05-02-2009, 00:01 | #361 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-07-2007
Şehir: Yerdeniz
Mesajlar: 186
|
Sn denizakvaryumu, Ben de kerpiç evleri, dedemlerin evlerini anımsattığı için daha yakın buldum kendime. Bu haftasonu Ankara'ya geldiğimde yüzyüze görüşmeye gitmek için telefon edeceğim bu şirkete. Bir süreliğine rölantiye almıştım bu konuyu; ancak depreştirdiniz heyecanımı. Aslında istediğim çok çok bir köy evi: ahşap iskeleti, araları kerpiçle örülsün, Sıvası çamurdan ve samandan, üzerine beyaz badanası olsun. Pencerlerinden güneş girsin; horoz sesi, inek çanı, at kişnemesi, gübre kokusu girsin. Ocağı olsun yemek yapılası, kocaman bir odanın bir duvarında. Taştan olsun, kalın duvarlı; pencerelerine cam güzelleri konsun, kuş konsun, duman konsun, rüzgarla gelen mandalina kokusu konsun. Duvarında nişleri olsun. Çatısı akmasın en iyisinden yalıtım, kalın kalaslardan atılsın. Kütükten olsun; taştan örülsün uzunca bacası. Zemini geniş tahtadan olsun; bastıkça gıcırdasın hatta. Balkonu yine ahşaptan, üzerine asma üzümü sarmış olsun. Penceresinde bir bulutlar olsun, bir güneş; yine bir bulut olsun, bir güneş. Ihlamurların kokusundan bayılmış olsun mutfağı, mutfağında kuzine sobası, sobanın içinde köz, közün içinde mısır olsun, mısırında süt olsun. Dağlarında tilki, derelerine inen domuzları olsun. Taş olsun, ot olsun, toprak, tohum, bereket olsun. Yakınında koca bir ağacı mutlaka olsun; ağacın sabah dörte ötüşen kuşları olsun. Kışı olsun, yazı da. Uçurtmam olsun, oltam olsun; duvara dayalı tırmığım, küreğim, yorgun çizmelerim olsun. Olsun da... Bu bir yaşam tarzı. Biz onu buluruz. |
05-02-2009, 00:55 | #362 |
Ağaç Dostu
|
Ne güzel anlatmışsınız sevgili tenar. Anneannemin toprak kokan kerpiç evi geldi aklıma ve burnumun direği sızladı sanki Oda toprak, duvar toprak. Süpürmeden önce, hafiften sulanırdı oda ve mis gibi bir koku. Toprak kokusu, misler gibi. Dilerim istedikleriniz olur. |
05-02-2009, 11:04 | #363 |
Ağaç Dostu
|
Sayın Tenar; okurken içim titredi inanın. Hiçbirşey istemezken herşeyi istiyormuşum aslında yeni farkettim. Koyun kuzu sesleri, kuş sesleri, duman kokusu, toprak kokusu... Hasret kalmışız bu kokulara egsoz kokuları arasında... Ahşap evlerden istiyorum. Biliyorum herşeyden önce hayırlısı diye işe başlarım. Nedense bu isteğimi hayata geçirmek istediğim anlarda, bu isteğim herşeyin önüne geçmeye çalışıyor. Kendi ellerimle kumunu çimentosunu katmayı beceremesem de, belki duvarına bir raf, ocağına bir ateş atacağım. İnşallah... Bu bölüme bakmamaya çalışarak geçiriyorum forum anlarımı. Ama bugün dayanamadım Allah herkesin gönlündekini versin |
05-02-2009, 12:39 | #364 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-07-2007
Şehir: Yerdeniz
Mesajlar: 186
|
Olsun da... "Kırk kere ne dersen o olurmuş." derler bizimkiler. Ama doğru yerde diyeceksin; o kırk hakkını doğru kullanacaksın, üç vak'te sığdıracaksın. Orada gözünüzün önünde bir yerlere koyun; koyun ki çok isteyin, hep içinizde olsun. Sonunda ayaklarınız götürür, seçtiğiniz yollar mutlaka oraya çıkar. Anladığım kadarıyla sadece "Gördüğünü Hayra Yoranlar" değiliz çoğumuz; şimdi imkanı olmasa da bir fırsatını kollayanlar da var. Sizi de heveslendirmeye yetiyor belki de benim de yazdıklarım diğer yazan arkadaşlarımınki gibi. Bu sadece hevesle olacak iş değildir; önceden diyeyim. Dayanamayan bunları okumasın Vardığımız yerleri paylaşacağımız yazılarımız da olur ilerde umarım. Yazdığımız yazıların içerikleri, başlıkları "Gördüğü Düşleri Koklayanlar", "Doldurdukları Çileden Kuş Çıkaranlar" değil de "Düşlere Kahraman Olanlar" ve hatta "Ütopyaya Karışanlar" olur belki başlıklarımız. Herkesin gönlüne göre olsun. |
