![]() |
|
|
![]() |
#1 |
Ağaç Dostu
|
Anlatan: Enver Gediz " Uygarlık doğayı yok ediyor. Ağaçlar durmadan balta ile kesiliyor. Tarzan yetiştirdiği ağaçlarına, balta vurulduğunu duyarak, şehire iniyor. Şehirde benzin istasyonu kurmak için, onun çam fıstığı yetiştirdiği yeri düşünmüşler. Belediye işçileri çamları kesmeye başlamışlar. Tarzan benim yanıma gelerek: -ağaçlarım gidiyor gardaş, dedi. Çok sevdiği kişilere Tarzan "gardaş" derdi. Daha sonra sözlerini yineledi: -Gardaş, benim ağaçlarım gidiyor. Ben oraya gidiyorum. Eğer elimden bir kaza çıkarsa, sen beni kurtarırsan? Dedi. Elimden tutarak, ağaçların kesildiği yere gittik. Tarzan orada nara attı. Bağırdı, çağırdı. Ağaç kesenler çil yavrusu gibi dağıldılar. Kesik ağaçların başında Tarzan ağlamaya başladı. Tarzan'ın ağzından ilk defa duyduğum şu sözcükler ağzından çıktı: -Ben iki katlı binada oturan haşlağa gidip, onu kedi yavrusu gibi pencereden atacağım. Belediyeye gittik, "belediye reisine ben gireceğim, sen dışarda bekle dedim. Reisin yanına girdim. bu olay aklıma geldikçe gülerim. Reisi bayağı korkutmuştuk." |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#2 |
Ağaç Dostu
|
Bu ceza sana az
Ağaç budama zamanında, Tarzan'a yardımcı budayıcılar verdiler. Budayıcılar, kuru dalları kesmeye başladılar. Budayıcılardan biri de kuru dallar yerine yaş dalları kesiyor. tarzan yeşil dalların kesildiğini görünce çok üzülüyor. Tarzan kesilen dallardan birer yük yapıyor. Bir yükün içierisine de ağır bir taş koyuyor. Yüklerin hepsini bir güzel iple bağlıyor. Akşam üzeri işçiler işi bırakırken, Tarzan her birine birer ük veriyor. Taşlı yükü de yaş dalları kesen işçiye veriyor. Adam evine giderken oflayayıp, pofluyor. Ertesi gün işçi hiddetle Tarzan'ın yanına geliyor. - Yüke hiç taş konur mu? Sende hiç insaf yok mu? diyor. Tarzan da: -Sen de genç ağaçlarımı keser misin? Sana ceza vermek için yüke taş koydum. Bu ceza sana az bile, diyor. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#3 |
Ağaç Dostu
|
Ağaçlar ilaçlı
Ağaçlar bir masaldır, bir öyküdür, bir şiirdir. Masallar, öyküler, insaoğlu var oldukça tükenmezler. Güzellikler dizelerde şiir olur. Tarzan ağaçlarıyla bir değil, bin öyküydü. Foto Kazık, tarzanla ilgili anısını anlatıyor: "Bir gün Tarzan yanıma geldi. Yarın bir grupla Kiraz Yaylasına gideceğiz. Senin gelip, bizim fotoğraflarımızı çekmeni istiyorum dedi. Ertesi gün Kirazlık'a gittik. Gidenler, kırmızı kırmızı kirazları görünce, koparmak istediler. Tarzan: -Sakın kirazları yemeyin. Dün onların hepsi ilaçlandı dedi. Geç vakit şehire indik. Ertesi gün Tarzan yanıma geldi. Bana: -Foto Kazık, aslında kirazlar ilaçlı değildi. Komşuma zarar verilmemesi için, yalan söyledim dedi." |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#4 |
Ağaç Dostu
|
Göğsüme hançer sağlanıyor
