle, ben internet üzerinde de olsa oralarda yerler bakıp en azından bilgi edinmeye çalışıyorum.

Sizin köydeki evlerden birini edinemesem de, komisyonunuz baki merak etmeyin, ama biraz farklı sizin istediğinizden değil.
Benim düşündüğüm, yol uzun, bir sürü yerden geçeceğiz gelirken, Keşan'dan biraz kavun, Gelibolu'dan Sardalya, Ezine'den Beyaz Peynir eee, yolun başında zaten bir de 1000'lik Tekirdağ almıştık :p

Bu komisyon kabul görürmü acaba ?

alideryacengel 08-08-2009 19:56

inşallah bahçenizi dilediğinizce geliştirebilir ve en azından haftasonu kalabileceğiniz minik bir kulubecik yaparsınız.elektrik sorununuzu da halletmişsiniz.delikanlı okurken yavaş yavaş hepsini yapacak vaktiniz olur.
ben de 6 zeytin diktim bu bahar bahçeme.benimkiler yüzük parmağım kalınlığındalar daha.üzerlerinde tane yaptılar.

aslan_k 08-08-2009 20:02

Benim Zeytinlerin de birkaçında tane var en büyük olanı en fazla beklentim olan kurudu gerçi :(

Delimus 10-08-2009 11:35

Sonunda Köyüme Yerleştim, Haziran başı temmuz başı derken sonunda köyüme yerleştim, 3 gündür burdayım ve herşey çok farklı, kulaklarım çok garip çünki nerdeyse 0 ses huzur dolu kapı her daim açık dakka başı kahvemi alıp çıkıyorum bahçeye gine ara sıra çalışmak için günübirlik geliyordum fakat eve yerleşmek çok farklı herkeze tavsiye ederim şehir hayatı insanı yaşlandıran en büyük etmenlerden biriymiş bunu anladım.
Ayrıca Sigara içen biri olarak burada fark etmeden az içtiğimi gördüm umarım bırakıcamda.
Seramıda kurunca umarım 10 gün içinde start vericez hayallerim gerçek olucak.

En kısa zamandada Resimliyecem buraları.

BalıkcıSerdar 10-08-2009 12:13

Sn. Delimus;

Yazdıklarınızın birebir, farkındayız, bizim kaçma çabamız niye:) Ah imkanımız olsa da sizin kavuştuğunuz huzura "hala toprağın üstündeyken, altına girmeden" kavuşabilsek:)

Umarım Allah uzun ömür verir de uzun zaman bu huzuru yaşarsınız. Mutluluğunuz ve sağlığınız daim olsun, selamlar, saygılar.

alideryacengel 10-08-2009 21:07

satın delimus.güle güle oturun.huzurunuz ve keyfiniz bol olsun.yeriniz ve orada yaşadıklarınız ile ilgili bizimle birşeyler paylaşırsanız bizlerde keyifleniriz.yazılarınızı bekliyoruz.

Delimus 10-08-2009 22:38

Saolun arkadaşlar ,Darısı başınıza düzene girdikçe gelişmeleri ileticem.

bayindirmevki 10-08-2009 23:46

Sayın Açık-Pozisyon;

Kısıtlı zamanda hevesle yazdığım yazıya yanıtınızı Çanakkale'den dönüşte okuyunca, acaba nerede yanliş yaptım diye yazdıklarımı tekrar okudum. Fark ettim ki teknik bir yazı olmuş ve her halde siz buna hazır değilsiniz. Kurmayı düşünüyorum dediğiniz yaşamdan ben bunu anladım, buna göre yazdım. Kırsala yerleştiğimde geçimimi bağ-bahçeden çıkartırım diyorsanız, gereken donanım şehirde gerekenden farklı değil. Hayat gerçek.

Her şey gönlünüzce olsun.

Bu arada Ali beyin adını yanlış yazmışım, yorgunluk işte .

Açelya 12-08-2009 00:28

1 Eklenti(ler)
babamın köyü çıkan .Önümüzdeki günlerde ziyaret edip,resimleri çekip.kaçış hayali olanlara tanıtmayı düşündüm ki olana bakın.Bu gün gidip bakamadım ama sanırım bizim zeytinlikte yanan alan içerisinde.Köyden aşagıya dogru sonsuz deniz manzarası ve çam ormanları vardı ne yazık ki artık yok.

RİKO 12-08-2009 12:38

çok üzücü; seferihisar 'da mıydı bu köy?çok da güzelmiş:(

Delimus 12-08-2009 13:13

Çocukluğumda çok giderdik; seferihisar'da ufak bir teknesi vardı babamın,haftasonları hava iyi olduğunda giderdik,üniversiteyide izmir'de okudum ama bir türlü gidemedim,Oradaki ormanlar deniz hafasına çok güzel bir koku katıyorlardı, harika görünüşlerinin yanında haberi duyunca içim cız etti yazık olmuş :( umarım arsa parsellemeden rant sağlamak için oralar heba olmaz :(

Açelya 12-08-2009 16:28

evet seferihisarın doğanbey köyü.Sonsuz deniz manzarası vardı.Tek umudumuz çok hızlı bi şekilde tekrar ağaçlandırılması sitelere teslim olmaması

bayindirmevki 12-08-2009 23:17

Sayın Açelya; geçmiş olsun, üzüldüm. Nasıldır bilirim. Yurdunuza sahip çıkın. Çok güzel yer. Rahat bırakmazlar. Köylünüze çok iş düşüyor ranta teslim olmasınlar.

açık-pozisyon 13-08-2009 10:52

Sn. bayindirmevki, ben acele ile çok da geniş bir cevap yazamadım size, şu anda da öyle maalesef... İşyerinde meşgul olunca böyle oluyor. Emeklerinize, katkınıza, düşüncenize sağlık, sakın yanlış anlamayın. Ben her an herşeye hazırım da hanım çalıştığı şirketi bırakmaya hazır değil. Değil köy/kasaba, başka şirkete geç desen geçmez, üste para versen geçmez, neyle bağlandı anlamıyorum ki... Neyse konumuz bu değil tabi.