05-02-2009, 15:03 | #366 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Ağız tadıyla güle güle oturun evinizde. |
|
05-02-2009, 15:39 | #367 |
Ağaç Dostu
|
Sn.tenar yazdıklarınızı okuyunca ne kadar çok kişi aynı şeyi istiyor ama neden ortak payda da anlaşamıyoruz düşüncesi belirdi. Ankara'da 5-10 kişi birlikte olalım arazi alalım hepsi hepsi 50 şer m2 ev yapalım diye uğraş veriyorum ama biryerlerde kesiliyor Umarım sizin düşünceleriniz gerçek olur, kerpiç ev şirketiyle görüşürseniz fiyat vs.konularını buraya aktarırsanız sevinirim. |
05-02-2009, 16:36 | #368 |
Ağaç Dostu
|
Hepimizin istekleri bir yerler de kesişiyor illaki. Öyle dönemler yaşıyor, öyle günler geçiriyoruz ki zaman zaman "ben artık gidiyorum şehirden" diyorsunuz. Diyorsunuz da, sadece laf ta kalmak zorunda kalıyor. O an ki şartlar ne kadar isteseniz de orda kalmanızı gerektiriyor. Hayatımda ki en önemli yapılacaklar listesinde, ilk sırada yer alıyor şehirden kaçmak. Ben kendi adıma yalnız bir yaşam sürmek isteyen biri olarak söylediğim gibi mecburen halihazırda bir ahşap ev **** müstakil tarzda bir yaşam alanı düşlüyorum. Eğer insanların arkasında güvenecekleri bir dayanakları yoksa,bu böyle olmak zorunda. Çünkü ne betonundan, ne ahşabından nede kullanılan malzemeden anlayan biriyim. Hangisi daha sağlıklı, hangisi daha dayanıklı bunları öğrenmemse yıllar sürebilir. Bu bölümün ilk mesajlarından itibaren okumaya incelemeye başladım ki, bir gün hayata geçirmeye kalktığım da hangi sürprizlerle karşılaşacağımı az çok bileyim Sayın denizakvaryumu; artık insanlar kaba bir tabirle atıp tutuyorlar "şöyle yaparım böyle yaparım" diye ama iş icraata geldiğin de malesef etrafınızda kimse kalmadığını görüyorsunuz. İnsanların birbirlerine güveni mi kalmadı yoksa "amann nasılsa gideriz toprak, doğa kaçmıyor ya" diye mi düşünüyorlar bilemiyorum. Dönem dönem o an ki psikolojimize göre konuşmak yapmaktan daha kolay geliyor bizlere. Elbette bir kaç kişi biraraya gelip birşeyler yapmak, biryerden başlamak daha kolay. Ama bunun ilerisini de düşündüğünüz de, siz kendi yaşamınıza çevrenize **** yaşadığınız yere ayak uydurmaya çalışsanız da bir kaç kişinin birlikte yapmaya çalıştığı şeylerde daha çok sorunlar çıkabilir. Elbette ki birlikten kuvvet doğar. Ama bu sizin yaşam standardınızla da alakalı değil midir? Yine de söylediklerim benim kendi adıma düşüncelerimdir. Biz ortama ayak uydurmaya çalışsak da, dönem dönem ortam bizi çok gerebilir. Bu yüzden ben az ama öz kişilerle bir şeyler yapılması taraftarıyım... |
05-02-2009, 18:43 | #369 |
Ağaçsever
|
Sayın aslan_k , Teşekkür ederim iyi dilekleriniz için. Keşke bu kadar bilinçli ve doğayı seven insanlar ile bir arada, kendi kurduğumuz köyde yaşıyor olsaydık. Eşim Almanya'da böyle bir proje yürütüyormuş. Bir grup toplanıp belediyenin satılığa çıkardığı araziyi almak ve üzerinde tamamiyle ekolojik bir köy kurmak istemiş. Fakat malesef sorunlar yaşanmış belediye ile ilgili ve proje rafa kaldırılmış. Keşke burada yapabilme imkanımız olsaydı. Ama kaç defa demek gerekiyordu olması için . Olur ya! |
09-02-2009, 19:16 | #370 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 7,869
|
Şehirden kaçmak