Anlatan: Emin Değirmencioğlu Konu doğa ve Tarzan olunca anlatmalar bitmiyor. Çocukluk arkadaşım Emin Değirmencioğlu, daha önceden anlatılan ve yazılanları bir kez daha bana anlatıyor: "Tarzan mutluluğunu ve hüznünü babamla paylaşırdı. Babam onun en yakın dostuydu. Çünkü ikisi de doğaya aşıktılar. Size anlatacağım olayda ağaç kesenleri lanetlememek mümkün mü? Tarzan her hafta yaptığımız dağ gezilerine katılırdı. Bir dağ gezisi dönüşünde Tarzan bizimle birlikte kente indi. Eve yeni girmiştik. Kapı çalındı. Karşımızda duran Tarzan perişan bir durumdaydı. Dokunsanız ağlayacak. Onu bu zamana kadar hiç böyle görmemiştik. Babam Tarzan'a dönerek : -Ne oldu hayrola Tarzan, yoksa hasta mısın? Tarzan: -Biz dağda iken, benim yokluğumdan yararlanarak, yol açmak için ulu çam ağaçlarını kesmişler. Göğsüme hanaçer saplanıyor. Evlatlarını kaybetmiş bir baba gibiyim. Halit bey dayanamayacağım, ölüyorum... derken Tarzan ağlıyordu. O gün ölümüne neden olan kalp krizini geçirerek, Tarzan hastaneye kaldırılmıştı." |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#5 |
Ağaç Dostu
|
Seksen evladım gitmiş
"...Bir gün Tarzan'ı üzgün gördüm, sordum: -Dayı dün geceki fırtınada 80 delikanlı evladım gitmiş. Belediye bahçıvanı fidanların dibine taflan dikmek için hendek kazdırmış, açık bırakmış, fırtına da ağaçları devirmiş." diye ağlamaklı sesle cevap verdi. "Üzülme Tarzan yine dikersin, hem belki canlanır, kurtulurlar" deyince: -Üzüntü dağların üzerine gelip, duran buluta benzer. Çok durunca yağmur olur, kar olur, yerleşir kalır. Başında üzüntüyü çok durdurmaya gelmez. Adam sende, yeniden dikeriz tesellisi rüzgar ile bulutu, daha bulut halindeyken kovmak lazım." diyerek adeta beni teselli eder yollu bir kahkaha atmıştı. Derviş tabiatlı, şakacı biriydi kendisi. Bir gece toplantı sonunda aniden bastıran ve şakır şakır yağan yağmurda halk bekleşirken, "duşumuzu alalım" diyerek, yağan yağmura karşı yürüyüp gitmişti. (Yaşar Aksoy. Sarmaşık. 25 Şubat 1988) |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#6 |
Ağaç Dostu
|
Tarzan hasta
Manisa Tarzanı bir efsaneydi. Çünkü tüm büyüsünü efsanevi Afrika Tarzanından almıştı. O hiç ölmemiş, hep filmlerde yaşamıştı. Oysa Manisa Tarzan'ı ölecekti. Çünkü gerçek bir insandı. Manisa Beledye Başkanı Ertuğrul Dayıoğlu Tarzan'ın ölümünü anlatıyor: " Bİr gün Halit ağabeyin evine gelmiş. "Halit bey kardeş, ben fenalaştım, göğsüm sıkışıyor nefes alamıyorum" demiş. Sadık Karaöz ile birlikte bana geldiler. Mesele onu doktora götürebilmekti. Çok bitkin ve sararmıştı. Ama hasta olduğunu kabul edip doktora gitmezdi. Kendisinden gizli, çeşitli hal tarzlarını düşündük. Sonuçta sevdiği, tanıdığı Dr. Cafer Soyer'e gösterip, çiçek ve ağaç merakını tahrik ve bahane ederek, Moris Şinasi Hastanesine götürmeyi planladık. Fakat Cafer beyi bulamadık. Durum ciddi olduğundan bu kere tesadüfen uğruyormuş gibi, "dağcı kardeşe uğrayalım."deyip, Dr. Neşet Tamer'e gittik ve durumu ona çıtlattık. Doktor yeni bir alet geldiğini söyleyerek, Tarzan'ı kandırıp, EKG sini aldırdı. Kalpten şüphelenmişti. Doğru çıktı. Uzun yılların