Seferihisar yangınına ben de çok üzüldüm, 2 sene önce bir akrabamızın yazlığında haftasonu kalmıştık, havası, denizi, mandalina bahçeleri çok güzeldi... Gerçekten çok geçmiş olsun...

mine serc 13-08-2009 21:00

coooook guzel bir ev.

mine serc 13-08-2009 21:03

cok guzel ev yorumumu, eski mesajlar arasindaki Kastamonu evi fotografi icin yazmistim, su anki konumunda biraz alakasiz bir ekleme oldu, kusura bakmayin.

bayindirmevki 13-08-2009 22:27

Sayın açık-pozisyon; ne yalan söğleyeyim, alınmıştım. Genelde forumları izler yazmaya üşenirim. Kaçıp gitmek konusunda fikirlerim de forumun genelinden farklı. Sizin bıkkın ve umutsuz söyleminiz bana yakın geldi. Kendimi bir şeyler yazmaya borçlu hissettim. Ama yanlış anlama oluşmadı, ''hazır değil bu arkadaş'' dedim.

Bu günlerde Çanakkale ile İstanbul arasında bölündüm. Forumda sürekli yazacak vaktim yok. Madden veya manen kendinizi hazır hissettiğinizde ben buradayım. takip ediyorum. Hey demeniz yeterli.

Her şey gönlünüzce olsun.

Açelya 14-08-2009 10:35

sevgili siko mesajına cevap atamadım dün akşamdan beri bi sorun var ekranın sag tarafındaki kullanıcı adımızın altındaki mesajlarımıza ulaştıran link yok , başka yerden mesajlarıma ulaşıyorum ama mesaj yazamıyorum. bu sorunu çözdüğümde yazarım. arkadaşlar konu dışı oldu kusura bakmayın

RİKO 14-08-2009 11:32

Sevgili Açelya,
Durumu anladığımı belirten bir cevap yazacaktım sana ,ben de özel mesaj atamadım.Bu problem herkese özgü sanırım.Bu sorunu sadece yetkili birileri mi çözebilecek acaba?Konu dışı olduğu için ben de özür dilerim...

cumartesi70 28-08-2009 20:26

Ben çok yakın zamanda İstanbul'dan çekip gidiyorum.Kendime Şile'yi seçtim,işe gidip gelmek çok zor olacak ama bahçe deniz ve geniş bir ev ile hayatımı değiştireceğim.Zaten şehrin göbeğinde bile sosyal hayatı yakalamak zor.Yalnızlık ve uzun yol ile başedebilirsem temiz hava,temiz su,bahçem,doğa ve deniz beni bekliyor.Bu fikrimi duyunca arkadaşlarım benim delirmiş olduğumu düşündü,sonrası nasıl olacak merak ediyorum

gürselbaranlı 28-08-2009 20:36

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi cumartesi70 (Mesaj 488150)
Ben çok yakın zamanda İstanbul'dan çekip gidiyorum.Kendime Şile'yi seçtim,işe gidip gelmek çok zor olacak ama bahçe deniz ve geniş bir ev ile hayatımı değiştireceğim.Zaten şehrin göbeğinde bile sosyal hayatı yakalamak zor.Yalnızlık ve uzun yol ile başedebilirsem temiz hava,temiz su,bahçem,doğa ve deniz beni bekliyor.Bu fikrimi duyunca arkadaşlarım benim delirmiş olduğumu düşündü,sonrası nasıl olacak merak ediyorum

Aslında kimse deli değil mühim olan karşıdakini anlamak.Anlamayınca en kısası deli tabirini kullanıyorlar.Ben kaçalı 3 yıl oluyor.****** hepsi önceden hayalimde ki gibi gelişmedi.Önce aile durumunuz önemli.(eşiniz çocuklar varsa ) onların sizin hayalinize bakışı.Yazmaya kalkarsam bitmez yavaş yavaş.

HAKAN_O 15-09-2009 11:44

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi todor (Mesaj 52668)
galiba sn. Malina'nın sorusunu tam olarak cevaplayamadım. Biz kaçamaklardan bahsettik daha çok. Oysa çekip gitmek daha başka şeyler ifade ediyor. Biraz kendimden anlatmaya çalışayım. Nede olsa 5 yıldır istanbul il sınırlarına girmedim. çekip gitmiş sayılırım biraz.

Küçüklüğümden beri hayvanları ve bitkileri çok severim. Insanlığıda severdim tabii o zamanlar. çocukluk işte. Sonra büyüdüm ve gördüm ki, insanlar tek teksevilebilse bile insanlık çokda sevilebilecek bir şey değil. Devamlı savaşlar, hergün artan suçlar, şehrin göbeğinde hüküm süren orman kanunları, çıkarı olmadan iş yapmayan memurlar, tüccar mantıklı politikacılar vs vs. (listeyi istediğiniz kadar uzatabilirsiniz)

ben ne yapabilirim bütün bunlara karşı dedim kendi kendime. Hiç bir şey. (bunları tartışmak değil niyetim, sadece düşünce olarak anlaşılabilmek için belirtiyorum)

30 yaşında askerden bekar olarak döndüğüm zaman önümde iki seçenek vardı,
ya eski işime (tv) devam edecektim ve iyi kötü para kazanarak plazma tv, 2048kbps internet, gece 04:00 da bambiden kaşarlı dürüm yeme gibi lükslerim olacak, emekli oluncada (20 sene sonra) bahçeli bir ev alıp, tavuğumu köpeğimi besleyecektim. **** şimdi gidecektim.
Eğer 20 sene bahçeli bir evde tavuk beslemek için çalışacaksam plazma tvde dvd seyretsem ne olur, seyretmesem ne olur!