Emekli olunça İstanbula 120 km uzaklıkda bir köyde 2 dönüm yer alıp içine 2 odalı bir ev yaptırıp oturmaya başladık Köyde oturmanın eksilerini ve artılarını cok iyi düşünmek lazım Gökyüzünde ne kadar cok yıldız olduğunu .halis sütü .köy tavuğunu tadını klorsuz sudan yapılan cayın tadını buna benzer şeyleri ilk defa tatdık . Ama işte burası cok mühim şu kanaata vardık biz 50 sene İstanbulda yani şehirde yaşadık yapamadık tekrar İstanbula geri döndük Köyden indim şehire şaşırdım birden bire .biz bunun tersini yaşadık Köyün yaşam tarzı.kültür farkı .kendilerine göre inanışları.onlar size uymuyorlar bizi kendilerine uymaya calıştırıyorlar İyi ki İstanbuldaki evi dağıtmamıştık köydeki evi kapatıp İstanbula geri döndük 5senedir cok şükür şehirdeyiz .Bir serüven yaşadık .Hepinize iyi günler |
09-02-2009, 19:24 | #371 |
Ağaç Dostu
|
Sayın Ahmeter; korkutmayın şimdi beni. Biz de her ne kadar site içinde bir ev almış olsak ta neticede köy sayılır. Hatta ben oraya giderken köye iniyorum falan demeye başladım bile :S Şimdi İstanbul'daki evi de sattık. Yani oralarda yapamazsak yandığımızın resmidir Dönecek bir evimiz bile yok artık |
09-02-2009, 20:31 | #372 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 7,869
|
Köy hayatı
Aylin hanım evimize en yakın komşu 300 metre uzakta idi sizinki site olduğu için muhakkak bir dayanışma 2 laf edicek birileri bulunur .Yaşamak lazım iyi günler |
09-02-2009, 23:21 | #373 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 21-11-2008
Şehir: Menderes-İZMİR
Mesajlar: 113
|
İnadına Kaçmak lazım; Yukarıdan aşağıya hayalleri ve gerçekleri okudum. Ben görevim gereği Türkiye' nin çeşitli şehirlerini dolaştım. Yirmibeş yıl boyunca evimin köşelerinde çimlenen birşeyler oldu. İçimde hep bahçeli ev önünde yatan bir can dost (köpek), bahçede dolaşan çokça tavuk vs vs vs hayal ederdim. Bütün yolculuklarda yer beğenirdim. Sekiz yıl önce şimdiki yaşadığım tarlayı aldım. Param olmadığı için boş bir tarla alabildim. Bütün olanaklarımı seferber ettim; ev, kümes, sera, ağaçlar, köy fırını herşey yaptım. İlk yıllar ev yoktu. Hafta sonları gelirdim. Uzun soluklu ohhhh lar çekerdim. Gece geç vakitler şehre dönerdim. İki yıldır burada sürekli yaşıyorum. Eşim de emekli oldu. Bir şeyi hesap etmemiştim. Ben kiminle konuşacağım. Sabah kalktığımda kime Günaydın diyeceğim. Gazetemi kiminle değişeceğim. Bahçe işleri yaparken kimi model alacağım. Kimin yaratıcı düşüncelerinden yararlanacağım. Ben kime faydalı olacağım? Evet aynı dili konuştuğum kimse yok. Ara sıra şehire alış verişe gidiyorum. Boş geçen yarım saatı tüketemiyorum. Oysa aylaklık ne kadar zormuş. Zaman zaman başka şehirlere bir kaç günlüğüne gidiyorum. Hemen eşin dostun bahçesi var ise oraya gitmek istiyorum veee evimi bahçemi özlüyorum. Geçen gün bir hafta ayrılmıştım. Geldiğimde köpeğim ve 30 küsür tavuklarım beni koşarak evin kapısında karşıladılar. Tam bir tören vardı benim için. Gözlerim yaşardı. Bu nedenle inadına yaşamak lazım diyorum. Şehirlerde yaşayan insanlar o kadar kalabalığa rağmen ne kadar da yalnızlar aslında. Komşuna günaydın diyorsun. Haaa diyor. Sözcük dağarcığında öyle bir şey kalmamış. Müşerref Hekimoğlu'nun (gazeteci yazar ) bir anısını arz etmek istiyorum: * Bir süre Almanya'da yaşamış ve Türkiye'ye evine dönmüş. Sabah kalkmış; kapıcıya günaydın; ses yok. Sokakta her rastladığına günaydın yanıt yok. Sonra gazete büfesine gitmiş; " GÜNAYDIN " demiş. Büfecide bir günaydın gazetesi uzatmış ona. Oysa o başka bir gazete almak istiyormuş. Almanya'da yaşayanlar bilir. İnsanlar lokanta vs kalabalık bir ortama girerken; günaydın, iyi alşamlar gibi sözcükle selamlarlar topluluğu. On dairelik bir apartmanda kaç kişi tanır birbirini. Kaç kişi bir tabak yemek verir karşı komşuya. Çöpe döker ama vermez. Çünkü böyle alışkanlıklarımızı yitirdik. UMUTLARINIZDAN VAZGEÇMEYİNİZ. Ne para kazanmanın sonu var. Ne de mal edinmenin sonu var. Mevki, kariyer, koltuk geçici kavramlardır. Giderken bir şey gitmiyorki. Seraya yüzlerce tohum ektim. Her sabah bana göz kırpmalarını görmek için erken kalkıyorum. İçimde yirmili otuzlu yaşlarımın enerjisi var. Her gün bir mağma gibi yeryüzüne fırlamayı bekliyor. Saygılarımı sunuyorum. |