hareketli hayatı kalbini büyütmüştü. Normale göre sol karıncık 9 mm. sağ karıncık 12 mm büyüktü. Yetersizlik vardı. Artık hareketli hayata paydos demek lazımdı. Ama Tarzan'a bunu kabul ettirmek güçtü. Hatta imkansızdı. Reçeteyi yaptırdık. Ancak Tarzan ısrarla avucundaki yaprağa sarılı paradan ilaçların bedelinin tamamını ödedi. Hastaneye yatmayacağına ve misafir olmayı kabul etmeyeceğine göre, kendisine kulüpte bir yatak hazırladık. Orada geceleri yatacak, gündüzleri yine dolaşacak, evlatları ağaçlara bakacaktı. Hiç kimse hastalığını duyayacak, anlamayacaktı. İşin ciddiyetini anlatıp, güçlükle hiç değilse dağdaki klübesine çıkmamaya ve gündüzleri fazla yorulmamaya razı edebilmiştik. Topu da işi öğrettiği Topkale kır bekçisi atacaktı. Kimseye söylemeyecektik." |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#7 |
Ağaç Dostu
|
Tarzan kötüleşiyor
"Fakat planımız ilk geceden sökmedi. Tarzan kulüpte fenalaşmış. Gelmiş Belediye'ye sığınmış. Gece bekçisine tembih etmiş, uykusunun arasında göğsü sıkışıyor, boğuluyor gibi oluyor, çok ızdırap çekiyormuş. Hemen ilacın bir parçasının su ile verilmesi halinde biraz iyileşiyormuş. Onu aradım, buldum. İlk defa o zaman hastaneye yatmasını söyleyebildim. Garip Tarzan çaresiz boynunu büktü. Ertesi gün Moris Şinası Hastanesine yatırmayı düşündük. Hastane ağaçlık ve çiçekli olduğu için onu sıkmayacaktı. Ancak merhum başhekim DR. İbrahim Akgürleyik, nizamlara göre pijama giymesini, saçını sakalını kestirmesini söyledi. İşte bu olmazdı. Zaten "Tarzan hastalanmış, hastaneye yatmış" sözü bile onu ölümden daha fazla üzüyordu. Buna razı olamazdı. Böylece onu Devlet Hastanesine götürdük. DR. Osman Gürkan yakın ilgi gösterdi ve onu hemen yatırdı. Hiç bir şart koşmadı. Biz de emin ellerde diye içimiz rahat döndük. Bütün Manisalılar kendisini ziyaret ediyordu. Herkes üzülmüştü. Bu Tarzan'a çok büyük mutluluk veriyordu. "Dayı, Manisalılar dünyanın en iyi insanları, benim gibi bir garip çıplak adamı bile bak nasıl unutmuyorlar." diyordu. Bir müddet sonra Dr. Osman Bey'e "ben artık iyileştim, beni çıkarın, milletin parası boşa gitmesin, burada başka hastlar yatsın" diye söylenmeye başlamış. Doktor, "burada yatmaya yerden göğe kadar hakkın var, daha yatmalısın." diyerek ikna etmiş. Bu kere de "doktor izin ver, bari sebze ayıklayayım, bulaşık yıkayayım. Buna kuvvetim var, bedava yiyip içip, yatmaktan rahatsız oluyorum. ne olur izin ver" demiş. doktor kafi miktarda adam var, işimiz görülüyor, olmaz demiş, ama artık Tarzan'ı orada tutamayacağını anlamış. Hakikaten sanki iyileşmişti, rengi yerine gelmişti. Doktor, Tarzan'ın ısrarına dayanamamış, talimatlarını vererek taburcu etmişti. Çocuk Parkında Tarzan'a bir kulübe yapacaktık. Aylığının yarısı ile Park Otel'de bir oda kiralamıştı. Bir kaç gün iyi göründü, sonra yine fenalaştı. Öğütleri dinlememiş, kendisini iyi hissedince dağa çıkmış ve top atmıştı." |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|