Bastım geldim yalovaya. Paramın yettiği bir arsa aldım. O sırada devlet deprem için yapılan prefabrikleri satışa çıkarmıştı, onlardan aldım. Iki sene prefabrikte oturup, yavaş yavaş evimi hazırlamaya başladım. Hala da yapıyorum bi yandan. Hiç acelem yok. Elimden geldiğince, yavaş yavaş

internet 5-6 ay önce bağlandı ama yarım yamalak çalışıyor. çeşmeden suyum akıyor, düğmeye basınca lamba yanıyor. Cnbc-e dizilerini seyredebiliyorum. Hayattaki bütün lüksüm budur şu anda

karşılığında ne mi elde ettim;
istediğim kadar kedi, köpek, kuş bakabiliyorum.
Istediğim kadar yüksek sesle müzik dinleyebiliyorum.
Domatesimde hiç bir şekilde suni gübre, ilaç yok.
Sütümde kesinlikle antibiyotik kalıntısı yok.
Sabah beni kuşlar uyandırıyor.
Evimde perde yok, çünkü içeriyi görmesini istemediğim kimse yok.
Fidanlarım büyüyor (bazıları meyve veriyor artık)

bu listeyide uzatmak mümkün tabii

tuna kiremitçi'nin bir yayınlamadığı bestesi vardı, sonra şiir kitabına koydumu bilmiyorum. Ama yukarıda anlatmak istediğimi çok güzel özetliyor.

[ı]istanbul büyük şehir.
Düşlerimse çok küçük.[/ı]

uzun oldu, baş ağrıttıysam kusuruma bakmayın artık:)

cok guzel ama gecımınızı nasıl saglıyorsunuz

hosseda 28-09-2009 17:47

Sayın therapido,

Tamamen taş bir ev yapacağım nasip olursa köye.
Bahçem 810 m2.
Aldığım ruhsat 72 m2 toplam alanda tek kat bir ev. Üstümde köylünün yaptığı ev var 2 katlı betonarme bina alanı da benimkinden çok daha büyük..!

Köyün taş ocağı kapatılmamış olsa idi yerli taş alırdım ama o imkanım yok. Yapacağım taş bina için mecburen çimento kullanacağım. Köyde akrep çok. Evleri taş yapmazsanız akrebi eve kalıcı misafir etmiş oluyorsunuz. Köylüyü dinlemeyip binasını ahşap yapan var, ama açılan tahtaların arası yuva olmuş, baş edemiyorlar akreple. Ben taş duvar yaptım geçen yıl bahçeye, tek taşta bir oyuk bıraktırmadım hepsinin araları harçla dolduruldu. Tüm Ege ve Akdenizde eski evler genelde taş binadır, sebebi akrebin bol olmasıdır. Taş evin içini sıvarlar ve beyaz badana yaparlar hayvan saklanamasın görünsün diye. Yani çimento kullanmak şart. Bunun doğaya zararı ne olur bilemiyorum ama ben hem inşaat yapacağım hemde çimento kullanmam demek mümkün değil.

Temelde beton var. Hatta tavanda da beton olacak ki irtibat tamamen kesilsin dışarı ile. Siz bunlara karşısınız ama çare yok. Bizler şehir yaşamından yeni yaşama intikal ederken yerli kadar rahat olamamaktayız. Benim komşuya ne olacak bu akrepler böyle dediğimde aldığım cevap " Burda çok görünür onlar, alışırsın " olmakta. Onlar geceleri bağda bahçede yerlerde yatmaktalar. Anlattıklarını dinlemek lazım :
" Beni gece bağda sokar ama kalkmam bile, bulursam ezer uyurum, bulamazsam gene kıvrılır uyurum " veya " Bahçede çalışırken sokarsa da çalışmamı kesmem bi su içerim devam ederim " demekteler.
Burada sevinilecek şey, bu yöre akrebinin öldürmeyip kıvrandırması sanırım.

Bizler doğaya saygılıyız, köyü ve köylüyü de sevmekteyiz. Bizden onlara ve oralara zarar söz konusu olmaz. Ancak sahil kentlerinin uğradığı istilaya dağlar ve köylerde aynı hesapsızlıkla uğrarlarsa kaçacak başka yerde olmayacaktır.
Herkes o zaman oturur oturduğu yerde.

Hoşçakalın.

therapido 28-09-2009 21:37

1 Eklenti(ler)
Merhaba
Galiba tüm olan biteni yanlış anlayan benim. 08-09-2009, 00:48 #913 numaralı mesajınızda bahsi geçen yazınıza ithafen yazmıştım ama "yanlış anlamışım". Yaptığım yanlışı son eklediğiniz iki resme yan yana koyup bakarak bir kez daha anladım! Haklısınız o köşe için beton gerekli!
Mesajınızda dediklerinizide zahmetten kurtarıp ekleyeyim:

"...önümüzdeki hafta çatının kiremitlerini toplayıp , yeniden dizmeyi düşünüyorum.bayramdan sonra maaşımı aldığımda da bir traktör çakıl getirtip , kapının önüne beton dökmeyi istiyorum.sanırım o zaman biraz daha eve benzeyecek . :)..."

http://www.agaclar.net/forum/attachm...1&d=1254165578

Benim babam hala benim döndüğüm köyde bir köy evinde yaşar. Omuz atsan yıkılacak duvarları olan bir evde. İlk hali ile son hali arasındaki farkları bende keşke belgeleseydim. Sanırım makyaj için bugüne kadar 25 torba çimento kullanmıştır. İlk yerleştiğimde içine çadır kurmuştuk, şimdi klima taktırmış ne güzel. Hepsi çok güzel.