10-02-2009, 13:02 | #374 |
Ağaç Dostu
|
Sayın Ahmeter, siz bu şekil de yazarsanız ben de çekinceme de kalıyorum. Benim emekliliğime 7 sene var, hemen köy'e gidip orada kalmayı düşünüyorum tabi ki İstanbul'la aramda ki bağı koparmadan Yazlık, Kışlık muhabbeti yapacağım diyebilirim. Köyün tadı başka oluyor ben yine de bir deneyeceğim. Size iyi günler dilerim. Umarım aradığınız mutluluğu şehir de yakalarsınız. |
10-02-2009, 15:07 | #375 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 25-06-2008
Şehir: izmir
Mesajlar: 393
|
Benimde annemim İzmir Menderes te bir tarlası var tarla sayılmaz çok küçük sadece bir ev ve önüne küçük bir bahçe yapabilirsiniz annemler satılığa çıkardı biraz paraya ihtiyaçları olduğu için benim gözüm olduğundanmıdır nedir bir türlü satılmıyor eşimle beraber büyük bir çaba içinde para biriktiriyoruz annemlerden biz alalım diye alırsak öyle mutlu olucaz ki şehir hayatı bize göre değil diye düşünüyoruz. |
10-02-2009, 15:32 | #376 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 7,869
|
Doğaseverler
Yazdıklarınızı okudum 675 mesajda yazdığım gibi yaşamak lazım ben 2 sene yaşadım olmadı . Moraliniz bozulmasın allah ömür verirse tabii cağrırsanız ilk ziyaretciniz ben olurum keşke bir araya gelip bol bol konuşsak Belki de benim şanssızlığım iyi bir yere düşemedim Bildiklerimi gördüklerimi ve yaşadıklarımı bir nebze anlatdım Köyde şortlan gezmek yasak.bakkalda ve eczanede hayatımda ilk gördüğüm ilaçlar ve gıda maddeleri gibi Herkesin tahammülü .hassasiyeti ayrı oluyor .hele yaş ilerleyince Moral bozmak yok iyiyi kötüyü bilmeniz için yazdım iyi günler dilerim |
10-02-2009, 16:31 | #377 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-07-2007
Şehir: Yerdeniz
Mesajlar: 186
|
Alıntı:
Çoğu kişide çekinceler olabilir. Emin olamadığı konular vardır. Hesapları kapanmamıştır. Ayrıca, kendi hayallerini yaşarken arkada bıraktıklarını güvenceye almak istiyordur... Birlikte birşeyler yapalım diye yola çıktıklarını çok iyi tanımıyordur. Vardır sebepler. denizakvaryumu, ayağımı burktum, Ankara'ya gidemedim. gittiğimde mutlaka paylaşacağım. |
|
10-02-2009, 17:16 | #378 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-07-2007
Şehir: Yerdeniz
Mesajlar: 186
|
Alıntı:
* Neden toprağımız varken birileriyle birlikte olmak düşücesini de yanında atbaşı götürüyoruz acaba? Amacımız inzivaya çekilmek değil de ondan sevgili sukranayalp arkadaşım.. Hani “kafa dengi” denir değil mi, böyle birilerini bulmak imkansız değil elbet ama zor. Asgari müştereklerde buluşabilmek yeterli olduğu halde, düşünün ki onu sağlamak bile çok zor. Biz onları arıyoruz. Neden ev alma komşu al sözüne durup durup hak veriyoruz? Sebat edince, kararlı olunca, zor başarılır, imkansız biraz zaman alırmış. (biz oğlaklar öyle deriz) ** Bir kaç yaşantımız olmayacak. Her şeyi bu bir seferde yaşamak isteyebiliyor bazen insan işte. Şimdi apartmandan sıkılır, sonra köydeki hayattan, sonra teknede yaşamak isteyebilir; o da olmadı sonunda eski apartmanını dahi özleyip aynı mahalleye dönebilir. Olabilir; dönebilir. Bunun tadında tuzunda, İçeriğinde ne vardır: - Bu bir "geçici