16-11-2008, 18:44 | #31 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Afyonkarahisar
Mesajlar: 206
|
Artık özgürüm. Etrafımda penguenler sanki gelişimi kutluyormuş gibi su yüzüne çıkarak sıçrıyorlar. Biraz ileride bir fok balığı üzerime doğru yüzerek geliyor. Burası ne kadar canlı ve neşeli. Özgürlük ne güzel şey. Herşey hareket halinde. O da ne? Yanımda kocaman bir kütle belirdi. Yoksa balina dedikleri bu mu? Nekadar da devasa. O gelince etrafımda hiç başka canlı kalmadı. Şimdide o gidiyor. |
17-11-2008, 14:50 | #32 |
Ağaç Dostu
|
Yeniden erimeye başladım ve bu çok hızlı olmadı. Soğuk güney denizinin dibi görünmeyen karanlık sularında yüzüyorum. Arasıra altımdan kocaman koyu gölgeler sessizce geçiyor. Çoğu kez hava kapalı ve gökyüzü gri bulutlarla kaplı. Sürüklene sürüklene Patagonya kıyılarına ulaştım. Dünyanın insan eli ulaşamamış cennetlerinden birindeyim.Tahmin edeceğiniz gibi tertemizim. Şimdi yeniden Güneşi bekliyorum. Burada zar zor görebildiğim Güneşi. Yeniden yükselsem ve nereye düşsem ? Hepiniz gibi toprağın esiriyim. Ben Güneşe aşık, topraksa bana. Gökten eriyip dökülüşümü sevinçle umutla bekliyor. Çok da cömert.Sert kaba saba bağrından her gelişimde güzellikler sunar. Aklım almıyor bunca güzel renk kapkara topraktan nasıl çıkıyor? Dokunduğum yerden güller fışkırır, aşkı için yapıyor bunları ama kalamam aynı yerde yaradılışımda yok... |
17-11-2008, 21:42 | #33 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Afyonkarahisar
Mesajlar: 206
|
Bülbülün güle özlemi gibi güneşi özlüyorum. Ah bir doya doya görebilsem. Bulutların arkasından bir göz kırpsın yeter. Günlerdir yarı aydınlık loş havada ruhum sıkıldı artık. Hala soğuk ve sessiz. Ara sıra birkaç deniz kuşu görüyorum. Gördükçe neşem artıyor. Artık ben de kuşlar gibi özgürüm. Hasretim hala güneşe ve sıcaklığına. Bir kere pırıltısını görebilsem. Sıcaklığını özgürce hissedebilsem. |
18-11-2008, 06:01 | #34 |
Moderatör
|
Böyle bir köşede oturmak durgun durgun, pek bana göre değil. Gökyüzü siyah bulutlarla kaplandı, birenbire yüzlerce binlerce arkadaşım iri iri damlalar halinde düşmeye başladılar. Ne kadar kalabalıklaştık, yerime yatağıma sığmamaya başladım. Biraz gerinmek, kollarımı sağa sola açmaya niyetlendim. Kollarım minik dereler gibi oldu, ama çoğaldıkça çoğalıyoruz. Akışımızın hızı da gittikçe artıyor. Öyle bir coşku içindeyiz ki, gürül gürül gidiyoruz. Hele yükseklerden aşağıya inmemiz çok daha keyifli. Beyaz beyaz köpükler oluşturmaya başladık. Burada bize şelâle adını taktılar. Bu hızla daha ne kadar devam edeceğiz bilemiyorum.... |
20-11-2008, 11:14 | #36 |
Ağaç Dostu
|
Bir şeyler duydum, Deniz Okyanus gibi. Oralarda bizden çok varmış, öyle çokmuşuz ki, üzerimizde insanlar gemilerle geziyorlarmış. Çok merak ediyorum, nasıl bir yer acaba. Bütün hızımla Deniz denen yere akmak istiyorum, çekilin acelem var. |
21-11-2008, 00:05 | #37 |
Moderatör
|
Evet evet denizi ben de duymuştum. Hatta bir öykü de anlatmışlardı ama şimdi tam hatırlayamıyorum. Bir aşk öyküsü; iki sevgili sık sık buluşurlar, aşklarını yaşarlarmış. Yaşadıkları yasak aşkmış. Bir gün güzel kız, sevdiği delikanlıyı beklemiş, beklemiş ama delikanlı bir türlü gelmemiş. Güzel kızın göz yaşları o kadar çok akmış ki. Suya düşen her damla büyük denizin tatlı suyunu yavaş yavaş tuzlu hale getirmiş. Acaba denizlerin suyu bundan dolayı mı tuzludur? Benim hatırladığım öykü böyleydi, başkasını bilen var mı? |
21-11-2008, 08:03 | #38 |
Ağaç Dostu
|