Sayın Hosseda,
Siz az çok aynı dertlerden muzdarip bir büyüğümsünüz sanırım. İnşaata girdiğinizde devlet herşeyin hakimi. Kullanacağınız malzemenin bile.
Taş konusundaki hassasiyetinizi anlıyorum. Keşke istediğiniz gibi olsaydı.
Bu konuyu daha öncede konuşmuştuk ama 72 metre kare bir ev için yaklaşık 60 m2 taş duvar gerek bu da 4 kamyon taşa tekabül eder. Sanırım kamyonu Antalya bölgesi için 600 lira hala.
Benim çimentosuzluktan kastım taş evi çimento ile değil eskisi gibi toprak harç ile yapabilmekti. Yoksa karkas bir binayı toprakla yapmak ne mümkün.

Yanlış hatırlamıyorsam İngiltere'de ormanda bir kulübede yaşayan mangal kömürü üreten bir ormancı devletin inşaata izin vermediği yaşadığı ormanda özel izinle ev yapma şansı buluyor. Devlet ona bu yerde yaşama hakkı veriyor ama satma, miras bırakma hakkı vermiyor. Ev adamın ölümüyle ölecek yani. Yaptığı evi görmenizi isterdim. Ahşap iskelet, saman duvar, kerpiç kaplama, taş kiremit...
Tamamı gönüllülerin yardımı ile yapılıyor. Geri dönüşümlü, tek yok edilen işgücü.

Geleyim akrep konusuna. Ben de evi yaparken en ufak delik kalmasın diye uğraşırken köylü gelip "daha çok delik olsun ki çıkmasıda kolay olsun" diyerek ters mantıkla herşeyi altüst ederdi. Babamı 3 kez soktu pek çok tanıdığımı da. Acı dışında bir sorun yaşamadılar dediğiniz gibi. Evin etrafına kükürt dökmenizi öneririm. Tavukda çok etkili. Bildiğim kadarıyla Yunanistan'daki evlerin kapı ve cam kenarlarının mavi olmasının sebebide akrebin o rengi sevmemesinden.
internettede şunu buldum:
"mavi rengi ateş sanan ve mavi boyalı yerlere yaklaşmayan bir canlı. bu yüzden doğuda, akrebi bol olan yerlerde, evler, kapılar, bacalar falan hep maviye boyanıyor akrep girmesin diye. yatakları yüksekçe yapıp, çivit mavisine boyuyorlar, çevresine de su dolu leğenler koyuyorlar (suya da gelmiyormuş) . hafif pinti arkadaşlara mavi cüzdan hediye etme hadisesi de bu durumdan ortaya çıkmış*"

http://www.mavidalga.com/?p=99

bu linkde basit ama yararlı birkaç bilgi var.
Mevsim itibarı ile tehlike ara verir zaten :)

Dediğiniz gibi sahillerden başlayan kaçış istilası benim gözlemlediğim kadarıyla çok hızlı. Hatta "eskiden buraları bataklık, tarlaydı" demek milletcek en sevdiğimiz şey diye düşünüyorum. Gerçi bu lafın devamı genelde "alamadık o zaman burdan biraz yer" olur!
Bunlarda çok güzel :)

Saygılarımla
Kerem AKYAR

hosseda 28-09-2009 22:38

Sayın therapido,

Taş sarfiyatında farklı hesap yapıyoruz. Ben istinat duvarlarına harcadığım taş miktarından gidiyorum ve tahminen 10 kamyon taş gerekecek diyorum( yaklaşık 150 ton). Evde karkas bölüm yok, tamamen yığma taş olacak.( 2 adet 11,5 / 2 adet 6,5 m duvar var , yükseklik yaklaşık 3 m.). Duvarların kalınlığı 50 cm.

Bahçeye kamyon girme imkanı yok. En büyük sıkıntımda o zaten. Köy dışına dökülecek taşlar kepçe ile bahçeye taşınmak zorunda. Bazen vaz geç taş evden, yığma takoz tuğlaya dön dediğim bile olmakta. Tuğlayı nakletmek çok daha basit çünkü. Hatta son zamanlarda şehirde eskiden yapılmış ama hala dimdik ayakta olan tuğla ev gözlemlemeye başladım. Tuğla ile yapılan evlerinde çok sağlıklı olduğunu okumaktayım. Neyse daha oraya zamanım çok şu anda yapacağım şey temeli yapmak ve temel üstü ruhsatımı alarak ruhsatın süresini 5 yıla çıkarmak.

Akrebin renk seçmesini ilk sizden öğrendim. Çok muhafazalı olan bir merdiven altı depom var aynı zamanda tuvalet. Ama nasıl giriyorsa oraya da girmekte bu hayvan. Kapısı ve penceresi siyah boyalı. Onları en kısa zamanda çivit maviye döndüreceğim. Köylü komşum bıcak ağzı gibi aralıktan geçer bu hayvan dedi. Tek iyi tarafı gündüz ortalıkta gezinmiyor, bende hiç bir şeyi çıplak elle tutmamaya gayret ediyorum. Ancak domatesleri bile toplamak mesele oldu eldivenle zor oluyor. Duyduğum kadarı ile Bozburunlular akrepleri canlı yakalayıp kavanozda evlerinde tutarlarmış. O kavanoz başka akreplerin eve girmemesini sağlarmış. Ne yapalım çare yok bu hayvana da alışacağım.

Ali bey resim gayet güzel çıkmış, aleti arayacağım bulursam size de alır ve hemen kargo ile yollarım.