hevestir", bitmiştir, şimdi başka bir hevesi vardır, gidecektir. - Tadına bakma olabilir; insan elinde olmayanı merak eder. - Umduğunu bulamayabilir insan, yakın tabiriyle "gözünde büyütme". Bunu yapınca başı göğe ermemiştir. - Hatta kaçıştı, arayıştı da denebilir, bunun ileriki boyutuna "sonucunda istediğini bulamayış" da denir. - Herkes yapıyor diye yapılmış olabilir "modaya uyma", sonrasında modası geçiş. - Beklentilerini tartamayış; evdeki hesap… olayı olabilir; köşeli yazarsak "yanlış köseye yatış" da denebilir. - "Alışkanlıklardan vazgeçemeyiş". Veya öbür adıyla "eskiden yaşadığımız apartman ve şehir yaşantısına duyulan özlem" de denilebilir. Bunların hepsinin çıktığı yerde insan "ŞEYTANA UYMA" modunda mıdır?. Sonunda vardığı yer "BU YAŞANTI BANA GÖRE DEĞİLDi"dir. Bu cümleyle biter hepsi. Doğrudur, haklıdır kişi. Bu tecrübelerin aktarılması iyidir. Akla gelmeyen şeyleri tartma imkanı olur okuyanların. Yeni yeni düşünmeye başlayanlar olabilir. Ben emekliliğimi bile beklemeden gitmek için uğraşanlardanım. Kendimi orada buluyorum. Hayattan beklentinin en özeti karın doyurmaksa her şekilde doyurabilirim karnımı. Sorun, bana ihtiyacı olan kızımın gelecekle ilgili planlarını bu şekilde yok sayamayacağım gerçeğinin, içimi eskiden bu kadar yakmayan bu isteğimin üzerinde öncelikte olması. En azından şimdilik Ereğli’de bu tür yaşantıya daha yakınım şansıma. |
|
10-02-2009, 21:06 | #379 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-12-2008
Şehir: İzmir/Kaynarpınar
Mesajlar: 1,151
|
Anneannem'in Ayvaz, Köroğlu hikayelerini unutamam.
Çocukluğum Köyde geçti. Annem ve babam Cumhuriyet dönemi çocukları. Yokluk nedir bilirler, var olanın kıymetini de. Geçimimiz; Sultaniye, Razakı, Nergis, Sümbül ve Zeytin sevdalısı. Arasıra Anason, Buğday ve biraz da Tütün. Anneannem ve dedem yazları yaylada kalıyorlar. İlk okul tatillerinde yanlarına gidiyorum. Üzüm, incir, ayva, armut, erik, kavun, karpuz, badem, nar hepsi ilaçsız ve hormonsuz. Su bol ve kuyu başlarında kokulu çiçekler de. Tek odalı bir dam (bağ evi) ve gölgeli küleme (çardak). Ne elektrik nede teknoloji, sadece transistörlü radyo. Yiyecekler tel dolapta, yemekler odun ateşinde günlük pişiyor, ekmekler ise halis buğday unundan köy usulü fırında pişiyor. Akşam kararınca, yatak damın önüne seriliyor, yıldızlar karşımızda; yediyarlar (büyük ayı, küçük ayı) ve tık tık horoz (iki küçük yıldız yanyana konuşuyorlar gibi) ve yıldız kaymaları özellikle ayın karanlığında. Anneannem'in Köroğlu ve Ayvaz hikayeleri. Sadece köyü şehire bağlayan yolda araba çalşıyor. Razakı ve sultaniyeler at, katır ve eşek sırtında köy merkezine taşınıyor. Sonrası frigorafik konteynerlerile avrupaya satılıyor. Üzüm, Tütün ve Zeytin yağı geçim kaynağı. Nergisler, sümbüller toplandı mı mahalle kokar eve kokudan girilmezdi. Sonra okul sebebiyle şehir hayatı başladı. Aklımda şehirden pek bir şey yok. Ama çoculkğumdaki Köroğlu Ayvaz hikayelerini hatırladıkça anne anneme rahmet okuyorum. Yıllar geçti hep tek katlı bir taş ev ve bahçe hayal ettim. 10 dönüm tapulu zeytin bahçeme ev yapmak istedim. Teraslı deniz manzaralı İçinde 100 ve 1000 yıllık ağaçları olan ve zeytin tarımı yapılan bahçem, meğerse 1 derece doğal sit yapılmış herşey yasak. Şükür, dubleks yazlık bulup aldım, çiçeği bol, bahçesi olan. Neye niyet, neye kısmet. |
11-02-2009, 00:46 | #380 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 21-11-2008
Şehir: Menderes-İZMİR
Mesajlar: 113
|