Ben de başka bir hikâye duymuştum, bir kralın üç kızı varmış, kral bir gün kızlarına sormuş; "Hanginiz beni daha çok seviyor" Büyük kız hemen atılmış, "Dünya kadar babacığım" ortanca kız da ilave etmiş, "altınlar gümüşler kadar" kral çok mutlu olmuş. Küçük kızına dönmüş, o da " Tuz kadar babacığım" demiş. Bunun üzerine kral çok kızmış ve üzülmüş, küçük kızını evden kovmuş, kızcağız giderken sarayda ne kadar tuz varsa denize boşaltmış ve ortalardan kaybolmuş. Aradan günler geçmiş, Kralın keyfi kaçmış, yediği hiç bir şeyden keyif alamaz olmuş, sonra Tuzun ne kadar değerli olduğunu anlamış, kızını arayıp bulmuş. Ama o günden sonra denizler hep tuzlu olmuş. Belki başka hikâyeleri de vardır, ister tatlı ister tuzlu olsun ben denize gitmek istiyorum, arkadaşlarımla buluşmak çok hoşuma gidecek. |
21-11-2008, 08:35 | #39 |
Ağaçsever
|
Ne kadar tuzlu olsam da sevenlerim çok benim. Kumlarım kıyılarda sıcacık kucaklar insanları.İnsanlar dalar bana ve daha derinlerime inenler olur.Derinlerimde yaşattığım o rengarenk canlılarımla içim sevinçle dolar.Ama son zamanlarda içim buruk biraz, o güzelim canlılarımın arasına giren beyaz, pembe siyah renk garip şeyler geliyor. Kıyıya dalga olup gittiğimde insanlardan duymuştum adlarını.Poşet diyorlardı bunlara. Şimdilerde diplerime bunlardan gelmeye başladı, geçenlerde bir yunus neredeyse yutacaktı. Gittikçe çoğalırsa bunlar ne olacak benim diplerim. |
21-11-2008, 08:50 | #40 |
Moderatör
|
Ama yine de bazı duyumlar alıyorum; insanoğlu yavaş yavaş değerimi anlamaya başlamış. Su hayattır diyerek, çevreye duyarlılık diyerek bazı tedbirleri almaya başlamışlar. Yeniden doğaya dönen kâğıt torbaları artık naylon poşetlere tercih etmeye başlamışlar. Yeşile önem veriyorlar. Hatta hatta bunları öğreten, yeşili, bitkiyi, çiçeği, ağaçları sevdiren guruplar oluşturmuşlar. Yazışıyor da yazışıyor, aralarında dostluklar kuruyorlar. Ne güzel, değerimizi biliyor bize önem veriyorlar. |
21-11-2008, 17:54 | #41 |
Ağaçsever
|
İnsanlar, insancıklar var.Toprakta yaşıyorlar.Evler, şehirler kurmuşlar kendilerine.Bazen üzerimde yüzdürdükleri gemilerle geçer giderler, gıdıklanırım sanki. Bu gemilerden içimi bulandıran atıklar boşaltırlar, varil gibi şeyler atarlar bana. Ama bilmezler benim öfkemi. İçimdeki o maddeleri sevemem bir türlü ve öfkem öyle büyürki birden boşaltıveririm içimdekileri.Dev dalgalar olurum tsunami olurum kıyılarda.Yutarım ne bulursam. Korku salarım içlerine ama yine kurtaramam kendimi kirletilmekten. |
22-11-2008, 22:52 | #42 |
Ağaçsever
|
İçimdeki öfkeyi ve kirlenmişliği boşaltıp da durgunlaşınca geri çekilip akacak bir yol bulurum kendime. Yavaş yavaş ilerlerim.Irmak olur akarım. Bazen ağaç köklerine takılır, bazen de dümdüz ovalarda dağılırım sağa sola. Kollarım uzar da uzar. İnsanlar görürüm bazen, yolumu değiştirmeye çalışırlar tarlalarını sulamak için. Oysa ne çok ihtiyaçları var bana. Beni niye kirletip hor kullandıklarını anlamam bir türlü. Sevenim de var, sevmeyenim de. |
27-11-2008, 18:47 | #43 |
Ağaç Dostu
|
Hele sevmeyenlerin arasına, hele benim gibi şanssız olup Ergene Nehrine yolu düşen olursa yandı. Ergene Nehri'nde akan sıvı nedir bilmiyorum. Arkadaşlarımı arıyorum yoklar. Bana benziyorlar fakat, bambaşkalar. Buradan kurtulmak için dua ediyorum. |
27-11-2008, 19:09 | #44 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
|
Çerkezköy ve Çorlu'dan geçiyorum...Geçtikçe daha da kirleniyorum. Yıldız dağlarından doğduğum tertemiz günleri çok özlüyorum, "Denize dönmek istiyorum mavi aynasında suların, boy verip görünmek istiyorum! denize dönmek istiyorum!..." |
27-11-2008, 19:16 | #45 |
Ağaçsever
|
Ben su... Pırıl pırılken sevilip kirletildiğimde kaçılmak! İçimi burkan da bu işte. Oysa en başta ne kadar temizdim. Şimdi şehre yakın olduğum yerlerdeylen yaşadığım o kirlilik kabusundan yanlız başıma nasıl kurtulacağım. Sizler, beni sevenler kaçmayın lütfen. Biliyorum beni bu kirlilikten bu atık maddelerden sevenlerim kurtaracak. Umutluyum. |