Hoşçakalın.

therapido 29-09-2009 00:53

1 Eklenti(ler)
Sayın Hosseda
Evet önceki hesabımda bir hata var. Ama 150 ton taşta çok fazla bence. Bir kamyon yaklaşık 40 cm kalınlığında 16 m2 duvar örebiliyor. Bu taşa görede değişiyor. Şayet iyi bir taş bulursanız bu rakamı 20 m2'ye çıkarma şansınız var. Sizin yanılmıyorsam (iç bölüntüleri taş yapmazsanız) 100 m2 duvara ihtiyacınız var. Taş duvar örerken duvarın yüzlerinde görünen taşların arasına benim ustanın küçüklerine kırpıntı, portakal büyüklüğünde olanlara hellik dediği taşlar dolgu için harçla beraber konur. Bu taşlar genelde yüzde konulan taşların firelerinden çıkar. Vasıfsız olan bu dolgu taşları dahada ucuza temin edip kaliteli (biçimli) taşlarınızı feda etmeden biraz daha tasarruf sağlayabilirsiniz. Bunları muhakkak yapın diye bir dayatma olarak algılamayın lütfen. Sizin gıyabınızda belki başkalarınada faydam dokunur diye anlatmaktayım.

Bu arada 40 cm neden yapmıyorsunuz diye sormak isterim. Eğer sağlamlık ile ilgili bir kaygınız varsa statik hesabı yapılır ama bence çok büyük yük taşımayacağı için yeterli gelir. Size ustalıkta tasarruf sağlamasada malzemede %20 oranında tasarruf sağlayacaktır. Sadece bu kadarda değil 7 metreye 10 metre dış ölçüsü olan bir evde 40 cm duvar içeride 57.04 m2 alan sağlarken 50 cm duvar 54.00 m2 alan sağlar. Küçük bir evde 3 m2 önemli bir alan kazanımı bence. Ayrıca duvar kalınlığının azalması camlardan içeriye giren ışığı dahi etkiler.Hesaplamalarım hatalı olabilir ama oturdum çizdim, 1. şekil 40 cm duvar kırımlı cam, ikinci kırımsız 40 cm. duvar ve 3. 50 cm duvar. Üst üste koyduğumda içeri giren ışık farkı 40 cm ile 50 cm arasında 12 derece. 3. şekil 50 cm duvardan alınan açı 116 derece yani 10 cm kalınlık farkında içeriye giren ışıkta %10' a yakın kar sağlanıyor. Kırımlıyı tam olarak hesaplayamasam da onun farkıda görülmekte.

Bende inşaata başladığımda inşaat alanına kadar kamyon sokamıyordum. 80 metre yakındaki yamacın dibine dökülen taş kum ve diğer malzemeyi traktör arkasına takılan römorkdan farklı (köylünün g*tlük dediği) küçük bir kasaya koyarak çıkarttım. Elbette maliyete ufakta olsa etkisi oldu. Arsanızın durumunu bilmeden belki bu önerimde yanlıştır.

Takoz/press tuğla benimde çok hoşuma giden bir malzeme. Evimin (eski) içerisinde taşla küçük nişleri (girintileri) detaylı yapmak zor olduğundan press tuğla ile yapmıştım. Hatta daha sonra gördüğüm bir kaç örnekte cam kenarları hatta bina köşelerininde bu malzeme ile yapıldığı örnekler gördüm çokda hoşuma gitti. Binanın tamamını bu malzeme ile yapmak sanırım yine sıva gerektirecektir. Saplantım olan taşta dışarıdan görünen doku bana inanılmaz haz veriyor.
Sıva yapıldıktan sonra, elbette sağlamlık ve izolasyon farkları vardır ama sanki gaz beton veya press tuğla pek farketmezmiş gibi geliyor.

Civit mavi konusunda açıkcası tecrübem olmadı, örneğini de göremedim. Sadece duyduklarımı yazdım. Ama tavuk ve kükürt kişisel tecrübemdir. Bıçak ağzı kadar yerden geçtiği de doğru. Bu yüzden alacağınız önlemin izolasyon olması zor. Sudan hoşlanmadığı için bahçe sularken dikkat etmek gerekiyor zira o zaman daha çok hareketleniyor. Cibinlik kullanmak, yatağınıza girerken bir bakınmak, yorgan battaniye vs. sererek değil katlayarak kullanmak, ayakkabıları giymeden sallamak gibi önlemler ilk denediklerimdi. Ama babamı ilk soktuğunda giydiği pjamanın içerisindeydi akrep. Benimde tavandan omuzuma düşmüştü bir gece ama sokmamıştı. Terlikle dolaşırken üzerine bastığı için sokulanlarda var. Zaman içinde alışıyor insan. Gördüğünde bir iki gün dikkat edip sonra tekrar unutuyor.
Benim köydede köylü, sıcak demeden paçası lastikli pantolonu çizme içersinde ve uzun kollu yine manşeti düğmelenmiş gömleklerle çalışıyor.
Kavanoz konusunuda bende sizden öğrenmiş oldum. Şu an oturduğum İstanbul'daki evimde azda olsa karşılaşıyorum. Teknik olarak belki yaramasada manevi bir rahatlık sağlar.
Unutmadan birde böyle bir alet var ama onuda test etmedim ve edende tanımıyorum. Belki denenebilir.
http://www.ultrapest.net/
Alternatif markalarda var.

Ali Bey'in bahsettiği vakumlayıcıyı bir arkadaşım köyde yaşarken getirmişti. Ne kim olduğunu ne ürün markasını hatırlıyorum. Neyse ki ihtiyacım da olmadı. Biraz arayınca şunu buldum:
Burada zehir vakumlayıcının nasıl kullanılacağı
http://www.byebites.net/
buradada set olarak satışı var
http://www.urunland.com/pinfo.asp?pid=158567

Saygılarımla
Kerem AKYAR

bayindirmevki 29-09-2009 01:05

Sayın Therapido

Ne yalan söyleyeyim hicvinizi anlamış değildim de niye cümleleriniz gergin bir tonda bunu da anlamiş değilim. Boşverin. Şurda hepimiz arkadaşça vakit geçiriyoruz. Zaten yazıların birçoğuda da konu başlığından kopmuş vaziyette. En son Ali beyin sıkı militana bile vay be dedirtecek siyası yorumları çok hoştu.