Sevgili Zeytinci; Sit alanlarıda yapılaşma yasağı vardır. Ancak 1 oda 1 salon hazır evler vardır. Bizim burada Ahmetbeyli - İzmir yolu üzerindeki nahçelerde gördüm. Hazır getirip koymuşlar ve yaşıyorlar. İnsan sabah kalktığında ilk hayvanlarını ve ağaçlarını görmek istiyor. Bu nedenle illaki yakın olmak diyorum. Saygılarımla. |
11-02-2009, 10:54 | #381 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 16-09-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 26
|
İnadına kaçmak için kalplerimizdeki umut tohumlarını yeşertmeye, büyütmeye devam edelim.. Siz, dostlarımın tüm mesajlarını tekrardan okudum.3-4 aydır iş değişikliğinden dolayı forumu takip edememiştim. Söze, sizlerin bıraktığı yerden devam etsem aynı akıntıda yol alan bi dal parçası gibi olabilirim, varsın olsun.. Burada her bir can arkadaşın söylemlerine kalpten katılıyorum. Biz de emekliliğini beklemeden kırsal yaşamın dinginliğinde(!?) olmak isteyenlerdeniz. "Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz ............'sıyız." diye bi reklam spotu vardı yıllaar önce.. Özlem ve isteklerimiz belli, bi farkımız yok. Yüreğimizde coşku yaratan betimlemeler birbirine benzer, bi farkımız yok. Niyet ve girişimlerimiz aynı, bi farkımız yok.. Örneğinimiz de çook: "Aslında istediğim çok çok bir köy evi: ahşap iskeleti, araları kerpiçle örülsün, Sıvası çamurdan ve samandan, üzerine beyaz badanası olsun. Pencerlerinden güneş girsin; horoz sesi, inek çanı, at kişnemesi, gübre kokusu girsin. Ocağı olsun yemek yapılası, kocaman bir odanın bir duvarında." "Tek odalı bir dam (bağ evi) ve gölgeli küleme (çardak). Ne elektrik nede teknoloji, sadece transistörlü radyo. Yiyecekler tel dolapta, yemekler odun ateşinde günlük pişiyor, ekmekler ise halis buğday unundan köy usulü fırında pişiyor." Sn.Tenar, Zeytinci, efe-can, ahmeter, aliş, Minem, caucasus, seyyah17, aaylin, rohlfs, denizakvaryumu, aslan_k, hosseda, cemo, nurcanaybay ve diğer isimlerini yazamadığım arkadaşlara somut anlamda sesleniyoruz: UMUTLARINIZDAN VAZGEÇMEYİNİZ. Ne para kazanmanın sonu var. Ne de mal edinmenin sonu var. Mevki, kariyer, koltuk geçici kavramlardır. Giderken bir şey gitmiyorki. İşi bilen usta bulamıyorsak biz önce araştırıcı-amatör çırak edasıyla, aklını profeyonel işleten ustalar olalım. Önce kendimiz asgari müşterekte kafa dengi insanlar olalım. "artık insanlar kaba bir tabirle atıp tutuyorlar "şöyle yaparım böyle yaparım" diye ama iş icraata geldiğin de malesef etrafınızda kimse kalmadığını görüyorsunuz. İnsanların birbirlerine güveni mi kalmadı yoksa "amann nasılsa gideriz toprak, doğa kaçmıyor ya" diye mi düşünüyorlar bilemiyorum. Dönem dönem o an ki psikolojimize göre konuşmak yapmaktan daha kolay geliyor bizlere." Genel geçer psikolojik halimize göre konuşanlar yerine farklı tad,anlayış ve duyarlılığı özümsemiş kararlı, azimli insanlar olalım.. Önce biz olalım, derim.. Önce biz 'günaydın, iyi günler, hoşgeldiniz' diyenler olalım.. Önce biz emin ve güvenilir olalım yaşamsal değerlerimizin devamlılığı için.. Eğer 'değilsek' bu sözler fazla bize.. İstanbul-Anadolu yakasında Üstbostancı'da yaşıyorum. Çalıştığım firma YDudullu sanayinin içinde.. Gözlerim ağacı, toprağı, suyu göremiyor.. Ereğli ve Menderes'teki dostların doğaya yakınlıkları imrendiriyor.. Türkiye'nin bi çok yerinde tanıdığım arkadaşlarım, benzer taleplerini(köye-kırsala yerleşmek) imkanları ölçüsünde yaşama geçirmek için ferdi çabalarını sonuna kadar kullanıyorlar.. Birisi Antalya-Kemer'de, birisi Küçükkuyu'da, birisi Gümüldür'de, birisi Ödemiş'de, birisi Bursa Ürünlü'de ve daha başka yerlerde.. Sizlerle aklınızın ve kalbinizin bi yerinde yeşermiş bu umutlarla bir araya gelelim, diyorum. Sevgi ve Esenlikle kalın ) |