27-11-2008, 22:02 | #46 |
/
Giriş Tarihi: 30-10-2008
Şehir: kahramanmaraş
Mesajlar: 392
|
Umutlu olmak zorundayım.İçimde barınan canlılar için ,umutlu olmalıyım gelecekte bizimle oynayacak çocuklarımız için umutlu olmalıyım yüreğinde sevgi hissedenler için umutlu olmalıyım yarının ülkesi için. |
30-12-2008, 19:45 | #47 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 10-03-2007
Şehir: Basel-Isvicre
Mesajlar: 188
|
Ben mutlu bir su`yum... Basel sehrinde herkez evinin muslugundan icer beni.Saglikli ve piril,pirilim. |
06-01-2009, 14:52 | #48 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-03-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 271
|
Pırıl pırıl bir kaynak suyu idim çeşmelerden akan ,herkesin doya doya gönül rahatlığı ile içtiği , yemeklerine rahatça kattığı . Ne oldu bana bilmem değiştim birdenbire , ben bile kendimi tanıyamaz oldum. Şimdi ne oldu? Bana kim zarar verdi, daha o kadar çok ihtiyacı olan varken...Neden bunlar ...Bu tartışmalar ... İçime kim karıştırdı bu kimyasalları? Neden birden insanlar endişe eder oldular. Oysa ben daha dün ülkeme ve insanlarıma yeterliydim. Her seferinde göğe yükselip, her dönüş güneşe bağlı olarak kah yağmur kah pamuk pamuk olmasına rağmen . Umutsuz değilim ,ben suyum.Hayat kaynağı , her şey gibi bu topraklar içinde bir süre dinlenip derinliklerde uyuyup ,tekrar dönüşümümde arınmış olarak tekrar hayat bulacağım.Hayat kaynağı olmaya devam edip...yeni,doğanlara tüm insanlığa yaşam katacağım. |
06-01-2009, 15:25 | #49 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-06-2008
Şehir: Kütahya
Mesajlar: 394
|
Toprak beni çok sever ya, taa derinliklerine çeker beni bir daha bırakmak istemez gibi. Derinlerdeyken metal borulara girerim, hızla yukarı çıkarım borulardan bir lunapark eğlencesi gibi. Beton la çevrili bir yere koyuyorlar beni ve arkadaşlarımı bekliyoruz bir müddet burada. Haa insanlar içceklermiş beni musluklardan evlerine misafir ederek. Çocuklarına yenmekler yapacaklarmış benimle ne güzel ama şu kimyasal arıtıcıları da katmasalar içime, nefes alamıyorum bazen ben benmiyim diye soruyorum kendi kendime. Ne gerek vardı aslında bunlara toprağı kirletmeselerdi o beni temizliyordu ki zaten. |
26-10-2009, 13:51 | #52 |
Ağaç Dostu
|
Deniz çok güzel ama,birden bir yalnızlık hissettim, buradaki herşey benim gibi. Üstelik bana kucağını açan toprak anam, kollarıyla beni kucaklayan ağaçlarım, benim gelişimle sevinip el çırpan çocuklar yok. Sadece yanımdakilere karışıp ilerilere doğru durmadan akıyorum. Oysa sıradan olmayı hiç sevmedim ben.Şöyle şöyle bir derinlere gitsem mi acaba ? aman tanrım..meğer burada da çok çiçek varmış hem de çok renkliymişler, bu durmadan sağa sola giden canlıları da ilk görüyorum, evet burası da çok güzel ama güneşim,ışığım yok, kimsesiz lik duyuyorum sanki. Hayır ben özgür olmalıyım,ben olmalıyım, ışığa, güneşe yakın olmalıyım..İşte şimdi oldu, oh rahatladım, sırtımda hissediyorum sıcaklığını, okşuyor beni, muştuluyor buluşmamızı. bu akşam ne kadar da kırmızı,bütün denizi alan bir kızıllık, gökyüzü de kırmızı, herşey çok güzel, coşkumdan duramıyorum, yukarılara yükselmek geliyor içimden, bulutlara kadar yükselmek ve oradan el sallamak bütün sevdiklerime. |
11-11-2010, 09:47 | #53 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 11-10-2010
Şehir: ZONGULDAK
Mesajlar: 1,058
|
Hikaye müthişti lüyfen devam edelim yazacak milyonlarca hikaye var |
11-11-2010, 12:10 | #54 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-05-2010
Şehir: istanbul
Mesajlar: 160
|
bir tane daha başlasak ne güzel olur... eğer mümkünse... |
|
|