Önceki yazılarınızı da okudum. Harçadığınız betona duyduğum şaşkınlığın nedeni, başka türlü de olabileceğini bilmekti. Yazık ki siz başladıktan sonra üye oldum. Ne yapıyorsunuz demekte geç kalmıştım. Zaten 23 yaşında ve tecrübesizim demek herşeyi açıklıyor. gerisi teferruat. Ben de o yaşta aynı şeyleri yapardım. 58 de kaçsanız ne olurdu, o yaşa gelmeden bilinmez.

Domates derken farkına varmadan benim alanıma girdiniz. Bu yaz 30 dönüm domates ektim, tonlarca ürün! Olay hiç de şehirden bakıldığı gibi değil. İstersem en ağır inorganik üretimle bile tüketiciye organik üretimden daha lezzetli domates sunabilirim. Fark yetiştirilişinde değil domatesin cinsinde. Domateste sanıldığı gibi çok kimyasal gübre kullanmaz, hem masraftır hem de üründe ters etki yapar. Domates çatlar. İlaç ise meçbur kalmadıkça kullanılmaz. Hele hormon hiç kullanılmaz bu tamamen bir şehir efsanesi. Lezzeti düşüren, sentatikleştiren yüksek verimli cinslerdir. Ve kullanmak zorundayız. Pazar talebi bu yönde. İstanbul her gün yüzlerce kamyon domates talep ediyor. Lezzetli olsun diye verimi düşük cinsleri üretirsek domatesi 10 liradan tezgaha koyarlar. Ve inanın yine biz bir şey kazanmayız. Domatesin Mikros'ta yetiştiğini sanan veledleri de ciddiye almayın işletiyorlardır.

Saygılarımla

therapido 29-09-2009 01:48

Merhaba bayindirmevki

Sizde benim gibi uykusu kaçanlardansınız sanırım.

23 yaşındaki tecrübesizliğimden bu kadar çimento kullandım demiyorum yanlış anlaşılmasın. Devletin kafanızı sokacağınız damla ilgili sizden daha iyi bildiği kurallar var ne yazık ki! Onlar sizin çimento kullanmadan taş bina yapmanıza imkan vermiyor. Böyle bir imkan var isede imar kanununun bilmem kaçıncı madde, bilmem kaçıncı fıkra, bilmem kaçıncı bendinde yer alıyordur ki kendimi geçtim İmar Müdürü bile bundan haberdar değildir. Ağızlarından çıkan 5 kelimeden biri yapamazsın! ben 5 dönüm arsa üzerine 500 m2 inşaat izni aldım 72 ve 135 toplam 207m2 2 bina yapmak istedim buna bile "tek bina yapacaksın" diye izin vermediler. Ahır yapmak isterseniz alt komşunuz hayvanlarınız olacak yani! Bunları göz önüne alarak bana yolun başında vereceğiniz, çimentonun alternatifi ne olurdu?

23 yaşımda bu tecrübeye sahip olsam şehirden gitmezdim demek daha doğru. Ya da daha önce bir arkadaşımın yaptığı gibi paramı cebime koyar bir uyku tulumu ile bu ülkeyi terk ederdim...

Domates konusuna gelince ucunda da olsa ortak bir nokta yakalamama sevindim. Sizinde söylediğiniz gibi bu iş arz ile ilgili. Üretim sürecinde gerekmedikçe ilaç kullanılmayacağı çok doğru ama zaten mesele daha öncesinde, fidede başlıyor. Yanılmıyosam dünya üzerinde söz sahibi 6 adet firma (israil ve fransa başı çekiyor) gen değişikliklerini yapmış olarak fideleri üreticiye satıyor. Bunlara domates demek yerine kodlarıyla adlandırmak daha doğru bence. Hormon lafı nereden geliyor bilmiyorum ama köylü domatesin çiçeğine sıktığı ilaca (içeriği her ne ise) hormon diyor ve daha çabuk döllendirdiğini söylüyor.

Ben evde kendi sakladığım heirloom tohumlarla fide üretip onların domateslerini yiyorum ve her sene tohum ayırıyorum. Yani ben domates dikmiyorum, domates ekiyorum.
Sanırım benim gibi pembe domatesleri yiyen birine GDO'lu bir domatesi yutturmak zor olur.
Farkında olan bir grup insanda buradan haberleşiyor :
http://pembedomates.blogspot.com/

Yazın diktiğinizi söylemişsiniz, kışında domates dikecek misin? Seranız var mı acaba?

alideryacengel 29-09-2009 02:40

uykusu kaçanlar sadece sizler değilsiniz.ben de varım nöbette.
sayın hoşseda.duvarların kalınlığının faydasını iç tarafında yazın serin kışın sıcak bir mekan elde ederek görürsünüz.duvarın kalınlığı ısı ve ses yalıtımında çok etkili.
bu evde duvarlar 50 cm. kalınlığında.kuzeye bakan duvarda pencere yok ve 70-80 cm. kalınlığında.kuzeyde kalan kalın duvarın içinde kalan bir de ocak var.şömine gibi ama ilkel bir ocak.yinede o ocakta birkaç odun yakınca bize bayağı bir keyif veriyor.
sayın therapido.bahsettiğim zehir emme pompasını bulmuşsunuz.ama bu çok teferruatlı.arkadaşım bana sadece plastik pompasını getirmişti.

therapido 29-09-2009 09:46

Merhaba
Duvar kalınlığı elbette ses ve ısı izolasyonunda önemli. Ben, yaşadığım yerde ayakta duran 2000 yıllık bir kenti ve civardaki emsal evleri baz almıştım. Evinizin önünden demiryolu, otoban geçmiyor veya hava alanının yanına inşaa etmiyorsanız. Evinizi fırtınalar esen bir boğazda değilse, veya Ağrı Dağı'nın amacında inşa etmiyorsanız 40 cm kalınlık yeterli oluyor. 50 cm duvar ustanın işine gelir örmesi daha kolaydır. Aksi taktirde taşın arkasınıda kırması gerekebilir. Ama yaptırınca oluyor.