11-02-2009, 13:18 | #382 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 16-09-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 26
|
Saman Balyası Evlerinden Örnekler
Sizlerin özlem dolu kokan niyetlerinizi biraz ateşleyelim istedim.. Nette bikaç yere bakıp aşağıda ve ekteki Saman Balyası-Straw Bale- evlerinden örnekleri içeren resimleri yükledim... Sevgiler |
11-02-2009, 16:36 | #383 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 16-09-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 26
|
http://www.greenplanethomes.ca/photo_gallery.htm http://harvesthomes.ca/portfolio/ resmin yanındaki yerleri tıklayın.. http://www.strawbalebuilding.ca/gallery.shtml Buraya aldığım örnek ev modelleriyle ilgili teknik bilgiyi bu website yetkililerinden yardım isteyebiliriz. Daha önce bir arkadaşımız imeceevi'nden (İsmail Yenigün'den) yardım ve destek alabileceğimizi söylemişti.. Hadi hayırlısı.. |
11-02-2009, 23:49 | #384 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 21-11-2008
Şehir: Menderes-İZMİR
Mesajlar: 113
|
Emeğinize-elinize sağlık sn. sedirtoprağı; Yüklediğiniz resimler çok güzel. Yeni bahçe kuracaklar için güzel modeller var. Kafamda yapacağım eklentiler için ben de model alabilirim. Bir anımı anlatmak istiyorum: Bu araziyi aldığımda çıplak ayakla çalışıyordum tarlada. Yorulunca da toprağa upuzun yatıyordum. Yanımdaki tarlada yaşlı bir adam beni izliyormuş. Kahveye gitmiş " yazık adama, kafayı kırmış. Toprağa belenmiş çalışıyor. Karısına yazık, odun ateşinde çay yemek yapıyor. Üstelik memurmuş. Allah şifasını versin" diye kahvedekilere anlatmış gördüklerini. Yabancı olduğum için bir kaç kişiden fazla insan tanımıyordum. Tarlanın kenarında açık alana bir uyduruk mutfak yapmıştım. Tarlanın etrafı açıktı. Sadece yeni diktiğim meyve fidanları vardı. Ertesi yıl sebze, karpuz kavun vs vs diktim. Herşey çok fazla idi. Genç fidanın bir dalına poşet torbası astım. Kartona bir tabela yazdım. " ihtiyacı olan fidelere zarar vermemek kaydı ile sebze toplayabilir " Gelen geçen toplamış götürmüş. Bir gün kahveye gittim. Ayağımda çizme, başımda poşu, üstüm toz toprak. Birkaç çay içtim. Bir adam oturdu yanıma. Durumu anlattı. " Senden özür dilerim. Sen bizi utandırdın. Meğerse senin kafan kırık değilmiş" dedi. Aslında insanlar emekli olduktan sonra , şehirde kalma zorunluluğu yoksa, kırsal kesimde yaşamalarında yarar var. Hem şehrin yükü azalıyor, hemde insan daha sağlıklı kalıyor. Haftada bir gün kültürel gıda için ( sinema-tiyatro vb ) şehre inilebilir. Zaman zaman şehre indiğimde arkadaşlamın büyük bir çoğunluğu kahvelerde vakit geçirdğini görüyorum. Solundaki oyun arkadaşı taş atmadığı için ağzı bozuluyor. Sözcük dağarcığını yeni argo ve küfürlü sözcüklerle zenginleştirmişler. Yüz renkleri tanımı uygunsa; yoğurtlu patlıcan gibi olmuş. ****** günde 10 küsür saat kahvede oturmanın bir de ekonomik boyutu ve arkasından gelen geçim sıkıntısı vardır. ****** böyle yerde yaşamak için önce toprağı, otu çöpü, börtü böceği, yılanı sevmesi lazım. Karı kocanın fikirlerinin de örtüşmesi gerekir. Saygılarımla. |
12-02-2009, 08:36 | #385 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 7,869
|
Bahçe
Sayın Efe Can yazınızı okudum görüşlerinize katılıyorum . Müsade ederseniz son cümlenizi bir daha buraya yazmak istiyorum. ****** böyle yerde yaşamak için önce toprağı,otu cöpü ,börtü böçeği ,yılanı sevmesi lazım .Karı koçanın fikirlerinin örtüşmesi gerekir. Hayat arkadaşınızın sinek yapıyor diye eve saksı sokmazsa,her eli toprağa değdiğinde yıkamak için çeşmeye koşarsa ,sinek geliyor ben bahçede yemek yemem derse bu iş zor Sizi candan kutlar uzun ömürler dilerim |