Sayın Hosseda yanılmıyorsam İzmir'de bir evden bahsediyor. Yani kışın 5.6 derece gece yazın gündüz 32.7 derece sıcaklık ortalaması olan bir şehir. Evini yeni yaptığını da düşünürsek çatı ve cam izolasyonun da düzgün yapılması halinde 40 cm duvarla ısı konusunda hiç sorun yaşamayacağını düşünüyorum.
Sizinde bahsettiğiniz ocaklığı daha modern bir sistemle veya baca şekli ile yapma şansıda var. Hatta mümkünse o ocağı evin dış duvarlarından alıp yapabiliyorsa evin içine taşımasını öneririm.
Evin kuzeye bakan cephesini daha kalın yapmak başka bir çözüm olurmu bilmiyorum.
Saygılarımla

hosseda 29-09-2009 17:59

Merhabalar,

Ali bey tek katlı evde ahşap çatı fikrinize denecek bir şey yok. Yazlık evimiz öyle. İnsanların yılda 2 ay bile oturamadığı evlerin dublex, triplex hatta dörtlex olmasının gerekmediğini bilen nesillerce yapılmış bir ev. Verandası dahil 70 m2 bu evimiz. Çatısı tamamen ahşap ve zirve 3 metre. Çok ferah. Ancak 30 yıl önce yapılmış olan bu evi biz 10 yıl önce satın aldık. Şikayetçi olduğumuz hiç bir husus yok ahşap çatıdan dolayı ama ben defalarca yazdığım gibi akrebi evin içine almamaya kafamı takmış vaziyetteyim. Bu nedenle tavanı beton yapacağım. Ters v şeklinde olacak bu tavanı,iyi izole edip, üzerine de kiremit döşersem duvarları da taştan olacak bu ev çoluk çocuğuma da ileride hiç bir yük ve masraf çıkarmayacak. Hatta şunu da düşünmekteyim tüm doğramaları ve kapıları ve panjurları demirden yapmak hayalimdi. Onları beyaza boyayacakdım. Evin dışı siyah taş, doğramalar ve içerisi sıvanıp badanalanmış beyaz olacak idi ama çivit mavisi meselesi bu hayalimi biraz değiştirmeme sebep oldu.

Köy ocağı meselesine gelirsem evet evde ocak olacak salonda. Şömine değil ama ocak. Onun da bacasını nasıl örteceğimi ( haşereye karşı) hemen hemen buldum gibi. Eğer bacanın örtülmesini çözemese idim ocaktan vaz geçecekdim.

Sayın therapido,

Evin iç duvarlarını da taş düşünmekteyim. Olursa tam taş ev olsun. Duvar kalınlığını tayin eden usta. İki sıra taş o kalınlığa geliyor(50 cm. ye) sanırım. Taş nakliyesi için yazdığınız ilave römorku araştıracağım, iyi bir çözüm olabilir gibi geldi.

Hoşçakalın.

alideryacengel 29-09-2009 19:47

5 Eklenti(ler)
sayın hoşseda.buralarda benim köy gibi ufak ve sapa bir köyde meraklı bir aile bir butik otel yapmış.bayağı da bir uğraş ve yatırım sonunda odalarında kaloriferi bile olan bir yer yaratmışlar.burasını satıyorlar.sanırım bekledikleri kazancı elde edemediler.binaların yapılışı belki ilginizi çeker diye resimlerini ekleim.arkadaki iki katlı olan8 odalı 24 yataklı pansiyon binası.öndeki de yemek ve dinlenme salonu.

bayindirmevki 30-09-2009 01:36

Sayın therapido

Ben uykusu kaçanlardan değil, uykusundan çalanlardanım. İşim yüzünden geç saatlerde evime geliyorum. İş yerinde kişisel internet kullanımı yasak. Ancak bu saatlerde okuma ve yazmaya imkan buluyorum.

Ev konusununda sizi anlıyorum. Ama anlaşamıyoruz gibi oluyor. Normaldir. yüzyüze konuşmanın getirdiği kolaylık yazıda her zaman olmuyor. Bir mimik, bir bakışla anlatılanlar yazıda sadece sanılmış gibi olur. Siz de dahil yazan tüm arkadaşları anladığım halde, pek anlaşılabileceğimi sanmadığım için yazmaktansa izlemeyi tercih eden bir üyeyim. Ama bugün söyleyeceklerim var.

Neden. Çekip gitme planları hep şehirden yılgınlık üstüne yapılır ve neden hep bir ev yapmak dürtüsü? Hosseda ile yaptığınız yazışmada farkında deyilmisiniz, pişmanlığınız ile çeliştiğinizi. Yine metreküp hesapları, tonlarca taşlar, 50 cm'lik duvarlar. Sayın Hosseda'da akrep takıntısından damı betonlamakta. Bütün bunlar çekip gitmek için gerekli şeyler mi? Çekip gitmek için gereken tek şey kendinizi geride bırakmak. Bunu Ali beyin bile becerdiğini sanmıyorum. Hikayesinin özeti; şehirde eksiye düşen bir adamın can havli ile köye sığınması. Bundan köye ne fayda? Hem cimenlere yatmak şehirde de olanaklı oralara kadar gitmeye gerek yok. Ve köyde cimenlere yatılmaz, çalışılır, ölünceye kadar.

Çekip gitmek; kendinizi geride bırakıp gittiğiniz yere uyum sağlamaktır. En hayırsız otu, ağacı yerinden sökmemektir. Araziniz eğri-büğrü diye beton döküp düzlememektir ki o eğrilerde doğanın onlarca yıllık sırrı vardır. Tonlarca taşı ocaktan alaçak çep zenginliği değil, eski evlerin yıkıntılarını değerlendirecek gönül zenginliğidir. Bahçe citinizi yaparken beton direkler değil, çürümüş kalasları kullanabilmektir. Börtü-böcekten korunmak değil onlarla beraber yaşayabilmektir. Doğayı eksiltmeden arttırabilmek, şehrin kültür ve birikimini yaptığımız işlere yansıtırken sakil düşmemektir. Dışardan bir yabancı baktığında sanki bin yıldır oradaymışcasına. Ha... birde, unutuyordum. Çalışaçak, çevrenizdeki yaşam döngüsünden ayrı düşmeyecek bağ-bahçe sahibi olmaktır. Sizde; ürünüm bedava gidiyor diye kahvede lafa katılmıyorsanız, boşuna gelmeyin! Keyf almazsınız. Şehirde ki ben'i unutamazsınız. Ben bu anlattıklarımı adım adım uygulayan ve önce bağ-bahçe sahibi olup yerleştiğimde meşgalem hazır olsun diyen bir insanım. Bağ-bahçe hazırlığından ev aşamasına geçemedim. Evi yaparsam söz yanımdaki yıkık değirmenin molozlarını değerlendireceğim.

Domates bahsine fazla girmeyeceğim. Tamamıyla ticari bir girişimdi. Amacım kahvede oturup domates de bu sene para etmedi demek ve gerçekten de para etmedi. Zarardayım ve arazimin bulunduğu köyün insanlarını şimdi daha iyi anlıyorum. Hormon denen de tozlaşmaya yarayan bir ilaç. Sera üretiminde kullanımı bazı durumlarda gerekmekte. Ben açık tarla üretimi yaptığım için kullanmıyorum. Seram yok. Arazim Çanakkale-Bayramiç'te burada sera verimli olmaz. Ancak yaz üretimi oluyor. Pembe domatesleri bende ekiyorum ve afiyetle yiyorum. PDA grubu ile işim olmaz. Özel zannedilen bu domates maalesef özel değil ve kod'lu bir domates cinsi. Buralarda tohumu ve fidesi herkesde var. Heirloom cinsler ilgi alanım dışında size bu konuda en yakın meyvelitepe olabilir.

Saygılarımla

ahmeter 30-09-2009 11:34

Sonbahar geldi doğaya koşalım
 
1 Eklenti(ler)
Son mesajların güzelliğine karşı bu resmi gönderiyorum

hosseda 30-09-2009 17:59

Sayın bayindirmevki,

Evime 1 saatten az mesafede bir bahçe yaptım, arazi sarp olduğu için oluşmuş göçükler sebebi ile büyük duvarlar gerekti, bunlarda taşsız olmuyor ( elleme o arazi tarihten öyle geliyor derseniz bahçe akacak komple komşunun yerine, fiiliyatta bahçe yok ama tapu mevcut olacak ). Başka bir yerin taşı geldi, bahçedeki taşlara komşu oldu. Doğa arası transfer yani. Köyden taş bulsam alacakdım ama yok. Bunu daha önce yazmışdım. Şimdi sıra (sizin plana da bilmeden uymuş) evi yapmaya geldi. Gün olur o evi yapabilirsem, kendimi de emekli edersem kışın oraya haftanın belli günlerinde gidip bahçem ile meşgul olmak istiyorum. Arada bende çimene uzanacağım idare edin artık.

Satacak kadar ürünüm hiç bir zaman olmayacağı için kahvede yapabileceğim şey köylü ile karşılıklı çay içmek olacak.

Ev için gerekli olan taş hesabı da ustanın bulduğu yaklaşık miktar. Yığma evde daha ince taşıyıcı duvar olmuyormuş ne yazıkki. Eşimin ailesinin evi var bir kasabada, oda 60 yıl önce yapılmış, iki katlı taş ev, onda da duvarlar en az elli cm. Çatı ahşap onunda ama onda ahşap olarak ayrı birde tavan var, çok sıkıntı çıkarmakta. Üstelik ağaçlar katran ağacı olmasına rağmen. Bilhassa saçaklar ve saçak yanakları beş senede bir masraf çıkarıyor ki, yapılan onarım pek masraflı. İskele kurmadan çalışamıyor ustalar. Ben sadece haşerattan korunmak için değil, masrafsız küçük bir ev inşa etmek istediğimden tavanı beton yapmak fikrindeyim. Benim arkamdaki köylü komşumun evinde ki beton yüzölçümü bendekinin en az 5 katıdır. Eleştirileriniz doğru değil. Beton zaten gidiyor oralara, bizler inanın daha dikkatliyiz o konularda.

Çit direklerimin tamamı ahşap. Ustaya sizin eski çitler nasılsa öyle çit olacak diye ısrar ettim. Ama o kadar ahşap bulamam dedi. Demir direkde ve kafes telde ısrar etti. Zorla demir satan yere götürdü, listeyi hazırlarlarken ben vaz geçtim çitten dedim çıktım mağazadan. Ve sonunda aradığım ahşap direkleri buldum ve çitler köylülerinki gibi ahşap ve dikenli telden oldu ( ama burada da ters bir durum var, ben ahşap çit yaparken köylü bağını domuzdan korumak için altı tamamen beton temel, demir direklere dayanan, kafes teller ile örmekte köyün dört bir yanını. Arada onlarada kızın bence, eskiyi korumuyonuz diye).

Taş temini konusuna tekrar gelirsem, yakınımda eski bir değirmen yok maalesef ama olsa da onun taşını almam, onun eli yüzü nasıl düzeltilebilir de eskiye dair bir yapı olarak köyde kalır diye düşünürdüm. Çok paramın olmadığını daha yukarılarda yazmış idim ama dar vakitte okuyamamışsınız.

Sayın therapido yazmaya devam edin bence. Tecrübelerinizden istifade eden olacaktır arada kızan olduğu gibi.

Ali beycim sizinde başardığınız şeyler her babayiğitin harcı değil aman devam.

Hoşçakalın.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 09:49.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025