12-02-2009, 09:56 | #386 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 16-09-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 26
|
Saman Balyasından-Straw Bale- bikaç örnek daha Fırsat buldukça yapım uyguklamaları hk. az da olsa katkı sağlamaya çalışacağız.. İnadına (güzel inat) yürümek istiyoruz.. Esenlikler |
12-02-2009, 20:26 | #387 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-12-2008
Şehir: İzmir/Kaynarpınar
Mesajlar: 1,151
|
Alıntı:
Bir oda bir mutfak içi ahşap taş ev düşünmüştüm. Ağaç ev, prefabrik **** karavan bana uygun değil. İçinde asırlık zeytin ağacları ve tarım yapılan bahçenin 1 derece doğal sit yapılmasına şaşırdım. Yoksa, doğal ormanlarımızın ve sahillerimizin sit olarak korunmasına tarafım. Hoşça kalın. |
|
12-02-2009, 21:09 | #388 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-07-2007
Şehir: Yerdeniz
Mesajlar: 186
|
Alıntı:
Bu işi biraz karıştırmaya başladığımda, Hükümetin toprak oyunları çıkıyor karşımıza ne yazık ki. 2Blerden sonra bir de bu var. Etrafınızdakilere söyleyin lütfen, arazilerini kimseye satmasınlar. Çünkü ucuza kapatmaya ve yanyana arazileri almaya çalışıyorlar. Daha sonra sit alanından çıkarıp otel motel yapacaklar anlaşılan. Biliyorsunuz bizim oranın insanları böyle şeyler olsun istemiyor ve hatta otoban dahi istemediler, şimdilik izin vermediler, en gel olundu ama... bir yolunu bulanlar var görüyorsunuz. Benim bahçemde asırlık ağaçlar bile yok. yıllardır tarım yapılır. Eski bağlıktır. İki oda salon bir ev yapacaktık, bir oda bile yapamıyoruz. Ama hayyallerimi gerçekleştirmeye engel değil bu. Hemen bir B planı yürütmeye başladım. Biliyorsunuz 1.derece doğal sit olunca kuyu dahi açamıyorsunuz. Suyu şebeke suyundan alıyorum. Karaburun yolunun üzerinde en son geçen imardan sonra imarsız olarak kayıtlı yerlerin hepsi sit alanı olarak yazılmış. Yolun altı hepten sit. |
|
13-02-2009, 12:38 | #389 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-12-2008
Şehir: İzmir/Kaynarpınar
Mesajlar: 1,151
|
[QUOTE=tenar;359594]Bu işi biraz karıştırmaya başladığımda, Hükümetin toprak oyunları çıkıyor karşımıza ne yazık ki. 2Blerden sonra bir de bu var. Etrafınızdakilere söyleyin lütfen, arazilerini kimseye satmasınlar. Çünkü ucuza kapatmaya ve yanyana arazileri almaya çalışıyorlar. Daha sonra sit alanından çıkarıp otel motel yapacaklar anlaşılan. Biliyorsunuz bizim oranın insanları böyle şeyler olsun istemiyor ve hatta otoban dahi istemediler, şimdilik izin vermediler, en gel olundu ama... bir yolunu bulanlar var görüyorsunuz. QUOTE] Arazilerin miras sebebiyle bölünerek küçülmesi kırsal alanda tarımı öldürdü ama doğanın bir dereceye kadar bakir kalmasını da sağladı. Mülk sahibi çoğalınca anlaşarak arazi satılması da zor oluyor böylece betonlaşma azalıyor. Devlet kuralı, kanunu koyuyor dürüstler için. Kurala kanun tanımayan cesurlar işini hallediyor. Paranın gücüyle olağanüstü yapılar yaparsın. Ama bizim yarımadanın doğasını yapamazsın. Şimdilik en azından.... Internet icat oldu tepemizde binlerce göz doğayı izliyor. Tanrı doğa katliamcılarından, kötülüklerden son kalelerimizi korusun. |
16-02-2009, 16:57 | #390 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 28-01-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 54
|
ah ne güzel bizde bahçeli evden apartmana taşınıyoruz |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|